Dolandırıcılık Suçu ve Cezası

Dolandırıcılık Suçu ve Cezası

Dolandırıcılık suçu, Türk Ceza Kanununda Malvarlığına Karşı Suçlar bölümünde düzenlenen suç türlerinden biridir. Bu suç türü, hileli davranışlarla kişilerin kandırılması sonucu ekonomik yarar elde edilmesiyle oluşmaktadır. Mevzubahis eylemlerin kanunda suç olarak düzenlenmesi ile kişilerin malvarlığı değerlerinin güvenilirliği korunmaya çalışılmıştır. 

İçindekiler

Dolandırıcılık Suçu Nedir?

Dolandırıcılık suçu; bir kimsenin, hileli ve aldatıcı davranışlarda bulunmak suretiyle, kendisine veya başka kimselere ekonomik olarak yarar sağlamasıdır. Dolandırıcılık suçu TCK m. 157 vd. hükümlerinde açıklanmıştır. 

TCK 157:

‘’Hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlayan kişiye bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası verilir.’’

Dolandırıcılık Suçu Nasıl Oluşur?

Dolandırıcılık suçu; bir kimsenin, başka bir kimsenin bilgisizliğinden, tecrübesizliğinden veya dalgınlığından yararlanmak suretiyle hileli davranışlar sergileyerek o kişiden maddi bir menfaat elde edilmesi sonucu oluşur. 

Dolandırıcılık suçunun ortaya çıkabilmesi için somut olayda şu unsurların bulunması gerekmektedir:

  • Sanığın, mağdura karşı gerçekleştirdiği eylemlerin aldatıcı, yanıltıcı, hileli nitelikle olması,
  • Sanığın, gerçekleştirmiş olduğu bu eylemler sonucunda kendisi veya başkası yararına mağdurdan maddi bir menfaat elde etmiş olması,
  • Sanığın eylemlerini bilerek ve isteyerek gerçekleştirmiş olması.

Bu suçun oluşabilmesi için sanığın mağduru aldatmasının sonucunda kendisi veya başkası için bir menfaat elde etmesi gerekir. Bu menfaatin ekonomik olması şartken yalnızca para olması gerekmez. Sanığın mağdurdan elde ettiği menfaat, altın, ev, araba, arsa, bilezik, cep telefonu, bilgisayar gibi ürünler de olabilir. 

Yargıtay, sanığın, mağdurun falına bakarak ailevi sorunlarından bahsettiği, bu sorunlarını halletmesi karşılığında mağdurdan 24 ayar altın künye, altın yüzük, bir çift altın küpe, tek taş altın yüzük alarak “ben bu altınlarınızı okutturayım yarın getiriyim” dediği, daha sonra katılanlara ait para ve ziynet eşyalarını vermediği olayda sanığın dolandırıcılık suçunu işlediği yönünde karar vermiştir. (Yargıtay 15. CD., 2017/37244 E. 2021/4715 K.) 

Yargıtaya konu bir olayda, sanık yalnız yaşayan ve hasta olan mağdura yardımcı olmaya başlamış, evine gidip gelmiş, büyük ve asansörlü bir ev almalarının sağlığı açısından iyi olacağını belirterek hastaneye gidip gelmek için de araba lazım olduğunu söylemiştir. Bunun sonucunda mağduru ev ve araba almaya ikna etmiştir. Daha sonra, mağdurun hesabından çektikleri parayla, sanık adına ev ve araba alınmış ve kredi kartı borçları da ödenmiştir. Yargıtay bu olayda, dolandırıcılık suçundan hüküm verilmesine karar vermiştir. (Yargıtay 15. CD., 2014/4143 E., 2016/7861 K.) 

Dolandırıcılık suçunun oluşması için sanığın bu suçu işleme konusunda bir kastının olması, eylemlerini bilerek ve isteyerek gerçekleştirmesi gerekir. 

Yargıtay, sanığın bankadan 150.000 TL konut kredisi kullanabilmesi için, abisine gerçekte çalışmadığı halde kendi iş yerinde çalıştığı ve 3.440 TL maaş aldığına dair belge düzenlediği, sanığın bu belgeyi banka şubesine ibraz ederek kredi kullandığı olayda bankaya olan kredi borcunun büyük çoğunluğunun ödenmiş olması nedeniyle sanık hakkında dolandırıcılık suçunu işleme kastının bulunmadığı gerekçesiyle beraat kararı vermiştir. (Yargıtay 15. CD., 2016/4588 E., 2018/7619 K.) 

Dolandırıcılık Suçu Cezası

Dolandırıcılık suçunun cezası 1 yıl ila 5 yıl arası hapis cezası ve 5 günden 5.000 güne kadar adli para cezasıdır. 

Dolandırıcılık suçundan dolayı mahkumiyete karar veren hakim, sanık hakkında hem hapis hem de adli para cezasına beraber hükmetmek zorundadır. Hapis cezasının sınırlarının belirlenmesinde hakimin göz önünde bulundurduğu birden fazla ölçüt bulunmaktadır. Bu ölçütler şunlardır:

  • Failin suçu nasıl işlediği,
  • Failin suçu işlerken kullandığı araçlar,
  • Failin suçu işlediği yer ve zaman,
  • Failin işlediği suçun önemi,
  • Failin eylemleri neticesinde meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığı,
  • Failin suç konusu eylemleri gerçekleştirirken güttüğü amaç.

Hakim, adli para cezasının miktarını belirlemek için ise öncelikle failin gerçekleştirmiş olduğu eylemin karşılığı olarak 5-5.000 arasın bir gün sayısı belirler.  Hakim, bu gün sayısını failin ekonomik durumuna ve iş hayatını göz önünde bulundurarak 20-100 TL arası miktar ile çarpar. Böylelikle hakim, fail hakkında hükmolunacak adli para cezasının miktarını belirlemiş olur.

Dolandırıcılık Suçunun Cezayı Artıran Nitelikli Haller ve Cezası

Dolandırıcılık suçunda cezayı arttıran nitelikli haller; suçun işlenme amacı, işleniş şekli, işlendiği yer ve zaman gibi nitelikler sebebiyle, verilecek cezada artırıma gidilecek hallerdir. 14 adet nitelikli hal bulunmaktadır. Bu haller, TCK m. 158’de düzenlenmiştir.

TCK 158:

1) Dolandırıcılık suçunun;

a) Dinî inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle,

b) Kişinin içinde bulunduğu tehlikeli durum veya zor şartlardan yararlanmak suretiyle,

c) Kişinin algılama yeteneğinin zayıflığından yararlanmak suretiyle,

d) Kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasi parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle,

e) Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak,

f) Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle,

g) Basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle,

h) Tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında; kooperatif yöneticilerinin kooperatifin faaliyeti kapsamında,

i) Serbest meslek sahibi kişiler tarafından, mesleklerinden dolayı kendilerine duyulan güvenin kötüye kullanılması suretiyle,

j) Banka veya diğer kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlamak maksadıyla,

k) Sigorta bedelini almak maksadıyla,

l) Kişinin, kendisini kamu görevlisi veya banka, sigorta ya da kredi kurumlarının çalışanı olarak tanıtması veya bu kurum ve kuruluşlarla ilişkili olduğunu söylemesi suretiyle,

İşlenmesi halinde, üç yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. Ancak, (e), (f), (j), (k) ve (l) bentlerinde sayılan hâllerde hapis cezasının alt sınırı dört yıldan, adli para cezasının miktarı suçtan elde edilen menfaatin iki katından az olamaz.

(2) Kamu görevlileriyle ilişkisinin olduğundan, onlar nezdinde hatırı sayıldığından bahisle ve belli bir işin gördürüleceği vaadiyle aldatarak, başkasından menfaat temin eden kişi, yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.

(3)Bu madde ile 157 nci maddede yer alan suçların, üç veya daha fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi hâlinde verilecek ceza yarı oranında; suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde verilecek ceza bir kat artırılır.’’

Dini İnanç ve Duyguların İstismar Edilmesi Suretiyle Dolandırıcılık Suçu

Kişilerin dini hassasiyetlerinin, dini inanç ve duygularının istismar edilerek yani kişileri dini konularda aldatarak haksız bir menfaat elde eden kişi, 3 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası ve 5.000 güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. 

Bu nitelikli halin gerçekleşebilmesi ve suçun oluşabilmesi için, dini kurallara bağlı olanların, önem verdiği değerler, dini inanç ve duygular aldatma aracı olarak kötüye kullanılmalı, bu suretle gerçekleştirilen hile ile haksız bir yarar da sağlanmış olmalıdır. (Yargıtay 15. CD., 2013/9739 E., 2013/10408 K.) 

