Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu

Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçu ve Cezası

Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu; bir kimsenin istediği yere gitme veya istediği yerde kalma özgürlüğünün hukuka aykırı olarak kısıtlanmasıdır. Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu işleyen kişilere 1 yıl – 5 yıl aralığında hapis cezası verilir. Bu suç dolayısıyla hakkında işlem başlatılanlar, soruşturma ve kovuşturma sürecinin hukuka uygun yürütülmesine dikkat etmelidir.

İçindekiler

Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçu Nedir?

Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu, bir kimsenin özgür iradesiyle verdiği karara göre hareket edebilme imkanının hukuka aykırı olarak ortadan kaldırılmasıdır. Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu TCK m. 109’da düzenlenmiştir.

TCK 109:

Bir kimseyi hukuka aykırı olarak bir yere gitmek veya bir yerde kalmak hürriyetinden yoksun bırakan kişiye, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.”

Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçu Nasıl Oluşur?

Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu, kişinin hareket özgürlüğünün haksız şekilde bir süreliğine sınırlandırılmasıyla oluşur. Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu işlemek amacıyla çeşitli araçlar kullanılabilir. Suçu oluşturan haller şunlardır:

  • Mağdurun bir yere gitme hürriyetinden yoksun bırakılması
  • Mağdurun bir yerde kalma hürriyetinden yoksun bırakılması 

Örneğin silah, kilit gibi araçlar kullanılarak veya uyuşturucu ve kimyasal maddeler verilerek suç işlenmesi mümkündür. Bunun yanında mağdurun bir yere bağlanması, arabaya bindirilip götürülmesi, banyoda olan birinin elbiselerinin saklanması, ayağı kırık birinin koltuk değneklerinin alınması bu suçu oluşturacaktır.

Suçun oluşması için kişinin hareket özgürlüğünün tamamen ortadan kaldırılması zorunlu değildir, sınırlandırılması yeterlidir.

Örneğin, kapısı açık bir yerde tutulan kimsenin başına nöbetçi ya da köpek konulması, yurt dışına çıkmasını engellemek için mağdurun pasaportunun çalınması gibi hareketlerle kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu oluşur.

Yargıtay kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu ile alakalı kararında suçun az ya da çok devamlılık gerektirdiğini vurgulamıştır. Buna göre özgürlükten yoksun kılma kavramı anlık olmayan bir süreyi zorunlu olarak içermektedir. Fiilin hukuken kabul edilebilecek bir müddet devam etmesi gerekmektedir. Somut olayın özelliklerine göre sürenin anlık veya devamlı olduğunu hakim takdir edecektir. (Yargıtay CGK., E. 2017/6-673, K. 2019/529 T. 12.09.2019)

Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçu Cezası

Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun cezası, 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezasıdır. 

Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunda belirtilen aralıkta kaç yıl hapis cezası verileceğini hakim, her somut olayı kendi içerisinde değerlendirerek takdir edecektir. Bu kapsamda suçun işleniş şekli, failin veya mağdurun sıfatı, suçun işlenmesinde hangi araçların kullanıldığı gibi hususlar dikkate alınacaktır.

Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçunun Cezayı Artıran Nitelikli Halleri ve Cezaları

Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun cezayı artıran nitelikli halleri, kanunda sayılan durumlar ve neticeler meydana geldiğinde cezanın miktarının belli oranlarda artırılması öngören hallerdir. Söz konusu durumlar Türk Ceza Kanunu m. 109’da düzenlenmektedir.

TCK 109:

“2) Kişi, fiili işlemek için veya işlediği sırada cebir, tehdit veya hile kullanırsa, iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

(3) Bu suçun;

a) Silahla,

b) Birden fazla kişi tarafından birlikte,

c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,

d) Kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,

e) Üstsoy, altsoy veya eşe ya da boşandığı eşe karşı,

f) Çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,

İşlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza bir kat artırılır.

(4) Bu suçun mağdurun ekonomik bakımdan önemli bir kaybına neden olması halinde, ayrıca bin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.

(5) Suçun cinsel amaçla işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek cezalar yarı oranında artırılır.

(6) Bu suçun işlenmesi amacıyla veya sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.”

Fiilin İşlendiği Sırada Cebir, Tehdit veya Hile Kullanılması

Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu işlemek için veya işlediği sırada failin cebir, tehdit veya hile kullanması halinde 2 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası verilir.

Cebir, kişinin iradesi ve davranışları üzerinde zorlayıcı bir etki meydana getirmek için ona fiziki güç uygulanmasıdır. Fail, cebir uygulamak suretiyle mağdurun direncini kırmayı amaçlamaktadır. Kişiyi hürriyetinden yoksun kılmak için ya da bu fiil işlendikten sonra suçun devamı süresince mağdura karşı gerçekleştirilen fiziki güç nitelikli hali oluşturacaktır.

Örneğin failin, mağduru odaya kapatmak için kollarını sıkıca tutması bu nitelikli halin oluşmasına sebep olabileceği gibi odadan çıkmasını engellemek için bileğini bükmesi de cezanın artırılması için söz konusu cebri oluşturur. Mağdurun ayağından tutularak zorla arabaya bindirilmesi olayında da cebir kullanılarak kişinin hürriyeti kısıtlanmaktadır.

Sanık, mağdurdan kendisine yardım etmesini isteyerek hileyle bulunduğu tamirhaneye girmesini sağlamıştır. Ardından cebir kullanarak onu tamirhanede 8-9 saat tutmuştur. Fail çeşitli aletler ile mağdura vurmuş, jilet ve makas kullanarak kaşlarını ve saçlarını kesmiştir. Yargıtay, hürriyetten yoksun kılma suçundan verilecek cezanın cebir dolayısıyla artırılmasına karar vermiştir. (Yargıtay 14. CD., E. 2013/11547, K. 2014/993, T. 28.1.2014)

Kişinin hürriyetinin sınırlanmasında kullanılan cebrin ağırlaştırıcı neden olabilmesi için manevi değil maddi cebir niteliğindeki hareketlerden oluşması gerekir.

Olayda, sanık İ.E. tarafından mağdura uygulanan kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan mahkumiyet hükmü kurulmuş ve hükümde cebir dolayısıyla ceza artırılmıştır. Yargıtay, TCK m.109’un ikinci fıkrasında yalnızca maddi cebrin ifade edildiğini vurgulayarak olayda maddi cebrin ne surette gerçekleştiğinin gösterilmemesi üzerine kararı bozmuştur. (Yargıtay 5. CD., E. 2005/19137, K. 2006/691, T. 7.2.2006)

Tehdit, mağdurun iradesinin ileride gerçekleştirileceği bildirilen kötülük ve haksızlıkla etki altına alınmasıdır. Sanık, mağdurun kendisine ya da yakınlarına bir zarar vereceğini bildirerek tehdit vasıtasıyla korku ve endişe yaratır. Kötülük bildirimi sonrası mağdurun hürriyetinin kısıtlanmasına katlanmak zorunda kaldığı veya hürriyeti sınırlandırma fiilinin devamı tehditle sağlandığında nitelikli halden ceza artırılacaktır.

