cebir suçu ve cezası

Cebir Suçu ve Cezası

Cebir suçu, bir kimsenin bir şeyi yapması, yapmaması veya kendisi tarafından yapılmasına müsaade edilmesi için fiziksel güç kullanılmasıdır. Cebir suçunu işleyen kişilere kasten yaralama suçundan verilecek cezada belli bir oranda artırım yapılmaktadır. Suça ilişkin cezai soruşturma ve kovuşturma sürecinin hukuka uygun olarak yürütülmesi oldukça önemlidir.

Cebir Suçu Nedir?

Cebir suçu, bir kişiye fiziksel güç uygulayarak o kişinin herhangi bir eyleme zorlanmasıdır. Cebir aynı zamanda kasten yaralama suçunu da oluşturmaktadır. Fakat kasten yaralama suçundan farklı olarak bir şeyin yapılması, yapılmaması veya yapılmasına müsaade edilmesi için cebir kullanılmaktadır. Cebir suçu Türk Ceza Kanunu’nun 108. maddesinde düzenlenmiştir.

TCK 108: 

“Bir şeyi yapması veya yapmaması ya da kendisinin yapmasına müsaade etmesi için bir kişiye karşı cebir kullanılması halinde, kasten yaralama suçundan verilecek ceza üçte birinden yarısına kadar artırılarak hükmolunur.” 

Cebir Suçu Nasıl Oluşur?

Cebir suçu failin; mağduru bir şey yapması, yapmaması veya o şeyin kendisi tarafından yapılmasına izin verilmesi için cebir kullanması ile oluşur. Cebir oluşabilmesi için mutlaka bedensel güç kullanılması gerekir.

Cebir kasten yaralama suçunun unsurunu oluşturan hareketlerden de oluşmaktadır. Dolayısıyla acı veren, sağlığı bozan ya da algılama yeteneğini etkileyen hareketlerle birisinin bir şeyi yapması, yapmamasını veya yapılmasına izin verilmesi halinde de cebir oluşur. 

Yargıtay bir olayda, doktorun ilaç yazmadığı için darp edilmesinin cebir suçunu oluşturduğuna karar vermiştir. (Yargıtay 4.CD, T: 01.06.2015, E. 2015/7676, K. 2015/30232.)

Yargıtay yine bir kararında, sanığın taşınmaz üzerindeki haczi kaldırmayan avukatı yaralamasının cebir suçunu oluşturduğunu ve kasten yaralamadan verilen cezanın artırılması gerektiğini ifade etmiştir. (Yargıtay 3.CD, T: 07.07.2015, E. 2015/3785, K. 2015/24048.)

Yargıtay başka bir kararda ise, sanığın alışveriş anlaşmazlığında çıkan tartışmada katılanın boğazını tutarak “bana bak kendi arazinden bir metre dışarı çıkmayacaksın, bir daha buralara yanaşmayacaksın, bir daha burada hayvan otlatmayacaksın” demesini tehdit suçu değil cebir suçunu oluşturduğunu ifade etmiştir. (Yargıtay 4.CD, T: 05.03.2015, E. 2013/9711, K. 2015/23772.)

Mağdura bedensel herhangi bir temasta yahut etkide bulunmadan yapılan fiiller cebir suçunu oluşturmamaktadır. Bu durumda, şartların gerçekleşmesi halinde, tehdit yahut şantaj gibi suçların değerlendirmesi yapılabilmektedir.

Cebir Suçu Cezası

Cebir suçunun cezası, kasten yaralama suçundan dolayı verilecek cezanın ⅓’ünden ½’sine kadar arttırılmasıdır.

Fail öncelikle kasten yaralama suçuna göre ceza almaktadır. Fakat fiilin, mağdurun bir şeyi yapması, yapmaması veya o şeyin kendisi tarafından yapılmasına izin verilmesi şeklinde işlenirse suç cebir suçuna dönüşür. Bu durumda ise kasten yaralama suçundan verilen cezada ⅓’ten ½’ye kadar artırma yapılarak cebir cezası belli olur. 

DİKKAT: Cebir suçunun düzenlendiği TCK 108’de yaralama suçuna yapılan gönderme sadece yaralama suçunun basit şeklini değil, nitelikli halini de kapsamaktadır. Dolayısıyla fail hakkında hükmedilecek ceza, cebir niteliğindeki fiilin yaralama suçunun basit veya nitelikli şeklini oluşturup oluşturmadığı tespit edilerek belirlenmektedir.

