muris muvazaası mirastan mal kaçırma

Mirastan Mal Kaçırma (Muris Muvazaası)

Muvazaa Nedir?

Mirastan mal kaçırma (muris muvazaası) konusunu daha iyi açıklamak için muvazaa nedir neler muvazaa sayılır bundan biraz bahsetmek gerekecektir. Muvazaa; sözleşme veya başka bir hukuki işlem yapan tarafların görünürde yaptıkları işlemin arkasında başka hukuki sonuçlar konusunda anlaşmalarıdır. Mesela evini üçüncü kişileri aldatmak maksadıyla bağışlamak isteyen bir kişinin bunu tapuda satış işlemi olarak göstermesi ama herhangi bir bedel almaması durumunda muvazaalı bir işlem söz konusu olur. Hukuk düzeni muvazaalı sözleşmeleri geçersiz kabul etmektedir. Ancak bu işlemler dava ile geçersizliği tespit edilene kadar geçerliymiş gibi işlem görür.

Bir işlemin böyle hileli sayılabilmesi için belirli şartların gerçekleşmiş olması gerekir. Buna göre görünürdeki işlem ile gizlenen işlem arasında farklılık olması gerekir. Örneğin satış işlemi olarak gösterilen bir işlemin aslında hediye yani bağış amaçlanarak yapılması gibi. Yahut hiçbir sonuç doğurmaması üzerinde anlaşılmış olabilir.

Bunun yanında bu işlem üçüncü kişileri aldatmak veya onlardan mal kaçırmak maksadı ile yapılmış olmalıdır. Ayrıca iki taraf da muvazaa iradesi ile hareket ediyor olmalı ve bu konuda anlaşmış olmalıdır.

Muvazaanın örnekleri çoğaltılabilir. Bir kişinin, taşınmazları icra takibine konu olmasın diye bunları arkadaşına tapuda satmış gibi göstermesi muvazaa örneğidir.

Yazımızın konusu ise muris muvazaası yani mirastan mal kaçırma işlemidir. Böyle bir durumda izlenmesi gereken prosedür ve bu sürecin özellik arz eden halleri hakkında bilgi vereceğiz. Konunun hukuk tekniği bakımından ve mülkiyet hakkı bakımından önem taşıyor olması dolayısıyla dikkatlice okunmasını tavsiye ederiz.

Mirastan Mal Kaçırma Nedir?

Mirastan mal kaçırma, diğer adıyla muris muvazaası, miras bırakacak olan kişinin bir takım mallarını mirasçıların birisinden veya tamamından kaçırmak maksadıyla başka bir kişiye tapuda satmış gibi göstermesidir.

Yahut ölünceye kadar bakma sözleşmesi adı altında bu mal kaçırma işlemi gerçekleştirilebilmektedir. Bu şekilde mirasçıları bu mallar üzerinde hak iddia etmeleri engellenmeye çalışılmaktadır.

Burada görüldüğü üzere muvazaalı yani hileli bir işlem söz konusudur. Buna bağlı olarak aşağıda ayrıntılarına değineceğimiz hukuki prosedür takip edilerek bu satış işlemi iptal ettirilebilir ve mirasçılar taşınmazı geri alabilir. Ancak öncelikle satış, bağış ve ölünceye kadar bakma sözleşmeleri hakkında kısa bilgi vermemiz yerinde olacaktır. Zira muris muvazaası bu işlemler üzerinden yapılmaktadır.

Satış, Bağış ve Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmeleri

Satış genel olarak herkesin bildiği ve uygulamanın olmazsa olmazı bir sözleşmedir. Bir taraf mülkiyeti devreder diğer taraf ise bunun bedeli olan miktarı öder. Bu bedel muhakkak para veya para gibi işlem görebilen tedavül yeteneğine sahip parasal değerler karşılığında yapılır. Muris muvazaası en çok satışmış gibi gösterilen işlemlere konu edilmektedir. Aslında gerçekte bir satış işlemi yoktur ancak tapuda bu şekilde gösterilen bir işlem vardır.

Bağışlama ise bir karşılıksız kazandırma sözleşmesidir. Bu karşılıksız kazandırma kişi hayattayken sonuç doğurmak üzere yapılır. Taşınmaz bağışının geçerli olabilmesi ancak resmi şekilde yani tapuda yapılmış olmasına bağlıdır. Bağışlama yolu ile mal kaçırmada da görüldüğü üzere mirasçıların bu maldan mahrum kalması amaçlanmaktadır.

