Çocukların cinsel istismarı suçu ve cezası

Çocukların Cinsel İstismarı Suçu ve Cezası

Çocukların cinsel istismarı suçu, kanunen çocuk sayılan bireylere yönelik gerçekleştirilen cinsel eylemlerin yaptırım altına alındığı suç tipidir. Bu suç, Türk Ceza Kanununda ‘cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar’ başlığı altında düzenlenmektedir. Bu düzenleme ile çocukların cinsel dokunulmazlığı ile ruh ve beden sağlıklarının korunması amaçlanmıştır. 

İçindekiler

Çocukların Cinsel İstismarı Suçu Nedir?

Çocukların cinsel istismarı suçu, henüz 18 yaşını doldurmamış çocukların vücut dokunulmazlığını ihlal eden cinsel davranışların cezalandırılmasını öngören suç tipidir. Çocukların cinsel istismarı suçu Türk Ceza Kanunu madde 103’te düzenlenmektedir.

TCK 103:

‘’Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, sekiz yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.’’

Çocukların Cinsel İstismarı Suçu Nasıl Oluşur?

Çocukların cinsel istismarı suçu, henüz 18 yaşını doldurmamış çocukların cinsel yönden istismar edilmesi ile oluşur. Cinsel istismar kavramı, mağdurun içinde bulunduğu yaş grubuna göre kanunda farklı şekillerde tanımlanmıştır. İlgili kanun hükmüne göre:

‘’Cinsel istismar deyiminden;

a) On beş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış,

b) Diğer çocuklara karşı sadece cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar, anlaşılır.’’

15 Yaşını Tamamlamamış Veya Tamamlamış Olmakla Birlikte Fiilin Hukuki Anlam ve Sonuçlarını Algılama Yeteneği Gelişmemiş Olan Çocuklara Yönelik Cinsel İstismar Suçu

15 yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış cinsel istismar suçunu oluşturur.

Suçun oluşumu bakımından söz konusu cinsel davranışın vücuda fiziki temas suretiyle gerçekleştirilmesi gerekir. Aksi halde cinsel istismar değil cinsel taciz suçu meydana gelir.

Yargıtay bir kararında, sanığın mağdura hiçbir bedensel temasta bulunmaksızın görüntülerini ailesine ve kötü sitelere yayacağından bahisle mağdurun üstündeki elbiseleri çıkarmak suretiyle cinsel içerikli eylemlerde bulunmasının cinsel taciz suçunu oluşturacağını ifade etmiştir. (Yargıtay 14. Ceza Dairesi, 2016/2793E. 2020/968K.)

Hangi davranışların cinsel davranış kapsamında kaldığı kanunda belirtilmemiştir. Fakat mahkeme kararları göz önüne alındığında, kişinin cinsel tatmin amacıyla gerçekleştirdiği  her türlü davranışın cinsel davranış olarak değerlendirildiği görülmektedir.

Yargıtay bir kararında, sanığın mağdura cinsel organını gösterdikten sonra kolundan tutarak çekmesi şeklinde bedensel temas içeren fiilinin bir bütün olarak cinsel tatmin amacıyla gerçekleştirildiğini ve cinsel istismar suçunu oluşturduğu gerekçesiyle verilen beraat kararını bozmuştur. (Yargıtay 14. Ceza Dairesi, 15010/1029, 04.02.2013)

Son olarak belirtmek gerekirse, bahse konu yaş grubuna yönelik gerçekleştirilen cinsel davranışlarda mağdur çocuğun rızası bulunsa dahi cinsel istismar suçu meydana gelecektir. Zira cinsel istismar suçu, henüz kendisi hakkında karar verme olgunluğuna erişmemiş çocukları korumak amacıyla düzenlenmiş bir suç tipidir. 

15 Yaşını Tamamlamış Olmakla Birlikte 18 Yaşını Doldurmamış Çocuklara Yönelik Cinsel İstismar Suçu

15 yaşını tamamlamış olmakla birlikte 18 yaşını doldurmamış çocuklara karşı yalnızca cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka sebeplere dayalı olarak gerçekleştirilen ve fiziki temas içeren cinsel davranışlar cinsel istismar suçunu oluşturur. Dolayısıyla bu yaş grubunun suça konu cinsel davranışa rızasının bulunması halinde cinsel istismar suçu meydana gelmez. 

Yargıtay’a konu bir olayda ise, mağdur sanığın evine rızasıyla gitmiş ve yine rızası ile alkol almış daha sonra sanık ile cinsel ilişkiye girmiştir. Buna karşılık Yargıtay, mağdurun kendi iradesi ile alkol almasına rağmen alkolün etkisiyle ve iradesi dışında cinsel ilişkinin gerçekleştirilmesi nedeniyle cinsel istismar suçunun oluştuğunu ifade etmiştir. (Yargıtay 9. Ceza Dairesi, 01.02.2022 T. 2021/19091E. 2022/642K.)

Yargıtay başka bir kararında, sanığın mağdura cinsel ilişkiye girmeleri halinde evleneceğine dair vaatte bulunmasının, mağdurun fiile karşı gelme gücünü etkileyecek nitelikte bir hile niteliği taşımaması nedeniyle cinsel istismar suçunun değil, reşit olmayanla cinsel ilişki suçunun oluştuğunu belirtmiştir. (Yargıtay 14. CD. 30.04.2015 T. 2014/1552E. 2015/5994K.)

Bahse konu yaş grubundaki çocuklar, zorunlu sebeplerin bulunması halinde hakim tarafından ergin kılınabilir. Fakat bu işlem, mağduru yalnızca hukuki anlamda reşit kılmaktadır. Dolayısıyla yaşı aynı kaldığından evlenme yolu ile ergin kılınan çocuklara karşı da cinsel istismar suçu gerçekleştirilebilir.

Yargıtay bu hususa ilişkin bir kararında, evlenme ile erginlik kazanmış çocuğa yönelik rıza dışı gerçekleştirilen cinsel davranışların cinsel istismar suçu kapsamında, fakat erginlik kazanmış çocuğun evlendiği eşinin kendisine yönelik rıza dışı gerçekleştirdiği cinsel davranışları ise cinsel saldırı suçu kapsamında değerlendirmiştir. (Yargıtay 14. CD. 2014/582E. 2014/14622 K.)

Çocukların Cinsel İstismarı Suçu Cezası

Çocukların cinsel istismarı suçunun cezası, 8 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasıdır. Çocuğun 12 yaşından küçük olması halinde ise verilecek ceza 10 yıldan az olamaz. Çocukların cinsel istismarı suçunun sarkıntılık düzeyinde kalması halinde verilecek ceza ise 5 yıldan az olamayacaktır.

Bir kimsenin işlediği suça karşılık gelen cezayı belirleme yetkisi hakime aittir. Hakim verilecek cezayı belirlerken; suçun işlenme şeklini, suçun işlenmesi sırasında kullanılan araçları, meydana gelen zararın ağırlığını ve failin sahip olduğu özellikleri de göz önünde bulundurur. 

Çocukların Cinsel İstismarı Suçunun Cezayı Artıran Nitelikli Halleri ve Cezaları

Çocukların cinsel istismarı suçunun cezayı artıran nitelikli halleri, suçun işlenmesini kolaylaştıran veya daha ağır sonuçlara sebebiyet veren ve bu nedenle daha ağır cezanın verilmesini gerektiren hallerdir. Bu haller, Türk Ceza Kanunu madde 103’te düzenlenmiştir.

