Yalan Tanıklık

Yalan Tanıklık Suçu (TCK 272)

Yalan tanıklık, adli veya idari merciler karşısında kimi zaman yapabildiği ancak suç olan bir durumdur. Uygulamada sıklıkla görülü ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu kapsamında ciddi bir zemini vardır.

Yazımızda yalan tanıklıkla ilgili bilinmesi gereken önemli detaylara yer verdik. En çok sorulan soruları cevaplandırdık. Ceza yargılamasında önemli bir yeri olduğu için dikkatli okumanızı tavsiye ediyoruz.

Yalan Tanıklık Suçu ve Cezası Nedir?

Hukuka aykırı bir fiile bağlı olarak başlayan bir soruşturma çerçevesinde tanık dinleme yetkisi olan kişi veya kurulun önünde yalan söylemek suretiyle tanıklık yapmak yalan tanıklık suçunu oluşturur (TCK 272/1). Bu suç için kanunda öngörülen temel ceza 4 ay ile 1 yıl arasında değişen hapis cezasıdır.

Eğer mahkeme huzurunda veya yemin ettirmek suretiyle tanık dinlemeye yetkili kişi – kurul önünde yalan tanıklık yapılıyorsa bu sefer verilecek olan ceza 1 yıl ile 3 yıl arasında değişen hapis cezası olur (TCK 272/2). Uygulamada TCK 272 suçu en çok bu bahsettiğimiz şekli ile görülür.

Yalan tanıklıkta nitelikli halleri sapmaksızın sadece suçun temel işleniş şekilde öngörülen cezaları şu şekilde tablolaştırabiliriz:

Cezayı Artıran HallerArtırılmış Ceza
Hukuka aykırı bir fiile bağlı olarak tanık dinleme yetkisi olan kişi önünde yalan tanıklık4 ay ile 1 yıl arasında hapis cezası
Mahkeme huzurunda veya yemin ettirme yetkisi olan kişi-kurul önünde yalan tanıklık1 ile 3 yıl arasında hapis cezası

TCK 272 düzenlemesinde suçun işlenişi için öngörülen temel haller bunlardır. Ancak aşağıda ayrıntılı olarak görüleceği üzere somut olayın bir çok özelliğine göre bu ceza değişebiliyor.

Yani aleyhine yalan tanıklıkta bulunulan kişiye uygulanan yaptırımlar, cezanın miktarı, infazın başlanmış olması vs. gibi bir çok durumda ceza artabiliyor veya azalabiliyor. Bunlara aşağıda değindik.

Ancak belirtmemiz gerekir ki her ne kadar somut olaya ilişkin detaylı değerlendirme kanunda yapılmış olsa da her somut olay kendine has özellikler taşır ve en sağlıklı değerlendirme için avukat yardımı alınması gerekir.

Yalan Tanıklık Suçu (TCK 272)

TCK 272 Suçunda Cezayı Artıran, Azaltan ve Kaldıran Haller

Yalan tanıklık suçunda cezayı artıran, azaltan ve kaldıran bir takım haller söz konusudur. Esasen somut olayda suçun cezasına TCK genel ve özel hükümler kapsamında bir çok unsur etki edebilir. Ancak bu suça özel olan bazı haller de vardır. Şöyle ki:

Cezayı Artıran Haller

Bir suçun cezası 3 yıldan fazla hapis cezası ise ve bu suçun soruşturma – kovuşturma aşamalarında herhangi bir kişi yalan tanıklıkta bulunmuşsa bu sefer yalan tanıklık yapan kişiye verilecek olan ceza 2 ile 4 yıl arasında değişen hapis cezası olacaktır (TCK 272/3).

Bir kişi hakkında onun aleyhine yalan tanıklıkta bulunulduğu zaman o kişi hakkında gözaltına alma ve tutuklama haricinde bir koruma tedbiri uygulanmışsa ve o kişi hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar veya beraat kararı verilmişse bu sefer yalan tanıklıkta bulunan kişiye verilecek olan ceza ½ oranında artırılacaktır (TCK 272/4).

Bir kişi hakkında onun aleyhine yalan tanıklıkta bulunulduğu zaman o kişi hakkında gözaltına alma ve tutuklama uygulanmışsa ve o kişi hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar veya beraat kararı verilmişse bu sefer yalan tanıklıkta bulunan kişiye kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan ceza verilir (TCK 272/5).