Olayda sanık Nizamettin, mağduru babasının yanına gideceklerini söyleyerek arabaya bindirir. Ardından Sobran Köyü yolunda mağduru indirip tüfekle omzuna vurarak “seni burada öldüreceğim” diyerek tehdit eder. Aracın yanına gelen diğer sanıklarla mağduru zorla araca bindirir ve eve getirirler. Yargıtay, mağdurun hürriyetinin kısıtlandığı süreçte tehdit unsuru gerçekleştiğinden cezada artırım yapılmasına karar vermiştir. (Yargıtay 14. CD., E. 2015/2655, K. 2018/2498, T. 3.4.2018)

Hile, yanıltma ve aldatma sonucu mağdurda uyandırılan yanlış kanaatin etkisinden yararlanılmasıdır. Yöneltilen yanlış ifade ve açıklamalar sonucu mağdurdan özgürlüğünün sınırlandırılmasına yönelik rıza alınmaktadır. Ancak mağdurun iradesi hile sonucu sakatlanmıştır. Eğer mağdur gerçeği bilseydi söz konusu davranışı gerçekleştirmeyecekse suçun hile sonucu oluştuğu kabul edilir ve ceza artırılır.

Suçun Silahla İşlenmesi

Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun silahla işlenmesi halinde sanığa verilecek ceza bir kat artırılır. Silah; saldırı ve savunmada kullanılmaya elverişli, kesici veya delici özelliğe sahip araçlardır. Bu kapsamda kanunda silah olarak sayılmış aletler şunlardır:

  • Ateşli silahlar,
  • Patlayıcı maddeler,
  • Saldırı ve savunmada kullanılmak için yapılmış her türlü kesici delici veya bereleyici aletler,
  • Üretilme amacı saldırı veya savunmaya yönelik olmasa da fiilen bu kapsamda kullanılmaya elverişli olan aletler,
  • Yakıcı, aşındırıcı, yaralayıcı, zehirleyici maddeler ile sürekli hastalığa yol açıcı nükleer veya kimyasal maddeler silah olarak anlaşılır.

Sanık olay günü aracından inmiş ve silahını doğrulttuğu mağdurları “arabaya binin yoksa vuracağım” şeklinde tehdit etmiştir. Onları araca bindirip bir süre gitmiştir. Sonra bir çay bahçesinin parkındaki karanlık bir köşeye aracı çekmiştir. Mağdurları burada da bir süre tutmuştur. Yargıtay oluşan eylemin bir bütün halinde tehdit ve silahla kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu oluşturduğuna hükmetmiştir. (Yargıtay 8. CD., E. 2006/4639, K. 2006/8218, T. 15.11.2006)

Fiilin Birden Fazla Kişi Tarafından Birlikte İşlenmesi

Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi halinde her bir faile verilecek ceza bir kat artırılır. Kanun müşterek (birlikte) faillik durumu halinde cezanın artırılacağını öngörmüştür. Suça azmettirene veya yardım edene bu nitelikli hal uygulanmayacaktır.

Olayda sanık, yardım eden konumunda olmasına rağmen TCK m. 109 hükmü kapsamında cezası artırılmıştır. Yargıtay, suçun birlikte işlenmesi halinin sanıkların müşterek fail olarak sorumlu tutulmaları durumunda söz konusu olacağını vurgulayarak kararın kanuna aykırı olduğunu ifade etmiş ve kararı bozmuştur. (Yargıtay 5. CD., E. 2011/1665, K. 2011/3401, T. 25.4.2011)

Suçun Kişinin Yerine Getirdiği Kamu Görevi Nedeniyle İşlenmesi

Bir kamu görevlisini, yerine getirdiği görevi dolayısıyla hürriyetinden yoksun bırakan faile verilecek ceza bir kat artırılır. Sırf kamu görevlisi sıfatına sahip olmak failin cezasının artırılması için yeterli değildir, suç yapılan kamu görevi dolayısıyla işlenmelidir.

Suçun işlendiği anda mağdurun kamu görevlisi sıfatının devam etmesi aranmaz, emekliye ayrılmış olabilir. Bu kapsamda, mağdurun görevi başında olduğu zamanlarda yaptığı kamu görevi sebebiyle sonradan özgürlüğünün kısıtlanması durumunda nitelikli hal uygulanacaktır. Ayrıca suçun kamu görevlisinin yakınlarına karşı işlenmesi halinde de bu nitelikli hal dolayısıyla ceza artırılır.

Olayda sanıklar, belediyenin taraf olduğu davalarda hakimin belediye aleyhine tavır takındığı düşüncesine kapılmışlardır. Ardından hakimi bodruma kapatmışlardır. Yargıtay, sanıkların bu suçu yerine getirilen kamu görevi sebebiyle işlediğini belirterek kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu bağlamında verilecek cezanın artırılmasına karar vermiştir. (Yargıtay 8. CD., E. 1996/1853, K. 1996/4516, T. 28.3.1996)

Kamu Görevinin Sağladığı Nüfuz Kötüye Kullanılmak Suretiyle Suçun İşlenmesi

Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu işleyen fail, bunu kamu görevi dolayısıyla sahip olduğu nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle gerçekleştirirse verilecek ceza bir kat artırılır. Kamu görevlisi; kamusal faaliyetin yürütülmesine atama, seçilme veya herhangi bir yolla katılan kişidir. Kişinin görev sebebiyle sahip olduğu hakimiyet ve otoriteyle suçu işlemesi kolaylaşacağından verilecek ceza artırılır.

Görevli C. Savcısı olan sanık, otomobili ile giderken yol verip vermeme konusunda Recep ve Ömer ile tartışmıştır. Ardından sanık, memuriyetinin verdiği nüfuz ve yetkisini kullanarak polislere talimat vermiş ve onları karakola aldırmıştır. Yargıtay, burada TCK m. 109/3 kapsamında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun nitelikli halinin oluştuğuna karar vermiştir. (Yargıtay 4. CD., E. 2007/4074, K. 2007/8017, T. 08.10.2007)

Suçun Üstsoy, Altsoy veya Eşe Karşı İşlenmesi

Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun üstsoy, altsoy ve eşe karşı işlenmesi halinde verilecek ceza bir kat artırılır. Üstsoy- altsoy hısımlığı bakımından söz konusu olacak kişiler; anne, baba, çocuk, büyükanne, büyükbaba ve torundur. Eş kapsamında bu nitelikli halin uygulanabilmesi için fiilin işlendiği esnada evliliğin devam etmesi gerekmektedir.