Cebir Suçuna Teşebbüs, İştirak ve İçtima

Teşebbüs, kişinin işlemek isteği suçu elverişli davranışlarla doğrudan doğruya icra başlaması fakat elinde olmayan nedenlerle tamamlayamamasıdır. Bu çerçevede cebir suçuna teşebbüs, suçun icra hareketlerinin kısımlara bölünebildiği hallerde mümkündür.

Örneğin, bir şeyi yapması için birisine karşı cebir kullanmak için harekete geçerken bunun başkaları tarafından engellenmesi halinde cebir suçuna teşebbüs söz konusu olabilmektedir.

İştirak, bir suçun birden fazla kişi tarafından aralarında anlaşarak ve işbirliği yaparak işlenmesidir. Cebir suçunda iştirak hükümlerinin tamamı gerçekleşebilir. Dolayısıyla bu suçu birden fazla kişinin birlikte işlenmesi halinde, suçun işlenmesinde etkisi olan herkes, etkisi oranında ayrı ayrı cezalandırılır.

Örneğin, şikayet dilekçesini geri çekmesi için bir kişiye karşı birden fazla kişinin cebir uygulaması halinde iştirak hükümleri uygulanmaktadır. 

İçtima, birden fazla suçun bulunması halinde tek bir suçtan cezai sorumluluğun belirlenmesidir. Cebir suçunda içtimaya ilişkin genel kurallar uygulanır. Dolayısıyla cebir suçunun ayrıca cezalandırıldığı durumlarda TCK 108 uygulanmaz. Cebir suçu TCK’da düzenlenen birçok suçun temel ya da nitelikli şeklinin unsurunu oluşturur. Bu durumda ise faile ayrıca cebir suçundan dolayı ceza verilmez. 

Örneğin, insan ticareti, cinsel saldırı, çocukların cinsel istismarı, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, konut dokunulmazlığını ihlal, görevi yaptırmamak için direnme gibi suçlarda cebir ya suçun temel şeklini ya da nitelikli şeklini oluşturmaktadır. Dolayısıyla bu suç tiplerinde fail ayrıca cebir suçundan dolayı cezalandırılmaz.

Cebir suçunun fail tarafından bir mağdura karşı farklı zamanlarda işlenmesi halinde zincirleme suç hükümleri uygulanır. Bu durumda faile tek bir cebirden ceza verilecek fakat bu ceza belirli oranlarda artırılacaktır. Ayrıca birden fazla mağdura karşı tek bir fiille cebir işlenmesi halinde de zincirleme suç söz konusu olur. 

Cebir Suçu ve Cezası

Cebir Suçunun Soruşturma Aşaması

Cebir suçunun soruşturma aşaması, suç şüphesinin öğrenilmesiyle başlayan ve Cumhuriyet savcısının iddianame düzenlediği ya da yeterli suç şüphesinin bulunmaması durumunda kovuşturmaya yer olmadığına karar verdiği aşamayı ifade etmektedir. Bu çerçevede cebir suçunun soruşturma aşamaları şunlardır:

  • Şikayet-İhbar
  • Gözaltı
  • Delillerin Toplanması
  • İfade ve Sorgu
  • Uzlaşma
  • Adli Kontrol
  • Tutukluluk

Şikayet-İhbar

Cebir suçu şikayete bağlı bir suç türü değildir. Dolayısıyla cebir suçunun mağduru olan kişilerin adli mercilere şikayette bulunma şartı aranmadan doğrudan resmi makamlar tarafından soruşturma başlatılabilir. Bununla birlikte, suçla ilgisi olan yahut olmayan herhangi bir kişinin yetkili makamları bundan haberdar etmesi yani ihbarda bulunması soruşturmanın başlatılması için yeterlidir.

Cebir suçu şikayete bağlı olmadığı için şikayetten vazgeçmek de mümkün değildir. Şikayetten vazgeçilmiş olsa dahi, suça ilişkin soruşturma ve kovuşturma süreçleri devam edecektir. Cebir suçu, dava zamanaşımı süresinde olması şartıyla her zaman ihbar ya da şikayet dilekçesi verilerek savcılığa bildirildiğinde soruşturulabilmektedir.  

