Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçu ve cezası

Çocuğun Kaçırılması ve Alıkonulması Suçu ve Cezası

Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçu, velinin, çocuğu üzerindeki velayet hakkını güvence altına almaktadır. Bu suç kapsamında; velayet hakkı elinden alınmış ana veya babanın, 16 yaşından küçük çocuğu alıkoyması ya da kaçırması eylemi cezalandırılmaktadır. Aynı şekilde, evi terk eden çocuğu yanında tutan kişiler de bu suç kapsamında cezalandırılmaktadır.

İçindekiler

Çocuğun Kaçırılması ve Alıkonulması Suçu Nedir?

Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçu; 16 yaşından küçük çocuğun, velisinin gözetimi altında olmaktan mahrum bırakılmasıdır. Bu suça ilişkin kanuni düzenleme Türk Ceza Kanunu m.234 hükmünde yer almaktadır.

TCK 234:

“Velayet yetkisi elinden alınmış olan ana veya babanın ya da üçüncü derece dahil kan hısmının, onaltı yaşını bitirmemiş bir çocuğu veli, vasi veya bakım ve gözetimi altında bulunan kimsenin yanından cebir veya tehdit kullanmaksızın kaçırması veya alıkoyması halinde, üç aydan bir yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

Kanunî temsilcisinin bilgisi veya rızası dışında evi terk eden çocuğu, rızasıyla da olsa, ailesini veya yetkili makamları durumdan haberdar etmeksizin yanında tutan kişi, şikâyet üzerine, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”

Çocuğun Kaçırılması ve Alıkonulması Suçu Nasıl Oluşur? 

Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçu; 16 yaşından küçük çocuğun, velayet yetkisi elinden alınmış olan ebeveyni veya yakın akrabaları tarafından, asıl velisinin yanından alıkonulması ya da kaçırılması yoluyla oluşur. Aynı şekilde, evi terk eden çocuğun, ailesi veya polis haberdar edilmeksizin tutulması durumunda da bu suç oluşmaktadır.

Suçu oluşturan iki hâl de birbirinden çok farklıdır. Bu sebeple karıştırılmaması önemlidir. Suçu oluşturan her iki hâl de ayrı başlıklar hâlinde, aşağıda detaylıca açıklanmıştır.

Velayet Yetkisi Elinden Alınan Ebeveyn veya Yakın Akrabalar Tarafından Çocuğun Alıkonulması veya Kaçırılması

Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçu kapsamında; 16 yaşını doldurmamış çocuğun yakın akrabaları ya da velayeti elinden alınmış ebeveyni tarafından, cebir veya tehdit kullanmaksızın, kaçırılması ve alıkonulması eylemi cezalandırılmaktadır.

Suçun bu hâlini herkesin işlemesi mümkün değildir. Yalnızca kanunda sayılan kişiler işleyebilir. Bu kişiler: çocuğun velayeti elinden alınmış anne veya babası, büyükannesi, büyükdedesi, amcası, halası, dayısı ve teyzesidir. Dolayısıyla çocuk, halasının kızı ya da bir başkası tarafından kaçırılırsa bu suç oluşmaz. Bu durumda kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçu işlenmiş olur.

Ayrıca, suçun cebir ve tehdit kullanılmaksızın işlenmesi gerekmektedir. Aksi hâlde suçun nitelikli hâli oluşacaktır.

Örneğin, boşanma sonucunda anneye verilen 12 yaşındaki çocuğun, baba tarafından bulunduğu yerden götürülerek anneye teslim edilmemesi eylemleri çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunu oluşturmaktadır. (Yargıtay 8. CD. 2022/5788 E. 2023/363 K.)

Bu suçu işleyebilecek kişiler; çocuğun velayeti elinden alınmış anne veya babası, büyükannesi, büyükbabası, amcası, halası, dayısı ve teyzesidir. Bu suça ilişkin çocuğun yaş grubu ise 16 yaşını doldurmamış çocuklardır.

Evi Terk Eden Çocuğun Yabancı Bir Kişi Tarafından Alıkonulması

Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçu kapsamında; velisinin rızası dışında ancak kendi rızasıyla evi terk eden çocuğun, ailesi veya yetkili makamlar (Polis, jandarma, savcı vb.) haberdar edilmeksizin, himaye altında tutulması eylemi cezalandırılmaktadır.

Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunu oluşturan bu hâl kapsamında, çocuğun rızası ile failin yanına gitmesi önemlidir. Aksi takdirde kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçu oluşacaktır.

