İrtikap suçu ve cezası

İrtikap Suçu ve Cezası

İrtikap suçu, Türk Ceza Kanununda Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar başlığı altında düzenlenen suç türlerinden biridir. İrtikap suçu ile kamu görevlisi, kişilerden haksız bir menfaat sağlamaktadır. Bu eylemlerin kanunda suç olarak tanımlanması ile halk tarafından kamu kurumlarına ve kamu görevlilerine duyulan güven korunmaya çalışılmıştır. 

İrtikap Suçu Nedir?

İrtikap suçu, kamu görevlilerinin, üstlenmiş oldukları kamu görevi nedeniyle sahip oldukları bilgi ve işlem yapma kabiliyetini, kişilerden haksız menfaat elde etmek için kullanmasıdır. İrtikap suçunu işleyen kamu görevlisi hakkı olmayan maddi menfaat elde etmektedir. Bu suç, TCK m. 250’-251de düzenlenmiştir.

TCK 250: 

‘’Görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle kendisine veya başkasına yarar sağlanmasına veya bu yolda vaatte bulunulmasına bir kimseyi icbar eden kamu görevlisi, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Kamu görevlisinin haksız tutum ve davranışları karşısında, kişinin haklı bir işinin gereği gibi, hiç veya en azından vaktinde görülmeyeceği endişesiyle, kendisini mecbur hissederek, kamu görevlisine veya yönlendireceği kişiye menfaat temin etmiş olması halinde, icbarın varlığı kabul edilir.’’

(2) Görevinin sağladığı güveni kötüye kullanmak suretiyle gerçekleştirdiği hileli davranışlarla, kendisine veya başkasına yarar sağlanmasına veya bu yolda vaatte bulunulmasına bir kimseyi ikna eden kamu görevlisi, 3 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. 

TCK 251:

“(1) Zimmet veya irtikap suçunun işlenmesine kasten göz yuman denetimle yükümlü kamu görevlisi, işlenen suçun müşterek faili olarak sorumlu tutulur.

(2) Denetim görevini ihmal ederek, zimmet veya irtikap suçunun işlenmesine imkan sağlayan kamu görevlisi, üç aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”

İrtikap Suçu Nasıl Oluşur?

İrtikap suçu, kamu görevlisinin sahip olduğu kamu görevlisi sıfatını kötüye kullanmak suretiyle kişilerden haksız menfaat sağlaması sonucunda oluşur. İrtikap suçunu işleyen fail, bilgi ve tecrübesini kullanarak bilgisiz olan kişilerin iradesini etkiler. 

İrtikap suçunun ortaya çıkabilmesi için somut olayda şu unsurların var olması gerekir:

  • Suç konusu eylemler kamu görevlisi tarafından gerçekleştirilmiş olmalı,
  • Kamu görevlisi, eylemleri sonucunda kendisi veya bir yakını için haksız bir menfaat elde etmiş olmalı,
  • Kamu görevlisi, eylemlerini bilerek ve isteyerek gerçekleştirmiş olmalı,

İrtikap suçu, mağduru zorlamak yani mağduru cebir altında bırakmak şeklinde işlenebileceği gibi kamu görevlisinin denetim görevini ihmal etmesi şeklinde de işlenebilir. 

İcbar (Cebir) Suretiyle İrtikap Suçu

İcbar suretiyle irtikap suçu, kamu görevlisinin gerçekleştirmekle yükümlü olduğu görevini yerine getirmek için mağdurdan bir menfaat talep etmesi ve mağdur bu talebi karşılamazsa işlemi yerine getirmeyeceğini söylemesi şeklinde oluşur. İcbar, bir kimseyi zorlamak anlamına gelir.

İcbar suretiyle irtikap suçunda fail, kendisine bir menfaat sağlaması için mağduru zorlar, onun korkusundan ve zorunluluk halinden yararlanır. Failin bu hareketi karşısında mağdur, işlerinin vaktinde veya hiç yerine getirilmeyeceği endişesiyle mecburen bu durumu kabul eder.

Örneğin, mağdurun acilen apandisit ameliyatı olması gerektiği bir durumda devlet hastanesinde çalışan bir doktorun 50.000 TL ücreti kendisine vermesini aksi takdirde ameliyatı gerçekleştiremeyeceğini açıkladığı olayda doktor, mağdurun zorunluluk halinden yararlanarak icbar suretiyle irtikap suçunu işlemiş sayılır. 

Yargıtay, Sosyal Güvenlik Kurumu Sahil Merkez Müdürlüğünde çalışan kamu görevlisinin mağdurunun emeklilik işlemlerini gerçekleştirmek amacıyla işlem ve masraf parası adı altında 1500 TL ücret istediği ayrıca emeklilik işlemlerinin hızlanması için 1.000 TL daha para vermesi gerektiğini söylediği olayda faile icbar suretiyle irtikap suçundan ceza vermiştir. (Yargıtay 5. CD., 2018/6514 E., 2022/178 K.) 