Gözaltı

Gözaltı, yakalanan kişinin mahkeme önüne çıkarılmasına ya da serbest bırakılmasına kadar, Cumhuriyet savcısının emriyle özgürlüğünden geçici olarak kısıtlanmasıdır. Gözaltına alma nedenleri şunlardır:

  • Gözaltı tedbirinin soruşturma yönünden zorunlu olması,
  • Şüphelinin bir suç işlediğini gösteren somut delillerin bulunması.

Cebir suçunu işleyen kişilerin yukarıda belirtilen şartları taşıması halinde gözaltına alınması mümkündür.

Gözaltı süresi, yakalama anından itibaren 24 saattir. Cebir suçunun toplu işlenmesi halinde; delillerin toplanmasına güçlük bulunması veya şüpheli sayısının çokluğuna göre, Cumhuriyet savcısı gözaltı süresini her defasına 1 günü geçmemek üzere 3 gün süre ile uzatır ve toplamda 4 gün gözaltında kalınabilir.  

Kişi hakkında verilen gözaltı kararına karşı itiraz edilebilir. Gözaltına alma veya gözaltı süresinin uzatılmasına ilişkin Cumhuriyet savcısının kararına karşı yakalanan kişi, müdafi (avukatı), yasal temsilcisi, eşi veya 1. ya da 2. derece kan hısımı sulh ceza hakimine başvuru yapabilir.

Delillerin Toplanması

Delillerin toplanması, soruşturma konusu olayla ilgili gerçeklerin ortaya çıkartılması için kanıtların elde edilmesi sürecidir. Deliller toplanırken şüphelinin sadece aleyhine hususlar değil lehine olan hususların da toplanması gerektiğine dikkat edilmesi gerekir.

Hukuka aykırı delil, delillerin toplanırken kanunlarda belirtilen usullere uyulmamasıdır. Dolayısıyla kanunlardaki düzenlemelere aykırı işlemler sonucunda elde edilen deliller, hukuka aykırı delil olarak kabul edilir. Hukuka aykırı elde edilen deliller ise ispat aracı olarak kullanılamaz.

Örneğin kolluğun arama kararı olmadan konuta yaptığı arama sonucunda bulunan deliller hukuka aykırı delil olarak kabul edilir ve yargılamada dikkate alınmaz. 

İfade ve Sorgu

İfade alma, şüphelinin kolluk görevlisi ya da Cumhuriyet savcısı tarafından soruşturma konusu suçla ilgili olarak dinlenmesidir. Sorgu ise şüpheli veya sanığın hakim ya da mahkeme tarafından soruşturma veya kovuşturma konusu suçla ilgili olarak dinlenmesidir.

İfade alma veya sorguya çekme işlemlerine başlamadan önce ilk olarak aşağıda belirtilen hususlar usulen yerine getirilir.

  • İfadeye veya sorguya çağrılan kişinin kimlik tespitinin yapılıp kişisel ve ekonomik durumu sorulur,
  • İfadeye veya sorguya çağrılan kişiye yöneltilen suç isnadı hakkında bilgi verilir,
  • İfadeye veya sorguya çağrılan kişinin avukat tutma hakkının olduğu hatırlatılır,
  • İfadeye veya sorguya çağrılan kişinin, kendisine yöneltilen suç hakkında açıklama yapmama (susma) hakkının olduğu hatırlatılır,
  • İfadeye veya sorguya çağrılan kişinin delil gösterme ve bu delillerin toplanmasını isteme hakkının olduğu hatırlatılır.

Şüpheli veya sanığın ifadelerinin onun özgür iradesine dayanması gerekir. Bu itibarla, ifadeye veya sorguya çağrılan kişiye kötü davranılması; fiziksel ya da psikolojik baskı yapılması yasaklanmıştır. Bu şekilde elde edilen ifadelere sonradan rıza gösterilse bile delil olarak değerlendirilemez.  

Cebir suçundan dolayı ifade verecek ya da sorgulanacak kişilerin dikkat etmesi gereken birçok husus bulunmaktadır. İfadesine başvurulan kişilerin beyanları ileride aleyhine delil olarak kullanılabilmektedir. Dolayısıyla cebirden ifadeye çağrılan veya sorgusu yapılan kişilerin uzman ceza avukatlarından hukuki yardım almalarında büyük yarar vardır.

