Şantaj suçu ve cezası

Şantaj Suçu ve Cezası

Şantaj suçu, Türk Ceza Kanunu’nda Hürriyete Karşı Suçlar başlığı altında düzenlenen suç tipidir. Bu suç kapsamında; hakkı olmayan bir eylem gerçekleştireceğinden bahisle bir kimseyi kanuna aykırı veya yükümlü olmadığı bir şeyi yapmaya veya yapmamaya zorlayan kişiler 3 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmaktadır.

Şantaj Suçu Nedir?

Şantaj suçu; bir kimsenin yapmak istemediği bir şeye zorlanması yahut yapmak istediği bir şeyin engellenmesi sonucu oluşan suç türüdür. Suça ilişkin kanuni düzenleme Türk Ceza Kanunu m.107 hükmünde yer almaktadır.

TCK 107:

Hakkı olan veya yükümlü olduğu bir şeyi yapacağından veya yapmayacağından bahisle, bir kimseyi kanuna aykırı veya yükümlü olmadığı bir şeyi yapmaya veya yapmamaya ya da haksız çıkar sağlamaya zorlayan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.

Kendisine veya başkasına yarar sağlamak maksadıyla bir kişinin şeref veya saygınlığına zarar verecek nitelikteki hususların açıklanacağı veya isnat edileceği tehdidinde bulunulması halinde de birinci fıkraya göre cezaya hükmolunur..”

Şantaj Suçu Nasıl Oluşur? 

Şantaj suçu, kanunda yer alan farklı eylemlerden herhangi birinin gerçekleştirilmesiyle oluşur. Kanuni düzenlemeye göre şantaj suçunu oluşturan eylemler şunlardır:

  • Hakkı olan veya yükümlü olduğu bir şeyi yapacağını veya yapmayacağını öne sürerek;
    • Bir kimseyi, kanuna aykırı bir şeyi yapmaya zorlamak,
    • Bir kimseyi, yükümlü olmadığı bir şeyi yapmaya veya yapmamaya zorlamak,
    • Bir kimseden haksız çıkar sağlamak. (TCK m.107/1)
  • Kendisine veya başkasına yarar sağlamak maksadıyla kişinin şeref ve saygınlığına zarar verecek birtakım hususların açıklanacağı veya ileri sürüleceği tehdidinde bulunmak (TCK m.107/2)

Yukarıda sayılan eylemlerden herhangi birinin gerçekleştirilmesi bu suçun oluşması için yeterlidir.

Hakkı Olan veya Yükümlü Olduğu Bir Şeyi Yapacağını veya Yapmayacağını İleri Sürerek Şantaj Suçu İşlemek (TCK m.107/1)

Şantaj suçunu oluşturan ilk hâl, hakkı olan veya yükümlü olduğu bir şeyi yapacağını veya yapmayacağını ileri sürerek bir kimseyi kanuna aykırı bir şeyi yapmaya zorlamaktır.

Örneğin; “benimle birlikte suç işlersen bendeki fotoğraflarını kimseye göndermem” şeklinde bir beyanda bulunan kişi bu hâl kapsamındaki suçu işlemiş olur.

İkinci hâl, hakkı olan veya yükümlü olduğu bir şeyi yapacağını veya yapmayacağını ileri sürerek, bir kimseyi yükümlü olmadığı bir şeyi yapmaya veya yapmamaya zorlamaktır.

Örneğin; “Benimle birlikte olursan, peşini bırakırım” şeklinde beyanda bulunan kişi bu hâl kapsamında, şantaj suçunu işlemiş olur.

Üçüncü hâl ise, hakkı olan veya yükümlü olduğu bir şeyi yapacağını veya yapmayacağını ileri sürerek, bir kimseden haksız çıkar sağlamaktır.

Örneğin, “bu telefonu ücretsiz verirsen, işlediğin suç sebebiyle ihbarda bulunmam” şeklinde beyanda bulunan kimse bu hâl kapsamındaki suçu işlemiş olur.

