Resmi belgeyi yok etme veya gizleme suçu ve cezası

Resmî Belgeyi Bozma, Yok Etme veya Gizleme Suçu ve Cezası

Resmî belgeyi bozma, yok etme veya gizleme suçu, Türk Ceza Kanunu’nda Kamu güvenine karşı suçlar başlığı altında düzenlenen bir suç tipidir. Resmî belgeyi bozma, yok etme veya gizleme suçu kapsamında; usulüne ve gerçeğe uygun olarak hazırlanmış bir resmî belgeyi değiştiren, bozan veya gizleyen kişi cezalandırılır.

İçindekiler

Resmî Belgeyi Bozma, Yok Etme veya Gizleme Suçu Nedir?

Resmî belgeyi bozma, yok etme veya gizleme suçu; gerçek bir resmî belgenin değiştirilmesi, bozulması ya da gizlenmesi yoluyla belge üzerindeki hakkın kullanımının engellenmesidir. Bu suç TCK m. 205 hükmünde düzenlenmiştir.

TCK 205:

“Gerçek bir resmî belgeyi bozan, yok eden veya gizleyen kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Suçun kamu görevlisi tarafından işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.” 

Resmî Belgeyi Bozma, Yok Etme veya Gizleme Suçu Nasıl Oluşur? 

Resmî belgeyi bozma, yok etme veya gizleme suçu; gerçek bir resmî belgenin bozulması, ortadan kaldırılması ya da gizlenmesiyle oluşur. 

Bu suçun oluşabilmesi için ayrıca, söz konusu fiiller neticesinde, belge üzerinde hak sahibi olan kişinin, bu hakkını bir daha kullanamayacak olması aranmaktadır. Dolayısıyla, belgenin sağladığı hak, ilgili kişi tarafından, yine de kullanılabiliyorsa bu suç oluşmayacaktır.

Örneğin, bozulan, yok edilen ya da gizlenen evrakın aslı ilgili kurumdan temin edilebiliyorsa veya elektronik ortamda mevcutsa bu suç oluşmaz. Ancak, somut olayın koşullarına göre, teşebbüs gündeme gelebilir.

Resmî belgeyi bozma, yok etme veya gizleme suçunun oluşabilmesi için; bozulan, değişiklik yapılan veya ortadan kaldırılan belgenin resmî belge niteliğinde bir belge olması gerekmektedir.

Resmî belge, yetkili kamu görevlileri tarafından, görevleriyle ilgili olarak düzenlenen belgelerdir. Bu belgelere örnek olarak; pasaport, kimlik belgesi, diploma, duruşma tutanakları vs. verilebilir. 

Ancak bazı belgeler, kamu görevlisi tarafından hazırlanmasa da resmî belge sayılmaktadır. Buna göre; emtiayı temsil eden belge, bono, poliçe, çek, hisse senedi, vasiyetname ve tahvil de bu suçun konusunu oluşturmaktadır. 

Resmî Belgeyi Bozmak

Resmî belgeyi bozmak, ilgili resmî belge ortadan kaldırılmadan, içeriğinin değiştirilmesi, farklılaştırılması ve anlaşılamaz hâle getirilmesidir. 

Örneğin; bir haciz tutanağının üzerinin karalanması, kullanılamaz hâle getirilmesi ya da üzerine su dökülerek okunamaz hâle getirilmesi bu suçu oluşturmaktadır.

Resmî belgeyi bozma eylemi, aynı zamanda resmî belgeyi değiştirme fiilini de içerdiğinden, bazı durumlarda resmî belgede sahtecilik suçu gündeme gelebilmektedir. Bu sebeple aralarındaki ayrıma değinmek gerekmektedir.

Yargıtay, resmî belgede sahtecilik suçu oluşturan değiştirme eylemi ile bu suçu oluşturan resmî belgeyi bozma eylemi arasındaki farkı “aldatıcılık” unsuru ile açıklamıştır. 

Örneğin, başkasının kimlik fotoğrafının üzerine kendi fotoğrafını yapıştıran sanığın eyleminin, bu kimliği gören insanları aldatma niteliği bulunuyorsa bozma değil, resmî belgede sahtecilik (Resmî belgeyi değiştirme fiili sebebiyle) suçunu oluşturacağı kabul edilmiştir. (Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2016/319 E. 2019/22 K.)

Resmî Belgeyi Yok Etmek

Resmî belgeyi yok etmek; resmî belgenin, çeşitli hareketler sonucunda, ortadan kaldırılmasıdır.

Örneğin; bir bononun, senet borçlusu tarafından yırtılarak parçalara ayrılması ya da doktordan alınmış bir sağlık raporunun, işçinin kullanmasını engellemek maksadıyla, işveren tarafından yakılması bu suçu oluşturmaktadır.

Ancak, yok edilen belgeye, elektronik ortamdan ya da kurum kayıtlarından tekrar ulaşmak mümkünse bu suç oluşmayacaktır. Çünkü, hak sahibinin belgeden yararlanma olanağı engellenmemiş olacaktır.

