babalık davası

Babalık Davası

Babalık Davası Nedir?

Çeşitli nedenlere bağlı olarak bir çocuk ile anne – baba arasındaki soybağı ilişkisi gerçeğe uygun olarak kurulmamış olabilir. Resmi kayıtlarda kişinin gerçek anne – babası yerine başka kimselerin bilgileri yer alıyor olabilir yahut anne – baba ile ilgili bir kayıt yer almıyor olabilir.

Anne ile ilgili bu şekilde gerçek duruma aykırı bir kaydın yer alıyor olması durumunda nüfus kaydının düzeltilmesi davası niteliğinde bir nüfus davası açılmalıdır. Ancak nüfus kaydının düzeltilmesi davasının baba için açılamayacağı kabul edilmektedir. İşte burada açılması gereken dava babalık davasıdır.

Babalık davası, Türk Medeni Kanunu m. 301 vd. hükmünde “babalık hükmü” başlığı altında düzenlenen çocuk ile baba arasında soybağının kurulmasını konu edinen inşai bir davadır. Bununla beraber nafaka, velayet, soyadı, tazminat gibi fer’i nitelikteki bazı meseleler de bu davanın konusunu oluşturabilir.

Aşağıda konunun daha iyi anlaşılabilmesi için bir infografikle konuyu açalım.

babalık davası infografik

Yazımızda babalık davasının sebepleri, sonuçları, şartları, yargılama usulu ve diğer önemli noktalarını açıkladık. Konunun önemli sonuçları olması ve karmaşık yapısı dolayısıyla yazının sırasına göre okunmasını tavsiye ederiz.

Babalık Karinesi Nedir – Çocuğun Tanınması Nedir – Soybağı Nedir?

Babalık davası ile ilgili önemli açıklamalardan önce soybağına ilişkin temel bazı kavramlara kısaca değinmemizde yarar vardır. Bu dava türünün bu tanımlamalar ile birlikte ele alınması daha sağlıklı bir yaklaşım olacaktır.

Soybağı : Soybağının eski kanundaki ve genellikle halk arasındaki karşılığı “nesep”tir. Ana – baba ile çocuk arasındaki soy bağını ifade eder. Hukuk düzeni içerisinde soybağının kurulması ve sona ermesine yönelik çeşitli hukuki yollar mevcuttur. Yazımızın konusu bu yollardan biri olan babalık davasıdır.

Çocuğun Tanınması : Babanın tek taraflı bir işlem ile evlilik birliği dışında doğan çocuğun babası olduğunu beyan etmesidir. Bu beyan nüfus müdürlüğüne başvuru ile, mahkemede dava yolu ile veya vasiyetname ile yapılabilir. Çocuk ile baba arasında kurulacak soybağı işleminin baba tarafından yapılanı tanımadır.

Babalık Karinesi : Evlilik birliği içerisinde doğan çocuğun babası karine olarak koca kabul edilir. Bununla beraber boşanmadan itibaren geçen 300 günlük süre içerisinde doğan çocuğun babası da söz konusu eski koca olarak kabul edilir. Ancak bu kuralların “karine” olmasının özelliği gereği aksinin ispatı mümkündür. İşte bu da soybağının reddi ile mümkündür. Ayrıca babalık davasında davalı erkeğin, çocuğun doğum tarihinden önceki 300 güne kadarki süre ile 180 güne kadarki süre arasında anne ile cinsi münasebette bulunmuş olması babalığa karine olarak kabul edilecektir. Bununla beraber bu sürelere bağlı kalmaksızın gebe kalma zamanında ana ile erkeğin cinsel ilişkide bulunduğunun ispatı da babalık bakımından karine teşkil eder. Ancak belirttiğimiz üzere bu karinelerin ispatı mümkündür. Örneğin erkeğin, çocuk yapma yeteneğinden yoksun olduğunu ispatlaması durumunda bu karine çürütülmüş olur.

Babalık Davasını Kimler Açabilir?

Türk Medeni Kanunu 301. maddesi açıkça dava açma hakkının yalnızca anne ve çocukta olduğunu hükme bağlamıştır. Babalık davasında, tanımanın iptalinin aksine Cumhuriyet savcısı dava açma hakkına sahip değildir. Burada her ne kadar “anne ve çocuk” ifadesi kullanılmış olsa da buradan “anne veya çocuk” sonucu çıkarılmalıdır. Uygulamada bu davayı ya anne açmaktadır ya da çocuk. Yahut her ikisi birlikte.

Süreler bakımından aşağıda ayrıntılarına değineceğiz ancak şunu belirtmekte fayda var, önceden bu davayı çocuk reşit olduktan sonra 1 yıl içerisinde açmak zorunda idi. Ancak bu süre Anayasa Mahkemesi’nin 27/10/2011 tarihli ve E. 2010/71, K.: 2011/143 sayılı Kararı ile iptal edilmiş durumdadır. Dolayısı ile çocuk babalık davasını zaman sınırı olmadan istediği zaman açabilmektedir. Bu nedenle miras ve sair hakların alınması bakımından davanın açılması mümkün hale gelmiştir. Anne ise bu davayı her halükarda kendisi açacaktır. Babalık davasında çocuğa atanacak kayyım ile ilgili ayrıntılı bilgiye aşağıda değineceğiz.