Görüldüğü üzere burada kişinin tutuklanarak özgürlüğünden yoksun kalması yalan tanıklık suçu ile ilişkilendirilmiş olur. Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ile ilgili olarak ‘kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu’ başlıklı yazımızı okuyabilirsiniz. Burada kısaca cezasına değinecek olursak 1 yıl ile 5 yıl arasında değişen hapis cezasıdır (TCK 109).

Eğer bir kişi hakkında yalan tanıklıkta bulunulmuş ve o kişi müebbet veya ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmışsa bu sefer yalan tanıklıkta bulunan kişiye verilecek olan ceza 20 yıl ile 30 yıl arasında değişecek hapis cezasıdır (TCK 272/6).

Eğer bir kişi hakkında yalan tanıklıkta bulunulmuş ve o kişi hakkında hükmedilen hapis cezasının infazına da başlanmışsa yukarıda bahsettiğimiz yalan tanıklık cezası (somut olay hangisi kapsamında ise) ½ oranında artırılır (TCK 272/7).

Eğer bir kişi hakkında yalan tanıklıkta bulunulmuş ve o kişi hakkında hapis cezası haricinde adli veya idari bir yaptırım uygulanmışsa bu sefer yalan tanıklıkta bulunan kişiye 3 yıl ile 7 yıl arasında hapis cezası verilir (TCK 272/8).

Genel olarak yalan tanıklıkta cezayı artıran nitelikli halleri şu şekilde tablolaştırabiliriz:

Cezayı Artıran HallerArtırılmış Yalan Tanıklık Cezası
3 yıldan fazla hapis gerektiren suçlarda yalan tanıklık2 ile 4 yıl arasında hapis cezası
Kişi hakkında koruma tedbiri uygulanmışsa (gözaltı – tutuklama hariç)Ceza ½ oranında artırılır
Aleyhine yalan tanıklıkta bulunulan kişi gözaltına alınmış veya tutuklanmışsaYalan tanıklık cezası + kişiyi hürriyetinden yoksun kılma cezası uygulanır
Aleyhine yalan tanıklıkta bulunulan kişi müebbet hapse çarptırılmışsa20 yıl ile 30 yıl arasında hapis cezası
Aleyhine yalan tanıklıkta bulunulan kişiye verilen hapis cezasının infazına başlanmışsaCeza ½ oranında artırılır
Aleyhine yalan tanıklık yapılan kişiye hapis haricinde adli – idari yaptırım uygulanmışsa3 ile 7 yıl arasında değişen hapis cezası

Cezayı Azaltan veya Kaldıran Haller

Bir kişi; kendisi, üstsoyu, altsoyu, eşi veya kardeşlerinin soruşturma veya kovuşturmaya uğramaması adına bir takım hususlarda yalan tanıklık yaparsa o kişi hakkında ceza verilmeyebilir yahut cezada indirim yapılabilir (TCK 273/1-a).

Bir kişi yalan tanıklık yapmıştır ancak o kişiye öncesinde tanıklıktan çekinme hakkı hatırlatılmamış, kendisine böyle bir hakkı olduğu bildirilmemiştir, işte bu durumda da ceza verilmeyebilir yahut cezada indirim yapılabilir (TCK 273/1-b).

Genel olarak yalan tanıklıkta cezayı azaltan veya kaldıran nitelikli halleri şu şekilde tablolaştırabiliriz:

Cezayı Azaltan veya Kaldıran HallerAzaltılmış Yalan Tanıklık Cezası
Kişinin bazı yakınları soruşturma veya kovuşturmaya uğramasın diye yalan tanıklık yapmasıCeza verilmeyebilir veya azaltılabilir (miktarı hakimin takdirindedir)
Kişiye tanıklıktan çekinme hakkının hatırlatılmamasıCeza verilmeyebilir veya azaltılabilir (miktarı hakimin takdirindedir)

Önemle belirtmemiz gerekir ki bu bahsettiğimiz indirim veya cezasızlık halleri yalnızca ceza yargılamasında geçerlidir. Yani kişi bir özel hukuk yargılamasında (boşanma, gayrimenkul vs.) yalan tanıklık yapmışsa bu ceza indirimlerinden yararlanamaz.

