Tehdit suçu ve cezası

Tehdit Suçu ve Cezası

Tehdit suçu, Türk Ceza Kanununda ‘hürriyete karşı suçlar’ başlığı altında düzenlenen suçlardan biridir. Bu düzenleme ile kişilerin özgürce karar verme ve hareket etme hürriyetlerini ihlal edecek davranışlar cezalandırılmaktadır. Böylelikle kişilerin huzur ve güvenlikleri koruma altına alınmaktadır.

İçindekiler

Tehdit Suçu Nedir?

Tehdit suçu, bir kimseye veya yakınlarına çeşitli yollarla zarar vereceğine yönelik tehditte bulunmaktır. Böylece tehdite maruz kalan kişiler belirli şekillerde davranmaya mecbur bırakılmaktadır. Tehdit suçu Türk Ceza Kanunu madde 106’da düzenlenmiştir.

TCK 106:

‘’(1) Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. ‘’

Tehdit Suçu Nasıl Oluşur?

Tehdit suçu, bir kimsenin, isteğinin yerine getirilmesini sağlamak amacıyla başka bir kişiye veya o kişinin yakınlarına zarar vereceğine yönelik söz veya davranışlarda bulunması ile oluşur. 

Suçun oluşumu bakımından  tehdide konu zararın meydana gelmesine gerek yoktur. Ayrıca kişinin, tehditten etkilenip etkilenmediğinin de bir önemi yoktur. Tehdidin ortalama bir insanın korkmasını sağlayacak nitelikte olması halinde tehdit suçu oluşur. Tehdit konusu söz veya davranışın korkutucu nitelikte olup olmadığı suça konu olaya göre değerlendirilir. 

Tehdit suçunun konusunu farklı değerler oluşturmaktadır. Buna göre, bir kimsenin hayatına, vücut dokunulmazlığına, cinsel dokunulmazlığına ya da malvarlığına yönelik tehditte bulunulması halinde tehdit suçu oluşur.

Hayata yönelik tehditler, kişinin veya yakınlarının ölüm ile tehdit edildiği hallerdir. Yargıtay kararlarına bakıldığında; ‘onu yaşatmayacağım’, ‘gebertirim seni’, ‘ecelin olurum’ , ‘hayatınla oynama’, ‘kızını öldürürüm’, ‘evine dönmezsen seni vuracağım’, ‘senin için 15 seneyi göze aldım’ şeklindeki söylemlerin tehdit suçunu oluşturduğu görülmektedir. 

Vücut dokunulmazlığına yönelik tehditler, bir kimsenin veya yakınlarının ruhen veya fiziken sağlığının bozulmasına yönelik tehditlerdir. Yargıtay kararlarında; ‘seni döverim’, ‘seni ayağımın altına alırım’, ‘bacaklarını kırarım’, ‘seni mahvederim’, ‘kızını kaçırırım’, ‘kafanı gözünü kırarım’, ‘elimde kalacaksın’ şeklindeki söylemlerin vücut dokunulmazlığına yönelik tehdit oluşturduğu belirtilmiştir. 

Cinsel dokunulmazlığa yönelik tehditler ise, cinsel amaçlarla yapılacak saldırılara ilişkin tehditlerdir. Yargıtay bu konuya ilişkin kararlarında; ‘namusunu bana vereceksin’, ‘seni dağa kaldıracağım’, ‘seni de anneni de sinkaf ederim’, ‘gezerken dikkatli ol da seni sinkaf etmesinler’, ‘yarın gece görüşürüz’, ‘telefonu aç s…’me karını’ şeklindeki söylemlerin cinsel dokunulmazlığa yönelik tehdit içerdiğini belirtmiştir. 

Bahsedilen bu söylem ve davranışlar tek başına tehdit suçuna sebebiyet vermez. Olayın gelişimi, kişinin davranışları ve söylemleri arasındaki ilişki dikkate alınarak bir bütün etrafında değerlendirme yapılır. Buna göre tehdit suçunun oluşup oluşmadığına karar verilir. 

Örneğin Yargıtay’a konu bir olayda; mağdur, icra takibi başlattığı sanığın arabasına zarar verdiğinden şüphelenerek aramış ve arabamın camlarını neden kırdın diye sormuştur. Sanık ise, ‘benim bilgim yok, kim bilir kimin canını yaktın ölmediğine dua et’ şeklinde cevap vermiştir. Yargıtay olayı bir bütün olarak değerlendirmiş ve ‘ölmediğine dua et’ söylemini tehdit olarak görmemiştir. (Yargıtay Ceza Genel Kurulu, E. 2017/581, K. 2018/525)

Tehdit Suçu Cezası

Tehdit suçunun cezası, en az 6 ay en çok 2 yıl olmak üzere hapis cezasıdır. 

Tehdit suçunda kesin olarak verilecek cezayı hakim belirler. Hakim vereceği cezayı belirlerken; suçun işlenme şeklini, suç işlenirken kullanılan araçları, mağdura verilen zararın büyüklüğü gibi hususları göz önünde bulundurur.

Tehdit Suçunun Cezayı Artıran Nitelikli Halleri ve Cezaları

Tehdit suçunun cezayı artıran nitelikli halleri, suçun işlenmesini kolaylaştıran ve bu nedenle verilecek cezanın artırılmasına sebep olan hallerdir. Bu haller, Türk Ceza Kanunu madde 106’da düzenlenmiştir.

TCK 106/1:

‘’Bu suçun kadına karşı işlenmesi hâlinde cezanın alt sınırı dokuz aydan az olamaz.’’

TCK 106/2:

‘'(2) Tehdidin;

a) Silahla,

b) Kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle, imzasız mektupla veya özel işaretlerle,

c) Birden fazla kişi tarafından birlikte,

d) Var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak, işlenmesi halinde, fail hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.’’

Tehdit Suçunun Kadına Karşı İşlenmesi

Tehdit suçunun kadına karşı işlenmesi, 12.05.2022 tarihli düzenleme ile nitelikli hal olarak kabul edilmiştir. Bu düzenleme ile, ülkede yaygınlaşan kadına şiddet olaylarında caydırıcılığın sağlanması amaçlanmıştır. Bu kapsamda, tehdit suçunun kadına karşı işlenmesi halinde faile verilecek hapis cezası 9 aydan az olmayacaktır.

Yargıtay bir kararında; telefon ile arayarak mağdureye seni de oğlunu da sinkaf edeceğim, evinden aldıracağım, kafanı koparacağım şeklinde söylemlerde bulunan sanığın bu davranışlarının tehdit suçunun nitelikli halini  oluşturduğunu belirtmiştir. (Yargıtay 4. Ceza Dairesi  2022/8685 E., 2022/20086 K.)

Tehdit Suçunun Silahla İşlenmesi

Ceza hukukunda silah kavramı; yalnızca tabanca, tüfek gibi ateşli silahları içermemektedir. Kesici delici aletler, patlayıcı maddeler, zehirleyici veya yakıcı kimyasal maddeler gibi saldırı veya savunmada kullanılmaya elverişli her şey silah olarak değerlendirilmektedir. Bir şeyin silah niteliği taşıyıp taşımadığı somut olaya göre tespit edilir. 

