iscinin-siyasi-gorusu-nedeniyle-isten-cikarilmasi

İşçinin Siyasi Görüşü Nedeniyle İşten Çıkarılması

İşçinin siyasi görüşü nedeniyle işten çıkarılması, herhangi bir makul ve geçerli bir sebep olmaksızın sırf işçinin siyasi düşüncelerinden dolayı iş akdinin feshedilmesidir. Bu şekilde işten çıkarılan işçinin başta kıdem ve ayrımcılık tazminatı olmak üzere pek çok tazminat alma hakkı bulunur. 

İşçinin Siyasi Görüşü Nedeniyle İşten Çıkarılması Mümkün Müdür?

İşçinin siyasi görüşü nedeniyle işten çıkarılması mümkün değildir. Ancak siyasi görüşü nedeniyle işçinin, işveren ve işyerinin itibarını, çalışma disiplini ve iş ortamının düzenini bozacak nitelikte davranışlar sergilemesi nedeniyle iş akdi feshedilebilir.

İşçinin siyasi görüşü nedeniyle işten çıkarılması, kişilerin siyasi, sosyo-politik ve ahlaki tutumları ile beraber siyasi parti üyeliği dâhil olacak şekilde düşüncelerine karşı yapılan ayrımcılıktır. Kural olarak, işçinin siyasi görüşü ise Anayasanın 26. maddesinin 1. fıkrası ile korunmaktadır. Bu kapsamda işçinin siyasi görüşü konusunda özgürce düşünme ve fikir belirtme hakkı vardır. 

İşçinin siyasi görüşü nedeniyle işten çıkarılması mümkün olmasa da siyasi görüşünün neden olacağı başkaca olaylar nedeniyle iş sözleşmesi feshedilebilir. Örneğin İş Kanunu m.25 gereğince işveren tarafından iş sözleşmesini sürenin bitiminden önce veya bildirim süresini beklemeksizin şu hallerde iş sözleşmesi feshedilebilir:

  • İşçinin, işveren yahut bunların aile üyelerinden birinin şeref ve namusuna dokunacak sözler sarfetmesi veya davranışlarda bulunması, yahut işveren hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ihbar ve isnadlarda bulunması.
  • İşçinin işverene yahut onun ailesi üyelerinden birine yahut işverenin başka işçisine sataşması.

Bunların yanında içerisinde bulunduğumuz dönemde işçilerin sosyal medya platformları aracılığıyla (Facebook, İnstagram veya Twitter v.b) siyasi paylaşımlarda bulunduğu görülmektedir. Bu paylaşımların işveren ve işyerinin itibarını, çalışma disiplini ve iş ortamının düzenini bozacak nitelikte olması ya da eleştiri sınırlarını fazlaca aşması halinde iş akdi feshedilebilir. 

Ancak bunların tespiti için, işçinin mesleği, paylaşımın işyerindeki çalışma ortamına olumsuz sirayet edip etmemesi, disiplini bozup bozmaması ya da işyeri itibarını zedeleyip zedelemediği dikkatle incelenmelidir.

Örneğin Yargıtay 2017 tarihinde verdiği bir kararında, basın kuruluşunda çalışan işçinin Cumhurbaşkanına hakaret etmesini işyerine sirayet etmesi ve işyerinde olumsuzluklara sebebiyet vermesi nedeniyle feshin geçerli olduğunu ifade etmiştir. (Yargıtay 9.H.D., 2016/31552 E., 2017/1908 K., 27.11.2017 T.)

Karardan anlaşılacağı üzere, işçinin ifade özgürlüğünü kullanırken kendi mesleği ve konumu gözden geçirmesi ve hatta çalıştığı kurumun itibarını da düşünerek hareket etmesi gerekir. Söz konusu hürriyet hakkı kullanılırken iş ilişkisine zarar vermeden görüşlerin dile getirilmesinde bir sakınca yoktur.

iscinin-siyasi-gorusu-nedeniyle-isten-cikarilmasi-mumkun-mudur

Siyasi Görüşü Nedeniyle İşten Çıkarılan İşçinin Hakları Nelerdir?

Siyasi görüşü nedeniyle işten çıkarılan işçinin hakları şunlardır:

  • Ayrımcılık tazminatı talep etme,
  • İhbar tazminatı talep etme,
  • Kıdem tazminatı talep etme,
  • Sendikal tazminat talep etme,
  • Kötü niyet tazminatı talep etme,
  • İş güvencesi tazminatı talep etme.