Şeref ve Saygınlığa Zarar Verecek Birtakım Hususların Açıklanacağı Tehdidi ile Şantaj Suçu İşlemek (TCK m.107/2)

Şantaj suçunu oluşturan bir diğer eylem; yarar sağlamak maksadıyla, bir kimsenin şeref ve saygınlığına zarar verecek nitelikteki birtakım hususların açıklanacağı tehdidinde bulunmaktır. Ancak açıklanacağı ile tehdit edilen husus herkes tarafından bilinen bir husus olmamalıdır.

Şantaj suçunun bu işlenme şekli, tehdit suçu ile karıştırılmaktadır. Ancak Şantaj suçunun bu tipi, tehdit suçundan “haksız yarar sağlama amacı” şartı ile ayrılmaktadır. Şantaj suçunda haksız yarar sağlamak maksadıyla tehditte bulunulurken, tehdit suçunda yalnızca tehdit söylemlerinde bulunulmaktadır.

Suçun oluşması için hukuka aykırı yararın elde edilmiş olması şart değildir. Bu maksatla bir kimsenin tehdit edilmesi suçun oluşması için yeterlidir.

Örneğin; “eğer bana 5000 TL vermezsen, yaptığın kötülükleri herkese anlatırım” söyleminde bulunan bir kişi bu suçu işlemiş olur.

Konuya ilişkin bir Yargıtay kararında; “anlaşmalı boşanmayı kabul etmezsen, görüntülerini paylaşıp seni rezil ederim” cümlesinin şantaj suçunu oluşturduğu kabul edilmiştir. (Yargıtay 4. CD. 2013/23931 E. 2014/19765 K.)

Şantaj Suçu Cezası

Şantaj suçunun icrai hareketle işlenmesi suçunun cezası, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası ve 5000 güne kadar adlî para cezasıdır. Dolayısıyla, kişi hem hapis cezası hem de adli para cezasına mahkum edilmektedir.

Cezanın miktarı, alt ve üst sınırlar arasında hâkim tarafından belirlenir. Hâkim cezayı belirlerken, olayın gerçekleşme biçimini, zamanını, yerini ve meydana gelen zararın büyüklüğünü gözetmektedir.

Şantaj Suçuna Teşebbüs, İştirak ve İçtima

Teşebbüs, elde olmayan birtakım sebeplerle suçun tamamlanamaması hâlidir. Şantaj suçu; ilgili söylemlerin mağdura iletilmesiyle oluştuğundan gündelik hayatta bu suça teşebbüsle karşılaşmak pek mümkün değildir. Ancak icra hareketleri bölünebiliyorsa teşebbüs söz konusu olabilir. Teşebbüs aşamasında kalan suçun cezasından bir miktar indirim yapılır.

Örneğin; fail (A), şantaj söylemleri içeren mesajını mağdur (B)’ye sosyal medya aracılığı göndermiştir. Ancak mesaj, internet bağlantısı sebebiyle (B)’ye ulaşamamıştır. Bu durumda suç, elde olmayan sebeplerle işlenememiş olacaktır. Dolayısıyla teşebbüs aşamasında kalmış sayılacaktır.

İştirak, aynı suçu birden fazla kişinin işlemesi hâlidir. Suça iştirak edilmesi; yardım etme, azmettirme veya birlikte faillik şeklinde görülebilir. Şantaj suçuna iştirak edenler, suçun işlenmesi noktasındaki etkilerine göre ayrı ayrı cezalandırılmaktadırlar.

Örneğin, birden çok kişi kişi tarafından yönetilen bir sosyal medya hesabı üzerinden, yine birden çok kişinin mesajları ile kişilere şantaj yapılması sonucunda, bu kişilerden her biri ayrı ayrı cezalandırılacaktır.

İçtima, aynı eylemlerin birden fazla suçu oluşturması durumunda gündeme gelir. Şantaj suçunu oluşturan söylemler aynı zamanda başka bir suçu da oluşturursa, en fazla cezayı gerektiren suçtan cezalandırılır.