Örneğin, bir Yargıtay kararında; resmî belge niteliğinde olan evrakın yırtılarak yok edildiği olayda, belgenin aslının elektronik ortamda veya ilgili kurumda bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiği, eğer mevcutsa belgeden yararlanma olanağının ortadan kalkmayacağı ve dolayısıyla suçun oluşmayacağı belirtilmiştir. (Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2017/4894 E. 2017/8843 K.)

Resmî Belgeyi Gizlemek

Resmî belgeyi gizlemek; bir resmî belge üzerinde hak sahibi olan kişinin, ilgili belgeden yararlanmasının engellenmesi amacıyla, belgenin saklanması, bulunamayacak bir yere kaldırılmasıdır.

Örneğin, bir kimsenin pasaportunu gizleyerek yurt dışına çıkmasını engellemek, kişinin alacaklı olduğu bonoyu alarak alacağını talep etmesini engellemek bu suçu oluşturmaktadır. Ancak kişinin hakkını kullanması tamamen engellenmiş olması gerekmektedir. Başka bir deyişle gizlenen belgeye ilgili kurum nezdinden ya da elektronik ortamdan ulaşılamıyor olması gerekmektedir.

Bu konuda bir Yargıtay kararında; sanığın nüfus cüzdanını saklaması eyleminde, belgenin niteliği gereği, hak sahibinin ilgili hakkını kullanma olanağının ortadan kalkmadığı ve bu sebeple suçun oluşmadığına hükmedilmiştir. (Yargıtay 11. CD. 2017/4095 E. 2017/9350 K.)

DİKKAT: Suç konusu belge üzerinde hak sahibi olan kişinin, bu belgeyi bozması, gizlemesi ya da yok etmesi bu suçu oluşturmamaktadır. Çünkü suçun oluşabilmesi için; hak sahibinin belge üzerindeki hakkının kullanımının engellenmesi gerekmektedir.

Resmî Belgeyi Bozma, Yok Etme veya Gizleme Suçu Cezası

Resmî belgeyi bozma, yok etme veya gizleme suçunun cezası, 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezasıdır. 

2 yıl ve 5 yıl arasında verilecek olan cezanın miktarını hâkim, somut olayın şartlarına göre belirler. Bu belirleme yapılırken suçun işleniş şekli, meydana gelen zararın büyüklüğü gibi olgular değerlendirilir.

Resmî Belgeyi Bozma, Yok Etme veya Gizleme Suçunda Cezayı Artıran Nitelikli Hâl ve Cezası

Resmi belgeyi bozma, yok etme veya gizleme suçunun nitelikli hâli, o suç ile ilgili, daha yüksek ceza verilmesini gerektiren durumlardır. Resmî belgeyi bozma, yok etme veya gizleme suçunda cezayı arttıran hâllerin öngörüldüğü kanuni düzenle Türk Ceza Kanunu m.205 hükmüdür.

TCK 205: 

“Suçun kamu görevlisi tarafından işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.”

Resmî belgeyi bozma, yok etme veya gizleme Suçunun Kamu Görevlisi Tarafından İşlenmesi

Resmî belgeyi bozma, yok etme veya gizleme suçunun, kamu görevlisi tarafından işlenmesi hâlinde hükmedilen hapis cezası yarısı kadar artırılır.

Kamu görevlileri, resmî belgelere kolaylıkla ulaşabilmektedirler. Özellikle kendileri tarafından hazırlanmış olan bir resmî belgenin yok edilmesi, gizlenmesi veya bozulması onlar için çok kolaydır. Zira bu belgeler, kendileri nezdinde saklanmaktadır. Bu sebeple, failin kamu görevlisi olması durumunda daha yüksek bir ceza öngörülmüştür.

Örneğin; okul müdürünün, bir veliye ait dilekçeleri, okulun gelen evrak defterinin tarih kısmında değişiklik yaparak, geçmiş tarihli olarak kaydetmesi eylemi, failin kamu görevlisi olan okul müdürü olması sebebiyle, bu nitelikli hâli oluşturacaktır. (Yargıtay 11. CD. 2023/83 E. 2023/5186 K.)

Resmî Belgeyi Bozma, Yok Etme veya Gizleme Suçunda Teşebbüs, İştirak, İçtima

Teşebbüs, hareketlerine başlanan suçun, elde olmayan sebeplerle tamamlanamaması hâlidir. Resmî belgeyi bozma, yok etme veya gizleme suçunu oluşturan hareketlerin gerçekleştirilmesi ancak belgeden yararlanma olanağının kalkmaması ve dolayısıyla suçun yarım kalması durumunda teşebbüs gündeme gelir. 

Örneğin, sanığın görevlilerce hazırlanmış olan belgeyi, imzalanması için kendisine verildiği sırada yırtıp attığı olayda, kâğıt parçaların tekrar birleştirilmesinin mümkün olması durumunda, eylem teşebbüs aşamasında kalmış sayılmıştır. (Yargıtay 11. CD. 2016/60 E. 2018/7054 K.)