Yargıtay da bu konuya yönelik kararlarında; şırınga, sopa, levye, kırık şişe, taş, çatal gibi eşyaları suça konu olay kapsamında silah olarak değerlendirilmiştir. Buna karşılık silah oyuncak ise veya gerçek olmasına rağmen içi boş ise, mağdurun bunu bilemeyeceği durumlarda yine tehdit suçunun silahla işlendiği kabul edilecektir.

Tehdit suçunun nitelikli halinin meydana gelebilmesi için silah vasfına sahip eşyaların suçun işlenmesinde araç olarak kullanılması gerekmektedir. Failin belinde duran silahı mağdura göstermesi, doğrultması, doldur boşalt yapması ve bu doğrultuda bir şey yapmasını istemesi halinde tehdit suçunun nitelikli hali oluşur.

Yargıtay bir kararında, sanığın yanında bulundurduğu silahı, tehdit eylemini gerçekleştirirken kullanmaması ve mağdurun da sanığın silah taşıdığını görmemesi nedeniyle silahla tehdit suçunun oluşmadığına karar vermiştir. (Yargıtay 4. CD, E. 2019/5350, K. 2021/26727)

Tehdit suçunun silahla işlenmesi halinde, kişi en az 2 yıl en çok 5 yıl hapis cezası ile cezalandırılır. 

Tehdit Suçunun Kişinin Kendisini Tanınmayacak Bir Hale Koyması Suretiyle, İmzasız Mektupla veya Özel İşaretlerle İşlenmesi

Tehdit suçunun, kişinin kendisini maske veya makyaj gibi yollarla tanınmayacak bir hale koyması ile, imzasız bir mektupla ya da özel birtakım işaretlerle işlenmesi halinde, 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür. Zira bu hallerde failin tespiti ve mağdurun faile karşı kendini savunabilmesi güçleşmektedir. 

Yargıtay bir kararında, sanığın elinden çıkmış olduğu ispatlanan ekspertiz raporu ile not kağıdının içinde bir adet merminin bulunması ve mağdurun kimin bıraktığına dair bir bilgisinin olmaması karşısında özel işaretlerle tehdit suçunun oluştuğunu ifade etmiştir. (Yargıtay 4. Ceza Dairesi, E. 2018/7100, K. 2021/16282)

Tehdit suçunun bu nitelikli halinin oluşabilmesi için, mağdurun faili bilmiyor veya bilemiyor olması gerekir. Mağdurun, failin kimliğini tespit etmiş olması halinde fail, tehdit suçunun nitelikli halinden değil, temel halinden cezalandırılır. 

Yargıtaya konu bir olayda; sanık, mağduru arayıp “kapının önüne emanet bıraktım, sonunu merak etmiyorum’’ şeklindeki söylemlerde bulunmuş bunun üzerine mağdur kapının önünde tüfek mermisi bulmuştur. Buna karşılık Yargıtay,  tüfek mermisinin sanık tarafından gönderildiğinin bilinmesi sebebiyle nitelikli halin oluşmayacağını ifade etmiştir. (Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2020/23446 E., 2021/1768 K.)

Yargıtay başka bir kararında ise, mektup içeriğinden kimin yazdığının mağdur tarafından anlaşılması ve savcılığa verdiği şikayet dilekçesinde de sanığın adını bildirerek şikayetçi olması nedeniyle imzasız mektupla tehdit suçunun oluşmadığı ifade edilmiştir. (Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2014/2275 E., 2016/7834 K)

Tehdit Suçunun Birden Fazla Kişi Tarafından Birlikte İşlenmesi

Tehdit suçunun birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi halinde kişilerin tehditten etkilenme olasılığı daha yüksek olduğundan nitelikli bir hal olarak düzenlenmiş, 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür. Ancak bu nitelikli halin oluşabilmesi için birlikte işlenmiş olması şarttır. Azmettirme veya yardım etme halinde ‘birlikte’ unsuru oluşmaz.

Yargıtay bir kararında; bir lisede okul müdürü olan mağdurun, bıçak çekme meselesi nedeniyle X’i başka bir okula naklettiği ve bu nedenle X’in abilerinin okula giderek müdürü birlikte tehdit etmesi eylemlerinin  birden fazla kişi tarafından birlikte tehdit suçunu oluşturduğu ifade edilmiştir. (Yargıtay 4. CD, E. 2017/21704, K. 2021/1945)

Yargıtay’a konu başka bir olayda; sanık A, sanık B’yi kendi davasında tanık olarak dinlenen mağdur C’yi tehdit etmesi konusunda azmettirmiştir. Sanık B’nin bu şekilde gerçekleştirdiği tehdit eyleminin azmettirme yoluyla gerçekleşmesi, sanık A ve B’nin tehdit suçunu birlikte işlememesi nedeniyle nitelikli halin oluşmadığına karar verilmiştir.  (Yargıtay. 4. CD, E. 2014/48738, K. 2019/3628)

Tehdit Suçunun, Var Olan veya Var Olduğu Sayılan Suç Örgütlerinin Oluşturduğu Korkutucu Güçten Yararlanmak Suretiyle İşlenmesi

Suç örgütü; en az 3 kişinin bulunduğu, bir suç işlemek amacıyla kurulan alt-üst ilişkisine sahip yapıdır. Tehdit suçunun, var olduğu bilinen veya var sayılan bu tür yapıların oluşturduğu korkutucu güçten yararlanmak suretiyle işlenmesi halinde kişiye en az 2 yıl en çok 5 yıl hapis cezası verilir. 

Yargıtay bir kararında; sanığın, mağdura gönderdiği mektupta kendisini çoğul olarak ifade etmesi, kürtçe kelime, işaret ve şehir isimleri kullanması eylemlerinin var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturduğu korkutucu güçten yararlanmak suretiyle tehdit suçunu oluşturduğunu ifade etmiştir. (Yargıtay. 4. Ceza Dairesi, E. 2012/34954, K. 2014/15930)

Tehdit suçunun bu nitelikli hali bakımından, failin suç örgütünün üyesi olması gerekmez. Mağduru, suç örgütleriyle bağlantısı olduğuna inandırmış olması yeterlidir. Ancak fail, suç örgütüne dahil olmuş bir kimse ise, bu durumda ayrıca örgüt kurma, yönetme, örgüt üyeliği ve yardım etme suçlarından yargılanır. 

Tehdit Suçunun Cezayı Azaltan Nitelikli Halleri ve Cezaları

Tehdit suçunun cezayı azaltan nitelikli hali, tehdide konu diğer değerler göz önünde bulundurulduğunda daha az ceza verilmesini gerektiren hallerdir. Bu nitelikli hal Türk Ceza Kanunu madde 106’da düzenlenmiştir. 