Bunlara ek olarak belirtmemiz gerekir ki TCK genel hükümleri kapsamında bazı ceza indirimleri söz konusu olabilir. Örneğin iyi hal indirimi, yaş küçüklüğü vs. gibi indirimler söz konusu olabilir. Tüm bunların bütüncül olarak sağlıklı bir şekilde değerlendirilmesi için ceza avukatı yardımı alınmalıdır.

Yalan Tanıklıkta Etkin Pişmanlık

Kişinin yalan tanıklık yaptıktan sonra pişman olması durumunda somut olayın özelliklerine göre ceza verilmez veya cezada indirim yapılır. Bu durum daha çok ne zaman etkin pişmanlığın meydana geldiği ile ilgilidir. Şöyle ki:

  • Aleyhine tanıklık yapılan kişi ile ilgili bir hak kısıtlaması sonucuna yol açacak nitelikte karar verilmeden yahut hükümden önce hakikatin söylenerek etkin pişmanlık gösterilmesi durumunda yalan tanıklık yapan kişi hakkında ceza verilmez.
  • Aleyhine tanıklık yapılan kişi ile ilgili bir hak kısıtlaması sonucuna yol açacak nitelikte karar verildikten sonra ancak hükümden önce hakikatin söylenerek etkin pişmanlık gösterilmesi durumunda yalan tanıklık cezası ⅔’den ½’sine kadar indirilebilir.
  • Aleyhine tanıklık yapılan kişi hakkında mahkumiyet hükmü verildikten sonra ancak bu karar kesinleşmeden önce hakikati itiraf ederek etkin pişmanlık gösterilmesi durumunda yalan tanıklık cezası ⅓ oranına kadar indirilebilir.

Görüldüğü üzere yalan tanıklıktan dönülerek mağdur edilen kişi hakkında gerçeklerin anlatılması durumunda ciddi bir ceza indirimi hatta bazı durumlarda cezasızlık söz konusu olur.

Yalan tanıklıkta etkin pişmanlığın ne zaman gösterilebileceğini ve uygulanacak indirimini bir tablo ile gösterecek olursak:

Etkin Pişmanlık HalleriEtkin Pişmanlık İndirimi
Hak kısıtlaması kararı ve hükümden önceCeza verilmez
Hak kısıtlayıcı karar verildikten sonra ama hükümden önce⅔ ile ½ oranları arasında indirim uygulanır
Hüküm verildikten sonra ama henüz kesinleşmeden önce⅓ oranına kadar indirim uygulanır

Yalan Tanıklık Unsurları

Buraya kadar yalan tanıklıkla ilgili kanuni işleniş şekilleri ve öngörülen cezalardan bahsettik. Ancak belirtmemiz gerekir ki TCK 272 yalan tanıklık suçunun unsurları çok önemlidir. Çünkü bu unsurlar oluşmadığı taktirde kişi hakkında yalan tanıklık cezası uygulanamaz.

Bu unsurların olayda gerçekleşip gerçekleşmediği ciddi bir değerlendirmeye alınmalıdır. Bu noktada muhakkak ceza avukatı yardımına başvurulmalıdır. Yalan tanıklık unsurlarına gelecek olursak:

  • Bu suç herkes tarafından işlenebilir. Adliyeye karşı işlenen suçlar arasında yer alır. Kasten işlenebilen bir suçtur. Yani kişi yalan söylüyor olmalıdır. Yalan kastı bulunmaksızın bildiğini anlatması bu suçu oluşturmaz.
  • Ancak kişinin yalan söyleyip söylemediğine ilişkin değerlendirme, hayatın olağan akışı içerisinde ortalama insan davranışlarına göre belirlenir. Yani kişinin sadece ben öyle biliyordum şeklinde savunma yapması sorumluluktan kurtulması için yeterli olmaz. Yargıtay genel olarak ‘olayı yanlış algılama, kısmen görme, kendi görgüsüne dayandırma’ değerlendirmeleri yapar. Bunlara ilişkin emsal Yargıtay kararlarına aşağıda yer verdik.
  • Tanık objektif olarak gördüklerini ortalama bir insana göre doğru aktarmışsa, anlatımında hata olsa da cezalandırmaz. Burada esas önemli olan husus tanığın ‘bilerek yalan söylemesi’ olayıdır.
  • Tanık beyanında çelişkili anlatımların bulunması da tek başına yeterli olmaz. Ancak bu çelişkili anlatımlardan burada bahsettiğimiz unsurlar çıkıyorsa yani yalancı şahitlik unsurları varsa bu sefer TCK 272 suçu oluşur.
  • Soruşturma aşamasında tanık dinleme yetkisi savcılığa aittir. Kovuşturma aşamasında ise mahkeme veya hakim tanık dinleme yetkisine sahiptir.
  • Kolluk birimlerinin aldıkları ifadeler tanık beyanı şeklinde değerlendirilemez. Çünkü bu kişilerin kişilerden beyan alması onlara tanık sıfatı yüklemez. Aşağıda yalan tanıklık yargıtay kararları kısmında da buna ilişkin emsal kararlara yer verdik.
  • Yalan tanıklık suçu farklı şekillerde işlenebilir. Hakikate aykırı şahitlik yapmak, bilerek hakikate muhalif beyanda bulunmak, gerçeği inkar etmek ve hatta tanığın kendine sorular sorular hakkında az olsun çok olsun bilgisini gizlemesi şeklinde bile bu suç işlenebilir.

