Doktor Hatası (Malpraktis) Tazminat Davası

Doktor Hatası (Malpraktis) Tazminat Davası

Doktor hatası (malpraktis) tazminat davası; hatalı estetik, hatalı burun ameliyatı, hatalı teşhis yahut tedavi gibi sebeplerle hastaların uğradığı zararların giderilebileceği hukuk davalarıdır. Malpraktis tazminat davası süreçlerinde, hasta-hastane yahut hasta-hekim arasında kurulan hukuki ilişkinin niteliği büyük önem taşımaktadır. Hukuki ilişkinin doğru tespit edilmesi halinde, başvurulacak hukuki yollar ile hastanın uğradığı maddi-manevi zarar giderilebilmektedir. 

Doktor Hatası (Malpraktis) Tazminat Davası Nedir?

Doktor hatası (malpraktis) tazminat davası; hekim tarafından konan yanlış teşhis yahut uygulanan yanlış tedavi sonucunda zarara uğrayan hastaların, uğradıkları zararın tazminini talep ettikleri hukuk davasıdır.

Malpraktis davaları, hekimin dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davrandığı, tıp bilimi kurallarına aykırı işlem yaptığı yahut ihmali davranışlar sergilediği durumlarda söz konusu olmaktadır.

Uygulamada malpraktis tazminat davası; hatalı burun ameliyatı, hatalı estetik ameliyatlar, lazer epilasyon uygulamaları, diş estetiği gibi işlemlerde sıklıkla başvurulan bir yoldur. Aynı şekilde yanlış teşhis, hatalı sünnet, hastane enfeksiyonu sonucu ortaya çıkan zararlar da açılacak tazminat davası yoluyla giderilmektedir.

Doktor hatası (malpraktis) tazminat davası; hekim hakkında başlatılacak cezai soruşturma süreçlerinden ayrıdır. Doktorun fiillerinin taksirle yaralama yahut taksirle öldürme gibi suçları oluşturması halinde ayrıca ceza davasının açılması gerekmektedir. Tazminat davalarında yalnızca hastanın ve yakınlarının uğradığı zararların giderilmesi söz konusu olmaktadır.

Doktor Hatası (Malpraktis) Tazminat Davalarının Hukuki Dayanağı

Doktor hatası (malpraktis) tazminat davalarının hukuki dayanağı; her somut olaya göre değişmekle birlikte eser sözleşmesi, vekalet sözleşmesi, vekaletsiz iş görme hükümleri yahut haksız fiil hükümleridir. 

Eser Sözleşmesi Kapsamında Sorumluluk

Doktor hatası (malpraktis) uyuşmazlıklarında söz konusu olabilecek hukuki dayanaklardan ilki Türk Borçlar Kanunu m.470 hükmünde açıklanan eser sözleşmesidir.

TBK M.470:

“Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.”

Hekim ve hasta arasındaki sözleşmenin eser sözleşmesi olarak kabul edildiği işlemler; hekimin, belli bir sonucu ortaya koyma taahhüdünde bulunduğu operasyonlardır.  Yargıtay kararları incelendiğinde, rinoplasti (burun estetiği), yüz germe, saç ekimi, lazer epilasyon, diş implantı, zirkonyum kaplama gibi estetik  işlemlerin eser sözleşmesi kapsamında kalan operasyonlardan  olduğu kabul edilmektedir.

Eser sözleşmesi kapsamında değerlendirilen işlemlerde hekimin taahhüt edilen sonucu ortaya koyma yükümlülüğü bulunmaktadır. Diğer bir ifadeyle, sayılan türdeki operasyonlarda  komplikasyon da dahil olmak üzere herhangi bir sebeple istenen sonucun ortaya çıkmaması, ortaya çıkan zararın giderilmesi sonucunu doğurmaktadır. Bu kapsamda, mağdur hastanın  eser sözleşmesinden doğan hakları şunlardır:

  • Sözleşmeden dönme,
  • Yapılan işlem oranında, işlem bedelinden indirim isteme,
  • Ortaya çıkan hatalı işlemin, masrafları hekime ait olan yeni bir işlemle onarımını isteme

Yukarıda sayılan seçimlik hakların yanı sıra, yapılan işlem sonucunda maddi manevi zarara uğrayan mağdur hasta genel hükümlere göre maddi manevi tazminat talep etme hakkına da sahiptir.