TCK 103:

‘’(2) Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, on altı yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur. Mağdurun on iki yaşını tamamlamamış olması hâlinde verilecek ceza on sekiz yıldan az olamaz.

(3) Suçun;

a) Birden fazla kişi tarafından birlikte,

b) İnsanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,

c) Üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı ya da üvey baba, üvey ana, üvey kardeş veya evlat edinen tarafından,

d) Vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruyucu aile veya sağlık hizmeti veren ya da koruma, bakım veya gözetim yükümlülüğü bulunan kişiler tarafından,

e) Kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle, işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.

(4) Cinsel istismarın, birinci fıkranın (a) bendindeki çocuklara karşı cebir veya tehditle ya da (b) bendindeki çocuklara karşı silah kullanmak suretiyle gerçekleştirilmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.

(6) Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.’’

Cinsel İstismarın Vücuda Organ veya Sair Bir Cisim Sokulması Suretiyle Gerçekleştirilmesi

Çocukların cinsel istismarı suçunun, cinsel tatmin amacıyla olsun veya olmasın mağdurun vücuduna bir organ ya da bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi halinde suçun failine verilecek hapis cezasının alt sınırı 16 yıldır. Mağdurun 12 yaşından küçük olması halinde ise verilecek ceza 18 yıldan az olamaz. 

Söz konusu nitelikli halin meydana gelebilmesi için, mağdur çocuğun vücuduna vajinal, anal veya oral yoldan herhangi bir organın yahut bir cismin sokulması gerekmektedir. Ayrıca, vücuda sokulan organın ya da organın sokulduğu vücut bölgesinin en azından birinin cinsel nitelikte olması şarttır. Aksi halde fail bu nitelikli halden dolayı yargılanmaz.

Yargıtay bir kararında, sanığın mağdurun makat bölgesine parmak sokma sonucu gerçekleştirilen cinsel istismar fiilinde, organın sokulduğu bölgenin cinsel nitelik taşımasının suçun nitelikli halinin oluşmasında yeterli olduğunu belirterek suçun nitelikli hali kapsamında hüküm kurmuştur. (Yargıtay 14. Ceza Dairesi, 2012/4067 E. 2014/1289 K.)

Vücuda organ veya sair bir cisim sokmanın mağdurun rızası dışında gerçekleştirilmiş olması gerekir. Mağdurun bu hususta rızası bulunması halinde, çocukların cinsel istismarı suçu değil, reşit olmayanla cinsel ilişki suçu söz konusu olur. Buna karşılık, 15 yaşından küçüklerin rızası bulunsa dahi, fail çocukların cinsel istismarı suçundan yargılanır. 

Suçun Birden Fazla Kişi Tarafından Birlikte İşlenmesi

Çocukların cinsel istismarı suçunun, birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi halinde mağdurun direnci daha çabuk kırılacağından faile verilecek ceza yarı oranında artırılır. 

Suçun birden fazla kişi tarafından işlenmiş sayılması için her failin bizzat cinsel istismarda bulunmuş olmasına gerek yoktur. Diğer failin veya faillerin cinsel istismar eylemini gerçekleştirmesine imkan sağlanması halinde de ‘birliktelik’ unsuru meydana gelir. Bu imkanı sağlayan kişiler de cinsel istismar fiilini gerçekleştiren kişiler gibi cezalandırılır.

Yargıtay bir kararında, sanık Ersin’in kullandığı araca rızası ile binen mağdurun diğer sanık Ufuk tarafından istismar edilmesi, mağdurun aracı durdurmasını istemesine rağmen sanık Ersin’in aracı sürmeye devam etmesi karşısında; her iki sanığın da suçun işlenmesine ortak bir şekilde hakimiyet kurmasının nitelikli hale sebebiyet verdiğini ifade etmiştir. (Yargıtay 14. Ceza Dairesi, 2019/7926 E. 2019/10026 K.)

Suçun İnsanların Toplu Olarak Bir Arada Yaşama Zorunluluğunda Bulunduğu Ortamların Sağladığı Kolaylıktan Faydalanmak Suretiyle İşlenmesi

Çocukların cinsel istismarı suçunun; yetiştirme yurdu, ceza infaz kurumu, öğrenci yurdu gibi insanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle işlenmesi halinde faile verilecek ceza yarı oranında artırılacaktır. 

Yargıtay bir kararında, mağdurun yanına gelen sanığın, ‘’çabuk ol, … seni çağırıyor,  …’nın yanına yatakhaneye git’’ söylemlerinden sonra yatakhaneye giden mağdura diğer sanıklarla birlikte cinsel istismarda bulunmasının insanların toplu yaşamak zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle cinsel istismar suçuna sebebiyet verdiğini belirtmiştir. (Yargıtay 14. Ceza Dairesi 2015/4380 E.  ,  2016/1948 K.)

Söz konusu nitelikli halin meydana gelmesi için, cinsel istismara konu davranışın insanların bir arada yaşama zorunluluğunun bulunduğu ortamlarda gerçekleştirilmesi şarttır. Dolayısıyla konser, festival, pazar yeri, toplu taşıma araçları, sinema, asansör gibi insanların geçici olarak bir arada bulunmasına sebebiyet veren ortamlar, bu nitelikli hale sebebiyet vermez. 

Yargıtay bir kararında, sanığın mağdura yönelik cinsel davranışları şehiriçi otobüste gerçekleştirmesi ve otobüsün insanların zorunlu olarak bulunduğu yerlerden biri sayılmaması sebebiyle nitelikli halin uygulanmayacağını ifade etmiştir. (Yargıtay 14. Ceza Dairesi, 2016/7521 E. 2016/7172 K.)

Suçun Üçüncü Derece Dahil Kan veya Kayın Hısımlığı İlişkisi İçinde Bulunan Bir Kişiye Karşı ya da Üvey Baba, Üvey Anne, Üvey Kardeş veya Evlat Edinen Tarafından İşlenmesi

Bir kimsenin kendi soyunu oluşturan akrabaları kan hısmı iken, eşinin akrabaları kayın hısmını oluşturur. Bu bağlamda, kişilerin kan ve kayın hısımları soybağı kapsamında belirli derecelere ayrılmıştır. Buna göre; 

  • Birinci derece kan hısımları; çocuklar, anne ve babadır. Birinci derece kayın hısımları ise, eşin anne ve babasıdır.
  • İkinci derece kan hısımları; kardeş, torunlar, büyük anne ve büyükbabadır. İkinci derece kayın hısımları ise; eşin kardeşleri, eşin büyükanne ve büyükbabasıdır.
  • Üçüncü derece kan hısımları; yeğenler, amcalar, dayılar ve teyzeler ve halalardır. Üçüncü derece kayın hısımları ise; eşin yeğenleri, amcaları, dayıları, teyzeleri ve halalarıdır. 

İşte cinsel istismar suçunun mağduru ile failinin arasında bu tür bir akrabalık ilişkinin bulunması halinde yahut failin, mağdurun üvey babası, üvey annesi, üvey kardeşi veya evlat edineni olması durumunda bu kişilere verilecek ceza yarı oranında artırılacaktır.