Örneğin, annesiyle kavga edip evden kaçan (A), komşuları (B)’ye gitmiş ve rızasıyla orada kalmıştır. (B), (A)’nın yanına geldiğini polise veya (A)’nın annesine bildirmezse bu suç kapsamında cezalandırılacaktır. Ancak, komşu (B),  dışarıda gördüğü (A)’yı kandırarak ya da korkutarak evlerine götürmüş ve orada tutmuş olsaydı kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu işlemiş olacaktı.

Bir Yargıtay kararında; 17 yaşındaki çocuğun, kendi rızası ile ancak velisinin bilgisi ve rızası dışında, 13 gün boyunca sanığın yanında kaldığı ancak sanığın çocuğun ailesine ve polise haber vermediği olayda çocuğun alıkonulması suçunun işlendiği kanaatine varılmıştır. (Yargıtay CGK  2013/668 E. 2015/202 K.)

Suçun bu türü, sınırlama olmaksızın herkes tarafından işlenebilir. Bu türde, çocuğun 18 yaşının doldurmamış çocuklar olması gerekmektedir.

Çocuğun Kaçırılması ve Alıkonulması Suçu Cezası

Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunun cezası, 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezasıdır. 

Hâkim, cezanın miktarını, 3 ay ve 1 yıl arasında kalacak şekilde belirler. Bu belirlemeyi yaparken, somut olayın koşullarını ve bazı faktörleri dikkate alır. Bu faktörler; suç sebebiyle meydana gelen zararın büyüklüğü, suçun işleniş şekli, suçun işlendiği yer ver zaman, çocuğun yaşı gibi değişkenlerdir.

Çocuğun Kaçırılması ve Alıkonulması Suçunun Cezayı Artıran Nitelikli Hâlleri ve Cezaları

Bir suçun nitelikli hâli, o suç ile ilgili verilecek cezanın artırılmasını ya da azaltılmasını gerektiren durumlardır. Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunda cezayı arttıran nitelikli hâller TCK m.234/2’de düzenlenmiştir.

TCK 234/2: 

“Fiil cebir veya tehdit kullanılarak işlenmiş ya da çocuk henüz oniki yaşını bitirmemiş ise ceza bir katı oranında artırılır.”

Çocuğun Velayet Hakkı Alınan Ebeveyni veya Akrabaları Tarafından Kaçırılması ve Alıkonulması Suçunun Cebir veya Tehdit Kullanılarak İşlenmesi

Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunun nitelikli hâllerinden ilki; ebeveyn ya da akrabalar tarafından alıkoyma veya kaçırma eyleminin cebir veya tehdit kullanılarak işlenmesidir. Bu durumda verilecek ceza 1 katı kadar artırılır.

Örneğin, 14 yaşında (A)’nın, velayet hakkı sahibi olmayan babası (B) tarafından, okul çıkışı yakalanarak “benimle gelmezsen anneni bir daha asla göremezsin” gibi cümlelerle tehdit edilerek kaçırılması eylemi bu nitelikli hâl kapsamında cezalandırılmaktadır.

DİKKAT: 16 yaşından büyük çocukların cebir ve tehdit kullanılarak kaçırılması, kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçunu oluşturmaktadır.

Çocuğun Kaçırılması ve Alıkonulması Suçunun 12 Yaşını Bitirmemiş Çocuğa Karşı İşlenmesi

Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunun nitelikli hâllerinden ikincisi; ebeveyn ya da akrabalar tarafından alıkoyma veya kaçırma eyleminin 12 yaşını bitirmemiş çocuğa karşı işlenmesidir. Bu durumda verilecek ceza 1 katı kadar artırılır.

Örneğin, 10 yaşında bir çocuğun, babaannesi tarafından alıkonulması durumunda, çocuk 12 yaşını doldurmamış olduğundan, bu nitelikli hâl oluşacak ve cezada artırım yapılacaktır.

Çocuğun Kaçırılması ve Alıkonulması Suçuna Teşebbüs, İştirak ve İçtima

Teşebbüs, failin, işlemekte olduğu suçu birtakım sebeplerle tamamlayamamasıdır. Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçu teşebbüse elverişli bir suçtur. Suça ilişkin fiillerin teşebbüs aşamasında kalması halinde, verilecek cezada indirime gidilir.

Örneğin, 8 yaşındaki (A), amcası tarafından kaçırıldığı esnada, anne (B) tarafından bir şekilde yakalanarak çocuğun geri alınması durumunda suç teşebbüs aşamasında kalmış olur. Teşebbüs aşamasında kalmış suçlarda bir miktar indirim yapılır.