Örneğin, yapılan hatalı rinoplasti ameliyatı sonucunda burun düşmesi problemi yaşayan hasta, işler bedelinden indirim isteme, işlemin masrafı hekime ait olacak şekilde tekrarını talep etme ve sözleşmeden dönme hakkına sahiptir. Bunun yanı sıra ortaya çıkan maddi  manevi zararlarının tazmini için belli oranlarda tazminat talep edebilmektedir. yaşanan olumsuz durumun, yapılan tıbbi işlemin doğal bir sonucu yahut bir komplikasyon niteliği taşıması hastanın seçimlik haklarını kullanmasını engel değildir. 

Vekalet Sözleşmesi Kapsamında Sorumluluk

Vekalet sözleşmesi kapsamında sorumluluk, mağdur hasta üzerinde yapılan işlemin tedavi niteliği taşıdığı durumlarda söz konusu olmaktadır.  Bu sözleşmeden doğan sorumluluk, Türk borçlar Kanunu’nun 502 ve devamı hükümlerinde açıklanmaktadır.

TBK M.502:

“(1) Vekâlet sözleşmesi, vekilin vekâlet verenin bir işini görmeyi veya işlemini yapmayı üstlendiği sözleşmedir.
(2) Vekâlete ilişkin hükümler, niteliklerine uygun düştükleri ölçüde, bu Kanunda düzenlenmemiş olan işgörme sözleşmelerine de uygulanır.
(3) Sözleşme veya teamül varsa vekil, ücrete hak kazanır.”

Vekalet sözleşmesinin, işlemin özel hastanede yapılması halinde hastane ile hasta arasında, hekimin özel polikliniğinde yapılması halinde ise hekim ile hasta arasında kurulduğu kabul edilmektedir. Hastane ile hasta arasında kurulan vekalet sözleşmeleri sonucu ortaya çıkan zararlarda, şartların sağlanması halinde ayrıca hekimin haksız fiil sorumluluğu gündeme gelebilmektedir.

Vekalet sözleşmesinin niteliği gereği, hekimin sorumluluğu, belirtilen işlemi yapmakla sınırlı olduğundan eser sözleşmesindeki taahhüt edilen sonucu ortaya koyma zorunluluğu burada uygulanmamaktadır. Ancak bu durumda da hekimin ve hastanenin kusur oranı tespit edilerek ortaya çıkan zararın tazmini mümkün kılınmaktadır.

Vekalet sözleşmesi, yalnızca özel hastanelerde yahut hekimin özel polikliniğinde yapılan işlemlerde söz konusu olmaktadır. Devlet hastanelerinde yapılan işlemlerde idare hukuku hükümleri uygulanmakta ve taraflar arasında sözleşmesel bir ilişkinin bulunmadığı kabul edilmektedir.

Vekaletsiz İş Görme Kapsamında Sorumluluk

Vekaletsiz iş görme kapsamında sorumluluk, uygulamada oldukça az rastlanan, acil durumlarda hastaya uygulanan işlemler sonucunda zarar meydana getirmesi halinde uygulanan hukuki dayanaktır. Vekaletsiz iş görme kapsamında sorumluluk, Türk Borçlar Kanunu m.527 hükmünde açıklanmaktadır. 

TBK M.527:

“Vekâletsiz işgören, her türlü ihmalinden sorumludur. Ancak, işgören bu işi, işsahibinin karşılaştığı zararı veya zarar tehlikesini gidermek üzere yapmışsa, sorumluluğu daha hafif olarak değerlendirilir.”

Bu itibarla, taraflar arasında herhangi bir sözleşmenin kurulmadığı, hastaya acil olarak müdahalede bulunulması gerektiği ve hasta yakınlarından da onam alınamadığı durumlarda  vekaletsiz iş görme hükümlerini uygulanması söz konusu olmaktadır. Sayılan hükümler gereğince, hekim hakkında, zararın ortaya çıkmasındaki kusuru oranında tazminata hükmedilmektedir.