Yargıtay bir kararında, sanık ile mağdurun amca çocukları (kuzen) olması sebebiyle 4. derece akrabalık ilişkisinin söz konusu olduğunu, bu durumda cinsel istismar suçunun nitelikli halinin meydana gelmeyeceğini belirtmiştir. (Yargıtay 14. Ceza Dairesi, 2015/7324 E., 2019/9212 K.)

Yargıtay başka bir kararında, sanığın mağdurun annesi ile resmi nikah olmaksızın birlikte yaşadığı bu nedenle sanığın mağdurun üvey babası sayılamayacağı dolayısıyla mağdura karşı da koruma ve gözetim gibi bir sorumluluğunun bulunmadığını belirterek suçun nitelikli halinin oluşmayacağını ifade etmiştir. (Yargıtay 14. Ceza Dairesi, 2012/913 E., 2013/12276 K.)

Suçun Vasi, Eğitici, Öğretici, Bakıcı, Koruyucu Aile ya da Sağlık Hizmeti Veren ya da Koruma, Bakım veya Gözetim Yükümlülüğü Bulunan Kişiler Tarafından İşlenmesi

Cinsel istismar suçunun; vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruyucu aile, sağlık hizmeti veren ya da koruma, bakım veya gözetim yükümlülüğü bulunan kişiler tarafından işlenmesi halinde, bu kişilere verilecek ceza yarı oranında artırılacaktır. Bu nitelikli halin meydana gelebilmesi için, failin suçu işlediği sırada mağdur bakımından sayılan vasıflara sahip olması gerekmektedir.

Yargıtay bir kararında, sanığın mağdura yönelik gerçekleştirdiği eylemler sırasında sanığın mağdura ders vermemesi ve öğretmeni olmaması sebebiyle sanığın mağdurun eğiticisi vasfına sahip olmadığını belirterek suçun nitelikli halinin meydana gelmeyeceğini ifade etmiştir. (Yargıtay 14. Ceza Dairesi, 2018/7503 E. 2018/7097K.)

Yargıtay diğer bir kararında ise, mağdurun annesi olan Günay’ın, mağduru evlilik olmaksızın yaşadığı sanığa bıraktığı ve sanığın da bu nedenle koruma ve gözetim sorumluluğu bulunan kişilerden olması nedeniyle, annenin duyduğu güvene aykırı olarak sanığın gerçekleştirdiği cinsel davranışların nitelikli hale sebebiyet vereceğini ifade etmiştir.  (Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2013/99E., 2013/253K.)

Suçun Kamu Görevinin veya Hizmet İlişkisinin Sağladığı Nüfuz Kötüye Kullanılmak Suretiyle İşlenmesi

Kamu görevlisi, devletin sağlamakla yükümlü olduğu sağlık, güvenlik gibi kamusal hizmetleri yerine getiren kişilere verilen isimdir. Failin bu niteliğe sahip bir kimse olması ve kamu görevinin sağladığı söz geçirme gücünü kötüye kullanmak suretiyle cinsel istismar suçunu işlemesi halinde verilecek ceza yarı oranında artırılır.

Yargıtay bir kararında, başsavcıvekili olarak görev yapmakta olan sanığın, kendisiyle birlikte çalışmak üzere görevlendirilen ve bu nedenle çeşitli nedenlerle odasına girmek zorunda kalan zabıt katibesi mağduru okşamak ve öpmek şeklindeki davranışlarla kamu görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanması sebebiyle nitelikli halin oluştuğunu belirtmiştir. (Yargıtay Ceza Genel Kurulu 26.05.2009, 5 MD -187/128)

Benzer bir şekilde; fail ile mağdur arasında bir hizmet ilişkisinin bulunması, failin bu ilişkiye dayanarak mağduru işe alma, çıkarma, ücretini belirleme gibi yetkilere sahip olması ve söz konusu yetkinin verdiği nüfuzu kullanmak suretiyle cinsel istismar suçunu işlemesi halinde verilecek ceza yarı oranında artırılacaktır.

Yargıtay bir kararında, kuaför salonu işleten failin, burada çalışan ve kuaför olarak görev yapan mağdura yönelik cinsel istismarda bulunmasının, hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuzun kötüye kullanılması suretiyle gerçekleştirildiğinden bahisle nitelikli halin meydana geleceğini ifade etmiştir. (Yargıtay 14. Ceza Dairesi, 28.05.2013 T. 2013/2247E. 2013/6713K.)

Suçun 15 Yaşını Tamamlamamış veya Tamamlamış Olmakla Birlikte Fiilin Hukuki Anlam ve Sonuçlarını Algılama Yeteneği Gelişmemiş Çocuklara Karşı Cebir veya Tehditle İşlenmesi

Cinsel istismar suçunun, 15 yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte kendisine yönelik gerçekleştirilen cinsel davranışın hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş çocuklara karşı fiziki güç kullanmak suretiyle veya tehditle işlenmesi halinde, faile verilecek ceza yarı oranında artırılacaktır. 

Yargıtay bir kararında; sanığın, suç tarihinde 7 yaşında bulunan mağdura yönelik gerçekleştirdiği cinsel istismar eylemlerini mağdurun el ve ayaklarını bağlayarak cebir ile gerçekleştirdiğinden bahisle faile suçun nitelikli halinden ceza verilmesi gerektiğini ifade etmiştir. (Yargıtay 5. Ceza Dairesi, 27.04.2009, 2423/4852)

Yargıtay başka bir kararında, sanığın, 15 yaşından küçük mağdura cinsel istismar eylemini gerçekleştirdiği sırada, bağırmasını önlemek için ağzını kapatması ve ‘bir şey söylersen seni öldürürüm’ şeklinde tehdit ile gerçekleştirmesi nedeniyle faile verilecek cezanın yarı oranında artırılması gerektiğini belirtmiştir. (Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 178/152, 08.03.2022)

Söz konusu yaş grubunda bulunan çocuklara karşı gerçekleştirilen cinsel istismar eyleminin hem cebir hem de tehdit ile gerçekleştirilmesi halinde failin cezası iki kez artırılmaz. Yalnızca bir kez yarı oranında artırılır.

 Suçun 15 Yaşını Tamamlamış Kişilere Karşı Silahla İşlenmesi

Cinsel istismar suçunun 15 yaşını tamamlamış kişilere karşı silahla işlenmesi halinde faile verilecek ceza yarı oranında artırılır. Silah kavramı, Türk Ceza Kanunu madde 6’da tanımlanmıştır. İlgili hükme göre:

‘’f) Silah deyiminden;

1. Ateşli silahlar,

2. Patlayıcı maddeler,

3. Saldırı ve savunmada kullanılmak üzere yapılmış her türlü kesici, delici veya bereleyici alet,

4. Saldırı ve savunma amacıyla yapılmış olmasa bile fiilen saldırı ve savunmada kullanılmaya elverişli diğer şeyler,

5. Yakıcı, aşındırıcı, yaralayıcı, boğucu, zehirleyici, sürekli hastalığa yol açıcı nükleer, radyoaktif, kimyasal, biyolojik maddeler anlaşılır.’’

Nitelikli halin oluşması için söz konusu silahın kullanılması şart değildir. Bu nedenle, silahın gösterilmesi veya mağdurun silahın kullanılacağını düşünmesi halinde yine bu nitelikli halden bahsedilir.