İştirak, suçun işlenmesine bir başkası tarafından ortak olunmasıdır. Suça iştirak statüleri değişmektedir. Kanunda düzenlenen iştirak statüleri; azmettirme, yardım etme ve dolaylı failliktir. Resmî belgeyi bozma, yok etme veya gizleme suçunun işlenmesine ortaklık edilmesi, yardım edilmesi veya azmettirilmesi durumlarında suça iştirak edilmiş olur.

Örneğin, borçlusu olduğu bononun yok edilmesi için, bir başkasına telkinlerde bulunup bu suçu işlemesine sebep olan kişi, resmî belgeyi bozma, yok etme veya gizleme suçuna iştirak etmiş olur.

Aynı hareketle, birden fazla suç işleniyorsa içtima gündeme gelir. Failin, resmî belgeyi bozma, yok etme veya gizleme suçunu oluşturan hareketleri, aynı zamanda başka bir suçu da oluşturuyorsa içtima gündeme gelir. Bu hâlde fail; her iki suçtan ayrı ayrı değil, en ağır cezayı gerektiren suçtan, tek bir defa cezalandırılır.

Örneğin, failin resmî belgeyi bozma, yok etme veya gizleme suçunu oluşturan hareketleri, aynı zamanda suç delillerini karartma suçunu da oluşturuyorsa, içtima gereği en ağır cezayı gerektiren suçtan ceza verilir.

Resmi Belgeyi, Bozma, Yok Etme veya Değiştirme Suçu ve Cezası

Resmî Belgeyi Bozma, Yok Etme veya Gizleme Suçunun Soruşturma Aşaması

Resmî belgeyi bozma, yok etme veya gizleme suçunun soruşturulması, savcının suç işlendiği şüphesini öğrenmesiyle başlar. Suçun soruşturulması, iddianamenin kabulüyle yahut kovuşturmaya yer olmadığına dair karar (KYOK) verilmesiyle sona erer.

Bu suça ilişkin soruşturma aşamaları, sırasıyla aşağıdaki gibidir.

  • Cumhuriyet savcısı suç şüphesini herhangi bir yolla öğrenir,
  • Gerekli görülürse, şüpheli gözaltına alınır,
  • Suçla ilgili deliller özenle toplanır,
  • İfade alınır,
  • Şartlar sağlanıyorsa, adli kontrol veya tutuklama tedbirleri uygulanabilir.
  • Yeterli şüpheye ulaşılırsa 

Resmî belgeyi bozma, yok etme veya gizleme suçuna ilişkin soruşturma süreci aşağıda başlıklar altında detaylı bir şekilde açıklanmıştır.

Şikâyet-İhbar

Bazı suçlar, mağdurun savcılığa gidip, bizzat şikâyette bulunması ile soruşturulabilir. Aksi hâlde soruşturma şartı gerçekleşmemiş olduğundan, hiçbir şekilde soruşturmaya başlanamaz. Bazı suçlarda ise, savcının suç işlendiği şüphesini, herhangi bir yolla öğrenmiş olması yeterlidir. Savcı, suç işlendiği şüphesini öğrendiği anda soruşturmaya başlayabilir.

Resmî belgeyi bozma, yok etme veya gizleme suçunda mağdur devlet kabul edilmektedir. Bu sebeple soruşturulması için mağdurun şikâyeti aranmamaktadır. Dolayısıyla savcı, suç şüphesini ihbar yoluyla ya da bizzat kendi tecrübeleriyle öğrenip, derhâl soruşturmaya başlayabilir.

Şikayet yahut ihbar, Cumhuriyet savcılıkları ile polis-jandarma merkezlerine, yazılı veya sözlü bildirim ile yapılmaktadır.

Gözaltı

Gözaltı, şartların oluşması hâlinde, suç işlediğinden şüphelenilen kişinin, kısa bir süreliğine, adliye birimlerinde tutulmasıdır. Bu süre zarfında kişi; karakol nezarethanelerinde, polis merkezinde ya da adliyede herhangi bir yerde tutulabilir.

Gözaltı süresi, yakalama anından itibaren başlar. Bu süre, 24 saati geçemez. Tek kişi tarafından işlenen suçlarda bu süre uzatılamaz. Ancak birden fazla kişi tarafından işlenen suçlarda 3 güne kadar uzatılabilmektedir.

Şüphelinin, ifadesinin alınmasını beklediği ve ifade verdiği süreler de dahil olmak üzere, adliyede geçirdiği tüm süreler, gözaltı süresine dahildir. 

Gözaltı kararına karşı, gözaltına alınan kişi, yasal temsilcisi (annesi, babası, kardeşleri) ya da eşi tarafından, Sulh Ceza Hakimine salıverilme talebinde bulunulabilir. Sulh ceza hâkimi 24 saat içinde bu talebi sonuçlandırır.

Dikkat: Resmî belgeyi bozma, yok etme veya gizleme suçunu işleyen 12 yaşından küçük çocuklar gözaltına alınamaz.

Delillerin Toplanması

Suç soruşturulurken savcı, suç şüphesini açıklığa kavuşturmak için delil toplamaya başlar. Bu aşamada sadece şüpheli aleyhine değil, lehine deliller de toplanır. Toplanan deliller, suç şüphesini destekliyorsa, savcı, kamu davası açılması maksadıyla iddianame hazırlar.