Bu eylemlerin nitelikli hal olarak düzenlenmesi ile insanların sahip olduğu ibadet ve inanç özgürlüğünün korunması ve güvenilir bir ortamda ibadet edilmesini sağlamaya çalışmaktır. 

Yargıtay, kendilerini medyum ve hoca olarak tanıtan sanıkların, mağdurun bahçesinde toprak altında gömü olduğunu, bu gömü altını çıkarmak için çeşitli dualar ve törenler yapıp getirdiği ilaçla küp içerisindeki maddeyi altına çevirecekleri vaatleri ile mağduru kandırıp altın ve paralarını almaları şeklinde gerçekleşen olayda sanıklar hakkında bu nitelikli dolandırıcılık suçundan mahkumiyet kararı vermiştir. (Yargıtay 15. CD., 2013/9739 E., 2013/10408 K.) 

Kişinin İçinde Bulunduğu Tehlikeli Durum veya Zor Şartlardan Yararlanmak Suretiyle Dolandırıcılık Suçu

Bir kimsenin, başka bir kimsenin içinde bulunduğu tehlikeli veya zor bir durumdan yararlanmak için onu aldatması ve haksız bir maddi menfaat elde etmesi halinde bu kişi, 3 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası ve 5.000 güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. 

Kişinin içinde bulunduğu zor durumdan kast edilen sel, deprem, heyelan gibi doğal afetler olabileceği gibi trafik kazası, yangın, acil ameliyat, ölümcül hastalık da olabilir. 

Yargıtay, sanıkların mağdur Mukaddes’i telefonla arayıp, Manisa Celal Bayar Üniversite Hastanesi’nde yatarak tedavi görmekte olan torununun rahatsızlandığını, kanaması olduğunu ve acil ilaç kullanması gerektiğini söyleyerek 700 TL’lik ilacın alınmasını onaylayıp onaylamadığını sordukları, mağdurun kabul ettiği, bir süre sonra mağdurun evine giden sanık Serkan’ın 700 TL parayı aldığı olayda Yargıtay, sanıklar hakkında bu nitelikli halden dolayı mahkumiyet kararı verilmesine hükmetmiştir. (Yargıtay 15. CD., 2012/21145 E., 2014/13354 K.) 

Kişinin Algılama Yeteneğinin Zayıflığından Yararlanmak Suretiyle Dolandırıcılık Suçu

Bir kimsenin, başka bir kimsenin algılama yeteneğinin kalıcı veya geçici zayıflığından yararlanmak suretiyle o kişiyi aldatarak haksız maddi menfaat elde etmesi nitelikli haldir. Bu ihtimalde kişi, 3 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası ve 5.000 güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. 

Algılama yeteneğinin kalıcı zayıflığı, akıl hastalığı, yaş küçüklüğü, yaşlılık, akıl zayıflığı şeklinde; geçici zayıflığı ise sarhoşluk, uyuşturucu madde etkisinde olma, panik atak şeklinde ortaya çıkabilir.

Yargıtay, mağdurun psikotik bozukluğa sahip olduğu, mağdur ve sanığın bir televizyon kanalı vasıtası ile tanıştığı, sanığın evlenmek istediğini ancak önce borçlarını kapatması gerektiğini söylemesi üzerine mağdurdan para aldığı olayda sanık hakkında bu nitelikli halden cezaya hükmetmiştir. (Yargıtay 15. CD., 2014/21183 E., 2017/9811 K.) 

Yargıtay, sanığın panik atak geçiren mağdurdan 6 adet bilezik aldığı ve mağdura ‘’ X İnşaat Ltd. Şti. şirket ortaklık sözleşmesi’’ imzalattığı olayda ortaklık sözleşmesinde atılı bulunan imzaların bilirkişi raporuyla sanığın el ürünü olmadığının tespit edilmesi ve sanığın eyleminin mağdurdan borç niteliğinde bilezik aldığının tespit edilmesi nedeniyle sanık hakkında beraat kararı vermiştir. (Yargıtay 15. CD., 2017/10101 E., 2019/14535 K.) 

Kamu Kurum ve Kuruluşlarının, Kamu Meslek Kuruluşlarının, Siyasi Parti, Vakıf veya Dernek Tüzel Kişiliklerinin Araç Olarak Kullanılması Suretiyle Dolandırıcılık Suçu 

Bir kimsenin kamu kurum ve kuruluşlarının veya benzeri kuruluşların isimlerini, simgelerini, sloganlarını, web sitelerini, adreslerini, telefon numaralarını kullanmak suretiyle başka bir kimseyi kandırarak ondan haksız bir maddi menfaat elde etmesi halinde bu kişi, 3 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası ve 5.000 güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. 

Kamu kurum ve kuruluşlarından kasıt Devlet görevi gören tüm kuruluşlardır. Bakanlıklar, vergi daireleri, adliyeler, emniyet ve karakollar, belediyeler, valilikler, il özel idareleri, nüfus müdürlükleri birer kamu kurum ve kuruluşudur.

Kamu meslek kuruluşları, belirli bir meslek grubundaki kişilere ait ve onların haklarını korumak için çalışan kuruluşlardır. Türkiye Bankalar Birliği, Türkiye Barolar Birliği, Mühendisler Odası, Türk Tabipleri Birliği birer kamu meslek kuruluşlarıdır. 

Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Zararına Olarak Dolandırıcılık Suçu 

Bir kimsenin hileli davranışlarını kamu kurum ve kuruluşlarının mal varlığına ve bütçesine zarar vermek için gerçekleştirmesi durumunda bu kişi, 3 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası ve 5.000 güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. Ancak, verilen hapis cezasının alt sınırı dört yıldan, adli para cezasının miktarı ise suçtan elde edilen menfaatin iki katından az olamaz.

Yargıtay, Sosyal Sigortalar Kurumu emeklisi olan sanığın eşinin 21.07.2009 tarihinde vefat etmesine rağmen, sanığın kızının 22.07.2009 tarihinde vefat eden babasından kalan emekli aylığını haksız bir şekilde alması olayında dolandırıcılık suçunun yasal unsurları oluşmadığı gerekçesiyle sanık hakkında beraat kararı vermiştir. (Yargıtay 23. CD., 2015/419 E., 2015/295 K.) 

Yargıtaya konu bir olayda sanık, başka bir kişi adına düzenlenmiş ve üzerinde kendi fotoğrafı bulunan sahte Toplu Ulaşım Kartını kullanarak belediye otobüslerinde ücretsiz olarak seyahat etmektedir. Yargıtay, olayda kartın 2002 yılından itibaren kullanımdan kaldırıldığı gerekçesiyle sanık hakkında beraat kararı verilmesine hükmetmiştir. (Yargıtay 15. CD., 2013/1545 E., 2014/17153 K.) 

Bilişim Sistemlerinin, Banka veya Kredi Kurumlarının Araç Olarak Kullanılması Suretiyle Dolandırıcılık Suçu

Bir kimsenin; bilişim sistemlerini, banka veya kredi kurumlarını araç olarak kullanarak başka kimseleri aldatmak suretiyle haksız maddi menfaat elde etmesi , dolandırıcılık suçunun nitelikli halidir. Bu kişi, 3 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası ve 5.000 güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.

verilen hapis cezasının alt sınırı dört yıldan, adli para cezasının miktarı ise suçtan elde edilen menfaatin iki katından az olamaz.

Bilişim sistemi, bilginin toplanmasında, işlenmesinde, depolanmasında, ağlar aracılığıyla bir yerden bir yere iletilip kullanıcıların hizmetine sunulmasında kullanılan araçları ifade eder. Bilişim sistemine örnek olarak bankaların web siteleri, Instagram, Youtube gibi sosyal medya hesapları örnek olarak gösterilebilir.

Yargıtaya konu bir olayda, “www.sahibinden.com” adlı internet sitesinde emsallerine göre fiyatını da ucuz göstererek araç satışı için ilan veren sanık, bu ilanı görüp kendisini telefonla arayan mağdurdan kapora adı altında 1500 Lira almıştır. Yargıtay, sanık hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan mahkumiyet kararı verilmesine hükmetmiştir. (Yargıtay 15. CD., 2012/14684 E., 2014/835 K.) 

Basın ve Yayın Araçlarının Sağladığı Kolaylıktan Yararlanmak Suretiyle Dolandırıcılık Suçu 

Bir kimsenin başka bir kimseyi basın ve yayın araçları gibi büyük kitlelere en hızlı şekilde ulaşabilecek araçlar vasıtası ile aldatıp haksız menfaat elde etmesi, dolandırıcılık suçunun bir diğer nitelikli halidir. Bu ihtimalde kişi, 3 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası ve 5.000 güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. 