İkna Yoluyla İrtikap Suçu

Kamu görevlisinin mesleki tecrübesi ve bilgisini kullanmak suretiyle, herhangi bir bilgisi olmayan kişiyi hileli davranışlarla ikna etmesi, onu etkilemesi ve ondan bir menfaat elde etmesi halinde ikna suretiyle irtikap suçu işlenmiş olur.

Bu halin gerçekleşebilmesi için failin hileli davranışlarda bulunarak mağduru etkilemesi ve menfaat elde etmesi şarttır. 

Örneğin adliyede memur olarak çalışan görevlinin, mağdurun vereceği dilekçeyi işleme koyarken gerçekte böyle bir durum olmamasına rağmen harç ödemesi gerektiğini söyleyerek ücret alması halinde fail, hileli davranışlarla mağduru ikna ederek irtikap suçunu gerçekleştirmiş olur. 

Yargıtay, Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünde çalışan ve iş makinelerinin kiralanması konusunda görevli olan sanığın olması gerekenden daha fazla kira bedelinin kendisine ödenmesini sağlaması olayında sanığın ikna suretiyle irtikap suçundan dolayı yargılanmasına karar vermiştir. (Yargıtay 5. CD., 2013/3411 E., 2014/146 K.) 

Denetim Görevinin İhmali Suretiyle İrtikap Suçu 

İrtikap suçunun işlenmesini bilmesine veya sonradan fark etmesine rağmen suçu yetkili makamlara bildirmeyerek suça göz yuman kişi, denetim görevinin ihmali suretiyle irtikap suçunu işlemiş sayılır.

Örneğin, kamu görevlisinin mağdurun işlemlerini yapmak için para alması olayını yan masada çalışmakta olan müdürünün görmesi ancak mağduru uyarmaması veya yetkili makamlara haber vermemesi olayında bu kamu görevlisi de irtikap suçundan yargılanır. 

İrtikap Suçu Cezası

İrtikap suçu cezası, 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezasıdır. İkna suretiyle irtikap suçunun cezası, 3 yıldan 5 yıla kadar hapis cezasıdır.

Denetim görevinin ihmali suretiyle irtikap suçunun işlenmesi halinde verilecek ceza, 3 ay ila 3 yıl arasında hapis cezasıdır.

Kanuni sınırlar dahilinde, sanığa verilecek kesin keza hakim tarafından takdir edilmektedir. Hakim bu belirlemeyi yaparken, suçun işleniş şekli, yer ve zaman, kullanılan araçlar, failin güttüğü amaç gibi somut olaya özgü hususları göz önünde bulundurur.

İrtikap Suçunun Cezayı Azaltan Nitelikli Haller ve Cezası

İrtikap suçunda cezayı azaltan 2 adet nitelikli hal bulunmaktadır. Bu hallet TCK m. 251/3-4 fıkralarında düzenlenmiştir. 

TCK 251/3:

‘’İkinci fıkrada tanımlanan suçun kişinin hatasından yararlanarak işlenmiş olması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.’’

TCK 251/4:

‘’İrtikap edilen menfaatin değeri ve mağdurun ekonomik durumu göz önünde bulundurularak, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarısına kadar indirilebilir.’’

Mağdurun Hatasından Yararlanmak Suretiyle İrtikap

Kamu görevlisi failin mağdurun hatasından yararlanmak suretiyle kendisine veya yakınlarına haksız menfaat sağlaması halinde fail, 1 yıl ila 3 yıl arasında bir hapis cezasına çarptırılır. 

Bu nitelikli halin gerçekleşmesinde failin bir rolü yoktur. Bu halde mağdur, kendi iradesi ve bilgisizliği nedeniyle bir hataya düşmüştür. Ancak kamu görevlisi fail, mağdurun bu hatasını ona bildirmek ve onu uyarmakla yükümlü olmasına karşın bu yükümlülüğünü yerine getirmeyerek bu suçun işlenmesine neden olur.

Yargıtay, mağdurun hatasından yararlanmak suretiyle irtikap suçunu şu şekilde tanımlamaktadır:

‘’Kişinin hatasından yararlanmak suretiyle irtikap suçunun yasal unsurunun gerçekleşmesi için failin zorlayıcı veya ikna edici hiçbir davranışı olmamasına rağmen herhangi bir sebepten, yani kişinin bilgisizliği, tecrübesizliği veya hatasından yararlanarak menfaat temin etmesi ve mağdurun düştüğü bu hatada sanığın bir etkisinin bulunmaması gerekir.’’ (Yargıtay 5. CD., 2018/6514 E., 2022/178 K.) 