Resmî belgeyi bozma, yok etme veya gizleme suçu bakımından en önemli deliller; görgü tanıkları, güvenlik kamerası kayıtları, bozulan belgenin aslı olabilir.

Savcı tarafından toplanan tüm delillerin, kanunda öngörülen usul ve esaslar çerçevesinde elde edilmiş olması gerekmektedir. Aksi takdirde, elde edilen delil hukuka aykırı olur.

Örneğin, savcı kararı olmadan, telefon dinleme tedbirine başvurulması sonucunda, konuşmalardan elde edilen bilgiler hukuka aykırı delil niteliğindedir.

Hukuka aykırı deliller, hukukumuzda delil niteliğinde sayılmaz ve yargılamanın hiçbir aşamasında dikkate alınmazlar. Bu delillere dayanılarak verilen cezalar da hukuka aykırılık taşımaktadır.

İfade ve Sorgu

İfade ve sorgu; suç şüphesi altındaki kişinin, suç konusu olay ile ilgili beyanlarının; savcı, kolluk veya hâkim tarafından dinlenmesidir.

Soruşturma aşamasında, resmî belgeyi bozma, yok etme veya gizleme suçunu işlediğinden şüphelenilen kişinin ifadesi alınır. Kişi, ifadeye çağırılmışsa gitmek zorundadır. Aksi takdirde hakkında zorla getirme kararı verilir.

İfadeye gelen ya da getirilen kişi için, sırasıyla aşağıdaki aşamalar gerçekleşir.

  • İfadesi alınan kişinin kimlik bilgileri okunur ve doğrulanır,
  • Suçun kendisi ve suç konusu olay anlatılır, 
  • İfade esnasında avukat bulundurma hakkı olduğu, avukatı yoksa barodan talep etme hakkı olduğu ve kendi aleyhine beyanda bulunmama hakkı (susma hakkı) olduğu anlatılır.
  • Sorular sorulur ve ifadesi alınan kişinin ağzından çıkan her cümle tutanağa aynen yazılır.
  • İfade sonunda şüphelinin beyanlarının tümünü içeren bir tutanak hazırlanıp, şüpheliye ve varsa avukatına imzalatılır. 

Şüpheli, ifade süreci sonunda hazırlanan tutanağı dikkatlice okumalı ve verdiği beyana aykırılık içeren bilgilerin yer aldığını fark ederse, tutanağı asla imzalamamalıdır. Akabinde, tutanağın imzalanmama sebebi de ayrıca tutanağa geçilmelidir.

İfadesi alınan kişi, hiçbir şekilde baskı ve zorlama altında bırakılamaz. İfade esnasında, şüpheliye işkence uygulanması, uyuşturucu ilaçlar verilmesi, cebir ve tehdit uygulanması gibi durumlar kesinlikle yasaktır. Bu şekilde alınan ifade hiçbir hüküm doğurmaz.

İfade aşaması, titizlikle yürütülmesi gereken bir süreçtir. Bu süreçte söylenen alelade bir cümle dahi, soruşturmanın seyrini şüpheli aleyhine çevirebilir. Bu sebeple, ifade ve sorgu süreçlerinde bir ceza avukatından yardım alınmasında fayda vardır.

Uzlaşma

Uzlaşma, tarafsız bir kişi tarafından, şüpheli/sanık ve mağdur/suçtan zarar görenin anlaştırılmasıdır. 

Uzlaşma prosedürünün uygulandığı durumlarda, uzlaşılması durumunda; kamu davası açılmışsa, düşer. Soruşturma aşamasında uzlaşıldı ise KYOK (Kovuşturmaya yer olmadığı Kararı) verilir.

Ancak bu prosedür her suç için uygulanmamaktadır. Resmî belgeyi bozma, yok etme veya gizleme suçu için, uzlaşma prosedürü uygulanamamaktadır.

Adli Kontrol

Adli kontrol kararı, tutuklama sebeplerinin varlığı hâlinde, tutuklama yerine verilen tedbir türüdür. Adli kontrol tedbiri kapsamında, somut olayın gerekliliklerine göre; imza yükümlülüğü, yurt dışına çıkış yasağı, güvence bedeli gibi tedbirler uygulanabilmektedir.

Resmî belgeyi bozma, yok etme veya gizleme suçunda, tutuklama sebeplerinin varlığı hâlinde, adli kontrol kararı verilebilir. Burada ölçüt yeterliliktir. Yani; somut olay bakımından, adli kontrol tedbirine başvurulması yeterliyse, tutuklama tedbirine başvurulamaz. Fakat yeterli değilse, tutuklama kararı verilir.

Örneğin, kendi hâlinde bir aile babası olan ve düşük ekonomik düzeyi sebebiyle kaçma şüphesinin de düşük olduğu bir kişi bakımından, bir denetim gerektiği durumda, tutuklama yerine adli kontrol tedbirine başvurulabilir.