Ölünceye kadar bakma sözleşmelerinde ise bir kişi belirli bir taşınmazın mülkiyetini devralma karşılığında taşınmazın sahibine ölünceye kadar bakacağını onun ihtiyaçlarını karşılayıp onu gözeteceğini taahhüt eder. Bu sözleşmenin geçerli olabilmesi için miras sözleşmesi şeklinde yapılması gerekir. Muris muvazaası kimi zaman ölünceye kadar bakma sözleşmesi şeklinde de görülmektedir. Ancak gene burada da mal kaçırma maksadı ile muvazaalı işlemde bulunulmuş olur.

Miras sözleşmeleri sıkı şekil şartına tabidir. Yazımızın konusunu oluşturmadığı için buna burada değinmiyoruz. Konu ile ilgili ayrıntılı bilgi almak için miras hukuku ile ilgili diğer yazılarımıza bakabilirsiniz.

Muris Muvazaasının Şartları

Muvazaalı işlemler için aranan şartlar mirastan mal kaçırma işleminin tespit edilmesinde de aranmaktadır. Buna göre;

  • Görünüşteki İşlem Şartı : Muris muvazaası yukarıda bahsettiğimiz üzere görünüşte bir hukuki işlemi içinde barındırmalıdır. Yani görünürde satış sözleşmesi, görünürde ölünceye kadar bakma sözleşmesi, bağışlama vb. şeklinde hukuki işlemlerin varlığı aranır.
  • Muris Muvazaası Anlaşması : Hukuki işlemi gerçekleştiren tarafların bu görünüşteki işlemin sonuç doğurmayacağına dair aralarında yaptıkları anlaşmadır. Tarafların bu şekilde muvazaa konusunda iradelerinin uyuşmasıdır. Bu anlaşma genellikle sözlü olarak yapılmakla birlikte yazılı yapılmasında da bir engel yoktur.
  • Üçüncü Kişileri Aldatma Amacı : Burada üçüncü kişiler mirasçılardır. Muvazaalı işlemler doğal olarak birilerini aldatma amacı taşırlar. Burada mirasçılardan mal kaçırma ve onların mirasta hak iddia etmelerinin önüne geçme amacı bu unsuru karşılar.

Mirastan mal kaçırma işlemleri uygulamada büyük oranda bu unsurları taşır. Esasen bunlar doğal olarak ortaya çıkan unsurlardır. Böyle bir durumda izlenecek hukuki prosedür ile muvazaalı işlem tespiti yapılır ve mirasçılar hakları olan taşınmazları mülkiyetine geçirir.

Mirastan Mal Kaçırma Durumunda İzlenmesi Gereken Hukuki Prosedür

Miras hakkı yukarıda anlattığımız şekilde ihlal edilen kişiler için uygulamada muris muvazaa davası denilen bir dava açılmaktadır. Mirastan mal kaçırıldığını düşünen mirasçıların izlemesi gereken yegane yol budur. Muris muvazaası davası, içerisinde birçok farklı davayı barındıran üst bir dava adıdır.

Yargıtay kararlarında da genel olarak ifade edildiği üzere bu davada kişiler, mirastan mal kaçırmak maksatlı olarak yapılan taşınmaz devrinin ispatını yaparak tespitini talep eder. Bunun yanında bu şekilde muvazaalı işlemlerin iptali talep edilerek tapuya haksız olarak yapılan kaydın iptali ve kendileri lehine düzeltilmesini talep ederler.

Muris muvazaası davası görüldüğü üzere kapsamlı bir davadır. Belirli bazı önemli ispat araçlarının hazırlanarak mahkemeye sunulmasının yanında tapuda bazı işlemlerin gerçekleştirilmesini gerektirir. Mülkiyet hakkı gibi önemli bir hakkın korunmasını amaçlar.

Bu kapsamda mirastan mal kaçırma ile ilgili uyuşmazlıklarda tecrübe sahibi bir miras avukatının hukuki yardımının talep edilmesi kişinin yararına olacaktır.

Muris Muvazaası Davasını Kimler Açabilir?