Şantaj Suçu ve Cezası

Şantaj Suçunun Soruşturma Aşaması

Soruşturma aşaması, suç işlendiği bilgisi savcıya ulaştıktan sonra, savcının işin gerçeğini araştırmaya başladığı evredir. Bu aşamada, aşağıdaki işlemler uygulanır.

  • Şikâyet – İhbar
  • Gözaltı (Gerekli görülürse)
  • Delillerin toplanması
  • İfade ve Sorgu
  • Uzlaşma
  • Adli kontrol veya tutukluluk (Gerekli görülürse)

Şikâyet-İhbar

Şikayet, suç mağdurunun yazılı yahut sözlü bildirimiyle yetkili makamların suça ilişkin fiilden haberdar edilmesidir. İhbar ise bu bildirimin suçla ilgisi olan yahut olmayan herhangi bir kişi tarafından yapılması halidir. Şantaj suçunda, yalnız mağdur değil, herhangi bir kişi suç duyurusunda bulunarak suçun soruşturulmasını sağlayabilir.

Şikayet ve ihbar bildirimleri, Cumhuriyet savcılıkları ile polis-jandarma birimlerine yapılmaktadır. Bu durumda, suç bildirimini öğrenen savcılık derhal suça ilişkin soruşturma süreçlerini başlatmaktadır.

Gözaltı

Gözaltı, belirli durumlarda, suç işlediğinden şüphelenilen kişinin adli makamların denetimi altında tutulmasıdır. Gözaltı süresi, toplamda 24 saati aşmamaktadır, bu süreye nezarethanede, polis arabasında ve sorgu odasında geçirilen süreler de dahildir.

Birden fazla kişi tarafından işlenen suçlarda gözaltı süresi, her gün sonunda yeniden uzatma kararı alınarak toplamda 3 gün süreyle devam edebilir.

Gözaltı kararına itiraz etmek isteyenler, bu taleplerini Sulh Ceza Hakimliği’ne iletebilirler. Bu talepler, gözaltına alınan kişi, eşi, avukatı veya yasal temsilcisi (anne, baba, kardeş gibi) tarafından ileri sürülebilir.

Şantaj şüphesiyle gözaltı kararı verilebilir, ancak bu karar için belirli koşulların oluşmuş olması gerekmektedir. Örneğin, kişi sınırdan kaçarken yakalanmışsa veya izini kaybettirmeye çalışıyorsa, bu durum gözaltı kararı alınmasını haklı kılabilir.

12 yaşından küçük çocuklar ile 15 yaşından küçük sağır ve dilsizler için gözaltı kararı verilemez.

Delillerin Toplanması

Suç şüphesinin ortaya çıkmasının ardından, savcı, gerçeğe ulaşabilmek için çeşitli deliller toplar ve değerlendirir. Bu deliller sadece şüphelinin aleyhine değil, aynı zamanda lehine olan yani suçu işlemediğini gösteren delilleri de kapsar.

Şantaj suçuyla ilgili en önemli delillere örnek olarak; tanık ifadeleri, mesaj içeriklerini gösteren ekran görüntüleri ve ses kaydı yapan güvenlik kamerası kayıtları verilebilir.

Delillerin toplanma amacı, olayın gerçekleşme şeklini objektif bir şekilde ortaya koymaktır. Bu nedenle, suçla ilgili her türlü delil toplanır. Ancak, dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, elde edilen delillerin hukuka uygun bir şekilde toplanmış olmasıdır. Hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delilin hiçbir koşulda kullanılabilmesi mümkün değildir.

Hukuka aykırı delillere örnek olarak; kişinin rızası alınmadan elde edilen görüntü veya ses kaydı veya savcı kararı olmadan kaydedilen telefon görüşmeleri verilebilir. Bu tür deliller yargılamaya esas alınmaz.

İfade ve Sorgu

İfade, suç şüphesi altındaki bir bireyin, olaya ilişkin soruların sorulması amacıyla soruşturma henüz dava sürecine geçilmeden önce, savcı veya emniyet birimleri tarafından dinlenmesidir. Sorgu ise, dava aşamasında ya da soruşturma aşamasında, sanığın suçla ilgili olarak hâkim veya savcı önünde dinlenmesidir.