Adli kontrol kararı, en fazla 2 yıl için verilebilir. Zorunlu hallerde ise, 1 yıl daha uzatılabilmesi mümkündür. 

Adli kontrol kararına karşı, itiraz kanun yoluna başvurulabilir. İtiraz başvurusu, karar tarihinden itibaren 7 gün içinde, kararı veren hâkimliğin yargı çevresindeki asliye ceza mahkemesine yapılır. İtiraz sonucunda, adli kontrol kararı ile getirilmiş olan yükümlülükler değiştirilebilir, kaldırılabilir veya birkaçından muafiyet sağlanabilir.

DİKKAT: Adli kontrol yükümlülüklerine uymayan kişinin adli kontrol kararı derhâl tutuklamaya çevrilir.

Tutukluluk 

Tutuklama, kanunda öngörülen hâllerde verilen tedbir kararıdır. Hakkında tutuklama kararı verilen kişiler, önlem amaçlı cezaevinde tutulmaktadır. Tutukluluk kararı en fazla 1 yıl için verilebilmektedir. Zorunlu hâllerde, gerekçe gösterilerek, 6 ay daha uzatılmasına karar verilebilir. 

Tutuklama kararı verilebilmesi için gerekli şartlar aşağıdaki gibidir.

  • Kuvvetli suç şüphesi
  • Kaçma şüphesi veya delilleri karartma şüphesi 

Resmî belgeyi bozma, yok etme veya gizleme suçunun soruşturulması bakımından, yukarıdaki şartların mevcut olduğu durumlarda, suç şüphesi altında bulunan kişi hakkında tutuklama kararı verilebilir. Ancak somut olayın şartlarına göre, adli kontrol tedbiri yeterliyse, tutukluluk tedbiri uygulanmaz. 

Yukarıda iki madde olarak sayılan şartlar oldukça soyuttur. Ancak tutuklama kararı verilebilmesi için; bu şartların sağlanmış olduğu, somut delillerle ortaya konulmalıdır. Aksi takdirde tutuklama kararı hukuka aykırı olur. 

Tutuklama kararına itiraz edilerek, şüphelinin salıverilmesinin sağlanabilir. Tutuklama kararına itiraz, kararın verildiği tarihten itibaren 7 gün içerisinde, kararı veren hâkimliğin yargı çevresi içerisindeki Asliye Ceza Mahkemesine yapılır.

Dikkat: Resmî belgeyi bozma, yok etme veya gizleme suçunun üst sınırı 5 yıl olduğundan bu suçta, 15 yaşından küçük çocuklar hakkında tutuklama kararı verilemez.

Resmî Belgeyi Bozma, Yok Etme veya Gizleme Suçunda Soruşturma Sonucu Verilebilecek Kararlar

Resmî belgeyi bozma, yok etme veya gizleme suçunda, soruşturma sonucunda verilebilecek kararlar şunlardır:

  • Soruşturmaya Yer Olmadığı Kararı (SYOK)
  • Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı (KYOK)
  • İddianamenin Düzenlenmesi.

Soruşturmaya Yer Olmadığı Kararı (SYOK)

Resmî belgeyi bozma, yok etme veya gizleme suçunun soruşturması sonucunda; soruşturma konusu olayın suç olmadığının açıkça anlaşıldığı yahut savcılığa ulaşan bildirimin genel ve soyut nitelikte olduğu hâllerde soruşturmaya yer olmadığı kararı (SYOK) verilir.

Bu durumda soruşturmaya hiç başlanmaz. Dolayısıyla deliller toplanmaz, ifade alınmaz, gözaltı ya da diğer tedbirler uygulanmaz. Çünkü ilk bakışta suç oluşturmayan bir olay hakkında soruşturma yapılması, adli makamlar için ağır bir yük olacak ve işleyişi yavaşlatacaktır.

Örneğin, bir kimsenin kendisinin yok ettiği resmî belge ile ilgili, savcılığa ihbarda bulunulması durumunda, açıkça suç oluşturmayan bir hâl söz konusu olacağından soruşturmaya hiç başlanmaz ve SYOK kararı verilir.

SYOK kararına karşı; kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde, kararı veren savcılığın bağlı olduğu Sulh Ceza Hakimliğine itiraz edilebilir. 

Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı (KYOK)

Kovuşturmaya yer olmadığı kararı, soruşturma sonunda, savcı tarafından suç işlendiği yönünde yeterli kanaatin oluşmaması durumunda verilen, kamu davası açılmaması kararıdır.

Resmî belgeyi bozma, yok etme veya gizleme suçunun soruşturması sonucunda; toplanan deliller, alınan ifadeler ve diğer tüm detayların değerlendirilmesi sonucunda, savcı suç işlendiğine yeterince ikna olmamışsa, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar (KYOK) verebilir. 

Örneğin, savcılığa A’nın, resmî belge sayılan bonoyu yırttığı ve bu sebeple ilgili hakkın kullanılamadığına ilişkin ihbarda bulunulmuş olsun. Savcı, ihbar sebebiyle soruşturmaya başlar. Soruşturma sırasında ifadeler alınır ve gerekli deliller toplanır. Ancak buna rağmen savcı, A’nın bu suçu işlemediğini düşünüyorsa KYOK kararı verebilir.