Mirastan mal kaçırma Yargıtay kararları içerisinde çokça konu olan bir uyuşmazlıktır. Bu kapsamda miras hakkı ihlal edilen herkesin muris muvazaa davası açabileceğine işaret edilmiştir. Burada mirastan mal kaçırma davası açabilecek kişilerin saklı pay sahibi olup olmaması önem taşımaz. Herhangi bir şekilde mirasçı olan herkesin muvazaa iddiası ile dava açması mümkündür.

Mirasçıların sadece birisinin mi yoksa tamamının birden mi bu davayı açması gerektiği konusu önemlidir. Burada ikili bir ayrım yapılır. İlk olarak, mirasçılardan her birisi kural olarak tek başına muris muvazaası davası açma hak ve yetkisine sahiptir.

Tereke elbirliği halinde olsa da bu dava tek başına açılabilir. Ancak tek başına açılan muris muvazaası davası, ilgili taşınmazın yalnızca kendi payı oranında açılabilecek bir tapu iptal tescil davası niteliğinde olur.

İkinci olarak eğer dava konusu taşınmazın terekeye dönmesi isteniyorsa bu durumda diğer mirasçıların oluru alınmalıdır. Yahut onların bir şekilde temsil edilmesi sağlanmalıdır. Zira tereke üzerindeki işlemler kural olarak bütün mirasçıların onayı ile gerçekleştirilebilir.

Bununla beraber reddi miras yapan kişiler, mirasçılıktan çıkarılan kişiler veya miras hakkından miras sözleşmesi ile feragat eden kişiler muris muvazaası davası açamayacaktır. Bu kişilerin davacı olma hakkı kabul edilmemiştir.

Muris Muvazaası Davası Kime Karşı Açılır?

Muris muvazaası davasında muhatap olarak muvazaalı sözleşmenin tarafı olan ve lehine devir işlemi yapılan kişi alınır. Yani bu davada davalı olarak taşınmazı devralan kişi gösterilmelidir. Taşınmazın bu kişide bulunuyor olması muris muvazaası davasının başarıya ulaşması bakımından kişilere kolaylık sağlar. Ancak bir de bu taşınmazın bu kişinin elinden çıkmış olması durumu söz konusudur.

Mirastan mal kaçırma işlemi ile taşınmazı elinde bulunduran kişi, geçerli olmayan bir sözleşme ile taşınmazı devraldığı için taşınmaz yolsuz olarak devralınmış olur. Yani tapudaki tescil yolsuz kayıt olur. Türk Medeni Kanunu 1023. maddesi ise böyle bir durumda yolsuz kayıt sahibi kişiden taşınmazı devralan başka bir kişinin kazanımının korunacağını bildirir.

Yani eğer hile yolu ile taşınmazı devralan kişi eğer başka bir kişiye satmış ise bu kişinin kazanımı iyi niyetli olması şartı ile korunur. Bu durumda bu kişiye karşı dava açarak taşınmazı elinden almak mümkün olmaz. Muris muvazaası davası taşınmazı geri almayı konu edindiği için taşınmazı satan bu kişiye karşı da artık bu dava açılamaz.

Burada yapılması gereken başka hukuki prosedür takip edilerek ortaya çıkan zararın tazmininin sağlanmasıdır. Bu dava konusunun farklılığı iyi anlaşılmalıdır.

Muris Muvazaasının (Mirastan Mal Kaçırmanın) İspatı

Mirastan mal kaçırma davasında muris muvazaası ispat yükü davacı tarafta yani mirasçılardadır. Bu nedenle mirasçılar muvazaalı olarak devir gerçekleştirildiğini ispat etmelidir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu ispat kurallarını düzenlemektedir. Mirasçılar bu kurallar çerçevesinde ispat araçları elde ederek davaya hazırlık yapmalıdır.

Buna göre özel olarak ispat araçları belirtilmeyen meseleler hukuka uygun her türlü delille ispat edilebilir. Mirastan mal kaçırma davası için özel olarak gösterilen muris muvazaası ispat araçları söz konusu olmadığı için mirasçılar burada her türlü ispat aracı kullanabilir. Ancak hukuka uygun olmayan yollarla elde edilmiş delillere dayanamazlar. Mahkeme bu delilleri vereceği kararda esas alamaz. Hatta bu deliller kişi için cezai sorumluluk doğurabilir.

ÖNEMLİ!: Hukukumuzda ispat davanın kazanılması bakımından oldukça önemli olduğu için bu alanda bir avukat ile hangi delilin gerekliliği ve nereden toplanması gerektiği konusunda birlikte çalışılması gereklidir.