TCK m. 6 hükmüne göre basın yayın araçları; kısa sürede, az hamle ile çok kişiye ulaşabilen her türlü yazılı, görsel işitsel ve elektronik kitle araçlarıdır. Televizyon, radyo, cep telefonu, bilgisayar, tablet, gazete, internet gibi araçlar basın ve yayın araçlarıdır.

Örneğin, televizyon kanallarında ‘5 Kavanoz Bal 100 TL’ sloganı ile yayınlanan reklamları görüp sipariş veren mağdura, parasını ödemesine rağmen ürünlerinin gönderilmemesi yahut yanlış ürün gönderilmesi halinde sanıklar bu nitelikli halden yargılanırlar. 

Yargıtaya konu bir olayda sanık, gazeteye tanesi 15 TL olmak üzere yumurta tavuğu sattığına dair ilan vermiştir. Bunun üzerine mağdur, ilanda belirtilen numarayı aramış, sanıkla pazarlık yaparak 25 adet tavuk için 350 TL’ye anlaşmıştır. Sanık paranın tamamının yatırılması halinde tavukları aynı gün yükleyip göndereceğini söyleyip tavukları mağdura göndermemiştir. Yargıtay mevzubahis olayda, sanık hakkında bu nitelikli halden dolayı mahkumiyet kararı vermiştir. (Yargıtay 15. CD., 2013/7498 E., 2015/1452 K.) 

Tacir veya Şirket Yöneticisi Olan ya da Şirket Adına Hareket Eden Kişilerin Ticari Faaliyetleri Sırasında; Kooperatif Yöneticilerinin Kooperatifin Faaliyeti Kapsamında Dolandırıcılık Suçu

Belirli kurumlarda üst düzey yönetici konumuna getirilmiş veya şirket işlemleri konusunda söz sahibi olan kişilerin bu görevle ilgili işlemleri yerine getirirken başka kimseleri aldatmak suretiyle kendisine veya başkasına haksız maddi menfaat sağlaması halinde nitelikli hal söz konusu olur. Bu durumda yönetici, 3 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası ve 5.000 güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. 

Tacir, bir işletmeyi işleten kişilere denir. Dernekler, vakıflar, kolektif şirketler, komandit şirketler, anonim şirketler, limited şirketler tacirdir. Ancak esnaflar, tacir değildir. 

Yargıtay’a konu bir olayda sanık, “… Alışveriş Merkezi Dayanıklı Tüketim Malları Alım Satımı …” isimli işyerinin sahibidir. Diğer sanık bu işyerinde pazarlama elemanı olarak çalışmaktadır. Olay günü sanıklar, birlikte mağdurun evine gidip ev eşyaları satıyoruz diyerek bir tane elektrik süpürgesi ve iki adet kol saati getirerek fiyatının 580 TL olduğunu söyleyip mağdurdan 580 TL parayı almıştır. Akabinde televizyon ve çamaşır makinesi de sattıklarını söyleyip müştekiye bir kağıt imzalatıp akşama televizyon ve çamaşır makinesi de getireceğiz demiştir. Ancak malzemeleri getirmedikleri olayda sanıklar hakkında bu nitelikli halden mahkumiyet kararı verilmiştir. (Yargıtay 15. CD., 2018/1770 E., 2019/11069 K.) 

Serbest Meslek Sahibi Kişiler Tarafından, Mesleklerinden Dolayı Kendilerine Duyulan Güvenin Kötüye Kullanılması Suretiyle Dolandırıcılık Suçu 

Serbest meslek sahibi bir kişinin, insanların kendisine mesleki tecrübe ve bilgisinden dolayı duyduğu güveni kötüye kullanarak kendisi veya başkaları için haksız maddi menfaat elde etmesi, dolandırıcılık suçunun nitelikli halidir. Bu halde kişi, 3 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası ve 5.000 güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.

Serbest meslek sahibi kişilere örnek olarak; avukatlar, mali müşavirler, hekimler, şarkıcılar, oyuncular, ressamlar, yazarlar, noterler, diş hekimleri, veteriner hekimler, emlakçılar, mimarlar, mühendisler gösterilebilir. Ancak Yargıtay 15. Ceza Dairesi sigorta acenteliği mesleğini serbest meslek kapsamının dışında bırakmıştır. (Yargıtay 5. CD., 2011/21257 E., 2013/5537 K.) 

Yargıtaya konu bir olayda, sanıkların birlikte suç işleme kararı ile X Şirketi ile anlaşmış ve şirketten yük almıştır. Bu işlemler sırasında sanık, kendi ismini ve kamyon plakasını değiştirerek hile ile Y Suları ve Gıda Sanayi AŞ’ye ait yükü teslim almıştır. Nakliyat şirketi temsilcisinin, kamyonun şase numarasını, fotoğraf ve parmak izi almak istediğini söylemesi üzerine onu oyalayarak kamyonun yükü ile oradan uzaklaşmışlardır. Olayda sanıklar hakkında bu nitelikli halden mahkumiyet kararı verilmesine karar vermiştir. (Yargıtay 15. CD., 2015/3281 E., 2015/22866 K.) 

Banka veya Diğer Kredi Kurumlarınca Tahsis Edilmemesi Gereken Bir Kredinin Açılmasını Sağlamak Maksadıyla Dolandırıcılık Suçu 

Normal şartlarda alamayacağı miktarda krediyi sahte nüfus cüzdanı üretmek, başkasının nüfus cüzdanına kendi fotoğrafını yapıştırmak suretiyle bankalara kredi temini için başvuran ve bu krediyi alan kişi, 3 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası ve 5.000 güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. 

Bu nitelikli halden dolayı sanık hakkında hükmedilecek hapis cezasının alt sınırı 4 yıldan, adli para cezasının miktarı ise suçtan elde edilen menfaatin 2 katından az olamaz.

Yargıtaya konu bir olayda, sanık, şikâyetçi adına sahte olarak düzenlenmiş kimliğe fotoğrafını yapıştırmak suretiyle kendisine ait şirkette yüksek gelirle çalışan birisiymiş gibi gösteren sahte bir gelir belgesi ile ikametgâh belgesi düzenlettirmiştir. Sonrasında, X Sigorta şirketinde uzun süreli kredi için hayat sigortası yaptırmıştır. Bu şekilde sahte olarak elde ettiği kimlik, gelir belgesi, ikamet belgesi ve sigorta poliçesini şubeye verip 5.000,00 TL’lik kredi için başvuruda bulunmuştur. İstediği kredinin hesabına yatırıldığı olayda sanık hakkında bu nitelikli halden dolayı mahkumiyet kararı verilmesine hükmedilmiştir. (Yargıtay 15. CD., 2013/11939 E., 2015/25186 K.) 

Sigorta Bedelini Almak Maksadıyla Dolandırıcılık Suçu 

Bir kimsenin hak sahibi olduğunu iddia ederek sahte bilgi veya belgelerle sigorta şirketinden haksız bir maddi menfaat elde etmesi durumunda bu kişi, 3 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası ve 5.000 güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. 

Bu nitelikli halden dolayı sanık hakkında hükmedilecek hapis cezasının alt sınırı 4 yıldan, adli para cezasının miktarı ise suçtan elde edilen menfaatin 2 katından az olamaz.

Yargıtaya konu bir olayda, sanığa ait ancak kardeşinin kullandığı ve  03.05.2005- 03.05.2006 tarihleri arasında X Sigorta şirketinden kaskolu olduğu anlaşılan … plakalı … marka kamyonun kaza yaptığından bahisle kolluk kuvvetlerine 06.09.2005 tarihinde ihbarda bulunulmuştur. Kolluk tarafından yapılan araştırma sonucunda araçta meydana gelen hasarın sanık ve …’un iddia ettiği gibi olay yerinde oluşmadığı tespit edilmiştir. Olayda sanık hakkında sigorta bedelini almak maksadıyla dolandırıcılık suçuna teşebbüsten mahkumiyet kararı verilmiştir. (Yargıtay 11. CD., 2021/13303 E., 2022/7203 K.) 

Kişinin, Kendisini Kamu Görevlisi veya Banka, Sigorta ya da Kredi Kurumlarının Çalışanı Olarak Tanıtması veya Bu Kurum ve Kuruluşlarla İlişkili Olduğunu Söylemesi Suretiyle Dolandırıcılık Suçu 

Bir kimsenin kendisini gerçek olmamasına rağmen kamu görevlisi, banka veya sigorta kurumlarında çalışan olduğunu veya bu kurumlarla bağlantısı olduğunu söylemesi ve bu suretle mağduru aldatarak haksız maddi menfaat elde etmesi, dolandırıcılık suçunun nitelikli halidir. Bu kişi 3 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası ve 5.000 güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. 