Örneğin uçakta rahatsızlanan bir hastaya yapılan acil müdahalede hastanın zarar görmesi halinde, hekimin vekaletsiz iş görme kapsamında sorumluluğu gündeme gelmektedir.

Haksız Fiil Kapsamında Sorumluluk

Doktor hatası (malpraktis) nedeniyle tazminat davası hukuki sebeplerinden bir diğeri haksız fiildir. Haksız fiile dayalı olarak malpraktis tazminat davasının açılabilmesi Türk Borçlar Kanunu’nun 49. hükmünde açıklanmaktadır.

TBK 49:

“Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.”

Doktorun, özel hastane bünyesinde hizmet verdiği durumlarda, hastanın mağdur olduğu zarar üzerinde haksız fiil sorumluluğunun bulunduğu kabul edilmektedir. Bu durumlarda, sözleşmeye dayalı tazminat talepleri hekimin hizmet verdiği hastaneye karşı ileri sürülürken hekimin ayrıca haksız fiilinin söz konusu olması halinde haksız fiile dayalı tazminat talepleri hekime karşı ileri sürülmektedir. 

Doktor Hatası Malpraktis Davalarının Şartları

Doktor hatası malpraktis davalarının şartları uygulanan tıbbi işlemi niteliğine göre çeşitlilik göstermektedir. 

Örneğin eser sözleşmesine dayanan bir estetik operasyon  sonucunda ortaya çıkan zararların giderilmesi için seçimlik hakları kullanılması herhangi bir şarta tabi tutulmamıştır. Bununla birlikte genel hükümlere dayanarak talep edilecek maddi manevi tazminat davalarında bulunması gereken bazı genel şartlar şunlardır:

  • Hekim tarafından yapılan estetik yahut tıbbi işlemlerin tıp bilimi kurallarına aykırılık teşkil etmesi gerekmektedir.
  • Ortaya çıkan zararın, Hekim tarafından yapılan tıbbi işlemlerle doğrudan ilişkili olması gerekmektedir.
  • İşlem öncesinde hasta yahut hasta yakınlarına imzalatılan aydınlatılmış onamda,  ortaya çıkan zararın açıkça yer alıyor olmaması gerekmektedir.
  • Ortaya çıkan zararın, komplikasyon niteliği taşıyan, önceden tahmin edilmesi ve önlenmesi mümkün olmayan zararlardan olmaması gerekmektedir.
  • Hekimin mesleki kusurunun yahut hastanenin organizasyonel kusurunun bulunması gerekmektedir.

Yukarıda sayılan genel şartların yanı sıra, zarara sebebiyet veren her tıbbi işlemi niteliğine göre ayrıca değerlendirmeler yapılmaktadır. Ortaya çıkan zararlı niteliği, türü, boyutu, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin niteliği gibi detaylar tazminatın belirlenmesinde rol oynamaktadır. 

Özel Hastaneye veya Bağımsız Doktora Karşı Malpraktis Davaları

Özel hastaneye veya bağımsız doktora karşı malpraktis davaları, maddi manevi tazminat davalarıdır. Açılacak davalarda, davanın hukuki dayanağının doğru tespit edilmesi süreç açısından oldukça önemlidir. Bu noktada, eser sözleşmesi temeline dayanan estetik işlemlerle vekalet sözleşmesine dayanan tedavi işlemlerinde uygulanan hukuki yol farklılık göstermektedir.

Maddi Tazminat Davası

Maddi tazminat davası; doktor hatası sebebiyle ortaya çıkan maddi zararların tazmini için özel hastaneye yahut doğrudan hekime karşı açılabilecek hukuk davasıdır. 

Tazmini istenebilecek maddi zararlara örnek olarak; yapılan tedavi masrafları, hastane masrafları, işlem sonrası bakım masrafları, hastanın çalışamadığı süre zarfında mahrum kaldığı yahut kalacağı gelir miktarı verilebilmektedir.

Maddi tazminat davası, mağdur tarafından açılabileceği gibi hasta yakınları tarafından da açılabilmektedir. Diğer bir ifadeyle, hastanın uğradığı zarar sebebiyle maddi destekten yoksun kalan kişiler tarafından da maddi tazminat talebiyle dava açılabilmektedir.