Uzlaşma

Uzlaşma, fail ile mağdurun yasal şartlar altında anlaşması nedeniyle ceza yargılamasının askıya alınması veya tamamen kaldırılmasıdır. Uzlaşma her suç tipi için uygulanabilen bir kurum değildir. Cebir suçunda uzlaşma hükümleri uygulanmamaktadır.

Adli Kontrol

Adli kontrol, tutuklama nedenlerinin bulunduğu hallerde, şüpheli veya sanığın tutuklanması yerine belirli yükümlülüklere tabi tutulmasıdır. Dolayısıyla adli kontrol ile beklenen amaçların karşılanabilmesi halinde tutuklama kararı verilmez. 

Adli kontrol hükümleri, cebir suçunun şüphelileri için de uygulanabilir. Adli kontrol ile kişiler aşağıda gösterilen bir veya birden fazla yükümlülüğe tabi olmaktadır.

  • Yurt dışına çıkış yasağı,
  • Hakimin belirlediği yerlere belirtilen süreler içinde düzenli olarak başvurmak,
  • Cumhuriyet savcısının isteği ve hakimin belirlediği bir güvence tutarını yatırmak,
  • Silah bulundurmamak, taşıyamamak, gerekirse silahlı adli emanete teslim etmek,
  • Cumhuriyet savcısının istemi üzerine hakimin belirlediği parayı mağdurun haklarını güvence altına almak için ayni veya kişisel güvenceye bağlamak,
  • Ev hapsi,
  • Belirli bir yerleşim bölgesinden ayrılmamak,
  • Belirlenen yer ya da bölgelere gidilmemektir.

Cebir suçunda adli kontrol süresi, en fazla 2 senedir. Fakat zorunlu durumlarda bu süre 1 sene daha uzatılabilir.  

Adli kontrol kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilir. İtiraz, kararın yüze karşı okunmasından veya tebliğ edilmişse tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde yapılmaktadır. İtirazın yapılacağı yetkili mercii, adli kontrol kararı veren makamdır.

Tutukluluk

Tutukluluk, kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin ve delilleri karartma şüphesinin bulunması halinde, mahkeme kararı ile şüphelinin özgürlüğünün geçici olarak kısıtlanmasıdır.

Cebir suçunun basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek bir yaralama ile işlenmesi halinde tutuklama kararı verilemez. Bunun dışındaki cebir suçlarında yukarıda belirtilen şartların sağlanması halinde tutuklama kararının verilmesi mümkündür. 

Tutuklama kararına karşı itiraz yoluna gidilebilir. Tutukluluğa itiraz, sanığın veya şüphelinin tutuklandığı günden itibaren 7 gündür. Gün hesaplaması yapılırken şüpheli veya sanığın tutuklandığı gün sayılmadan hesaplama yapılır. Tutuklanan kişi, tutuklunun avukatı, yasal temsilcileri (anne, baba veya varsa yasal temsilcileri) ve tutuklunun eşi; tutuklama kararına itiraz edebilir. 

Cebir Suçunda Soruşturma Sonucu Verilebilecek Kararlar

Cebir suçunda soruşturma sonucunda  verilebilecek kararlar şunlardır:

  • Soruşturmaya yer olmadığı kararı (SYOK)
  • Kovuşturmaya yer olmadığı kararı (KYOK)
  • İddianamenin düzenlenmesi

Soruşturmaya Yer Olmadığı Kararı (SYOK)

Soruşturmaya yer olmadığı kararı, ihbar veya şikayet konusu fiilin cebir suçunu oluşturmadığının herhangi bir araştırma yapılmasını gerektirmeden anlaşılması ya da yapılan ihbar veya şikayetin soyut ve genel nitelikte olması halinde verilir.

İhbarda veya şikayette bulunan kişiler, soruşturmaya yer olmadığına dair karara itiraz edebilir. Soruşturmaya yer olmadığına dair kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren 15 gün içinde, bu kararı veren Cumhuriyet savcısının yargı çevresindeki sulh ceza hakimliğine itiraz edebilir.

Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı (KYOK)

Kovuşturmaya yer olmadığı kararı, soruşturma sonucunda kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması halinde verilmektedir.

Kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildikten sonra kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak yeni delil bulunmadıkça ve bu konuda sulh ceza hakimliği tarafından bir karar verilmedikçe kamu davası açılamaz. 

