Yağma Suçu ve Cezası

Yağma Suçu ve Cezası

Yağma suçu, Türk Ceza Kanununda Malvarlığına Karşı Suçlar bölümünde düzenlenen suç türlerinden biridir. Bu suç türünde, bir kimse başka bir kimsenin rızası olmadan malvarlığına sahip olur, bu değerleri zorla elinden alır. Söz konusu eylemlerin kanunda suç olarak düzenlenmesi ile, toplumun ve malvarlığı değerlerinin güvenliği sağlanmaya çalışılmıştır. 

İçindekiler

Yağma Suçu Nedir?

Yağma suçu; bir kişinin, başka bir kişinin can güvenliğine, vücut bütünlüğüne, cinsel dokunulmazlığına yahut malvarlığı değerlerine büyük bir zarar vereceğine yönelik tehdit veya cebir kullanarak o kişinin sahip olduğu malvarlığı değerlerini zorla kendi sahipliğine geçirmesidir. Bu suç, uygulamada gasp olarak da bilinip Türk Ceza Kanunu m. 148’te düzenlenmiştir. 

TCK 148: 

“Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden ya da malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak, bir malı teslime veya malın alınmasına karşı koymamaya mecbur kılan kişi, altı yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”

Yağma Suçu Nasıl Oluşur?

Yağma suçu; bir kimsenin, başka bir kimsenin mal varlığına, cinsel dokunulmazlığına, vücut bütünlüğüne yahut hayatına sair bir kötülük gerçekleştireceği söyleminde bulunmak suretiyle cebir yahut tehditle malvarlığına el koyması sonucu oluşur.

Yağma suçunun ortaya çıkabilmesi için somut olayda şu unsurların tamamının mevcut olması gerekir:

  • Failin, mağdurun hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına bir kötülük gerçekleştireceğinden bahsetmesi,
  • Failin mağduru cebir veya tehdite maruz bırakması,
  • Mağdurun, failin bu eylemi sonucunda malvarlığından vazgeçmesi,
  • Failin bu eylemleri kasten gerçekleştirmesi,

Cebir, mağdurun bir eylemi gerçekleştirmesi için onu zorlamaktır. Tehdit ise, mağdurun bir eylemi gerçekleştirmek için korkutulmasıdır. Yağma suçunun gerçekleşebilmesi için failin mağduru tehdit yahut cebir kullanarak zor durumda bırakması, onu sıkıştırması gerekmektedir. 

Bu suçun oluşabilmesi için failin gerçekleştirdiği cebir veya tehdidin ciddi nitelikte olması gerekmektedir. Mağdurun bu konuda travmalara sahip olması yahut mağdurun sakin kişiliği nedeniyle bu nedenle failin eylemlerinden aşırı derecede korkması halinde yağma suçunun oluştuğu söylenemez.

Yargıtay, sanığın mağdura “Seninle açık konuşacağım benim param yok. Bana para ver” dediği, mağdurun korkarak araçta bulunan 40.TL’nin 10.TL’sini verdiği olayda, malın teslimi sırasında ciddi, korkutucu seviyede cebir/tehdit içeren söz veya hareket bulunmaması ve mağdurun kendi iç dünyasındaki korku ve endişesiyle malın teslimine yöneldiğinin anlaşılması karşısında, yağma suçunun unsurlarının oluşmadığına karar vermiştir. (Yargıtay 6. CD., 2015/4657 E., 2018/2448 K.)

Cebir veya tehdit uygulanıp mağdurun rızasının kaldırılmadığı durumlarda belirtilen fiillerin işlenmesi, hırsızlık suçunu meydana getirmektedir. Hırsızlık suçuna ilişkin detaylı bilgi “hırsızlık suçu ve cezası” başlıklı yazıda yer almaktadır.

Yargıtaya konu bir olayda sanık, parkta karşılaştığı mağdurun telefonunu istemiştir. Bunun üzerine, alkollü olan sanıktan korkan mağdur, kendisine zarar verebileceği düşüncesi ile telefonu sanığa vermiştir. Bu olayda Yargıtay, yağma suçunun oluşması için gerekli cebir veya tehdit unsuru oluşmadığı için sanık hakkında yağma değil hırsızlık suçundan ceza verilmesine hükmetmiştir. (Yargıtay 6. CD., 2012/29507 E., 2015/38211 K.)

Malın mağdurdan alındıktan sonra mağdurun cebir veya tehdite maruz bırakılması halinde hırsızlık suçu, yağma suçuna dönüşür. 

Yargıtay evin içindeki eşyayı alıp kapıdan çıkarken mal sahibi ile karşılaşan hırsızın mal sahibine karşı cebir veya tehdit kullandığı durumda sanık hakkında yağma suçundan hüküm vermiştir. (Yargıtay 17. CD., 2016/6310 E., 2018/7500 K.)

Senet Yağması

Bir kimsenin, bir borç senedini mağdurun elinden cebir veya tehdit kullanarak zorla alınması, borç içeren bir senedin mağdura zorla imzalatılması yahut failin borçlu olduğu senedi mağdura zorla imha ettirmesi durumunda senet yağması suçu oluşur. Bu suç, TCK m. 148/2’de düzenlenmiştir. 

TCK 148/2:

Cebir veya tehdit kullanılarak mağdurun, kendisini veya başkasını borç altına sokabilecek bir senedi veya var olan bir senedin hükümsüz kaldığını açıklayan bir vesikayı vermeye, böyle bir senedin alınmasına karşı koymamaya, ilerde böyle bir senet haline getirilebilecek bir kağıdı imzalamaya veya var olan bir senedi imha etmeye veya imhasına karşı koymamaya mecbur edilmesi halinde de aynı ceza verilir.

Senet yağmasından dolayı fail hakkında mahkumiyet kararı verilebilmesi için mağdurun kendisine zorla imzalatılan senetteki borcu ödemesine gerek yoktur. Mağdura bir senet imzalatılmış ise borç ödenmemiş olsa dahi fail hakkında senet yağması suçundan hüküm verilir. 

Yargıtay, sanığın mağdurun bir köyde zorla alıkonulduğu sırada mağdura toplam değeri 5 milyon dolar olan 3 farklı borç senedi imzalattığı, mağduru köyde 5 gün zorla tuttuğu, sonrasında parayı ödeyeceğinden emin olduğu için mağduru serbest bıraktığı olayda sanık hakkında senet yağması suçundan mahkumiyet kararı verilmesine hükmetmiştir. (Yargıtay 6. CD., 2020/2563 E., 2021/9548 K.)

Mağduru yahut üçüncü bir kişiyi borç altına sokan her türlü belge, yağma suçu açısından senet olarak kabul edilebilmektedir.

Yağma Suçu Cezası

Yağma suçunun cezası, 6 yıldan 10 yıla kadar hapis cezasıdır. 

Yapılan yargılama sonucunda sanığın yağma suçundan mahkumiyetine karar veren hakim, bu sınırlar dahilinde kalmak koşuluyla hapis cezasının süresini belirler. Bu sürenin belirlenmesinde dikkate alınan unsurlar şunlardır:

  • Yağma suçunun nasıl gerçekleştirildiği,
  • Yağma suçunun gerçekleştiği esnada failin kullandığı araçlar,
  • Yağma suçunun gerçekleştiği yer ve zaman,
  • Yağma suçu sonucunda meydana gelen zararın büyüklüğü,
  • Yağma suçunu gerçekleştiren failin amacı,
  • Yağma suçunu işleyen failin kusurunun ağırlığı.