TCK 106:

‘’Malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehditte ise, mağdurun şikayeti üzerine, altı aya kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.’’

Malvarlığı İtibarıyla Büyük Bir Zarara Uğratacağından veya Sair Bir Kötülük Edeceğinden Bahisle Tehdit

Tehdit suçunun konusu, malvarlığına yönelikse yahut kişilerin huzurunu bozabilecek herhangi bir haksız davranışı içeriyor ise bu durumda kişiye verilecek ceza, suçun temel halinde daha az olacak ve kişiye 6 aya kadar hapis veya adli para cezası verilecektir.

Malvarlığına yönelik tehdit, kişinin büyük bir zarara uğratılacağından bahisle gerçekleştirilebilir. Zararın büyüklüğü ise mağdurun ekonomik durumuna göre belirlenir. Bu kapsamda, durumu iyi olmayan bir kimseye ‘senin gömleğini yırtarım’ şeklinde gerçekleştirilen tehdit, malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratma niteliği taşır. 

Sair bir kötülük edileceğinden bahisle tehdit ise, kişinin huzurunu bozabilecek her türlü haksız davranıştır. Yargıtay kararlarında; ‘seni rezil ederim’, ‘uğraşırım senle’, ‘hayatını mahvederim’, ‘sizinle dışarıda görüşeceğiz’ şeklindeki ifadelerin sair bir kötülük edileceğinden bahisle tehdit suçuna sebebiyet verdiği ifade edilmiştir.

Bu hususların bulunması halinde, hakim ya hapis cezasına ya da adli para cezasına karar verir. Adli para cezasına karar verirse 180 güne kadar bir gün sayısı belirler ve günlük 20 ila 100 TL arasında belirlediği miktar ile çarpar. Ortaya çıkan sonuç ise ödenmesi gereken adli para cezası olarak hükmolunur.

Tehdit Suçunda Etkin Pişmanlık

Tehdit suçunda etkin pişmanlık hükümleri uygulanmamaktadır. Dolayısıyla suçlunun, işlediği fiiller sebebiyle pişmanlık duyması halinde de cezalandırılması söz konusu olacaktır. Bununla birlikte, tehdit suçunda, etkin pişmanlık sebebiyle cezada indirime gidilmesi de mümkün değildir.

Tehdit Suçuna Teşebbüs, İştirak ve İçtima

Teşebbüs, bir kimsenin suç işlemek amacıyla harekete geçmesi ancak elinde olmayan birtakım sebeplerle suçu tamamlayamamasıdır. Tehdit suçu, tehdidin muhatabına ulaşmasıyla tamamlanır. Bu bakımdan, tehdidin mektup veya mesaj ile gerçekleştirilmesi ve mektup veya mesajın muhatabına ulaşamaması halinde teşebbüs meydana gelir. Bu durumda kişiye daha az ceza verilir.

Yargıtay’a konu bir olayda; cezaevine gönderilen tehdit içerikli mektubun, cezaevinde oluşturulan Disiplin Kurulu’nun eline geçtiği ve bu tehdidin cezaevindeki mağdura bildirilmediği dolayısıyla tehdit suçunun neticesinin gerçekleşmediği göz önüne alınmış ve suçun teşebbüs aşamasında kaldığı belirtilmiştir. (Yargıtay 4. Ceza Dairesi, E. 2013/7913, K. 2015/26392)

İştirak, birden fazla kişinin söz konusu suçu birbirleriyle anlaşmak suretiyle gerçekleştirmesidir. Tehdit suçunda, birlikte suç işlenmesi nitelikli hal olarak kabul edildiğinden iştirak kapsamında yalnızca azmettirme ve yardım etme hususları değerlendirilebilir.

Örneğin, A’nın tehdit suçunu işlemek gibi bir düşüncesi yoktur. B, husumetli olduğu akrabalarına tehdit içerikli mesajlar göndermesi için A’yı azmettirirse bu durumda A, fail olarak B ise azmettirici olarak yargılanır. 

Benzer şekilde; B, eski eşine bir ders vermek isteyen A’ya, eski eşinin kapısının önüne koyması için bir mermi temin ederse bu durumda B, suça yardım eden olarak iştirak hükümleri kapsamında yargılanır. 

İçtima, gerçekleştirilen fiilin birden çok suça sebebiyet vermesine rağmen kişiye tek ceza verilmesidir. Ancak bu durumda ya cezada artırım yapılır ya da en ağır cezayı gerektiren suçun yaptırımı uygulanır. 

Örneğin; A, B’ye silah doğrultarak çantasını kendisine vermesini isterse, bu durumda tehdit, hırsızlık ve yağma suçları gündeme gelebilecektir. Ancak A, cezası en ağır olan yağma suçu kapsamında yargılanır.

Benzer şekilde, A, belirli bir topluluğa karşı ‘hepinizin soyunu kurutacağım’ şeklinde bir söylemde bulunursa oradan bulunan herkese karşı ayrı ayrı tehdit suçunu işlemiş olur. Ancak kişiye tek bir ceza verilerek cezada artırıma gidilir. 

Tehdit suçu bakımından kanunda ayrıca özel bir içtima hali düzenlenmiştir. Bu kapsamda, eğer kişi, tehdit etmek amacıyla kasten öldürme, kasten yaralama veya malvarlığına zarar verme suçunu işlerse bu durumda tek bir ceza verilmez. İşlenen bu suçlardan ayrı ayrı ceza verilir.

Örneğin, A, B’yi ‘eğer istediğimi yapmazsan, işyerinin camlarını dağıtırım’ şeklinde tehdit etmiş ve sonra B’nin isteğine uymaması nedeniyle işyerini dağıtarak zarar vermişse, bu durumda A, ayrıca mala zarar verme suçundan yargılanır.

Benzer şekilde, A, B’ yi ‘istediğimi yapmazsan topuğuna sıkarım’ şeklinde tehdit etmiş ve B’nin bu isteği yerine getirmemesi nedeniyle bacağına ateş ederek yaralama suçunu işlemişse bu durumda hem tehdit suçundan hem de kasten yaralama suçundan ceza verilir.

Tehdit Suçu ve Cezası

Tehdit Suçunun Soruşturma Aşaması

Tehdit suçunun soruşturma aşaması, suçun gerçekten işlenip işlenmediğinin araştırıldığı aşamadır. Bu aşama ilgili mercilerin tehdit suçunu oluşturan olayı öğrenmesi ile başlar ve dava açılması ile sona erer.

Tehdit suçunun soruşturma aşamasında gerçekleştirilebilecek uygulamalar şunlardır:

  • Şikayet- ihbar
  • Gözaltı
  • Delillerin toplanması
  • İfade ve sorgu
  • Uzlaşma
  • Adli kontrol
  • Tutukluluk

Şikayet-İhbar

Şikayet, bir kimsenin kendisine karşı işlenen suç nedeniyle yetkili makamlara başvurmasıdır. İhbar ise, suça sebebiyet veren olayın herhangi biri tarafından yetkili makamlara bildirilmesidir.