Özellikle bu dava türünde Yargıtay belli delillerin ve durumların varlığı halinde hileli işlemin yapıldığına kanaat getirmektedir. Bu konuda dava yürüten avukatlar hangi delillerin geçerli ve kabul görebilir olabileceği konusunda bilgili olduğundan mutlaka bir avukat aracılığı ile dava yürütülmelidir.

Muris Muvazaası Nedeniyle Tapu İptali ve Tescil Davası

Tapu kayıtları taşınmazlara ilişkin mülkiyet haklarının muhafaza edildiği kayıtlardır. Burada hatalı bir kayıt söz konusu olduğunda, bir taşınmazın olması gerekenden başka birisini adına kaydedilmiş olması durumunda yolsuz tescil söz konusu olur. Yolsuz tescilin düzeltilmesi için açılan davalara uygulamada tapu iptali ve tescil davası denilmektedir.

Mirastan mal kaçırma olayında, muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ve tescil davası açılacaktır. Daha doğru bir anlatımla muris muvazaası davası tapu iptali ve tescile davası niteliğinde sayılır. Bu davada miras bırakanın yaptığı işlemin muvazaalı olup olmadığı araştırılacaktır.

Miras bırakan gerçek bir satış işlemi yapmış da olabilir. Bu nedenle yapılacak araştırmada bir takım unsurlar ele alınır. Buna göre, miras bırakanın satış işlemi zamanındaki borçları ve maddi imkanları, aile içindeki ilişkiler ve mirasçılara olan yakınlığı, mirasçıların miras bırakana karşı tutumu, davacı ve davalının yaşadığı çevre ve örfi kurallar, görünüşteki sözleşmenin neden yapıldığı, satış bedelinin piyasa rayicine göre durumu vb. unsurlar tapu iptali ve tescili kararına etki eder.

Tapu iptal ve tescil davası” konusunda ayrıntılı bilgi için ilgili makalemize tıklayarak okuyabilirsiniz.

Muris Muvazaası Davası ve Tenkis Davası

Tenkis davası, mirasçıların saklı paylarını ihlal edecek şekilde tasarrufta bulunulması halinde açılır. Mirasbırakan mirasçıların saklı paylarına tecavüz edecek şekilde hukuki işlemlerde bulunamaz. Bu kapsamda muris muvazaası davası ile tenkis davası farklı davalardır. Muris muvazaası mirastan mal kaçırma maksadıyla yapılan muvazaalı işlemleri konu edinir. Tenkis davasında ise mirasbırakanın tenkise tabi hukuki işlemleri konu edilir.

Tenkis davasında yapılan hukuki işlemler geçerli işlemler olmasına rağmen tenkise tabi tutularak mirasçılara geri kazandırılır. Tenkis davası hak düşürücü zamanaşımı süresine tabidir. Buna göre saklı payların ihlal edildiğinin öğrenilmesinden itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması gerekir. Ayrıca mirasın paylaştırılması veya vasiyetnamenin açılmasının üzerinden 10 sene geçmesiyle her türlü zamanaşımına uğrar.

Tenkis davası ile muris muvazaası davası birlikte açılarak talepler aynı dava içerisinde ileri sürülebilir. Bununla beraber bu davalar ayrı ayrı da açılabilir. Ancak aynı taşınmazı konu edinen iki ayrı dava açılması durumunda bu davalarda verilen kararlar birbirini etkileyecektir.

Ayrıca bu şekilde ayrı ayrı açılan davaların sonradan birleştirilmesi de mümkündür. Genellikle aynı dava içerisinde bu iki dava sırasıyla talep konusu edilirken, muris muvazaası talebi kabul edilmezse tenkis talebi ileri sürülmektedir.

Mirastan Mal Kaçırma Cezası

Bize bu soruda sıkça gelmektedir ancak ceza suçlar için bir yaptırım kuralıdır. Hukuk davasında ceza verilmesi söz konusu olmaz. Maddi veya manevi zarar giderilir ve haksızlık durumu sonlandırılır. Ceza vermek için ise ceza yargılamasına ihtiyaç vardır.

Muvazaalı işlemler yahut mirastan mal kaçırma işlemi direkt olarak tipik bir suçun fiil unsurlarını oluşturmaz. Yani mevzuatta bu şekilde bir suç tipi yer almamıştır. Dolayısıyla mirastan mal kaçırma cezası şeklinde bir ceza söz konusu olmaz.

