Cinsel saldırı suçu ve cezası

Cinsel Saldırı Suçu ve Cezası

Cinsel saldırı suçu, Türk Ceza Kanunu’nda “kişilere karşı suçlar” başlığı altında düzenlenen suç türlerinden biridir. Cinsel saldırı, kişinin rızası dışında bedenine temas edilmesiyle cinsel nitelikteki davranışlara maruz kalması olarak tanımlanmaktadır. Cinsel saldırı suçunu işleyenlere 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası verilir. Cinsel saldırı suçu ile kişilerin cinsel dokunulmazlıkları ve cinsel özgürlüklerinin korunması amaçlanmıştır.

İçindekiler

Cinsel Saldırı Suçu Nedir?

Cinsel saldırı suçu, failin cinsel isteklerini tatmine yönelik davranışlarıyla mağdurun vücuduna rızası dışında temas ederek cinsel dokunulmazlığını ihlal etmesidir. Cinsel saldırı suçu, Türk Ceza Kanunu m. 102’de düzenlenmiştir.

TCK 102:

“Cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığını ihlâl eden kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel davranışın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.”

Cinsel Saldırı Suçu Nasıl Oluşur?

Cinsel saldırı suçu, failin cinsel amaçlı davranışlarıyla mağdurun vücut dokunulmazlığını ihlal etmesiyle oluşur. Cinsel saldırı suçunu oluşturan davranışlar şunlardır:

  • Fail, mağdurun bedenine temas etmek suretiyle cinsel davranışlar gerçekleştirir,
  • Fail cinsel duygularını tatmin etmek amacıyla hareket eder,
  • Cinsel davranışların belli bir yoğunluğa ulaşması gerekir,
  • Cinsel saldırı suçunun oluşabilmesi için mağdurun yaşının en az 18 olması gerekir,
  • Mağdurun cinsel davranışa yönelik rızasının bulunmaması gerekir,
  • Cinsel saldırı suçunun oluşmasında cinsiyet önem taşımaz, hem kadına hem erkeğe karşı işlenir.

Örneğin failin, mağduru ensesinden öpmesi, misafir olarak eve gelmiş mağdureye belinden sarılması, mağdurun kalçasının okşaması fiilleri cinsel saldırı suçunu oluşturur. Herhangi bir temas olmadan mağdura yönlendirilen cinsel davranışlar ise cinsel saldırı suçunu değil cinsel taciz suçunu meydana getirmektedir.

Olayda sanık, önceden tanıdığı ve o anda mısır satmakta olan Ayşe’nin yanına gelir. Aniden Ayşe’yi boynundan öper. Yargıtay, bedensel temas içeren bu eylemin TCK m. 102/1’de düzenlenen cinsel saldırı suçunun temel halini oluşturduğuna karar vermiştir. (Yargıtay 14. CD., E. 2014/1897, K. 2015/5135, T. 31.3.2015)

Cinsel saldırı suçunda, cinsel davranışlar mağdurun iradesi dışında gerçekleştirilir. Mağdurun iradesi, cebir veya tehdit yoluyla baskı altına alınarak cinsel amaçlı hareketler bedeninde gerçekleştirilebilir. Mağdura çeşitli ilaçların içirilmesi sonucu bilincini yitirmesinden yararlanılarak da suçun işlenmesi mümkündür.

Suçun oluşması için cinsel nitelikli hareketler esnasında mağdurun rızası bulunmamalıdır. Bir kimse cinsel eyleme başlarken gösterdiği rızayı, eylemin devamında geri alabilir. Bu aşamadan sonra cinsel davranış gerçekleştirilmeye devam edilirse cinsel saldırı suçu oluşacaktır. Eğer mağdur, faili yakalatmak amacıyla cinsel davranışa rızası bulunmamasına rağmen varmış gibi davranırsa burada fail suçtan sorumlu olmayacaktır.

Olayda fail, mağdur kabul etmemesine rağmen cinsel birliktelik teklifi içeren mesajları ısrarla göndermeye devam eder. Mağdur, gelen son mesaj üzerine onu yakalatmak için rızası varmış gibi davranır. Olay günü eve gelen sanığı içeriye kilitleyerek muhtara haber verir.  Yargıtay, bu olayda cinsel saldırı suçunun oluşmadığına karar vermiştir.(Yargıtay 14. CD., E. 2016/8681,K. 2017/2375, T. 3.5.2017)

Mağdurun doğrudan kendi vücudu üzerinde bir cinsel davranışta bulunmaya zorlanması halinde başkasının vücuduna bir temas söz konusu olmadığından cinsel taciz suçu oluşmaz. Burada TCK m.109/5 cinsel amaçla hürriyetten yoksun bırakılma veya TCK m. 105 cinsel taciz suçu gündeme gelir.

Failin kendi vücuduna dokunduğu ve mağdura vücudunu izlettiği durumlarda da cinsel saldırı suçu oluşmayacaktır. Bu davranış doğrudan mağdur hedef alınarak yapılmışsa cinsel taciz suçunu, bir hedef belirlemeden herkese açık yapılıyorsa hayasızca hareketler suçunu oluşturur.

Olayda sanık yoldan geçen mağdurelere cinsel organını çıkarıp göstermiştir. Yargıtay, doğrudan mağdureler hedef alındığı için TCK m. 105’te düzenli cinsel taciz suçunun oluştuğuna karar vermiştir. (Yargıtay 14. CD., E. 2011/22218, K. 2013/303, T. 22.01.2013)

Cinsel Saldırı Eyleminde Kullanılan Cebir ve Şiddetin Kasten Yaralama Suçunun Ağır Hallerine Vücut Vermesi

Cinsel saldırı sırasında uygulanan cebir ve tehdit, mağdurun vücudunda kasten yaralamanın ağır neticelerini meydana getirirse faile hem cinsel saldırıdan hem de kasten yaralamadan ceza verilecektir. Kasten yaralamanın ağır cezayı gerektiren neticeleri TCK m. 87’de düzenlenmiştir:

  • Yaralamanın, duyularda veya organlarda sürekli işlev zayıflığına veya yitirilmeye yol açması,
  • Konuşmada sürekli zorluğa veya konuşma yeteneği kaybına neden olması,
  • Yaralama sonucu yüzde sabit iz kalması veya yüzün sürekli değişikliği,
  • Yaralamanın mağdurun yaşamını tehlikeye sokması,
  • Gebe kadına karşı işlenen yaralamanın bebeğin erken doğumuna veya düşmesine yol açması,
  • Yaralamanın iyileşme olanağı olmayan bir hastalığa neden olması,
  • Yaralamanın vücutta kemik kırığına veya çıkığına neden olması.

Cinsel saldırı suçunu gerçekleştirmek isteyen failin, mağdurun direncini baskılamak için uyguladığı cebir ve tehdit eylemi aslında cinsel saldırı suçunun unsurlarıdır. Bu durumda fail sadece cinsel saldırı suçundan sorumlu olur, cebir ve tehditten ayrıca cezalandırılmaz. Ancak uygulanan cebir ve tehditin ulaştığı boyut, vücutta ağır yaralanmalara sebep olmuşsa bu kuralın dışına çıkılır.

Örneğin fail, mağduru ıssız bir alana götürmek için onun direncini kırmaya çalışır. Bu kapsamda mağdurun karşı koymasını engellemek için jiletle yüzüne derin bir kesik atar ve ona cinsel saldırıda bulunur. Bu durumda fail hem cinsel saldırıdan hem de mağdurun yüzünde iz bırakan yaralama eylemi dolayısıyla kasten yaralamadan ceza alır.