ÖNEMLİ: Ceza yargılamasında suçun sübutuna ilişkin olmayan yalan beyanlar cezalandırılamaz. Yani kişinin işlediği suça ilişkin değil de konuya etki etmeyen meselelerde yalan söylendiği zaman TCK 272 suçu oluşmaz.

Buraya kadar uygulamaya ve kanuna göre suçun unsurlarından bahsettik. Şimdi en az bunlar kadar önemli olan TCK 272 ile ilgili yargılama sürecine değineceğiz.

Yalan Tanıklık Suçunda Yargılama Süreci

TCK 272 suçunda önce yalan tanıklığa ilişkin savcılık tarafından soruşturma yapılır, ardından iddianame hazırlanır ve kovuşturma aşamasına geçilir. Bu aşamada ceza mahkemesi yargılama yapar ve hüküm verir. Konunun detayları için ‘soruşturma nedir’, ‘iddianame nedir’ ve ‘kovuşturma nedir’ başlıklı yazılarımızı okuyabilirsiniz.

Yargılama sürecinin ayrıntılarına geçmeden önce süreci şöyle özetleyebiliriz:

 Yalan Tanıklık Suçu
Dayanak5237 sayılı TCK madde 272
Şikayet ve Şikayetten VazgeçmeŞikayete tabi değildir, vazgeçme uygulanmaz.
Zamanaşımı8 yıllık zamanaşımı süresi vardır
Tutuklama ve Adli KontrolVerilebilir, buna karşı itiraz süreci işletilebilir.
HAGB ve Cezanın ErtelenmesiŞartları oluşmuşsa uygulanabilir
Adli Para Cezasına ÇevirmeHapis cezası adli para cezasına çevrilebilir
UzlaşmaUzlaşmaya tabi bir suç değildir, adliyeye karşı işlenir.
Etkin PişmanlıkEtkin pişmanlıktan yararlanılabilir.
İyi Hal İndirimiŞartları oluşmuşsa ⅙’ya kadar indirim yapılabilir
Memurluğa Etkisi1 yıldan fazla hapis cezası memurluğa engel olur
Görevli MahkemeAsliye ceza mahkemesidir

Yalan Tanıklık Suç Duyurusu: Yalan tanıklık suç duyurusu yapılacaksa bunun kolluk veya direkt olarak savcılığa yapılması gerekir. Bu duyurunun hukuki niteliği esasen  şikayet değil ihbardır. Bu suç duyuru sürecinin avukat yardımı alınarak, hukuki zeminde sonuç doğuracak şekilde eksiksiz yapılması önemlidir.

Yalan Tanıklık Şikayet Süresi – Zamanaşımı: Yalan tanıklık suç duyurusu hukuken şikayet değil ihbar olduğu için herhangi bir şikayet süresine tabi değildir. Ancak bu suçun soruşturulması için zamanaşımı süresi söz konusudur. Buna göre 8 yıl içinde yalan tanıklık suçu soruşturulmalıdır.

Yalan Tanıklıkta Şikayetten Vazgeçme: Yalan tanıklık suçunun takibi şikayete bağlı değildir. Dolayısıyla yalan tanıklık suç duyurusu ihbar niteliğindedir. Bu nedenle yalan tanıklıkta şikayetten vazgeçme hüküm doğurmaz. Somut olayın özelliklerine göre mahkeme kanaatine etki edebilir.

