Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçu

Suç Eşyasının Satın Alınması Veya Kabul Edilmesi Suçu

Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçu, suç işlenerek elde edildiği bilinen eşyanın alınması veya başkalarına verilmesi durumunda ortaya çıkan suç tipidir. Bu suç, Türk Ceza Kanununun ‘mal varlığına karşı suçlar’ başlığı altında düzenlenmiş olup bu düzenlemeyle suç işlemenin bir kazanç yolu olarak görülmesinin önüne geçilmek istenmiştir.

İçindekiler

Suç Eşyasının Satın Alınması veya Kabul Edilmesi Suçu Nedir?

Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçu; işlenen bir suç ile elde edilen malın, bu özelliğinin bilinmesine rağmen alınması veya başka kimselere çeşitli yollarla verilmesidir. Bu suç, Türk Ceza Kanunu madde 165’ te düzenlenmiştir. 

TCK 165:

‘’Bir suçun işlenmesiyle elde edilen eşyayı veya diğer malvarlığı değerini, bu suçun işlenmesine iştirak etmeksizin, satan, devreden, satın alan veya kabul eden kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis ve onbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.’’

Suç Eşyasının Satın Alınması veya Kabul Edilmesi Suçu Nasıl Oluşur?

Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçu; işlenen bir suç dolayısıyla elde edilmiş olduğu bilinen bir eşyanın satılması, devredilmesi, satın alınması, kabul edilmesi veya bu eşyanın yetkili makamlara bildirilmemesi ile oluşur. Suçun oluşumu bakımından, eşyanın suça konu bir eşya olduğunun bilinmesi şarttır.

Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçunun işlenebilmesi için farklı birtakım davranışlar öngörülmüştür. Bu suça sebebiyet veren davranışlar şunlardır:

  • Suç eşyasının satılması, devredilmesi, satın alınması veya kabul edilmesi
  • Suç eşyasının yetkili makamlara bildirilmemesi

Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçunun oluşabilmesi için, suç eşyasının elde edildiği hırsızlık, yağma gibi suçlara iştirak edilmemesi, herhangi bir şekilde bu suçlara dahil olunmaması gerekmektedir.

Suç Eşyasının Satılması, Devredilmesi, Satın Alınması veya Kabul Edilmesi

Suç eşyası, işlenen bir suç ile elde edilen ekonomik değere sahip mallardır. Suç eşyasının bir bedel karşılığında satılması, satın alınması ya da bir bedel karşılığı olmaksızın başkasına verilmesi veya verilen suç eşyasının kabul edilmesi halinde suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçu oluşacaktır.

Örneğin; A, maddi sıkıntıları nedeniyle kız arkadaşı B’ye hediye alamamakta, B ise bu duruma olan memnuniyetsizliğini sürekli dile getirmektedir. Nihayetinde cesaretini toplayan A, girdiği bir takı dükkanından kolye çalarak dışarıda bekleyen B’ye getirir. B’nin bu kolyeyi kabul etmesi halinde suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçundan sorumluluğu doğacaktır.

Yargıtay bir kararında; kurye işine alacağından bahisle mağduru kandırarak elektrikli bisiklet aldıran sanığın, bu elektrikli bisikleti sanık B ve C aracılığıyla değerinin altında sattırması, D ve E’nin de elektrikli bisikletin suç eşyası olduğunu bilmelerine karşın satın almaları eylemlerinin suç eşyasının satılması veya kabul edilmesi suçunu oluşturduğuna hükmetmiştir. (Yargıtay 15. Ceza Dairesi  2017/565 E.  ,  2017/19411 K. )

Yukarıda verilen örnekte; B, A ile dükkandan bir takı çalmak konusunda anlaşmışsa ve A’nın yakalanmaması için gözcülük yapıyorsa, hırsızlık suçuna iştirak etmiş olduğundan A’nın verdiği kolyeyi kabul etmesi halinde suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçundan değil, hırsızlık suçundan sorumluluğu gündeme gelir.

Yargıtay bir kararında; sanığın, kullandığı cep telefonunu çalmadığı, bir arkadaşından satın aldığına ilişkin savunmalarına karşılık, sanığın bu arkadaşına dair herhangi bir kimlik ve adres vermemesi ve cep telefonunu satın aldığına yönelik de herhangi bir belgenin bulunmaması nedeniyle suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçunun değil, hırsızlık suçunun oluştuğuna karar vermiştir. (Yargıtay 2. Ceza Dairesi 2020/32237 E. , 2022/10304 K.)

Suç Eşyasının Yetkili Makamlara Bildirilmemesi

Bir eşyaya hukuki yollarla sahip olunduktan sonra, eşyanın suç eşyası olduğunun öğrenilmesi ancak bu durumun vakit kaybetmeksizin yetkili makamlara bildirilmemesi halinde de, suç eşyasının satılması veya kabul edilmesi suçundan bahsedilecektir.

TCK 166:

‘’Bir hukuki ilişkiye dayalı olarak elde ettiği eşyanın, esasında suç işlemek suretiyle veya suç işlemek dolayısıyla elde edildiğini öğrenmesine rağmen, suçu takibe yetkili makamlara vakit geçirmeksizin bildirimde bulunmayan kişi, altı aya kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.’’