Kovuşturmaya yer olmadığı kararına karşı; kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde, savcının bağlı olduğu Sulh Ceza Hakimliğine itiraz edilebilir.

İddianamenin Düzenlenmesi Kararı

Resmî belgeyi bozma, yok etme veya gizleme suçunun soruşturulması sonucunda, savcı, suçun şüpheli tarafından işlendiği ve suç unsurlarının oluştuğu kanaatine varırsa, iddianamenin düzenlenmesi kararı verir. Akabinde bir iddianame düzenler ve Mahkemeye sunar. Mahkeme iddianameyi kabul ederse, şüpheli hakkında ceza davası açılır.

Resmî Belgeyi Bozma, Yok Etme veya Gizleme Suçunun Savunması

Yargılama aşamasına geçildikten sonra, sanık, savunmasını yapar. Savunma iddiaları, her somut olaya göre değişkenlik göstermektedir. Resmî belgeyi bozma, yok etme veya gizleme suçuna ilişkin bazı örnek savunmalar, aşağıda sıralanmıştır. 

  • Suç konusu belgenin resmi bir belge olmadığı,
  • Bilirkişi incelemesinin hatalı olduğu,
  • İlgilinin belge üzerindeki hakkını kullanmasının engellenmediği
  • Yok edilen yahut bozulan belgenin aslının ilgili kurumdan temin edilebileceği,
  • Belgeye elektronik ortamdan ulaşılabileceği, bu sebeple ilgilinin belgeyi kullanmasının engellenmediği,
  • Yırtılan belge parçalarının birleştirilebileceği, bu sebeple belge üzerindeki hakkın kullanılmasının mümkün olduğu,
  • Suçun işlendiğine dair yeterli delil elde edilmediği,
  • Sanığın daha öncesinde hiçbir suça bulaşmamış olduğu,
  • Masumiyet karinesinin dikkate alınmadığı,
  • Failin kusurunu kaldıran ya da cezasını indiren hallerin bulunduğu,
  • Delillerin hukuka aykırı yollarla elde edildiği,
  • Suçun, korkutma ve tehdit altında işlendiği,
  • Suç unsurlarının ve suç vasfının yanlış değerlendirildiği. 

Savunma kısmı, yargılamanın en önemli aşamalarından biridir. Yukarıda genel savunma sebeplerine yer verilmiş olsa da sağlıklı bir savunma yapılabilmesi ve lehe bir sonuç alınabilmesi için, alanında uzman bir ceza avukatından yardım alınması faydalı olacaktır.

Resmî Belgeyi Bozma, Yok Etme veya Gizleme Suçunda Ceza Yargılaması Aşaması

Ceza yargılaması aşaması; iddianamenin kabulü ile başlar. Bu aşamada; duruşmalar yapılır, görgü şahitleri dinlenir, soruşturma aşamasında toplanmayan deliller toplanır, teknik konularda alanında uzman kişilerden görüşler alınır.

Resmî belgeyi bozma, yok etme veya gizleme suçunun yargılama aşaması, bu suça ilişkin iddianamenin, Mahkeme tarafından kabulü ile başlar.  Yargılama aşamasında, duruşmalar yapılır. Duruşma esnasında, sanık ve diğer tüm görgü tanıkları tekrar dinlenir. Sözlü savunmaları alınır. 

Duruşmalar genelde, halka açık yapılmaktadır. Yani; izlemek isteyen kişi, rahatça gelip izleyebilmektedir. Ancak bazı özel ve hassas durumlarda, hâkim, duruşmaların gizli yapılmasına karar verebilir.

Örneğin, cinsel istismar mağduru bir kişinin duruşması görülürken, mağdurun psikolojik olarak kötü etkilenmemesi için, duruşmaların kapalı yapılmasına karar verilebilir.

Bu süreçler sonunda hâkim, oluşan nihai kanaatine göre, bir karar verir. Kararın verilmesiyle yargılama aşaması sona erer. İnfaz aşamasına geçilir.

Resmî Belgeyi Bozma, Yok Etme veya Gizleme Suçunda Zamanaşımı

Resmî belgeyi bozma, yok etme veya gizleme suçunda dava zamanaşımı süresi 8 yıl; ceza zamanaşımı süresi ise 10 yıldır. 

Dava zamanaşımı, suçun işlendiği tarihten itibaren; ceza zamanaşımı ise ceza kararının verildiği tarihten itibaren başlar. Dava zamanaşımı geçtikten sonra, resmî belgeyi bozma, yok etme veya gizleme suçundan dava açılamaz ve dolayısıyla ceza verilemez. Ceza zamanaşımı geçtikten sonra ise, cezanın infazı istenemez.

Resmî Belgeyi Bozma, Yok Etme veya Gizleme Suçunda Mahkemenin Verebileceği Kararlar 

Resmî belgeyi bozma, yok etme veya gizleme suçunun yargılaması sonucunda, hâkim, somut olayın şartlarına göre, aşağıdaki kararlardan birini verebilir.