İrtikap Suçunun Konusunun Değerinin Az Olması ve Mağdurun Ekonomik Durumunun İyi Olması

Kamu görevlisinin gerçekleştirmiş olduğu eylemler sonucunda elde etmiş olduğu menfaatin maddi olarak değerinin az olması ve mağdurun ekonomik durumunun bu zararını rahatlıkla giderebilecek durumda olması halinde hakim, somut olayın özelliklerine göre faile verilecek olan cezanın yarı oranında indirilmesine karar verebilir. 

Örneğin, valilikte çalışan failin, vali ile görüşebilmesi için ödemesi gerektiğine inandırdığı mağdur vatandaştan aldığı 20 TL paranın değeri az olduğu için faile irtikap suçundan dolayı verilecek olan ceza hakim takdirine bağlı olarak indirilebilir. 

İrtikap Suçuna Teşebbüs, İştirak ve İçtima

Teşebbüs, failin suça konu eylemleri gerçekleştirmek için hareket geçmesi ancak kendinden kaynaklanmayan nedenlerle suçu tamamlayamaması halidir. Teşebbüs halinde suç yarıda kaldığı için faile verilecek olan ceza ¼ ila ¾ oranında indirim yapılır. İrtikap suçuna teşebbüs mümkündür.

Örneğin, vergi dairesinde çalışan bir memurun başka bir kimsenin işlemini gerçekleştirmek için para alacağı esnada çalışma arkadaşının bu durumu görmesi ve engel olması halinde irtikap suçu teşebbüs aşamasında kalmış olur. 

İştirak, suçun birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi yahut suçun işlenmesine yardım edilmesidir. İştirak hali; failin suç işlemesine yardım etme, faile suç işlemesi için araç gereç sağlama, faile yol gösterme veya faili suç işlemeye azmettirme şeklinde ortaya çıkar. 

İrtikap suçuna iştirak mümkündür. Azmettirme halinde azmettiren kişi hakkında suçun cezasına hükmedilirken; yardım eden kişi hakkında suçun cezasının yarısına hükmedilir. Denetim görevini ihlal suretiyle irtikap suçunu işleyen kamu görevlisi ise müşterek fail olarak sorumlu tutulmaktadır.

Örneğin, ekonomik olarak sıkıntılar çeken bir kamu görevlisine ‘’Yaptığın her iş başına komisyon alsan hiçbir derdin kalmaz.’’ şeklinde tavsiyelerde bulunarak suça azmettiren kişi, irtikap suçuna iştirak etmiş olur. 

İçtima, failin gerçekleştirdiği bir eylemi ile birden fazla suçun oluşumuna sebep olmasıdır. İrtikap suçunda failin birden fazla suçun oluşumuna sebebiyet vermesi halinde faile tek bir ceza verilir ancak bu cezanın miktarında artırıma gidilir. 

İrtikap Suçu ve Cezası

İrtikap Suçun Soruşturma Aşaması

İrtikap suçunun soruşturma aşaması, suç şüphesinin kolluk kuvvetleri veya savcılık makamı tarafından öğrenilmesi ile başlayan ve savcı tarafından olaya ilişkin iddianamenin hazırlanması ile sona eren bir süreçtir.

İrtikap suçunun soruşturma aşamasında suç konusu olaya ilişkin gerçekleştirilmesi gereken birtakım usul işlemleri bulunmaktadır:

  • Şikayet – ihbar,
  • Gözaltı,
  • Delillerin toplanması,
  • İfade ve sorgu,
  • Adli kontrol,
  • Tutukluluk.

Şikayet – İhbar

Şikayet, suç konusu eylemler sonucunda mağdur olan kişilerin kendilerine karşı gerçekleştirilen haksız eylemleri kolluk kuvvetleri veya savcılık makamına iletmesidir. İhbar, suç konusu eylemlerin gerçekleştiğine tanık olan kişilerin bu haksız eylemleri kolluk kuvvetleri veya savcılık makamına bildirmesidir.

İrtikap suçu, şikayete bağlı bir suç değildir. Bu suçun işlenmesi nedeniyle mağdur olan kişilerin şikayeti olmasa dahi bu eylemlerin savcılık tarafından öğrenilmesi ile soruşturma başlatılır. Bu nedenle, soruşturma ve yargılama aşamalarında, mağdurun şikayetini çekmesi halinde adli süreçler yürütülmeye devam eder.

Gözaltı

Gözaltı, hakkında soruşturma işlemleri gerçekleştirilen şüphelinin, savcılık kararıyla kolluk görevlileri tarafından belirli bir süre nezarethanede alıkonulmasına ilişkin tedbirdir. Şüpheli hakkında verilen gözaltı kararı ile, soruşturma aşamasında tamamlanması gereken usul işlemlerinin olabilecek en kısa sürede tamamlanması beklenir.

İrtikap suçundan dolayı şüpheli hakkında en fazla 24 saat gözaltı kararı verilebilir. Ancak bu süre, gerekli görüldüğü durumlarda hakim tarafından 3 güne kadar uzatılabilir. 24 saatlik sürenin hesabına, şüphelinin hakim karşısına çıkarılması için yolda geçirdiği süre dahil edilmez. 