İştirak, suçun işlenişine birden fazla kişinin katılmasıdır. İştirak statüleri; yardım eden, azmettiren ve faildir. Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçuna fail olarak katılan, yardım eden veya azmettiren kişiler, suça sağladıkları katkı oranında cezalandırılırlar.

Örneğin, velayet yetkisi alınmış baba (B), 9 yaşındaki çocuk (Ç)’yi kaçıracağı esnada etrafı gözetleyen (E), çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçuna yardım eden olarak iştirak etmiş olur. Suça sağladığı katkı oranında cezalandırılır.

Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunu oluşturan eylemler, aynı zamanda başka bir suçu da oluşturuyorsa içtima gündeme gelir. Bu durumda fail, en fazla cezanın öngörüldüğü suçtan cezalandırılır.

İçtima, bir suçu oluşturan hareketlerin aynı zamanda başka bir suçu da oluşturmasıdır. Suçlunun, Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunu oluşturan hareketlerinin aynı zamanda başka bir suçu da oluşturması durumunda içtima söz konusu olur. Bu durumda suçlu, bu suç türleri arasında en ağır cezayı gerektiren suçtan cezalandırılmaktadır.

Ancak, bazı durumlarda fail her iki suçtan ayrı ayrı cezalandırılabilir. Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçu ile birlikte konut dokunulmazlığını ihlal suçunun birlikte işlenmesi hâli buna örnektir. Bu durumda fail her iki suçtan birlikte cezalandırılır.

Çocuğun Kaçırılması ve Alıkonulması Suçu ve Cezası

Çocuğun Kaçırılması ve Alıkonulması Suçunun Soruşturma Aşaması

Soruşturma aşaması, suç ile ilgili araştırmaların yapıldığı evredir. Soruşturma, savcının suç oluşturan fiilleri öğrenmesi ile başlar. Akabinde aşağıda yer verilen işlemler uygulanır.

  • Suç işlendiği şüphesi savcı tarafından öğrenilir ve soruşturma başlar.
  • Gerekli görülürse, şüpheli gözaltına alınır.
  • Deliller toplanır,
  • Şüphelilerin ve varsa görgü şahitlerinin ifadeleri alınır.
  • Şartlar oluşursa, adli kontrol veya tutuklama tedbirleri uygulanabilir.
  • Soruşturma sonucunda edinilen bilgiler ışığında, suç işlendiği konusunda yeterli şüpheye ulaşılmışsa iddianame düzenlenir ve dava açılır. Yeterli şüpheye ulaşılamamışsa kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir ve dosya kapanır.

Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçuna ilişkin soruşturma sürecinde gerçekleşen işlemlerin detayları aşağıda başlıklar hâlinde açıklanmıştır.

Şikâyet-İhbar

Bazı suçlar, mağdur kişinin şikâyette bulunması ile soruşturulabilirken, bazı suçlar; mağdurun şikâyeti aranmaksızın, ihbar veya herhangi başka bir yolla savcının suç şüphesini öğrenmesiyle soruşturulabilir.

Suçun, velayet yetisi elinden alınmış ebeveynin veya yakın akrabanın çocuğu kaçırması ya da alıkoyması şeklinde işlenmesi durumunda, suçun soruşturulması bakımından mağdurun şikâyeti aranmamaktadır.

Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunun; bir yabancı tarafından, evi terk eden çocuğun kaçırılması ya da alıkonulması şeklinde işlenmesi durumunda ise suçun soruşturulması bakımından mağdurun bizzat savcılığa giderek şikâyette bulunması aranmaktadır. Aksi takdirde savcı, soruşturmaya başlayamaz.

Şikayete tabi olan halde, şikayetin geri çekilmesi halinde soruşturma dosyası kapanmaktadır. Şikayetin yargılama aşamasında geri çekilmesi halinde ise dava düşmektedir.

Şikayet ve ihbar, cumhuriyet başsavcılıkları ile kolluk birimlerine (jandarma-polis merkezleri) yapılmaktadır.

Gözaltı

Gözaltı, suçun soruşturulabilmesi için zorunlu olması durumunda, şüpheli kişinin özgürlüğünün bir süreliğine kısıtlanması ve adliye nezaretinde tutulmasıdır. Gözaltı süresi, şüphelinin yakalandığı andan itibaren 24 saati geçemez.