Yağma Suçunun Cezayı Artıran Nitelikli Haller ve Cezaları

Yağma suçunda cezayı artıran 8 adet nitelikli hal bulunmaktadır. Bu nitelikli hallerden birinin veya birkaçının gerçekleşmesi halinde fail hakkında hükmolunacak cezanın miktarı arttırılır. Yağma suçunun nitelikli halleri TCK 149’da düzenlenmiştir. 

TCK 149:

‘’Yağma suçunun; 

a) Silahla, 

b) Kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle, 

c) Birden fazla kişi tarafından birlikte, 

d) Yol kesmek suretiyle ya da konutta, işyerinde veya bunların eklentilerinde, 

e) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı, 

f) Var olan veya varsayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak, 

g) Suç örgütüne yarar sağlamak maksadıyla, 

h) Gece vaktinde, 

İşlenmesi halinde, fail hakkında on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.’’

Silahla Yağma Suçu

Yağma suçunun silahla işlenmesi halinde fail, 10 yıl ila 15 yıl arasında hapis cezası ile cezalandırılır. 

Silah, TCK m. 6’da tanımı yapılan bir araçtır. Bu tanıma göre silah tabirinden her türlü ateşli, patlayıcı, kesici, delici, bereleyici, yakıcı, aşındırıcı, zehirleyici, biyolojik veya kimyasal araçlar anlaşılır. 

Genel olarak Yargıtay kararlarına bakıldığında balta, çekiç, cam parçası, makas, pense, meyve bıçağı, kurusıkı tabanca, dinamit, muşta, sopa, cop, biber gazı, şemsiye, kemer, kızgın yağ, kezzap, sıcak su gibi araçlar silah olarak kabul edilmiştir. 

Yargıtaya konu bir olayda mağdur, parkta elinde cep telefonu ile otururken sanık yanına gelmiş ve mağdurun elinde bulunan telefonu çekip almıştır. Sonrasında da çorabının içinden çıkardığı meyve bıçağını mağdura göstererek ‘’Bak bununla kendimizi savunuyoruz.’’ diyerek telefonla birlikte olay yerinden uzaklaşmıştır. Yargıtay, sanık hakkında bu nitelikli halden ceza verilmesine karar vermiştir. (Yargıtay 13. CD., 2015/15443 E., 2017/2403 K.)

Silahla yağma suçunun işlenmesi sırasında failin silahı kullanmasına gerek yoktur. Failin mağdura karşı silahı yöneltmesi, mağdurun boğazına bıçak dayaması, mağdura tabancıyı göstermesi, mağdurun kafasının arkasına kuru sıkı tabanca yerleştirmesi suretiyle malını alması halinde de bu nitelikli hal uygulanacaktır.

Yargıtay, sanığın olay günü Denizköşkler PTT şubesine elinde silah ve yüzünde maske ile girdiği ve gişe görevlisinden silah zoru ile 15.000 TL parayı alarak olay yerinden ayrıldığı olayda sanık hakkında bu nitelikli halden ceza verilmesine hükmetmiştir. (Yargıtay 6. CD., 2018/1649 E., 2020/3379 K.) 

Yargıtay, sanıkların, inşaat alanından çaldıkları malzemeleri çuvallara doldurdukları, bu sırada kendilerine engel olmaya çalışan mağdurlara taş atmak suretiyle çuvallarla birlikte kaçmaya çalıştıkları olayda sanıklara bu nitelikli halden dolayı fazla ceza verilmesine karar vermiştir. (Yargıtay 6. CD., 2016/3185 E., 2018/6764 K.) 

Kişinin Kendisini Tanınmayacak Bir Hale Koyması Suretiyle Yağma Suçu

Yağma suçunun, failin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle işlenmesi halinde faile 10 yıl ila 15 yıl arası hapis cezası verilir. 

Failin kendisini tanınmayacak hale koyması eylemi, failin yüzüne kar maskesi takması, palyaço makyajı gibi ağır makyajlar yapması, şaka gözlüğü ve bıyığı takması, çizgi film karakteri kostümü giymesi, kafasına kadın çorabı geçirmesi, maske ve şapka takması şeklinde gerçekleşebilir.

Örneğin, dükkan açılışında görevli olarak çalışan ve Bugs Bunny kostümü giyen failin, mağdurun çantasını alarak uzaklaştığı olayda fail hakkında bu nitelikli halden ceza verilecektir. 

Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için failin, yağma suçuna konu eylemleri gerçekleştirirken kendisini tanınmayacak hale sokması gerekmektedir. Failin, olay gerçekleştikten sonra kendisini tanınmayacak hale sokması durumunda bu nitelikli halden fazla ceza tayini yapılamaz.

Yargıtay, failin kendisini tanınmayacak bir hale sokmadan elinde silah bulunduğu halde PTT şubesine girdiği ve görevli gişe memuru mağdura “Bu bir soygundur, paraları poşete koy, tepki verme” yazılı kağıdı gösterip kasadan 17.457 TL alıp sonra yüzüne bir maske takarak olay yerinden ayrıldığı olayda bu nitelikli halin uygulanmamasına hükmetmiştir. (Yargıtay 6. CD., 2015/1795 E., 2017/5471 K.)

Birden Fazla Kişi Tarafından Birlikte İşlenen Yağma Suçu 

Birden fazla kişinin birlikte hareket etme suretiyle başka bir kimsenin malvarlığına zorla sahip olması halinde bu suçu işleyen kişilerin hepsine 10 yıl ila 15 yıl arası bir hapis cezası verilir. 

Bu nitelikli halden dolayı arttırılmış ceza verilebilmesi için bu suçu işleyen en az 2 kişinin olması ve bu kişilerin beraber hareket etme iradesine sahip olması gerekir. 

Yargıtayın verdiği bir kararda, sanığın mağduru lafa tuttuğu sırada diğer sanığın bıçak zoruyla mağdurun parasını aldığını belirtmiş ve bu sanıkların fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ettiklerini ifade ederek nitelikli yağma suçunun oluştuğuna karar verilmiştir. (Yargıtay 6.CD, E:2016/1889, K:2019/170, T:21.01.2019) 

Birbirinden habersiz olan kişilerin yağma suçunu işlemesi halinde bu kişiler hakkında bu nitelikli hal uygulanmaz. Örneğin, fail A’nın mağdura karşı saat 15.00’te işlediği yağma suçunun ardından fail B aynı mağdura karşı saat 23.00’te yağma suçu işlerse bu kişiler hakkında bu nitelikli hal uygulanmaz. 

Bu suçu işlemesi konusunda faili azmettiren yahut failin bu suçu işlemesi için araç gereç sağlayan, faile yol gösteren, fail suçu işledikten sonra onu saklayan kişi hakkında iştirak hükümleri uygulanır ve bu nitelikli halden dolayı ceza verilmez. 

Yol Kesmek Suretiyle Yağma Suçu

Yağma suçunu mağdurun yolunu kesmek suretiyle işleyen kişi hakkında 10 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası verilir. 

Yargıtay kararlarına göre yol kesme kavramından failin, mağdurun yol üzerinde geçişlerini engelleyecek şekilde önceden engeller koyması ve tertibat alması eylemleri anlaşılmalıdır. 

Yol kesme suretiyle yağma suçu, failin bizzat mağdurun karşısına çıkarak, mağdurun geçeceği yola engel koyarak, mağdurun geldiği ve gideceği yolu kapatarak işlenir. Bu şekilde gerçekleştirilen eylemlerin daha fazla cezayı gerektirmesinin nedeni mağdurun hareket özgürlüğünün kısıtlanmasıdır.

Yargıtay, sanık ve üç arkadaşının, mağdurun aracını gündüz vakti otomobille arkadan izledikleri, far ışığıyla işaret verip durmasını sağladıkları maddi ve manevi zor kullanarak yağmaya kalkıştıkları olayda sanıkların yol kesme eylemini gerçekleştirmediğine hükmetmiştir. (Yargıtay 6. CD., 2003/1390 E., 2004/3790 K.) 