Tehdit suçu, kural olarak şikayete bağlı bir suç değildir. Bu nedenle, suçun soruşturulabilmesi için mağdurun şikayeti aranmaz. Suçun herhangi bir şekilde öğrenilmesinden itibaren soruşturmasına başlanır. Ancak tehdit suçunun cezayı azaltan nitelikli hallerini oluşturan davranışlar hakkında soruşturma açılabilmesi için mağdurun şikayette bulunması şarttır. 

Soruşturma açılmasının mağdurun şikayetine bağlı olduğu durumlarda şikayet süresi tehdidin ve tehdidi gerçekleştiren kişinin öğrenilmesinden itibaren 6 aydır. Bu süre içinde şikayette bulunmayan mağdur, şikayet hakkını kaybeder.

Şikayet veya ihbarın yapılacağı merciler, adliyede bulunan müracaat savcılığı veya kolluk kuvvetleridir (polis, jandarma).

Kişiler, bu mercilere yazılı veya sözlü olarak başvuruda bulunabilir. Yazılı başvuru, şikayet dilekçesi yahut sözlü beyan ile yapılır. Şikayet dilekçesinde bulunması gereken hususlar hakkında bilgi sahibi olmak için ‘tehdit suçu şikayet dilekçesi örneği’ yazımızı inceleyebilirsiniz.

Gözaltı

Suç şüphesi altında bulunan kişi veya kişilerin, bir süre ‘nezarethane’ adı verilen yerde tutulmasına gözaltı denir. Tehdit suçunda, suçun işlendiğine dair somut kanıtların bulunması ve soruşturmanın seyri açısından zorunlu olması halinde gözaltı kararı verilebilir.

Tehdit suçu bakımından gözaltı süresi kural olarak en fazla 24 saattir. Ancak, tehdit suçunun 3 veya daha fazla kişiyle birlikte işlenmesi halinde, şüpheli sayısının çokluğu nedeniyle bu süre uzatılabilir. Bu durumda gözaltı süresi en fazla 4 gündür. 

Gözaltı süreleri içinde şüpheliler sorgularının yapılması için hakim karşısına çıkarılır. Bu süreler içinde hakim karşısına çıkarılmayan şüpheli, yaşadığı yerde bulunan ağır ceza mahkemesinde maddi veya manevi tazminat davası açabilir.

12 yaşını tamamlamamış çocuklar ile 15 yaşını tamamlamamış küçük sağır ve dilsizler gözaltına alınamaz.

Gözaltı karar veya sürelerine karşı itiraz edilebilir. Şüpheli, eşi, müdafii (avukatı), veli veya vasisi, birinci veya ikinci dereceden kan hısımları (kardeşi, çocukları, torunları, dede ve ninesi) gözaltı kararına, karar verilir verilmez itiraz edebilir. İtiraz, kararı veren savcılığın bulunduğu yer sulh ceza hakimliğine yapılır.

Delillerin Toplanması

Delillerin toplanması, soruşturma aşamasının temelini oluşturan asıl işlemdir. Suçun işlenip işlenmediğine dair gerçeğin ortaya çıkarılması, olaya ilişkin delillerin toplanması ve buna dair bir çıkarımın yapılması ile gerçekleştirilebilir.

Genellikle, yargılama aşamasına hazırlık olması açısından soruşturma aşamasında deliller toplanır. Ancak suçu aydınlatmaya yarayacak delillerin her aşamada toplanması mümkündür. Soruşturma aşamasında savcı, yalnızca şüphelinin aleyhine olan delilleri değil, lehine olabilecek delilleri de toplamakla yükümlüdür. 

Tehdit suçunda da, suçun işlenip işlenmediğine dair kanıt oluşturacak her şey delil olarak toplanabilir. Bu nedenle, kamera kayıtları, tanık ifadeleri, mağdur veya şüphelinin beyanları, tehdit içerikli belgeler, sosyal medya verileri ve mesaj kayıtları gibi unsurlar tehdit suçu kapsamında delil olarak toplanabilir.

Suçu aydınlatmaya yarayacak her şey delil olarak toplanabilmekle birlikte bu delillerin kullanılabilmesi için hukuka uygun elde edilmesi zorunludur. Hukuka aykırı bir şekilde elde edilen deliller, yargılama aşamasında değerlendirilemez. Hakim vereceği kararda da bu delilden etkilenemez.

Örneğin, tanıkların yapacakları açıklamada birbirinden etkilenmemesi için sırayla dinlenmesi esastır. Ancak buna aykırı olarak tanıkların birlikte dinlenmesi halinde hukuka aykırı delil söz konusu olur. Bu nedenle, tanıkların beyanları doğru olsa dahi, bu açıklamalar yargılamanın seyrine ve şüpheli hakkında verilecek karara etki edemez.

İfade ve Sorgu

İfade ve sorgu, ihbar veya şikayet konusu olay hakkında şüpheli/sanığın dinlenmesi ve savunmalarının alınmasıdır. İfade ve sorgu, işlemi gerçekleştiren makamlar bakımından ayrılırlar. İfade, savcı veya kolluk (polis, jandarma) tarafından alınır. Sorgu ise, sulh ceza hakimi ve mahkeme tarafından gerçekleştirilir.

İfade ve sorgu, şüpheli/sanığın işlemi gerçekleştirecek mercilere çağrılması ile başlar. Şüpheli/sanık yapılan bu çağrıya uymak zorundadır. Aksi halde kolluk tarafından zorla getirilir ve gelmemesi nedeniyle ortaya çıkan giderleri de ödemekle yükümlü tutulur.

Yetkili makam önüne getirilen şüpheli/sanığa, işlemiş olduğu iddia edilen suç ve bu süreçte sahip olduğu haklar detaylarıyla açıklanır. Bu kapsamda, bir avukat isteyebileceği, yakınlarına durumu hakkında haber verebileceği, bu süreçte lehine olabilecek delillerin toplanmasını isteyebileceği ve susma hakkı olduğu bildirilir. Daha sonra ifade ve sorgusuna geçilir.

İfade ve sorgusuna geçilen şüpheli/sanık herhangi bir açıklamada bulunmak zorunda değildir, susma hakkını kullanabilir. Ancak, bir açıklamada bulunmak istiyor ise bu açıklaması özgür iradesine dayanmalıdır. İlaç verme, aldatma, korkutma gibi fiziksel veya psikolojik baskılarla şüpheli/sanığın konuşması sağlanamaz. Aksi halde elde edilen beyan hukuka aykırı delil olarak nitelendirilir. 

İfade ve sorgunun sonunda şüpheli/sanık ile yapılan görüşme bir tutanağa geçirilir. Bu tutanak yargılama aşamasında delil olarak kullanılır. Bu nedenle, şüpheli/sanığın tutanağı incelemesi ve gerçeğe aykırı hususların yazılmış olması durumunda imza atmaması gerekir. Ayrıca imza atmama nedeninin tutanağa geçirilmesi istenmelidir.