Olay günü sanık Yaşar Karakuş, resmi nikahlı eşi ile tartışmıştır. Ardından sanık, mağdur eşini kolundan tutarak zorla birlikte yaşadıkları eve götürmüştür. Sanığın ikrar içeren beyanları ve hekim raporu ile eşine karşı kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu işlediği ispatlanmıştır. Yargıtay, fiilin eşe karşı işlenmesi sebebiyle nitelikli halin uygulanmasına karar vermiştir. (Yargıtay 8. CD., E. 2020/6199, K. 2023/3075, T. 9.5.2023)

Suçun Çocuğa veya Kendini Savunamayacak Kişiye Karşı İşlenmesi

Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun çocuğa veya beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak durumda olan kişiye karşı işlenmesi halinde verilecek ceza bir kat artırılır. Çocuk, henüz on sekiz yaşını doldurmamış kişi olarak anlaşılmalıdır. Beden ve ruh bakımından savunmasızlık hali ise akıl zayıflığı, ağır hastalık hali, alkol veya uyuşturucu madde etkisinden kaynaklanabilir.

Yargıtay’a konu bir olayda sanık, on beş yaşından küçük mağdureyi onun da rızasıyla önce Nevşehir’de ardından Derinkuyu’da iki gece alıkoymuştur. Küçüklerin cinsel amaçlı olarak alıkonulmaya gösterdikleri rıza, hukuka uygunluk nedeni olarak kabul edilmemektedir. Yargıtay, sanığa hürriyetten yoksun kılma suçundan ceza verilmesine, mağdurun çocuk olması ve suçun cinsel amaçla işlenmesi sebebiyle de nitelikli halin uygulanmasına karar vermiştir. (YCGK, E. 2014/14-389, K. 2014/413, T. 30.9.2014)

Suçun, Mağdurun Ekonomik Bakımdan Önemli Bir Kaybına Neden Olması

Hürriyetten yoksun kılma eyleminden dolayı mağdur önemli bir ekonomik kayba uğrarsa sanığa ayrıca bin güne kadar adli para cezası verilir. Ekonomik kaybın önemli derecede olup olmadığı hakim tarafından, hürriyeti kısıtlanan kişinin ekonomik durumuna göre takdir edilir.

Örneğin sanık, büyük bir ihale öncesi mağduru ofisine kilitleyerek hürriyetinden yoksun bırakmış ve onun ihaleye teklif vermesini engellemiştir. İhaleyi kaçıran mağdur büyük bir ekonomik kayba uğrayacağından sanığa ayrıca para cezası uygulanır. Mağdurun hürriyeti kısıtlandığı için iş görüşmesini kaçırması hali de bu nitelikli hal kapsamında değerlendirilir.

Suçun Cinsel Amaçla İşlenmesi

Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun cinsel amaçla işlenmesi halinde verilecek cezalar yarı oranında artırılır. Bu nitelikli halin uygulanması için failin cinsel amaçla hareket etmesi yeterlidir, amacına ulaşması aranmaz. Ayrıca mağdurenin evlenmek veya evlenmeye ikna edilmek ya da evlenmeye zorlanmak amacıyla alıkonulması durumunda da suçun cinsel amaçla işlendiği kabul edilir.

Yargıtay’a konu olayda sanık F, aynı işyerinde çalıştığı mağdure S.’ye evlenme teklifi etmiştir. Mağdurenin bu teklifi kabul etmemesi üzerine mağdureye “bak fabrikada adımız çıkıyor, seni ailenden isteyeceğim” demiştir. İş çıkışı S.’yi kaçıran sanığın suçu cinsel amaçla işlediği anlaşılmıştır. Yargıtay bu kapsamda TCK m.109/5 hükmünün uygulanacağı yönünde karar vermiştir. (Yargıtay 14. CD., E. 2012/13315, K. 2014/9362, T. 9.7.2014)

Suçun İşlenmesiyle Kasten Yaralama Suçunun Ağır Sonuçlarının Meydana Gelmesi Hali

Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu işlenmesi amacıyla veya sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış halleri gerçekleşirse ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır. Böylece fail hem kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan hem de kasten yaralamadan ayrı ayrı ceza alacaktır.

Kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle daha ağır cezayı gerektiren halleri TCK m. 87 uyarınca şunlardır:

  • Mağdurun duyularında veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına neden olmak,
  • Mağdurun konuşmasında sürekli zorluğa yol açacak bir durum meydana getirmek,
  • Mağdurun yüzünde sabit iz oluşturmak,
  • Mağdurun yaşamını tehlikeye sokan bir durum meydana getirmek,
  • Hamile bir kadına karşı işlenip çocuğun vaktinden önce doğumuna neden olmak.

Kasten yaralama suçunda verilecek cezalar, suça ilişkin kanuni düzenlemeler ve diğer hususlar, “kasten yaralama suçu ve cezası” başlıklı yazıda detaylıca açıklanmaktadır.

Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçunda Etkin Pişmanlık 

Etkin pişmanlık, suçun tüm unsurlarıyla işlenip tamamlanmasından sonra failin pişmanlık duyarak suçtan dolayı meydana gelecek zararı ortadan kaldırmak veya hafifletmek için gayret göstermesidir.

Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunda etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması mümkündür. Fail etkin pişmanlık şartlarını sağlarsa cezasının üçte ikisine kadarı indirilir.

Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunda etkin pişmanlık, TCK m.110’da şöyle düzenlenmiştir:

TCK 110:

“Yukarıdaki maddede tanımlanan suçu işleyen kişi, bu suç nedeniyle soruşturmaya başlanmadan önce mağdurun şahsına zararı dokunmaksızın, onu kendiliğinden güvenli bir yerde serbest bırakacak olursa cezanın üçte ikisine kadarı indirilir.”

Olayda sanık, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma eyleminin ardından mağdurun şahsına bir zararı dokunmaksızın kendiliğinden onu evine getirir ve güvenli bir yerde serbest bırakır. Yargıtay, etkin pişmanlık maddesi gözetilmeden verilen hükmü bozmuştur. (Yargıtay 8. CD., E. 2020/702, K. 2020/17911, T. 3.11.2020)

Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçuna Teşebbüs, İştirak ve İçtima

Teşebbüs, failin suç işlemeye elverişli eylemlerle başlamasından sonra kontrolünden bağımsız olarak sonuca ulaşamaması durumudur. Bu kapsamda, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçuna teşebbüs mümkündür. Teşebbüs halinde cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir.

Örneğin, odaya kilitlenmek veya arabaya bindirilmek üzere mağdur zorla kolundan tutulmuştur. Mağdurun, faile direnmesi sonucu elinden kaçması ve uzaklaşması halinde kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu teşebbüs aşamasında kalacaktır.