Yukarıda yer alan hususlar işçinin siyasi görüşü nedeniyle işten çıkarılması nedeniyle işçinin talep edebileceği haklardır. Ancak bu hakların talep edilebilmesi için hak kazanılan tazminat türünün şartlarının sağlanması gerekir. Aşağıda söz konusu tazminatlarla ilgili ayrıntılı açıklamalar yapılmıştır.

Ayrımcılık Tazminatı

Ayrımcılık tazminatı, işverence iş sözleşmesinin feshedilmesinde, işverenin eşit davranma borcuna aykırı davranması nedeniyle işçinin talep ettiği tazminat türüdür. Ayrımcılık tazminatına uygulamada ayrım tazminatı da denilmektedir.

Ayrımcılık tazminatı 4857 sayılı İş Kanunu m.5/f.6’da şu şekilde düzenlenmiştir: 

“İş ilişkisinde veya sona ermesinde yukarıdaki fıkra hükümlerine aykırı davranıldığında işçi, 4 aya kadar ücreti tutarındaki uygun bir tazminattan başka yoksun bırakıldığı haklarını da talep edebilir. 2821 s. Sendikalar Kanununun 31. maddesi hükümleri saklıdır.”

Yukarıda yer alan düzenleme uyarınca, işçinin bu tazminatı alabilmesi için ayrımcı bir davranışa maruz kalması yeterlidir. Yani işçinin siyasi görüşü nedeniyle bir ayrımcılığa maruz kalarak işten çıkarılması yeterli olup, bundan başka bir zarar görmesi beklenmez. 

Ayrımcılık tazminatı belirlenirken, işten çıkarma eyleminin sebebi ve olay örgüsü, işçinin görmekte olduğu iş, işçinin konumu, işçinin ünvanı veya işçinin kıdemi gibi çeşitli faktörler birlikte değerlendirilir. Bu değerlendirme sonucunda ise belirlenen ayrımcılık tazminatı işçinin 4 aya kadar ücreti ile sınırlıdır.

Ayrımcılık tazminatı hesaplanırken, ikramiyeler, sosyal yardımlar ve primler vb. gibi ücret ekleri dikkate alınmaz. Yani asıl ücret üzerinden hesaplama yapılır.

Ayrımcılık tazminatının yanında işçinin yoksun bırakıldığı haklar varsa bunlar da talep edilebilir. Söz konusu diğer haklar yazının devamında incelenmiştir. 

Diğer Tazminat ve Alacak Hakları

İşçinin siyasi görüşü nedeniyle işten çıkarılması halinde, işverence yapılan fesih ayrımcı davranış sayılır ve bu durumda eşit işlem ilkesine aykırılık vardır. Dolayısıyla işçinin ayrımcılık tazminatının yanı sıra, şartları sağlanıyorsa kıdem tazminatı, kötüniyet tazminatı, iş güvencesi tazminatı, sendikal tazminat, maddi tazminat ve manevi tazminat hakları doğar. Bununla birlikte yine şartları oluşmuşsa, işçinin iş görmekten kaçınma hakkı da bulunur.

Kötüniyet tazminatı, iş güvencesi kapsamında olmayan işçinin iş sözleşmesinin kötüniyetli olarak sonlandırılması halinde talep edilen tazminat türüdür. Bu durumda, iş sözleşmesi sonlandırıldığında ihbar süresinin 3 katı tutarındaki meblağ üzerinden kötüniyet tazminatı talep edilebilir. İşçinin siyasi görüşü nedeniyle işten çıkarılmasında da kötüniyet tazminatı somut olay incelenerek talep edilebilir.

DİKKAT: Ayrımcılık tazminatı ve kötüniyet tazminatı farklı tazminat türleridir. Bu doğrultuda ayrımcılık yapıldığı tespit edilen her olayda kötüniyet tazminatına hükmedilmeyebilir. Bu tazminatların şartlarının oluşup oluşmadığı her somut durum kendi özelinde incelenerek tespit edilmelidir.

İş güvencesi tazminatı, işçinin iş sözleşmesi feshinin mahkeme kararı ile geçersiz sayılmasına rağmen, işçinin işe başlatılmaması halinde talep edilen tazminat türüdür. İş güvencesi tazminatı, ayrımcılık tazminatı ile birlikte talep edilebilir. 

Örneğin, bir işçinin siyasi görüşü nedeniyle işten çıkarılması halinde işe iade davası açılmış olabilir. Eğer işçi bu davayı kazanır, ancak işverence bu karara rağmen işçi tekrar işe başlatılmamışsa iş güvencesi tazminatı istenebilecektir.