Cinsel İstismar Sonucu Mağdurun Bitkisel Hayata Girmesi veya Ölmesi

Cinsel istismar suçunun gerçekleştirilmesi ile mağdurun bitkisel hayata girmesine yahut ölmesine sebebiyet verilmesi durumunda faile ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilir. Fakat bu nitelikli halin meydana gelebilmesi için, failin davranışı ile mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölmesi arasında doğrudan bir ilişkinin bulunması gerekmektedir.

Örneğin, henüz küçük olan mağdura cinsel istismarda bulunulması nedeniyle, mağdurun iç organlarının  parçalanması ve hayatını kaybetmesi durumunda fail ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılacaktır. Zira, failin davranışı ile mağdur çocuğun ölümü arasında doğrudan bir ilişki bulunmaktadır.

Yargıtay bir kararında, sanığın, 12  yaşındaki mağdura zorla cinsel istismarda bulunduğu fakat mağdurun ölümünün boynuna bası uygulanması nedeniyle gerçekleştiği dolayısıyla cinsel istismar suçunun nitelikli halinden ceza verilemeyeceği; buna karşılık hem kasten öldürme hem de cinsel istismar suçundan ayrı ayrı ceza verilmesi gerektiğini belirtmiştir.(Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2009/7710 E., 2010/3670 K.)

Çocukların Cinsel İstismarı Suçunun Cezayı Azaltan Nitelikli Halleri ve Cezaları

Çocukların cinsel istismarı suçunun cezayı azaltan nitelikli hali, suçun temel haline kıyasla faile daha az ceza verilmesini öngören durumdur. Bu hal, Türk Ceza Kanunu madde 103’te düzenlenmiştir.

TCK 103:

‘’Cinsel istismar suçunun sarkıntılık düzeyinde kalması halinde, üç yıldan 8 yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.’’

Cinsel İstismarın Sarkıntılık Düzeyinde Kalması

Cinsel istismarın sarkıntılık düzeyinde kalması halinde, faile 3 yıldan 8 yıla kadar hapis cezası verilir. Buna karşılık, mağdurun 12 yaşını tamamlamamış olması halinde verilecek ceza 5 yıldan az olamayacaktır. 

Cinsel istismarın ani ve kesintili hareketlerle gerçekleştirildiği ve suça konu cinsel davranışların ısrarcı bir hal almadığı durumlarda sarkıntılıktan bahsedilir. Sarkıntılık halinde de kişin mağdurun vücuduna temasta bulunması şarttır. Dolayısıyla halk arasında bilinenin aksine laf atma gibi davranışlar sarkıntılık suçuna değil cinsel taciz suçuna sebebiyet verir. 

Yargıtay bir kararında, sanığın aynı işyerinde çalışan 17 yaşındaki mağdurun göğüslerine dokunup yanağından öpmek, kalçasını okşamak şeklindeki bedensel temas içeren fiillerinin kısa süreli, ani ve kesintili olması nedeniyle cinsel istismarın sarkıntılık düzeyinde kaldığını belirtmiştir. (Yargıtay 14. Ceza Dairesi, 2019/ 4093 E.,  2019 / 11862 K. 22.10.2019 )

Çocukların Cinsel İstismarı Suçunda Etkin Pişmanlık

Çocukların cinsel istismarı suçunda etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması mümkün değildir. Dolayısıyla failin, suça sebep olan fillerden pişman olması ve ortaya çıkan zararı giderme eylemlerinde bulunması halinde cezada indirime gidilemeyecektir.

Çocukların Cinsel İstismarı Suçuna Teşebbüs, İştirak ve İçtima

Teşebbüs, suç işlemek için harekete geçen failin, iradesi dışında gerçekleşen etkenler nedeniyle suçu tamamlayamamasıdır. Çocukların cinsel istismarı suçuna da teşebbüs mümkündür. Suçun teşebbüs aşamasında kalması halinde, faile verilecek ceza, ¼’ünden ¾’üne kadar indirilir. 

Yargıtay bir kararında, suça sürüklenen çocukların mağduru zorla tuvalete soktukları, mağdurun iç çamaşırını çıkarıp fiillerini gerçekleştirecekleri sırada görevlinin gelmesi ile kaçtıkları olayda suça teşebbüs hükümlerinin değerlendirilmesi gerektiğini ifade etmiştir. (Yargıtay 14. Ceza Dairesi, 2018/8059 E. 2019/9236 K.)

İştirak, bir suçun işlenmesine katılmaktır. İştirak halinde, suça iştirak edenler fail gibi cezalandırılır. Çocukların cinsel istismarı suçuna iştirak, yardım etme veya azmettirme şeklinde gerçekleştirilir. Yardım etme, suçun işlenmesini kolaylaştıracak her türlü imkanın sağlanmasıdır. Azmettirme ise, aklında suç işleme düşüncesi bulunmayan bir kişiyi suç işlemeye teşvik etmektir. 

Yargıtay başka bir kararında, cinsel istismar fiilini gerçekleştirme yönünde bir düşüncesi olmayan oğlunu bu yönde azmettiren babanın, çocuğunu azmettirmesi nedeniyle iştirak hükümlerinden cezalandırılması gerektiğini ifade etmiştir. (Yargıtay 14. Ceza Dairesi, 2016/6825 E. 2016/7535 K.)

İçtima, failin bir davranışı ile birden çok suça sebebiyet vermesidir. İçtima halinde faile verilecek ceza artırılır. Çocukların cinsel istismarı suçunun failinin, belirli aralıklarla aynı mağdura karşı aynı suçu işlemesi yahut bir davranışı ile birden çok suça sebebiyet vermesi  halinde kişi, içtima hükümlerine göre yargılanacaktır. 

Yargıtay bir kararında, sanığın 15 yaşını doldurmamış mağdurun fuhuş yapması için aracılık yaptığı ve bu nedenle hem çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçunu hem de fuhuş suçuna sebebiyet verdiği, bu durumda daha ağır cezayı gerektiren fuhuş suçundan yargılanması gerektiği belirtilmiştir. (Yargıtay 14. Ceza Dairesi, 5108/8866, 27.06.2014)

Yargıtay diğer bir kararında ise, 2007-2009 yılları arasında eğitim gördüğü okulda mağdura yönelik cinsel eylemler arasında hukuki bir kesintinin olmaması nedeniyle faile tek suçtan ceza verilmesi fakat cezasında artırıma gidilmesi gerektiğini belirtmiştir. (Yargıtay 14. Ceza Dairesi, 2012/5815E. 2012/7492K.)

Çocukların cinsel istismarı suçu bakımından kanunda ayrıca özel bir içtima hali düzenlenmiştir. İlgili kanun hükmüne göre:

TCK 103/5:

‘’Cinsel istismar için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.’’

Bu kapsamda cinsel istismarın gerçekleştirilmesi için ayrıca cebir ile şiddete başvurulmuşsa ve bunun sonucunda Türk Ceza Kanunu madde 87’de belirtilen kasten yaralamanın ağır neticeleri ortaya çıkmış ise bu durumda fail ayrıca kasten yaralama suçundan ceza alır. Bu neticeler; mağdurun organlarından birinin sürekli olarak zayıflaması, konuşmasına sürekli zorluğun ortaya çıkması, yaşamının tehlikeye girmesi halidir.