Manevi Tazminat Davası

Manevi tazminat davası; doktor hatası sebebiyle ortaya çıkan zarar sonucunda mağdurun yaşadığı acı, elem keder, yaşadığı buhran sebebiyle hekimden ya da hastaneden talep edilecek tazminata ilişkin davadır.

Maddi tazminat davasında, tazminata hükmedilebilmesi için mağdurun ortaya çıkan sonuçtan ruhsal olarak zarar görmüş olması şartı aranmaktadır. 

Uygulamada, yanlış ameliyatlar sonucunda hastanın vücut fonksiyonlarında sürekli zarar meydana gelmesi, vücudunda geçmeyecek derin yara izlerinin oluşması, hastanın yanlış dişinin çekilmesi sebebiyle diş eksikliği meydana gelmesi gibi hallerde manevi tazminata hükmedildiği görülmektedir.

Manevi tazminat davası,  maddi tazminat davasından farklı olarak yalnızca mağdur tarafından açılabilen bir davadır. Diğer bir ifadeyle, mağdur yakınlarının, mağdurun uğradığı zarar sebebiyle yaşadıkları buhran sonucunda manevi tazminat talep etmesi mümkün değildir.

Davanın Tarafları

Doktor hatası (malpraktis) tazminat davası tarafları; işlemin yapıldığı hastane yönetimi ile mağdur hastadır. Ancak işlemin, doğrudan hekimin polikliniğinde yapılmış olması halinde tazminat davası hekime karşı açılmaktadır.

Hastane ile hasta arasında vekalet sözleşmesinin bulunduğu hallerde, hekimin ayrıca haksız fiili söz konusu ise, hekime karşı açılacak haksız fiile dayalı tazminat davasında davacı taraf hekim olarak gösterilmektedir. Aynı şekilde eser sözleşmesine dayanan estetik işlemlerde ortaya çıkan zararları ilişkin davalarda doğrudan işlemi yapan hekime karşı açılmaktadır.

Mağdur hastanın yakınları tarafından açılacak maddi tazminat davalarında ise davalı taraf doğrudan maddi zararı uğrayan yakınlar olarak gösterilmektedir.

Hekimin zorunlu meslek sigortası bulunması sebebiyle doğrudan sigorta şirketine karşı açılacak davalarda davalı taraf bizzat sigorta şirketi olarak ele alınmaktadır. 

Davada İspat ve Bilirkişi Raporu

Doktor hatası (malpraktis) tazminat davasında, hekimin yanlış işlemi sonucunda hastanın yaşadığı zarar hasta tarafından ispat edilmektedir.  Bu noktada, sağlık raporları, hastane Hekim kurullarından alınan raporlar, tahliller, radyolojik görüntüler gibi belgelerle malpraktis ispat edilebilmektedir.

Bununla birlikte, malpraktis davalarının teknik detaylar içermesi sebebiyle, uyuşmazlık bilirkişi raporları ile çözülmektedir. Bilirkişiler ile bilirkişi kurulları, hasta üzerinde zararı sebebiyet veren işlem hakkında uzman olan hekimlerden yahut akademisyenlerden oluşmaktadır.

Mahkeme, dava süresince doğrudan bilirkişi raporu talep edebileceği gibi mahkemeye sunulan dilekçeler ile uyuşmazlığa bilirkişi atanması talep edilebilmektedir. Bilirkişi yahut bilirkişi kuruldu tarafından mahkemeye sunulan raporlara itiraz mümkündür. Mahkemeye, süresinde sunulan bilirkişi raporuna itiraz dilekçelerinin kabulü halinde yeni bir dilekçenin talep edilmesi yahut yeni bilirkişinin atanması söz konusu olabilmektedir 

Zamanaşımı

Doktor hatası (malpraktis) tazminat davasında zamanaşımı süresi;  vekalet sözleşmesine dayanan hallerde zararın meydana geldiği tarihten itibaren 10 yıldır. Vekalet sözleşmesinden doğan seçimlik hakların kullanımı için getirilen zamanaşımı süresi ise  zararı meydana geldiği tarihten itibaren 2 yıldır.