Kıdem tazminatı da işçinin siyasi görüşü nedeniyle işten çıkarılması halinde istenebilen diğer bir tazminat türüdür. Ayrıca işveren sırf siyasi görüşü nedeniyle eşitlik ilkesine aykırı davranışta bulunursa bu durumda işçinin de sözleşmeyi feshetme imkanı bulunur. Bu fesih sonucunda ise işçi sözleşmeyi kendisi feshetmesine rağmen kıdem tazminatına hak kazanacaktır. Ancak işçi sözleşmeyi kendi feshederse ihbar tazminatı talep edemez.

İşçinin yukarıda bahsedilen fesih hakkını kullanması süreye bağlı değildir. Yani bu hak derhal kullanılabilir. Bu fesih sonucu kıdem tazminatının yanında, işçinin hak kazandığı diğer alacak haklarını örneğin yıllık izin haklarının karşılığını talep etmesi mümkündür. 

İşçinin iş görmekten kaçınma hakkı da vardır. Ancak işçinin bu hakkını kullanabilmesi için öncelikle işverene ayrımcı davranışlarını sonlandırması için başvuru yapması gerekir. Dolayısıyla eğer işçinin henüz işten çıkarılmadan bu hakkını kullanması gerekir. Eğer henüz işten çıkarılmayan işçi işverene bu davranışlarını sona erdirmesi için başvurmuş ancak işveren bu davranışında ısrarcı ise işçi iş görmekten kaçınabilir. Eğer işçi iş görmekten kanıçırsa, iş sözlemesi işveren tarafından feshedilebilir. Buna karşın açılan davada eğer mahkemece işveren haklı bulunursa işverenin gerçekleştirdiği fesih geçerli kabul edilir.

Eda davası, dava açılan kişinin bir şeyi yapmaya, yapmamaya veya vermeye mecbur bırakılmasının istendiği dava türüdür. İşçinin siyasi görüşü nedeniyle işten çıkarılması sonucu eşitlik ilkesine aykırı davranması nedeniyle eda davası açma hakkı bulunur. Bu davada işverenin eşitlik yükümlülüğe uymaması sonucu işçinin mahrum kaldığı hakları ve şimdiki ayrımcı tutumun yarattığı durumun düzeltilmesi istenir. Uygulamada eda davası çoğunlukla sosyal yardımlar, ikramiyeler gibi ücret hususuna ilişkin olarak işverenin eşitlik ilkesine uygun davranması için açılır. 

İşverenin İşçinin siyasi görüşü nedeniyle işten çıkarılması aynı zamanda maddi ve manevi tazminata da konu olabilir. Bu noktada işçinin mal varlığında meydana gelen zararlar maddi tazminat ile kişilik haklarında meydana gelen zararlar ise manevi tazminat ile tazmin edilebilir. Ayrıca, işçinin alacak haklarını almış olması maddi-manevi tazminat istemesine engel değildir. 

Siyasi Görüşü Nedeniyle İşten Çıkarılan İşçinin Yapması Gerekenler Nelerdir?

Cinsel tercihi nedeniyle işten çıkarılan işçinin yapması gerekenler şunlardır:

  • Ayrımcılık tazminatı talep etmek,
  • Kötüniyet tazminatı talep etmek,
  • İş güvencesi tazminatı talep etmek,
  • Maddi ve manevi tazminat talep etmek,
  • Şartları varsa kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı talep etmek,
  • Eda davası açmak.

Siyasi görüşü nedeniyle işten çıkartılan işçinin yukarıda sayılan haklarını talep etme imkanı bulunur. Ancak hangi hakkın talep edilme şartlarının oluşup oluşmadığı her bir somut durum kendi özelinde değerlendirilerek tespit edilmelidir. Bir üst başlıkta her bir hakkın hangi şartlarda oluşacağı açıklanmıştır.

İşçinin hakları çoğunlukla dava yoluyla hukuki usuller benimsenerek kullanılmalıdır. Bu noktada işçinin haklarını kullanırken kanunen belirlenen usullere uygun olarak hareket etmesi son derece önemlidir. Aksi halde işçi üzerinde haklar doğmasına rağmen talep reddedilebilir veya süreç uzayabilir. Dolayısıyla sürecin başından itibaren alanında uzman bir işçi avukatına danışılması faydalı olacaktır.

Davada İspat ve İspat Yükü

İşçinin siyasi görüşü nedeniyle işten çıkarılması halinde, işverenin işten çıkarma eylemi haksızdır. Bu noktada işveren temelde işçisine karşı eşit davranma yükümlülüğüne aykırı hareket etmiş sayılır. Bu halde, işverenin işçiyi sırf siyasi görüşü nedeniyle işten çıkarttığı ve bu şekilde eşit davranma borcuna aykırı davrandığı iddiasını işçi öne sürdüğünden, iddiasını ispatla işçi yükümlüdür. 