A’nın B için bir dükkandan kolye çaldığı örnekte; A, kolyeyi tek başına çalmış ve B’ye bu kolyeyi verdikten sonra senin için hırsızlık bile yaptım demiştir. B’nin, kolyenin çalıntı olduğunu A’nın bu sözleriyle öğrenmesi ancak yetkili makamlara bildirmeden kolyeyi kullanmaya devam etmesi halinde, suç eşyasını bildirmeme suçundan sorumluluğu doğacaktır.

Yargıtaya konu bir olayda; sanık A’nın hırsızlık suçu ile elde ettiği motosikleti satma amacı ile sanık B’nin çalıştığı kahvehaneye getirdiği, sanık B’nin motosikletin çalıntı olduğunu anladığı halde durumu yetkili makamlara bildirmeyerek, motosikleti kahvehanenin arka tarafına saklamalarını söylediği olayda; suç eşyasının yetkili makamlara bildirmeme suçunun oluştuğuna karar verilmiştir. (Yargıtay 16. Ceza Dairesi  2016/442 E. , 2016/4652 K.)

Suç Eşyasının Satın Alınması veya Kabul Edilmesi Suçu Cezası

Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçu cezası, 6 aydan 3 yıla kadar hapis ve 10 bin güne kadar adli para cezasıdır. Bu durumda kişi hem hapis hem de adli para cezasına çarptırılır. 

Suçun, suç eşyasını yetkili makamlara bildirmeme şeklinde işlenmesi halinde ceza, 6 aya kadar hapis veya adli para cezasıdır. Bu halde kişi ya hapis cezasına ya da adli para cezasına çarptırılır.

Kanunda çizilen sınırlar çerçevesinde verilecek hapis cezasını hakim belirler. Hapis cezasının belirlenmesinde suçun işleniş şekli, yeri, zamanı, failin davranışları ve meydana gelen zararın ağırlığı göz önünde bulundurulur.

Suç Eşyasının Satın Alınması veya Kabul Edilmesi Suçunun Cezayı Azaltan Nitelikli Halleri ve Cezaları

Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçunun cezayı azaltan nitelikli halleri kanunda belirtilen birtakım nedenlerle, faile verilecek cezanın belli bir oranda azaltılması veya tamamen ortadan kaldırılmasını gerektiren durumlardır. Bu durumlar TCK madde 167’de düzenlenmiştir.

TCK 167:

‘’… suçların;

a) Haklarında ayrılık kararı verilmemiş eşlerden birinin,

b) Üstsoy veya altsoyunun veya bu derecede kayın hısımlarından birinin veya evlat edinen veya evlatlığın,

c) Aynı konutta beraber yaşayan kardeşlerden birinin, Zararına olarak işlenmesi halinde, ilgili akraba hakkında cezaya hükmolunmaz.

(2) Bu suçların, haklarında ayrılık kararı verilmiş olan eşlerden birinin, aynı konutta beraber yaşamayan kardeşlerden birinin, aynı konutta beraber yaşamakta olan amca, dayı, hala, teyze, yeğen veya ikinci derecede kayın hısımlarının zararına olarak işlenmesi halinde; ilgili akraba hakkında şikayet üzerine verilecek ceza, yarısı oranında indirilir.’’

Ceza Verilmeyecek Durumlar

Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçunda, fail hakkında ceza verilmeyecek durumlar şunlardır: 

  • Mağdur, failin eşiyse,
  • Mağdur, failin babası, annesi, dedesi, ninesi  çocuğu, torunu, evlatlığı, evlat edineni veya eşinin babası, annesi, dedesi, nenesi ise.
  • Mağdur, failin aynı evde yaşadığı kardeşiyse

fail hakkında ceza verilemez. 

Cezada Yarı Oranında İndirim Yapılacak Durumlar 

Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçunda, faile verilecek cezanın yarı oranında indirilmesine sebep olan durumlar şunlardır:

  • Mağdur, failin ayrılık kararı verilen eşiyse,
  • Mağdur, failin aynı evde yaşamadığı kardeşiyse,
  • Mağdur, failin aynı evde yaşadığı amca, dayı, hala, teyze, yeğen veya ikinci derece kayın hısmı (eşinin kardeşleri ve eşinin dede-ninesi) ise,

faile verilecek ceza yarı oranında indirilir. 

Suç Eşyasının Satın Alınması veya Kabul Edilmesi Suçunda Etkin Pişmanlık

Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçunda etkin pişmanlık hükümleri uygulanamamaktadır. Dolayısıyla, suçlu kişinin suçtan pişmanlığına ilişkin eylemleri sebebiyle cezada indirime gidilmez.

Suç Eşyasının Satın Alınması veya Kabul Edilmesi Suçuna Teşebbüs, İştirak ve İçtima

Teşebbüs, bir kimsenin suç işlemek için harekete geçmesi ancak elinde olmayan birtakım nedenlerle istediği sonuca ulaşamamasıdır. Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçuna teşebbüs mümkündür.

Örneğin, failin suç aracılığıyla elde edilen eşyaları satmak için tezgah açması ancak henüz satış yapamadan polis tarafından yakalanması halinde suç, teşebbüs aşamasında kalacaktır.