İfade ve sorgu, şüpheli/sanığın kendisini savunması bakımından önemli bir süreçtir. Buna karşılık, yeterli bilgi sahibi olmamak ve bulunulan ortam kişilerin endişeli hissetmesine  neden olabilir. Ayrıca yetkili makamlar tarafından hukuka aykırı usuller ile ifade ve sorgu gerçekleştirilebilir. Bu nedenle, sürece hakim ve alanında uzman bir ceza avukatına danışılmasında fayda vardır.

Uzlaşma

Uzlaşma, şüphelinin suçu işlediğine dair yeterli delilin bulunması halinde başvurulabilecek bir alternatif çözüm yoludur. Taraflar, dava yoluna gidilmeksizin deneyimli bir uzlaştırmacı aracılığıyla uyuşmazlığı sonlandırma imkanı bulur.

Tehdit suçunun cezayı azalta nitelikli hali de uzlaşma yoluna gidilebilecek suçlardan biridir. Bu nedenle, tehdit suçun bu halinde de dava açılabilmesi için öncelikle uzlaşma yolunun denenmesi şarttır.

Uzlaşma süreci, şüpheli hakkında düzenlenen dosyanın uzlaştırma bürosuna gönderilmesi ile başlar. Büronun görevlendirdiği uzlaştırmacı, taraflara anlaşmaya varmaları için bir teklif sunar. Tarafların bu teklife ilişkin kararlarını 3 gün içinde bildirmesi gerekir. Aksi halde teklif reddedilmiş sayılır ve dava yoluna gidilir. Bu durumda tekrar uzlaşma yoluna gidilemez. 

Taraflar, zararın tazmin edilmesi yönünde bir anlaşmaya vararak uzlaşma yoluna gidebilir. Ancak herhangi bir karşılık olmadan da uzlaşılabilmesi mümkündür. Tarafların uzlaşması halinde soruşturma sona erer. Ancak, birden çok kişinin mağdur olduğu olayda soruşturmanın sona erdirilebilmesi için bu suçtan zarar gören herkesin uzlaşmayı kabul etmiş olması gerekir. 

Uzlaşma süreci, en fazla 30 gün sürer. Ancak bu süre gerekli görülen hallerde uzatılabilir. Bu durumda da en fazla 70 gün içinde uzlaşma süreci tamamlanır. 

Adli Kontrol

Adli kontrol, suç işleme şüphesi altında bulunan kişinin, belirli yükümlülüklere uyması şartıyla serbest bırakılmasıdır.

Adli kontrol kararı, tutuklama nedenlerinin bulunduğu hallerde tutuklama kararı yerine verilebilir. Bununla birlikte, kişinin tutuklanmasının yasak olduğu ancak herhangi bir denetim olmadan serbest bırakılmasının sakıncalı olduğu durumlarda da adli kontrol kararı verilebilir.

Tehdit suçunda da tutuklamayı gerektirecek sebeplerin bulunması halinde adli kontrol kararı verilebilir. Adli kontrol kararı verilmesi halinde birtakım yükümlülükler belirlenir. Bu kapsamda; kişinin belirli bölgelere gitmesi ve silah bulundurması yasaklanabilir, imza atma yükümlülüğü öngörülebilir. Yükümlülüklere uyulmaması halinde yasak olsa dahi tutukluluğa karar verilebilir.

Adli kontrol, süreli bir koruma tedbiridir. Tehdit suçu bakımından adli kontrol süresi en çok 2 yıldır ancak bu süre gerekli görülen hallerde 1 yıl daha uzatılabilir. Belirtilen bu süreler 18 yaşından küçükler bakımından yarı oranında uygulanır. 

Adli kontrol kararlarına ilişkin hususlara karşı itiraz edilebilir. İtiraz, kararı veren sulh ceza hakiminin bulunduğu yer asliye ceza mahkemesine yapılır. Şüphelinin yanı sıra şüphelinin eşi, veli/vasisi ve müdafii (avukatı) itirazda bulunabilir. İtiraz süresi, adli kontrol kararının öğrenilmesinden itibaren 7 gündür. 

Tutukluluk

Tutukluluk, şüpheli/sanığın suçu işlemiş olma ihtimalinin kuvvetli olması halinde uygulanan bir koruma tedbiridir. Tutuklama kararı verilebilmesi için ayrıca bir tutuklama nedeninin de bulunması gerekir. Şüpheli/sanığın; kaçma, delilleri karartma, başkaları üzerinde baskı kurma gibi hususlarda şüphe uyandırması halinde tutuklama nedeni var sayılır.

Tehdit suçu, üst sınırı 2 yıldan az hapis cezası gerektiren bir suçtur. Bu nedenle kural olarak tutuklama kararı verilmesi yasaktır. Ancak suçun; silahla, kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle, imzasız mektupla, özel işaretlerle, birden fazla kişi ile birlikte, suç örgütlerinin oluşturduğu korkudan yararlanarak işlenmesi halinde tutuklama kararı verilebilir. 

Tutukluluk kararı verilmesi halinde, kişi ‘tutukevi’ adı verilen yere götürülür. Burada kalma süresi soruşturma aşamasında en fazla 6 ay olmak üzere toplamda 1 yıldır. Ancak bu süre, yargılamanın uzaması gibi zorunlu hallerde 6 ay daha uzatılabilir.

Tutukluluk karar ve sürelerine itirazda bulunulabilir. İtiraz; kararın öğrenilmesinden itibaren 7 gün içinde, kararı veren merciye yapılır. Bu kapsamda, soruşturma aşamasında sulh ceza hakimine, yargılama aşamasında ise asliye ceza mahkemesine itirazda bulunulabilir. Şüphelinin yanı sıra, şüphelinin eşi, veli/vasisi, müdafii (avukatı) da tutuklama kararlarına itiraz edebilir.

Haksız olarak tutuklanan veya haklarında kovuşturmaya yer olmadığı kararı ya da beraat kararı verilen kişiler, kararın kesinleştiğinin tebliğinden itibaren 3 ay ve tebliğ olmasa dahi 1 yıl içinde tazminat davası açabilir. Tazminat davası, kişilerin ikametgahının bulunduğu yerdeki ağır ceza mahkemesinde açılır.

Tehdit Suçunda Soruşturma Sonucu Verilebilecek Kararlar

Tehdit suçunda soruşturma sonucu verilebilecek kararlar şunlardır:

  • Soruşturmaya yer olmadığı kararı (SYOK)
  • Kovuşturmaya yer olmadığı kararı (KYOK)
  • İddianamenin düzenlenmesi 

Soruşturmaya Yer Olmadığı Kararı (SYOK)

İhbar ve şikayet konusu davranışın tehdit suçunu oluşturmadığı açıkça anlaşılıyorsa veya ihbar ve şikayet genel ya da soyut nitelikte ise soruşturmaya yer olmadığı kararı verilir. Soruşturmaya yer olmadığı kararının verilmesi halinde, şikayete konu kişi hakkında soruşturma açılmaz. 