İfadesi alınacak şüpheliye, belirtilen yer ve zamanda hazır bulunması için önceden bir davetiye gönderilir. Yapılan davete rağmen ifade vermeye gitmeyen şüpheli hakkında zorla getirme kararı çıkartılır ve emniyet personeli tarafından getirilir.

İfade alınmaya başlandığında, öncelikle kişinin kimlik bilgileri doğrulanır ve kendisine yöneltilen suç şüphesi ve olay anlatılır. Bu süreçte, ifade veren kişiye sorular sorularak ifadesi güçlendirilebilir.

Kişiye, ifade verme süreci boyunca sahip olduğu haklar öğretilir. Örneğin, avukat bulundurma hakkı, susma hakkı vb. Şüpheliye, bu haklar öğretilmeden ifade ve sorgu süreçlerinin tamamlanması hukuka aykırıdır.

İfade sırasında, tehdit, cebir, işkence veya uyuşturucu ilaç kullanımı gibi yasak yöntemler uygulanamaz; bu tür ifadeler hukuka aykırıdır. Bu tür durumla karşılaşan kişi, derhal yetkililere bilgi vermelidir. Bununla birlikte, yasak usuller uygulanarak alınan ifade beyanları yargılamada ve ceza tayininde kullanılamamaktadır.

İfade alma sırasında her iki tarafın beyanları tutanağa kaydedilir. Tüm beyanlar alındıktan sonra, şüpheliye tutanak okutulur ve imzalatılır. Tutanağın içeriğiyle ilgili herhangi bir çelişki durumunda, imza atılmamalı ve durum derhal yetkililere bildirilmelidir.

İfade ve sorgu aşaması, soruşturmanın seyrini belirlemede kritik bir rol oynar. İfadelerin içindeki çelişkiler ve delillerle olan uyumsuzluklar değerlendirilir; bu detaylar önemli ipuçları sağlar. Bu nedenle, ifade ve sorgu sürecinin yönetiminde, uzman bir ceza avukatından destek alınmasında fayda vardır.

Uzlaşma

Uzlaşma, suç mağduru ve fail arasında anlaşma sağlanarak failin suçundan dolayı cezalandırılmamasını ifade eder. Ancak, şantaj suçuyla ilgili olarak, uzlaşma prosedürü uygulanamaz.

Adli Kontrol

Adli kontrol, tutuklama yerine uygulanan bir tedbirdir ve şüphelinin belli yükümlülüklere tabi tutularak adli makamların gözetimi altında hareket etmesini sağlar. Bu önlemler arasında; imza verme, yurt dışına çıkış yasağı, sürücü belgesinin teslimi, ev hapsi, elektronik kelepçe kullanımı gibi önlemler bulunmaktadır.

Adli kontrol tedbirine karar verilebilmesi için, tutuklama şartlarının gerçekleşmiş olması gerekmektedir. Bu tedbirin süresi en fazla 2 yıldır, ancak zorunlu durumlarda 1 yıl daha uzatılabilir.

Adli kontrol kararına itiraz edilebilir. İtiraz, soruşturma aşamasında sulh ceza hakimliğine, kovuşturma aşamasında dosyanın görüldüğü mahkemeye karardan itibaren 7 gün içinde yapılır. İtiraz mercii, yükümlülükleri kaldırabilir veya değiştirebilir.

Şantaj suçunu işleyen bir kişi bakımından, tutuklama sebeplerinin mevcudiyeti halinde, tutuklama yerine adli kontrol tedbirinin yeterli olduğu düşünülüyorsa, adli kontrol tedbirine hükmedilebilir.