Yargıtay da bir kararında; sanığın, hırsızlık malı olan eşyaları mağdura satmayı teklif etmesi ancak mağdurun kolluk kuvvetlerine ihbarda bulunarak sanığı yakalatması olayında, sanığın eyleminin teşebbüs aşamasında kaldığına karar vermiştir. (Yargıtay 13. Ceza Dairesi 2018/13470 E. , 2019/6448 K.)

İştirak, işlenen bir suça başka bir kimsenin ortak olmasıdır. İştirak, azmettirme veya yardım etme şeklinde gerçekleşebilir.

Örneğin, kişi suç eşyasını satan kişiye müşteri getirebilir. Benzer şekilde, suç işleme düşüncesi olmayan bir kişi, bu işte çok para olduğu söylenerek suç işlemeye azmettirilebilir. Bu durumda suça katılan bu kişiler de cezalandırılır.

İçtima; failin, bir fiil ile birden çok kişiye karşı suç işlemesi veya aynı mağdura karşı birden çok kez suç işlemesi halinde ortaya çıkan bir kavramdır. Suçların toplanması olarak da adlandırılan içtima unsurlarının varlığı halinde, faile tek ceza verilir ancak cezasında artırıma gidilir. 

Yargıtay bir kararında; sanığın, mağdurun A’ya ait 7 hayvanı, B’ye ait 5 hayvanı, C’ye ait 11 hayvanı, D’ye ait 4 hayvanı, suça konu olduklarını bilmesine rağmen satın alması eyleminin birden çok suç oluşturduğu ancak sanığa her suçtan ayrı değil, tek ceza verilerek cezasında artırıma gidilmesi gerektiğini ifade etmiştir. (Yargıtay 2. CD. 13.07.2017 T., 2014/38069 E.,2017/7713 K)

Yargıtay başka  bir kararında; sanık A’nın, mağdura ait eve 15 gün ara ile girerek iki adet televizyon çalması ve bu televizyonlarının ikisini de sanık B’ye satması, sanık B’nin suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçunu aynı mağdura belirli aralıklarla iki kez işlenmesi nedeniyle içtima hükümlerinin uygulanması ve sanığa tek ceza verilerek cezasının artırılması gerektiğini belirtmiştir. (Yargıtay 2. CD. 17.09.2014 T., 2013/26474 E., 2014/21169 K.)

Suç Eşyasının Satın Alınması veya Kabul Edilmesi Suçu ve Cezası

Suç Eşyasının Satın Alınması veya Kabul Edilmesi Suçunun Soruşturma Aşaması

Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçunun soruşturma aşaması, yetkili makamların suça konu davranışı öğrenmesiyle başlayıp mahkemenin dava açılmasına yönelik verdiği kararla sona eren bir süreçtir.

Soruşturma aşamasında, şüphelinin suçu işleyip işlemediğine dair birtakım araştırmalar yapılır. Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçunun soruşturma aşamasına konu işlemler ve tedbirler şunlardır:

  • Şikayet – ihbar
  • Gözaltı
  • Delillerin toplanması
  • İfade ve sorgu
  • Uzlaşma
  • Adli Kontrol
  • Tutukluluk

Şikayet-İhbar

Şikayet, suç oluşturan bir fiil nedeniyle zarar gören kimsenin bizzat yetkili mercilere başvurmasıdır. İhbar ise suç oluşturan bir eyleme tanık olan, öğrenen kimselerin yetkili mercilere bu suçu bildirmesidir. Şikayet, yalnızca zarar gören kişi tarafından yapılabilirken herkes ihbarda bulunabilir. 

Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçu şikayete tabi bir suç değildir. Bu nedenle soruşturmanın başlayabilmesi için özellikle zarar gören kişinin şikayeti aranmaz. Suçun, yetkili mercilerce herhangi bir şekilde öğrenilmesi durumunda soruşturmasına başlanır. 

Şikayet ve ihbarın yapılacağı yetkili makam Cumhuriyet başsavcılığı veya kolluk kuvvetleridir (polis, jandarma). Kişiler işlenen suç hakkında sözlü veya yazılı olarak bu makamlara başvurabilirler.

Gözaltı

Gözaltı, şüphelinin geçici bir süre ‘nezarethane’ adı verilen yerde tutulmasıdır. Eğer şüphelinin suçu işlediğine dair somut deliller varsa ve kişinin gözaltına alınması soruşturma için zorunlu ise suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçunun şüphelisi hakkında gözaltı kararı verilebilir. 

Gözaltı süresi, bu suç bakımından en fazla 24 saattir. Şüpheli, en geç bu süre içerisinde hakim karşısına çıkarılır. Bu süre içerisinde hakim karşısına çıkarılmayan şüpheli, mahkeme kararının kesinleşmesinden itibaren 3 ay ve her halde 1 yıl, ikametgahının bulunduğu yer ağır ceza mahkemesinde tazminat davası açabilir.

Gözaltı kararı veya sürelerine karşı; şüpheli, eşi, müdafii (avukat), veli/vasi, birinci veya ikinci dereceden kan hısımları ( çocuklar, kardeşler, torunlar, dede ve nine) kararı veren Sulh Ceza Hakimliğine itirazda bulunabilir. Hakim en geç 24 saat içerisinde bu hususta bir karar verir. 

Hakim kararıyla veya 24 saatlik sürenin sonunda serbest bırakılan şüpheli, yeni delil bulunmadıkça tekrar gözaltına alınamaz. 