Gözaltı süresinin uzatılması mümkün değildir. Ancak birden fazla kişi tarafından işlenen suçlarda 3 güne kadar uzatılabilmektedir. Fakat bu uzatma için, savcı her günün sonunda, kararın bir gün uzatılması kararı vermelidir.

Gözaltına alınan kişi, avukatı, eşi veya yasal temsilcisi (Annesi, babası, kardeşi); Sulh Ceza Hakimliğine salıverilme talebinde bulunabilir.

Bu suçu işlemiş 12 yaşından küçük çocuklar hakkında gözaltı kararı verilmesi mümkün değildir.

Delillerin Toplanması

Soruşturma sürdürülürken, savcı suç şüphesini açıklığa kavuşturmak amacıyla, suç ile ilişkili olan delilleri toplar. Bu aşamada her türlü delil toplanır.

Savcı, soruşturma aşamasında gerçeğe ulaşabilmek için delil toplamaya başlar. Bu aşamada, şüphelinin sadece aleyhine olan deliller değil, lehine olan deliller de toplanır. Toplanan deliller, suçun şüpheli tarafından işlendiğini destekliyorsa, savcının iddianame hazırlama yönündeki kanaati güçlenir.

Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçu bakımından en önemli deliller; çocuğun uzman eşliğinde alınmış beyanı, görgü tanıklarının beyanları, kamera kayıtları, telefon görüşmeleri, konum bilgisi izleme kayıtlarıdır.

Deliller, hukuka uygun yol ve yöntemlerle toplanmış olmalıdır. Aksi takdirde hukuka aykırı olması sebebiyle kullanılamayacak ve bu delile dayanılarak ceza verilemeyecektir.

Hukuka aykırı delillere örnek olarak, savcı kararı olmadan kaydedilen telefon kayıtları verilebilir. Bu telefon kayıtlarında kişi suçu işlediğini açıkça söylese bile, delil hukuka aykırı olduğu için kişiye ceza verilmeyecektir.

İfade ve Sorgu

İfade ve sorgu, suç şüphesi altında bulunan kimsenin, suç konusu olay ile ilgili olarak dinlenmesidir.

İfade aşamaları sırasıyla aşağıdaki gibidir.

  • Şüpheliye davetiye gönderilir ve ifade için polis merkezine ya da savcılığa çağrılır. Davetiyeye rağmen gelmeyen şüpheli hakkında zorla getirme kararı verilir.
  • İfadeye başlarken şüphelinin kimlik bilgileri doğrulanır,
  • Suç konusu olay ve hangi suç sebebiyle ifadesinin alındığı anlatılır,
  • Hakları anlatılır. (Avukat bulundurma hakkı, avukat tutabilecek durumda değilse barodan talep etme hakkı, yakınlarına haber verme hakkı, susma hakkı)
  • Soruşturma konusu olaya ilişkin sorular sorulur ve beyanları dinlenir,
  • Şüphelinin tüm beyanları tutanağa kaydedilir ve ifade sonunda bu tutanak imzalatılarak ifadeye son verilir.

Şüpheli, ifade sonunda imzaladığı tutanağı detaylıca okumalı ve doğru olup olmadığını kontrol etmelidir. Herhangi bir yanlış görmesi durumunda tutanağı kesinlikle imzalamamalıdır.

İfade sırasında, şüpheliye cebir ve tehdit uygulamak, zan altında bırakmak, işkence uygulamak, uyuşturucu ilaçlar vermek kesinlikle yasaktır. Yasaklamış usullerde alınan ifadeler, yargılama aşamasında asla kullanılamaz.

İfade ve sorgu aşaması, soruşturmanın en kritik aşamalarından biridir. Bu aşamada yapılan bir hata veya atlanılan bir detay dahi, hayati sonuçlar doğurabilecektir. Bu sebeple, alanında uzman bir ceza avukatından yardım alınmasında fayda vardır.

Uzlaşma

Uzlaşma, suç mağduru ile failin, ortak bir paydada, tarafsız bir kişi tarafından anlaştırılmasıdır. Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçu bakımından uzlaşma prosedürü uygulanması mümkündür.

Uzlaşma prosedürü, uzlaşmaya tabi suçların uzlaştırma bürosuna gönderilmesi ile başlar. Uzlaştırmacı, suça ilişkin teklifini taraflara iletir. Tarafların bu teklife 3 gün içinde herhangi bir cevap vermemesi halinde uzlaşma sağlanamamış kabul edilir. Bu halde, yeniden uzlaşma yoluna başvuru imkanı kalmamaktadır.