Olayda sanık, mağdureye zorla cinsel saldırı eyleminde bulunmuştur. Bu saldırı sırasında bıçakla mağdureyi yaraladığı anlaşılmıştır. Yargıtay, sanığın mağdureyi yaralama sonrası meydana gelen neticesinin TCK m. 102/4 kapsamında olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiğini vurgulamıştır. (Yargıtay 5. CD., E. 2006/6774, K. 2006/7134, T. 21.9.2006)

Cinsel Saldırı Suçunun Sonucunda Mağdurun Bitkisel Hayata Girmesi veya Ölmesi

Cinsel saldırı suçunun sonucunda mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölmesi halinde sanığa ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilir. Bu halde fail, en başta kişinin hayatını sonlandırmak için değil cinsel saldırı suçunu işlemek amacıyla hareket eder. Ancak yaptığı cinsel davranışlarla veya uyguladığı cebir sonucunda mağdurun bitkisel hayata girmesine veya ölmesine yol açar.

Bitkisel hayat; kişinin beyninin önemli bir bölümünün çalışmadığı, solunum ve dolaşımın dış desteklerle sağlandığı, tam bilinçsizliğin mevcut olduğu klinik yaşam türüdür. Bir kimsenin bitkisel hayata girip giremediği hekim raporuyla tespit edilir. Ölüm ise tüm yaşam fonksiyonlarının yitirilmesidir.

Olayda sanık, mağdureyi öldürme kastının bulunmadığını açıklamıştır. Mağdureye zorla cinsel saldırıda bulunduğu esnada sesini çıkarmasını önlemek için ağzını ve burnunu kapatması sebebiyle öldüğü anlaşılmıştır. Yargıtay, sanığın cinsel saldırısı sebebiyle meydana gelen ölüm neticesinden sorumlu olmasına karar vermiştir. (Yargıtay 5. CD., E. 1984/3206, K. 1984/3937, T. 25.10.1984)

Mahkeme, cinsel saldırı ile ölüm veya bitkisel hayata girme durumları arasında uygun bir bağın olmasını arar. Örneğin, cinsel saldırıya uğrayan mağdurun bu olayın üzüntüsüyle sonradan intihar etmesi olayında ölüm sonucu faile yüklenmeyecektir.

Cinsel Saldırı Suçu Cezası

Cinsel saldırı suçunun cezası, 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezasıdır.

Hakim, kanuni sınırlar içerisinde faile uygulayacağı somut cezayı belirlerken takdir yetkisine sahiptir. Bu kapsamda; failin kişiliği, suçu işleyiş şekli, sosyal ve aile hayatı, eylemi gerçekleştirdikten sonraki davranışları ve cezanın ilerleyen yıllarda faile etkisi bazı takdir nedenleridir.

Cinsel Saldırı Suçunun Cezayı Artıran Nitelikli Halleri ve Cezaları

Cinsel saldırı suçunda cezayı artıran nitelikli hal; suç fiilinin değişik biçimlerde işlenmesi, mağdurun vasfı, suçun işlendiği yer ve zaman, mağdur ve fail arasındaki ilişki gibi nedenlerle faile verilecek cezanın artırılarak uygulanmasıdır. Söz konusu nitelikli haller TCK m. 102 hükmünde düzenlenmektedir.

TCK 102:

“(2) Fiilin vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, on iki yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur. Bu fiilin eşe karşı işlenmesi hâlinde, soruşturma ve kovuşturmanın yapılması mağdurun şikâyetine bağlıdır.

(3) Suçun;

a) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,

b) Kamu görevinin, vesayet veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,

c) Üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı ya da üvey baba, üvey ana, üvey kardeş, evlat edinen veya evlatlık tarafından,

d) Silahla veya birden fazla kişi tarafından birlikte,

e) İnsanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,

işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilen cezalar yarı oranında artırılır.

Suçun Vücuda Organ veya Başka Bir Cisim Sokulması Suretiyle İşlenmesi

Cinsel saldırı fiilinin vücuda organ veya başka bir cisim sokulması suretiyle işlenmesi halinde 12 yıldan az olmamak üzere hapis cezasına karar verilir. Bu nitelikli halden verilecek cezanın üst sınırı 20 yıldır. Halk arasında kişinin rızası dışında cinsel birleşmeye maruz kalması olarak anlaşılan bu suç, tecavüz suçu olarak bilinmektedir.

Mağdurun vücuduna vajinal, anal ya da oral yoldan organ veya cisim sokulması durumunda nitelikli cinsel saldırı suçu oluşur. Ancak mağdurun göbek, burun veya kulak deliğine cisim sokulması halinde doğrudan cinsellikle bağ kurulamadığından nitelikli halinin oluşmayacağı kabul edilir. Ayrıca vücuda sokmaya elverişli olan cop, şişe gibi tüm cisimler bu suçun konusunu oluşturabilir.

Yargıtaya konu bir olayda cinsel saldırı esnasında sanık, parmağını ve dilini mağdurun ağzına sokmuştur. Yargıtay, nitelikli halin oluşabilmesi için vücuda sokulmak istenen organ ile içine sokulmaya çalışılan vücut bölgesinden en az birinin cinsel özellik taşıması gerektiğini belirtmiştir. Söz konusu olayda her iki organ da cinsel özellik taşımadığından nitelikli halin oluşmadığına karar vermiştir. (Yargıtay 14. CD., E. 2017/8397, K. 2018/1186, T. 20.02.2018)

Organ ya da cismin tamamının vücuda sokulması, nitelikli cinsel saldırı eyleminin tamamlanması bakımından zorunlu unsur değildir. Cinsel saldırı suçunda nitelikli halin oluşması için organ veya cismin kısmen de olsa vücuda girmesi yeterlidir.

Olayda mağdurenin beyanlarından ve alınan cinsel saldırı raporu içeriğinden cinsel saldırı eyleminin tamamlandığı anlaşılmıştır. Yargıtay, nitelikli cinsel saldırı suçunun oluşmasında tam girme halinin gerekli olmayıp vücuda kısmen girme durumunda dahi suçun tamamlandığını belirtmiştir. (Yargıtay 14. CD., E. 2012/489, K. 2013/12389, T. 28.11.2013)

Cinsel saldırı suçunun nitelikli hali eşe karşı işlenebilir. Böylece evlilik birliği içindeki eşlerden birinin rızası dışında zorla gerçekleştirilmiş cinsel birliktelik halinde nitelikli cinsel saldırı suçu oluşacaktır. Fakat suçun eşe karşı işlenmesi durumunda kovuşturma yapılabilmesi, mağdur eşin şikayetine tabi tutulmuştur.

Olayda adli tıp raporu, tanık beyanı ve katılan sıfatıyla mağdurun beyanları incelenmiştir. Sanığın, mağdur eşine karşı farklı zamanlarda birden çok nitelikli cinsel saldırı suçunu işlediği ispatlanmıştır. Yargıtay burada sanığın mahkumiyetine karar vermiştir. (Yargıtay 14. CD., E. 2017/617, K. 2017/2377, T. 3.5.2017)

Suçun Beden veya Ruh Bakımından Kendini Savunamayacak Kişiye Karşı İşlenmesi

Cinsel saldırı suçunun beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak kişiye karşı işlenmesi halinde ceza yarı oranında artırılır. Kişinin cinsel saldırıya karşı koyma olanağını ortadan kaldıran bu hal, sanığın eylemi daha kolay işlemesine yol açacaktır.