Yalan Tanıklık Şikayet Dilekçe Örneği: Yalan tanıklık şikayet dilekçe örneği uygulamada çok aranan meseleler arasında yer alır ancak belirtmemiz gerekir ki bu konuda boşluk doldurmalı taslak metinlerden uzak durulmalıdır. Çünkü bu metinler hukuki mevzuattan uzak ve somut olayla alakası olmayan metinlerdir. Çoğu zaman süreç bu tür eksik metinlerden ötürü başarısız sonuçlanır. Bu nedenle yalan tanıklık şikayet dilekçe örneğine değil avukata başvurulmalıdır.

TCK 272 Suçunda Mahkemenin Verebileceği Kararlar

Yalan tanıklıkta mahkemenin verebileceği kararlar çok çeşitlidir. Somut olayın avukat yardımı ile değerlendirilmesi ve ihtimallere göre hukuki çare üretilmelidir. Eğer mahkeme suçun oluştuğuna kanaat getirirse yukarıda açıkladığımız şekilde ceza hükmü verecektir. Ancak takdiri olarak bazı alternatif kararlar da verebilir. Şöyle ki;

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması: Yalan tanıklıktan ötürü bir kişi hakkında verilen ceza hükmü 2 yılın altında kalır ve bu kişi daha önce kasıtlı bir suçtan hüküm giymiş biri değilse ayrıca bazı şartlar da oluşmuşsa kişi hakkında HAGB kararı verilerek cezanın cezaevinde infazı engellenebilir ve o kişiye denetim süresi tanınır. Bu sürenin yükümlülüklere uygun geçirilmesi halinde kişi sanki hiç suç işlememiş gibi olur. Bu konunun detayları için ‘hükmün açıklanmasının geri bırakılması’ başlıklı yazımızı okuyabilirsiniz.

Cezanın Ertelenmesi: HAGB’de olduğu gibi benzer şartlar gerçekleştiği taktirde mahkeme HAGB yerine cezanın ertelenmesi kararı verebilir. Bu durumda denetim süresinin sonunda suçun hiç işlenmemiş olması değil cezanın infaz edilmiş olduğu sonucu doğar. Yalan tanıklık suçunda şartlar oluştuğu takdirde cezanın ertelenmesi kararı verilebilir. Bunun detayları için ‘cezanın ertelenmesi’ başlıklı yazımızı okuyabilirsiniz.

Adli Para Cezasına Çevirme: Yalan tanıklık cezasının 1 yılın altında kalması ve diğer bazı şartların gerçekleşmesi durumunda bu ceza adli para cezasına çevrilebilir. Konunun detayları için ‘adli para cezası’ başlıklı yazımızı okuyabilirsiniz.

Mahkeme Kararına İtiraz: Yalan tanıklık suçunda somut olayın özelliklerine bağlı olarak mahkeme hükmünün istinaf ve temyiz incelemelerine göndermek suretiyle karara itiraz edilebilir. Bu konunun detayları için ‘istinaf nedir’ ve ‘temyiz nedir’ başlıklı yazılarımızı okuyabilirsiniz.

Yalan Tanıklıkla İlgili Bilinmesi Gerekenler

Buraya kadar yalan tanıklıkla ilgili suçun işlenmesi, cezası, yargılama süreci ve mahkemenin verebileceği kararlara değindik. Bunların haricinde bilinmesi gereken bazı hususlar vardır. Şöyle ki:

Adli Sicile İşler mi?: Yalan tanıklık suçu ve cezası adli sicil kaydına yani sabıka kaydına işler. Ancak cezanın infazı ile birlikte silinmesi gerekir. Bu durumda silme ile ilgili gerekli işlemler yapılmalıdır. Konunun detayları için ‘adli sicil kaydının silinmesi’ başlıklı yazımızı okuyabilirsiniz.

Memurluğa Engel mi?: Yalan tanıklık suçu ceza miktarı bakımından memurluğa engel suçlar arasında yer alır. Ceza 1 yılın altında kalırsa memuriyete engel oluşturmaz.

Yalan Tanıklık Suçuna Azmettirme: Yalan tanıklık suçu çoğu zaman azmettirme ile gerçekleşir. Azmettirme durumunda yalan tanıklığa azmettiren kişi gene yalan tanıklık cezası ile cezalandırılır. Konunun ayrıntıları için ‘suça azmettirme’ başlıklı yazımızı okuyabilirsiniz.