Şüpheli hakkında verilen gözaltı kararının haklı bir gerekçeye dayanmadığını düşünen şüpheli, şüphelinin avukatı, eşi, çocuğu, torunu, annesi, babası gibi kişiler gözaltı kararına karşı itiraz edebilir. Gözaltı kararına karşı itiraz, gözaltı kararını veren savcının bağlı bulunduğu yerdeki Sulh Ceza Hakimliğine yapılır. 

Delillerin Toplanması

Delil, bir kimsenin mağduriyetine yol açan olayların nasıl, ne şekilde ve ne zaman gerçekleştiğini açıklayan, şüphelinin lehine ve aleyhine olan tüm bulgulardır. Deliller suç şüphesinin öğrenildiği andan itibaren başlayarak yargılamanın her aşamasında toplanabilir. Şüpheli de her aşamada kendi lehine olan delilleri dosyaya sunabilir. 

İrtikap suçundan dolayı toplanabilecek delillere örnek olarak, banka hesap döküm özeti, alındı belgeleri, dekontlar, kamera kayıtları, sistem kayıtları, banka işlem hareketleri, fotoğraf ve videolar, tanık beyanları, ses kayıtları gösterilebilir.

Olaya ilişkin delillerin hukuka uygun olması ve hukuka uygun olarak toplanması gerekmektedir. Örneğin, şüpheli kamu görevlisinin mobil bankacılık hesabına haberi olmadan sızılarak elde edilen deliller, dosyada delil olarak dikkate alınmaz ve hükme esas teşkil etmez. 

İfade ve Sorgu

İfade, şüphelinin soruşturma konusu olaya ilişkin beyanlarının kolluk kuvvetleri veya savcılık tarafından dinlenilmesi iken sorgu; şüphelinin beyanlarının hakim veya mahkeme tarafından dinlenmesidir. 

İfade ve sorgu süreci, şüphelinin ikamet adresine çağrı kağıdı gönderilmesi ile başlar. Bu çağrı kağıdında şüphelinin hangi suç isnadı ile ifade vereceği ve hangi konumda hazır bulunması gerektiği belirtilir. Bu çağrı kağıdı eline geçmesine rağmen ifade vermek için gelmeyen şüpheli hakkında zorla getirme kararı çıkartılır.

İfade vermek için gelen şüphelinin kimlik bilgileri doğrulanır. Ardından şüpheliye hangi suç isnadı ile karşı karşıya olduğu anlatılır ve bu süreçte sahip olduğu haklar öğretilir. Şüphelinin ifade ve sorgu süreçlerinde sahip olduğu haklar şunlardır; avukat talep etme,  ifade vermeme (susma), delil toplanmasını isteme, yakınlarına haber verme, savunma yapma.

İfade ve sorgu süreci görevlinin soruşturma konusu olaya ilişkin sorular sorması ve şüphelinin cevaplar vermesi ile devam eder. Şüphelinin bu süreçteki cevapları kendi özgür iradesine dayanmalıdır. Şüpheliye işkence yapılması, ilaç verilmesi, şüphelinin yorulması gibi usuller ile ifadesinin alınması halinde bu ifade geçersiz olacak, dosyada verilen hükme esas teşkil etmeyecektir.

İfade ve sorgu süreci sonunda, soru ve cevapların yazıldığı tutanak görevli, şüpheli ve avukatı tarafından imzalanır. Şüphelinin bu tutanağı imzalamadan önce dikkatli bir biçimde okuması gerekmektedir. Şüpheli, tutanakta kendi beyanından başka hususların yazılığı yahut kendi beyanlarının yanlış yazıldığını fark ederse tutanağı imzalamamalıdır. 

İfade ve sorgu sürecinde şüphelinin kendisini savunabilmesi için soruşturma konusu suçun unsurlarının çok iyi bilinmesi gerekmektedir. Sürecin psikolojik ve hukuki yönden zor olması nedeniyle ceza avukatı ile takip edilmesi önem taşımaktadır. 

Adli Kontrol

Adli kontrol, yürütülen soruşturma işlemleri sonucunda şüphelinin tutuklanmasına elverişli delillerin elde edilmesine rağmen şüphelinin özgürlüğünün kısıtlanmaması için verilen bir karardır. Şüpheli hakkında adli kontrol kararı uygulanması ile hem mağdur hem de suç konusu olaya ilişkin deliller koruma altına alınmış olur. 

İrtikap suçundan dolayı da şüpheli hakkında adli kontrol kararı verilebilir. Bu suça ilişkin olarak uygulanabilecek adli kontrol kararlarından öne çıkanlar şunlardır:

  • Yurt dışına çıkış yasağı,
  • Güvence bedeli ödemek,
  • Silah bulundurmamak,
  • İkamet adresini değiştirmemek veya terk etmemek,
  • Hakim tarafından belirlenen yerlere giriş yapmamak,
  • Hakim tarafından belirlenen şehir veya bölgelere giriş yapmamak,
  • Elektronik kelepçe takılması.