Konutta, İşyerinde veya Bunların Eklentilerinde Yağma Suçu 

Bir kimsenin konutunda, işyerinde veya bunların eklentilerinde işlenen yağma suçunun faili hakkında 10 yıl ila 15 yıl arası hapis cezasına hükmolunur. 

Genel olarak Yargıtay kararlarına bakıldığında konut kavramından, kişilerin devamlı veya geçici olarak yerleşmek ve barınmak amacıyla oturmalarına elverişli yerlerin tümü anlaşılır. Bu kapsamda, apartman, villa, bungalov, rezidans gibi yerler dışında karavan yahut çadır, yataklı vagon, baraka gibi mekanlar da konut sayılabilir.

Otel, pansiyon, konukevi, öğretmenevi gibi kısa konaklama yapılan yerler konut sayılmaz. Buralarda işlenen suçlar bakımından fail hakkında nitelikli halden ceza tayini yapılamaz. 

Konut eklentileri, konut sınırları içerisinde kalan ve konutun özelliklerini tamamlayarak bir bütün oluşturan yapılardır. Örneğin, garaj, park yeri, kamelya, havuz, avlu, bahçe, odunluk, kömürlük, apartman merdivenleri konutun eklentisi olarak kabul edilmektedir.

Yargıtaya konu bir olayda sanık, katılanın işlettiği … adlı eğlence mekanına gitmiş, içtiği içeceklerin parasını ödememiş, mağduru masasına çağırarak ‘’Lan g.t ben senden haraç kesiyorum ve her gün buraya gelip paranı yiyeceğim.’’ demiş, mağdurun işyerinde yağma suçunu işlemiştir. Yargıtay, bu olay bakımından sanık hakkında bu nitelikli halden ceza verilmesine hükmetmiştir. (Yargıtay 6. CD., 2016/342 E., 2018/7225 K.) 

Beden veya Ruh Bakımından Kendisini Savunamayacak Durumda Bulunan Kişiye Karşı Yağma Suçu

Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı yağma suçunu işleyen kişiler 10 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasına çarptırılır.

Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişinin elinde malın cebir veya tehditle alınması halinde bu nitelikli hal meydana gelir. Kişinin beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunması; yaş küçüklüğünden, yaşlılıktan, akıl hastalığından, ağır hastalık halinden ya da engellilik gibi nedenden kaynaklanabilir.

Yargıtay’ın verdiği kararlara göre, 12 yaşından küçük çocuklar kendisini savunamayacak durumda kabul edilmekte ve bu yaşın üstündeki çocuklar, ileri yaşlı mağdurlar, felçli hastalar ya da sağır ve dilsizler hakkında ise mahkemenin kendisini savunamayacak durum olup olmadığını gösteren doktor raporu alınması gerektiği ifade edilmektedir. (Yargıtay 6.CD, E:2019/1834, K:2021/1554, T:02.02.2021) (Yargıtay 6.CD, E:2018/882, K:2018/8003, T:11.12.2018) (Yargıtay 6.CD, E:2016/144, K:2016/3532, T:27.04.2016)

Bu nitelikli halden failin sorumlu olabilmesi için mağdurun beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak duruma getirilmemesi gerekir. Dolayısıyla mağdur, fail tarafından savunmasız hale getirilirse yağma suçuna konu cebir eylemi gerçekleşmiş olur ve bu nitelikli hal uygulanmaz. 

Örneğin Yargıtay’ın bir kararda, uyuşturucu özelliği bulunan maddenin içeceğine katılıp uyutulan mağdurun parasının ve telefonunun alınması olayında, mağdurun kendisini bilemeyecek ve savunmayacak hale getirilmesi eyleminin yağma suçunda cebir sayıldığını belirtmiş ve bu nitelikli halin uygulanmamasına karar vermiştir. (Yargıtay 6.CD, E:2016/205, K:2018/7492, T:03.12.2018) 

Var Olan veya Varsayılan Suç Örgütlerinin Oluşturdukları Korkutucu Güçten Yararlanılarak Yağma Suçu 

Yağma suçunun var olan veya varsayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak işlenmesi halinde 10 ila 15 yıl arasında hapis cezasına hükmedilir. 

Suç örgütü, en az 3 kişinin suç işlemek amacıyla hiyerarşik bir ilişki içinde devamlı olarak amaçladıkları suçları işlemeye elverişli araç ve gerece sahip olacak şekilde bir araya gelmesiyle oluşur.   

Bu nitelikli halin oluşması için suç örgütünün gerçekte olup olmamasının bir önemi bulunmaz. Dolayısıyla gerçekte var olmayan bir suç örgütünün yarattığı korkutucu güçten faydalanarak da bu nitelikli hal işlenebilir. 

Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için failin gerçekten bir suç örgütüne üye olup olmaması da bir önem arz etmez. Suç örgütünün korkutucu gücünden mağdurun etkilenmesi ve yağma suçunun işlenmesi bu nitelikli halin uygulanması için yeterlidir. 

Örneğin Yargıtay’ın verdiği bir kararda; sanığın gece 23.00 sıralarında markete gelerek silahını mağdura doğrultup “Biz PKK’dan geliyoruz, 2 arkadaşım dışarıda, ani bir hareketinle burayı tarayacaklar, kasayı boşalt” diyerek mağduru tehdit edip para çaldığı olayda, sanığın silahlı yağma suçunu gece, iş yerinde ve var olan suç örgütünün korkutucu gücünden yararlanılarak işlendiğini belirtmiştir. (Yargıtay 6.CD, E:2013/28108, K:2014/2775, T:24.02.2014)  

Yargıtay başka bir kararında, sanığın mağdurun karnına bıçak dayayıp kendisinin IŞİD üyesi olduğunu söylediği ve telefonunu istediği olayda, sanığın yağma suçunu var olan bir suç örgütünün korkutucu gücünden yararlanarak işlediğine karar vermiştir. (Yargıtay 6.CD, E:2016/4486, K:2017/382, T:20.02.2017)

Yağma suçunun işlendiği sırada fail, var olan ya da var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanırken örgüt adına hareket ettiğini bildirmeli veya ima etmelidir. Dolayısıyla, bir örgüt adının verilmediği hallerde bu nitelikli hal söz konusu olmayacaktır. 

Örneğin Yargıtay bir kararda, sanığın mağdurun telefonuna mesaj göndererek 1000 TL istediği, vermediği takdirde ise “mafya gelip senin canını alacak” diyerek tehditte bulunduğu olayda, somut ve belirli bir örgüt adı verilmediği için eylemin yağmaya teşebbüs suçunu oluşturduğu ve nitelikli halin uygulanmaması gerektiğine karar vermiştir. (Yargıtay 6.CD, E:2013/16309, K:2015/41222, T:08.06.2015)  

Suç Örgütüne Yarar Sağlamak Maksadıyla Yağma Suçu

Var olan bir suç örgütüne maddi manevi yarar sağlamak amacıyla yağma suçunu işleyen kişi hakkında 10 yıl ila 15 yıl arası hapis cezası verilir. 

Suç örgütü, en az 3 kişiden oluşan, ortak bir amaç uğruna haksız eylem gerçekleştirerek menfaat elde eden topluluklardır. Suç örgütlerinde hiyerarşik yapılanmalar vardır. 

Failin bu nitelikli halden dolayı fazla ceza alabilmesi için bu suç örgütüne üye olmasına gerek yoktur. Örneğin, üniversitede okuyan ancak örgüte üye olmayan A kişisinin, diğer üniversite öğrencilerini sıkıştırarak ve tehdit ederek suç örgütüne maddi kaynak topladığı olayda fail, suç örgütüne üye olmadığı halde fazla ceza alacaktır.