Bu nitelikli halden dolayı sanık hakkında hükmedilecek hapis cezasının alt sınırı 4 yıldan, adli para cezasının miktarı ise suçtan elde edilen menfaatin 2 katından az olamaz.

Örneğin, kişilerin telefonlarına sms göndermek veya kişileri telefonla arayarak kendisini polis, savcı, hakim, jandarma personeli olduğunu söylemek suretiyle dolandıran kişilere bu nitelikli halden dolayı arttırılmış ceza verilir. 

Kamu Görevlileriyle İlişkisi Olduğundan Bahisle Dolandırıcılık Suçu

Bir kimsenin başka bir kimseye, kamu görevlileri ile ilişkisi olduğunu, bir işi yaptırmak için onlardan rica bulunabilecek güce sahip olduğunu söyleyerek kendisine haksız bir maddi menfaat elde etmesi bir diğer nitelikli haldir. Bu durumda kişi,  3 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası ve 5.000 güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. 

Yargıtay’a konu bir olayda, sanık, Bakanlık çalışanları ile irtibatının olduğunu nüfuz sahibi insanları tanıdığını belirterek en başından beri iş bulma niyeti olmamasına rağmen mağdura iş bulabileceği konusunda vaatte bulunup haksız menfaat temin etmiştir. Olayda sanık hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan dolayı hüküm verilmesine karar vermiştir. (Yargıtay 5. CD., 2015/5847 E., 2016/2927 K.) 

Yargıtay’a konu bir olayda, sanık, hastanede santral memuru olmasına rağmen kendisini mali ve idari işlerden sorumlu personel olarak katılana tanıtmıştır. Hastanede Prof. Dr. …’i tanıdığını söyleyerek rapor bedeli ve masraf adı altında değişik zamanlarda olmak üzere mağdurdan toplam 1087 TL para almıştır. Sanık hakkında bu nitelikli halden mahkumiyet kararı verilmiştir. (Yargıtay 15. CD., 2018/3442 E., 2019/4360 K.) 

Üç Ve Daha Fazla Kişi Yahut Örgüt Tarafından İşlenen Dolandırıcılık Suçu 

3 veya daha fazla kişi tarafından ortak hareket etmek suretiyle başka kimselerin aldatılarak haksız maddi menfaat elde edilmesi durumunda dolandırıcılık suçunun cezayı artıran nitelikli hali söz konusu olur. Bu kişilerin hepsi hakkında verilecek olan ceza, dolandırıcılık suçunun cezasının yarı oranında arttırılır.

Bir örgüt kurmak yahut var olan bir örgütün faaliyetlerini kolaylaştırmak ve maddi destek sağlamak amacıyla başka kimselerin aldatılarak haksız maddi menfaat elde edilmesi durumunda örgüte üye kişiler hakkında verilecek olan ceza, dolandırıcılık suçunun cezasının 1 kat arttırılmış halidir. 

Yargıtay’a konu bir olayda, sanıklar; lider, yönetici ve üye konumunda yer aldıkları suç örgütünün Türkiye genelinde özellikle internet siteleri aracılığı ile mağdurlar tarafından verilen araç satış ilanlarını takip etmektedir. Mağdurları aracın satışına ikna etmek amacıyla internet üzerinden ileri tarihli EFT işlemi yapmaktadırlar. Araç devir işlemlerinin ardından bazı olaylarda kısa süre içinde yaptıkları ileri tarihli EFT işlemlerini iptal ettikleri ortaya çıkmıştır. Olayda, sanıklar hakkında bu nitelikli halden dolayı arttırılmış ceza verilmesine hükmedilmiştir. (Yargıtay 15. CD., 2018/1362 E., 2018/2352 K.) 

Dolandırıcılık Suçunun Cezayı Azaltan Nitelikli Haller ve Cezası

Dolandırıcılık suçunun cezayı azaltan 1 adet nitelikli hali bulunmaktadır. Bu hal TCK m. 159’da düzenlenmiştir. 

TCK 159:

‘’Dolandırıcılığın, bir hukuki ilişkiye dayanan alacağı tahsil amacıyla işlenmesi halinde, şikayet üzerine, altı aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.’’ 

Bir Hukuki İlişkiye Dayanan Alacağı Tahsil Amacıyla Dolandırıcılık 

Sanık ve mağdur arasında başka bir geçerli hukuki ilişki sonucunda sanığın mağdurdan alacaklı olduğu ancak mağdurun borcunu ödememesi nedeniyle sanığın mağduru dolandırmak suretiyle borcunu temin ettiği durumda cezayı azaltan nitelikli hal söz konusu olur. Bu halde, sanık hakkında 6 aydan 1 yıla kadar hapis cezası veya adli para cezası verilir. 

Yargıtay, sanığın, alacağını tahsil amacıyla gözlerinin görmemesinden de istifade etmek suretiyle 7500 TL bedelli senedi mağdura imzalatarak icra takibi başlatmak suretiyle hukuki ilişkiye dayalı alacağın tahsili amacıyla dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda, somut delillerin yeterli şüphede olmaması nedeniyle sanık hakkında beraat kararı vermiştir. (Yargıtay 15. CD., 2013/31805 E., 2016/3534 K.) 

Dolandırıcılık Suçunda Etkin Pişmanlık

Etkin pişmanlık, failin bir suçu işlemesinden dolayı duyduğu pişmanlık nedeniyle işlediği suçun etkilerini ve sonuçlarını ortadan kaldırmaya veya azaltmaya çalışmasıdır. Etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak isteyen fail, mağdurun zararını gidermek için kendi iradesi ile bir çaba içine girer. 

Dolandırıcılık suçu bakımından etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması mümkündür. Bu suçu işledikten sonra mağdurun zararını gidermeye çalışan failin cezasında indirime gidilir. Ancak indirim, ceza davasının hangi aşamada olduğuna göre değişkenlik gösterir. Şöyle ki:

  • Fail, mağdurun zararını ceza davası açılmadan yani dosya henüz soruşturma aşamasında iken karşılarsa failin cezasında ⅔ oranında indirim yapılır.
  • Fail, mağdurun zararını ceza davası açıldıktan yani iddianame hazırlanıp mahkemeye sunulduktan sonra karşılarsa failin cezasında ½ oranında indirim yapılır. 

Dolandırıcılık Suçuna Teşebbüs, İştirak, İçtima

Teşebbüs, failin suç işlemek için başlamış olduğu eylemlerini kendi iradesi dışında gerçekleşen durumlar nedeniyle yarıda bırakması, suçu tamamlayamaması halidir. Dolandırıcılık suçunun teşebbüs aşamasında kalması halinde somut olayın özelliklerine göre failin cezasında ¼ ila ¾ oranında indirim yapılır. 

Yargıtay, sanığın şikayetçiyi telefonla arayarak Gaziler Derneği’ne yardım topladıklarını söyleyerek 200 TL para istediği, sonrasında şikayetçinin dükkanına gittiği esnada şikayetçinin dolandırılabileceğini düşünerek polisi aradığı ve sanığın telaşa kapılarak yardım toplama izin belgelerini gösteremediği ve yakalandığı olayda sanığın eylemlerini dolandırıcılık suçuna teşebbüs olarak değerlendirmiştir. (Yargıtay 15. CD., 2013/3768 E., 2014/20355 K.)

Yargıtay’a konu bir olayda, sanık mağdura 1.800 TL borç vermiş ve karşılığında mağdurdan bono almıştır. Sanığın, bononun rakam kısmına sonradan “0” ilave ederek bonoyu 18.000 TL yaptığı, önceden boş olan yazı ile miktar bölümüne de “onsekiz bin” yazarak doldurduğu sahte bonoyu icra takibine koyarak haksız maddi menfaat elde etmeye çalıştığı olay nitelikli dolandırıcılık suçuna teşebbüs olarak tanımlanmıştır. (Yargıtay 15. CD., 2014/19007 E., 2017/8510 K.) 

İştirak, birden fazla kişinin aynı suçu işleme düşüncesiyle harekete geçmesidir. İştirak, suçun işlenmesine yardım edilmesi şeklinde olabileceği gibi, suç işleme düşüncesi olmayan bir kimseyi suç işlemeye azmettirme şeklinde de olabilir. 

Yargıtay, birden fazla kişinin bir araya gelerek mağdurların nüfus cüzdanlarına kendi fotoğraflarını yapıştırmak suretiyle mağdurların adına çok sayıda gsm hattı aldıkları olay hakkında sanıkların aynı suçu işleme iradesiyle hareket ettiğini kabul etmiş ve sanıkların iştirak halinde dolandırıcılık suçunu işlediğine karar vermiştir. (Yargıtay 15. CD., 2017/34111 E., 2021/5232 K.) 