Cumhuriyet savcısının verdiği kovuşturmaya yer olmadığı kararına karşı suçtan zarar gören, kararın kendisine tebliğinden tarihten itibaren 15 gün içerisinde bu kararı veren savcının yargı çevresinde bulunduğu sulh ceza hakimliğine itiraz edebilir.

İddianamenin Düzenlenmesi 

Soruşturma aşamasının sonunda Cumhuriyet savcısı, söz konusu suç hakkında kovuşturma yapılmasını gerekli kılacak yeterli delile ulaşması halinde iddianame düzenler. Düzenlenen iddianamenin mahkeme tarafından kabul edilmesi halinde ise kamu davası açılarak soruşturma aşaması sona erip kovuşturma evresi başlar.

Cebir Suçunun Savunması

Cebir suçunun savunması, iddia makamı olan Cumhuriyet savcısının iddialarını çürütmek için yapılır. Cebir suçundan yargılanan kişiler savunmasını, kendilerine isnat edilen bütün iddiaları kapsayacak şekilde yapmalıdır. Savunmalara örnek olarak aşağıdaki hususlar verilebilir:

  • Mağdurun kendi rızasıyla hareket ettiği,
  • Fiilin basit bir fiziksel temas olduğu mağdurun bir yere gitmesi ya da kalması için zorlanmadığı
  • Usule aykırı işlemlerin yapıldığı,
  • Delillerin suçu ispatlamak için yeterli olmadığı,
  • Hukuka aykırı delillerin bulunduğu ve bunların karar verilirken dikkate alınmaması gerektiği,
  • Suçun vasfının yanlış değerlendirildiği,
  • Suçun unsurlarının yanlış değerlendirildiği,
  • Cezayı indiren veya tamamen kaldıran nedenlerin bulunduğu, ileri sürülebilir.

Ceza yargılamasında savunmanın etkili ve doğru yapılmasının büyük önemi bulunmaktadır. Savunmanın doğru temellere dayandırılması ve somut belgelerle desteklenmesi gerekmektedir. Dolayısıyla cebirden yargılanan kişilerin hak kayıpları yaşamaması için uzman ceza avukatlarından hukuki yardım almalarında fayda vardır.

Cebir Suçunda Ceza Yargılaması Aşaması

Cebir suçunda ceza yargılaması aşaması, iddianamenin kabul edilmesiyle başlar. Mahkeme iddianameyi kabul ettikten sonra duruşma günü belirlemekte ve duruşmada hazır bulunması gereken kişileri çağırmaktadır. Ceza yargılaması aşaması aşağıda belirtilen 4 evreden oluşur.

  • Duruşma hazırlığı,
  • Duruşma,
  • Karar.

Duruşma hazırlığı evresi, ceza yargılaması aşamasının ilkini oluşturur. Bu evrede duruşmada kimlerin dinleneceği, hangi delillerin inceleneceği ve yargılamanın işleyişi hakkında karar verilir. Duruşma hazırlığı evresinde, kamu davası açılmış olur. Mahkeme bu evrede duruşma gününü belirler ve duruşmada hazır olması gereken kişileri çağırır.

Duruşma evresi, duruşma hazırlığı evresinde belirlenen günde delillerin ortaya konup tartışıldığı, maddi gerçeğe ulaşılmaya çalışıldığı ve son sözün sanığa verildiği evredir. Duruşma düzenlenmesinin amacı, delillerin tartışılması ve bunun sonucunda yargılanan kişinin suçlu ya da masum olup olmadığı konusunda hakimde kanaat oluşmasının sağlanmasıdır. 

Karar evresinde mahkeme, iddianamede belirtilen davranışla ilgili olarak, sanığa konu hakkında son beyanını sorup bir karar vermektedir. Mahkeme suçu konu alan iddianamede gösterilen fiil ve kişi ile bağlıdır. Dolayısıyla iddianame hangi sanık ve fiilden dolayı düzenlenmişse hüküm de ona göre kurulacaktır. 

Cebir Suçunda Zamanaşımı

Cebir suçunun basit halinde dava zamanaşımı, TCK 66’ya göre 8 sene; ceza zamanaşımı ise TCK 68’e göre 10 senedir. 