Eser sözleşmesine dayanan tazminat davalarında zamanaşımı süresi 5 yıldır. Eser sözleşmesinden doğan seçimlik hakların kullanımı için belirlenen dava zamanaşımı süresi ise 2 yıldır.  hekimin ağır kusurunun bulunduğu hallerde ise seçimlik haklar zararın meydana geldiği tarihten itibaren 20 yıl süreyle talep edilebilmektedir.

Haksız fiile dayanan malpraktis davalarında zamanaşımı süresi TBK m.72/f.1  hükmü uyarınca zararın öğrenilmesinden itibaren 2 yıl, hatalı işlemin yapıldığı tarihten itibaren 10 yıldır.

Yetkili ve Görevli Mahkeme

Özel hastaneye veya bağımsız doktora karşı malpraktis davalarında yetkili ve görevli mahkeme, hatalı tedavinin uygulandığı yer, hastane ile hasta arasındaki sözleşmenin kurulduğu yer yahut mağdur hastanın yerleşim yeri tüketici mahkemeleridir.

Hekimin zorunlu meslek sigortası dolayısıyla doğrudan sigorta şirketine karşı açılacak olan tazminat davalarında görevli mahkeme ise asliye ticaret mahkemeleri olarak belirlenmiştir.

Doktor Hatası (Malpraktis) Tazminat Davası

Doktor Hatası (Malpraktis) Tazminat Davalarında Tüketici Hakem Heyetine Başvuru

Doktor hatası (malpraktis) nedeniyle yaşanan mağduriyetlerde tazminat talebi için tüketici hakem heyeti, belirli şartlar altında ilk çözüm yolu olarak değerlendirilmektedir. 2025 yılı için geçerli olan düzenlemeye göre, 149.000 TL’nin altındaki tazminat taleplerinde başvurular, Tüketici Kanunu uyarınca tüketici hakem heyetlerine yapılmalıdır.

Başvuru süreci, mağdurun yerleşim yerindeki tüketici hakem heyetine dilekçe ile başvurarak başlatılmaktadır. Bu dilekçede, yaşanan olayın detayları ile talep edilen tazminat miktarı yer almalıdır. Başvurular, elden, posta yoluyla ya da Tüketici Bilgi Sistemi (TÜBİS) üzerinden çevrim içi olarak gerçekleştirilebilir.

Tüketici hakem heyetlerine yapılan başvurular kural olarak 6 ay içinde sonuçlandırılmaktadır. Heyetin verdiği kararlar bağlayıcı olup, karara itiraz edilmek istenmesi durumunda, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde yetkili tüketici mahkemesine başvurulabilir. Ancak, hekimlerin zorunlu mesleki sorumluluk sigortası kapsamındaki durumlar ticaret mahkemelerinin yetki alanında değerlendirildiği için bu uyuşmazlıklarda tüketici hakem heyeti görevli kabul edilmemektedir.

Doktor Hatası (Malpraktis) Tazminat Davalarında Zorunlu Arabuluculuk

Doktor hatası (malpraktis) tazminat davalarında, dava açılmadan önce arabuluculuk yoluna başvuru zorunludur. Ancak tüketici hakem heyetinin görev alanına giren uyuşmazlıklarda arabuluculuk sürecine başvuru zorunlu tutulmamaktadır.

Arabuluculuk başvuruları, adliyelerde bulunan arabuluculuk bürolarına başvuru formu doldurularak ya da UYAP Vatandaş Portal üzerinden çevrimiçi olarak yapılabilmektedir. Tarafların ortak mutabakatı ile bir arabulucu atanabilir; aksi durumda, büro tarafından arabuluculuk siciline kayıtlı bir arabulucu görevlendirilmektedir.

Arabuluculuk süreci en fazla 4 hafta içinde tamamlanmaktadır. Görüşmeler sonucunda tarafların uzlaşması halinde, hazırlanan son tutanak hukuken bağlayıcıdır ve uzlaşılan konular hakkında yeniden dava açılamaz. Uzlaşı sağlanamayan durumlarda ise tüketici mahkemesi veya ticaret mahkemesinde dava açma imkânı bulunmaktadır.

Doktor hatası tazminat süreçlerine ilişkin daha detaylı bilgiye, “tüketici davalarında arabuluculuk” ve “ticari davalarda arabuluculuk” başlıklı makalelerden ulaşılabilir.