Örneğin, ‘seni polise şikayet edeceğim’ şeklindeki bir söylemin tehdit niteliği taşımadığı açıkça anlaşılmaktadır. Çünkü bir kimsenin yasal haklarını kullanacağını söylemesi tehdit kapsamında değerlendirilmez. Bu durumda soruşturmaya yer olmadığı kararı verilecektir.

Başka bir örnekte, ‘İstanbul’da artan suçlar hayatımızı tehdit ediyor’ şeklinde bir söylem genel ve soyut nitelikte kaldığından bu durumda da soruşturmaya yer olmadığı kararı verilecektir. 

Soruşturmaya yer olmadığı kararı itiraz edilebilecek kararlardan biridir. Bu bakımdan, soruşturmaya yer olmadığı kararının öğrenilmesinden itibaren 15 gün içinde, kararı veren savcının bulunduğu yer sulh ceza hakimliğine itirazda bulunulabilir. 

Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı (KYOK)

Kovuşturmaya yer olmadığı kararı, soruşturma konusu suç hakkında dava açılamayacağına ilişkin karardır. Uygulamada takipsizlik kararı şeklinde de adlandırılır. Tehdit suçunda kovuşturmaya yer olmadığı kararı şu hallerde verilir:

  • Şüphelinin tehdit suçunu işlemiş olduğuna dair yeterli kanıt bulunamaması,
  • Suçun malvarlığına yönelik işlendiği hallerde, mağdurun şikayette bulunmamış olması veya şikayet süresinin dolmuş olması,
  • Dava açılmadan önce uzlaşma yoluna hiç gidilmemiş olması veya tarafların uzlaşmış olması,
  • Soruşturma konusu olaya dair zaten açılmış bir dava veya verilmiş bir karar bulunması.

Kovuşturmaya yer olmadığı kararlarına da itiraz edilebilir. İtiraz, kararı veren savcının bulunduğu yer sulh ceza hakimliğine yapılır. İtiraz, kararın öğrenilmesinden itibaren 15 gün içinde yapılmalıdır aksi halde itiraz hakkı kaybedilir. 

İddianamenin Düzenlenmesi

Savcının, soruşturma konusu olaya ilişkin dava açılması talebini içeren belgeye iddianame denir. Savcı, şüphelinin suçu işlediğine dair yeterli kanıt bulmuşsa ve KYOK verilmesini gerektirecek bir durum da yoksa iddianame düzenler ve mahkemeye sunar. Mahkeme iddianamenin eksiksiz bir şekilde düzenlendiğine kanaat getirirse, iddianamenin kabulüne karar verir. Böylece kamu davası açılmış olur.

Tehdit Suçunun Savunması

Tehdit suçunun savunması, failin sahip olduğu özelliklere, kişinin hangi nedenlerle suçlandığına veya hukuki süreçte gerçekleştirilen işlemlere göre farklılık gösterir. Buna karşılık, genel anlamda şu hususlar ileri sürülebilir:

  • Olayın bütünü açısından, failin davranışlarının tehdit kapsamında kalmadığı,
  • Failin davranışlarının, uyarı niteliğinde olduğu,
  • Suça konu davranışın, objektif olarak korkutucu niteliğe sahip olmadığı,
  • Failin, fiili gerçekleştirirken karşısındaki kişinin kadın olduğunu bilmediği,
  • Failin, silahı tehdit amacıyla kullanmadığı yalnızca yanında bulundurduğu,
  • Failin kimliğine dair mağdurun bilgisinin olduğu bu nedenle nitelikli halden ceza verilemeyeceği,
  • Tehdit suçunun birden fazla kişi tarafından gerçekleştirilmediği, diğer kişilerin azmettirici veya yardım etme kapsamında kaldığı,
  • Tehdidin konusunu malvarlığı değerinin oluşturduğu bu nedenle daha az ceza verilmesi gerektiği,
  • Failin suça konu davranışının teşebbüs aşamasında kaldığı,
  • Failin lehine olacak delillerin toplanmadığı ve aleyhe delillerin de gerçek olmadığı,
  • Suçun soruşturulması ve kovuşturulmasında usule aykırılıkların bulunduğu,
  • Delillerin kanıt gücünün yetersiz olduğu veya hukuka aykırı elde edildiği,
  • Yeterli kanıt olmaması sebebiyle, şüphenin oluştuğu bu nedenle şüpheden sanığın yararlanması gerektiği.

Tehdit suçu, suça sebebiyet davranışlar bakımından geniş kapsamlı bir suçtur. Bu nedenle, suçun unsurlarının oluşup oluşmadığı olaya göre değerlendirilmeli ve bu çerçevede bir savunma hazırlanmalıdır. Bu noktada, alanında uzman bir ceza avukatından yardım almakta fayda vardır. 

Tehdit Suçunda Ceza Yargılaması Aşaması

Tehdit suçunda ceza yargılaması aşaması; mahkemenin, iddianameyi kabulü ile başlayan ve yargılanan kişi hakkında karar vermesi ile sona eren aşamadır. Kovuşturma aşaması olarak da adlandırılır.  

Ceza yargılaması aşaması, uygulanacak yargılama usulüne göre farklılık gösterir. Tehdit suçu, basit yargılama usulü uygulanabilecek suç tiplerinden biridir. Bu nedenle hakim, basit yargılama usulü ile yargılama yapılmasına karar verebileceği gibi, yargılamayı genel hükümler çerçevesinde de yürütebilir.

Hakim, yargılamanın basit yargılama usulüne göre yapılmasına karar verirse iddianame taraflara tebliğ edilir. Taraflar, 15 gün içinde iddianamede belirtilen hususlara ilişkin beyanlarını veya savunmalarını mahkemeye bildirir. Bu 15 günlük sürenin sonunda, duruşma yapılmadan dosya üzerinden karar verilir. Bu karara karşı itiraz kanun yoluna gidilebilir. 

Hakim, yargılamanın genel hükümlere göre yapılmasına karar verirse; duruşmalar yapılır, tanıkların ifadesi alınır,  mağdur ve sanık dinlenir, toplanan deliller incelenerek bir sonuca varılmaya çalışılır. Yargılama sonunda, hakim vardığı kanaat doğrultusunda bir karar verir. Verilen bu karara karşı istinaf kanun yoluna gidilebilir.

DİKKAT: Tehdit suçunun cezayı artıran nitelikli halleri bakımından basit yargılama usulü uygulanmaz. Bu hallerde yargılama, genel hükümlere göre yürütülür. Dolayısıyla mahkumiyet halinde sanığın cezasında ¼ oranında indirim yapılmaz. 

Tehdit Suçunda Zamanaşımı

Tehdit suçunda dava zamanaşımı süresi 8 yıl, ceza zamanaşımı süresi 10 yıldır.