Dava zamanaşımı, suçun işlenildiği tarihten itibaren başlamaktadır. Ceza zamanaşımı ise hükmün kesinleştiği veya infazın herhangi bir nedenle kesintiye uğradığı tarihten itibaren hesaplanır.

Dava zamanaşımı sürelerinin geçmesi halinde ceza davasının düşmesine karar verilir. Ceza zamanaşımı süresinin geçmesi durumunda ise hükmedilen ceza infaz edilemez. 

Cebir Suçunda Mahkemenin Verebileceği Kararlar

Cebir suçunda mahkemenin verebileceği kararlar aşağıda listelenmiştir. 

  • Beraat,
  • Ceza verilmesine yer olmadığı kararı (CYOK),
  • Mahkumiyet,
  • Adli para cezasına çevirme,
  • Hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB),
  • Cezanın ertelenmesi,
  • Davanın düşmesi.

Beraat

Beraat kararı, ceza davası sonucunda sanık hakkında cezaya hükmedilmemesi ve sanığın aklanması sonucunu doğuran bir karardır. Beraat kararı aşağıda belirtilen durumlardan birinin söz konusu olması halinde verilir. 

  • Fiilin kanunlarda suç olarak tanımlanmadığı
  • Sanığın suçu işlemediğinin sabit olduğu,
  • Suçta failin kastının ya da taksirinin bulunmadığı,
  • Suçun sanığın işlemesine rağmen, olayda bir hukuka uygunluk nedeninin bulunduğu,
  • Yüklenen suçu sanığın işlediğinin sabit olmadığı, hallerde beraat kararı verilmektedir.

Beraat kararının gerekçesinde, yukarıda belirtilen durumlardan hangisine dayanıldığı gösterilmelidir. Aksi takdirde gerekçeli karar yetersiz olarak kabul edilmekte ve bu konu bozma nedeni olmaktadır. 

Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı (CYOK)

Ceza verilmesine yer olmadığı kararı, işlenen fiilin suç oluşturmadığı ya da suçla bağlantılı olmasına rağmen faile ceza yaptırımının uygulanmasının mümkün olmadığını belirten karardır.

Ceza verilmesine yer olmadığı kararı CMK’da iki şekilde düzenlenmiştir. Kişinin kusurunun bulunmaması nedeniyle ceza verilmesine yer olmadığı kararı ve ceza verilememesi nedeniyle ceza verilmesine yer olmadığı kararıdır.  

Cebir suçunun işlenmiş olmasına rağmen sanığın; yaşının küçük olduğu, akıl hastası olduğu, kusurunu ortadan kaldıran hataya düştüğü hallerde ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilmektedir.

Mahkumiyet

Yapılan yargılamanın sonucunda, cebir suçunu işlediği mahkemece sabit bulunan sanığa mahkumiyet kararı verilir. Mahkumiyet kararı ile birlikte TCK’da belirtilen cezalardan biri uygulanır. Bunlar ise hapis cezası veya adli para cezasıdır.   

Herhangi bir suçtan mahkumiyeti bulunan kişilerin, belirli süreler içinde yeniden suç işlemesi halinde tekerrür hükümleri uygulanmaktadır. Bu noktada, verilecek cezada artırıma gidilmesi söz konusu olacaktır.

Sanığın yargılama sürecindeki hal ve davranışları, sicili, sosyal ilişkileri gibi durumlar göz önünde bulundurularak verilecek cezada iyi hal indirimine gidilmesi de mümkündür. Verilecek cezada, 1/6 oranındaki iyi hal indiriminin uygulanması mahkemenin takdirindedir.

Adli Para Cezasına Çevirme

Hapis cezasını adli para cezasına çevirme, kasten işlenen suçlarda verilen 1 yıl ve altındaki hapis cezalarının adli para cezasına çevrilmesidir. Cebir suçundan sanığa verilen cezanın 1 yılın altında kalması halinde, hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi, mahkemenin takdiriyle mümkündür.

Adli para cezasında her bir günün karşılığı en az 20 TL, en fazla ise 100 TL olarak mahkeme tarafından belirlenir. Cebir suçundan verilen hapis cezasının 1 yıl veya altında olması halinde, bu hapis cezası adli para cezasına çevrilebilir. Mahkeme, ücreti belirlemede, sanığın sosyoekonomik durumunu göz önünde bulundurmaktadır.