TCK 272 Yargılaması Ne Kadar Sürer?: Yalan tanıklık yargılaması süresine birçok unsur etki edebilir. Savcılık ve mahkemenin yoğunluğu, somut olayın kapsamı vs. birçok unsur zamansal olarak olumlu veya olumsuz etki edebilir. Sürecin avukat yardımı ile takip edilmesi durumunda zamansal olarak olumlu sonuç doğacaktır.

Yalancı Şahitlik Manevi Tazminat

Ceza yargılaması her zaman manevi tazminata neden olabilir. Burada önemli olan Türk Borçlar Kanunu anlamında manevi zararın oluşması yani manevi tazminat şartlarının oluşması gerekir. Yalancı şahitlik manevi tazminata müsait bir suçtur. Bu durumda ceza davasından ayrı bir manevi tazminat davası açılmalıdır. Bunun ayrıntıları için ‘manevi tazminat davası’ başlıklı yazımızı okuyabilirsiniz.

Yalancı Şahitlik Nasıl Anlaşılır?

Yalancı şahitlik nasıl anlaşılır sorusu sık sorulan sorular arasında yer alır. Burada özel bir değerlendirme yapılır. Yukarıda da değindiğimiz üzere kişinin yalan olduğunu bilerek tanıklık yapmasına yönelik bir tartışma yapılmalı ve bu yönde delil toplanmalıdır.

Yalan Tanıklık Suçunda Avukat Desteği

Yukarıda yalan tanıklık suçu ile ilgili bilinmesi gereken önemli ayrıntılara değindik. Belirtmemiz gerekir ki cezai süreç çoğu zaman bu kadar yalın kalmaz. Her somut olaya etki eden kendine has özellikler bulunur.

Bu nedenle olaya bütüncül bakmak ve ihtimalleri değerlendirerek süreci takip etmek gerekir. Hatalı yahut ihmali işlemlerden kaçınılarak önemli zararların önüne geçmek gerekir. Bu kapsamda yapılacak en sağlıklı iş deneyimli ceza avukatlarından yardım almak olacaktır.

Yalan Tanıklık Yargıtay Kararları

Yalan Tanıklık Suçu Yargıtay Kararları

Her ceza yargılamasında olduğu gibi TCK 272 yani yalan tanıklık suçunda da Yargıtay kararları önem taşır. Bu emsal kararların bazılarına aşağıda yer verdik. Şöyle ki;

Yalan Tanıklık Suçunda Hatalı Ceza Tayini

“Sanığın soruşturma aşamasındaki anlatımları da gözönüne alındığında yalan tanıklık yaptığı iddia ve kabul edilen Salihli 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2008/516 esas sayılı dosyasının 25.03.2009 tarihli duruşmasındaki tanıklığının dosyada sanık konumunda olan İ… K…’nın işlediği iddia edilen silahlı tehdit suçuna ilişkin olmayıp, bu şahsın İ… B…’ye karşı işlediği iddia edilen kasten yaralama suçuna ilişkin olup anılan suç için öngörülen cezanın süresi de nazara alındığında sanık hakkında TCK’nın 272. maddesinin 2. fıkrası yerine üçüncü fıkrası ile uygulama yapılması suretiyle fazla ceza tayini” (Yarg. 9.CD., 13.01.2014, 2013/14892, 2014/277).

Mahkeme Huzurunda Gerçeğe Aykırı Tanıklık Yapma Suçu 

“Sanığın, Tekkeköy Asliye Ceza Mahkemesinin 2008/522 esas sayılı dava dosyasına konu olayın oluş şekli ile ilgili ve diğer tanık anlatımlarına uygun olarak kollukta ve Cumhuriyet savcılığında verdiği ifadelerinde özetle; mağdur şüpheli Y… E…’nin yanında tanımadığı iki kişi olduğu halde olay yerine geldiğini, şahıslardan birisinin elinde odun ve sopa, diğerinin elinde ise siyah tabanca olduğunu, Y… E…’nin tabancanın ağzına mermi verdikten sonra kahvehaneye girdiğini, içeriden cam kırılma sesi geldiğini, kısa bir süre sonra ise üç el ateş edildiğini, daha sonra Y… E…’nin dışarıya çıktığını, bir el de havaya ateş ettikten sonra diğer şahıslar ile birlikte olay yerinden uzaklaştıklarını beyan ettiği halde, tanık olarak dinlendiği 26.08.2008 tarihli duruşmada, Y… E…’nin kahvehaneye girip çıktığını gördüğünü, başka bir şey görmediğini beyan ederek mahkeme huzurunda gerçeğe aykırı tanıklık yapmak suretiyle üzerine atılı suçu işlediği anlaşıldığından, mahkûmiyeti yerine yazılı gerekçeyle beraat kararı verilmesi yasaya aykırıdır” (Yarg. 9.CD., 28.11.2013, 2013/6871, 2013/14558).