Yukarıda sayılan adli kontrol tedbirlerinden şüpheli hakkında hangisinin uygulanacağına hakim karar verir. Seçilen adli kontrol kararı en çok 3 yıl boyunca uygulanabilir. Ancak hakim tarafından haklı bir gerekçe gösterilerek bu süre 3 yıl daha uzatılabilir. Belirlenen adli kontrol tedbirlerine uyum sağlanmaması halinde ise şüpheli hakkında tutukluluk kararı verilebilmektedir.

Şüpheli hakkında uygulanmasına karar verilen adli kontrol kararına karşı itiraz edilebilir. İtiraz; şüpheli, şüphelinin avukatı, yasal temsilcisi, veya eşi tarafından kararı öğrendikleri günden itibaren 7 gün içinde adli kontrol kararı veren makama sözlü beyanda bulunmak veya yazılı dilekçe vermek suretiyle yapılmalıdır. 

Tutukluluk

Şüphelinin soruşturmaya konu suçu işlediği yönünde yeterli şüphede delil elde edilmesi durumunda hakim, şüphelinin hakkında karar verilene kadar tutuklu kalmasına karar verir. Şüpheli hakkında tutuklama kararı, şüphelinin kaçma girişiminde olduğu, mağdura baskı yapma ihtimalinin olduğu, delilleri yok etme olasılığının bulunduğu durumlarda verilir. 

İrtikap suçundan dolayı şüpheli hakkında tutuklama kararı verilebilir. Bu suç bakımından şüpheli en fazla 2 yıl boyunca tutuklu kalabilir. Ancak, hakim, gerekli gördüğü hallerde gerekçesini de açıklamak suretiyle bu süreyi 3 yıl daha uzatabilir.

Örneğin, şüphelinin irtikap suçuna ilişkin ifade vermek için evine çağrı kağıdı yollandıktan sonra şüphelinin e-Devlet üzerinden ikametgahını başka bir adrese aldırması halinde şüphelinin kaçma girişiminde olduğundan bahisle hakkında tutuklama kararı çıkartılabilir. 

Şüpheli hakkında tutuklama kararı verilmesini haksız bulan şüpheli, avukatı ve yakınları, kararı öğrendikleri günden itibaren 7 gün içinde tutuklama kararı veren merciiye itirazda bulunabilir. 

İrtikap Suçunda Soruşturma Sonucu Verilebilecek Kararlar

İrtikap suçundan dolayı yürütülen soruşturma sonucunda savcılık makamı tarafından olaya ilişkin olarak verilebilecek 3 farklı karar bulunmaktadır. Bu kararlar şunlardır:

  • Soruşturmaya Yer Olmadığı Kararı (SYOK),
  • Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı (KYOK),
  • İddianamenin Düzenlenmesi.

Soruşturmaya Yer Olmadığı Kararı (SYOK)

Soruşturmaya yer olmadığı kararı, kolluk kuvvetleri veya savcılığa yapılan ihbar veya şikayet konusu olayın suç oluşturmadığının açık bir biçimde anlaşılması durumunda verilen bir karardır. Bu kararın verilmesi ile, ilgili şikayet veya ihbar konusu olay, araştırılmaya başlanmaz. 

İrtikap suçundan dolayı savcı tarafından soruşturmaya yer olmadığı kararı verilebilir. Bu suçtan dolayı yapılan ihbar veya şikayete ilişkin verilen soruşturmaya yer olmadığı kararı, ihbarcı veya şikayetçiye bildirilir. 

Soruşturmaya yer olmadığı kararı verildiğini öğrenen kişiler bu karara karşı itirazda bulunabilir. Bu karara karşı itiraz, kararın öğrenildiği andan itibaren 15 gün içerisinde Sulh Ceza Hakimliğine yazılı dilekçe ile başvuruda bulunmak suretiyle yapılır. 

Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı (KYOK)

Kovuşturmaya yer olmadığı kararı, kolluk kuvvetleri veya savcılık makamına yapılan ihbar veya şikayet üzerine yürütülen soruşturma işlemleri sonucunda somut olayın şüpheli tarafından meydana getirildiğine ilişkin yeterli şüphede delil elde edilememesi durumunda verilen bir karardır. 

Kovuşturmaya yer olmadığı kararı, uygulamada “Takipsizlik Kararı’’ olarak da bilinmektedir. Bu karar, aslında şüpheden sanık yararlanır ilkesinin bir yansımasıdır. Bu kararın verilmesi ile yapılan ihbar veya şikayet konusu olay soruşturma aşamasında sonlandırılır ve dosya kapatılır.