Delillerin Toplanması

Delillerin toplanması, suçun işlenip işlenmediğini, kimin işlediği gibi hususları aydınlatmak için gerçekleştirilen bir işlemdir. Her aşamada delil toplanması mümkündür. Soruşturma aşamasında savcı, şüpheli lehine ve aleyhine olan tüm delilleri toplamakla yükümlüdür. 

Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçunda; tanık ifadeleri, kolluk kuvvetlerinin tutanakları, kamera görüntüleri, mağdur veya şüphelinin beyanları, taraflar arasındaki satın alma gibi hukuki ilişkilerin kaydedildiği belgeler delil olarak kullanılabilir.

Delillerin yargılama aşamasında kullanılabilmesi için hukuka uygun olarak elde edilmiş olması zorunludur. Hukuka aykırı olarak elde edilmiş deliller, yargılama aşamasında değerlendirilmez ve şüpheli hakkında verilecek kararı da etkileyemez. 

Örneğin; kolluk kuvvetlerinin, şüpheliye ‘suçunu itiraf et ben de senin buradan çıkmanı sağlayayım’ şeklinde bir söylemde bulunması, şüphelinin de buna inanarak konuşmayacak olmasına rağmen işlediği suçu itiraf etmesi halinde alınan ifade hukuka aykırı olacağından tutulan tutanak delil niteliği taşımayacaktır.

İfade ve Sorgu

İfade ve sorgu, suç işlediği iddia edilen kimsenin bu husustaki beyanlarının ve savunmalarının alınmasıdır. İfade, soruşturma aşamasında savcı veya kolluk kuvvetleri tarafından gerçekleştirilir. Sorgu ise soruşturma aşamasında sulh ceza hakimi, yargılama aşamasında ise mahkeme tarafından gerçekleştirilir. 

İfade ve sorgu, kişilerin bu işlemi gerçekleştirecek yetkili makamlara çağrılması ile başlar. Çağrı bir davetiye ile gerçekleşir. Çağrıya uymayarak ifade ve sorgudan kaçınan kişi, kolluk kuvvetleri aracılığıyla zorla getirilir. Ayrıca çağrıya uymaması nedeniyle sebep olduğu giderleri ve hakim tarafından belirlenecek para cezasını ödemesine karar verilebilir. 

İfade ve sorgu için yetkili merci karşısına çıkarılan kişinin öncelikle kimlik bilgileri tespit edilir. Kimlik bilgileri tespit olunduktan sonra kendisine yüklenen suç ve bu süreçte sahip olduğu haklar öğretilir. Bu noktada, müdafii isteyebileceği, yakınlarına haber verebileceği, lehine olan delillerin toplanmasını isteyebileceği ve susma hakkının bulunduğu açıklanır. 

Susma hakkı gereğince kişi ifade ve sorgu sırasında hiçbir açıklama yapmak zorunda değildir. Ancak kendini savunmak ve birtakım açıklamalarda bulunmak istiyorsa, bu isteği kendi iradesine dayanmalıdır. İfadesi ve sorgusu yapılan kişi; korkutma, ilaç verme, aldatma, tehdit gibi birtakım psikolojik ve fiziksel baskılarla konuşturulamaz. 

İfade ve sorgu sonunda, sorulan sorular, cevaplar ve sürece ilişkin tüm hususlar hakkında bir tutanak tutulur. Bu tutanak, mahkemede delil olarak kullanılır. Bu nedenle, kişi tutanağı bizzat okumalı, gerçeğe aykırı hususların bulunması halinde tutanağa imza atmamalıdır. Ayrıca imza atmama nedeninin de tutanağa geçirilmesi sağlanmalıdır. 

İfade ve sorgu sırasında kişiler, baskı altında hissedip aleyhlerine olacak açıklamalar yapabilir veya ifade ve sorgu sırasındaki beyanları, hukuka aykırı bir şekilde alınmış olabilir. Tüm bu açıklamalar mahkemede kişiler aleyhine kullanılabilmesi mümkündür. Bu nedenle, kişilerin bu süreci uzman ceza avukatıyla yürütmelerinde fayda vardır. 

Uzlaşma

Uzlaşma, suçu işleyen kimse ile bu suçtan dolayı zarar gören kişinin bir uzlaştırmacı aracılığıyla anlaşmaya varmasının sağlanmasıdır. Uzlaşma, kanunda belirtilen suçlar hakkında uygulanabilen bir kurumdur. Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçu da uzlaşmaya tabi suçlardan biri olarak düzenlenmiştir. 

Uzlaşma, bir muhakeme şartıdır. Bu nedenle, dava açılabilmesi için öncelikle uzlaşma yolunun denenmesi zorunludur. Uzlaşmanın sağlanamaması halinde, kişiler görevli mahkemede bir dava açabilir.

Uzlaştırma süreci, suç hakkında düzenlenen dosyanın uzlaştırma bürosuna gönderilmesi ve dosyaya bir uzlaştırmacı atanmasıyla başlar. Bu uzlaştırmacı, taraflara bir uzlaşma teklifinde bulunur. Taraflardan herhangi birinin 3 gün içinde bu teklife cevap vermemesi halinde teklif reddedilmiş sayılır. Uzlaştırma süreci en fazla 30 gün içinde tamamlanır. Ancak bu sürenin 40 gün daha uzatılması mümkündür.