Mağdurun cinsel davranışlara karşı koyamama nedeni yaşlılık, felç hali, aşırı kiloluluk, ilerlemiş hamilelik hali gibi nedenlerden kaynaklanabilir. Ruhen kendini savunamayacak kişilere örnek olarak ise akıl hastası olanlar, uyku veya baygınlık halinde olanlar verilebilir. Mağdurun beden ve ruhen savunmasız hale gelmesi, kendi yaptığı kusurlu bir davranıştan kaynaklansa dahi faile bu nitelikli hal uygulanır.

Yargıtaya konu bir olayda, bir barda garson olan mağdure, çok alkol aldığından bar yöneticisi tarafından kaldığı otele bırakılmıştır. Mağdure aşırı alkolün etkisiyle otelin loca kısmında kusmuş ve oradaki koltuğa uzanmıştır. Mağdureyi gören sanık, onu odasına çıkardıktan sonra cinsel saldırıda bulunmuştur. Yargıtay, sanığın nitelikli cinsel saldırıdan mahkumiyetine karar vermiştir. (Yargıtay 14. CD., E. 2015/7738, K. 2016/1531, T. 18.2.2016)

Yargıtay’a konu olan olayda, mağdure baygınlık geçirerek ruhen ve bedenen kendini savunamayacak hale gelmiştir. Bunu gören sanık, savunmasızlık halinden yararlanarak mağdureye cinsel saldırıda bulunmuştur. Yargıtay TCK m.102/3 uyarınca sanığa ceza verilmesini kararlaştırmıştır. (Yargıtay 14. CD., E. 2015/6602, K. 2015/10906, T. 24.11.2015)

Fiilin Kamu Görevinin, Vesayet veya Hizmet İlişkisinin Sağladığı Nüfuz Kötüye Kullanılmak Suretiyle İşlenmesi

Cinsel saldırı suçunun; kamu görevinin, vesayet veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfus kötüye kullanılmak suretiyle işlenmesi halinde verilecek ceza yarı oranında artırılır. Mağdurun suça karşı koyma gücünü engelleyen veya azaltan bu haller, suçun işlenişini kolaylaştıracağından kanunda nitelikli hal olarak düzenlenmiştir.

Kamu görevinden kaynaklanan nüfuzun kötüye kullanılması suretiyle fiilin işlenmesi, failin kamu gücü ve otoritesini kullanarak mağdur üzerinde cinsel nitelikli davranışlarda bulunmasıdır. Bu kapsamda kamu görevlisi, bir kamusal faaliyetin yürütülmesine sürekli veya geçici olarak getirilmiş kimsedir. Örneğin milletvekili, vali, savcı, hakim, öğretmen, doktor, kamuda çalışan işçiler kamu görevlisidir.

Olayda sanık, başsavcı vekili olarak görev yapmaktadır. Kendisi ile çalışmak üzere görevlendirilen zabıt katibesini değişik zamanlarda odasına çağırmaktadır. Sanık odaya giren mağdureye karşı sözle taciz etmek, okşamak, ve öpmek suretiyle birden fazla kez cinsel saldırı eyleminde bulunmuştur. Yargıtay, kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılarak cinsel saldırı suçunun işlediğine karar vermiştir. (Yargıtay CGK., E. 1008/5-87, K. 2009/128, T. 6.5.2009)

Vesayet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılarak fiilin işlenmesi, bazı özel durumlarda 18 yaşın üstündeki kişileri temsil için atanmış vasi veya kayyımların bu kısıtlı kişilere cinsel saldırıda bulunmasıdır. Vesayet altına alınma sebeplerinden bazıları; akıl hastalığı, akıl zayıflığı, savurganlık, uyuşturucu ve alkol bağımlılığı, deneyimsizlik veya ağır hastalık halleridir.

Hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılarak suçun işlenmesi, failin hizmet ilişkisi dolayısıyla sahip olduğu hiyerarşik üstünlük ve otorite kurma gücünden faydalanarak mağdura karşı cinsel saldırıda bulunmasıdır. Hizmet ilişkisi; failin işten çıkarma, işe alma, ücret ve diğer hakları belirleme gibi yetkilerinden dolayı mağdurla aralarında bulunan bağlantıdır.

Örneğin; eve temizliğe gelen hizmetçi ile ev sahibi arasında, aynı işyerinde çalışan patron ile çalışan arasında hizmet ilişkisi bulunmaktadır.

Olay günü mağdure, saçlarını kestirmek için sanığın işyerine gider. İşyerinde sanık, mağdureye karşı zorla cinsel davranışlarda bulunur. Yargıtay, fail ile mağdur arasında hiyerarşik ilişki bulunmadığından TCK m. 102/3 hükmünde düzenli hizmet ilişkisinden kaynaklanan nitelikli halin uygulanmayacağına karar vermiştir. (Yargıtay 14. CD., E. 2013/9394, K. 2015/8993, T. 7.10.2015)

Suçun Üçüncü Derece Dâhil Kan veya Kayın Hısımlığı İlişkisi İçinde Bulunan Kişiye Karşı ya da Üvey Baba, Üvey Ana, Üvey Kardeş, Evlat Edinen veya Evlatlık Tarafından İşlenmesi

Cinsel saldırı suçunda mağdur ile fail arasında üçüncü derece dahil kan veya kayın hısımlığı bulunması halinde verilecek ceza yarı oranında artırılır. Kan hısımlığı, ortak soydan gelen kişiler arasında kurulmuş kan bağına dayanan akrabalıktır. Kayın hısımlığı ise eş dolayısıyla sahip olunan akrabalıktır.

Cinsel saldırı suçunda nitelikli halinin uygulanacağı akrabalık dereceleri, aynı uzaklıkta kayın hısımları da dahil olmak üzere şunlardır:

  • Birinci derece akrabalar: Anne, baba, çocuk
  • İkinci dereceden akrabalar: Büyükanne, büyükbaba, torun, kardeş
  • Üçüncü dereceden akrabalar: Dayı, amca, hala, teyze ve kardeş çocukları (yeğen)

Olayda sanık Mustafa Ersin, baldızı olan Hamide’nin evine gitmiştir. On sekiz yaşından büyük olan Hamide’yi dudak ve boynundan öpmek suretiyle cinsel saldırı eyleminde bulunmuştur. Yargıtay sanık Mustafa Ersin’in cinsel saldırı suçundan alacağı cezanın nitelikli hal uygulanarak artırılmasına karar vermiştir. (Yargıtay 5. CD., E. 2006/8647, K. 2006/7632, T. 5.10.2006)

Cinsel saldırı suçunun üvey baba, üvey anne, üvey kardeş, evlat edinen, veya evlatlık tarafından işlenmesi halinde verilecek ceza yarı oranında artırılacaktır.

Olayda üvey baba, evde yalnız olduğunu bildiği mağdurenin yanına gelerek onu dudağından öpmüş, bacaklarına, kalçasına ve cinsel organına dokunmuştur. Yargıtay, sanığa verilecek cezanın nitelikli hal kapsamında artırılmasına karar vermiştir. (Yargıtay 9. CD., E. 2022/14295, K. 2023/3099, T. 15.5.2023)

Suçun Silahla veya Birden Fazla Kişi Tarafından Birlikte İşlenmesi

Cinsel saldırı suçunun silah kullanılarak işlenmesi halinde faile verilecek ceza yarı oranında artırılır. Silah deyiminden saldırı ve savunmada kullanılmaya elverişli her türlü kesici, delici veya bereleyici alet anlaşılır. Nitelikli halin oluşumu açısından mağdurun silahı görmesi ve eğer karşı koyarsa silahın kullanılacağını hissetmesi yeterlidir.