İrtikap suçundan dolayı savcı tarafından kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilebilir. Bu suçtan dolayı yapılan ihbar veya şikayete ilişkin verilen kovuşturmaya yer olmadığı kararı taraflara bildirilir. 

Verilen kovuşturmaya yer olmadığı kararının yanlış olduğunu düşünen tarafın bu karara itiraz etme hakkı bulunmaktadır. Kovuşturmaya yer olmadığı kararına karşı itiraz, kararın öğrenildiği tarihten itibaren 15 gün içinde Sulh Ceza Hakimliğine yazılı dilekçe ile başvuruda bulunmak suretiyle yapılır. 

İddianamenin Düzenlenmesi

İhbar veya şikayet üzerine yürütülen soruşturma sonucunda şüpheli kişi tarafından gerçekleştirilen eylemlerin, isnat edilen suçu meydana getirdiğine ilişkin yeterli şüphede delil elde edilmesi durumunda savcı, olaya ilişkin bir iddianame düzenleyerek kamu davası açar. Hazırlanan iddianamenin mahkemeye sunulması ile soruşturma aşaması sona erer, kovuşturma aşamasına geçilir. 

İrtikap Suçunun Savunması

Savunma, Anayasa tarafından kişilere tanınan ve kişilerin kendisine isnat edilen suçlamalardan korunmasını sağlayan bir mekanizmadır. Savunma hakkı herkese tanınan ve hiç kimse tarafından kısıtlanamayan bir haktır.

İrtikap suçuna ilişkin olarak ileri sürülebilecek savunmalardan bazıları şunlardır:

  • Yargılama konusu eylemleri gerçekleştiren kişinin kamu görevlisi olmadığı,
  • İrtikap sonucu elde edilen malın değerinin az olduğu,
  • Şüphelinin avukat talebinde bulunmasına karşılık ifadesinin avukatsız bir şekilde alınması,
  • Yargılama sürecinde somut olaya ilişkin şüphelinin aleyhine olan delillerin toplandığı,
  • Şüphelinin bu suçu bilmeyerek ve istemeyerek gerçekleştirdiği,
  • Dava ve ceza zamanaşımı sürelerinin dolduğu,
  • Şüphelinin gerçekleştirdiği eylemlerden dolayı bir menfaat elde etmediği.

Savunma hakkı, her somut olay bakımından değişiklik gösteren dinamik bir kişi hakkıdır. Savunma hakkının etkin bir biçimde kullanılması ile yargılama konusu olayı gerçekleştirdiği iddia edilen kişinin bu suçlamadan aklanması sağlanabilir. Bu nedenle savunma sürecinde somut olaya ve suçun unsurlarına hakim bir ceza avukatına danışılması önemlidir. 

İrtikap Suçunda Ceza Yargılaması Aşaması

Suç konusu olaya ilişkin savcılık tarafından hazırlanan iddianamenin mahkemeye sunulması ile başlayıp, mahkemenin olayın sanığı hakkında kesin karar vermesine kadar devam eden sürece kovuşturma yani ceza yargılaması aşaması denir.

Ceza yargılaması aşaması, mahkeme kalemi tarafından hazırlanan duruşma çağrı kağıdının taraflara tebliğ edilmesi ile başlar. Bu çağrı kağıdında duruşmanın yapılacağı gün, yer ve zaman belirtilir.

Duruşma günü öncelikle sanığın kimlik ve adres bilgileri doğrulanır sonrasında eğitim ve iş hayatına dair sorular sorulur. Sonrasında savcı tarafından hazırlanan iddianame hakim tarafından mahkeme salonundaki kişilere okunur. 

Ardından sanık, olaya ilişkin savunmasını gerçekleştirir. Hakim, sanıktan sonra mağdura da söz hakkı vererek onun da olaya ilişkin beyanlarını dinler. Varsa tarafların avukatı da bu aşamada söz hakkına sahiptir. Taraflar, olaya şahit olmuş tanıkların da dinlenmesini isteyebilir.

Mahkeme hakimi tarafından yargılamanın gidişatına göre olaya ilişkin yeni deliller toplanmasını, bilirkişi raporu düzenlenmesini, gerekli kurum ve kuruluşlardan bilgi ve belge toplanmasını isteyebilir. 

Hakim, gerçekleştirilen son duruşmada yargılama süreci boyunca edinilen bilgi ve belgeler doğrultusunda bir karar verir. Bu karar ile sanığın isnat edilen suç bakımından suçlu olup olmadığı tespit edilir. 

İrtikap suçundan dolayı görevli mahkeme suçun işlendiği yer Ağır Ceza Mahkemesidir. Ancak mağdurun hatasından yararlanmak suretiyle işlenen irtikap suçunda görevli mahkeme suçun işlendiği yer Asliye Ceza Mahkemesidir. 