Tutukluluk 

Tutuklama, şüphelinin delilleri yok etmemesi, tanıkları etkilememesi veya kaçmaması amacıyla alınan bir tedbirdir. Kişi, tutuklu kaldığı süre boyunca cezaevinde tutulur. Dolayısıyla tutuklama kararı bir ceza değil, önlemdir. Tutuklama kararının verilmesi için sağlanması gereken şartlar şunlardır:

  • Kuvvetli suç şüphesi bulunmalıdır,
  • Kaçma şüphesi veya delilleri karartma şüphesi bulunmalıdır,
  • Adli kontrol tedbiri yetersiz kalmalıdır.

Şantaj suçundan yürütülen bir soruşturmada ya da görülen bir davada, tutuklama kararı verilebilir. Ancak yukarıdaki şartların varlığı somut delillerle güçlendirilmelidir. Örneğin, şantaj suçunun işlendiğine dair kesin deliller bulunmalıdır. Failin kaçma şüphesini gösteren emareler bulunmalıdır. Bu hâller somut bir şekilde ortaya konulmadan tutuklama kararı verilirse, karar hukuka aykırı olur.

Hukuka aykırı tutuklama kararlarına karşı itiraz edilebilir. Bu itiraz, kararı veren mahkemenin yargı çevresindeki Asliye Ceza Mahkemesine, kararı takip eden 7 gün içinde yapılır. Tutuklunun eşi, avukatı ve yasal temsilcisi (Anne, baba, kardeş) bu itirazda bulunma hakkına sahiptir.

Hakkında tutuklama kararı verilen kişi, en fazla 1 yıl tutuklu kalabilir. Ancak gerekçesi gösterilerek bu süre 6 ay daha uzatılabilir.

Şantaj Suçunda Soruşturma Sonucu Verilebilecek Kararlar

Şantaj suçundan yürütülen soruşturma sonucunda aşağıdaki kararlar verilebilir.

  • Soruşturmaya yer olmadığı kararı (SYOK)
  • Kovuşturmaya yer olmadığı kararı (KYOK)
  • İddianamenin düzenlenmesi kararı

Soruşturmaya Yer Olmadığı Kararı (SYOK)

Savcılığa iletilen suç ihbarı genel ve soyut bir karakter taşıyorsa ya da başlangıçta suç oluşturmadığı açıkça anlaşılıyorsa, savcı, soruşturmaya hiç başlamayabilir. Bu durumda soruşturmaya yer olmadığı kararı (SYOK) verilir.

Örneğin, (A), (B)’ye rahatsız etme hareketlerine hemen son vermezsen seni şikâyet edeceğim şeklinde bir beyanda bulunmuşsa, (A)’nın bu beyanı suç oluşturmadığından savcı soruşturmaya hiç başlamadan SYOK kararı verebilir.

SYOK kararının yerinde olmadığını düşünen taraf, karara itiraz edebilir. Bu itiraz, kararın verilmesini takip eden 15 gün içinde, Sulh Ceza Hakimliğine yapılır.

Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı (KYOK)

Soruşturma sonuçlarına göre, savcı suç işlendiği konusundaki kanaatini destekleyecek yeterli delile ulaşamazsa, dava açılmamasına karar verebilir. Bu durumda, kovuşturmaya yer olmadığı kararı (KYOK) verilir. KYOK kararı sonucunda, dava açılmaz ve soruşturma dosyası kapatılır.

Örneğin, (D)’nin şantaj suçu içeren mesaj göndermesi sebebiyle ihbarda bulunulmuşsa ve (D)’nin bu mesajları gönderdiğinde dair hiçbir veriye ulaşılamamışsa savcı kovuşturmaya yer olmadığı kararı verebilir.

KYOK kararının yerinde olmadığını düşünen taraf, karara itiraz edebilir. Bu itiraz, kararın verilmesini takip eden 15 gün içinde, Sulh Ceza Hakimliğine yapılır.

İddianamenin Düzenlenmesi Kararı

Soruşturmanın sonucunda, savcı suç işlendiğine dair yeterli şüphe bulunması durumunda, dava açma kararı alabilir ve bir iddianame düzenleyebilir. Savcı hazırladığı iddianameyi mahkemeye sunar ve mahkeme tarafından kabul edilirse kamu davası açılır.