Yargıtay’a konu olan olayda sanık, cinsel saldırı esnasında mağdurun boğazına kemer bağlamıştır. Kemer, TCK m. 6 kapsamında silah sayılmıştır. Yargıtay, cinsel saldırı suçunun silahla işlenmesi nitelikli halinin oluştuğuna karar vererek kararı onamıştır. (Yargıtay 14. CD., E. 2014/999, K. 2014/4626, T. 07.04.2014)

Sanıklar mağdureyi zorla arabaya bindirmiş ve ıssız bir yere götürmüştür. Sanık Mesut mağdura silah göstermiş ardından mağduru birlikte darp etmişlerdir. Sanıklardan Mesut nitelikli cinsel saldırı, diğer sanık Mahmut ise mağdura basit cinsel saldırıda bulunmuştur. Yargıtay suçun silahla işlenmesinden yapılacak artırımın belirlenen cezaya ilave edilmesine karar vermiştir. (Yargıtay 14. CD., E. 2014/5178, K. 2014/11924, T. 30.10.2014)

Cinsel saldırı suçunun en az iki ve daha fazla kişi ile birlikte işlenmesi halinde verilecek ceza yarı oranında artırılacaktır.

Olayda sanık E., nitelikli cinsel saldırı suçunu işlerken sanık Cemil evin dışında gözcülük yapmıştır. Bu bağlamda Cemil olayda yardım eden konumundadır. Yargıtay “suçun birlikte işlenmesi” halinin ancak sanıkların birlikte fail olarak sorumlu tutulmaları halinde söz konusu olacağını vurgulamıştır. Sanık Cemil bakımından söz konusu nitelikli hal uygulanmayacaktır. (Yargıtay 5. CD., E. 2009/14000, K. 2010/1259, T. 18.2.2010)

Olayda sanıklar, aynı mekanda birbirlerini takiben mağdureye karşı organ sokmak suretiyle cinsel saldırı eyleminde bulunmuştur. Yargıtay, atılı suçun birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi dolayısıyla sanıklarının cezalarının artırılması gerektiğine karar vermiştir. (Yargıtay 14. CD., E. 2015/4211, K. 2016/654, T. 25.01.2016)

Fiilin İnsanların Toplu Olarak Yaşama Zorunluluğunun Bulunduğu Ortamların Sağladığı Kolaylıktan Faydalanılarak İşlenmesi

Fiilin insanların toplu olarak yaşama zorunluluğu bulunan yerlerin sağladığı kolaylıktan faydalanılarak işlenmesi halinde verilecek ceza yarı oranında artırılır. Kişilerin toplu olarak yaşama zorunluluğu bulunan ortamlar; kışla, öğrenci yurdu, hastane, cezaevi, okul pansiyonu, huzurevi, yetiştirme yurdu gibi yerlerdir.

Suça konu olayda, sanık basit cinsel saldırı suçunu metroda yolculuk yaparken vagonda işlemiştir. Yargıtay eylemin gerçekleştirildiği vagonun “insanların toplu olarak bir arada yaşamak zorunda bulunduğu ortamlar” şeklinde tarif edilmiş yerlerden biri olmadığına karar vermiştir. Sanığa verilecek cezada nitelikli hal dolayısıyla artırım yapılmayacaktır. (14. CD., E. 2016/1548, K. 2016/3391, T. 06.04.2016)

Cinsel Saldırı Suçunda Cezayı Azaltan Nitelikli Haller ve Cezaları

Cinsel saldırı suçunda cezayı azaltan nitelikli hal, faile eylemin işleniş şekli nedeniyle daha az ceza verilmesini gerektiren durumdur. Cinsel saldırı suçunun cezayı azaltan nitelikli hali, Türk Ceza Kanunu m. 102’de düzenlenmiştir.

TCK 102/1:

Cinsel davranışın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.

Cinsel Saldırı Eyleminin Sarkıntılık Aşamasında Kalması

Cinsel saldırı eyleminin sarkıntılık aşamasında kalması halinde faile verilecek ceza 2 yıl – 5 yıl aralığındadır. Sarkıntılık; cinsellik kastıyla bir kimsenin vücut dokunulmazlığını ihlale yönelik ani işlenen, kesintili ve devamlılık göstermeyen cinsel davranışlardır.

Sarkıntılık suretiyle gerçekleştirilen cinsel saldırı suçunda da mağdurun vücuduna temas edilmesi gereklidir. Ancak yapılan fiziksel temas, temel cinsel saldırı boyutuna ulaşmamış olmalıdır. Her somut olayda; cinsel davranışın yoğunluğu, devam süresi ve etkisi değerlendirilerek suçun sarkıntılık aşamasında kalıp kalmadığı tespit edilir.

Olay günü sanık, yolda yürümekte olan mağdurenin yanına araçla yaklaşmıştır. Ardından ani bir şekilde mağdurenin kalçasına dokunmuştur. Yargıtay, ani hareketle yapılan eylemin süreklilik arz etmemesi nedeniyle TCK m.102/1 kapsamında sarkıntılık düzeyinde kaldığına karar vermiştir. (Yargıtay 14. CD., E. 2015/254, K. 2015/4580, T. 16.03.2015)

Cinsel Saldırı Suçuna Teşebbüs, İştirak ve İçtima

Teşebbüs, kişinin elverişli hareketlerle bir suçu işlemeye başlaması ancak elde olmayan koşulların meydana gelmesiyle bunu tamamlayamamasıdır. Basit cinsel saldırı suçuna teşebbüs mümkündür. Suçun, vücuda organ veya sair cisim sokmak suretiyle gerçekleşen nitelikli haline teşebbüsün mümkün olmadığı bildirilmiştir.

Sanık arkadaşları ile alkol almaktayken bira alıp geleceğini söyleyerek yanlarından ayrılır ve mağdurenin evine gider. Açık olan giriş kapısından içeriye girerek mağdurenin bulunduğu yatak odasına yönelir. Yatmakta olan ancak henüz uyumamış mağdure, sanığı görünce çığlık atar. Sanık mağdureye dokunmadan evden kaçar. Yargıtay, sanığın eyleminin basit cinsel saldırıya teşebbüs suçunu oluşturduğunu kararlaştırır. (Yargıtay 14. CD., E. 2013/13873, K. 2013/10751, T. 31.10.2013)

İştirak, suç işlenmek için en az iki veya daha fazla kişinin bir anlaşmaya varmaları sonucunda suç eylemini iş bölümü içinde gerçekleştirmeleridir. İştirak halinde suça doğrudan katılan faillerin yanı sıra faili suç işlemeye azmettirenler ile suç fiiline yardım edenler de cezalandırılacaktır. Cinsel saldırı suçunun iştirak halinde işlenmesi mümkünüdür.

Olayda sanığın mağdureye karşı nitelikli cinsel saldırı suçunu işleyebilmesi için diğer sanık kendi işyerini ayarlamıştır. Yer temin etmek suretiyle suçun işlenmesine yardımda bulunan sanığın olay gecesi işyerinde olmadığı tespit edilmiştir. Yargıtay, sanık …’ın suça yardım eden sıfatıyla katılmasından dolayı cezalandırılmasına karar verilmiştir. (Yargıtay 14. CD., E. 2016/5, K. 2016/4191, T. 25.04.2016)

İçtima, failin tek bir suç işleme kararı kapsamında aynı mağdura karşı değişik zamanlarda aynı suç eylemini gerçekleştirmesidir. Tek bir fiil ile birden fazla kişiye karşı cinsel saldırı suçunun işlenmesi halinde faile, her mağdur açısından ayrıca ceza verilmektedir. Aynı şekilde, bir mağdura, cinsel saldırı suçunu oluşturan birden fazla fiilin işlenmesi halinde her fiil için ayrıca cezalandırma yapılır.