İrtikap Suçunda Zamanaşımı

İrtikap suçunda dava zamanaşımı süresi, suçun işlendiği andan itibaren 15 yıldır. Dava zamanaşımı süresinin dolması ile mahkemenin suç eylemlerini gerçekleştiren fail hakkında yargılama yapma hakkı ortadan kalkar. Bu sürenin dolmasına rağmen fark edilmeden dava açılması halinde ise fark edildiği anda davanın düşmesine karar verilir.

İrtikap suçunda ceza zamanaşımı süresi, hükmün kesinleştiği andan itibaren 20 yıldır. Ceza zamanaşımı süresinin dolması ile devletin, suç eylemlerini gerçekleştiren fail hakkında verilen cezayı infaz etme hakkı ortadan kalkar. 

İrtikap Suçunda Mahkemenin Verebileceği Kararlar

İrtikap suçundan dolayı yapılan yargılama sonucunda mahkeme tarafından verilebilecek kararlar şunlardır:

  • Beraat,
  • Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı (CYOK),
  • Mahkumiyet,
  • Adli Para Cezasına Çevirme,
  • Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması,
  • Cezanın Ertelenmesi,
  • Davanın Düşmesi.

Beraat

Yapılan yargılama sonucunda sanık tarafından gerçekleştirildiği iddia edilen eylemlerin isnat edilen suçu oluşturmadığının anlaşılması halinde sanık hakkında beraat kararı verilir. Beraat kararı ile mahkeme, sanığın suçsuz olduğuna karar vermiş olur.

İrtikap suçundan dolayı sanık hakkında beraat kararı şu hallerde verilebilir:

  • Sanığın gerçekleştirdiği eylemlerin kanunda suç olarak tanımlanmaması,
  • Meydana gelen eylemlerin sanık tarafından işlendiğinin tespit edilememesi,
  • Sanığın gerçekleştirdiği eylemlerinde kast veya taksirinin olmaması,
  • Delil yetersizliği.

Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı (CYOK)

Ceza verilmesine yer olmadığı kararı, sanığın gerçekleştirmiş olduğu eylemlerin suç oluşturduğunun tespit edilmesine karşılık sanığın sahip olduğu birtakım durumlar nedeniyle hakkında cezaya hükmedilmemesi halidir. 

İrtikap suçundan dolayı sanık hakkında şu hallerde ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilebilir:

  • Sanığın akıl hastası olması,
  • Sanığın sağır ve dilsiz olması,
  • Sanığın suç konusu eylemlerin amirinin emri ile gerçekleştirmesi, 
  • Sanığın zorunluluk hali içinde bu suçu işlemesi, 
  • Sanığın gerçekleştirdiği eylemlerin haksızlık içeriğinin azlığı,
  • Sanığın hataya düşmesi.

Mahkumiyet 

Mahkumiyet, sanığın yargılaması yapılan olaydan dolayı suçlu bulunmasına ilişkin verilen bir karardır. Hakkında mahkumiyet kararı verilen sanık, kanunda sınırları belirlenen cezaya hükmedilir. 

İrtikap suçundan dolayı kanunda öngörülen sınırlar dahilinde hapis cezası alan sanık hakkında mahkeme güvenlik tedbiri uygulayabilir. Sanık hakkında hapis cezası uygulanması zorunluyken güvenlik tedbirlerinin uygulanması zorunlu değildir, mahkeme takdirine bağlıdır.

Örneğin, irtikap suçundan dolayı 7 yıl 7 ay hapis cezasına çarptırılan bir kişi hakkında mahkeme, bu kişinin dernek ve vakıfların üst yöneticisi ve denetçisi seçilmesi hakkını kısıtlayabilir. 

Hakim, sanığın geçmiş yaşantısı, eğitim ve iş hayatı, suçu işlemekten dolayı duyduğu pişmanlığı, verilen cezanın failin yaşantısı üzerindeki olası etkilerini göz önünde bulundurarak sanık hakkında ‘’iyi hal indirimi’’ uygulayabilir. İrtikap suçu bakımından hakim en fazla ⅙ oranında indirim uygulayabilir.

İrtikap suçunu işleyen ve hapis cezasına hükmedilen sanık, mahkumiyet kararının kesinleşmesinden itibaren 5 yıl içinde bilerek ve isteyerek başka bir suç işlerse failin cezası hakkında tekerrür hükümleri uygulanır ve cezada artırıma gidilir. 

Adli Para Cezasına Çevirme

Adli para cezasına çevirme, mahkeme tarafından hükmedilen hapis cezasının 1 yılın altında olması halinde, adli para cezası olarak çektirilmesine ilişkin karardır.

İrtikap suçunun, denetim görevinin ihmali suretiyle işlenmesi halinde ve mağdurun hatasından faydalanılarak işlenmesi halinde verilecek olan hapis cezasının 1 yılın altında olması halinde bu ceza, adli para cezası şeklinde infaz edilebilir. Suçun diğer işleniş şekilleri açısından adli para cezasına hükmedilmesi söz konusu değildir.