Mahkeme, adli para cezasının kesin tutarını belirlerken ödeme planına ilişkin değerlendirme de yapmaktadır. Bu noktada, belirlenen adli para cezasının 1 yıl içinde tek seferde yahut 2 sene içinde taksitlerle ödenmesine hükmedilebilmektedir.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB)

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, yargılamada sanığa verilen ceza mahkumiyeti kararının sanık hakkında bir hukuki sonuç doğurmamasıdır. Cebir suçun ilişkin verilen cezanın 2 yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası olması halinde, sanık hakkında HAGB kararının verilmesi mümkündür.  

HAGB kararının verilebilmesi için, sanığın önceden kasten işlenen bir suçtan mahkum olmaması gerekir. Ayrıca HAGB kararının verilmesi halinde sanık 5 yıl süre ile denetime tabi tutulur. Bu süre içinde kasten yeni bir suç işlenirse ya da mahkemenin belirlediği yükümlülüklere aykırı davranılırsa hüküm açıklanır. 

Sanığın, belirlenen süre boyunca yükümlülüklere uygun davranması ve yeniden suç işlememesi halinde hüküm açıklanmaz ve belirlenen ceza infaz edilmiş sayılır.

Cezanın Ertelenmesi

Cezanın ertelenmesi, mahkemenin belirlediği 2 yıl veya daha az süreli hapis cezasından şartlı olarak vazgeçilmesidir. Cebir suçundan verilen hapis cezasının 2 yıl veya daha az olması halinde cezanın ertelenmesi mümkündür. 

Cezanın ertelenmesi kararının verilebilmesi için kişinin; önceden kasıtlı bir suçtan dolayı 3 ayda fazla hapis cezasına mahkum edilmemesi gerekir. Ayrıca yargılama sürecinde sanığın pişmanlık göstermesi dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaat oluşmalıdır.

Hapis cezasının ertelenmesi en az 1, en fazla ise 3 senedir. Fakat bu sürenin alt miktarı mahkum edilen ceza süresinden az olamaz. Mahkeme, 1-3 yıl arasındaki denetim süresinde sanığın yerine getirmesi için bazı yükümlülükler belirler. Bu yükümlülükler sanığın kişisel durumuna göre; bir meslek yahut sanat eğitimine katılma, bir kurumda ücretli görev icra etme vb. yükümlülüklerdir.

Belirlenen süre boyunca, belirlenen yükümlülüklere uyulması halinde ceza infaz edilmiş sayılmaktadır.

Davanın Düşmesi

Davanın düşmesi, ceza davasının çözülemeyecek türden olduğu ve çözülmesinde hukuki bir yararın olmadığını açıklayan karardır. Davanın düşmesi şu hallerde verilmektedir.

  • TCK’da düzenlenen düşme nedenlerinin bulunması,
  • Kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması.

Düşme nedenlerine sanığın ölümü, genel af veya dava zamanaşımı örnek olarak verilebilir. 

Cebir Suçunda İstinaf ve Yargıtay Süreci

Asliye veya ağır ceza mahkemesinin cebir suçuna ilişkin verdiği karara karşı bölge adliye mahkemesine istinaf yoluna gidilebilir. İstinaf başvurusu, ilk derece mahkemesinin kararının açıklanmasından itibaren 7 gün içinde yapılmalıdır. Başvurular kararı veren ilk derece mahkemesine, dilekçe yahut sözlü beyan ile yapılmaktadır.

Temyiz, bölge adliye mahkemesinin bozma dışındaki kararları için başvurulan kanun yoludur. Cebir suçunda Yargıtay’a başvuruda bulunabilmesi için 5 yıl üzerinde hapis cezasının verilmiş olması gerekmektedir. Yargıtay’a temyiz başvurusu, hükmün açıklanmasından itibaren 15 gün içerisinde yapılmaktadır.

Sonuç

Cebir suçu, soruşturma ve yargılama aşamalarında hukuki bilgi gerekmektedir. Ayrıca bu hukuki bilgi ve birikimi her bir somut olaya ve koşullara en iyi şekilde uyarlanmalıdır. Özellikle bu suçtan yargılanan kişiler savunmalarını etkili ve doğru şekilde yapmalıdır. Aksi halde bu kişilerin hapis cezası ile karşılaşmaları mümkündür. Bu tür olumsuzluklar yaşamamak için ise uzman ceza avukatlarından hukuki yardım almakta büyük fayda vardır.