Olayda sanık Ali, yolda kuzeni Samet ile yürüyen mağdurenin yanına araçla gelir. Ardından mağdureyi kolundan çekerek arabaya bindirmeye çalışır. Mağdure ve Samet’in direnmeleri ve olay yerinin kalabalıklaşması üzerine fail, mağdureyi kaçıramayacağını anlayıp olay yerinden uzaklaşır. Yargıtay, sanıkların bu eylemlerinin kişiyi hürriyetinden yoksun kılmaya teşebbüs oluşturduğuna karar vermiştir. (Yargıtay 14. CD., E. 2012/3645, K.2012/2865, T. 12.03.2012)

İştirak, aralarında yaptıkları anlaşma ve iş bölümü sonucu bir suçun işlenişine en az iki veya daha fazla kişinin katılması durumudur.

İştirak halinde suç eylemlerine doğrudan katılan faillerin yanı sıra faili suça azmettirenler ve faile yardım edenler de cezalandırılır. Bu kapsamda, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunda iştirak mümkündür. 

Sanık M.İ, evlenme teklifini kabul etmeyen mağdureyi kaçırmıştır. Diğer sanık A.İ ise kaçırılan mağdurenin ve sanığın kendi evinde kalmalarına müsaade etmiş ve yerlerini kolluk güçlerinden gizlemiştir. Yargıtay, sanık A.İ’nin yaptığı eylemlerin suçun işlenmesine yardım etme niteliğinde olduğuna ve iştirak kapsamında cezalandırılmasına karar vermiştir. (Yargıtay 5. CD., E. 2007/740, K. 2007/2908, T. 16.04.2007)

İçtima, failin tek bir hareketiyle birden fazla suçu ihlal etmesi durumudur. İçtima halinde fail, ihlal ettiği suçlardan en ağır cezayı gerektirenden sorumlu tutulur.

Somut olayda, alınan adli tıp raporuna göre mağdurun yaralanması, basit tıbbi müdahale ile giderilebilir şekilde olduğu görülmüştür. Yargıtay, faile kasten yaralamadan değil yalnızca kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan ceza verilmesine karar vermiştir. (Yargıtay 6. CD., E. 2016/5179, K. 2018/8031, T. 18.12.2018)

Failin aynı anda birden fazla kişiyi hürriyetinden yoksun kılması halinde yahut aynı kişinin hürriyetinden birden fazla kez yoksun bırakılması halinde de içtima söz konusu olacaktır. Burada faile hürriyeti kısıtlamadan tek ceza verilecek ve bu cezada belli oranda artırım yapılacaktır.

Olayda infaz koruma memurları, sanığı revire götürmek üzere koğuşa gelmişlerdir. Hükümlüler, ellerindeki kesici aletlerle gardiyanları zorla koğuşa sokmuş ve özgürlüklerini kısıtlamışlardır. Yargıtay burada birden fazla mağdura karşı işlenen kişiyi hürriyetinden yoksun kılma fiilinden içtima hükümlerinin uygulanması gerektiği görüşündedir. (Yargıtay 8. CD., E. 2007/6080, K. 2009/13933, T. 9.11.2009)

DİKKAT: TCK m.109’un son fıkrasında özel bir içtima kuralı getirilmiştir. Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu işlendiğinde kasten yaralama suçunun TCK m.87’de yer alan ağır sonuçları ortaya çıkarsa genel içtima kuralları uygulanmaz. Sanık, hem hürriyetten yoksun kılma suçundan hem de kasten yaralamadan cezalandırılır.

Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçu ve Cezası

Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçunun Soruşturma Aşaması

Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun soruşturma aşaması, yetkili mercilerce suç şüphesinin öğrenilmesiyle başlar ve savcı tarafından yürütülür. Soruşturma aşamasının sona ermesi ise Cumhuriyet savcısının hazırladığı iddianamenin mahkeme tarafından kabulüyle gerçekleşir. Bu kapsamda, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun soruşturma aşamaları şunlardır:

  • Şikayet-İhbar
  • Gözaltı
  • Delillerin Toplanması
  • İfade ve Sorgu
  • Uzlaşma
  • Adli Kontrol
  • Tutukluluk

Şikayet-İhbar

Şikayet, soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı olan suçların kolluk görevlilerine ya da savcılığa bildirilmesidir. İhbar, suçun herhangi bir kişi tarafından yetkili makamlara bildirilmesidir.

Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu, takibi şikayete bağlı bir suç değildir. Yetkili makamlara herhangi birinin suçu ihbar etmesiyle ya da savcılığın bu suçun işlendiğini kendiliğinden öğrenmesiyle derhal inceleme başlatılır.

Şikayete bağlı olmayan suçlarda, mağdur şikayetini geri çekse dahi, soruşturma ve kovuşturma işlemleri devam etmektedir.

Gözaltı

Gözaltı, yakalanmış kişi hakkında belirli işlemlerin yapılabilmesi için hakim karşısına çıkarılıncaya ya da serbest kalıncaya kadar özgürlüğünün geçici olarak kısıtlanmasıdır.

Gözaltı tedbirinin uygulanabilmesi için kişinin suç işlediğine yönelik somut deliller bulunmalı ve bunun soruşturma açısından zorunlu olması gerekir.

Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunda gözaltı süresi, şüphelinin en yakın mahkeme karşısına çıkarılması için yolda geçecek süre hariç 24 saati geçemez. Gözaltına alınan kişinin yakalama yerine en yakın sulh ceza hakimliğine sevki için yol süresi en fazla 12 saattir.

Cumhuriyet savcısının vermiş olduğu gözaltı kararına veya gözaltı süresinin uzatılmasına ilişkin karara karşı sulh ceza hakimliğine itirazda bulunulabilir. İtiraza yetkili kişiler; şüpheli, kanuni temsilcisi, eşi, avukatı, annesi, babası, kardeşi, çocuğu, torunu, büyükanne ve büyükbabasıdır.

DİKKAT: Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun; 12 yaşından küçük çocuklar veya 15 yaşından küçük sağır ve dilsizler tarafından işlenmesi halinde, bu kişiler hakkında gözaltı kararı verilemeyecektir.

Delillerin Toplanması

Delillerin toplanması; maddi gerçeği ortaya çıkarabilecek ispat vasıtalarının hukuka uygun yöntemlerle bir araya getirilmesidir. Hem soruşturma hem de kovuşturma evresinde delillerin toplanması mümkündür. Ayrıca şüpheli veya sanık her zaman delil toplanması için talepte bulunabilir.

Toplanacak delillere örnek olarak; olay yeri incelemesi neticesinde ele geçirilen parçalar, şüpheli veya mağdur beyanları, tanık açıklamaları, arama sonucu ele geçirilen deliller, kamera ve ses kayıtları, alıkoyulan kişinin telefon sinyali bilgileri verilebilir.