Yargıtay, suç tarihinde ‘Faraşin Bölge Komutanlığı’ imzalı ‘HPG Van Eyalet Komutanlığı’ mühürlü pusulaların sanığın pantolonunun cebinden ele geçirildiği, bir adet benzer nitelikli pusulanın ise mağdurun aracının camına bırakılarak örgüt adına para istendiği şeklinde gerçekleşen olayda sanık hakkında bu nitelikli halden ceza verilmesine hükmetmiştir. (Yargıtay 6. CD., 2018/3558 E., 2021/3271 K.) 

Gece Vaktinde Yağma Suçu

Gece vaktinde yağma suçunu işleyen fail hakkında 10 yıl ila 15 yıl arasında hapis cezasına hükmedilir. 

Gece vaktinin tanımı, TCK m. 6’da düzenlenmiştir. Bu kanun maddesine göre, güneşin batmasından 1 saat sonra başlayan ve doğmasında 1 saat önceye kadar devam eden zaman süresine gece vakti denilmektedir. 

Yargıtay, sanığın gece vakti saat 20:30 sularında annesi olan mağdurla ikamet ettikleri evde bulundukları esnada uyuşturucu madde temin etmek için mağdura “Bana para vereceksin, nereden bulursan bul seni öldürürüm göreceksin, evi sat parasını bana ver” şeklinde sözler söylemesi ancak mağdurun polis çağırması üzerine gözaltına alındığı olayın bu nitelikli halin teşebbüs aşamasında kaldığına hükmetmiştir. (Yargıtay 6. CD., 2020/2716 E., 2021/13059 K.)

Yargıtay, sanığın mağdurlara karşı yağma suçunu 15.12.2014 tarihinde 18.30 saatleri sularında işlediği ancak suç tarihinde güneşin saat 16.41’de battığı olayda sanığa bu nitelikli halden fazla ceza verilmesine hükmetmiştir. (Yargıtay 6. CD., 2015/6519 E., 2016/412 K.) 

Yağma Suçunun Cezayı Azaltan Nitelikli Haller ve Cezaları

Yağma suçunun cezayı azaltan 2 adet nitelikli hali bulunmaktadır. Bu haller, TCK m.150 hükmünde düzenlenmiştir. 

TCK 150:

“(1) Kişinin bir hukuki ilişkiye dayanan alacağını tahsil amacıyla tehdit veya cebir kullanması halinde, ancak tehdit veya kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır. 

(2) Yağma suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı nedeniyle, verilecek ceza üçte birden yarıya kadar indirilebilir.”

Hukuki İlişkiye Dayanan Alacağın Tahsili Amacıyla Tehdit veya Cebir Kullanılması 

Bir kimsenin mağdurla aralarındaki başka bir hukuki ilişkiden olan alacağını tahsil edememesi, alacağı tahsil etmek amacıyla mağdura karşı cebir veya tehdit kullanması halinde her ne kadar eylemler yağma suçunu oluştursa da bu kişiye tehdit veya kasten yaralama suçundan ceza verilir. 

Bu nitelikli halden dolayı faile verilecek olan cezanın azaltılabilmesi için failin yağma eylemi sonucunda gerçekleştirdiği maddi menfaatin kendi alacağı ile orantılı olması gerekir. Yağma eylemi sırasında failin, hukuki alacağından fazla miktarda maddi menfaat elde etmesi halinde bu nitelikli hal uygulanmaz.

Yargıtay, sanıkla mağdur arasında araç alım satımından kaynaklanan bir hukuki ilişkinin bulunduğunun ve mağdurdan tehdit edilmek suretiyle alındığı belirtilen senedin söz konusu hukuki ilişkiden doğan alacağın tahsili amacıyla alındığının anlaşılması karşısında sanık hakkında bu nitelikli halden ceza verilmesine hükmetmiştir. (Yargıtay 6. CD., 2016/3061 E., 2019/1374 K.) 

Yargıtay bir kararında ise, alacaklı sanığın alacağını tahsil edemediği, yolda karşılaştığı mağdurdan alacağını isteğini, mağdurun parasının olmadığını söylemesi üzerine onu sopa ile darp edip kullanmakta olduğu motosikleti aldığı ve mağdura “parayı getir ve motosikleti al” diyerek uzaklaştığı olayda, sanığın eyleminin hukuki ilişkiye dayanan alacağın tahsili amacıyla yağma olduğu basit yaralama suçundan cezalandırılması gerektiği ifade edilmiştir. (Yargıtay 13.CD, E:2018/1052, K:2018/14837, T:24.10.2018) 

Tehdit suçuna ilişkin detaylı bilgi, ‘tehdit suçu ve cezası’ başlıklı makalede; kasten yaralama suçuna ilişkin detaylı bilgi, ‘kasten yaralama suçu ve cezası’ başlıklı makalede yer almaktadır.

Yağma Suçunun Konusunu Oluşturan Malın Değerinin Az Olması 

Yağma suçuna konu olan malın değerinin az olması halinde bu eylemi gerçekleştiren kişiye verilecek olan hapis cezasının miktarında ⅓ ila ½ oranında indirim yapılır.

Yağma suçuna konu malın değerinin azlığı, eylemin gerçekleştiği zamanın ekonomik koşulları dikkate alınarak hesaplanır. Yargıtay, sanığın mağdura bıçak göstererek ondan zorla 400,00 TL para aldığı olayda, suç tarihi olan 19.06.2022 itibariyle paranın satın alma gücü ve günün ekonomik koşulları ile birlikte değerlendirmiş ve sanığın cezasında indirim yapılmasına hükmetmiştir. (Yargıtay 6. CD., 2023/18160 E., 2023/13920 K.) 

Yağma suçunu gerçekleştiren failin, mağdurdan daha fazla mal veya parayı alabilecek durumu varken daha azıyla yetinmesi ve mağdurun tüm malvarlığı yahut parasını almaması halinde de bu nitelikli hal uygulanarak fail hakkında daha az cezaya hükmolunur.

Yargıtay; sanığın, mağdurun dükkanına gelerek çırağından 10 TL vermesini istediği, mağdurun işyerine ait parayı cebinden çıkartması üzerine sanığın mağdura suç konusu parayla sigara alıp getirmesini söylediği ve sigarayı alarak uzaklaştığı olayda, bu nitelikli halden dolayı sanığa daha az ceza verilmesine hükmetmiştir. (Yargıtay CGK., 2017/92 E., 2018/606 K.)

Yağma Suçunda Etkin Pişmanlık

Etkin pişmanlık, failin gerçekleştirmiş olduğu suçun ardından mağdura vermiş olduğu zarardan dolayı pişmanlık duyması ve mağdurun zararını gidermek adına elinden gelen tüm çabayı göstermesi halidir.

Etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için failin, suçu tamamlamaktan gönüllü olarak vazgeçmesi veya gönüllü olarak mağdurun zararını gidermeye çalışması gerekmektedir. 

Failin meydana getirdiği eylemler sonucunda mağdurun zararını giderebilmesi halinde failin cezasında indirime gidilir  yahut fail hakkında hiç ceza verilmez.

Yağma suçunda etkin pişmanlık mümkündür. Bu suçta etkin pişmanlığa ilişkin TCK m. 168/3’te özel bir düzenleme getirilmiştir. 

TCK 168/3:

‘’Yağma suçundan dolayı etkin pişmanlık gösteren kişiye verilecek cezanın, birinci fıkraya giren hallerde yarısına, ikinci fıkraya giren hallerde üçte birine kadarı indirilir.’’