Tarafların uzlaşamaması durumunda, tekrar uzlaşma yoluna başvurulamaz.

Adli Kontrol

Adli kontrol, suç işleme şüphesi altında bulunan kimsenin, farklı yollarla denetim altına alınmasıdır. Adli kontrol, tutuklamayı gerektirecek durumlarda tutuklama kararı yerine verilebilir. Benzer şekilde, tutuklama kararının verilemediği ancak kişinin herhangi bir denetim olmaksızın serbest bırakılmasının sakıncalı bulunduğu hallerde de adli kontrol kararı verilebilir.

Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçunda adli kontrol kararı verilebilir. Bu karar kapsamında; kişinin yurtdışına çıkması yasaklanabilir, belirli aralıklarla imza atmasına karar verilebilir, mağdurun zararlarını karşılamaya yönelik bir miktarın güvence olarak yatırılmasına karar verilebilir.

Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçunda adli kontrol kararı en çok 2 yıl uygulanabilir. Bu süre, gerekli hallerde 1 yıl daha uzatılabilir. Adli kontrol süreleri, 18 yaşından küçükler bakımından yarısı oranında uygulanır. 

Adli kontrol kararlarına karşı; şüpheli, eşi, veli/vasisi, müdafii (avukatı) itirazda bulunabilir. İtiraz, kararın öğrenildiği tarihten itibaren 7 gün içinde kararı veren sulh ceza hakimliğinin bağlı olduğu asliye ceza mahkemesine yapılır. İtirazda bulunulmasa dahi, hakim en geç 4 ay aralıklarla adli kontrolün devamına ilişkin bir karar verir. 

Tutukluluk

Tutukluluk, kanunda belirtilen şartların bulunması halinde kişinin ‘tutukevi’ adı verilen yerde alıkonulmasıdır. Tutuklama kararı verilebilmesi için gerekli şartlar şunlardır:

  • Suçun, tutuklama kararı verilecek kişi tarafından işlenme ihtimalinin yüksek olması,
  • Tutuklama kararı verilecek kişinin; kaçma, saklanma, delilleri karartma, veya suça konu kişiler üzerinde baskı yapacağına yönelik şüphe bulunması

Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçunda tutuklama kararı verilebilir. Ancak bu suç, suç eşyasını bildirmeme şeklinde gerçekleşmiş ise verilecek cezanın üst sınırı 2 yıldan az olduğu için tutuklama kararı verilemez. Aynı şekilde, suçun faili 15 yaşından küçükse yine bu kişiler hakkında tutuklama kararı verilemez. 

Tutukluluk süresi, bu suç bakımından en fazla 1 yıldır. Bu süre gerekli hallerde 6 ay daha uzatılabilir. Tutukluluk süreleri, suçu işlediği sırada 12 ila 15 yaş arasında olanlar için yarısı oranında 15 ila 18 yaş arasında olanlar için üçte iki oranında uygulanır. 

Tutuklama kararlarına ve salıverilme talebine ilişkin kararlara karşı şüpheli, eşi, veli/vasisi, müdafii (avukatı) itirazda bulunabilir. İtiraz, kararın öğrenilmesinden itibaren 7 gün içinde kararı veren sulh ceza hakimliğinin bağlı olduğu asliye ceza mahkemesine yapılır.

Suç Eşyasının Satın Alınması veya Kabul Edilmesi Suçunda Soruşturma Sonucu Verilebilecek Kararlar

Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçunda soruşturma sonucu verilebilecek kararlar şunlardır:

  • Soruşturmaya yer olmadığı kararı (SYOK)
  • Kovuşturmaya yer olmadığı kararı (KYOK)
  • İddianamenin düzenlenmesi

Soruşturmaya Yer Olmadığı Kararı (SYOK)

Yetkili makamlara bildirilen davranışın suç oluşturmadığının açıkça anlaşılması veya bildirimin soyut ve genel nitelikte olması halinde soruşturmaya yer olmadığı kararı verilir. Bu karar ile söz konusu eylem hakkında soruşturma açılamaz ve kişiye şüpheli sıfatı verilemez.

Örneğin; ‘İstanbul’da herkes kaçak telefon kullanıyor’ şeklindeki bir ihbar, genel ve bir kimseye yüklenemeyecek bir ihbar olduğundan savcı, soruşturmaya yer olmadığı kararı verilecektir. 

Soruşturmaya yer olmadığı kararını savcı verir. Savcının bu kararına karşı, kararın bildirilmesinden itibaren 15 gün içinde sulh ceza hakimine itirazda bulunulabilir. 

Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı (KYOK)

Kovuşturmaya yer olmadığı kararı, soruşturma konusu suç hakkında dava açılamayacağına ilişkin karardır. Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçunda kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilebilecek haller şunlardır:

  • Şüphelinin suçu işlediğine yönelik yeterli delilin bulunmaması,
  • Tarafların uzlaşmış olması,
  • Dava zamanaşımı süresinin dolmuş olması,
  • Suça konu fiil nedeniyle daha önceden açılmış bir dava veya bu konuda verilmiş bir kararın bulunması.

Kovuşturmaya yer olmadığı kararına itiraz edilebilir. İtiraz, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde savcının bağlı olduğu sulh ceza hakimliğine yapılır. 