Hakim tarafından cezanın adli para cezasına çevrilmesine karar verilmesi halinde 5 – 730 gün arası bir gün sayısı belirlenir. Bu gün sayısı failin ekonomik durumu göz önünde bulundurularak 20 – 100 TL arası bir ücretle çarpılır. Belirlenen toplam ücretin bir yıl içinde peşin yahut 2 yıl içinde taksitler halinde ödenmesine karar verilebilir.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması

Denetim görevinin ihmali suretiyle irtikap suçu, mağdurun hatasından faydalanılarak irtikap ve ikna suretiyle irtikap suçundan dolayı verilecek olan hapis cezasının 2 yılın altında olması halinde hakim, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verebilir. İrtikap suçunun diğer işleniş şekilleri açısından HAGB kararının verilmesi mümkün değildir.

Hakimin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar vermesi halinde failin cezası belirlenir ancak başka bir suç işlememesi şartı koyularak 5 yıl boyunca bu ceza infaz edilmez. 5 yıl boyunca kasıtlı bir biçimde suç işlemeyen kişinin cezası infaz edilmiş sayılır. 

HAGB kararına karşı itiraz yolu açıktır. İtiraz, kararın öğrenilmesinden itibaren 7 gün içinde, kararı veren mahkemenin bağlı olduğu ağır ceza mahkemesine sunulan yazılı yahut sözlü beyan ile yapılmaktadır.

Cezanın Ertelenmesi

Cezanın ertelenmesi kararı; irtikap suçunun, ikna yoluyla, mağdurun hatasından faydalanarak yahut denetim yükümlülüğünün ihlal edilmesi suretiyle işlenmesi halinde verilebilecek kararlardan biridir. Suçun diğer işleniş şekillerinde cezanın ertelenmesi kararının verilmesi mümkün değildir.

Hakim, failin cezasının ertelenmesine karar verirse fail, 1 ila 3 yıl arası süreyle denetime tabi tutulur. Bu süre zarfında kendisine verilen ödevleri yerine getiren ve kasıtlı olarak suç işlemeyen kişinin cezası infaz edilmiş kabul edilir. 

Denetim süresi içinde, belirlenen yükümlülüklere uymayan yahut yeniden suç işleyen failin kalan ceza süresi ise cezaevinde çektirilmeye devam edilir.

Davanın Düşmesi

Yargılamanın sonunda sanık hakkında karar verilmesinin hukuken bir sonuç doğurmayacağı durumlarda hakim tarafından davanın düşmesine karar verilir. İrtikap suçundan dolayı davanın düşmesi kararı; sanığın vefat etmesi, suçun dava zamanaşımı süresini doldurması, suça ilişkin genel af çıkartılması hallerinde verilebilir. 

İrtikap Suçunda İstinaf ve Yargıtay Süreci

İstinaf ve temyiz aşamaları, taraflara, yerel mahkemeler tarafından verilen kararın yeniden gözden geçirilmesi ve kaldırılmasına yönelik olarak üst mercilere başvurma imkanı sağlayan yoldur. İstinafta kararları Bölge Adliye Mahkemesi gözden geçirirken temyizde kararları Yargıtay gözden geçirir.

Yerel mahkeme tarafından verilen ve yanlış olduğu düşünülen kararlar öncelikle istinaf aşamasına götürülür. İstinaf yoluna başvuru, mahkeme tarafından verilen hükmün açıklanmasından itibaren 7 gün içinde kararı veren mahkemeye dilekçe vermek veya sözlü beyanda bulunmak suretiyle yapılır. 

Bölge Adliye Mahkemesi bu başvuruyu kabul ederse yerel mahkeme tarafından verilen hüküm bozulur. Ancak Bölge Adliye Mahkemesi bu başvuruyu reddederse karar ilk halini korumaya devam eder. 

Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunu kabul etmemesi halinde taraflar, kararın yeniden incelenmesi için son çare olarak temyiz yoluna başvurabilir. Temyiz yoluna başvuru kararın öğrenilmesinden itibaren 15 gün içinde Bölge Adliye Mahkemesine dilekçe verilmesi suretiyle yapılır. 

İstinaf ve temyiz yoluna sanık, sanığın eşi, avukatı, katılan konumunda olan kişi, katılma talebi reddedilen veya karara bağlanmamış kişiler başvurabilir. 

Sonuç

İrtikap suçu, yalnızca kamu görevlileri tarafından işlenen ve sonucunda uzun süre hapis cezası gerektiren bir suç türüdür. Bu suçtan dolayı mahkumiyet alınması halinde sanık hem uzun süre hapis cezasına çarptırılır hem de memuriyeti tehlikeye düşmektedir. Bu nedenle sürecin ceza avukatı ile takip edilmesi ve yargılamanın lehe sonuçlanması bakımından önemlidir.