Kollukta Verilen İfadenin Yalan Tanıklık Olamayacağı

“Sanık tarafından 01.09.2004 tarihinde Aliağa Polis Merkezinde tanık sıfatıyla verilen ve dosyaya uygun olarak gerçeğe aykırı olduğu yerel mahkeme tarafından kabul edilen beyanın, kolluk görevlilerinin tanık dinlemeye yetkili makam olmaması nedeniyle yalan tanıklık suçunu oluşturmayacağı gözetilmeden, sanık hakkında beraat kararı verilmesi yerine yazılı şekilde kolluktaki ifadenin yalan olduğundan bahisle TCK’nın 272/1. maddesine aykırı davranıldığı ve sonradan mahkemede gerçeğe dönüldüğü gerekçesiyle anılan Kanunun 274/1. maddesine göre ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi yasaya aykırıdır” (Yarg. 9.CD., 03.07.2013, 6114/10332).

Aile Bireylerinin Yalan Tanıklığı Tartışılmadan Hüküm Verilmesi

“Y… Ç… ve H… Ç…’in sanık S… U…’ın dayısı oldukları yolundaki iddia ve beyan karşısında; sanığa ait vukuatlı nüfus aile kayıt tablosu getirtilip sonucuna göre tanıklıktan çekinme hakkı olup olmadığı ve bu hakkın kendisine hatırlatılıp hatırlatılmadığı da belirlenerek TCK’nın 273/1-b. maddesinin sanık hakkında uygulanıp uygulanmayacağının tartışılması gerektiğinin gözetilmemesi, kanuna aykırı bulunmuştur” (Yarg. 9.CD., 01.07.2013, 3407/10140).

Soruşturma ve Kovuşturma Aşamasında Gerçeğe Aykırı Beyan, Tek Suç Olma

“Sanığın, U… U… hakkında hakaret ve tehdit suçundan yapılan soruşturma sırasında 23.06.2009 tarihinde Cumhuriyet savcısı huzurunda ve kovuşturma aşamasında 13.05.2010 tarihinde ise hakim huzurunda gerçeğe aykırı beyanda bulunmasının tek yalan tanıklık suçunu oluşturacağı gözetilmeden sanığın yazılı maddeler ile iki kez cezalandırılmasına karar verilmesi yasaya aykırıdır” (Yarg. 9.CD., 25.06.2013, 6076/9749).

Suçun Sübutuna İlişkin Olmayan Yalan Beyanların Cezalandırılmayacağı

“Sanığın Acıpayam Asliye Ceza Mahkemesinin 2010/34 esas sayılı dosyasına Konu suçun esasına ve sübutuna ilişkin olmayan “Taşınmaza ilişkin Sulh Hukuk Mahkemesinde görülen dava ile ilgisinin bulunmadığı” şeklindeki ifadesinin yalan tanıklık suçunu oluşturmayacağı gözetilmeden, sanığın unsurları yönünden oluşmayan suçtan beraati yerine yazılı gerekçe ile ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi kanuna aykırıdır” (Yarg. 9.CD., 24.06.2013, 4942/9714).

Kolluğun Tanık Dinleme Yetkisinin Bulunmaması

“CMK’nın 43. maddesinin 5. fıkrası hükmü karşısında tanık dinleme yetkisi bulunmayan kolluk tarafından düzenlenen bilgi alma tutanağındaki beyan nedeniyle yalan tanıklık suçunun oluşmayacağı gözetilmeden, sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi, kanuna aykırı bulunmuştur” (Yarg. 9.CD. 20.06.2013, 4082/9570).