Hukuka aykırı yöntemlerle elde edilmiş delillere savcı iddianamede dayanamaz, hakim vereceği hükümde bu delilleri esas alamaz. Hukuka aykırı delil, insan hak ve hürriyetleri ihlal edilerek ve hukuk sisteminin çizdiği çerçevenin dışına çıkılarak ele geçirilmiş delildir.

Örneğin, kolluk kuvvetlerinin ifade sırasında işkence yapması sonucu şüpheli suçunu itiraf etmiştir. Şüpheli beyanı, hukuka aykırı yöntemlerle elde edildiğinden soruşturma ve kovuşturma evresinde suçu ispatlamak için kullanılamaz.

İfade ve Sorgu

İfade, şüphelinin soruşturma konusu suç hakkındaki beyanlarının kolluk görevlileri veya Cumhuriyet savcısı tarafından dinlenmesidir. Sorgu ise soruşturma ve kovuşturma aşamasında suç isnat edilmiş kişinin hakim tarafından dinlenmesidir.

Gözaltı durumu söz konusu değilse şüphelinin ifadesi ya da sorgusu için davetiye gönderilerek gelmesi istenir. Şüphelinin telefon, e-posta ya da fax yoluyla da çağrılması mümkündür. Çağrıya uymayan şüpheliye zorla getirme kararı çıkartılarak ifadeye veya sorguya alınır.

İfade ve sorgunun hukuken geçerli olabilmesi için kanunda belirlenen prosedürlere uyulması gerekmektedir. İlk aşamada şüpheli veya sanığın kimliği hakkında bilgi edinilir ve ona yüklenen suç anlatılır.

Yargıtay bir dosyada, yasal haklar yeterli derecede hatırlatılmadan yapılan sorgunun savunma hakkını kısıtladığına karar vermiştir. Bu sorgunun dayanak olduğu hükmü bozmuştur. (Yargıtay 8. CD., E. 1995/11200, K. 1995/11900, T. 18.9.1995)

Şüphelinin ve sanığın beyanları, özgür iradesine dayanması gerektiğinden yasak ifade ve sorgu yöntemleriyle elde edildiği takdirde delil olarak kullanılamaz. Yasak usuller, insan onuruyla bağdaşmayan bedensel ve ruhsal müdahaleler olarak tanımlanabilir.

Örneğin; kötü davranma, işkence, ilaç verme, yorma, cebir veya tehditte bulunma suretiyle ifade ve sorgu yapılması yasak yöntemler uygulandığını gösterir.

İfade ve sorgu aşamalarında alınacak beyanlar, değiştirilmeden tutanağa aktarılır. İfade ve sorgu sonunda şüpheliden ve müdafisinden tutanağın okunarak imzalanması istenir. Eğer tutanakta yer alan ifadeler gerçeği yansıtmıyorsa veya hukuka aykırı usuller kullanılmışsa bunlar tutanağa yazılarak imza atmaktan kaçınılabilir.

Suç isnadı yapılmış kişiye, ifade ve sorgu suretiyle kendini savunma imkanı sağlanmaktadır. Şüpheli veya sanık psikolojik olarak içinde bulunduğu zor durum sebebiyle haklarını etkili kullanamayabilir, beyanlarını dikkatli bir şekilde ileri süremeyebilir. Bu nedenle, sürecin alanında uzman ceza avukatıyla yürütülmesi yararlı olacaktır.

Uzlaşma

Uzlaşma; suçun mağduru ve failinin uzlaşma teklifini kabul etmesi halinde, uyuşmazlığın mahkemeye götürülmeden giderildiği çözüm yoludur.

Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunda uzlaşma yoluna gitme imkanı bulunmamaktadır. Bu itibarla, taraflar suça ilişkin olarak uzlaşsa dahi, başlayan soruşturma ve yargılama aşaması devam edecektir.

Adli Kontrol

Adli kontrol, olayda tutuklama nedenlerinin bulunması halinde sulh ceza hakimi tarafından verilen ve şüpheli hakkında çeşitli yükümlülükler barındıran tedbir kararıdır.

Hakimin adli kontrole karar verebilmesi için; suçun işlendiğine, şüphelinin kaçacağına yahut delilleri karartacağına dair kuvvetli deliller bulunmalı ve adli kontrol tedbirinin uygulanması tutuklamaya kıyasla daha ölçülü olmalıdır.

Adli kontrol kapsamında verilebilecek yükümlülükler şunlardır:

  • Yurt dışına çıkmama,
  • Hakimin belirlediği yerlere (mahkeme, karakol vb.) düzenli olarak başvurmak,
  • Mesleki uğraşlara ya da eğitim faaliyetlerine katılmak,
  • Her türlü taşıtları kullanmaktan yasaklılık ve gerektiğinde sürücü belgesini kaleme teslim etmek,
  • Uyuşturucu veya alkol bağımlılığından arınmak için tedaviye tabi olmak,
  • Hakimin belirlediği güvence miktarını yatırmak
  • Silah bulundurmaktan yasaklılık ve gerektiğinde sahip olunan silahları adli emanete teslim etmek.

Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunda hakim, en fazla 2 yıl adli kontrol tedbirinin uygulanmasına karar verebilir. Zorunlu hallerin mevcudiyeti halinde bu sürenin 1 yıl daha uzatılabilmesi mümkündür.

Adli kontrol tedbirlerine isteyerek aykırı davranılması halinde suç için öngörülen hapis cezası miktarına bakılmaksızın derhal tutuklama kararı verilebilir.

Adli kontrol kararına karşı, bu kararın verildiği mahkeme ya da sulh ceza hakimliğine başvurularak itiraz edilebilir. İtiraz hakkı; şüpheliye veya sanığa, avukatına, eşine, katılana (suçtan zarar görene) ve Cumhuriyet savcısına aittir. Adli kontrol kararının öğrenildiği tarihten itibaren 7 gün içinde itiraz hakkı kullanılabilir.

Tutukluluk

Tutukluluk, yargılamanın sağlıklı yürütülebilmesi ve hükmün infazının garantiye alınması için henüz suçluluğu kesin olmayan kişinin özgürlüğünün bir süreliğine kısıtlanmasıdır.

Tutuklama tedbirine başvurulması belli şartlara tabi tutulmuştur. Bu şartlar şunlardır:

  • Suça ilişkin olarak düzenlenen hapis cezasının üst sınırı 2 yıl ve üzerinde olmalıdır.
  • Şüpheli veya sanığın suçu işlediğine dair kuvvetli şüphe doğuracak somut deliller bulunması gereklidir.
  • Tutuklama nedenlerinden; kaçma, delilleri karartma, mağdura veya tanığa baskı yapma şüphesinden en az biri olayda bulunmalıdır.
  • Tutukluluk tedbirine karar verilmesi gerekli, elverişli ve ölçülü olmalıdır.

Kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçunda tutukluluk kararı verilebilmesi mümkündür. Bu suç için tutukluluk süresi en fazla 1 yıldır. Zorunluluk hallerinde bu süre 6 ay uzatılabilir.

Tutuklama kararına karşı, kararı veren merciye bir dilekçeyle başvurularak ya da zabıt katibine beyanda bulunularak itiraz edilebilir. İtiraz süresi, kararın açıklanmasından itibaren 7 gündür. Şüpheli, müdafisi, eşi, birinci ve ikinci dereceden akrabaları (annesi, babası, çocuğu, büyükanne ve büyükbabası) itiraz edebilir.

DİKKAT: 12 yaşını doldurmayan çocuklar ile 15 yaşını tamamlamayan sağır ve dilsizler hakkında hiçbir surette tutuklamaya karar verilemez.

Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçunda Soruşturma Sonucu Verilebilecek Kararlar

Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunda soruşturma sonucu verilebilecek kararlar şunlardır:

  • Soruşturmaya yer olmadığı kararı (SYOK),
  • Kovuşturmaya yer olmadığı kararı (KYOK),
  • İddianamenin düzenlenmesine ilişkin karar

Soruşturmaya Yer Olmadığı Kararı (SYOK)

Soruşturmaya yer olmadığı kararı, haber alınan ihbar veya şikayete konu eylemin suç oluşturmadığının, araştırmaya gerek duyulmaksızın anlaşılması halinde Cumhuriyet savcısının vereceği karardır.

Yapılan ihbar veya şikayetin soyut ve genel nitelikte olduğu durumlarda da soruşturmaya yer olmadığı kararı verilir.

Örneğin, şarkı sözlerinde geçen “bu odayı bana hapishane ettiler” ifadeleri dolayısıyla sanatçıya karşı kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun işlendiğini düşünen kişi polisi arar ve durumu ihbar eder. Burada yapılan ihbara konu fiilin araştırmaya gerek olmaksızın suç oluşturmadığı anlaşıldığından savcı, soruşturmaya yer olmadığı kararı verecektir.

Soruşturmaya yer olmadığı kararına karşı itiraz yolu düzenlenmiştir. İtiraz, kararın ihbar edene tebliğ edildiği tarihten itibaren 15 gün içinde savcılığın bulunduğu sulh ceza hakimliğine yapılır.

Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı (KYOK)

Kovuşturmaya yer olmadığı kararı, yeterli şüphe oluşturacak delilin elde edilemediği ve kovuşturma olanağı bulunmayan hallerde Cumhuriyet savcısı tarafından soruşturma sonunda verilen karardır.

Kovuşturma olanağı bulunmayan haller ise şöyledir:

  • Suçun unsurlarının oluşmaması hali,
  • Şikayete tabi suçlarda şikayetin bulunmaması,
  • Dava zamanaşımı süresinin dolmuş olması,
  • Kamu görevlisinin kovuşturulabilmesi için iznin olmaması,
  • Suça konu eylem hakkında kesin hüküm bulunması,
  • Suça yönelik daha önceden açılmış kamu davasının bulunması,
  • Ön ödemenin yapılması,
  • Uzlaşma sonucunda anlaşmazlığın çözülmesi,
  • Şüphelinin ölümü,
  • Af çıkmış olması,
  • Diplomatik dokunulmazlık hali,
  • Yaş küçüklüğü.

Kovuşturmaya yer olmadığı kararında itiraz süresi ve itiraz merci gösterilerek suçtan zarar görene ve şüpheliye bildirilir. İtiraz, kararın tebliğinden başlamak suretiyle 15 gün içerisinde kararı veren savcılığın yargı çevresinde görev yaptığı sulh ceza hakimliğine yapılır.

Kovuşturmaya yer olmadığı kararı sonucunda soruşturma aşaması sonlandırılır ve şüpheli sıfatı ortadan kalkar. Cumhuriyet savcısının, aynı soruşturma nedeniyle bir daha kamu davası açabilmesi için yeni bir delilin ortaya çıkması ve sulh ceza hakiminin karar vermesi gereklidir.

İddianamenin Düzenlenmesi

İddianamenin düzenlenmesi, bir eyleminin suç oluştuğu hususunda yeterli şüphe oluşturacak delillere ulaşıldığı takdirde Cumhuriyet savcısının kamu davası açmaya yönelik yazılı belge hazırlamasıdır.

Mahkeme hazırlanan iddianameyi inceler, eğer iade koşulları varsa 15 gün içinde savcıya geri gönderir. İade edilmeyen iddianamenin mahkemece kabulünden sonra soruşturma sona erecek ve kovuşturmaya geçilecektir. Kovuşturma evresinde şüpheli sıfatı, sanık sıfatına dönüşecektir.

Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçunun Savunması

Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun savunması, yargı mercileri önünde beyanların doğrudan veya avukat aracılığıyla ileri sürülmesidir. Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun savunması için öne sürülebilecek hususlara örnekler şunlardır:

  • İşlenen fiilin kişinin hareket özgürlüğünü kısıtlamaya elverişli olmadığı,
  • Lehe delillerin toplanmasının talep edilmesi,
  • Aleyhe delillerin çürütülmesi,
  • Delillerin usule aykırı yöntemler kullanılarak elde edildiğinin tespiti,
  • Failin, mağduru güvenli bir yerde serbest bırakması sebebiyle etkin pişmanlıktan yararlanması,
  • Suçun nitelikli hallerinin oluşmadığı,
  • Suçsuzluk karinesine aykırı davranıldığı,
  • Suçun unsurlarının yanlış değerlendirildiği,
  • Suçun vasıflandırılmasında hata yapıldığı,
  • Cezayı indiren veya tamamen kaldıran nedenlerin ileri sürülmesi,
  • Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma eyleminin teşebbüs aşamasında kaldığının ileri sürülmesi.

Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun savunmasının, yargılama sonunda belirlenecek cezada doğrudan etkili olacağı düşünüldüğünde titizlikle yapılmasına dikkat edilmelidir. Suçun unsurları, cezada indirim yapılmasını gerektiren hususlar, etkin pişmanlık hali somut olaya göre ayrıntılı bir çerçevede ele alınmalıdır. Bu nedenle alanında uzman bir ceza hukuku avukatına danışılması faydalı olacaktır.

Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçunda Ceza Yargılaması Aşaması

Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunda ceza yargılaması, Cumhuriyet savcısının hazırlayacağı iddianamenin kabulüyle başlayıp mahkemenin vereceği hükümle son bulan evredir. Kovuşturma evresi olarak da bilinen bu aşamada duruşmalar yapılarak suça ilişkin maddi gerçeğe ulaşılmaya çalışılır.

Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunda genel hükümler uygulanarak kovuşturma aşaması yürütülür. Mahkeme iddianameyi kabul ettikten sonra bir duruşma günü belirler ve bu tarihi taraflara bildirir. Sanığa gönderilen çağrı kağıdında, geçerli bir sebebi olmaksızın duruşmaya katılmazsa zorla getirileceği yazılır.

Duruşmalar hazır bulunanların kimlik tespitiyle başlar. Ardından sanığa iddianame okunarak isnat edilmiş suç hakkında bilgi verilir. Sanık hazır olduğunda savunması dinlenir. Eğer mağdur, katılan sıfatıyla duruşmada bulunuyorsa onun da beyanları dinlenir. Sanık ve mağdur avukatları olaya ilişkin açıklamalarını mahkemeye sunar.

Elde edilen tüm deliller tartışılarak mahkemede bir kanaat oluşturulmaya çalışılır. Bu kapsamda bilirkişi raporları, keşif tutanakları, tanık beyanları değerlendirilmeye alınır. Son duruşmada hakim sanığa son sözünü sorar ve hüküm vererek ceza yargılaması aşamasını bitirir.

Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçunda Zamanaşımı 

Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunda dava zamanaşımı süresi 8 yıl, ceza zamanaşımı süresi ise 10 yıldır.

Dava zamanaşımı süresi, işlendiği iddia edilen suç hakkında yargılama yapılabilmesi için kanunda öngörülmüş süre sınırıdır. Suçun işlendiği tarih başlangıç kabul edilerek süre hesabı yapılır. Dava zamanaşımı süresi dolduğunda o suça ilişkin dava açma imkanı ortadan kalkar, açılmış davalar düşer.

Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçuyla ilgili bir kararında Yargıtay, dava zamanaşımı süresi dolmasına rağmen yargılama yapılarak verilen mahkumiyet hükmünü bozmuştur. Açılan bu kamu davasının zamanaşımı sebebiyle düşmesine karar vermiştir. (Yargıtay 14. CD., E. 2016/12730, K. 2017/3137, T. 6.6.2017)

Ceza zamanaşımı, kanunda belirtilen sürenin geçmesiyle devletin o suç hakkında verilmiş cezayı infaz edememesi durumdur. Mahkumiyet hükmünün kesinleşmesiyle birlikte ceza zamanaşımı süresi işlemeye başlar. Ceza zamanaşımı süresi geçerse devletin kesinleşen kararı cezalandırma yetkisi ortadan kalkar.

Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçunda Mahkemenin Verebileceği Kararlar

Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunda mahkemenin verebileceği kararlar şunlardır:

  • Beraat,
  • Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı (CYOK,
  • Mahkumiyet,
  • Adli para cezasına çevirme,
  • HAGB,
  • Cezanın Ertelenmesi,
  • Davanın Düşmesi.

Beraat

Beraat, sanığın ceza yargılaması sonucunda suçtan aklanması ve ceza almaması kararıdır. Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunda mahkemenin beraat kararı verebileceği haller şunlardır:

  • Sanığın isnat edilmiş suçu işlemediğinin somut delillerle tespit edilmesi,
  • Suçun unsurlarının oluşmaması,
  • Suçun başkası tarafından işlendiğinin ispat edilmesi,
  • Sanığın suçu işlemesine rağmen olayda hukuka uygunluk nedeni bulunması,
  • Sanığın yüklenen suçu işleyip işlemediğinin tespit edilememesi hali (uygulamada delil yetersizliğinden beraat olarak da bilinir).

Örneğin, sanık kendisine yapılmış haksız bir saldırıdan kurtulmak için meşru savunmada bulunurken karşısındakinin hareket özgürlüğünü kısıtlamıştır. Bu olayda kişiyi hürriyetinden yoksun kılma eylemi gerçekleştirilmiş olmasına rağmen hukuka uygunluk nedeni bulunduğu için hakim beraat kararına hükmedebilecektir.

Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı (CYOK)

Ceza verilmesine yer olmadığı kararı, yapılan eylem suç oluşturmasına rağmen sanıkta mevcut olan belirli sebepler dolayısıyla hakimin cezaya hükmetmemesidir.

Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunda, mahkemenin ceza verilmesine yer olmadığı kararı verebileceği haller şunlardır:

  • Yüklenen suçu işleyen sanığın yaşının küçük olması
  • Sanıkta sağır ve dilsizlik halinin bulunması
  • Sanığın geçici nedenlerle algılama yeteneğini kaybetmiş olması
  • Eylemin hukuka aykırı fakat ağlayıcı bir emrin yerine getirilmesi suretiyle işlenmesi
  • Sanığın zorunluluk hali, cebir veya tehdit etkisiyle fiili gerçekleştirmesi
  • Sanığın suçu cebir, tehdit ve korkutma sonucu işlemesi
  • Sanığın hataya düşmesi sebebiyle kusurunun ortadan kalkması

Mahkumiyet

Mahkumiyet, ceza yargılama sonucunda sanığın iddia edilen suçu işlediğinin şüpheye yer bırakmayacak surette ispatlanmasıyla verilen karardır. Mahkumiyet kararıyla sanığa verilecek cezalar; hapis cezası ve adli para cezasıdır. Ayrıca mahkeme, cezayla birlikte güvenlik tedbirlerine de hükmedebilir. Mahkumiyet kararında ceza yerine sadece güvenlik tedbiri uygulanması da mümkündür.

Yargıtay’a konu bir olayda sanık, mağduru silah zoruyla arabaya bindirmiş ve gözlerini bağlamıştır. Ardından mağduru bir eve getirerek orada darp etmiştir. Mağdur ve tanık beyanlarını, hastane raporunu, ev arama ve teşhis tutanaklarını esas alan mahkeme, sanık hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan mahkumiyet kararı vermiştir. Yargıtay verilen mahkumiyet kararını onamıştır. (Yargıtay 6. CD., E. 2022/2654, K. 2023/11575, T. 14.6.2023)

Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu işleyen fail, üç sene geçmeden yeni bir suç işlerse tekerrür hükümlerine tabi olur. İşlediği ikinci suç dolayısıyla daha ağır infaz uygulamalarıyla karşılaşacaktır. Örneğin, işlenen ikinci suç kapsamında hükümlünün cezaevinde geçireceği süre uzayacaktır.

Hakim, sanığa ilişkin kişisel sebepleri göz önünde bulundurarak cezada 1/6 oranında iyi hal indirimine karar verebilir. İyi hal indirimi hakimin takdirindedir, zorunlu olarak uygulanmaz. Sanığın aile yaşantısı, suçun işlenme şekli, suçtan sonra sanığın davranışlarında meydana gelen olumlu değişim, sanığın mahkemede sergilediği tutum vb. iyi hal indiriminde dikkate alınabilecek nedenlerdir.