Bu itibarla, yağma suçu işlendikten sonra ve yargılama aşaması başlamadan önce gösterilmesi halinde verilecek cezada 1/2 oranında indirim yapılır. Kovuşturma aşaması başladıktan sonra ve mahkeme tarafından ceza verilmeden önceki süreçte etkin pişmanlık gösterilmesi halinde, cezada 1/3 oranında indirime gidilmektedir.

Yargıtay, sanıkların yağma eylemini gerçekleştirdiği ardından kolluk görevlileri tarafından yakalandıkları ve yapılan üst aramasında yağma suçuna konu eşyaların üzerlerinden çıktığı olayda yerel mahkeme tarafından sanıklar hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasını hukuka aykırı bulmuştur. (Yargıtay 6. CD., 2017/427 E., 2019/4064 K.) 

Yağma Suçuna Teşebbüs, İştirak, İçtima

Teşebbüs, failin suç işlemeye yönelik eylemlerine başlaması ancak bu eylemlerini elinde olmayan sebeplerle tamamlayamaması halidir. 

Yağma suçuna teşebbüs mümkündür. Teşebbüs aşamasında kalan yağma suçundan dolayı fail hakkında verilecek cezada ¼ ila ¾ arasında indirim yapılır. 

Örneğin, motosiklet üzerinde bulunan sanığın motosikletten inmeden yolda yürüyen mağdurun çantasını çekiştirdiği ancak aynı zamanda motosiklet de kullandığı için yeterli kuvveti uygulayamadığı ve mağdurun çantasını alamadan uzaklaştığı olayda sanığın eylemleri teşebbüs aşamasında kalmıştır. 

Yargıtay, sanığın, mağdurun telefonuna mesaj göndererek, “Çocuğun benim elimde, çocuğunu serbest bırakmak için 50.000 YTL istiyorum” diye korkutarak para istediği ancak parayı temin edemediği olayda sanık hakkında yağmaya teşebbüs suçundan hüküm verilmesine karar vermiştir. (Yargıtay 6. CD., 2013/28960 E., 2015/46352 K.)

İştirak, suçun birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesidir. Yağma suçuna iştirak; faili suç işlemeye azmettirme şeklinde olabileceği gibi failin suç işlemesine yardım etmek, suç işlemesini kolaylaştırmak, suç işleme konusunda yol göstermek şeklinde de ortaya çıkabilir.

Faili suç işleme konusunda azmettiren kişi hakkında faille aynı cezaya hükmolunurken faile yardım eden kişi hakkında failin aldığı cezanın ½ indirilmiş cezasına hükmolunur.

İçtima, failin meydana getirmiş olduğu bir eylemi ile birden fazla farklı suçun ortaya çıkmasına neden olması halidir. Yağma suçunun aynı mağdura karşı farklı zamanlarda işlenmesi halinde faile bu suçlardan ayrı ayrı ceza verilir. 

Örneğin, 10 Ocak 2024, 16 Ocak 2024, 27 Şubat 2024 tarihlerinde X kişisine karşı yağma suçu işleyen bir kişi, 3 farklı yağma suçundan yargılanacaktır. 

Failin gerçekleştirdiği eylemler sonucunda ortaya hem yağma hem de kasten yaralama suçlarının çıkması durumuna ilişkin olarak TCK m. 149/2’de özel bir düzenleme getirilmiştir. 

TCK 149/2:

“Yağma suçunun işlenmesi sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.” 

Yağma Suçu ve Cezası

Yağma Suçunun Soruşturma Aşaması

Soruşturma aşaması, yetkili makamlara şikayet ve ihbarın ulaşması ile başlayan, savcı tarafından somut olaya ilişkin iddianame düzenlenmesi ile sona eren süreçtir. Soruşturma aşamasında suçu işlediği iddia edilen kişiye şüpheli sıfatı verilir. 

Yağma suçunun soruşturma aşamasında gerçekleştirilmesi gereken usul işlemleri şunlardır:

  • Şikayet – İhbar,
  • Gözaltı,
  • Delillerin Toplanması,
  • İfade ve Sorgu,
  • Adli Kontrol,
  • Tutukluluk.

Şikayet – İhbar

Şikayet, suçtan zarar gören ya da suçun mağduru olan kişilerin bu durumu adli makamlara bildirmesidir. İhbar ise bir suçun işlendiğine şahit olan, gören, bilen ya da mağdur olan herhangi bir kişinin adli makamları haberdar ederek yetkilileri bilgilendirmesidir. 

Yağma suçu şikayete bağlı bir suç türü değildir. Bu nedenle; yağma suçundan mağdur, zarar gören ya da bu suça şahit olan kişilerin ihbarda bulunarak yetkilileri haberdar etmesi soruşturmanın başlaması için yeterlidir. İhbarlar; polise, jandarmaya ya da savcılığa yapılabilir.  

TCK 150/1’de düzenlenen alacağın tahsili amacıyla yağma suçunun soruşturma ve kovuşturması tehdit ve kasten yaralama suçundaki hükümlere göre yapılmaktadır. Dolayısıyla alacağın tahsili amacıyla yağma suçunun soruşturması şikayete bağlıdır. Bu durumda şikayetler, fiilin ve failin öğrenilmesinden itibaren 6 ay içerisinde yapılabilir.  

Gözaltı

Gözaltı, hakkında soruşturma işlemleri yürütülen şüphelinin yetkili makamların denetimi altında kısa süreliğine nezarethanede alıkonulmasıdır. Gözaltı kararı, şüphelinin kendisine isnat edilen suçu işlediğini gösterir bulguların varlığı halinde söz konusu olabilir. 

Yağma suçundan dolayı şüpheli hakkında gözaltı kararı verilebilir. Yağma suçunun şüphelisi en fazla 24 saat boyunca gözaltında tutulabilir. Ancak bu suçun birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi halinde bu süre 3 gün daha uzatılarak toplam 4 güne kadar çıkartılabilir. 

Verilen gözaltı kararının haksız olduğunu, gerekçesinin açık olmadığını düşünen kişiler bu karara karşı sulh ceza hakimliğinde itirazda bulunabilir. Bu itiraz, şüpheli, şüphelinin ebeveynleri, çocukları, torunları, eşi ve avukatı tarafından gerçekleştirilebilir.

Delillerin Toplanması

Soruşturma işlemlerine başlanılan olay hakkında daha detaylı bilgi edinmek adına toplanan bulgulara delil denir. Savcı, suç şüphesini öğrendiği andan itibaren olaya ilişkin delilleri toplamakla ve yargılama sonuna kadar bu delilleri muhafaza etmekle yükümlüdür. 

Yağma suçuna ilişkin toplanabilecek delillere örnek olarak; mobese kayıtları, video ve fotoğraf görüntüleri, mağdurun yaralandığına ilişkin rapor, şüphelinin tehdit ve cebrini gösterir ses kayıtları, tanık beyanları gösterilebilir.

Örneğin, yağma konusu malın cep telefonu olduğu bir durumda telefonun konum tespiti ile şüphelinin yeri de tespit edilebilir. Bu durumda yağma konusu cep telefonu da delil olarak kullanılmış olur.

Dosyaya eklenen delillerin muhakkak somut olaya uygun olması ve hukuka uygun biçimde toplanması gerekir. Hukuka aykırı biçimde toplanan (Örn. şüpheliyi darp ederek yahut malını çalarak) deliller, mahkeme tarafından kurulan hükme esas alınmaz.

Yargılama süresi boyunca şüphelinin hem lehine hem de aleyhine olan delillerin toplanması gerekmektedir. Lehine olan delillerin toplanmadığını fark eden şüpheli, yargılamanın her aşamasında bu delillerin de toplanması talebinde bulunabilir. 