İçtima, failin gerçekleştirmiş olduğu bir eylem ile birden fazla mağdur veya aynı mağdura karşı birden fazla kez suç işlemesi şeklinde oluşur. Dolandırıcılık suçunda failin aynı mağdura karşı birden fazla kez dolandırıcılık suçunu işlemesi halinde faile tek suçtan ceza verilir ancak bu cezada artırıma gidilir.

Dolandırıcılık Suçu ve Cezası

Dolandırıcılık Suçunun Soruşturma Aşaması

Dolandırıcılık suçuna ilişkin olarak yürütülen soruşturma aşamasında yetkili merciler tarafından yapılması gereken işlemler şunlardır:

  • Şikayet – ihbar,
  • Gözaltı,
  • Delillerin toplanması,
  • İfade ve Sorgu,
  • Uzlaşma,
  • Adli Kontrol,
  • Tutukluluk.

Şikayet – İhbar

Şikayet, mağdurun kendisine karşı gerçekleştirilen haksız eylemleri yetkili makamlara iletmesidir. İhbar ise gerçekleşen haksız eylemler ile ilgisi olmayan ancak duyarlı olan vatandaşların bu eylemleri yetkili makamlara bildirmesidir. 

Dolandırıcılık suçunun temel ve nitelikli halleri şikayete bağlı değildir. Yani bu suç şüphesini öğrenen yetkililer söz konusu eylemlere ilişkin olarak derhal soruşturma aşamasını başlatırlar. 

Ancak dolandırıcılık suçunun bir hukuki ilişkiye dayanan alacağı tahsil amacıyla işlenmesi halinde bu suça ilişkin soruşturma aşamasının başlatılabilmesi için mağdurun şikayetçi olması gerekmektedir. Mağdur, kendisine karşı gerçekleştirilen bu eylemi öğrendikten itibaren 6 ay içinde yetkili makamlara bildirmelidir. 

Mağdur, suçun şikayete tabi olan halinde, yargılamanın her aşamasında şikayetinden vazgeçebilir. Eğer soruşturma aşamasında vazgeçerse savcı, dosya hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verir. Eğer kovuşturma aşamasında vazgeçerse hakim, davanın düşmesine karar verir. 

Dolandırıcılık suçuna ilişkin yapılacak şikayetlerde, usul ve içerik açısından titizlikle hazırlanmış olması oldukça önemlidir. Bu suça ilişkin şikayetlerde kullanılabilecek örnek dilekçeler, dilekçelerde dikkat edilmesi gereken hususlar ve diğer tüm detaylar “dolandırıcılık suçu şikayet dilekçesi örneği” yazısında açıklanmaktadır.

Gözaltı

Gözaltı, soruşturma işlemlerinin en kısa sürede tamamlanması için şüphelinin kısa süreliğine nezarethanede tutulmasıdır. Gözaltı kararı, şüphelinin suçu işlediğine ilişkin birtakım göstergelerin olduğu durumda verilir. 

Dolandırıcılık suçundan dolayı şüpheli kişinin gözaltına alınması mümkündür. Bu suçtan dolayı şüpheli hakkında alınan gözaltı kararının süresi 24 saati geçemez. Ancak bu suçun birden fazla kişi tarafından toplu olarak işlenmesi halinde bu süre, her seferinde 1 günü geçmemek üzere 3 gün uzatabilir. 

Şüphelinin gözaltına alınmasının haksız olduğunu düşünen şüpheli, şüphelinin avukatı, eşi, ebeveynleri, çocukları gözaltı kararına karşı Sulh Ceza Hakimliğine itirazda bulunabilirler.

Delillerin Toplanması

Delil, şikayet veya ihbar konusu eylemlerin aydınlatılmasını sağlamak için toplanan bulgulardır. Savcı tarafından hem soruşturma hem de kovuşturma aşamasında deliller toplanır.

Dolandırıcılık suçuna ilişkin olarak toplanabilecek delillere sms kayıtları, telefon görüşmeleri, banka hesap döküm özetleri, kamera kayıtları, video-ses kayıtları ve diğer belgeler örnek gösterilebilir.

Toplanan delillerin olaya uygun, somut ve akla uygun olması gerekir. Bu nitelikleri taşımayan yahut bu nitelikleri taşıdığı halde hukuka aykırı biçimde toplanan deliller, hükme esas alınmaz. 

Deliller toplanırken yargılamanın tarafsızlığı ilkesi gereğince şüphelinin hem lehine hem de aleyhine olan deliller toplanır. Şüpheli, yapılan işlemler ve hazırlanan belgelerde kendi aleyhine olan delillerin toplandığı kanısındaysa yargılamanın her aşamasında kendi lehine olan delillerin de toplanmasını isteyebilir. 

İfade ve Sorgu

İfade, şüphelinin yargılaması yapılan olaya ilişkin beyanlarının savcı veya kolluk tarafından dinlenmesidir. Sorgu ise, şüphelinin yargılaması yapılan olaya ilişkin beyanlarının mahkeme veya hakim tarafından dinlenilmesidir. İfade ve sorgu süreci, yapılan işlemler bakımından benzerlik göstermektedir. 

İfade sürecinde öncelikle şüpheliye bir çağrı kağıdı gönderilir. Bu çağrı kağıdında şüphelinin hangi suç isnadı ile ifadeye çağrıldığı ve hazır bulunması gereken yer ve saat bildirilir. Çağrı kağıdına ayrıca ifade vermeye gelmeyen şüphelinin zorla getirileceği ve kamu kurumuna yaptırdığı masrafın kendisine ödetileceği de yazılır. 

İfade vermek için hazır bulunan şüphelinin öncelikle kimlik bilgileri doğrulanır; iş ve okul hayatı, aylık kazancı tespit edilir. Ardından şüpheliye hangi suç isnadı ve olay ile ilgili ifade vereceği anlatılır ve sahip olduğu haklar öğretilir. 

Şüpheli kişi ifade sürecinde şu haklara sahiptir: Avukat talep etme, yakınlarına haber verme, delil toplanmasını isteme, savunma yapma, ifade vermeme (susma) hakkı. 

İfade süreci, görevli memurun sorular sorması ve şüpheli kişinin bu sorulara cevap vermesi şeklinde ilerler. Şüphelinin sorulara verdiği yanıtlar mutlaka kendi özgür iradesine dayanmalıdır. İfade vermek istemeyen şüpheli, işkence yapma, tehdit etme, ilaç verme, yorma gibi eylemlere maruz bırakılarak ifade vermeye zorlanamaz. 

Sorulan soru ve cevapların tümü ifade tutanağına geçirilir. İfade sürecinin sonunda bu tutanak görevli memur, şüpheli ve şüphelinin avukatı tarafından imzalanır. Şüpheli kişi, bu tutanağı imzalamadan önce dikkatle okumalıdır. Eğer şüpheli belirttiği beyanların eksik veya yanlış yazıldığını görürse tutanağı kesinlikle imzalamamalıdır. 

İfade ve sorgu süreci içerisinde şüpheli sıfatı altında olan kişi, suç isnadının baskısı, suçun niteliklerine ve unsurlarına yeterince hakim olmaması nedeniyle yargılamanın ilerleyen aşamalarında kendi aleyhine kullanılabilecek delillerin ortaya çıkmasına neden olabilir. Bu nedenle sürecin suçun unsurlarına hakim bir ceza avukatı ile takip edilmesi önemlidir.

Uzlaşma

Uzlaşma, mağdur ve şüphelinin alanında uzman bir kişi aracılığıyla bir araya getirilmesi ve kovuşturma aşamasına geçilmeden dosyanın kapatılmasını sağlayan bir kurumdur. Uzlaşma kurumu ile mağdurun zararı en kısa sürede tazmin edilirken şüphelinin cezasında da indirim yapılabilir. 

Dolandırıcılık suçu kural olarak şikayete tabi bir suç olmasa da uzlaşma hükümlerine tabidir. Ancak dolandırıcılık suçuna ilişkin dosyada cezayı artıran nitelikli hallerden birinin varlığı halinde uzlaşma hükümleri uygulanmaz. 

Somut olaya ilişkin hazırlanan dosya, öncelikle uzlaştırma bürosuna gönderilir ve bu büroya kayıtlı bir uzlaştırmacı dosya ile görevlendirilir. Görevlendirilen uzlaştırmacı, taraflara bir uzlaştırma teklif formu hazırlar ve tebliğ eder. Teklif formu kendisine gönderilen taraflar, 3 gün içinde olumlu yanıt vermezlerse teklifi reddetmiş sayılırlar. 