Çocukların Cinsel İstismarı Suçu ve Cezası

Çocukların Cinsel İstismarı Suçunun Soruşturma Aşaması

Çocukların cinsel istismarı suçunun soruşturma aşaması, suça konu olayın yetkili mercilere çeşitli şekillerde intikal etmesi ile başlayan ve bu olaya ilişkin bir dava açılıp açılmayacağına dair kararla sona eren aşamadır. Çocukların cinsel istismarı suçunun soruşturma aşamasında gerçekleştirilebilecek işlemler şunlardır:

  • Şikayet – ihbar
  • Gözaltı
  • Delillerin toplanması
  • İfade ve sorgu
  • Adli Kontrol
  • Tutukluluk

Şikayet-İhbar

Şikayet, mağdurun kendisine yönelik gerçekleştirilen hukuka aykırı davranışı yetkili mercilere bildirmesidir. İhbar ise, herhangi bir kimsenin şahit olduğu hukuka aykırı davranışı yetkili mercilere bildirmesidir.

Sarkıntılık düzeyinde kalmış cinsel istismar suçunu işleyen çocuğa yönelik soruşturma açılabilmesi; mağdurun kendisinin ya da veli veya vasisinin şikayetine bağlıdır. Bu durumda şikayet süresi sarkıntılık fiilinin ve bu fiili gerçekleştiren failin öğrenilmesinden itibaren 6 aydır.

Mağdur, mağdurun velisi ya da vasisi 6 aylık sürede şikayette bulunmaz veya şikayetini geri çekerse fail hakkındaki soruşturma sonlandırılır. Benzer şekilde, yargılama aşamasında şikayetten vazgeçilirse davanın düşmesine karar verilir ve dosya kapanır.

Çocukların cinsel istismarı suçunun diğer halleri bakımından şikayet zorunluluğu yoktur. Dolayısıyla yetkili mercilerin suça konu davranışı herhangi bir şekilde öğrenmesi halinde bu husustaki araştırmalara başlanır. Bu hallerde şikayet geri çekilse dahi soruşturma ve yargılamaya devam olunur.

Şikayet ve ihbara konu suç duyurularını almakla görevli yetkili merciler, suçun işlendiği yerdeki kolluk (polis, jandarma) merkezleri yahut adliyede bulunan cumhuriyet başsavcılığıdır. Her iki merciye de sözlü ve yazılı olarak başvuru yapılabilmekle birlikte, uygulamada genellikle kolluğa sözlü ifade vermek suretiyle şikayet ve ihbarda bulunulmaktadır.

Gözaltı

Gözaltı, bir kimsenin suç işlediğine dair şüphe duyulması nedeniyle bir süreliğine ‘nezarethane’ adı verilen yerde gözetim altında tutulmasıdır. 

Çocukların cinsel istismarı suçunu işlediğine dair şüphe oluşturan kişiler de gözaltına alınabilir. Fakat bunun için, söz konusu kişinin suçu işlemiş olduğuna dair somut deliller elde edilmiş olması ve soruşturmanın yürütülmesi bakımından zorunlu olması gerekir. Şüphelinin kaçma, saklanma, delilleri karartma, mağdur üzerinde baskı yapma olasılığı bulunuyorsa zorunluluktan bahsedilir.

Sözü edilen durumların bulunması halinde, suç şüphelisi en fazla 24 saat süre ile nezarethaneye alınır. Fakat suçun en az üç kişi tarafından toplu olarak işlenmesi halinde şüpheli sayısının çokluğu nedeniyle bu süre 4 güne çıkarılabilir.

Gözaltı süreleri, kanunda kesin olarak düzenlenmiş sürelerdir. Bu nedenle, haksız gözaltı kararı verilmesi ya da  gözaltı süresinin kanunda belirtilen durumlar dışında uzatılması halinde; şüpheli, şüphelinin eşi, veli/vasi, avukatı (müdafii), kardeşi, torunları, nine ve dedesi serbest bırakılması için sulh ceza hakimliğine itirazda bulunabilir. 

DİKKAT: 12 yaşını doldurmamış çocuklar ile 15 yaşını doldurmamış sağır ve dilsiz çocuklar hiçbir şekilde gözaltına alınamaz.

Delillerin Toplanması

Delillerin toplanması, soruşturma konusu olaya ilişkin hususların açığa çıkarılmasını sağlayan bulguların bir araya getirilmesidir. Bu kapsamda, şüphelinin sadece aleyhine olacak deliller değil lehine olacak deliller de toplanır. Şüpheli de kendi bilgisi dahilinde olan ve lehine olabilecek delillerin toplanmasını isteyebilir.

Çocukların cinsel istismarı suçunda mağdur ile sanık beyanları dışında delil varsa bunlar da usulüne uygun bir şekilde elde edilir. Bu bağlamda; tanık ifadeleri, mağdurun beden muayenesi sonucunda elde edilen veriler, parmak izleri, olaya ilişkin bilirkişi raporları, görüntü ve ses kayıtları gibi ispat araçları delil kapsamında değerlendirilebilir.

Elde edilen delillerin kullanılabilmesi için kanuni şartlara uygun bir şekilde elde edilmiş olması gerekir. Aksi halde, söz konusu deliller şüphelinin yargılaması sırasında değerlendirmeye alınmaz ve bu delillere dayanılarak şüpheli aleyhine hüküm kurulamaz.

Örneğin, çocukların cinsel istismarı suçunda kişiler arasındaki iletişimin dinlenmesi mümkündür. Fakat bunun için suçun işlendiğine dair güçlü bir şüphenin bulunması ve hakim yahut savcı kararının bulunması gerekmektedir. Bu mercilerin izni olmadan kişilerin dinlenmesi ve şüpheli aleyhine delil elde edilmesi halinde bu delil hukuka aykırı olur ve yargılamada kullanılamaz. 

İfade ve Sorgu

İfade, yetkili mercilere yapılan suç duyurusuna konu olay hakkında şüphelilerin beyanlarının kolluk veya savcılık tarafından alınmasıdır. Sorgu ise, söz konusu olaya ilişkin şüpheli beyanlarının sulh ceza hakimi yahut görevli mahkemece dinlenmesidir.

İfade ve sorgu, usulen de aynı işlemlere tabidir. Bu bağlamda, ifade ve sorgusu yapılacak kişi kolluk merkezlerine yahut savcılığa çağrılır ve gelmemesi durumunda zorla getirileceği bildirilir. Buna rağmen söz konusu merciler huzuruna gelmeyen kişiler kolluk aracılığıyla getirilir. Ayrıca gelmemesi nedeniyle para cezası verilebilir. 

Bir şekilde yetkili merciler önüne çıkan kişinin ifade ve sorgusuna geçilmeden önce, kendisine yüklenen suç anlatılır ve bu süreçte sahip olduğu birtakım haklar öğretilir. Bu kapsamda bir avukat ile temsil edilebileceği, yakınlarına haber verebileceği, ifade ve sorgu sırasında susma hakkının bulunduğu bildirilir.

Kişi, susma hakkı gereği herhangi bir açıklamada bulunmak zorunda değildir. Fakat bu davranışı ilerleyen süreçlerde kendi aleyhine kullanılabileceğinden kendini savunmak için konuşmayı da tercih edebilir. Kişinin bu husustaki tercihi kendi özgür iradesine dayanmalıdır. Aksi halde, zorla konuşturulan kişinin beyanları hukuka aykırı delil niteliği taşır.