İfade ve Sorgu

İfade, şüphelinin kendisine yöneltilen suçlamaya ilişkin beyan ve savunmalarının kolluk kuvvetleri veya savcılık tarafından dinlenmesidir. Sorgu ise şüphelinin kendisine yöneltilen suçlamaya ilişkin beyan ve savunmalarının mahkeme tarafından dinlenmesidir.

İfade ve sorgu süreci, işleyiş bakımından benzerdir. Bu nedenle yazının devamında yalnızca ifade kısmı üzerinden ilerlenecektir.

İfade süreci, şüpheli kişiye çağrı kağıdı gönderilmesi ile başlar. Bu çağrı kağıdında şüpheli kişiye ifade vermesi gerektiği, ifade vermek için hazır bulunması gereken yer ve saati, ifade vermeye gelmezse hakkında zorla getirme kararı çıkartılacağı yazılır. 

İfade vermek için hazır bulunan şüphelinin öncelikle kimlik bilgileri doğrulanır. Ardından görevli memur şüpheliye hangi suç isnadı ile karşı karşıya olduğunu açıklar ve bu süreçte sahip olduğu hakları sıralar. 

Şüpheli ifade sürecinde avukat talep etme, savunma yapma, delil toplanmasını isteme, yakınlarına haber verme, ifade vermeme (susma) gibi haklara sahiptir. Hiç kimse şüphelinin bu haklarına müdahalede bulunamaz, bu hakları kısıtlayamaz yahut kaldıramaz. 

İfade süreci, görevli memurun olayın aydınlatılması için sorular sorması ve şüphelinin bu sorulara verdiği yanıtların ifade tutanağına geçirilmesi ile devam eder. Şüpheli, sorulan sorulara kendi özgür iradesi ile cevap vermeli, cevap vermek istemediği sorularda da susma hakkını kullanabilmelidir.

Susma hakkını kullanan şüpheli; yorma, işkenceye maruz bırakılma, tehdit edilme, ilaç verilme, uykusuz bırakılma gibi yasak usuller kullanılarak ifade vermeye zorlanamaz. Bu şekilde alınan ifade, mahkeme tarafından kurulan hükümde dikkate alınmaz.

İfade sürecinin sonunda ortaya çıkan tutanak şüpheli, şüphelinin avukatı ve görevli memur tarafından imzalanır. Şüpheli, ifadeyi imzalamadan önce dikkatle okumalı, belirtmediği hususların yazıldığını yahut belirttiği hususların yanlış yazıldığını fark ettiği takdirde tutanağı imzalamamalıdır. 

İfade ve sorgu sürecinde kişiler hukuki bilgi yetersizliği, endişe, telaş, korku gibi nedenlerden dolayı yargılamanın ilerleyen evrelerinde kendileri aleyhine kullanılabilecek birçok delilin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bu sebeple sürecin dosyaya konu olay ve suçun unsurlarını iyi bilen ceza avukatı tarafından takip edilmesi önemlidir. 

Adli Kontrol

Adli kontrol, şüphelinin tutuklanmasına sebep olabilecek delillerin elde edilmiş olmasına karşın özgürlüğünün kısıtlanmaması için başkaca tedbirlere hükmolunmasıdır. Adli kontrol kararı, soruşturma evresinde şüpheli hakkında verilebilecek en hafif koruma tedbiridir.

Yağma suçundan dolayı şüpheli hakkında adli kontrol kararları en çok 3 yıl boyunca uygulanabilir. Fakat mahkeme, yargılama sürecinde gelişen durumlar nedeniyle bu sürenin 3 yıl daha uzatılmasına karar verebilir. 

Yağma suçundan dolayı şüpheli hakkında uygulanabilecek adli kontrol kararları şunlardır: Yurt dışına çıkma yasağı, silah temin etmeme, bulundurmama ve taşımama, ev hapsi, mahkeme veznesine güvence yatırma, okul, hastane gibi yerlerden belirli metre uzak durma.

Şüpheli, şüphelinin eşi ve şüphelinin avukatı adli kontrol kararının niteliğine ve süresine itiraz edebilir. İtirazlar, adli kontrol tedbirine ilişkin kararın tebliğinden itibaren 7 gün içinde adli kontrol kararı veren merciye yapılmaktadır

Tutukluluk

Tutukluluk, gerçekleştirilen usul işlemleri sonucunda şüphelinin dosya konusu suçu işlediğini gösterir yeterli şüphede delil elde edilmesi halinde verilen ve şüphelinin özgürlüğünü tamamen kısıtlayan bir karardır. 

Yağma suçundan dolayı tutuklama kararı sanığın kaçma girişiminde bulunduğu, mağdura baskı yapma yahut suça ilişkin delilleri ortadan kaldırma ihtimalinin olduğu durumlarda verilebilir. 

Örneğin, yağma suçundan dolayı şüpheli sıfatı altında olan ve kendisine ifade vermek için çağrı kağıdı gönderilen kişinin mahalle kahvesine giderek herkesle helalleştiği, evine ‘Kiralık’ yazısı astığı olayda şüpheli hakkında tutuklama kararı verilecektir.

Soruşturma aşamasında yağma suçundan dolayı şüpheli hakkında hükmedilen tutukluluk kararının süresi 2 yıldan fazla olamaz. Fakat mahkeme, yargılamanın gidişatına göre gerekli gördüğü durumlarda bu sürenin 3 yıl daha uzatılmasına karar verilebilir.

Hakkında tutuklama kararı verilen ancak henüz 15 yaşını tamamlamamış kişiler bakımından tutukluluk süresi en çok 3 ay; 18 yaşını tamamlamamış kişiler bakımından tutukluluk süresi en çok 4.5 ay olabilir. 

Haksız tutuklama yapılmasına yahut sürenin dolmasına rağmen şüphelinin salıverilmemesine karşı itirazda bulunulabilir. Şüpheli, şüphelinin eşi, anne babası, çocukları, torunları, itirazı, tutukluluk kararının verildiği günden itibaren 7 gün içinde Sulh Ceza Hakimliğine yapmalıdır. 

Yağma Suçunda Soruşturma Sonucunda Verilebilecek Kararlar

Şikayet veya ihbar konusu olaya ilişkin yürütülen soruşturma sonucunda savcı tarafından verilebilecek 3 farklı karar bulunmaktadır. Bu kararlar şunlardır:

  • Soruşturmaya Yer Olmadığı Kararı (SYOK),
  • Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı (KYOK),
  • İddianamenin Düzenlenmesi.

Soruşturmaya Yer Olmadığı Kararı (SYOK)

Soruşturmaya yer olmadığı kararı, kolluk kuvvetleri veya savcılığa yapılan şikayet veya ihbarın suç oluşturmadığının araştırmaya mahal vermeyecek düzeyde açık olduğu durumlarda verilen bir karardır. Bu kararın verilmesi ile dosya kapatılır. 

Örneğin, SMA hastası çocuğu için valilik izni ile meydanda yardım toplayan bir kişiyi “Benim vicdanımı sızlatmak suretiyle benden para almaya çalışıyor.” diyerek yağma suçundan dolayı şikayet eden kişinin şikayeti hakkında soruşturmaya yer olmadığı kararı verilecektir. 

Verilen soruşturmaya yer olmadığı kararı, şikayetçiye gönderilir. Bu kararın yanlış olduğunu ve söz konusu olayın araştırılmaya değer olduğunu düşünen şikayetçi kararın kendisine tebliğinden itibaren 15 gün içinde sulh ceza hakimliğine itirazda bulunabilir. 

Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı (KYOK)

Kovuşturmaya yer olmadığı kararı, yapılan soruşturma işlemleri sonucunda ortaya çıkan haksız eylemlerin şüpheli kişi tarafından işlendiğini gösteren kuvvetli delillerin elde edilememesi durumunda verilen bir karardır. 

Kovuşturmaya yer olmadığı kararı halk arasında ‘takipsizlik kararı’ olarak bilinir. Bu kararın verilmesi ile şüpheli kişi sanık sıfatına geçmeden ve duruşmalar aşamasına geçilmeden dosya kapatılır. 

Verilen kovuşturmaya yer olmadığı kararı, taraflara tebliğ edilir. Bu kararın hatalı olduğunu ve kovuşturma aşamasının da yapılması gerektiğini düşünen şikayetçi, bu kararın kendisine bildirilmesinden itibaren 15 gün içinde Sulh Ceza Hakimliğine itirazda bulunabilir.

İddianamenin Düzenlenmesi

Yürütülen soruşturma sonucunda yapılan işlemler, toplanan deliller, şüphelinin ifade beyanı ve yaptığı savunmalar dikkate alındığında şikayet konusu suçun şüpheli tarafından işlendiği ihtimalinin kuvvetli olduğu durumda savcı, söz konusu olaya ilişkin bir iddianame düzenleyerek kamu davası açar.

Savcının hazırladığı iddianameyi mahkemeye sunması ve mahkemenin iddianameyi kabul etmesi ile soruşturma aşaması tamamlanır ve kovuşturma yani duruşmalar aşamasına geçilir. 

Yağma Suçunun Savunması

Savunma hakkı, kişilere kendilerine yöneltilen asılsız suçlamalara karşı koruma imkanı sağlayan bir haktır. Bu hakkın kullanılması ile kişiler, asılsız iddialara karşı kendilerini aklama imkanı bulabilirler.

Yağma suçuna ilişkin şüphe altında olan kişinin ileri sürebileceği savunmalardan bazıları şunlardır:

  • Suça konu olan malın maddi değerinin az olduğu,
  • Şüphelinin eylemlerini gerçekleştirirken cebir veya tehdit kullanmadığı,
  • Suç konusu malı, mağdurun şüpheliye kendi iradesi ile teslim ettiği,
  • Şüphelinin, mağdurdan alacaklı olması nedeniyle bu suçu işlediği,
  • Şüphelinin mağdurun zararını giderdiği,
  • Şüphelinin etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanması gerektiği,
  • Yargılamaya konu suçun teşebbüs aşamasında kaldığı,
  • Şüphelinin avukat talebinin reddedildiği,
  • Suçun vasfının veya unsurlarının yanlış değerlendirildiği.

Savunma hakkının kullanımı, somut olayın özelliklerine göre değişkenlik gösterir. Şüpheli hakkında cezaya hükmedilmemesi için etkin bir savunma yapılması gerekmektedir. Etkin bir savunma da dosya konusu suçun unsurlarının iyi bilinmesi ile yapılabilir. Bu nedenle özellikle savunma hakkının kullanımı esnasında ceza avukatından yardım alınması gerekmektedir. 

Yağma Suçunda Ceza Yargılaması Aşaması

Ceza yargılaması diğer adıyla kovuşturma aşaması, savcı tarafından hazırlanan iddianamenin mahkeme tarafından kabul edilmesi ile başlayıp mahkeme tarafından sanık hakkında kesin hüküm verilmesine kadar devam eden sürece denir. 

Yağma suçunun bir hukuki ilişkiye dayanan alacağın tahsili amacıyla işlenmesi hali ceza yargılaması aşamasında uygulanabilecek 2 farklı yöntem bulunmaktadır. Bu yöntemler: Basit yargılama usulü, genel yargılama usulüdür. Bu usullerden hangisinin uygulanacağı mahkeme tarafından belirlenmektedir. 

Basit yargılama usulünde mahkeme, savcı tarafından hazırlanan iddianameyi taraflara tebliğ eder ve 15 gün içinde yazılı savunmalarını göndermelerini ister. Bu süre zarfında savunma yapmayan kişiler bu haklarını kaybeder. 

Bu usulde mahkeme, genellikle duruşma yapmadan dosya üzerinden inceleme yaparak sanık hakkında karar verir. Ancak gerek görüldüğü takdirde duruşma yapılması da mümkündür. 

Genel yargılama usulünde mahkeme, bir duruşma günü belirler ve bu duruşma gününün yerinin ve saatinin yazılı olduğu çağrı kağıdını taraflara tebliğ eder. Duruşma günü mahkeme salonuna alınan tarafların öncelikle kimlik bilgileri doğrulanır. 

Mahkeme hakimi, hazırlanan iddianameyi yüksek sesle salondaki kişilere okur. Ardından ilik söz hakkını sanığa verir ve beyan ve savunmalarını dinler. Ardından mağdurun şikayetini dinler ve varsa tarafların avukatlarının hukuki beyanlarını dinler. Taraflar bu aşamada tanık dinletebilirler. 

Hakim, bu beyanlardan sonra yargılamanın gidişatına göre olaya ilişkin yeni deliller toplanmasını, bilirkişi raporu hazırlanmasını, keşif yapılmasını, gerekli kurumlara yazılar yazılarak belgeler toplanmasını isteyebilir.

Tüm bu usul işlemlerinin ardından hakim, elde edilen tüm delillere dayanarak sanık hakkında objektif olarak bir hüküm verir. Bu hüküm, sanığın kendisine isnat edilen suç bakımından suçlu olup olmadığını gösterir. 

Yağma suçunda görevli ve yetkili mahkeme, suçun işlendiği yerdeki Ağır Ceza Mahkemesidir.

Yağma Suçunda Zamanaşımı

Yağma suçunda dava zamanaşımı süresi, suç konusu eylemlerin gerçekleştirildiği andan itibaren 15 yıl; ceza zamanaşımı süresi ise sanık hakkında verilen hükmün kesinleştiği andan itibaren 20 yıldır.

Dava zamanaşımı süresinin dolması sonucunda yağma suçuna elverişli eylemleri getiren kişi hakkında dava açılamaz, yargılama yapılamaz. Bu sürenin dolmasına rağmen fail hakkında dava açılması halinde mahkeme bu davanın düşmesine karar verir.

Ceza zamanaşımı süresinin dolması ile fail hakkında dava açılıp yargılamaya devam edilebilir. Ancak bu yargılama sonucunda sanık hakkında verilen ceza, infaz edilemez. Ceza zamanaşımı süresinin dolması ile fail, hakkında hükmolunan hapis cezasını yatmaz.

Zamanaşımı süreleri, yağma suçunu işleyen failin suç konusu eylemleri gerçekleştirdiği zamanki yaşına bağlı olarak değişkenlik göstermektedir. Şöyle ki:

  • Yağma suçunu işleyen failin 12-15 yaş arasında olması halinde dava zamanaşımı süresi 7 yıl 6 ay; ceza zamanaşımı süresi 10 yıldır.
  • Yağma suçunu işleyen failin 15-18 yaş aralığında olması halinde dava zamanaşımı süresi 10 yıl; ceza zamanaşımı süresi 13 yıl 4 aydır. 

Yağma Suçunda Mahkemenin Verebileceği Kararlar

Yürütülen soruşturma ve yapılan yargılama sonucunda mahkemenin verebileceği 4 farklı karar bulunmaktadır. Bu kararlar şunlardır:

  • Beraat,
  • Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı (CYOK),
  • Mahkumiyet,
  • Davanın Düşmesi.

Beraat

Beraat, sanığın yargılaması yapılan suçtan aklanması, suçsuz bulunmasına ilişkin karardır. Yağma suçunda da sanık hakkında beraat kararı verilerek suçsuz bulunması mümkündür.