Adli Para Cezasına Çevirme

Adli para cezasına çevirme, fail hakkında belirlenen hapis cezasının 1 yıl ve daha az süreli olduğu durumlarda bu ceza yerine adli para cezasına hükmedilmesidir. Mahkeme, hapis cezasını adli para cezasına çevirirken suçlunun kişiliğini, sosyal ve ekonomik durumunu, yargılama esnasında duyduğu pişmanlığı ve suçun nasıl işlendiğini dikkate alır.

Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunda mahkeme alt sınırdan cezaya hükmettiği durumlarda hapis cezası, adli para cezasına çevrilebilir. Hakim para cezasının miktarını hesaplarken “gün para ceza sistemini” kullanır.

Para cezasının hesaplanmasında öncelikle fail hakkında kaç gün hapis cezası verildiği tespit edilir. Bir gün karşılığında ödenecek para 20 TL – 100 TL arasında olmak şartıyla failin kişisel ve ekonomik durumuna göre takdir edilir. Toplam gün sayısı ve bir gün karşılığı takdir edilen miktar çarpılarak toplam adli para cezası gösterilir.

Hakim vereceği hükümde belirlenen adli para cezasının 1 yıl içinde tek seferde ödenmesine karar verebileceği gibi 2 yıl içinde taksitle ödenmesine de hükmedebilir. Ayrıca, mahkumiyet hükmünde para cezasının ödenmemesi durumunda hapse çevrileceği açık bir şekilde sanığa bildirilir.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı (HAGB)

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, failin üzerine atılı suçu işlediği tespit edildikten sonra kurulan mahkumiyet hükmünün gerekli yasal şartların oluşmasıyla bir sonuç doğurmamasıdır.

Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için öncelikle, sanığa verilmiş cezanın 2 yıl ve daha az süreli hapis veya adli para cezası içermesi gerekir.

Sanığın önceden kasıtlı bir suçtan mahkumiyeti, verilecek hükmün geri bırakılmasına engel teşkil eder. Mahkeme, sanığın kişilik özelliklerini ve davranışlarını dikkate alarak yeniden suç işlemeyeceğine kanaat getirmelidir.

Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için suçun işlenmesi soncunda mağdurda veya kamuda oluşan zararın tamamen giderilmesi gerekir. Son olarak, mahkemenin HAGB kararı verebilmesi için sanığın bu kararı kabul etmesi aranır.

HAGB kararı verildiğinde ceza infaz edilmez ve sanık 5 yıl süreyle denetim altında tutulur. Denetim süresi içerisinde sanık hakkında 1 yıl süreyi geçmemek kaydıyla yükümlülükler belirlenebilir. Örnek olarak; sanığın belli yerlere gitmesinin yasaklanması, mesleki ve eğitim programlarına devam etmesi söylenebilir.

Denetim süresini kasıtlı bir suç işlemeden geçiren sanık, yükümlülüklerine de uyduğu takdirde verilmiş hüküm ortadan kaldırılır. Ancak denetim tedbirlerine uyulmaması veya bu süreçte yeni bir suç işlenmesi halinde mahkeme, cezanın infazına karar verecektir.

Cezanın Ertelenmesi

Cezanın ertelenmesi, hükmedilen hapis cezasının belli şartlar altında dışarda infazına olanak sağlayan kurumdur. Erteleme kararıyla cezaevi içerisinde yapılacak infaz belli bir süre geri bırakılmış olur.

Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunda cezanın ertelenmesine karar verilebilmesi için aranan şartlar şunlardır:

  • Fail önceden herhangi bir suç işlememiş ya da kasıtlı bir suçtan dolayı 3 aydan fazla hapis cezası almamış olmalıdır,
  • Ertelemeye konu hapis cezası en fazla 2 yıl ve altında olmalıdır,
  • Mahkemede sanığın yeniden suç işlemeyeceği yönünde bir inanç bulunmalıdır,
  • Mahkeme, mağdurun zararının giderilmesine yönelik güvence şartı da öngörebilir.

Erteleme kararı dolayısıyla, bir mesleki uğraşa katılma, eğitim alma gibi tedbirlere hükmedilebilir. Belirlenecek denetim süresi 1 yıl ile 3 yıl aralığındadır. Ancak, denetim süresinin mahkum edilen hapis cezası süresinden az olması beklenemez.

Fail denetim süresi içerisinde belirlenen tedbirlere uygun davranır ve yeniden kasıtlı bir suç işlemezse cezası yerine getirilmiş sayılacaktır. Ancak tüm bunlara aykırı davranır veya kasten bir suç işlerse ertelenen hapis cezası, cezaevinde infaz edilir.

Davanın Düşmesi

Davanın düşmesi; kanunda belirlenen düşme halleri ve sanık hakkında kovuşturma yapılamayacağı açıkça anlaşıldığı durumlarda esas hakkında hüküm verilmeden yargılamanın bitirildiği karardır.

Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunda düşme kararı verilmesini gerektiren hallere; sanığın ölümü, af çıkması, dava zamanaşımı süresinin dolması, izin şartının sağlanmaması halleri örnek verilebilir.

Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçunda İstinaf ve Yargıtay Süreci

Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunda ilk derece mahkemesince verilen kararın incelenmesi için Bölge Adliye Mahkemesi‘ne istinaf başvurusu yapılabilir. İstinaf mahkemesinin verdiği kararın eksik ya da hatalı olduğu düşünüldüğünde ise Yargıtay‘a temyiz başvurusunda bulunulabilir.

İstinaf başvurusu, kararın verildiği mahkemeye dilekçe verilmesiyle ya da zabıt katibine beyanda bulunulmasıyla yapılır. Başvurular, kararın tebliği ya da mahkemede sözlü olarak bildirilmesinden itibaren 7 gün içerisinde yapılır.

İlk derece mahkemesinin verdiği bazı mahkumiyet kararları için istinaf yoluna başvuru olanağı bulunmamaktadır. Bunlar; 3000 TL ve altında adli para cezası içeren kararlar ile hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararıdır.

Bölge Adliye Mahkemesinin verdiği bozma dışındaki kararların tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay’a başvurulur. Yargıtaya başvuru, istinafa başvuru yolu ile aynı usule tabidir.

Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunda; istinaf mahkemesinin esastan ret kararları, ilk derece mahkemesi tarafından verilen hapis cezasını artırmayan istinaf mahkemesi kararları temyize kapalıdır. Temyiz edilemeyecek diğer hususlar CMK 286/2 hükmünde açıklanmaktadır.

Sonuç

Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu, kanunda ağır yaptırımlara bağlanmıştır. Bu suç dolayısıyla işlem başlatılan kişilerin, hukuki şekilde savunma yapmaları gerekir. Yargılamanın en kısa sürede sonuçlanması ve aleyhinde olacak durumların önüne geçilmesi için sürecin bir ceza hukuku avukatıyla takip edilmesinde yarar vardır.