Benzer şekilde, ifade ve sorgusu yapılan kişiye ilaç verme, aldatma, korkutma gibi yasak ifade usulleri ile kişinin iradesi dışında yönlendirilmesi durumunda da elde edilen açıklamalar hukuka aykırı delil niteliği taşıdığından hiçbir şekilde bu kişinin aleyhine kullanılamayacaktır. 

İfade ve sorgu süreci sona erdiğinde, sürece ilişkin hususları içeren bir tutanak tutulur ve bu tutanak orada bulunan kişilerce imzalanır. Tutanağa geçirilen hususların gerçeğe aykırı olması durumunda söz konusu tutanağa imza atılmaması ve imza atılmama nedeninin de orada bulunan görevlilerce tutanağa geçirilmesi sağlanmalıdır. 

İfade ve sorgu, kişilerin kendilerine yüklenen suça ilişkin savunmada bulunabilecekleri ilk aşamadır. Dolayısıyla kişilerin bu süreçte kendisini sağlıklı bir şekilde ifade etmesi ilerleyen süreç bakımından da önem taşımaktadır. Bu nedenle, ifade ve sorgu sürecine hakim ve alanında uzman bir ceza avukatından yardım alınması faydalı olacaktır. 

Adli Kontrol

Adli kontrol, suç işleme şüphesi altında bulunan kişilerin herhangi bir denetim olmadan serbest bırakılmasının sakıncalı olduğu hallerde verilen tedbir türüdür.

Çocukların cinsel istismarı suçu bakımından da adli kontrol kararı verilebilmesi mümkündür. Bu kapsamda, şüphelinin evden çıkması, belirli bölgelere gitmesi, yurt dışına çıkması, silah bulundurması yasaklanabilir; alkol, uyuşturucu gibi bağımlılığı bulunuyorsa tedavi olma yükümlülüğü ya da belirli aralıklarla imza yükümlülüğü getirilebilir. 

Bahse konu adli kontrol tedbirlerini zorunlu bir sebep olmaksızın, keyfi nedenlerle yerine getirmeyen kişiler hakkında (tutukluluk yasağı olsa dahi) tutuklama kararı verilebilir. 

Söz konusu tedbirler, kanunda belirlenen süreler kapsamında uygulanır. Çocukların cinsel istismarı suçu bakımından adli kontrol süreleri, suçun işlenme şekline ve failin yaşına göre farklılık göstermektedir. Buna göre:

  • Cinsel istismarın sarkıntılık düzeyinde kalması halinde adli kontrol süresi en çok 2 yıl olmakla birlikte bu süre en fazla 1 yıl daha uzatılabilir.
  • Diğer hallerde ise adli kontrol süresi en çok 3 yıldır ancak gerekli görülen hallerde toplamda 3 yıl daha uzatılabilir. 
  • Çocukların cinsel istismarı suçunu işleyen kişilerin 18 yaşından küçük olması halinde adli kontrol süresi belirtilen sürelerin yarısı oranında uygulanır. 

Adli kontrol kararı verilmesini gerektiren bir durumun bulunmadığı ya da adli kontrol sürelerinin haksız olarak uzatıldığı hallerde, şüpheli/sanık, eşi, veli/vasi ve avukatı bu hususları ileri sürerek kararı veren merciye itirazda bulunabilir. Fakat itirazın 7 gün içinde yapılması gerekmektedir aksi takdirde itiraz hakkı kaybedilir.

Tutukluluk

Tutukluluk, soruşturma ve yargılaması süren kişinin suçu işlemiş olma ihtimalinin yüksek olması nedeniyle serbest bırakılmasının uygun olmayacağı durumlarda uygulanan tedbir türüdür. Buna karşılık söz konusu kişi hakkında adli kontrol kararı verilebiliyorsa tutuklama kararı verilemez. 

Çocukların cinsel istismarı suçunu işlediğine dair kuvvetli bir şüphe bulunan kişiler bakımından da tutukluluk kararı verilmesi mümkündür. Tutuklama kararı verilmesi halinde kişi, kanunda belirtilen süreler boyunca ‘tutukevi’ adı verilen kapalı yerde tutulur. 

Çocukların cinsel istismarı suçu bakımından tutukluluk süreleri suçun işlenme şekline göre farklılık göstermektedir. Buna göre:

  • Cinsel istismarın sarkıntılık düzeyinde kalması halinde tutukluluk süresi, en çok 1 yıldır fakat gerekli görülen hallerde bu sürenin 6 ay daha uzatılması mümkündür. Buna karşılık soruşturma aşamasında geçirilen tutukluluk süresi 6 aydan fazla olamaz. 
  • Diğer hallerde ise tutukluluk süresi, en çok 2 yıldır, gerekli görülen durumlarda bu süre 3 yıl daha uzatılabilir. Ancak soruşturma aşamasında uygulanabilecek tutukluluk süresi en fazla 1 yıldır.

Hakim, tutukluluk sebepleri bulunsa dahi tutuklama kararı vermeyebilir. Fakat tutukluluk sebebi bulunmamasına rağmen tutukluluk kararı verilir ya da tutukluluk süreleri hukuka aykırı uzatılırsa; şüpheli/sanık, eşi, veli/vasi ve müdafii kararı veren merciye 7 gün içinde itirazda bulunarak serbest bırakılmayı talep edebilir. 

Çocukların Cinsel İstismarı Suçunda Soruşturma Sonucu Verilebilecek Kararlar

Çocukların cinsel istismarı suçunda soruşturma sonucu verilebilecek kararlar şunlardır:

  • Soruşturmaya yer olmadığı kararı (SYOK)
  • Kovuşturmaya yer olmadığı kararı (KYOK)
  • İddianamenin düzenlenmesi 

Soruşturmaya Yer Olmadığı Kararı (SYOK)

Soruşturmaya yer olmadığı kararı, yetkili mercilere yapılan suç duyurusunun genel ve soyut nitelikte olması yahut ihbar veya şikayete konu davranışın açıkça suç oluşturmadığının anlaşılması halinde verilen karardır. Bu karar ile söz konusu davranış hakkında soruşturma açılmaz, bu davranışı gerçekleştirdiği iddia edilen kişi de şüpheli sıfatını almaz.

Örneğin, ‘Ankara’da her gün en az bir çocuk cinsel istismara uğruyor’ şeklinde bir suç duyurusu genel ve soyut nitelikte olduğundan ve herhangi bir kimseye bu suç yüklenemeyeceğinden soruşturmaya yer olmadığı kararı verilir.

Soruşturma yer olmadığı kararı verilmesinin yerinde olmadığı düşünülüyorsa, bu kararın bildirilmesinden itibaren 15 gün içinde kararı veren savcının bulunduğu bölgede yer alan sulh ceza hakimliğine itirazda bulunulabilir. 

Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı (KYOK)

Kovuşturmaya yer olmadığı kararı, soruşturma konusu olay ve şüphelisi hakkında dava açılmasının mümkün olmadığı hallerde verilen karardır. Çocukların cinsel istismarı suçunda kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilecek haller şunlardır:

  • Soruşturma konusu olay ve şüphelisi hakkında dava açılmasını gerektirecek yeterli delil bulunmaması,
  • Sarkıntılık suçunun failinin 18 yaşından küçük olması ve mağdur ile veli/vasisinin fail çocuk hakkında 6 ay içinde şikayette bulunmaması yahut şikayetini geri çekmesi,
  • Çocukların cinsel istismarı suçu için öngörülen dava zamanaşımı süresinin dolması,
  • Çocukların cinsel istismarı suçunun failinin 12 yaşından küçük olması,
  • Çocukların cinsel istismarı suçu kapsamında genel af çıkmış olması,
  • Çocukların cinsel istismarı suçunun failinin önemli derecede akıl hastası olması.

Sayılan bu hallerden en az birinin bulunması halinde KYOK verilir ve soruşturma konusu suça ilişkin dava açılmaz. Fakat ilgili kişiler; bu hallerin bulunmadığını KYOK verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek 15 gün içinde savcının bulunduğu bölgede yer alan sulh ceza hakimliğine itirazda bulunabilir. 

İddianamenin Düzenlenmesi

İddianamenin düzenlenmesi; savcının, soruşturma sonucunda edindiği kanaat kapsamında iddialarını içeren bir belge hazırlamasıdır. Savcı, şüphelinin suçu işlediğine dair yeterli delil elde ederse iddianame düzenler ve mahkemeye sunar. Mahkeme iddianamenin kabulüne karar verirse şüpheli hakkında dava açılır, yargılama aşamasına geçilir. 

Çocukların Cinsel İstismarı Suçunun Savunması

Çocukların cinsel istismarı suçunun savunması, sözlü olarak veya bir savunma dilekçesi ile gerçekleştirilebilir. Sözlü yahut yazılı da olsa, savunmanın içeriğinin hukuki iddialara dayanması etkin bir savunma için önem taşımaktadır. Bu bakımdan çocukların cinsel istismarı suçunun savunmasında genel olarak şu hususlar ileri sürülebilir:

  • Mağdurun suç tarihinde 18 yaşını tamamlamış olduğu,
  • Failin suça konu davranışı cinsel tatmin amacıyla gerçekleştirmediği bu nedenle cinsel davranış kapsamında kalmadığı,
  • Failin suça konu davranışı mağdurun vücut dokunulmazlığı ihlal edilmeksizin gerçekleştirdiği,
  • 15 yaşını tamamlamış olan mağdurun suça konu davranışa yönelik rızasının bulunduğu,
  • Failin suça konu davranışı gerçekleştirdiği sırada nitelikli hale sebebiyet veren vasıflara (eğitici, öğretici, vasi) sahip olmadığı,
  • Fail ile mağdur arasında hizmet ilişkisinden kaynaklı alt-üst ilişkisinin bulunmadığı,
  • Failin suça konu davranışı silah kullanmak suretiyle gerçekleştirmediği, 
  • Mağdurun, bitkisel hayata girmesi veya ölümünün cinsel istismar sonucunda meydana gelmediği,
  • Failin, cebir veya tehdide konu davranışı cinsel istismarın gerçekleştirilmesi amacıyla yerine getirmediği,
  • Çocukların cinsel istismarı suçunun teşebbüs aşamasında kaldığı,
  • Failin suçu işlediğine dair kesin bir sonuca varılamadığı bu nedenle şüpheden sanığın yararlanması gerektiği.

Bahse konu suça ilişkin yapılacak savunmalar yalnızca sayılanlar ile sınırlı değildir. Kişinin dosyasına özel olarak birtakım savunma nedenleri ortaya çıkabilir. Bu savunma nedenlerinin de aynı şekilde hukuki dayanakları belirtilerek yapılması gerekir. Bu hususta etkin olarak savunma gerçekleştirmiş uzman bir ceza avukatına danışılmasında fayda vardır. 

Çocukların Cinsel İstismarı Suçunda Ceza Yargılaması Aşaması

Çocukların cinsel istismarı suçunda ceza yargılaması aşaması, savcılık tarafından hazırlanan iddianamenin mahkemece kabul edilmesi ile başlayan ve suç işleme şüphesi altında bulunan kişi hakkında verilecek kesin bir hüküm ile sona eren süreçtir. Bu süreç, kovuşturma aşaması olarak da tanımlanmaktadır.

Çocukların cinsel istismarı suçunda ceza yargılaması aşaması, duruşmalar aracılığıyla gerçekleştirilir. Duruşmaya çağrılan sanık, tanık ve bilirkişilerin beyanları dinlenir, soruşturma aşamasında toplanan deliller tartışılır, iddialar ve savunmalar ortaya atılır, hakim bütün süreci de göz önünde bulundurarak bir kanaate varmaya çalışır.

Hakim, yapılan duruşmalar sonunda sanık hakkında bir karara varır ve hüküm adı altında bu kararı açıklar. Söz konusu hüküm, üst mahkeme olan İstinaf mahkemesine yahut en üst mahkeme olan Yargıtay’a taşınabilir. Süresinde üst mahkemelere başvurulmaması halinde, yerel mahkemenin verdiği hüküm kesinleşir ve sanığın cezasının infazına geçilir.

Sarkıntılık düzeyinde kalan çocukların cinsel istismarı suçunda görevli mahkeme asliye ceza mahkemeleri, suçun diğer hallerinde görevli mahkeme ise ağır ceza mahkemeleridir.

Çocukların Cinsel İstismarı Suçunda Zamanaşımı

Çocukların cinsel istismarı suçunda zamanaşımı süreleri suçun işlenme şekli bakımından farklılık göstermektedir. Buna göre:

  • Cinsel istismar suçunun temel hali ve cezayı azaltan nitelikli hali bakımından dava zamanaşımı süresi 15 yıl, ceza zamanaşımı süresi ise 20 yıldır.
  • Cinsel istismar suçunun vücuda organ veya sair cisim sokmak suretiyle gerçekleştirilmesi halinde dava zamanaşımı süresi 20 yıl, ceza zamanaşımı süresi ise 20 yıldır.
  • Cinsel istismar suçunun sonucunda mağdur bitkisel hayata girmiş veya ölmüş ise, dava zamanaşımı süresi 30 yıl, ceza zamanaşımı süresi ise 40 yıldır. 

Söz konusu süreler 18 yaşını tamamlamış kişiler için geçerli olup 12-15 yaşındaki çocuklar için bu süreler yarı oranında, 15-18 yaş grubundaki çocuklar bakımından ise ⅔ oranında uygulanır. 

Dava zamanaşımı süresi, cinsel istismara konu davranışın en son gerçekleştirildiği andan itibaren başlar. Ceza zamanaşımı süresi ise, cinsel istismar suçunun sanığı hakkında verilen hükmün kesinleşmesi ile başlar.

Dava zamanaşımı süresinin dolması halinde suçun faili hakkında yargılama yapılamaz. Ceza zamanaşımı süresinin dolması halinde ise, hükmolunan ceza infaz edilemez. 

Çocukların Cinsel İstismarı Suçunda Mahkemenin Verebileceği Kararlar

Çocukların cinsel istismarı suçunda mahkemenin verebileceği kararlar şunlardır:

  • Beraat
  • Ceza verilmesine yer olmadığı kararı (CYOK)
  • Mahkumiyet 
  • Davanın düşmesi

Beraat

Beraat, sanığın üzerine atılı suçu işlemediğini, masum olduğunu ifade eden karar türüdür. Çocukların cinsel istismarı suçunun sanığının suçu işlememiş olduğunun anlaşılması yahut suça konu davranışını hukuka uygun hale getiren hususların bulunması halinde beraat kararı verilir.

Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı (CYOK)

Ceza verilmesine yer olmadığı kararı, sanığın üzerine atılı suçu işlemesine rağmen ceza verilmesinin bir öneminin bulunmadığı hallerde verilen karar türüdür. Çocukların cinsel istismarı suçunda ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilebilecek haller şunlardır:

  • Sanığın, 12 yaşından küçük ya da 12-15 yaşlarında ve doğruyu ayırt edebilme yeteneği gelişmemiş bir çocuk olması,
  • Sanığın, davranışlarını yönlendiremeyecek derecede akıl hastası olması,
  • Sanığın 15 yaşından küçük sağır ve dilsiz bir çocuk olması yahut 15-18 yaşlarında davranışlarını yönlendirme yeteneği gelişmemiş sağır ve dilsiz bir çocuk olması,
  • Sanığın, suçu işlediği sırada iradesi dışında almış olduğu alkol veya uyuşturucu gibi bir etkenin altında bulunması,
  • Sanığın söz konusu suçu maruz kaldığı cebir ve tehdit nedeniyle gerçekleştirmesi, 
  • Sanığın mağdurun yaşı konusunda hataya düşmesi, (15 yaşından küçük olduğunu bilmediği çocukla rızaya dayalı cinsel ilişkiye girilmesi)

CYOK verilmesi halinde, sanık hakkında bir hapis cezası yahut güvenlik tedbirine hükmedilmemektedir.

Mahkumiyet

Mahkumiyet, sanığın üzerine atılı suçu işlediğine ilişkin bir şüphe bulunmaması durumunda verilen karar türüdür. Mahkumiyet kararı ile sanığa, işlediği suça karşılık gelen bir ceza verilir. Buna karşılık hakim, sanığın kişiliğini ve davranışlarını da değerlendirerek cezasında ¼ oranında ‘iyi hal indirimi’ yapabilir. 

Hakim cezaya mahkumiyet yerine güvenlik tedbiri uygulanmasına karar verebileceği gibi sanığın hem cezaya mahkumiyetine hem de güvenlik tedbiri uygulanmasına karar verebilir. Çocukların cinsel istismarı suçunun sanığı bakımından ise hakim, şu güvenlik tedbirlerine karar verebilir:

  • Sürekli, süreli veya geçici olarak kamu görevi üstlenmesi yasaklanabilir,
  • Velayet veya vesayet hakkından yoksun bırakılabilir,
  • Vakıf, dernek, şirket gibi kurumların yöneticisi yahut denetçisi olmaktan yasaklanabilir,
  • İzne tabi bir meslek veya sanatı kendi sorumluluğu altında icra etmekten yasaklanabilir,
  • Sanık çocuk ise çocuklara özgü danışmanlık gibi tedbirler uygulanabilir,
  • Sanık akıl hastası ise bu kişilere özgü tedbirlere karar verilebilir,
  • Sanık yabancı ise sınır dışı edilebilir.

Mahkumiyet ile ortaya çıkan bir diğer husus, sanığın mahkumiyetinden sonra yeni bir suç işlemesi halidir. Bu duruma tekerrür adı verilmektedir. Tekerrür halinde, sanığın yeni işlediği suç para cezasını gerektirse dahi hapis cezasına hükmolunur, sanığın hapis cezası daha uzun süre ile ve daha ağır şartlarda infaz edilir, sanık cezası infaz edilse bile denetim şartıyla serbest bırakılır.

Davanın Düşmesi

Davanın düşmesi, yargılamanın herhangi bir hüküm kurulmaksızın sona erdirildiğini ifade eden karar türüdür. Sanığın yargılamasına devam edilmesinde herhangi bir yarar bulunmuyorsa davanın düşmesi kararı verilir. Çocukların cinsel istismarı suçu bakımından davanın düşmesi kararı verilecek haller şunlardır:

  • Sarkıntılık düzeyinde kalan cinsel istismar suçunun failine yönelik şikayetten vazgeçilmesi,
  • Çocukların cinsel istismarı suçu bakımından öngörülen dava zamanaşımı süresinin dolması,
  • Çocukların cinsel istismarı suçu kapsamında genel af çıkması,
  • Sanığın ölmesi.

Çocukların Cinsel İstismarı Suçunda İstinaf ve Yargıtay Süreci

Çocukların cinsel istismarı suçunda istinaf ve Yargıtay süreci, ceza yargılaması sonunda verilen hükmün üst mahkemelerce denetlendiği aşamadır. İstinaf kanun yolu, hükmün denetimi için bölge adliye mahkemesine başvurulmasıdır. İstinaf kararlarının denetimi için Yargıtay’a başvurulması ise, temyiz kanun yolu olarak adlandırılır.

Çocuğun cinsel istismarı suçunda istinaf kanun yoluna gidilebilmesi mümkündür. İstinaf başvurusu; yerel mahkeme tarafından verilen hükmün öğrenilmesinden itibaren 7 gün içinde zabıt katibine istinaf başvurusuna ilişkin talebin bildirilmesi ile yahut mahkemeye verilecek istinaf dilekçesiyle yapılır. 

DİKKAT: 15 yıl veya daha fazla süreyle hükmolunan hapis cezalarında bizzat başvuruda bulunulmasına gerek yoktur. Bu nitelikteki hükümler, mahkeme tarafından doğruca bölge adliye mahkemesine gönderilir. 

Çocuğun cinsel istismarı suçunda temyiz kanun yoluna gidilebilmesi de mümkündür. Temyiz kanun yoluna başvuru, istinaf mahkemesi tarafından verilen hükmün öğrenilmesinden itibaren 15 gün içinde yapılır. Başvuru, hükmün öğrenilmesi sırasında zabıt katibine beyanda bulunmak suretiyle ya da bölge adliye mahkemesine verilecek bir temyiz dilekçesi ile yapılabilir.

İstinaf ve temyiz kanun yollarına başvuru bizzat sanık tarafından yapılabileceği gibi, sanığın eşi, sanığın veli veya vasisi ya da müdafii (avukatı) tarafından gerçekleştirilebilir. Ancak bu kişiler dışında yapılan istinaf ve kanun yolu başvuruları red kararı alacaktır. Benzer şekilde, süresi içinde bu yollara başvurulmaması halinde de başvuru reddedilir ve hüküm kesinleşir.

Sık Sorulan Sorular

Çocukların Cinsel İstismarı Suçunda Kamu Davası Nasıl Düşer?

Çocukların cinsel istismarı suçunda kamu davası; sanığın ölmesi, mağdurun velisinin şikayetinden vazgeçmesi, dava zamanaşımı süresinin dolması, suça ilişkin genel af çıkartılması halinde düşer.

Sonuç

Çocukların cinsel istismarı suçu, uzun süreler mahkumiyete sebep olabilecek bir suç tipidir. Dolayısıyla soruşturma aşamasından itibaren gerçekleştirilen her sürecin dikkatle takip edilmesi ve yargılama aşamasında da etkin bir savunmanın yapılması hak kayıplarının önlenmesi bakımından önem taşımaktadır. Bu nedenle alanında uzman bir ceza avukatına müracaat edilmesinde fayda vardır.