Dava zamanaşımı süresi, tehdit suçunun işlendiği tarihten başlar. Ceza zamanaşımı süresi ise, sanık hakkında verilecek kararın kesinleştiği tarihten başlar. Sanık hakkında verilecek karar, istinaf mahkemesi olan bölge adliye mahkemesinin kararı ile veya süresinde istinaf kanun yoluna başvurulmaması halinde kesinleşir.

Dava zamanaşımı süresinin dolması halinde, şüpheli hakkında bir dava açılamaz veya açılmış bir dava varsa düşer. Sanık hakkında herhangi bir hüküm verilemez. Ceza zamanaşımı süresinin dolması halinde ise, sanığa işlediği suç nedeniyle verilen ceza infaz edilmez. 

DİKKAT: Belirtilen zamanaşımı süreleri, suçu işlediği sırada 12-15 yaşlarında olan çocuklar için yarı oranında, 15-18 yaşlarında olan çocuklar için ⅔ ‘si oranında uygulanır. 

Tehdit Suçunda Mahkemenin Verebileceği Kararlar

Tehdit suçunda mahkemenin verebileceği kararlar şunlardır:

  • Beraat
  • Ceza verilmesine yer olmadığı kararı (CYOK)
  • Mahkumiyet
  • Adli para cezasına çevirme
  • Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı (HAGB)
  • Cezanın ertelenmesi
  • Davanın düşmesi

Beraat

Beraat, sanığın yargılama konusu suç bakımından masum olduğuna yönelik verilen karar türüdür. Tehdit suçunda, sanığın tehdit suçunu işlememiş olduğunun anlaşılması veya sanığın tehdidi bakımından bir hukuka uygunluk sebebinin bulunması halinde beraat kararı verilir. Sanığın tehdidini hukuka uygun hale getirecek haller şunlardır: :

  • Meşru müdafaa (Örneğin sanık, kendisine bıçakla koşan kişiye ‘yaklaşma vururum’ şeklinde bir söylemde bulunmuşsa.)
  • Görevin ifası (Örneğin polis memuru kaçan şüpheliye ‘durmazsan vururum’ şeklinde bir söylemde bulunmuşsa.)
  • Hakkın kullanılması (Örneğin kişi, ‘borcumu ödemezsen mahkemeye başvuracağım’ şeklinde bir söylemde bulunmuşsa)
  • İlgilinin rızası

Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı (CYOK)

Ceza verilmesine yer olmadığı kararı, yargılama konusu fiil suç oluştursa da ceza verilemeyeceğine ilişkin karar türüdür. Tehdit suçunda ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilecek haller şunlardır:

  • Suçu işleyen kişinin 12 yaşından küçük olması,
  • Suçu işleyen kişinin 15 yaşından küçük sağır ve dilsiz olması,
  • Suçu işleyen kişinin akıl hastalığının bulunması,
  • Suçun işlenmesi sırasında kişinin alkol veya uyuşturucu gibi etkenlerin altında olması,
  • Suçun işlenmesinde zorunluluk halinin ortaya çıkması, (Yakınını hastaneye yetiştirmek için yoldan geçen bir araç sahibinin tehdit edilmesi)
  • Sanığın, şiddete uğraması veya tehdit edilmesi nedeniyle suçu işlemesi,
  • Sanığın, haksız tahrik nedeniyle suçu işlemesi. (Bilerek arabasına çarpan kişiye ‘ben sana yapacağımı bilirim’ şeklinde tehditte bulunulması)

Mahkumiyet

Mahkumiyet, sanığın  suçu işlemiş olduğunun herhangi bir şüphe bulunmaksızın ispatlanması halinde verilen karar türüdür. Mahkumiyet kararı ile birlikte hakim, sanığa verilecek cezayı da açıklar. Hakim, vereceği cezada failin geçmişini sosyal ilişkilerini, yargılama sürecindeki davranışlarını da göz önünde bulundurarak ¼ oranında ‘iyi hal indirimi’ uygulayabilir. 

Hakim, ceza vermek yerine sanık hakkında güvenlik tedbirinin uygulanmasına da karar verebilir. Buna karşılık yine hakimin takdiriyle, sanık hakkında hem ceza hem de güvenlik tedbiri uygulanmasına karar verilebilir. 

Sanık hakkında güvenlik tedbirine karar verilmesi halinde, kişi TCK 53’te belirtilen haklarının bir kısmından yoksun bırakılabilir, işlediği suç kapsamında elde ettiği kazanç yahut eşyalara el konulabilir, çocuk veya akıl hastası ise bu kimselere özel tedbirlere başvurulabilir, türk vatandaşı değilse, sınır dışı edilebilir.

Uygulanabilecek diğer bir kural ise tekerrürdür. Tekerrür, sanığın işlemiş olduğu bir suçtan dolayı mahkumiyeti kesinleştikten sonra, tekrar bir suç işlemesi halinde uygulanan bir kuraldır. Bu kapsamda, sanığın sonradan işlemiş olduğu suç adli para cezası ise hapis cezasına çevrilir, cezası tamamen infaz edilse dahi denetim şartıyla salıverilir.

Ceza, yalnızca gerçek kişilere uygulanabilen bir yaptırımdır. Bu nedenle, suçun işlenmesi ile şirket, vakıf gibi tüzel kişilere yarar sağlanması halinde bu tüzel kişilere güvenlik tedbiri uygulanır. Bu kapsamda, tüzel kişilerin faaliyet izninin iptaline karar verilebilir ve suç ile elde edilen kazançlarına el konulabilir.

Adli Para Cezasına Çevirme

Adli para cezasına çevirme, kısa süreli hapis cezası olarak adlandırılan hapis cezalarının para cezasına çevrilmesi kararıdır. Kısa süreli hapis cezasından kasıt, 1 yıl veya daha az süre ile verilebilen para cezalarıdır. Tehdit suçunda 1 yıl veya daha az süre ile hapis cezasına karar verilmesi halinde adli para cezasına çevirme kararı verilebilir.

Adli para cezasına çevirme kararı seçenek yaptırımlarda uygulanmaz. Yani, kanunda hapis cezasının ya da adli para cezasının uygulanacağı belirtilmişse, verilecek hapis cezası para cezasına çevrilmez. Tehdit suçunun cezayı azaltan nitelikli hallerinde de seçenek yaptırım söz konusu olduğundan adli para cezasına çevirme kararı verilemez.

Tehdit suçunda sanığa verilecek hapis cezasının 1 yıl veya daha az süreli olması ve sanığın kişiliği, ekonomik durumu, davranışlarının da olumlu olarak değerlendirilmesi halinde adli para cezasına çevirme kararı verilebilir. 

Adli para cezasına çevirme kararı verilmesi halinde hakim verilecek hapis cezasının alt ve üst sınırını geçmeyecek şekilde bir gün sayısı belirler ve günlük 20 ila 100 TL ile çarparak net cezayı açıklar. 