  • Beraat
  • Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı (CYOK)
  • Mahkûmiyet
  • Adli Para Cezasına Çevirme
  • Hükmün Açıklanmasının Geriye Bırakılması (HAGB)
  • Cezanın Ertelenmesi
  • Davanın Düşmesi

Beraat

Beraat kararı; yargılama sonucunda, sanığın suçsuz olduğuna hükmedilmesi ve aklanmasıdır. Beraat kararı ile aklanan kişinin geçirdiği yargılama süreci siciline işlemez. Bu bilgiyi yalnızca, adliye personeli görebilir.

Hâkim, resmî belgeyi bozma, yok etme veya gizleme suçunu oluşturan eylemleri sanığın gerçekleştirmediğine, sanığın suç bakımından kast veya taksiri bulunmadığına, suç unsurlarının oluşmadığına veya delil yetersizliğine dayanarak bu kararı verebilir.

Örneğin; resmî belgeyi yok eden (A)’nın bu eylemi ile, belge üzerindeki hakkın kullanımı engellenmediyse, suç unsurlarının oluşmamış olması sebebiyle beraat kararı verilebilir.

Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı (CYOK)

Ceza verilmesine yer olmadığı kararı (CYOK) aşağıdaki hâllerde verilebilir. 

  • Yaş küçüklüğü, 
  • Karşılıklı hakaret,
  • Akıl hastalığı, 
  • Sağır veya dilsizlik, 
  • Hukuka aykırı bağlayıcı emrin yerine getirilmesi,
  • Zorunluluk hâli,
  • Suçun cebir veya tehdit altında işlenmesi,
  • İşlenen fiilin haksızlık içeriğinin azlığı.
  • Meşru savunmada sınırın korku ve telaşla aşılması,
  • Kusurluluğu ortadan kaldıran hataya düşülmesi,
  • Etkin pişmanlık (Her suçta mümkün değildir, Resmî belgeyi bozma, yok etme veya gizleme suçunda uygulanamaz.),
  • Şahsi cezasızlık sebeplerinin varlığı,

Resmî belgeyi bozma, yok etme veya gizleme suçunda yukarıdaki nedenlerden birinin varlığı hâlinde ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilebilir. Ancak, derhal beraat kararı verilebilecek bir hâl varsa bu karar verilmez.

Örneğin; yaşı 12 yaşından küçük olan (C), oyun oynarken, bir resmi tutanağı yırtarsa, yaş küçüklüğü sebebiyle CYOK kararı verilebilir. Ancak resmi tutanak tekrar birleştirilip, belge üzerindeki hak kullanılabilir ise, suç unsurları oluşmadığından derhal beraat kararı verilebilir. Bu durumda; CYOK kararı değil, beraat kararı verilir.

CYOK kararı sonucunda, kişi ceza almaz ve bu karar sicile işlemez.

Mahkûmiyet

Mahkûmiyet, toplanan deliller ve edinilen bilgiler sonucunda, sanığın suçlu olduğuna hükmedilmesidir. Bu karar ile birlikte, bir cezaya hükmedilir.  

Resmî belgeyi bozma, yok etme veya gizleme suçunda verilen mahkûmiyet kararı ile birlikte, sanık hakkında 2 ilâ 5 yıl arasında cezaya hükmedilir. Karar verildikten sonra, cezanın infazı için, sanık cezaevine gönderilir.

Aynı suçun, başka bir zaman diliminde tekrar işlenmesi durumunda

Aynı suç, 5 yıl içinde tekrar işlenirse, tekerrür hükümleri gündeme gelir. Tekerrür durumu, ceza belirlenirken göz önünde bulundurulmaktadır. Bu durum, verilecek cezanın artırılmasına sebebiyet verir.  Bazı durumlarda ise; sanığın yargılama sürecindeki davranışları ve sosyal ilişkileri gözetilerek, verilecek cezadan iyi hâl indirimi yapılabilir. Bu indirim, hâkimin takdirindedir.

Adli Para Cezasına Çevirme

Adli para cezasına çevirme, kişi hakkında hükmedilen hapis cezası yerine, para cezası uygulanmasıdır.

Her durumda, adli para cezasına çevirme kararı verilmesi mümkün değildir. Adli para cezasına çevirme kararı verilebilmesi için, yargılama sonunda hükmedilen hapis cezasının 1 yıldan az olması gerekir. Resmî belgeyi bozma, yok etme veya gizleme suçunun alt sınırı 2 yıldır. Bu sebeple, resmî belgeyi bozma, yok etme veya gizleme suçunda, adli para cezasına çevirme kararı uygulanamamaktadır.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB)

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, sanığa bazı yükümlülükler yüklenmesi koşuluyla, hakkında verilmiş olan cezanın açıklanmaması ve sonuç doğurmamasıdır. 

HAGB kararı ile, sanık 5 yıl boyunca denetim altında tutulur. Hakkında HAGB kararı verilen sanığın, karar tarihinden itibaren 5 yıl boyunca hiçbir şekilde suç işlememesi ve suça karışmaması gerekmektedir. Aksi takdirde kendisi için belirlenen ceza açıklanır.