İddianamenin Düzenlenmesi

İddianame, şüpheli hakkında kamu davası açılması istemini içeren bir belgedir. Şüphelinin suçu işlediğine ilişkin yeterli delil varsa ve KYOK kararı da verilemiyorsa, savcı iddianame düzenler. Düzenlenen bu iddianamenin kanuna uygun bir şekilde hazırlanmış olması halinde mahkemece iddianamenin kabulüne karar verilir. Mahkemenin bu kararı ile şüpheli hakkında kamu davası açılmış olur. 

Suç Eşyasının Satın Alınması veya Kabul Edilmesi Suçunun Savunması

Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçunun savunması, kişilerin kendilerini temize çıkarması bakımından en etkili araçtır. Özellikle yargılama aşamasında, suça konu hususların hukuki olarak ele alınması ve bu yönde bir savunma gerçekleştirilmesi önemlidir. Bu kapsamda savunma sırasında şu hususlar ileri sürülebilir:

  • Şüpheli/sanığın, sahip olduğu eşyanın suç işlenmesi yoluyla elde edilmediği,
  • Şüpheli/sanığın, elde ettiği eşyanın suç eşyası olduğunu bilmediği veya bilmesinin mümkün olmadığı,
  • Şüpheli/sanığın elde ettiği suç eşyasının değerinin az olduğu,
  • Şüpheli/sanığın eylemlerinin teşebbüs aşamasında kaldığı,
  • Mağdurun, şüpheli/sanığın cezasında indirim yapılacak veya cezasını kaldıracak kimselerden olduğu,
  • Şüpheli/sanığın akıl hastalığının bulunduğu ve suç işlemiş olduğunu idrak edemediği,
  • Şüpheli/sanığın yaşının küçük olduğu,
  • Şüpheli/sanığın suça konu eylemleri gerçekleştirirken alkol, uyuşturucu veya hipnoz gibi geçici durumlar altında bulunduğu,
  • Şüpheli/sanığın sağır ve dilsiz olduğu,
  • Şüpheli/sanığın suç işlemek zorunda kaldığı,
  • Şüpheli/sanığın suçu, cebir tehdit ve şiddet altında işlediği.
  • Şüpheli/sanık hakkında gerçekleştirilen işlemler veya yargılamada usule aykırılıkların bulunduğu,
  • Şüpheli/sanık lehine delillerin toplanmadığı, 
  • Toplanan delillerin, şüpheli/sanığın suç işlediğine yönelik yeterli kanıt oluşturmadığı,
  • Toplanan delillerin hukuka aykırı olarak elde edildiği,

Bu iddialar ve savunmalar dışında, kişinin dosyasına özel başka sebepler de ortaya çıkabilir. Özellikle hukuki olarak sürece dair bilgisi olmayan şüpheli/sanık, kendisi lehine olan durumların farkında olmayabilir. Bu nedenle, savunma sırasında kişilerin uzman ceza avukatına danışmasında fayda vardır.

Suç Eşyasının Satın Alınması veya Kabul Edilmesi Suçunda Ceza Yargılaması Aşaması

Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçunda ceza yargılaması aşaması, kamu davasının açılması ile başlayan ve mahkemenin şüpheli hakkında bir karar vermesiyle sona eren aşamadır. Bu aşamaya ‘kovuşturma aşaması’ da denilmektedir. Kovuşturma aşamasında şüpheli, sanık olarak adlandırılır. 

Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçunda ceza yargılaması aşaması, suçun işleniş şekline göre değişiklik gösterebilir. 

Suçun; suç eşyasının satılması, devredilmesi, satın alınması veya kabul edilmesi fiilleriyle işlenmesi halinde yargılama genel hükümlere göre yürütülür. Suçun, suç eşyasının bildirilmemesi şeklinde gerçekleşmesi halinde ise hakim, basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verebileceği gibi genel hükümlere göre de yargılama yapabilir. 

Ceza yargılamasının, basit yargılama usulüne göre yapılmasına karar verilirse, iddianame sanık ve mağdura gönderilir. Sanık ve mağdurun, 15 gün içinde iddianamede belirtilen hususlara yönelik savunma ve beyanlarını yazılı olarak bildirmesi gerekmektedir. Bu süre dolduğunda, duruşma yapılmaksızın karar verilir. Bu kararlara karşı itiraz kanun yoluna gidilebilir.

Ceza yargılamasının, genel hükümlere göre yapılmasına karar verilmesi halinde ise, duruşmalar yapılır, sanık, mağdur ve tanıklar dinlenir, alanında uzman bilirkişilerin görüşleri alınır, toplanan deliller tartışılarak bir sonuca ulaşmaya çalışılır. Yargılama sonunda hakim, tüm bu süreçte edindiği kanaate göre bir karar verir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna gidilebilir.

Suç Eşyasının Satın Alınması veya Kabul Edilmesi Suçunda Zamanaşımı

Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçunda dava zamanaşımı süresi 8 yıl, ceza zamanaşımı süresi 10 yıldır. Bu süreler, 12 ila 15 yaş arasındaki çocuklar için ½ oranında, 15 ila 18 yaş arasındaki çocuklar için ⅔ oranında uygulanır.

Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçunda dava zamanaşımı süresi, suça konu fiillerin gerçekleştirildiği tarihten başlar. Ceza zamanaşımı süresi ise, istinaf yoluna başvurulmaması veya istinaf mahkemesinin olaya ilişkin bir karar vermesi ile başlar. 