Bu suçta mağdur, çocuğun velayet hakkı sahibi olan ebeveyn kabul edilmektedir. Bu sebeple mağdur ebeveyn ile suç işleyen kişinin anlaşması durumunda soruşturma dosyası kapanacak ve dava açılmayacak; dava açılmışsa, düşecek ve ceza verilmeyecektir.

Adli Kontrol

Tutuklama sebeplerinin varlığı hâlinde, tutuklama yerine uygulanabilecek daha hafif düzeyli bir tedbir olan adli kontrol tedbiri uygulanabilecektir. Adli kontrol tedbiri kapsamında, şüpheliye bazı yükümlülükler yüklenebilmektedir. Bu yükümlülükler, somut olayı şartlarına göre; her gün imza verme yükümlülüğü, kamuya yararlı bir faaliyette bulunma yükümlülüğü, elektronik kelepçe kullanma yükümlülüğü gibi yükümlülükler olabilir.

Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunda, tutuklama sebeplerinin varlığı hâlinde, adli kontrol kararı verilebilir. Ancak adli kontrolün yeterli olması gerekmektedir.

Adli kontrolün süresi en fazla 2 yıl olabilir. Zorunlu hâllerde 1 yıl uzatılabilir.

Adli kontrol kararına karşı itiraz yoluna başvurulabilir. İtirazla birlikte; adli kontrol tedbirinin tamamen kaldırılması istenebileceği gibi, yükümlülüklerin değiştirilmesi veya bir kısmından muaf tutulması da istenebilir. Bu itiraz karar tarihinden itibaren 7 gün içinde, kararı veren mahkemenin yargı çevresi içerisindeki Asliye Ceza Mahkemesine yapılır.

Tutukluluk 

Tutukluluk, aşağıdaki sebeplerin varlığı durumunda, adli kontrol tedbirinin yeterli olmaması hâlinde verilen özgürlüğü kısıtlayıcı bir tedbir kararıdır.

  • Kuvvetli suç şüphesi
  • Kaçma şüphesi veya delilleri karartma şüphesi

Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunun soruşturulması bakımından, yukarıdaki şartların varlığı durumunda, şüpheli hakkında tutuklama kararı verilebilir. Ancak bu şartların mevcut olduğunun somut delillerle ortaya konulması gerekmektedir.

Örneğin, babanın çocuğu kaçırdığına dair kamera görüntüleri kuvvetli suç şüphesi oluşturan bir delildir. Bununla birlikte kaçma şüphesi oluşturan somut durumlar olmalıdır.

Tutuklama tedbirinde kişiler cezaevinde tutulmaktadır. Kişi en fazla 1 yıl boyunca tutuklu kalabilir. Ancak bazı durumlarda süresi 6 ay uzatılabilir.

Tutuklama kararına karşı itiraz kanun yoluna başvurulması mümkündür. Bu başvuruyu tutuklunun kendisi yapabileceği gibi, avukatı, eşi, yasal temsilcisi (Anne, baba, kardeş) yapabilir. Tutuklama kararına karşı 7 gün içinde, kararı veren sulh ceza hâkimliğinin yargı çevresi içerisinde bulunduğu asliye ceza mahkemesine itiraz edilebilir.

Çocuğun Kaçırılması ve Alıkonulması Suçunda Soruşturma Sonucu Verilebilecek Kararlar

Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunda soruşturma sonucunda aşağıdaki kararlar verilebilir.

  • Soruşturmaya yer olmadığı kararı (SYOK)
  • Kovuşturmaya yer olmadığı kararı (KYOK)
  • İddianamenin düzenlenmesi kararı

Soruşturmaya Yer Olmadığı Kararı (SYOK)

Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçuna dair, savcılığa ya da polise gelen bildirimin suç oluşturmadığı ilk bakışta anlaşılıyorsa veya bildirim genel ve soyut nitelikte ise, savcı tarafından, soruşturmaya yer olmadığına dair karar (SYOK) verilebilir.

Bu durumda hiçbir soruşturma işlemine (ifade ve sorgu, delillerin toplanması, gözaltı vs.) başlanmaz. Sadece ulaşan suç bildirimi gözetilerek bu karar verilir.

Örneğin, bir kimsenin ayrıldığı eski eşi hakkında, çocuklarını kaçırma düşüncesi olduğu sebebiyle suç duyurusunda bulunması durumunda, oluşan bir suç olmaması sebebiyle SYOK kararı verilir.