Şantaj Suçunun Savunması

Yargılama aşamasında kişi kendisini savunabilir. Bu savunmayı yaparken bazı iddialar ileri sürer. Her savunma nedeni somut olaya göre değişkenlik göstermektedir. Ancak, aşağıda şantaj suçuna ilişkin bazı örnek savunmalara yer verilmiştir.

  • Haksız yarar sağlama amacı olmadığı,
  • Kanunen tanınmış olan şikâyet hakkının kullanılacağının söylendiği,
  • Suç işleme kastı olmadığı,
  • Kasten hareket edilmediği,
  • Suç unsurlarının oluşmadığı,
  • Suçun, korkutma ve tehdit altında işlendiği,
  • Suç işlendiğini gösteren yeterli delil olmadığı,
  • Failin akıl hastası olduğu veya yaşının küçük olduğu,
  • Delillerin hukuka aykırı yollarla elde edildiği ve bu sebeple hükme esas alınamayacağı,
  • Sanığın daha öncesinde hiçbir suça karışmadığı,
  • Masumiyet karinesinin göz ardı edilerek yargılama yapıldığı,

Yukarıda belirtilen örnek savunmalar, olayın genel bir perspektiften ele alınmasını sağlasa da tüm olayın bütünlüğü göz önüne alınmalı ve hukuki değerlendirmeler buna göre yapılmalıdır. Bu nedenle, etkili bir savunma yapılabilmesi için, alanında uzmanlaşmış bir ceza avukatından yardım alınmasında fayda vardır.

Şantaj Suçunda Ceza Yargılaması Aşaması

Ceza yargılaması aşamasına uygulamada ‘kovuşturma evresi’ olarak da bilinen evredir. Bu evre davanın görüldüğü evredir. Ceza yargılaması aşaması, iddianamenin kabulüyle başlayıp, hâkim tarafından nihai kararın verilmesiyle sona erer.

Bu süreçte mağdur da duruşmalara katılabilir. Hatta avukatıyla kendisini temsil ettirebilir. Ancak bunun için “katılan” sıfatını almak için mahkemeden talepte bulunması gerekmektedir.

Her suç için yargılama usulü farklı olabilir. Şantaj suçundan görülen yargılama genel hükümlere göre yürütülür. Bu kapsamda; duruşmalar yapılır, duruşmalarda sanığa sorular sorularak söz hakkı verilir, görgü şahitleri dinlenir, alanında uzman bilirkişilerin görüşü alınır.

Yapılan duruşmaların sonucunda, hakim tüm dosyayı ve durumun özelliklerini göz önünde bulundurarak bir karar verir.

Şantaj Suçunda Zamanaşımı

Şantaj suçunda dava zamanaşımı süresi 8 yıl; ceza zamanaşımı süresi ise 10 yıldır. 

Dava zamanaşımı, suçun işlendiği tarihten itibaren işlemeye başlar ve bu süre geçtikten sonra dava açılamaz, ceza verilemez. Ceza zamanaşımı ise, cezaya hükmedilen kararın da kesinleştiği tarihten itibaren başlar ve bu süre geçtikten sonra cezanın infazı istenemez.

Şantaj Suçunda Mahkemenin Verebileceği Kararlar 

Yargılama evresi sonunda, hâkim somut olayı objektif bir şekilde değerlendirir ve karar verir. Hâkimin verebileceği kararlar aşağıdaki gibidir.

  • Beraat
  • Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı (CYOK)
  • Mahkûmiyet
  • Adli Para Cezasına Çevirme
  • Hükmün Açıklanmasının Geriye Bırakılması (HAGB)
  • Cezanın Ertelenmesi
  • Davanın Düşmesi

Beraat

Beraat, sanığın suç şüphesinden kurtulmasıdır. Beraat kararı; suçun sanık tarafından işlenmemesi, sanığın suç kastının olmaması ya da suçun unsurlarının oluşmaması durumlarında verilebilir.