Ancak mirastan mal kaçırma işlemleri sırasında bu işlem dolayısıyla gerçekleştirilen fiiller Türk Ceza Kanunu düzenlemeleri içerisindeki herhangi bir suçun fiil unsurunu oluşturabilir.

Burada suç tipine bağlı olarak şikayet veya ihbarda bulunmak mümkün olabilir. Ancak bunun için somut olay tecrübeli bir ceza avukatı veya miras avukatı tarafından dinlenmeli ve suç teşkil edebilecek olan fiiller tespit edilmelidir.

Mirastan Mal Kaçırma Zamanaşımı

Muris muvazaası davasının açılma süresi ile ilgili tek kural, miras bırakan kişinin ölümünden sonra açılabileceğidir. Miras bırakan kişi hayatta iken mirasçılar muvazaa iddiası ile bu davayı açamazlar.

Miras bırakanın ölümünden sonra ise herhangi bir hak düşürücü zamanaşımı süresi işlemez. Her zaman bu dava açılabilecektir. Bu kısım önemlidir çünkü yine bize gelen sorulardan mirasın kaçırıldığını ancak miras bırakacak kişinin vefat etmediğinden bahsedilmekte.

Bu durumda henüz kişi vefat etmediğinden miras söz konusu olmayacak ve buna bağlı da bir dava açılamayacaktır. Ancak vefat sonrası bir zamanaşımı söz konusu değil her zaman bu dava açılabilecektir.

Burada olağan ve olağanüstü kazandırıcı zamanaşımı süreleri önem taşımaz. Çünkü 10 yıllık olağan kazandırıcı zamanaşımı süresi iyiniyetli olarak taşınmaza zilyet olmayı konu edinirken olağanüstü kazandırıcı zamanaşımı ise kötü niyetli olsada 20 yıl süre boyunca tapusuz bir taşınmazı elde tutmayı konu edinir. Mirastan mal kaçırmada ise hem kötü niyet hem de tapulu bir taşınmaz söz konusudur. Bu nedenle muris muvazaası davası herhangi bir süreye bağlı olmaksızın her zaman açılabilir.

Muris Muvazaasında Görevli ve Yetkili Mahkeme

Mirastan mal kaçırma olaylarında açılacak olan bu dava için görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir. Muvazaa iddiasının ispatı asliye hukuk mahkemesine yapılacak ve talepler de buraya yöneltilecektir.

Bununla beraber dava özel yetki kuralı gereğince taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde açılacaktır. Yani mirasçılardan mal kaçırmak maksadı ile devri gerçekleştirilen taşınmaz nerede ise o yerdeki asliye hukuk mahkemesinde bu dava açılacaktır.

Mirastan Mal Kaçırma Davası Ne Kadar Sürer?

Bu konuda verilecek net bir cevap hiçbir zaman bulunmaz. İlgili yerdeki asliye hukuk mahkemesinin yoğunluğu, davanın kapsamı, diğer mirasçılara ulaşma durumu, tebligatlar, bekletici mesele, istinaf ve temyiz kanun yolları, sürecin izlenmesinde avukat yardımı alınması vb. birçok unsur süreyi uzatabilecek veya kısaltabilecek özelliğe sahiptir.

Buna bağlı olarak söyleyebiliriz ki bu dava 5-7 ay gibi kısa bir süre içerisinde sonuç alınabilen bir dava olabildiği gibi uzun yıllar süren bir kördüğüm şekline de bürünebilir. Tamamen somut olayın özelliklerine bağlıdır.

Muris Muvazaası ile İlgili Sık Sorulan Sorular

Yukarıda mirastan mal kaçırma ve muris muvazaası ile ilgili bilinmesi gereken temel meselelerden ve uygulamadaki işleyişten bahsettik. Bu konuda bazı sorularla sıkça karşılaştığımızdan bunları burada yanıtlamakta yarar görüyoruz.

Mirastan Mal Kaçırma Nedir?

Miras bırakacak olan kişinin bazı mallarını mirasçılarının birisinden yahut tamamından kaçırmak amacıyla bir başkasına satmış gibi tapuda göstermesidir. Bunun diğer bir hali de ölünceye kadar bakma sözleşmesidir. Bu sözleşme neticesinde de mirasçıların mirasçılık haklarını iddia etmelerinin önüne geçilebilir. Ancak işlemin geçersizliği ileri sürülebilir.