Cinsel Saldırı Suçu ve Cezası

Cinsel Saldırı Suçunun Soruşturma Aşaması

Cinsel saldırı suçunun soruşturma aşaması, bir suç haberinin yetkili mercilerce alınmasından itibaren savcılığın başlattığı araştırma ve inceleme sürecidir. Savcı bu süreçte maddi hakikate ulaşmak amacıyla delil toplar ve bu delilleri mahkemeye sunulmak üzere muhafaza altına alır. Bu bağlamda, cinsel saldırı suçunun soruşturma aşamaları şöyledir:

  • Şikayet-İhbar
  • Gözaltı
  • Delillerin Toplanması
  • İfade ve Sorgu
  • Uzlaşma
  • Adli Kontrol
  • Tutukluluk

Şikayet-İhbar

Şikayet, suçtan zarar görmüş kimsenin yetkili makama başvurarak failin cezalandırılmasına yönelik talebini bildirmesidir. İhbar ise bir suç işlendiğinin ilgisi olan veya olmayan herhangi biri tarafından yetkili mercilere haber verilmesidir. Şikayet ve ihbar; savcılığa, kolluğa (polis, jandarma vb.), valiliğe veya kaymakamlığa yapılabilir.

Cinsel saldırı suçunun temel hali ile sarkıntılık aşamasında kalan halinin soruşturulması ve kovuşturulması şikayete tabidir. Cinsel saldırı suçunun vücuda organ veya başka bir cisim sokulması suretiyle işlenen nitelikli hali eğer eşler arasında gerçekleşirse takibi şikayete bağlıdır. Bu durumda soruşturmaya başlanılabilmesi için suçtan zarar görenin 6 ay içinde şikayette bulunması gerekmektedir.

Cinsel saldırı suçunun şikayete tabi hallerinde mağdur veya suçtan zarar gören, hükmün kesinleşmesine kadar her zaman şikayetini geri çekebilir. Soruşturma aşamasında şikayetin geri çekilmesi durumunda savcı kovuşturmaya yer olmadığı kararı verir ve dosyayı kapatır. Şikayetten vazgeçmenin yargılama aşamasında söz konusu olması halinde ise hakim düşme kararı vererek kovuşturmayı sonlandırır.

Gözaltı

Gözaltı; yakalama sonrası ele geçirilmiş şüphelinin, hakkındaki işlemlerin tamamlanması için kanuni süreler içerisinde özgürlüğünün geçici olarak kısıtlanmasıdır.

Cinsel saldırı suçunda Cumhuriyet savcısının gözaltı kararı vermesi mümkündür. Bu suç kapsamında gözaltı süresi, sanığın yakalanmasından itibaren en yakın mahkemeye sevki için gerekli yol süresi hariç en fazla 24 saattir. Şüphelinin, yakalama yerine en yakın sulh ceza hakimliğine gönderilmesi için verilecek yol süresi en fazla 12 saattir.

Gözaltı sürecinde şüpheli, nezarethane adı verilen yerde tutulur. Bu süreçte kişinin muayene edilmesi, parmak izinin alınması, teşhise ve yer göstermeye tabi tutulması, ifadesinin alınması gibi çeşitli işlemler söz konusudur. İşlemler bittiği halde gözaltı süresinin dolmadığı bahane edilerek şüphelinin gözaltında tutulmaya devam edilmesi hukuka aykırıdır.

Gözaltı kararına ve gözaltı süresinin uzatılması kararın karşı savcılığın yargı çevresinde görev yaptığı sulh ceza hakimliğine itirazda bulunulması mümkündür. Cinsel saldırı suçundan yürütülen soruşturmada verilen gözaltı kararına karşı; şüpheli, yasal temsilcisi, müdafisi, eşi, birinci ve ikinci dereceden akrabaları (anne, baba, kardeş, çocuk, büyükanne, büyükbaba, torun) itiraz etmeye yetkilidir.

Çocukların korunmasına ilişkin getirilen hükümler kapsamında, 12 yaşından küçük çocukların ve 15 yaşını doldurmamış sağır ve dilsizlerin gözaltına alınması yasaklanmıştır.

Delillerin Toplanması

Delillerin toplanması, iddia edilen suç eyleminin gerçekleşip gerçekleşmediği hususunda mahkemede bir kanı oluşturmaya yarayacak ispat araçlarının bir araya getirilmesidir. Soruşturma aşamasında savcı kovuşturma evresinde ise mahkeme, suç isnat edilen kişinin lehine ve aleyhine olacak tüm delilleri toplarlar. Ayrıca şüpheli veya sanık da her zaman delil toplanması talebini ileri sürebilir.

Ceza hukukunda suçun aydınlatılması için olayla bağlantılı olan her şey delil olarak kabul edilebilir. Delillerin serbestçe değerlendirilmesinin istisnasını hukuka aykırı toplanmış deliller oluşturur. Hukuka aykırı delil, temel hak ve özgürlükler ihlal edilerek Anayasa ve kanunda yer alan hükümler çiğnenerek ele geçirilmiş delillerdir.

Örneğin, iletişimin denetlenmesi kararı bulunmadan sanığın telefonunun dinlenmesi veya arama kararı olmaksızın yapılacak arama sunucunda elde edilecek deliller hukuka aykırı nitelik gösterir. Hukuka aykırı ele geçirilmiş deliller, savcının hazırlayacağı iddianamede suçun ispatı amacıyla kullanılamaz. Ayrıca hakim, hukuka aykırı delilleri hükme dayanak olarak alamaz.

İfade ve Sorgu

İfade, soruşturmaya yön verebilmek amacıyla Cumhuriyet savcısı veya polis tarafından şüphelinin, kendisine yüklenen suçla ilgili açıklamalarının dinlenilmesidir. Sorgu ise suç isnat edilen kişinin hakim tarafından beyanlarının alınmasıdır.

Cinsel saldırı suçunda yapılacak ifade eğer şüpheli gözaltında ise gözaltı süresi içerisinde yapılır. Eğer gözaltı durumu söz konusu değilse davetiye ile çağrılarak gerçekleştirilir. İfade ve sorgu için şüpheliye gönderilen davetiyede işlendiği iddia edilen suç anlatılır ve geçerli bir sebep olmaksızın gelinmediği durumlarda zorla getirme kararı verileceği bildirilir.

İfade ve sorgu sonucunda elde edilen beyanların geçerli delil niteliği taşıması için bu işlemlerin hukuka uygun usuller takip edilerek gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Bu doğrultuda işlemlere başlanırken öncelikle şüpheli veya sanığın kimliği tespit edilir ve yüklenen suç açıkça anlatılır. Ardından bu işlemler sırasında sahip olduğu haklar öğretilir.

Şüpheli veya sanığın bu işlemler sırasında susma hakkı bulunmaktadır. İşlemler sırasında hukuki yardımına başvurabileceği bir müdafi seçme hakkının olduğu kişiye hatırlatılır. Eğer müdafi seçecek durumunun olmadığı anlaşılırsa baro tarafından kedisine bir müdafi tayin edilir. Ayrıca, şüpheli veya sanığın yakınlarına haber verme ve lehine olan delillerin toplanmasını talep etme hakkı bulunmaktadır.

İfade ve sorgu işlemleri sırasında en önemli hususlardan biri de beyanların özgür iradeye dayanmasıdır. Yasak usuller izlenerek yapılan bu işlemler hukuka aykırı nitelik taşıyacak ve bunlara ilişkin tutanak da delil olarak kullanılamayacaktır. Yasak usullere örnek olarak işkence, ilaç verme, yorma, kötü davranma, tehdit, şiddet, aldatma gibi iradeyi engelleyici yöntemler gösterilebilir.