Nitelikli Halin Tayininde Hata 

“6136 sayılı Kanuna muhalefet suçundan anılan Kanunun 13/1. maddesi ile genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan TCK’nın 170/1-c maddesinde tanımlanan suçların soruşturma ve kovuşturması kapsamında tanıklık yaptığı iddia ve kabul edilen sanığın anılan maddelerde öngörülen hapis cezalarının üst sınırının üç yılı geçmediği gözetilmeden TCK’nın 272. maddesinin 2. fıkrası yerine 3. fıkrası uyarınca mahkumiyetine karar verilmesi yasaya aykırıdır” (Yarg. 9.CD., 17.04.2013, 4764/6112).

Suçun Sübutuna Rağmen Beraat Kararı Verilmesi

“Katılanın iddiası, Tekirdağ 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2009/197 Esas 2009/230 Karar sayılı dosyasının 14.08.2008 tarihinde yapılan duruşmasında tanık S… U… (Altıntaş)’ın Ş… U… ile boşandıktan sonra da birlikte yaşamaya devam ettiklerine dair beyanı ve tüm dosya kapsamına göre sanıkların Tekirdağ 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/600 Esas sayılı davanın 06.05.2008 tarihli oturumunda gerçeğe aykırı olarak tanıklık yaptıkları anlaşıldığından sübuta eren ve unsurları yönünden oluşan yalan tanıklık suçundan TCK’nın 272/2. maddesi gereğince mahkumiyetleri yerine yazılı gerekçe ile beraatlerine karar verilmesi yasaya aykırıdır” (Yarg. 9.CD., 17.04.2013, 3154/7791).

Yalan Tanıklık Suçuna Azmettirme 

“Sanığın aşamalardaki savunmalarında, sanık C… T…’nun oğlu H… T…’nun kendisini M… Ş… olarak tanıtarak S… A…’yı yalan tanıklık suçuna sanık C… T… ile birlikte azmettirdiğini belirtmesi, S… A…’nın ise buna uygun olarak kendisini yalan tanıklık suçuna azmettirenin sanık C… T…ve oğlu olduğunu, oğlunun ismini M… S… olarak bildirğini beyan etmesi karşısında, S… A…ya kendisini yalan tanıklık suçuna azmettirmenin sanık olup olmadığının tereddüte yer vermeyecek biçimde saptanamaması bakımından sanığın usulüne uygun teşhisi yaptırıldıktan sonra sonucuna göre hukukî durumunun takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması yasaya aykırıdır” (Yarg. 9.CD., 04.03.2013, 11613/3205).

Tarafların Anlatımlarının Çelişmesi, Yalan Tanıklık İçin Kesin Delil Olmama 

“Sanıkların Ilgın Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/350 esas sayılı davasında tanık sıfatıyla verdikleri ve diğer tanıklar S… Ç…, F… S…, A… Z…, V…Ç… ile aynı doğrultuda bulunan, davacı tarafın tanıklarının anlatımları ile çelişen ifadelerinin, ancak vicdani kanıyı oluşturacağı, yalan tanıklık suçu için kesin kanıt olamayacağı gözetilerek, sanıkların diğer tanıklarla çelişen anlatımlarının olayı yanlış algılama, kısmen görme, kendi görgüsüne göre aktarma ya da zaman geçmesi nedeniyle yanlış hatırlamadan mı kaynaklandığı değerlendirilerek, kast unsurunun kanıtlara dayalı olarak gösterilmesi gerekirken, yetersiz gerekçe ile hükümlülük kararı verilmesi yasaya aykırıdır” (Yarg. 4.CD., 20.02.2012, 8715/3305).

Olayı Yanlış Algılama, Kısmen Görme, Kendi Görgüsüne Göre Aktarma

“Sanığın 15.5.2005 tarihinde, S… D… isimli bayanın ölümüyle sonuçlanan trafik kazası sonucu açılan davanın, kovuşturma aşamasında tanık sıfatıyla verdiği ve görgü tespit tutanağı ve bilirkişi raporuyla çelişen ifadesinin, ancak vicdani kanıyı oluşturacağı, bu durum yalan tanıklık suçu için kesin delil olamayacağı gözetilmeden ve sanığın bu anlatımının, olayı yanlış algılama, kısmen görme, kendi görgüsüne göre aktarma ya da zaman geçmesi nedeniyle yanlış hatırlamadan mı kaynaklandığı değerlendirilmeden, yükletilen suçun kasıt unsurunun delillere dayalı olarak gösterilmesi gerektiği de düşünülmeden, yetersiz gerekçe ile hükümlülük kararı verilmesi yasaya aykırıdır” (Yarg. 4.CD., 06.06.2012, 12060/13844).