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı (HAGB)

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, yargılama sonunda verilecek kararın açıklanmaması nedeniyle karardaki hususların sonuç doğurmamasını sağlayan karar türüdür. 

Tehdit suçunda, sanığa verilecek ceza, 2 yıl yahut daha az hapis cezası ya da adli para cezası ise, sanık daha önce isteyerek suç işlememişse, sanığın bir daha suç işlemeyeceğine dair bir kanaat oluşmuşsa ve sanık neden olunan zararı bir şekilde gidermeyi kabul ederse HAGB kararı verilebilir.

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı ile sanık 5 yıl süre ile çeşitli şekillerde denetim altına alınır. Sanık denetim süresince kendisi için belirlenen birtakım yükümlülüklerini yerine getirmez veya bilerek bir suç işlemezse, hakkında verilen hüküm hiç açıklanmaz ve davanın düşmesine karar verilir. Ayrıca bu karar da kişinin siciline işlenmez.

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı gereğince uyulması gereken yükümlülüklere uymayan ve bilerek suç işleyen sanığa verilen hüküm açıklanır ve hükümde belirtilen yaptırımların uygulanmasına geçilir. Ancak, sanığın bu süreçteki davranışları dikkate alınarak, cezasının yarısı uygulanabilir veya verilen ceza para cezası gibi seçenek yaptırımlara çevrilebilir. 

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, tek başına istinaf kanun yoluna götürülemez. Ancak bu karar hakkında itirazda bulunulabilir. Sanık, eşi, müdafii(avukatı), veli/vasi; beraat veya daha lehe bir karar verilmesi gerektiğini düşünüyorsa, 7 gün içinde bu kararı veren asliye ceza mahkemesine dilekçe ile veya zabıt katibine bu isteği bildirmek suretiyle itiraz edilebilir.

Cezanın Ertelenmesi

Cezanın ertelenmesi, kişiye verilen hapis cezasının yerine getirilmesinin bir süre ertelenmesine dair karar türüdür. 

Cezanın ertelenmesi kararı ile sanık hakkında 1 ila 3 yıl arasında bir süre belirlenir ve bu süre denetim altında geçirilir. Denetim süresinde kasten suç işlenmez ve iyi halli davranışlar sergilenirse, hapis cezası yerine getirilmiş sayılır. Aksi halde, kişi cezaevine gönderilir ve cezası burada uygulanmaya devam edilir.

Tehdit suçunda; verilecek ceza 2 yıl veya daha az süreli hapis cezası ise, sanığın daha önce bilerek işlediği bir suç nedeniyle 3 aydan fazla mahkumiyeti bulunmuyorsa ve sanık hakkında bir daha suç işlemeyeceğine dair mahkemece bir kanaat oluşmuşsa cezanın ertelenmesi kararı verilebilir. 

DİKKAT: Tehdit suçunun faili, 18 yaşını tamamlamamış bir çocuksa veya 65 yaşından büyük biriyse, bu kişilere verilecek hapis cezasının 3 yıl veya daha az süreli olması halinde de cezanın ertelenmesi kararı verilebilir.

Davanın Düşmesi

Davanın düşmesi, artık yargılamanın sürdürülmesine gerek olmayan hallerde verilen karar türüdür. Tehdit suçunda davanın düşmesi kararı verilebilecek haller şöyle belirtilebilir:

  • Yargılaması yapılan sanığın ölmesi, 
  • Dava zamanaşımı süresinin dolması nedeniyle karar verilememesi, 
  • Tehdit suçu bakımından genel af çıkması,
  • Tehdit suçunun cezayı azaltan nitelikli halleri bakımından mağdurun şikayetini geri çekmesi,
  • Tarafların, yargılama aşamasında uzlaşmış olmaları.

Tehdit Suçunda İstinaf ve Yargıtay Süreci

Tehdit suçunda istinafa başvurmak mümkündür. İstinaf, kararı veren mahkemenin kararlarının denetlenmesini sağlayan bir denetim mekanizmasıdır. Bu denetim, daha üst bir mahkeme olan ve istinaf mahkemesi olarak da adlandırılan bölge adliye mahkemesi tarafından gerçekleştirilir. 

İstinafa başvuru, kararı veren asliye ceza mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile yapılır. Bu dilekçenin, kararın öğrenilmesinden itibaren 7 gün içinde teslim edilmesi gerekir. Aksi halde, kişiler istinafa başvurma hakkını kaybeder ve karar kesinleşir. Kararın kesinleşmesi ile de verilecek cezanın infazına geçilir.

Yargıtay, en üst mahkemedir. Yargıtay’a başvuru, temyiz kanun yolu olarak ifade edilir. Tehdit suçunda, temyiz kanun yoluna başvurmak mümkün değildir. Zira kanun, 5 yıl veya daha az cezayı gerektiren kararların temyiz yoluna götürülemeyeceğini belirtmiştir.

DİKKAT: Sanığın yargılaması, basit yargılama usulüne göre gerçekleştirilmişse öncelikle itiraz yoluna gidilmesi gerekir. İtiraz da, kararı veren asliye ceza mahkemesine bir dilekçe ile yapılır. Dilekçenin kararın, öğrenilmesinden itibaren 7 gün içinde verilmesi gerekir. Aksi halde, itiraz yoluna gidilemez.

İstinaf, temyiz ve itiraz, kanun yolu olarak adlandırılır. Bu kanun yollarına başvuru ise yalnızca hakkında hüküm verilen kişi tarafından değil, eşi, veli/vasisi, müdafii(avukatı) tarafından da yapılabilir.

Sık Sorulan Sorular

Tehdit ve Hakaretten Ceza Alır Mıyım?

Tehdit ve hakaret, kanunda suç olarak düzenlenen davranışlardır ve bu davranışları gerçekleştiren kimselere ceza verilebilir. Ancak, söz konusu davranışın tehdit veya hakaret kapsamına girip girmediği kanunda belirtilen hususlar gözetilerek hakim tarafından tespit edilir.

Sözlü veya Telefonla Tehdidin İspatı Nasıl Yapılır?

Sözlü veya telefonla tehdidin ispatı, tehdidi duyan kimselerin tanıklığı ile, tehdidin ses kaydına alınması ile, görüntü kayıtlarıyla veya arama kayıtları ile ispatlanabilir. Bununla birlikte gizli kayıtların kanıt olarak kullanılabilmesi için başka bir delilin bulunmaması gerekmektedir. Çünkü hukuka aykırı elde edilen delil kullanılamaz. 

Sonuç

Tehdit suçu, çeşitli yönlerden özgürlüğü kısıtlayıcı tedbir ve yaptırımlar içeren bir suç tipidir. Bu nedenle, kişilerin hem soruşturma hem kovuşturma aşamasında sahip olduğu hakları öğrenmesi ve bunu uygulayabilmesi hak kayıplarının önüne geçilebilmesi bakımından önem taşır. Bu noktada, alanında uzman bir ceza avukatına danışmakta fayda vardır.