İfade ve sorgu işlemleri sırasında sorulan tüm sorular ve alınan açıklamalar tutanağa yazılır. Tutanakta hazır olanların adlarına, yer ve tarih bilgisine yer verilir. Tutanakta yazılanların doğru olmadığı görülürse veya işlemler hukuka aykırı yöntemlerle gerçekleştirilmişse bu sebepler tutanağa yazılarak imzadan çekinilebilir.

İfade ve sorgu, maddi gerçeğe ulaşılması faaliyetinin bir parçası olduğu kadar şüpheli açısından da savunma hakkının kullanıldığı işlemlerdir. Ancak şüpheli içinde bulunduğu psikolojik durum dolayısıyla beyanlarını sağlıklı şekilde ileri süremeyebilir. Bu doğrultuda savunmanın etkin bir şekilde yapılabilmesi için uzman ceza hukuku avukatına danışılmasında yarar vardır.

Uzlaşma

Uzlaşma; suç eyleminden kaynaklı olarak aralarında anlaşmazlık bulunan fail ve mağdurun kabul ettikleri takdirde tarafsız bir uzlaştırmacı eşliğinde uyuşmazlığın çözüme ulaştırılmasıdır. Uzlaşma yoluyla mağdurun zararı fail tarafından giderilmesi suretiyle anlaşma sağlanmaya çalışılır.

Şikayete tabi tutulmuş suçlar kural olarak uzlaşma kapsamındadır. Cinsel saldırı suçunun şikayete tabi halleri eskiden uzlaşma kapsamındaydı. Ancak kanunda yapılan değişiklikle tüm cinsel saldırı suçları uzlaşma kapsamından çıkarılmıştır.

Adli Kontrol

Adli kontrol, tutuklama nedenlerinin bulunduğu olaylarda şüpheli veya sanığın tutuklanması yerine birden fazla yükümlülüğe tabi tutularak denetim altına alınmasını öngören koruma tedbiridir.

Şüpheli veya sanığın tutuklanma sebepleri; kaçma, delilleri karartma, mağdura veya sanığa baskı yapma şüphesidir. Adli kontrol tedbiri vasıtasıyla tutuklama kadar ağır bir tedbirin ölçüsüz olarak uygulanmasının önüne geçilmektedir.

Adli kontrol yükümlülüklerine örnek olarak; konutu terk etmemek, silah bulundurmamak, yurt dışına çıkamamak, hakimin belirlediği yerlere (karakol, mahkeme vb.) giderek imza atmak gösterilebilir.

Cinsel saldırı suçunda şartların mevcut olması halinde adli kontrol kararı verilebilir. Basit cinsel saldırı suçunda verilebilecek adli kontrol süresi 2 yıldır ve zorunluluk hallerinde 1 yıl uzatılabilir. Vücuda organ veya cisim sokmak suretiyle işlenen nitelikli cinsel saldırıda adli kontrol süresi en fazla 3 yıldır ve zorunluluk halinde 3 yıl daha uzatılabilir.

Adli kontrol kararı yargılama sürecinin sağlıklı yürütülebilmesi bakımından yeterli ise tutuklamaya karar verilemez. Ancak verilen adli kontrol tedbirlerine uygun davranılmadığı takdirde hakim derhal tutuklama kararı verebilir.

Adli kontrol kararına ve adli kontrol süresinin uzatılmasına ilişkin karara karşı itiraz edilebilir. İtiraz; şüpheli veya sanığın kendisi, eşi, yasal temsilcisi veya avukatı tarafından kararı veren merciye başvurularak yapılır. Adli kontrol tedbirine itiraz süresi, kararın tebliği veya mahkemede yüze karşı açıklanmasından itibaren 7 gündür.

Tutukluluk

Tutukluluk, şartların oluşması halinde şüpheli veya sanığın özgürlüğünün geçici olarak kısıtlanmasını öngören en ağır koruma tedbiridir. Soruşturma veya kovuşturma aşamasında suç isnat edilmiş kişi hakkında tutuklama kararı verilebilmesi için gerekli şartlar şunlardır:

  • Şüpheli veya sanığın suç işlediği yönünde kuvvetli suç şüphesi bulunması gerekir,
  • Kuvvetli suç şüphesinin somut delillerle desteklenmesi gerekir,
  • Olayda, tutuklama nedenlerinden (kaçma veya delilleri karartma şüphesi) birisi bulunmalıdır,
  • İşlendiği iddia edilen suç adli para cezası gerektiriyorsa veya üst sınırı 2 yıldan az ise tutuklama yapılamaz,
  • Olayda adli kontrol tedbirine kıyasla tutuklamaya karar verilmesi ölçülü olmalıdır.

Cinsel saldırı suçunda cezanın üst sınırı iki yıldan fazla olduğundan diğer şartların da olayda bulunması halinde sulh ceza hakimi veya mahkeme tarafından tutuklama kararı verilebilir. Tutuklamanın amacı delillerin korunması, yargılamanın sağlıklı bir şekilde yapılabilmesi ve sonuç cezanın infazının yerine getirilmesini sağlamaya yöneliktir.

Cinsel saldırı suçunun temel halinde ve sarkıntılık düzeyinde kalması durumunda karar verilecek tutukluluk süresi en fazla 1 yıldır. Bu süre zorunlu hallerde 6 ay uzatılabilir. Cinsel saldırının vücuda organ sokulması suretiyle işlenmesi halinde ise verilecek tutukluluk süresi en çok 2 yıldır ve zorunlu durumlarda 3 yıl uzatılabilecektir.

Cinsel saldırı suçundan verilmiş tutuklama kararının öğrenilmesinden itibaren 7 gün içinde itiraz etmek mümkündür. İtiraz, tutuklama kararını veren mahkemeye bir dilekçe sunulması ya da zabıt katibine beyanda bulunulması yoluyla yapılabilir.

Tutuklama kararına itirazı kanun tarafından yetkilendirilen kişiler yapabilir. İtiraza yetkili olan kişiler; şüpheli veya sanığın kendisi, müdafisi, yasal temsilcisi, eşi, birinci ve ikinci dereceden akrabalarıdır. Birinci ve ikinci dereceden akrabaları ise annesi, babası, çocuğu, kardeşi, büyükannesi, büyükbabası ve torunudur.

Tutukevinde geçirilecek sürelerin çocukların sosyal ve psikolojik hayatlarında oluşturacağı negatif etkilerden dolayı çocuklar bakımından bazı özel düzenlemeler getirilmiştir. Buna göre, 12 yaşından küçük çocukların ve 15 yaşını doldurmamış sağır ve dilsizlerin tutuklanmasına karar verilemez.

Cinsel Saldırı Suçunda Soruşturma Sonucu Verilebilecek Kararlar

Cinsel saldırı suçunda soruşturma sonucunda savcı şu kararlardan birini verir:

  • Soruşturmaya yer olmadığı kararı (SYOK),
  • Kovuşturmaya yer olmadığı kararı (KYOK),
  • İddianamenin düzenlenmesi

Soruşturmaya Yer Olmadığı Kararı (SYOK)

Soruşturmaya yer olmadığı kararı, savcılığa bildirilen olayın bir suç oluşturmadığı araştırma yapmaya gerek olmaksızın açıkça anlaşılıyorsa Cumhuriyet savcısının soruşturmanın başlatılmamasına yönelik verdiği karardır.