Uzlaşmayı kabul eden taraflar her aşamada bu kararından vazgeçebilir. Ancak uzlaşmaktan sonradan vazgeçen veya teklifi baştan reddeden taraflara tekrardan uzlaşma teklifinde bulunulmaz. 

Uzlaştırma süreci, kural olarak 30 gün içinde tamamlanır. Ancak işlemlerin zamanında tamamlanamaması halinde uzlaştırmacı tarafından ek süre talep edilirse en fazla 2 defaya mahsus olmak üzere 20 günlük ek süre verilebilir. 

Tarafların soruşturma süreci devam ederken uzlaşması halinde savcı ilgili dosya hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verir. Eğer taraflar kovuşturma süreci devam ederken uzlaşırsa mahkeme davanın düşmesi kararı verir. 

Adli Kontrol

Adli kontrol kararı, hakkında tutuklama kararı çıkartılmasına sebep olabilecek şüphede delil olmasına rağmen şüpheli kişinin tutuklanmayarak başka tedbirler ile kısıtlanmasına ilişkin bir karardır. 

Dolandırıcılık suçunda şüpheli konumunda olan kişiler hakkında adli kontrol kararı ancak şüphelinin tutuklama süresi dolmasına rağmen salıverilmemesi veya tutuklama sebeplerinin var olmasına rağmen tutuklama kararına hükmedilmesinin orantısız olduğu hallerde verilebilir. 

Dolandırıcılık suçundan dolayı şüpheli kişi hakkında adli kontrol kararı en çok 2 yıl süreyle uygulanabilir. Ancak mahkeme tarafından zorunlu görülen hallerde gerekçe gösterilmek suretiyle adli kontrol kararı 1 yıl daha uzatılabilir. 

Hakkında adli kontrol kararına hükmedilen şüpheli hakkında bazı tedbirler ve yasaklar uygulanabilir. Dolandırıcılık suçuna ilişkin olarak şüpheli konumunda olan kişi hakkında şu adli kontrol tedbirlerinin uygulanması olasıdır:

  • Yurt dışına çıkma yasağı,
  • Elektronik kelepçe takılması,
  • Belirli yerlere gitmeme (Örn. banka, vergi dairesi),
  • Ev hapsi,
  • Belirli mesleki ve sanat faaliyetleri ile uğraşma,
  • Eğitim ve öğretim görme.

Şüpheli ve şüphelinin avukatı, adli kontrol kararının niteliğine veya süresine itiraz etme hakkına sahiptir. Bu itiraz kararın taraflara tebliğinden itibaren 7 gün içinde adli kontrol kararı veren merciye yapılır.

Tutukluluk 

Tutukluluk, soruşturma aşamasında gerçekleştirilen işlemler sonucunda şüphelinin kendisine isnat edilen suçu işlediğine dair yeterli şüphede delil elde edilmesi halinde verilen bir karardır. Tutukluluk kararı, bu aşamada verilecek en ağır tedbir kararı olup şüphelinin özgürlüğünü kısıtlayan bir tedbirdir.

Dolandırıcılık suçunun temel ve cezayı arttıran nitelikli hallerinden birinin var olması halinde şüphelinin tutuklanmasına karar verilebilir. Ancak alacağı tahsil etmek amacıyla dolandırıcılık suçunda verilecek olan cezanın üst sınırı 2 yıldan daha az olduğu için CMK m. 100/4 hükmü gereğince şüphelinin tutuklanmasına karar verilemez. 

Dolandırıcılık suçundan dolayı şüpheli sıfatını taşıyan kişinin tutuklanmasına ancak somut olayda şu hallerden birinin var olması halinde karar verilebilir:

  • Şüphelinin kaçma girişiminde bulunması,
  • Şüphelinin delil karartma ihtimalinin olması,
  • Şüphelinin mağdura karşı baskı yapabilecek gücünün veya etkisinin bulunması veya böyle bir teşebbüste bulunması.

Dolandırıcılık suçunun temel haline ilişkin soruşturma evresinde şüpheli hakkında verilen tutukluluk kararının süresi 1 yılı geçemez. Ancak, mahkeme tarafından gerekli görülen hallerde gerekçe göstermek suretiyle tutukluluk süresi 6 ay daha uzatılabilir

Nitelikli dolandırıcılık suçu tutukluluk süresi ise en çok 2 yıl olarak belirlenebilir. Mahkeme tarafından gerekli görülen zorunluluk hallerinde bu süre, 3 yıl daha uzatılabilir.

Soruşturma sürecinde hakkında tutuklama kararı verilen 15 yaşını doldurmamış çocuklar bakımından uygulanabilecek tutukluluk süresi en çok 3 ay; 18 yaşını doldurmamış çocuklar bakımından uygulanabilecek tutukluluk süresi en çok 4.5 aydır. 

Tutuklamanın haklı bir gerekçeye dayanmadan yapıldığını düşünen yahut tutuklama süresinin dolmasına rağmen şüphelinin salıverilmediğini fark eden şüpheli, şüphelinin avukatı, eşi, ebeveyni ve çocukları tutuklama kararına karşı itiraz edebilir. İtiraz, kararın verildiği günün sonraki gününden başlamak üzere 7 gün içinde tutuklama kararını veren Sulh Ceza Hakimliğine yapılır.

Dolandırıcılık Suçunda Soruşturma Sonucu Verilebilecek Kararlar

Dolandırıcılık suçuna ilişkin ihbar veya şikayet sonucunda yürütülen soruşturma sonucunda verilebilecek 3 farklı karar bulunmaktadır. Bu kararlar şunlardır:

  • Soruşturmaya Yer Olmadığı Kararı (SYOK),
  • Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı (KYOK),
  • İddianamenin Düzenlenmesi.

Soruşturmaya Yer Olmadığı Kararı (SYOK)

Soruşturmaya yer olmadığı kararı, şikayet veya ihbarın açık ve araştırmaya gerek olmayacak biçimde genel ve soyut olduğu durumlarda verilen bir karardır. SYOK kararı verilmesi ile ihbar veya şikayet konusu olay hakkında soruşturma işlemlerine başlanmaz, taraflar şüpheli veya mağdur sıfatını almazlar. 

Örneğin, arkadaşına verdiği borç parayı arkadaşının belirlenen zamanda ödememesi halinde, kolluğa giderek arkadaşının dolandırıcılık suçu işlediğinden bahisle ondan şikayetçi olan kişinin şikayeti hakkında SYOK kararı verilecektir. 

Şikayetçi, şikayet konusu olayın soruşturulmaya değer olduğunu düşünüyorsa savcı tarafından verilen SYOK kararının kendisine bildirilmesinden itibaren 15 gün içinde Sulh Ceza Hakimliğine itirazda bulunabilir. 

Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı (KYOK)

Kovuşturmaya yer olmadığı kararı, hakkında soruşturma yürütülen eylemlerin şüpheli tarafından gerçekleştirildiğine yahut suç teşkil ettiğine dair yeterli şüphede delil elde edilememesi durumunda verilen bir karardır. 

Kovuşturmaya yer olmadığı kararının bir diğer adı ‘’Takipsizlik’’ kararıdır. Savcı tarafından verilen KYOK kararı ile ilgili dosya kovuşturma aşamasına geçilmeden yani duruşmalar yapılmadan soruşturma aşamasında kapatılır. 

KYOK kararı taraflara tebliğ edilir. Bu kararın yanlış olduğunu ve ilgili eylemlerin yargılamasına devam edilmesini isteyen taraf, kararın kendisine bildirilmesinden itibaren 15 gün içinde Sulh Ceza Hakimliğine itirazda bulunabilir. 

İddianamenin Düzenlenmesi

Toplanan deliller ve yapılan araştırmalar sonucunda soruşturmaya konu olan eylemlerin suç teşkil ettiğini ve bu eylemlerin şüpheli tarafından gerçekleştirildiğinin tespit edilmesi halinde savcı tarafından olaya ilişkin bir iddianame hazırlanır ve kamu davası açılır. 

Hazırlanan iddianamenin mahkemeye sunulması ve mahkeme tarafından kabul edilmesi ile soruşturma aşaması sona ermiş, kovuşturma aşamasına geçilmiş olur. 

Dolandırıcılık Suçunun Savunması

Savunma, kişinin kendisine yöneltilen asılsız suçlamaları def etmek için kullanabileceği en etkili yöntemdir. Savunma hakkı, herkese tanınmış olup kimse tarafından kaldırılamaz veya kısıtlanamaz.