Dava zamanaşımı süresinin dolması halinde, hakim davanın düşmesine karara verir. Sanık hakkında herhangi bir hüküm verilemez. Ceza zamanaşımı süresinin dolması halinde ise, sanık hakkında verilmiş cezanın infazı gerçekleştirilemez. 

Suç Eşyasının Satın Alınması veya Kabul Edilmesi Suçunda Mahkemenin Verebileceği Kararlar

Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçunda mahkemenin verebileceği kararlar şunlardır:

  • Beraat,
  • Ceza verilmesine yer olmadığı kararı (CYOK),
  • Mahkumiyet,
  • Adli para cezasına çevirme,
  • Hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB),
  • Cezanın ertelenmesi,
  • Davanın düşmesi,

Beraat

Beraat, sanığın yargılama konusu olayda suçsuz bulunması halinde verilecek karardır. Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçunda, sanığın suçu işlememiş olduğunun anlaşılması veya suçu işlemiş olsa dahi, hukuka aykırılığı ortadan kaldıran bir sebebin bulunması durumunda beraat kararı verilir. 

Örneğin; suç eşyasının satıldığına dair ihbar alan polis ekipleri, fail ile iletişime geçerek alıcı gibi davranır ve suça konu eşyayı satın alırsa, suça konu fiili gerçekleştirmiş olacak ancak görevin yerine getirilmesi söz konusu olduğundan hukuka aykırılık ortadan kalkacaktır. 

Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı (CYOK)

Ceza verilmesine yer olmadığı kararı, suçlu bulunmasına rağmen birtakım nedenlerle sanığa ceza verilmemesidir. Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçunda ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilecek durumlar şunlardır:

  • Sanığın 12 yaşından küçük olması, 
  • Sanığın akıl hastalığının bulunması, 
  • Sanığın alkol, uyuşturucu veya hipnoz gibi geçici durumlar altında bulunması, 
  • Sanığın sağır veya dilsiz olması, 
  • Sanığın zorunlu nedenlerle suçu işlemiş olması, (Kaçak ilacı kullanmazsa öleceği gibi)
  • Sanığın suçu zorlama, şiddet veya tehdit nedeniyle işlemiş olması,
  • Sanığın, kaçınılmaz bir hataya düşmesi, 
  • Cezayı kaldıran nitelikli halin varlığı. 

Mahkumiyet

Mahkumiyet; sanığın suç işlediğinin tereddüte yer bırakılmaksızın tespiti halinde verilen karar türüdür. 

Mahkumiyet kararı ile sanığa verilecek ceza da açıklanır. Hakim, ceza yerine güvenlik tedbirlerine veya ceza ile birlikte güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına karar verebilir. 

Hakimin güvenlik tedbirine karar vermesi halinde; sanık, birtakım haklardan yoksun bırakılabilir, suç nedeniyle elde edilen eşya ve kazançlarına el konulabilir (müsadere), sanık yabancıysa sınır dışı edilebilir, çocuk veya akıl hastasıysa bu kişilere özgü tedbirlere karar verilebilir. 

Sanığın, mahkumiyetinin kesinleşmesi ve cezasının infazına başlanmasından itibaren 3 yıl içinde tekrar suç işlemesi durumunda, tekerrür hükümleri gündeme gelir. Bu kapsamda; sanığın yeni işlediği suç, adli para cezasını gerektirse de hapis cezası uygulanır, cezası infaz edilmesine rağmen denetim şartıyla serbest bırakılır. 

Mahkumiyet ile gündeme gelecek diğer bir konu ‘iyi hal indirimi’ olarak da adlandırılan takdiri indirimdir. Sanığın geçmişi, yargılama aşamasındaki tavır ve davranışları, verilecek cezanın failin geleceği üzerindeki muhtemel etkisi değerlendirilerek cezasında ¼ oranında indirime gidilebilir. Ancak sanığın davranışları, mahkemeyi etkilemeye yönelik olmamalıdır.

Adli Para Cezasına Çevirme

Adli para cezasına çevirme, sanığa verilen 1 yıl veya daha az süreli hapis cezalarının para cezasına çevrilmesine dair karar türüdür. Hakim adli para cezasına karar verirken ayrıca sanığın ekonomik durumu, davranışları ve geçmişini de göz önüne alır. 

Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçunun; suç eşyasını bildirmeme şeklinde işlenmesi hali dışındaki tüm hallerde adli para cezasına çevirme kararı verilebilir. Ancak sanığa verilecek hapis cezasının 1 yıl veya daha az süreli olması gerekir. 

Suçu bildirmeme halinde, verilecek cezanın hapis cezası olarak seçilmesi halinde, seçimlik hapis cezası adli para cezasına çevrilemeyecektir.

Adli para cezasına karar verilmesi halinde hakim, en az 5 gün en çok 10 bin gün olmak üzere bir gün sayısı belirler. Belirlediği gün sayısı ile günlük ödenmesi gereken en az 20 en çok 100 TL’lik bir miktar ile çarpar. Çıkan sonuç, ödenmesine karar verilen net adli para cezası olarak hükmolunur. 