Bu suç bakımından sanık hakkında beraat kararı verilebilmesi için; sanığın gerçekleştirdiği eylemlerin suçun unsurlarını oluşturmaması, suçu işleyen kişinin sanık olmadığın ispat edilmesi veya toplanan delillerin sanığın cezalandırılması konusunda yetersiz olması gerekir. 

Örneğin, mağdurun şikayeti üzerine yapılan yargılamada bu suçu sanık sıfatı altında olan Ahmet’in ona çok benzeyen ikiz kardeşi Mehmet’in işlediğinin tespit edilmesi halinde Ahmet hakkında yağma suçundan beraat kararı verilecektir.

Hakkında beraat kararı verilen sanık hakkında kanunda öngörülen hapis cezası verilemeyeceği gibi sanık aleyhine güvenlik tedbirleri de uygulanamaz.

Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı (CYOK)

Ceza verilmesine yer olmadığı kararı, yapılan yargılama sonucunda elde edilen bulgulara dayanılarak sanığın yargılama konusu suçu işlediğinin tespit edilmesi ancak sanığın birtakım özelliklere sahip olması nedeniyle cezalandırılmamasına yönelik verilen bir karardır.

Yağma suçunda ceza verilmesine yer olmadığı kararı şu hallerde verilebilir:

  • Sanığın etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanması,
  • Yağma suçuna konu malın maddi değerinin az olması,
  • Sanığın bu suçu kendi iradesi ile değil cebir veya tehdit altında gerçekleştirmesi,
  • Sanığın yaşının küçük olması,
  • Sanığın gerçekleştirdiği eylemlerin hukuki anlam ve sonuçlarını anlayamayacak derecede akıl hastalığı veya akıl zayıflığına sahip olması,
  • Sanığın 18 yaşından küçük, sağır ve dilsiz olması,
  • Sanığın bu suçu zorunluluk hali altında işlemesi.

Örneğin, sanığın parası olmadığı için 3 gündür yemek yemeyen bebeği için yolda gördüğü mağduru köşede sıkıştırarak, elindeki bıçakla tehdit etmek suretiyle elindeki mama poşetlerini aldığı olayda sanık, zorunluluk hali altında yağma suçunu gerçekleştirmiş olur. 

Mahkumiyet

Mahkumiyet, yürütülen soruşturma ve yapılan yargılama sonucunda elde edilen delillerin sanığın kendisine isnat edilen suçu işlediğini gösterir nitelikte olduğu durumda verilen bir karardır. Hakkında mahkumiyet kararı verilen sanık, isnat edilen suçtan dolayı suçlu bulunmuş olur.

Mahkeme hakimi yağma suçundan dolayı mahkumiyetine karar verilen sanık hakkında hapis cezasına hükmeder. Ancak hakim, gerekli gördüğü durumlarda sanık hakkında özel güvenlik tedbirine uygulanmasına da hükmedebilir. 

Yağma suçundan dolayı mahkumiyeti kesinleşen sanık, kesinleşme tarihinden itibaren 5 yıl içinde kasıtlı olarak başka bir suç işlerse sanık hakkında tekerrür hükümleri uygulanır ve cezanın miktarı arttırılır.

Mahkeme hakimi, failin iş hayatını, eğitim hayatını, sosyal ilişkilerini ve verilecek cezanın gelecek yaşantısına etkisini de dikkate alarak sanığın cezasında iyi hal indirimi yapılmasına hükmedebilir. Yağma suçuna ilişkin yapılabilecek en fazla indirim cezanın ⅙ kadarıdır. 

Davanın Düşmesi 

Davanın düşmesi kararı, yargılamasına devam olunan dosyada sanık hakkında ceza verilmeden, dosyanın karara bağlanmadan kapanmasını sağlayan bir karardır. Bu karar, yargılamaya devam olunmasının hukuken anlam ifade etmeyeceği durumlarda verilir.

Yağma suçunda davanın düşmesi kararı, yargılamanın devam ettiği esnada şu durumlardan birinin meydana gelmesi halinde verilebilir:

  • Sanığın ölmesi,
  • Suçun genel af kapsamına alınması,
  • Dava zamanaşımı süresi olan 15 yılın dolması.

Yağma Suçunda İstinaf ve Yargıtay Süreci

İtiraz, istinaf ve temyiz kanun yolları, yerel mahkeme tarafından verilen kararın eksik veya hatalı olduğunu düşünen tarafın başvurduğu ve üst mercilerin yerel mahkeme kararlarını yeniden gözden geçirmesine imkan sağlayan yollardır.

Yargılama aşamasında basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilmesi halinde taraflar yerel mahkemenin kararına karşı öncelikle itiraz kanun yoluna başvurmak zorundadır. 

İtiraz kanun yoluna başvuru, Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen kararın taraflara tebliğinden itibaren 7 gün içinde yapılmalıdır. Bu kanun yoluna başvuru, sanık, sanığın eşi, avukatı veya yasal temsilcisi tarafından gerçekleştirilir. 

Yağma suçuna ilişkin gerçekleştirilen yargılama neticesinde verilen hükmün hatalı veya eksik olduğunu düşünen kişiler, kararın yeniden incelenmesini sağlamak amacıyla kararın kendilerine tebliğ edildiği andan itibaren 7 gün içinde istinaf kanun yoluna başvurabilirler. Bu başvuru, kararı veren mahkemeye Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmek üzere istinaf dilekçesi vermek suretiyle gerçekleştirilir. 

Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunu kabul etmemesi yahut reddetmesi durumunda taraflar, kararın yeniden gözden geçirilmesi için son çare olarak temyiz yoluna başvurabilir. Temyiz yoluna başvuru kararın öğrenilmesinden itibaren 15 gün içinde Bölge Adliye Mahkemesine Yargıtay’a gönderilmek üzere dilekçe verilmesi suretiyle yapılır. 

Temyiz kanun yolu, gidilebilecek en üst ve son mercii olup Yargıtay’ın verdiği kararların başka bir mercii tarafından incelenmesi veya bozulması söz konusu olamaz. Bu nedenle yağma suçuna ilişkin kararlar, Yargıtay’da kesinleşir.

İstinaf ve temyiz yoluna sanık, sanığın eşi, sanığın avukatı, katılan, katılma talebi reddedilen veya karara bağlanmamış kişiler başvurabilir. 

Sık Sorulan Sorular

Yağma Suçundan Tutuksuz Yargılanmak Mümkün Mü?

Yağma suçundan tutuksuz yargılanmak mümkündür. Hakim, sanığın kaçma girişiminde bulunmadığına, mağdura baskı yapma ihtimalinin olmadığına kanaat getirirse sanık hakkında tutuklama kararı vermez. Hakkında tutuklama kararı verilmeyen sanığın aleyhine deliller toplanması halinde hakkında adli kontrol tedbirleri uygulanabilir.

Yağma Suçunun İspatı Nasıl Yapılır?

Yağma suçunun ispatı, etrafta bulunan mekanların kamera görüntüleri, ses kayıtları, tanık beyanları, yağma suçu esnasında mağdurun yaralanması söz konusu ise hastane raporları ile yapılır.

Sonuç 

Yağma suçu; birinin, tehdit veya cebir kullanarak başka birinin malını zorla almasına ilişkindir. Yağma suçunu işlediği ispat edilen kişi, uzun süreler boyunca hapis cezasına mahkum edilebilir. Yapılacak etkin bir savunma ile sanığın daha az ceza alması yahut hiç ceza almaması sağlanabilir. Bu nedenle sürecin ceza avukatı ile takip edilmesi önemlidir.