HAGB kararının verilebilmesi için, aşağıdaki şartlar somut olayda mevcut olmalıdır.

  • Yargılama sonunda hükmedilen ceza 2 yıl veya daha az süreli olmalı, 
  • Sanık, daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış olmalı, 
  • Hâkimde, sanığın tekrar suç işlemeyeceği yönünde kanaat oluşmalıdır.

Bu karara karşı, 7 gün içinde kararı veren mahkemeye itirazda bulunulabilir. Bu itiraz,
bir dilekçeyle ya da zabıt katibine sözlü bir beyanla yapılabilir. 

Cezanın Ertelenmesi

Cezanın ertelenmesi, sanık hakkında bazı yükümlülükler belirlenerek, cezanın infaz edilmesidir.

Hapis cezasının ertelenmesi durumunda bir denetim süresi belirlenir. Bu süre 1 ilâ 3 yıl arasında olmalıdır. Denetim süresi içerisinde kişiye; imza yükümlülüğü, yurtdışına çıkma yasağı gibi yükümlülükler getirilebilir. Sanık belirlenen denetim süresi içerisinde suç işlemez ve bu yükümlülüklere uyar ise, cezaevine girmeden cezası infaz edilmiş sayılır.

Cezanın ertelenmesi kararı, 2 yıl veya daha az hapis cezasına hükmedilen hâllerde verilebilir.

Resmî belgeyi bozma, yok etme veya gizleme suçunda alt sınır 2 yıldır. Ancak, iyi hâl indirimi ile verilecek cezanın 2 yılın altına düşmesi mümkündür. Bu durumda, cezanın ertelenmesi kararı verilebilir. Ancak, bu kararın verilmesi hâkimin takdirindedir.

Davanın Düşmesi 

Davanın düşmesi; davanın zamanaşımına uğraması, genel af çıkması, sanığın ölmesi gibi durumlarda verilen karardır.

Resmî belgeyi bozma, yok etme veya gizleme suçuna ilişkin dava devam ederken zamanaşımına uğrarsa, davanın düşmesi kararı verilebilir. 

Resmî Belgeyi Bozma, Yok Etme veya Gizleme Suçunda İstinaf ve Yargıtay Süreci

Resmî belgeyi bozma, yok etme veya gizleme suçuna ilişkin, Mahkeme tarafından verilen karara karşı, kararın verilmesinden itibaren 7 gün içerisinde istinaf yoluna başvurulabilir. Bu başvuru, kararı veren mahkemeye yapılır. 7 günlük istinaf başvuru süresi kaçırılırsa, karar kesinleşir ve kişi kanun yollarına başvurma hakkını kaybeder.

İstinafta verilen kararlara karşı, 15 gün içinde temyiz yoluna (Yargıtay) başvurulabilir. Temyiz başvurusu, istinaf kararını veren mahkemeye yapılır.

Bazı kararlar için temyiz başvurusunda bulunulamaz. Bu kararlar CMK m. 286/2’de sayılmıştır. Resmî belgeyi bozma, yok etme veya gizleme suçuna ilişkin, temyiz edilemeyen kararlar kısaca aşağıdaki gibidir.

  • İstinafta verilen bozma kararları,
  • İlk derece mahkemelerinden verilen beş yıl veya daha az hapis cezalarına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine dair bölge adliye mahkemesi kararları,
  • Miktarı ne olursa olsun adlî para cezalarına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine dair bölge adliye mahkemesi kararları,
  • İlk derece mahkemelerinden verilen beş yıl veya daha az hapis cezalarını artırmayan bölge adliye mahkemesi kararları,
  • On yıl veya daha az hapis cezasını veya adlî para cezasını gerektiren suçlardan, ilk derece mahkemesince verilen beraat kararları ile ilgili olarak istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararlar
  • Davanın düşmesine, ceza verilmesine yer olmadığına, güvenlik tedbirine ilişkin ilk derece mahkemesi kararları ile ilgili olarak bölge adliye mahkemesince verilen bu tür kararlar veya istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararlar

Ceza hukukunda temyiz başvurusu, oldukça teknik bir alandır. Her türlü karara ve cezanın miktarına göre, kararın temyiz edilip edilemeyeceği değişiklik göstermektedir. Bu sebeple, istinafta verilmiş olan bir kararın temyiz edilip edilemeyeceğini değerlendirmek özel uzmanlık gerektirmektedir. Ancak, yukarıda kısaca ve özet olarak temyize konu edilebilecek/edilemeyecek kararlar açıklanmıştır.

Sonuç 

Resmî belgeyi bozma, yok etme veya gizleme suçunun savunulması ve ceza hukuku süreçlerinin yürütülmesi özel uzmanlık gerektirmektedir. Her aşamanın kendine özgü detayları ve özel süreleri vardır. Bu süreçte, herhangi bir hata yapılması dahi, kişinin haksız yere mahkûmiyetine sebep olabilecektir. Bu nedenle bir ceza avukatından yardım alınmasında fayda vardır.