İşçinin siyasi görüşü nedeniyle işten çıkarıldığını ispat etmesi gerektiği hususu 4857 sayılı İş Kanunu m. 5’te şu şekilde ifade edilmiştir: 

“20.madde hükümleri saklı kalmak üzere işverenin yukarıdaki fıkra hükümlerine aykırı davrandığını işçi ispat etmekle yükümlüdür. Ancak, işçi bir ihlalin varlığı ihtimalini güçlü bir biçimde gösteren bir durumu ortaya koyduğunda, işveren böyle bir ihlalin mevcut olmadığını ispat etmekle yükümlü olur.” 

Söz konusu işten çıkarılma hususuna dair İşçinin ispat etmesi gerektiğine yönelik kuralın ise iki istisnası vardır. Yani bu 2 istisnai halde işveren eşit davranma borcuna uygun davrandığını ispat edecektir.

İşverenin ispatla yükümlü olduğu ilk durum, işçinin öne sürdüğü argüman ve iddialarını bazı dolaylı ve yan olaylara dayanarak ispat etmesi halidir. Bu durumda eğer mahkeme nezdinde işçi lehine yeterli kanaat oluşursa ispat yükü işverene geçecektir. Ancak bunun için işçinin hakkının ihlal edildiği güçlü şekilde ortaya konulmalıdır. Uygulamada bu sebeple işçinin yaklaşık ispat ile iddialarını öne sürmesi yeterli olacağına dair yanlış bir kanı bulunur. İşçi yine tam ispatla iddialarını ispat etmelidir ancak tam ispat burada işçi lehine olacak şekilde hafifletilmiş kurallara tabidir.

İşverenin ispatla yükümlü olduğu ikinci durum, işçinin eşit davranma borcuna aykırılık iddiası sonucu işverenin sebep gösterilmeksizin veya geçerli sebep olmaksızın iş sözleşmesini feshetmesidir. Bu durumda fesih halinde işçinin eşit işlem borcuna aykırılık iddiası varsa feshin geçerli bir fesih olduğu iddiası işverence ispatlanmalıdır.

Yukarıda yer alan 2 durumda, işverence kanuna uygun olarak işçinin işten çıkarıldığı ispat edilmelidir. Bunlar kanunen işçi lehine düzenlenen hükmün bir sonucudur. 

DİKKAT: Fesih durumunda eğer ki işçi iş sözleşmesinin feshinin işverenin iddia ettiği husustan daha farklı bir sebebe dayandığını ve feshin geçersiz olduğunu iddia ediyorsa, bu durumda ispat yükü yine işçide olacaktır. 

İş Davası Avukatlık Ücreti ve Masrafları

İşçinin siyasi görüşü nedeniyle işten çıkarılması davası avukatlık ücreti, genellikle dava sonucu elde edilecek para miktarı üzerinden yüzdelik olarak belirlenir. Bu kapsamda iş davası için genellikle %10-%25 arasında avukatlık ücreti alınır. İşçinin siyasi görüşü nedeniyle işten çıkarılması davası masrafları ise 2024 yılı için ortalama olarak 4000 TL’dir. 

2024 yılı için işçinin siyasi görüşü nedeniyle işten çıkarılması davası avukatı ücreti en az 17.900 TL’dir. Bu ücret, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde 2024 yılı için belirlenen asgari miktardır. Bu ücretin altında ücret belirlenmesi kanuna aykırıdır.

İş Davası Ne Kadar Sürer?

İİşçinin siyasi görüşü nedeniyle işten çıkarılmasış davası 2024 yılı için yaklaşık olarak 1-1,5 yıl sürmektedir. Bu süre mahkemelerin iş yoğunluğu ve usuli işlemlerin doğru yapılıp yapılmamasına göre değişebilir.

Sonuç

İşçinin siyasi görüşü nedeniyle işten çıkarılması durumunda başvurabileceği pek çok hukuki yol bulunur. Bunların en temelinde işçinin talep edebileceği çeşitli tazminat hakları vardır. Ancak işçinin bu haklarını kullanırken kanunen belirlenen usuli işlemleri doğru yapması gerekir. Aksi halde başvurular reddedilebilir veya süreç uzayabilir. Bu kapsamda sürecin başından itibaren alanında uzman bir işçi avukatına danışılması faydalı olacaktır.