Hakim, adli para cezasının tek seferde veya taksitlerle ödenmesine karar verebilir. Tek seferde ödeme yapılmasına karar vermişse, para cezası en geç 1 yıl içinde ödenmelidir. Taksitlerle ödenmesine karar vermişse, en geç 2 yıl içinde cezanın ödenmesi gerekir. 

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı (HAGB)

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, yargılama sonunda verilecek hükmün açıklanmamasıdır. Hükmün açıklanmaması durumunda, sanık hakkında verilecek ceza da infaz edilemez. 

Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçunda, HAGB kararı şu hallerde verilir:

  • Verilen hapis cezasının 2 yıl veya daha az olması, 
  • Sanığın önceden kasten bir suç işlenmemiş olması,
  • Sanığın bir daha suç işlemeyeceğine yönelik kanaatin oluşması,
  • Suç dolayısıyla zarara uğrayan mağdurun bu zararının giderilmesi.

Hükmün açıklanması kararı ile birlikte hakim, sanığın uyması gereken birtakım yükümlülükler belirler. 5 yıl boyunca bu yükümlülüklere uyan ve bu süre içerisinde kasten suç işlemeyen sanığın davasının düşmesine karar verilir. HAGB kararı sicile işlemez.

5 yıllık denetim süresi içinde yükümlülüklerine uygun davranmayan ve kasten suç işleyen sanık hakkında verilecek hüküm açıklanır. Hükümde belirtilen cezanın infazına geçilir. Sanığın durumu göz önünde bulundurularak bu cezanın yarısının uygulanmasına, hapis cezasının ertelenmesine veya başka seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar verilebilir.

Cezanın Ertelenmesi

Cezanın ertelenmesi, sanık hakkında hükmolunan hapis cezasının bir süre uygulanmamasına ilişkin karar türüdür. Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçunda, cezanın ertelenmesi kararı verilebilmesi için gerekli şartlar şunlardır:

  • Verilen hapis cezasının 2 yıl veya daha az olması, (18 yaşından küçükler ve 65 yaşından büyükler bakımından bu süre 3 yıldır)
  • Kasten işlenmiş bir suç nedeniyle 3 aydan fazla mahkumiyetin bulunmaması,
  • Şüphelinin tekrar suç işlemeyeceğine yönelik kanaatin oluşması.

Cezanın ertelenmesi kararının verilmesi ile birlikte hakim, en az 1 en çok 3 yıl olmak üzere bir denetim süresi belirler. Belirlediği bu süre içinde belirli yükümlülüklerin yerine getirilmesine karar verebileceği gibi sanığın durumu gözetilerek denetim süresinin yükümlülük olmaksızın geçirilmesine de karar verebilir.

Yükümlülüklerine uymayan ve hakimin uyarılarına rağmen bu davranışlarına devam eden ya da denetim süresi içinde kasten suç işleyen sanık hakkındaki erteleme kararı kaldırılır ve cezası cezaevinde çektirilir. Tersi bir durumda, sanığın yükümlülüklerine uygun davranması ve denetim süresini iyi halli olarak geçirmesi durumunda cezası infaz edilmiş sayılır. 

Davanın Düşmesi

Davanın düşmesi, kanunda belirtilen nedenlerin bulunması halinde yargılamanın sona erdirilmesidir. Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçunda davanın düşmesi kararı verilebilecek haller şunlardır:

  • Sanığın ölümü,
  • Dava açmadan önce uzlaşma yoluna gidilmemiş olması,
  • Dava zamanaşımı süresinin dolması,
  • Sanığın yargılama konusu fiili hakkında zaten dava açılmış olması veya  daha önceden verilmiş bir kararın bulunması,
  • Genel af ilan edilmesi.

Suç Eşyasının Satın Alınması veya Kabul Edilmesi Suçunda İstinaf ve Yargıtay Süreci

Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçunda istinaf kanun yoluna gidilmesi mümkündür.

İstinaf kanun yoluna başvuru, kararı veren mahkemeye dilekçe verilmesi veya karar verilirken zabıt katibine istinaf talebinin bildirilmesi ile gerçekleştirilir. İstinafa başvurma süresi 7 gündür. 7 gün içinde istinafa başvurulmaması durumunda mahkeme kararı kesinleşir, cezanın infazına geçilir.

Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçunda Yargıtay’a başvurulamaz. Çünkü TCK madde 286’da 5 yıl veya daha az hapis cezalarına karşı temyiz yoluna gidilemeyeceği ifade edilmektedir.

DİKKAT: Suçun, suç eşyasını bildirmeme şeklinde gerçekleşmesi durumunda, hakim basit yargılama usulüne karar vermişse istinaf kanun yoluna gidilmeden önce itiraz kanun yoluna gidilmelidir. İtiraz kanun yoluna başvuru; 7 gün içinde, ağır ceza mahkemesine verilecek bir dilekçe ile veya zabıt katibine beyanda bulunmak suretiyle yapılır. 

Sonuç

Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçu, günümüzde sıklıkla karşılaşılan bir suç tipidir. Kişiler, gerek soruşturma aşamasında gerek kovuşturma aşamasında sahip oldukları hakları bilmemeleri sebebiyle olması gerekenden daha ağır bir cezayla karşı karşıya kalabilmektedir. Bu noktada hak kayıplarının önüne geçilebilmesi için uzman ceza avukatına danışılması yararlı olacaktır.