Bu karara karşı; kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde kararı veren savcının bağlı bulunduğu Sulh Ceza Hakimliğine itiraz edilebilir.

Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı (KYOK)

Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunun soruşturulması sonucunda; toplanan tüm deliller sonucunda, savcının suç şüphesi yeterli düzeye ulaşmamışsa, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar (KYOK) verilebilir.

Örneğin, çocuğun amcası tarafından kaçırıldığı ihbarında, bu durumu gösteren hiçbir delil yoksa KYOK kararı verilebilir.

Bu karara karşı; kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde kararı veren savcının bağlı bulunduğu Sulh Ceza Hakimliğine itiraz edilebilir.

İddianamenin Düzenlenmesi Kararı

Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunun soruşturulması sonucunda, suç işlendiğine dair yeterli şüpheye ulaşılırsa savcı iddianamenin düzenlenmesi kararı verebilir. Bu kararının akabinde, iddianame düzenleyip mahkemeye sunar. İddianamenin mahkeme tarafından kabul edilmesi durumunda dava açılır ve yargılama aşamasına geçilir.

Çocuğun Kaçırılması ve Alıkonulması Suçunun Savunması

Yargılama aşamasına geçildikten sonra, sanık, kendisini savunabilir. Kendisini savunurken bazı argüman ve iddialar ileri sürebilir. Aşağıda örnek savunmalara yer verilmiştir.

  • Çocuğun velayeti kendisine olan ebeveynin rızası olduğu,
  • Suç işlendiğini gösterir yeterli delil olmadığı,
  • Sanığın daha öncesinde hiçbir suça bulaşmadığı,
  • Masumiyet karinesinin göz ardı edilerek yargılama yapıldığı,
  • Failin akıl hastası olduğu veya yaşının küçük olduğu,
  • Delillerin hukuka aykırı yollarla elde edildiği ve bu sebeple hükme esas alınamayacağı,
  • Suçun, korkutma ve tehdit altında işlendiği,
  • Suç unsurlarının ve suç vasfının yanlış değerlendirildiği. 

Yukarıda örnek bazı savunmalara yer verilmiştir. Bununla birlikte, her somut olay kendi özelinde farklı detaylar barındırmaktadır. Bu sebeple sağlıklı bir savunma yapılabilmesi için alanında uzman bir ceza avukatından yardım alınmasında fayda vardır.

Çocuğun Kaçırılması ve Alıkonulması Suçunda Ceza Yargılaması Aşaması

Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunda ceza yargılaması aşaması, savcının mahkemeye sunmuş olduğu iddianamenin kabulü ile başlayıp hakimin davaya ilişkin kararı vermesiyle sona eren aşamadır.

Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunda mahkeme tarafından tercih edilebilecek iki yargılama usulü bulunmaktadır. Bunlar; basit yargılama usulü ve genel hükümlere göre yargılamadır.

Hakim tarafından, basit yargılama usulünün tercih edilmesi halinde dava, duruşma yapılmaksızın dosya üzerinden takip edilir. Tarafların savunmalarını yazılı şekilde dosyaya eklediği gibi diğer tüm deliller de dosyaya eklenmektedir. Hakim, dosyada yer alan bilgi ve belgeler üzerinden yaptığı değerlendirme sonucunda bir karar verir.

Basit yargılama usulü sonunda verilen karara karşı itiraz yolu açıktır. İtiraz, mahkeme kararının öğrenildiği günden başlayan 7 gün içinde, mahkemeye sunulan itiraz dilekçesi ile yapılmaktadır.

Genel hükümlere göre yürütülen yargılama aşamasında, mahkeme tarafından yapılan duruşmalarda dava konusuna ilişkin hususların detayları görülür. Bu evrede, suçlu kendisini savunabilir, duruşma esnasında sorgu yapılabilir, mağdur ve tanıklar dinlenebilir. Bununla birlikte, hakim suçun oluştuğu yere keşfe gidebilir yahut nitelikli durumlara ilişkin bilirkişi raporları talep edilebilir.

Yargılama sürecinin sonunda yapılan karar duruşmasında ise hâkim bir cezaya hükmeder.

Çocuğun Kaçırılması ve Alıkonulması Suçunda Zamanaşımı

Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunda dava zamanaşımı süresi 8 yıl; ceza zamanaşımı süresi ise 10 yıldır. 