Muris Muvazaasının Varlığı İçin Aranan Şartlar Nelerdir?

Öncelikle görünüşte bir hukuki işlem var olmalıdır. Fakat taraflar aslında bu işlemin sonuçlarını doğurma amacı taşımadıkları hususunda anlaşmış olmalıdır. Bu tutum üçüncü kişiler olan mirasçıları aldatmak maksadı taşımalıdır.

Mirastan Mal Kaçırıldığında Ne Yapılmalıdır?

Bu durumda muris muvazaası davası açılmalıdır. Bu kavram, içeriğinde farklı dava türlerini barındırır. Dolayısıyla hukuki ve teknik detay içerir. Muhakkak avukat yardımı alınmalıdır.

Her Mirasçı Muris Muvazaasını İleri Sürebilir mi?

Evet. Bu konuda kişinin mirasçı olması yeterlidir. İlla saklı paylı mirasçı olması gerekmez.

Mirasçılar Muris Muvazaası Davasını Birlikte mi Açmak Zorundadırlar?

Kural olarak mirasçılardan her biri diğerlerinden bağımsız olarak muris muvazaasını ileri sürebilir. Fakat eğer ileri sürülen talep, davaya konu olan taşınmazın terekeye dönmesine ilişkin ise diğer mirasçıların da onayı gerekir.

Muris Muvazaası İddiası Kime Karşı İleri Sürülür?

Lehine işlem yapılan kişiye karşı ileri sürülür. İlgili taşınmaz kime devredilmişse davalı o olacaktır.

Taşınmazı Muvazaa ile Devralan Kişi Başkasına Devretmişse Ne Olur?

Bu durumda TMK 1023 hükmü devreye girer. Tapudaki tescil muvazaa üzere olduğu için yolsuzdur. Fakat bu tescile güvenerek malı devralan üçüncü kişi iyi niyetliyse bu kişinin niyeti korunur ve devralan üçüncü kişiye karşı muris muvazaası iddiası ileri sürülemez. Mirasçı zararını farklı bir hukuki yolla temin edebilir.

Muris Muvazaasını Kim İspat Etmelidir?

İspat yükü davacı tarafta, başka bir ifade ile mirasçılarda olur. Dolayısıyla ilgili işlemin muvazaalı olduğunu mirasçılar ispat etmelidir.

Mirastan Mal Kaçırmanın Cezası Var Mıdır?

Ceza denilen yaptırım, ancak kanunla suç olduğu tespit edilmiş fiillerin gerçekleştirilmesi karşısında öngörülen maddi maddi müeyyidedir. Mirastan mal kaçırma hususu doğrudan suç olarak düzenlenmiş bir eylem değildir. Dolayısıyla salt bu nedenle ceza hukuku anlamında bir yaptırım söz konusu olmaz.

Muris Muvazaası Davası Ne Kadar Zaman İçerisinde Açılmalıdır?

Bu dava için öngörülen bir süre sınırı yoktur. Yalnızca miras bırakan kişinin ölmüş olması aranır. Kişi henüz sağ olduğu halde bu dava açılamaz. Fakat ölümünün ardından her zaman açılabilir. Kazandırıcı zamanaşımı da söz konusu olmaz.

Mirastan Mal Kaçırmada Avukat Desteği

Mirastan mal kaçırma uygulamada sıkça karşılaştığımız bir durumdur. Ölmeden önce taşınmazını devrederek mirasçılardan mal kaçırma işleminin rahatlıkla yapılabileceği düşüncesi ile bu tarz devirler görüşmektedir. Ancak yukarıda belirttiğimiz üzere bu işleme karşı iptal prosedürü başlatmak mümkündür.

Buna karşın muris muvazaası davasının hazırlık aşaması ve dava süreci hukuki zeminde, kabul görecek şekilde gerçekleştirilmelidir. Bu bakımdan deneyimli bir miras avukatının hukuki desteğini almak süreç içerisinde hatalı veya ihmali işlemlerden kaçınmayı ve gereksiz hak kaybına uğramamayı sağlar. Bu nedenle prosedürün bir avukat yardımı ile sürdürülmesi her zaman kişinin yararına olacaktır.