Dolandırıcılık suçuna ilişkin ileri sürülebilecek savunmalardan bazıları şunlardır:

  • Sanığın hileli davranışlarda bulunmadığı,
  • Yargılama aşamasında yalnızca sanığın aleyhine olan delillerin toplandığı,
  • İfade ve sorgu sürecinde sanığın avukat talebinin dikkate alınmadığı,
  • Sanığın hileli davranışları gerçekleştirme konusunda zorunluluk halinin bulunması,
  • Sanığın gerçekleştirdiği davranışlar sonucunda ekonomik bir menfaat elde etmediği, 
  • Suçun vasfının veya unsurlarının yanlış değerlendirildiği,

Gerek sanığın kendisine isnat edilen suç konusunda bilgisiz ve tecrübesiz olması gerek yaşamış olduğu baskı ve stres nedeniyle savunma sürecinde sağlıklı ve etkili bir savunma yapmak oldukça zordur. Bu nedenle özellikle savunma sürecinin suça ve somut olaya hakim, alanında uzman bir ceza avukatı ile yürütülmesi gerekmektedir.

Dolandırıcılık Suçunda Ceza Yargılaması Aşaması

Ceza yargılaması bir diğer adıyla kovuşturma aşaması, somut olay hakkında hazırlanan iddianamenin mahkeme tarafından kabul edilmesi ile başlayan ve mahkeme tarafından sanık hakkında kesin hüküm verilmesine kadar devam eden süreçtir. Soruşturma aşamasında şüpheli sıfatını alan kişi, bu aşamada sanık sıfatını alır. 

Ceza yargılaması aşamasında mahkemenin uygulayabileceği 2 farklı yargılama usulü bulunmaktadır. Bu usuller: Basit yargılama usulü ve genel yargılama usulüdür. 

Basit yargılama usulü, dolandırıcılık suçunun yalnızca alacağın tahsili amacıyla işlenmesi halinde uygulanabilir. Diğer dolandırıcılık hallerinde uygulanamaz.

Basit yargılama usulünde mahkeme, hazırlanan iddianameyi taraflara tebliğ eder ve 15 gün içinde yazılı savunmalarını mahkemeye göndermelerini ister. Bu usulde mahkeme, genellikle duruşma yapmadan yalnız dosya üzerinden karar verir. Ancak mahkeme gerek gördüğü hallerde duruşma yapılmasına da karar verebilir.

Genel yargılama usulünde mahkeme, bir duruşma günü belirler ve bu günü taraflara çağrı kağıdı ile tebliğ eder. Duruşma günü salonda hazır bulunan tarafların kimlik bilgileri doğrulanır. Hakim, savcı tarafından hazırlanan iddianameyi salondaki kişilere sesli bir biçimde okur. 

Ardından sanığa savunma yapması, mağdura şikayetlerini dile getirmesi ve tarafların avukatlarına da beyanlarını dile getirmesi için söz hakkı verir. Hakim, bu aşamada gerek görürse yeniden delil toplanmasını, keşif yapılmasını, bilirkişiye başvurulmasını, gerekli belgelerin kurumlardan talep edilmesini isteyebilir.

Bütün bu işlemler sonunda hakim, toplanan deliller ve dinlenilen beyanları dikkate alarak sanık hakkında bir hüküm verir. Bu, kesin hüküm niteliğinde olup yargılamayı bitiren ve dosyayı kapatan bir karardır. 

Dolandırıcılık suçunda yetkili mahkeme, hileli eylemlerin gerçekleştiği yerde bulunan Asliye Ceza Mahkemesidir. Nitelikli dolandırıcılık suçunda yetkili mahkeme, hileli eylemlerin gerçekleştiği yerde bulunan Ağır Ceza Mahkemesidir. 

Dolandırıcılık Suçunda Zamanaşımı

Dolandırıcılık suçuna ilişkin dava zamanaşımı süresi, suçun işlendiği andan itibaren 8 yıl, ceza zamanaşımı süresi ise hükmün kesinleştiği andan itibaren 10 yıldır. 

Dava zamanaşımı süresinin dolması ile ilgili olay hakkında sanığın aleyhine dava açma hakkı ortadan kalkar. Hatta bu sürenin dolmasına rağmen dava açılmışsa mahkeme bu dava hakkında düşme kararı verir ve sanığa herhangi bir ceza veya güvenlik tedbiri veremez. 

Ceza zamanaşımı süresinin dolması ile ilgili olaya ilişkin olarak sanığa verilen ceza, infaz edilemez hale gelir. Yani sanık hakkında verilen hapis cezası, adli para cezası veya güvenlik tedbiri hukuki bir sonuç doğurmaz. 

Dolandırıcılık Suçunda Mahkemenin Verebileceği Kararlar

Dolandırıcılık suçuna ilişkin ihbar veya şikayet sonucunda mahkemenin sanık hakkında verebileceği 7 farklı karar bulunmaktadır. Bu kararlar şunlardır:

  • Beraat,
  • Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı (CYOK),
  • Mahkumiyet,
  • Hükmün Açıklanmasının Geriye Bırakılması (HAGB),
  • Cezanın Ertelenmesi,
  • Davanın Düşmesi.

Beraat

Beraat, sanığın gerçekleştirdiği eylemlerinin suç teşkil etmediği veya suç teşkil edilen eylemlerin sanık tarafından gerçekleştirilmediğinin tespit edildiği hallerde verilen bir karardır. Beraat kararı ile sanık, ilgili dosyada suçsuz bulunur; hakkında hapis cezası, adli para cezası yahut güvenlik tedbirine hükmedilemez.

Yargıtay, çiftçilik mesleğini icra eden sanıkların, devlet desteği almak için İlçe Tarım Müdürlüğü’ne tarlalarına buğday ve arpa ektiklerine dair talepte bulundukları olayda, kurumun arazide hiç bir araştırma yapmadan sanıkların beyanı ile ödeme yaptığı, sanıkların kurumun denetim yetkisini ortadan kaldıracak bir davranışta bulunmadıkları gerekçesiyle sanıklar hakkında beraat kararı vermiştir. (Yargıtay 15. CD., 2019/14960 E., 2020/12835 K.) 

Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı (CYOK)

Ceza verilmesine yer olmadığı kararı, yapılan yargılama sonucunda sanığın gerçekleştirmiş olduğu eylemlerinin iddianamede belirlenen suçu işlemeye elverişli olduğu ancak sanığın bazı özel durumlara sebep olması nedeniyle cezalandırılmaması gerektiğine ilişkin bir karardır. 

Dolandırıcılık suçundan dolayı ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilebilir. Bu kararın verilebilmesi için şu hallerden birinin veya birkaçının mevcut olması gerekir:

  • Sanığın yaşının küçük olması, 
  • Sanığın suçu cebir veya tehdit altında işlemesi, 
  • Sanığın akıl hastası olması yahut akıl zayıflığı nedeniyle olayın anlam ve sonuçlarını anlayamaması,
  • Sanığın bu suçu işlemek zorunda kalması,
  • Sanığın bir emri yerine getirmek amacıyla bu eylemleri gerçekleştirmesi,
  • Sanığın hataya düşmesi,
  • Sanığın sağır veya dilsiz olması,

Mahkumiyet

Mahkumiyet, sanığın yargılaması yapılan suçu işlediğine ilişkin cezalandırılmasını sağlayacak yeterlilikte delil elde edilememesi durumunda verilen karardır. Bu kararın verilebilmesi için elde edilen delillerin, suçun sanık tarafından işlendiğini kesin olarak göstermesi gerekmektedir.

Dolandırıcılık suçundan dolayı sanık hakkında mahkumiyet kararı verilebilir. Mahkumiyetine karar verilen sanık hakkında hem hapis hem de adli para cezasına hükmedilir. Hakim gerek gördüğü hallerde sanık hakkında ayrıca güvenlik tedbirine hükmedilmesini de isteyebilir. 

Örneğin mahkeme, dolandırıcılık suçundan dolayı 3 yıl 8 ay hapis cezası alan bir kişinin bu suçu işlemesi nedeniyle elde etmiş olduğu maddi menfaate de el koyulmasına ve bu kazancın devlete geçmesine hükmedebilir. 

Dolandırıcılık suçundan dolayı mahkumiyeti kesinleşen sanık, bu tarihten itibaren 3 yıl içerisinde başka bir kasıtlı suç işlerse veya işlenmesine yardımcı olursa bu durumda sanık hakkında tekerrür hükümleri uygulanır ve hükmedilen mahkumiyet süresinde artırım yapılır.