Dava zamanaşımı, suçun işlendiği tarihten itibaren başlar ve bu süre geçtikten sonra dava açılamaz ya da ceza verilemez. Ceza zamanaşımı ise, kararın kesinleştiği tarihten itibaren başlar ve bu süre geçtikten sonra cezanın infazı istenemez.

Kararın kesinleşmesi, istinaf ve temyiz süreçlerinin tamamlanması yahut istinaf başvuru süresinin geçmesi halinde söz konusu olur.

Çocuğun Kaçırılması ve Alıkonulması Suçunda Mahkemenin Verebileceği Kararlar 

Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunun davası görüldükten sonra, hâkim, somut olayın şartlarına göre farklı kararlara hükmedebilir. Yargılama sonunda verilebilecek kararlar şunlardır:

  • Beraat
  • Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı (CYOK)
  • Mahkûmiyet
  • Adli Para Cezasına Çevirme
  • Hükmün Açıklanmasının Geriye Bırakılması (HAGB)
  • Cezanın Ertelenmesi
  • Davanın Düşmesi

Beraat

Beraat kararı, sanığın suçsuz olduğuna hükmedilmesidir. Suç unsurlarının oluşmadığına, suçun sanık tarafından işlenmediğine ya da sanığın kastı olmadığına kanaat getirilmişse beraat kararı verilebilir.

Örneğin; velayet hakkı olmayan baba (B), çocuk (Ç)’yi velayet hakkı sahibi annesi (A)’nın izniyle bir süreliğine almıştır. Sonrasında anne (A), izin vermiş olmasına rağmen, baba (B) hakkında çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçundan şikâyette bulunmuştur. Bu durumda, anne tarafından izin verildiği için suç unsurlarının oluşmaması sebebiyle, (B) hakkında beraat kararı verilebilir.

Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı (CYOK)

Ceza verilmesine yer olmadığı kararı (CYOK), ilgili suçun işlendiği sabit olmasına rağmen, bazı koşulların varlığı hâlinde verilebilen karardır. Bu karar, aşağıdaki hâllerde verilebilir.

  • Etkin pişmanlık (Her suçta mümkün değildir. Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunda uygulanamaz.)
  • Akıl hastalığı
  • Sağır veya dilsizlik
  • Kusurluluğu ortadan kaldıran hataya düşülmesi
  • İşlenen fiilin haksızlık içeriğinin azlığı
  • Yaş küçüklüğü
  • Zorunluluk hâli
  • Suçun cebir veya tehdit altında işlenmesi
  • Hukuka aykırı bağlayıcı emrin yerine getirilmesi
  • Karşılıklı hakaret
  • Şahsi cezasızlık sebeplerinin varlığı

Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçuna neden olan olayda, yukarıda sayılan sebeplerden birinin varlığı hâlinde ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilmektedir. Bu karar sonrasında, sanık ceza almaz ve siciline işlenmez.

Örneğin; yaşı küçük olan veya  akıl hastası olan (A), kendi rızasıyla evden kaçmış olan (B)’yi yanında bulundurursa ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilebilecektir.

Mahkûmiyet

Mahkûmiyet, görülen dava sonunda sanığın suçlu olduğuna hükmedilmesi kararıdır. Bu kararla kişi, işlemiş olduğu suçun alt ve üst sınırı arasında bir ceza almaktadır. Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçundan mahkûm olan bir kişi 3 ay ile 1 yıl arasında ceza alır.

Bu suç işlendikten sonra, 3 yıl içerisinde tekrar başka bir suç işlenirse, tekerrür durumu söz konusu olur. Tekerrür durumunda mahkûmiyet süresi artmaktadır.

Bazı durumlarda iyi hâl indirimi yapılarak, mahkûmiyet süresi bir miktar azaltılabilmektedir. İyi hâl indirimi yapılıp yapılmayacağı hâkimin takdirindedir. Hâkim, bu indirimi yaparken; sanığın yargılama sürecinde gösterdiği davranışları, sosyal ilişkileri ve statüsü gibi faktörleri göz önünde bulundurur.

Adli Para Cezasına Çevirme

Hükmedilen hapis cezasının 1 yıldan daha az süreli olduğu hâllerde, hapis cezası adli para cezasına çevrilebilmektedir. Ancak bu imkân hâkimin takdirindedir. Hâkimin bu kararı verme zorunluluğu yoktur.

Verilen hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi halinde, hakim tarafından, 20 ila 100 Lira arasında bir tutar belirlenir. Bu tutar, adli para cezasının gün sayısı ile çarpılarak toplam ceza miktarı hesaplanır.