Devlet Hastanesine Karşı Malpraktis Davaları

Devlet hastanesine karşı malpraktis davaları, özel hastanelerde yahut hekimin özel polikliniğinde yapılan işlemler sonucu ortaya çıkan zararlarda başvurulan hukuki yollardan farklı bir usule tabidir. 

 Devlet hastanelerinde yapılan hatalı işlemler ile devlet üniversiteleri ile vakıf üniversitelerinin hastanelerinde yapılan işlemlerde Sağlık Bakanlığına karşı tam yargı davası açılmaktadır. Mevzubahis davaya ilişkin süreçler idari yargılama usulüne tabidir.

Dava Öncesi İdareye Başvuru

Dava öncesi idareye başvuru, devlet hastaneleri ile devlet yahut vakıf üniversitelerinin hastanelerinde yapılan işlemler sonucu ortaya çıkan zararın tazmininde açılacak davaların ön şartıdır. Bu itibarla konu hakkında tam yargı davası açılmadan önce idareye başvuru zorunluluğu getirilmiştir. 

Yapılan hatalı işlem sonucu zarara uğrayan hasta yahut hasta yakını hatalı tıbbi işlem sonucunda ortaya çıkan zararı öğrenmesinden itibaren 1 yıl ve her halükarda olayın gerçekleştiği tarihten itibaren 5 yıl içinde işlemin yapıldığı devlet hastanesinin yetkili mercilerine başvurmak zorundadır.

Yetkili merciye yapılan başvuruya 60 gün içerisinde herhangi bir cevap verilmemesi, yetersiz cevap verilmesi yahut talebin reddedilmesi halinde idare mahkemelerinde Tam yargı davası açılabilmektedir.

Yetkili mercilere yapılacak başvuruda konuya ilişkin açıklamaların yer aldığı dilekçe ve dilekçedeki beyanları kanıtlar nitelikteki delilerin sunulması önemlidir.

Tam Yargı Davası

Tam yargı davası devlet hastanelerinde yapılan hatalı işlemler ve doktor hatası sebebiyle ortaya çıkan zararların giderilmesi için açılan tazminat davasıdır.  Devlet hastanelerinde yapılan işlemler idari işlem olarak kabul edildiğinden bu uyuşmazlık türlerinde hukuk mahkemelerinde tazminat davası açılması söz konusu değildir. Açılacak tam yargı davasında,  ortaya çıkan zararın Sağlık Bakanlığı tarafından tazmini talep edilmektedir

Davanın Tarafları

Hatası sebebiyle ortaya çıkan zararların tazminini için açılacak idari davanın tarafları Sağlık Bakanlığı ile zarar gören hastadır.  bu doktora Sağlık Bakanlığı davalı taraf, zarar gören hasta ise davacı taraf olarak gösterilmektedir. 

Vakıf veya devlet üniversitelerinin hastanelerinde yapılan işlemler sonucu ortaya çıkan zararların tazmininde açılan tam yargı davalarının  tarafları ise üniversite Rektörlüğü ile hasta veya hasta yakınıdır.

Zamanaşımı

Devlet hastanelerinde  yapılan hatalı işlem sonucunda açılacak tam yargı davalarında zamanaşımı süresi 5 yıldır. 5 yıllık  zamanaşımı süresi, ortaya çıkan zararın hasta tarafından öğrenildiği tarihten itibaren başlamaktadır.

Yetkili ve Görevli Mahkeme

Devlet hastanesine karşı açılacak doktor hatası (malpraktis) nedeniyle tam yargı davalarında yetkili ve görevli mahkeme, Ankara idare mahkemeleridir.

Hatalı tıbbi işlemin, devlet yahut vakıf üniversitelerinin hastanelerinde yapılması halinde  açılacak tam yargı davalarında ise üniversite rektörlüğünün bulunduğu yer idare mahkemeleri yetkilidir.

Doktor Hatası (Malpraktis) Tazminat Davası Avukatlık Ücret ve Dava Masrafları

Doktor hatası (malpraktis) tazminat davası avukatlık ücret ve dava masrafları yaklaşık olarak 2-3 bin liradır. Eser ve vekalet sözleşmesine dayanan malpraktis uyuşmazlıklarının tüketici işlemi sayılması sebebiyle bu davalar harçtan muaftır. 