Örneğin; (A)’nın sosyal medya hesabından (B)’ye yazılan şantaj içerikli mesajların aslında (A) tarafından değil de (A)’nın kardeşi (D) tarafından yazıldığı anlaşılırsa, (A) hakkında beraat kararı verilebilir.

Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı (CYOK)

Ceza verilmesine yer olmadığı kararı, kanunda öngörülmüş olan bazı durumlarda verilebilen bir karardır. Bu karar ile herhangi bir cezaya hükmedilmez.

Ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilebilecek hâller aşağıdaki gibidir.

  • Zorunluluk hâli
  • Hukuka aykırı bağlayıcı emrin yerine getirilmesi
  • Yaş küçüklüğü
  • İşlenen fiilin haksızlık içeriğinin azlığı
  • Karşılıklı hakaret
  • Sağır veya dilsizlik
  • Kusurluluğu ortadan kaldıran hataya düşülmesi
  • Suçun cebir veya tehdit altında işlenmesi
  • Şahsi cezasızlık sebeplerinin varlığı
  • Akıl hastalığı

Şantaj suçuna ilişkin yargılamada, yukarıdaki durumlardan herhangi birinin varlığı hâlinde CYOK kararı verilebilir. Örneğin; akıl hastalığı olan ve bu durumu belgelenen bir kişinin böyle söylemlerde bulunması durumunda CYOK kararı verilebilecektir.

Mahkûmiyet

Mahkûmiyet, bir kişinin yargılama sonucunda suçlu bulunarak hapis cezasına çarptırılması anlamına gelir. Şantaj suçundan yürütülen yargılamada 1 ve 3 yıl arasında bir hapis cezası belirlenir ve ek olarak 5000 gün adli para cezasına hükmedilir. Mahkûmiyet kararıyla birlikte ceza infaz süreci başlar.

Belirlenen cezadan bazı durumlarda 1/6’ya kadar iyi hâl indirimi uygulanabilir, ancak bu indirim hâkimin takdirine bağlıdır. Hâkim, bu kararı verirken sanığın sosyal ilişkileri, statüsü ve yargılama sürecindeki davranışları gibi faktörleri değerlendirir.

Eğer suçlu kişi, mahkûmiyet sonrasında 3 yıl içinde tekrar suç işlerse, tekerrür hükümleri devreye girer ve mahkûmiyet süresi artar.

Adli Para Cezasına Çevirme

Adli para cezasına çevirme, sanık hakkında hükmedilen hapis cezasının para cezasına çevrilmesidir. Ancak bunun için verilen cezanın 1 yıldan az olması gerekmektedir. 1 yıldan az hapis cezasına hükmedilen suçlarda, hâkimin takdirine bağlı olarak, adli para cezasına çevirme kararı verilebilir.

Şantaj suçunun alt sınırı 1 yıldır. Ancak iyi hâl indirimi ile 1 yılın altında düşme ihtimali bulunmaktadır. Dolayısıyla 1 yıldan az hapis cezasına hükmedilirse hapis cezası adli para cezasına çevrilebilir.

Şantaj suçunda ek olarak 5000 gün adli para cezasına da hükmedilmektedir. Ek olarak adli para cezasına hükmedilmesi, verilen hapis cezasının da adli para cezasına çevrilmesine engel değildir.

Hapis cezasının adli para cezasına dönüştürülmesi, gün bazında hesaplanan bir süreci içerir. Örneğin, 10 aylık hapis cezasına çarpmak için 300 gün kullanılır ve günlük miktar 20 TL ile 100 TL arasında belirlenir. Hâkim, bu aralıktaki günlük ücretin belirlerken, sanığın ekonomik ve sosyal durumu dikkate alır.