Hakim, adli para cezasının miktarının yanında, ödeme şekline de karar vermektedir. Bu itibarla, cezanın bir yıl içinde tek seferde ödenmesine yahut taksitler halinde 2 yıl içinde ödenmesine hükmedilebilir.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB)

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, sanık hakkında hükmedilen cezanın, belirli koşullara bağlık olarak, bir süreliğine açıklanmamasıdır. Bu karar ile, 5 yıllık bir denetim süresi belirlenir. Sanık, öngörülen bu 5 yıllık süre içerisinde suç işlemezse cezası açıklanmaz, verilmemiş sayılır.

HAGB kararı verilebilmesi için; 2 yıldan az hapis cezasına hükmedilmiş olması, sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm edilmemiş olması ve hâkimde tekrar suç işlemeyeceği yönünde izlenim uyandırmış olması gerekmektedir.

Bu karara karşı istinafa başvurmak mümkün değildir. Ancak, itiraz yoluna başvurulabilmektedir. İtiraz başvurusu, kararın verildiği tarihten itibaren 7 gün içinde, kararı veren mahkemenin bağlı olduğu Ağır Ceza Mahkemesine yapılır.

Cezanın Ertelenmesi

2 yıl veya daha az süreli hapis cezasına hükmedilen suçlarda, hâkim, cezanın ertelenmesine karar verebilir.

Hapis cezasının ertelenmesi durumunda, sanık için bir denetim süresi belirlenir. Bu süre 1 ve 3 yıl arasında olmalıdır. Denetim süresi içerisinde sanığa, imza yükümlülüğü gibi bazı yükümlülükler yüklenebilir. Sanık, kendisi için belirlenen denetim süresi içerisinde herhangi bir suç işlemez ve yükümlülüklerine uyar ise cezası bu şekilde infaz edilmiş sayılır.

Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunda 2 yıldan az süreli cezaya hükmedilmesi mümkündür. Bu sebeple hâkimin takdirine bağlı olarak cezanın ertelenmesi kararı verilebilir.

Davanın Düşmesi 

Bazı durumlarda, ceza verilebilmesi elverişsiz hâle gelir. Bu durumlarda davanın düşmesi kararı verilir. Davanın düşmesi kararı verilebilecek hâllere örnek olarak; mağdurun şikâyetinden vazgeçmesi, davanın zamanaşımına uğraması, genel af çıkması ve sanığın ölmesi verilebilir.

Örneğin; çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçuna ilişkin görülen bir davada, mağdur ebeveyn şikâyetinden vazgeçebilir. Bu durumda davanın düşmesi kararı verilir.

Çocuğun Kaçırılması ve Alıkonulması Suçunda İstinaf ve Yargıtay Süreci

Yargılama aşaması sonucunda bir karar verilir. Bu karardan memnun olmayan ve yanlış olduğunu düşünen kişilerin süresi içerisinde istinaf yoluna başvurabilmesi mümkündür.

Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçundan görülen davada verilen kararın yanlış olduğu düşünülüyorsa, 7 gün içerisinde, kararı veren mahkemeye bir dilekçe sunularak veya mahkemenin zabıt katibine beyanda bulunularak istinaf başvurusu yapılabilir. 7 günlük süre kaçırılırsa, kararın denetlenmesi için istinaf mahkemesine başvurma imkânı ortadan kalkar.

İstinafa başvurulması akabinde, istinaf mahkemesi bir karar verir. Bu kararın da doğru olmadığı düşünülüyorsa son imkân olarak, kararın öğrenilmesinden itibaren 15 gün içinde temyiz kanun yoluna (Yargıtay) başvurulabilir. Ancak her durumda temyize başvurmak mümkün değildir.

Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunda üst sınır 1 yıl olduğundan; yalnızca, ilk derece mahkemesi tarafından hükmedilen ceza miktarını artırılmasına ilişkin kararlara karşı temyiz yoluna başvurulabilir. İstinaf mahkemesinin verdiği diğer kararlar yönünden, bu yola başvurulamaz.

Sonuç 

Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçu, çok fazla teknik detay barındıran bir suçtur. Bu sebeple yapılacak her savunma ve her işlem somut olayın özelliklerine göre değişkenlik göstermektedir. Sanığın etkin bir şekilde savunulabilmesi için ve sürecin hatasız yürütülebilmesi için, alanında uzman bir ceza avukatından yardım alınmasında fayda vardır.