Savcılık, kural olarak ulaşan her ihbar ve şikayet üzerine soruşturma başlatmaya ve suçu araştırmaya mecburdur. Ancak ihbar veya şikayetin soyut ve genel nitelikte olduğu hallerde savcılığın işlem yapmasına imkan olmadığından SYOK kararı verilir. Bu şekildeki bildirimlerde olayın meydana geldiği yer, kişiler, zaman bakımından belirsizlikler bulunmaktadır.

Örneğin, İstanbul’daki caddelerde arabayla yaklaşarak kızlara cinsel saldırıda bulunuyorlar şeklindeki bir ihbar soyut ve genel nitelik taşır.

Soruşturmaya yer olmadığı kararı, ihbar ve şikayette bulunana tebliğ edilmesinden itibaren 15 günlük itiraz süresi bulunmaktadır. İtiraz, kararın verildiği savcılığın yargı çevresindeki sulh ceza hakimliğine yazılı bir dilekçe verilmesiyle veya zabıt katibine beyanda bulunarak yapılabilir.

Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı (KYOK)

Kovuşturmaya yer olmadığı kararı, soruşturmayı tamamlayan Cumhuriyet savcısının kamu davası açabilmek için yeterli delile ulaşamadığı hallerde soruşturmayı sonlandırdığı karardır. Ayrıca olayda kişinin kovuşturulması olanağını ortadan kaldıran haller bulunması durumunda da KYOK kararı verilir.

Cinsel saldırı suçunun temel hali ve sarkıntılık düzeyinde kalan halinin soruşturulması ve kovuşturulması şikayet şartına tabidir. Suçtan zarar gören kişinin yaptığı şikayetle savcı soruşturmayı başlatır. Fakat soruşturma aşamasında şikayetten vazgeçilirse savcı, kovuşturmaya yer olmadığı kararı vererek süreci sonlandırılacaktır.

Örneğin şüphelinin yaşının küçük olması, akıl hastası olması hallerinde veya dava zamanaşımının dolduğunun anlaşıldığı olaylarda suçun kovuşturma olanağı bulunmadığından KYOK kararı verilir.

Kovuşturmaya yer olmadığı kararı suçtan zarar görene ve şüpheliye bildirilir. Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde suçtan zarar gören sulh ceza hakimliğine itirazda bulunabilir.

İddianamenin Düzenlenmesi

İddianamenin düzenlenmesi; soruşturma aşamasında toplanan delillerin suçun işlendiği yönünde yeterli şüphe oluşturması halinde savcının, mahkemeye hitaben yazılı evrak düzenlemesidir. İddianamenin mahkeme tarafından kabulüyle soruşturma aşaması sona erer ve kovuşturmaya geçilir.

Cinsel Saldırı Suçunun Savunması

Cinsel saldırı suçunun savunulması, suç şüphesinin ortadan kaldırmaya yönelik beyanların ve delillerin sanığın kendisi veya müdafisi aracılığıyla sözlü ya da yazılı olarak açıklanmasıdır. Bu bağlamda, cinsel saldırı suçunun savunmasına ilişkin örnekler şöyledir:

  • Mağdurun bedenine herhangi bir temasta bulunulmadığı,
  • Cinsel nitelikte davranışlarda bulunulmadığı,
  • Yapılan fiziksel davranışlara mağdurun rıza gösterdiği,
  • Cinsel saldırı suçunun unsurlarının oluşmadığı,
  • Suçun nitelikli hallerinin meydana gelmediği,
  • Yasak usuller uygulanarak ifade işleminin gerçekleştirildiği,
  • Cezayı azaltan halin suçta bulunduğu,
  • Cinsel saldırı suçunun teşebbüs aşamasında kaldığı,
  • Delillerin hukuka aykırı usuller uygulanarak toplandığı,
  • Masumiyet karinesinin dikkate alınmadığı,
  • Aleyhe delillerin çürütülmesi,
  • Lehe delillerin ileri sürülmesi ve toplanmasının talep edilmesi.

Savunma, yargılamanın seyrini değiştirebilecek önemli noktalardan biridir. Sanığın yargılama sonunda ceza almaması veya daha az ceza alması için savunmasını usulüne uygun ve dikkatli yapması gerekir. Suçun unsurları, süreler, nitelikli haller gibi olayın tüm özellikleri hesaba katılarak beyanlar ileri sürülmelidir. Bu nedenle alanında uzman ceza hukuku avukatına danışılması yararlı olacaktır.

Cinsel Saldırı Suçunda Ceza Yargılaması Aşaması

Cinsel saldırı suçunda ceza yargılaması, savcının hazırladığı iddianamenin kabulüyle başlar ve mahkemenin suça ilişkin verdiği hükmün kesinleşmesiyle sona erer. Ceza yargılaması aşaması uygulamada kovuşturma evresi olarak da ifade edilmektedir. Cinsel saldırı suçu dolayısıyla yapılacak yargılamada genel hükümler takip edilir.

Duruşma evresine geçildiğinde ilk olarak mahkemede hazır bulunanların kimliği tespit edilir. Ardından iddianame sesli bir şekilde sanığa okunarak ilk duruşma başlatılır. Duruşma evresinde sanığın savunması, katılanın beyanları, sanık müdafi ve katılan vekilinin beyanları dinlenir. Ardından toplanan bütün deliller mahkemede tartışılarak maddi gerçeğe ulaşılmaya çalışılır.

Beyanlar alındıktan ve tüm deliller tartışıldıktan sonra suçun işlenip işlenmediği hususunda hakimde bir kanaat oluşur. Son duruşmada hakim sanığa son sözünü sorar ve hükmünü açıklar. Hükmün kesinleşmesiyle birlikte kovuşturma aşaması sona erer.

Cinsel saldırı suçunun basit haline ve sarkıntılık düzeyinde kalmasına ilişkin yargılamanın yapılacağı görevli mahkeme, asliye ceza mahkemeleridir. Suçun bu iki hali haricindeki tüm işleniş şekillerinde görevli mahkeme ise ağır ceza mahkemeleridir.

Cinsel Saldırı Suçunda Zamanaşımı 

Cinsel saldırı suçunda dava zamanaşımı, suçun temel hali ve nitelikli halleri bakımından farklılık göstermektedir. Dava zamanaşımı süresi, cinsel saldırı suçunun temel halinde 15 yıl iken sarkıntılık düzeyinde kalan hali için 8 yıldır. Cinsel saldırının vücuda organ veya başka bir cisim sokmak suretiyle işlenmesi halinde dava zamanaşımı süresi 30 yıldır.

Dava zamanaşımı süresi suçun işlendiği tarihten itibaren işlemeye başlayacaktır. Bu süre dolduktan sonra söz konusu suçla ilgili dava açılamayacak, açılmış bir davada bu sürenin dolduğu fark edilirse “düşme kararı” verilecektir.

Cinsel Saldırı Suçunda Mahkemenin Verebileceği Kararlar

Cinsel saldırı suçunda yargılama sonunda hakim şu kararlara hükmedebilir:

  • Beraat,
  • Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı (CYOK)
  • Mahkumiyet,
  • Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB),
  • Cezanın Ertelenmesi,
  • Davanın Düşmesi.

Beraat

Beraat kararı, yapılan yargılama sonunda sanığın isnat edilmiş suçtan aklandığını ve herhangi bir ceza almayacağını gösteren karardır. Çeşitli ihtimallerin varlığı halinde mahkeme beraat kararına hükmedebilir.

Somut delillerle, sanığın yüklenen suçu işlemediğinin ispatlanması durumunda beraat kararı verilebilir. Beraat verilmiş olayda suç unsurları oluşmamış ya da hukuka uygun bir sebep mevcut olabilir. Halk arasında delil yetersizliği olarak bilinen durum söz konusu olabilir ve böylece sanığın beraatine karar verilir.

Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı (CYOK)

Ceza verilmesine yer olmadığı kararı, sanığın işlediği eylemin suç oluşturma özelliği devam etmesine rağmen olayda birtakım sebeplerin mevcut olması durumunda mahkemenin sanık hakkında cezaya hükmetmemesidir.

Cinsel saldırı suçunda ceza verilmesine yer olmadığı kararının verilebileceği haller şunlardır:

  • Sanığın yaşının küçük olması,
  • Ağır hastalık, sağır ve dilsizlik halinin bulunması
  • Suçun cebir veya tehdit etkisiyle işlenmesi
  • Kusuru ortadan kaldıran hataya düşülmesi hali
  • Hukuka aykırı fakat bağlayıcı emrin yerine getirilmesi

Mahkumiyet

Mahkumiyet, sanığın yargılamaya konu suçu işlediği şüpheye yer bırakmayacak şekilde ispatlandığında verilen karardır. Mahkumiyet kararıyla sanık hakkında hapis veya adli para cezasına hükmedilir. Hakim ceza vermeyerek sadece güvenlik tedbirine karar verebileceği gibi her ikisine birlikte uygulanmasına da karar verebilir.

Tekerrür, bir suçtan mahkum olan sanığın belirli bir süre içinde yeni bir suç daha işlemesidir. Tekerrür halinde sanığın ikinci işlediği suç bakımından alacağı cezada infaz koşulları ağırlaştırılacaktır. Tekerrür süresi beş yıldan fazla süreli hapis cezalarında 5 yıl, beş yıldan az süreli hapis cezalarında 3 yıldır.

İyi hal indirimi; failin şahsında ve fiilin işlenişindeki özellikleri dikkate alan hakimin, takdir hakkını kullanarak cezayı altıda bir oranında indirmesidir. Hakimin dikkate alabileceği hususlara örnek olarak; suç meydana geldikten sonra sanığın davranışları, sanığın geçmişi, aile ilişkileri, suçun nasıl işlendiği ve cezanın sanığın geleceğine olası etkileri söylenebilir.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı (HAGB)

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, sanığa 2 yıl ve altında hapis veya adli para cezası verildiğinde diğer şartların da sağlanması durumunda hükmün belli bir süre sonuç ifade etmemesidir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılabilmesi için mahkemede sanığın tekrar suç işlemeyeceğine yönelik bir inancın oluşması gerekir.

Sarkıntılık aşamasında kalmış cinsel saldırı eylemleri bakımından hükmün açıklanmasının geri bırakılması mümkündür. HAGB kararıyla birlikte sanığın 5 yıl boyunca denetime tabi tutulacaktır. Bu denetim süresinde sanığın belli yerlere gitmesinin yasaklanması, mesleki veya eğitim faaliyetlerine katılması gibi tedbirler uygulanabilir.

Sanık beş yıllık denetim süresini yeni bir suç işlemeden geçirirse ve denetim tedbirlerine uyarsa mahkeme düşme kararı verir. Düşme kararıyla birlikte sanığın kovuşturması sona erer ve bu karar adli sicilde görünmez. Eğer sanık denetim yükümlülüklerine uymazsa veya kasıtlı başka bir suç işlerse geri bırakılan hükmün infaz edilmesine karar verilir.

Cezanın Ertelenmesi

Cezanın ertelenmesi, sanık hakkında 2 yıl ve daha az hapis cezasına hükmedildiği hallerde bu cezanın toplum içinde infaz edilmesine olanak sağlayan karardır. Mahkum olunan cezanın ertelenebilmesi için sanığın, öncesinde kasıtlı bir suçtan dolayı 3 ayı geçen mahkumiyeti bulunmamalıdır. Ayrıca mahkemede, sanığın yeniden suç işlemeyeceği yönünde kanaat oluşması gerekmektedir.

Cezanın ertelenmesi kurumunun getirilme amacı, cezaevinin olumsuz etkilerinden faili korumak ve dışarıda ıslah olmasını sağlamaktır.

Cinsel saldırı suçunun sarkıntılık aşamasında kalması durumunda verilecek mahkumiyet hükmünün ertelenmesi mümkündür. Mahkeme, erteleme kararı verdikten sonra bir yıldan üç yıla kadar denetim süresi ve yükümlülükleri belirler. Bu süre kasıtlı suç işlemeden ve yükümlülüklere uyularak geçirilirse ertelemeye konu suç infaz edilmiş sayılır. İnfazı gerçekleşmiş suç, adli sicile kaydedilir.

Sanık denetim süresi içerisinde mahkemenin belirlediği yükümlülüklere aykırı davranırsa veya yeni bir suç işlerse erteleme kararına konu olan hapis cezası cezaevinde infaz edilir.

Davanın Düşmesi

Davanın düşmesi, kanunda belirtilen hallerin ortaya çıkması durumunda mahkemenin kovuşturma sürecini sonlandırmasıdır. Böylece mahkeme davanın esası hakkında karara varmaksızın düşme kararıyla birlikte dosyadan elini çeker. Düşme kararı sanığın adli siciline işlemez.

Mahkemenin düşme kararı vereceği hallerden bazıları şunlardır:

  • Kovuşturma sürerken sanığın ölümü
  • Dava zamanaşımı süresinin dolması
  • Genel aç çıkması
  • Şikayetten vazgeçme
  • Uzlaşma
  • Önödeme.

Cinsel Saldırı Suçunda İstinaf ve Yargıtay Süreci

Cinsel saldırı suçunda yerel mahkemenin vereceği hükmün hukuka aykırı, eksik ya da hatalı olduğunu düşünülüyorsa bir üst mahkeme olan Bölge Adliye Mahkemesine başvurulabilir. İstinaf başvuruları için kararın tebliği veya mahkemede yüze karşı açıklanmasından itibaren 7 günlük süre bulunmaktadır. Bu süre kaçırılırsa karar kesinleşecektir.

Cinsel saldırı suçunda istinaf başvurusu, kararın verildiği mahkemeye bir dilekçe verilmesiyle ya da zabıt katibine beyanda bulunmak suretiyle yapılabilir. Eğer sanık tutuklu ise cezaevi müdürüne beyanda bulunarak veya istinaf talepli dilekçesini vererek başvurusunu yapabilir. Ceza infaz kurumuna yapılan başvurular, davaya bakan mahkemeye iletilir.

Bölge Adliye Mahkemesinin verdiği bozma dışındaki kararlar için temyiz başvurusu yapılması mümkündür. Temyiz merci olan Yargıtay verilen kararın hukuka aykırı olup olmadığını tespit eder. İstinaf mahkemesince verilen kararının tebliğinden itibaren 15 gün içinde temyiz başvurusu yapılmalıdır.

Cinsel saldırı eyleminin sarkıntılık aşamasında kaldığı durumlarda Yargıtay’a temyiz başvurusu yapılamaz. Basit ve nitelikli cinsel saldırı suçunda, hakimin beş yılın üstünde hapis cezasına hükmettiği durumlarda temyiz kanun yoluna başvuru açıktır.

Sonuç

Cinsel saldırı suçu, bir kimsenin rızası dışında vücuduna temas edilmesiyle cinsel dokunulmazlığının ihlal edilmesidir. Kanunda bu suç bakımından ağır tedbir ve yaptırımlar öngörülmüştür. Dolayısıyla suç isnat edilen kişi, soruşturma ve kovuşturma aşamasını dikkatle takip etmelidir. Savunmanın ise anlaşılır ve ayrıntılı biçimde yapılmasına özen gösterilmelidir. Bu işlemler sırasında uzman ceza hukuku avukatına danışılmasında yarar vardır.