Hakim, failin ve somut olayın birtakım özelliklerini göz önünde bulundurarak sanık hakkında hükmedilen cezada ‘İyi hal indirimi’ yapılmasına hükmedebilir. Ancak hakimin bu indirimi uygulamak gibi bir zorunluluğu bulunmamakta, bu durum tamamen takdirine bağlı kılınmıştır.

Hükmün Açıklanmasının Geriye Bırakılması (HAGB)

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, yargılaması yapılan suç ile ilgili sanık hakkında hükmolunan cezanın açıklanmasının birtakım şartlara tabi tutulmak suretiyle ertelenmesidir. 

Dolandırıcılık suçundan dolayı sanık hakkında hükmolunan hapis cezasının 2 yıl veya daha az süreli olması halinde sanık hakkında HAGB kararı verilebilir. Bu kararın verilebilmesi için sanığa ve somut olaya ilişkin şu şartların gerçekleşmiş olması gerekmektedir:

  • Sanığa verilen hapis cezasının 2 yıl veya daha az süreli hapis cezası olması,
  • Sanığın daha önceden başkaca kasıtlı bir suçtan dolayı mahkumiyet kararı almamış olması, 
  • Mahkemenin sanığın başkaca suç işlemeyeceği hususunda kanaat getirmesi,
  • Sanığın gerçekleştirdiği eylemleri nedeniyle mağdurda meydana gelen zararı karşılaması,
  • HAGB teklifinin sanık tarafından kabul edilmesi.

HAGB kararının verilmesi ile sanık, 5 yıl denetime ve yükümlülüklere tabi tutulur. Bu süre zarfında sanık, sanki suçsuzmuş gibi muamele görür. Bu denetim ve yükümlülükleri yerine getiren ve bu süre zarfında kasıtlı bir suç işlemeyen kişinin cezası infaz edilmiş kabul edilir. 

Ancak hakkında belirlenen denetim ve yükümlülükleri kasıtlı olarak yerine getirmeyen yahut bu süre zarfında başkaca bir suç işleyen sanığın cezası açıklanır ve infaz edilir. 

Verilen bu kararın yanlış veya hatalı olduğunu düşünen taraf, bu karara karşı itiraz edebilir. İtiraz, kararın tebliğ edildiği tarihten itibaren 7 gün içinde, kararı veren mahkemenin bağlı olduğu Ağır Ceza Mahkemesine yapılmalıdır.

Cezanın Ertelenmesi

Yargılaması yapılan suçtan dolayı sanık hakkında hükmolunan hapis cezasının 2 yıldan az olduğu, sanığın daha öncesinde işlemiş olduğu kasıtlı bir suçtan dolayı 3 aydan fazla mahkumiyet kararı almamış olduğu ve mahkeme tarafından sanığın başka bir suç işlemeyeceği hususunda güven oluştuğu durumlarda verilebilen bir karardır. 

Dolandırıcılık suçundan dolayı sanık hakkında hükmolunan hapis cezasının 2 yıl veya daha az süreli olması halinde cezanın ertelenmesi söz konusu olabilir.

Cezanın ertelenmesi durumunda sanık hakkında 1 – 3 yıl arasında bir denetim süresi belirlenir. Bu süre boyunca kendisine verilen yükümlülüklere uyan sanığın cezası, denetim süresinin bitmesi ile infaz edilmiş kabul edilir ve sona erer. 

Ancak, kendisine verilen yükümlülükleri bilerek ve isteyerek yerine getirmeyen veya bu süre zarfında başka bir suç işleyen veya işlenmesine yardımcı olan kişinin ertelenen cezası cezaevinde infaz edilmeye devam edilir. 

Davanın Düşmesi

Mahkeme, söz konusu yargılamaya devam edilmesinin yahut sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmesinin hukuken anlam ifade etmeyeceği durumlarda davanın düşmesine karar verir. 

Dolandırıcılık suçundan dolayı davanın düşmesi kararı; sanığın ölümü, dava zamanaşımı süresinin dolması, mağdurun şikayetinden vazgeçmesi veya suçun genel af kapsamına alınması halinde verilebilir. 

Yargıtay, suç tarihi 11.02.2005 olan dosyada 8 yıllık dava zamanaşımı süresinin dolması nedeniyle 23.01.2020 tarihinde davanın düşmesine karar vermiştir. (Yargıtay 15. CD., 2019/13804 E., 2020/899 K.) 

Dolandırıcılık Suçunda İstinaf ve Yargıtay Süreci 

İtiraz, istinaf ve temyiz; yerel mahkemeler tarafından verilen kararların yanlış olduğunun yahut düzeltilmesi gerektiğinin ileri sürülmesine olanak sağlayan kurumlardır. 

Dolandırıcılık suçuna ilişkin basit yargılama usulünün uygulanmasının kabul edildiği durumlarda verilen kararlara karşı taraflar öncelikle itiraz ardından istinaf kanun yoluna başvurabilir. Ancak genel yargılama usulüne göre yapılan yargılamalarda direkt olarak istinaf kanun yoluna başvurulabilir.

İtiraz kanun yoluna yalnızca basit yargılama usulünün uygulandığı durumlarda başvurulabilir. İtiraz kanun yoluna başvuru, verilen kararın öğrenilmesinden itibaren 7 gün içinde yapılmalıdır. Bu başvuru, sanık, sanığın eşi, avukatı veya yasal temsilcisi tarafından gerçekleştirilir. 

Dolandırıcılık suçuna ilişkin yapılan yargılama sonucunda verilen cezayı hatalı yahut eksik bulan kişiler, kararın tekrar gözden geçirilmesini sağlamak amacıyla kararın kendilerine gönderildiği andan itibaren 7 gün içinde istinaf yoluna başvurabilir. Bu başvuru, kararı veren mahkemeye Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmek üzere istinaf dilekçesi vermek suretiyle gerçekleştirilir. 

Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunu kabul etmemesi halinde taraflar, kararın tekrar incelenmesi için son çare olarak temyiz yoluna başvurabilir. Temyiz yoluna başvuru kararın öğrenilmesinden itibaren 15 gün içinde Bölge Adliye Mahkemesine Yargıtay’a gönderilmek üzere dilekçe verilmesi suretiyle yapılır. 

İstinaf ve temyiz yoluna sanık, sanığın eşi, sanığın avukatı, katılan, katılma talebi reddedilen veya karara bağlanmamış kişiler başvurabilir. 

Sık Sorulan Sorular

Telefonla Dolandırıcılığın Cezası Nedir?

Cep telefonu ile dolandırıcılık suçunun işlenmesi halinde verilecek ceza, 4 yıldan 10 yıla kadar hapis ve suçtan elde edilen maddi menfaatin 2 katı kadar adli para cezasıdır.

Dolandırıcılıkla Suçlanıyorum Ne Yapmalıyım?

Dolandırıcılıkla suçlanan kimse ilk olarak sakin davranmalı, kendisine yöneltilen suçlamanın unsurlarını öğrenmek için alanında uzman ve nitelikli bir ceza avukatına danışmalı, avukatı ile ifade verme sürecinin provasını yapmalı ve etkin bir savunma hazırlamalıdır.

Nitelikli Dolandırıcılıkta Tutuklu Yargılama Olur Mu?

Nitelikli dolandırıcılıkta tutuklu yargılama mümkündür. Hakim tarafından şüphelinin kendisine isnat edilen suçu işlediğine dair kuvvetli şüphe içeren deliller elde edilmişse, failin kaçma girişimi yahut mağdura baskı yapma girişimi fark edilmişse bu durumda fail hakkında tutuklama kararı verilebilir.

Dolandırıcılıktan Tutuklananlar Ne Yapmalı?

Dolandırıcılıktan dolayı tutuklanan kişiler, kararın kendisine bildirildiği andan itibaren 7 gün içinde tutuklama kararına itiraz edebilir. Bu itiraz, kararı veren sulh ceza hakiminin bulunduğu yerdeki Asliye Ceza Mahkemesine yapılır.

Dolandırıcılıktan Ceza Aldım Nasıl İtiraz Etmeliyim?

Dolandırıcılıktan ve nitelikli dolandırıcılıktan ceza alanlar, bu cezaya ilişkin gerekçeli karar açıklandığı andan itibaren istinaf ve temyiz yollarına başvuruda bulunarak haklarında hükmedilen cezaya itirazda bulunabilirler.

Sonuç 

Dolandırıcılık suçu, hapis cezası gerektiren ciddi bir suçtur. Bu suçun bazı hareketlerle işlenmesi halinde faile verilecek olan ceza arttırılabileceği gibi azaltılabilir. Dolandırıcılık suçundan dolayı süregelen yargılama sürecinin en kısa sürede ve lehe sonuçlanması için sürecin alanında uzman bir ceza avukatı ile yürütülmesi önem arz etmektedir.