Doktor Hatası (Malpraktis) Tazminat Davası Ne Kadar Sürer?

Doktor hatası (malpraktis) tazminat davası yaklaşık 1 yıl sürer. Uyuşmazlık taraf sayısının çok olması, mahkemelerin  iş yükü  gibi sebeplerle dava sürelerinin uzadığı görülebilmektedir. Bunun yanı sıra, istinaf ve temyiz kanun yollarına başvurulması halinde de süreç 2 ila 3 yıl sürmektedir.

Hastanelerin Organizasyon Sorumluluğu

Hastanelerin organizasyon sorumluluğu,  malpraktis tazminatı ödenmesini gerekli kılan hallerden bir diğeridir.  konu hakkında yapılan hukuki düzenlemelere göre hastaneler kapasiteleri oranında çeşitli kriterleri sağlamakla yükümlüdür. Bu kriterler arasında, acil servisin büyüklüğü, bulunması gereken teknik ekipman ve cihazlar,  sağlık çalışanı ve diğer personel sayısı  gibi kriterler yer almaktadır.

İlgili yönetmeliklerde sayılan yeterlilik kriterlerini sağlanmaması sebebiyle ortaya çıkan zararlardan hastane bizzat sorumlu tutulmaktadır. Bu sorumluluğa hastanelerin organizasyon sorumluluğu adı verilmektedir. Hastanelerin organizasyon sorumluluğundan doğan tazminat  yükümlülüğü, hekimin haksız fiilinden Doğan tazminat yükümlülüğünden ayrı olarak ele alınmalıdır. 

Doktor Hatası (Malpraktis) Ceza Davası

Doktor hatası (malpraktis) ceza davası; hekimin haksız fiili sonucu, Türk Ceza Kanununda sayılan çeşitli suçların oluşması halinde açılan kamu davasıdır. Hekimin ortaya koyduğu fiile göre oluşabilecek suç türleri şunlardır:

  • Kasten yaralama suçu,
  • Kasten öldürme suçu,
  • Kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi suçu,
  • Kasten yaralamanın ihmali davranışla işlenmesi suçu,
  • İnsan üzerinde deney suçu,
  • Organ veya doku ticareti suçu,
  • Çocuk düşürtme, 
  • Görevi kötüye kullanma suçu,
  • Genital muayene

Hekimin fiili sonucunda cezalandırılabilmesi için yukarıda sayılan suç türlerine ilişkin ceza soruşturmasının ve kamu davasının yürütülmesi gerekmektedir. Diğer bir ifadeyle, doktor hatası (malpraktis) tazminat davasında hekim hakkında cezaya hükmedilmesi mümkün değildir.

Ceza davasının açılabilmesi için suçun türüne göre değişmekle birlikte, genellikle 6 ay içinde Cumhuriyet savcılıklarına yahut kolluk birimlerine suç duyurusunda bulunulması gerekmektedir. yapılan suç duyurusunun ardından Cumhuriyet Savcılığı tarafından soruşturma işlemleri yürütülmekte ve gerektiği takdirde kamu davası açılmaktadır.

Doktor hatası (malpraktis) ceza davasının açılması, soruşturma ve kovuşturma süreçleri,  ileri sürülebilecek deliller ve konuya ilişkin tüm detaylar “doktor hatası (malpraktis) ceza davası” başlıklı makalede açıklanmaktadır.

Sonuç

Doktor hatası (malpraktis) tazminat davaları, hem maddi hem de manevi açıdan büyük mağduriyetler yaşayan bireyler için önemli bir hukuki çözüm yoludur. Bu tür davalarda, delillerin doğru sunulması, bilirkişi raporlarının etkili bir şekilde değerlendirilmesi ve ilgili mevzuatın titizlikle uygulanması sürecin başarısı için kritik öneme sahiptir. Özellikle hatalı estetik ameliyatlar gibi spesifik ve teknik bilgi gerektiren durumlarda, usuli işlemlerin doğru şekilde yürütülmesi ve davanın olumlu sonuçlanabilmesi için alanında uzman bir avukattan profesyonel danışmanlık almak fayda sağlamaktadır.