Hükmedilen adli para cezasının ödenmemesi durumunda, hükümlünün iki saat çalışmasının karşılığı bir gün olmak üzere, kamuya yararlı bir işte çalıştırılmasına karar verilir. Fakat hükümlü buna da uymazsa cezası hapis cezasına çevrilir ve cezaevinde infaz edilir.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB)

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, belirli bir süre boyunca hapis cezasının açıklanmamasını ve hiç mahkûmiyet olmamış gibi kabul edilmesini ifade eder. HAGB (Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması) kararı alabilmek için belirli koşulların sağlanması gerekmektedir, bu koşullar şunlardır:

  • Hükmedilen hapis cezası 2 yıldan az olmalıdır.
  • Sanık daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm edilmemiş olmalıdır.
  • Sanık, gelecekte tekrar suç işlemeyeceği konusunda güven vermelidir.

Bu kararın alınmasını takiben, sanığın bir sonraki 5 yıl içinde suç işlememesi gerekmektedir; aksi takdirde ceza açıklanır.

HAGB kararına karşı, aynı yargı çevresinde bulunan Ağır Ceza Mahkemesine, kararın verildiği tarihi izleyen 7 gün içinde itirazda bulunmak mümkündür.

Cezanın Ertelenmesi

Fail hakkında verilen cezanın 2 yıl veya daha az süreli olması, şüphelinin öncesinde 3 aydan fazla mahkumiyetinin bulunmaması durumunda, hâkim cezanın ertelenmesine karar verebilir. Ayrıca, şüphelinin bir daha suç işlemeyeceği yönünde güven yaratması da gerekmektedir. Kararın verilmesi hâkimin takdirine bağlıdır.

Cezanın ertelenmesi durumunda, 1 ila 3 yıl arasında denetim süresi belirlenir. Hükümlü, bu süre içinde herhangi bir suç işlemez ve kendisine yüklenen yükümlülüklere uyarsa, ceza infaz edilmiş sayılır.

Şantaj suçundan yürütülen yargılamada 2 yıldan az süreli cezaya hükmedilebilmesi mümkündür. Dolayısıyla hâkimin takdirine bağlı olarak, şantaj suçu işleyen kişiler hakkında cezanın ertelenmesi kararı verilebilir.

Davanın Düşmesi 

Karar verilmesinin elverişsiz olduğu durumlarda davanın düşmesi kararı verilebilir. Bu durumda sanık ceza almaz. Davanın düşmesi kararı verilebilecek hâllere örnek olarak; sanığın ölümü, af çıkması, şikâyetten vazgeçilmesi veya davanın zamanaşımına uğraması gibi durumlar verilebilir.

Örneğin, şantaj suçundan yürütülen bir yargılama sırasında, fail ölürse davanın düşmesi kararı verilir.

Şantaj Suçunda İstinaf ve Yargıtay Süreci

Yargılama sürecinde alınan karara itiraz etmek istendiğinde, kararın açıklandığı tarihi takip eden 7 gün içinde, ilgili mahkemeye istinaf başvurusu yapılabilir. Bu 7 günlük sürenin kaçırılmaması büyük önem taşır, aksi takdirde kararın denetlenmesi için başka bir yola başvurulamaz.

İstinaf başvurusunun sonucunda, istinaf mahkemesi (Bölge Adliye Mahkemesi) bir karar verir. Eğer bu kararın da hatalı olduğuna inanılıyorsa, kararın açıklandığı tarihten itibaren 15 gün içinde temyiz kanun yoluna (Yargıtay) başvurulabilir. Ancak her durumda temyize başvurmak mümkün değildir.

Bölge adliye mahkemesinin, şantaj suçuna ilişkin verdiği bozma kararlarına karşı temyiz yoluna başvuru mümkün değildir. Bu kararlar istinaf aşamasında kesinleşir.

Sonuç 

Şantaj suçuna dair soruşturma ve yargılama süreçleri, oldukça karmaşık ve özel detaylar içermektedir. Bu süreçlerde titizlikle hareket etmek ve belirlenen süreleri kaçırmamak kritik bir öneme sahiptir. Aksi halde, suç şüphesi altındaki bir kişi için adaletsiz sonuçlar ortaya çıkabilir. Bu nedenle, bu alanda uzmanlaşmış bir ceza avukatından yardım almak önemlidir.