Yargıtay genel olarak çocuğun ölümünden sonra bu davanın mirasçıları tarafından açılamayacağına hükmetmektedir. Ancak açılan dava sırasında ölen çocuğun mirasçılarının davaya devam edebileceği kabul edilmektedir. Çünkü babalık davası konusuz kalacak bir dava değil, gerçeğin ortaya çıkmasını konu edinen bir davadır.

Dava açma hakkına sahip olan kişinin babalık davası açılmazdan önce bu hakkından feragat etme gibi bir imkanı yoktur. Bu tarz bir feragat geçersiz kabul edilecek ve mahkemece nazara alınmayacaktır.

Babalık Davası Kime Karşı Açılır?

Babalık davası açma hakkı olan kişilerin düzenlendiği 301. maddesinde husumetin kime yöneltileceği de hükme bağlanmıştır. Buna göre bu dava türünde davalı ancak baba olabilir. Eğer baba hayatta değilse onun mirasçılarına karşı açmak mümkündür. Babanın temyiz kudretine sahip olmaması, babalık davasında davalı olmasının önünde bir engel değildir. Bu durumda davada temsil görevini yasal temsilci yerine getirir.

Babanın hayatta olmaması halinde babalık davasının yöneltileceği kişiler olan mirasçılar, atanmış ve yasal mirasçıların tamamıdır. Bununla beraber mirasçı sayısı birden fazla ise bunların tamamı zorunlu olarak davalı olur. Ancak mirastan bir şekilde hak kazanamayan kişiler bu davalılar arasında yer almaz.

Miras hukuku kuralları çerçevesinde ölenin hiç mirasçısının bulunmadığı durumlarda Devlet bu kişiye mirasçı olur. Buna göre eğer babanın mirasçısı yoksa babalık davasının hazineye karşı açılabileceği kabul edilmektedir.

Dava açma hakkına sahip olan kişilerin yanında bir de davanın kendisine ihbar edileceği kişiler vardır. Bunlar da gene TMK m.301’in devamında belirtilmiştir. Buna göre, anne ve çocuk tarafından açılan babalık davası Cumhuriyet savcısı ile hazineye bildirilecektir. Gene dava anne tarafından açılmışsa çocuğa atanan kayyıma bu dava bildirilecektir. Kayyım tarafından açılan babalık davası ise anneye ihbar edilecektir. Bu bildirimlerin yapılmaması, Yargıtay kararlarında bir bozma nedeni olarak yer almıştır.

Her ne kadar bu ihbar hükümleri kanunda yer almışsa da Cumhuriyet savcısının davaya katılma zorunluluğu yoktur. Ayrıca hazinenin, mahkeme kararını kanun yollarına taşıyabilmesi (istinaf – temyiz) için kendisine gelen ihbar üzerine davaya katılma talebinde bulunması gerekir.

Babalık Davası Şartları

Babalık davası şartları önem taşır, çünkü bu şartlara uyulmaksızın açılan davalar usulden veya esastan reddolunur. Bu şartları şu şekilde sıralayabiliriz:

  • Babalık davasının kabul edilebilmesi için bu davayı açmaya yetkisi olan kişilerce açılmış olmalı ve davalı olarak da TMK m. 301 hükmünde belirlenen kişiler gösterilmelidir. Yani yukarıda ayrıntılı olarak değindiğimiz kurallar çerçevesinde dava açmaya yetkili kişiler tarafından husumet babaya veya mirasçılarına yöneltilmelidir.
  • Babalık davası hak düşürücü süre içerisinde açılmalıdır. Burada önem arzeden bir husus şudur ki; babalık davası zamanaşımı süresine değil hak düşürücü süreye tabidir. Aşağıda sürelerin ayrıntılarına ayrıca değineceğiz.
  • Gene aşağıda ayrıntılı olarak açıklayacağımız üzere görevli ve yetkili mahkemede açılmalıdır. Yani taraflardan birisinin yerleşim yeri ile mahkemesi seçilerek babalık hükmü kurulması talebini içeren babalık davası dilekçesi mahkemeye verilmelidir.
  • Babalık davası şartlarından bir diğeri de çocuk ile başka bir erkek arasında herhangi bir şekilde kurulmuş soybağı ilişkisinin bulunmamasıdır. Gerek tanıma ile gerek karine ile yahut başka bir babalık davası ile olsun farketmeksizin çocuğun hiçbir erkeğe soybağının bulunmaması gerekir. Aksi halde açılacak dava reddedilir. Aynı şekilde başka bir erkek tarafından evlat edinilen çocuğun da bu evlatlık ilişkisi sonlanmadan babalık davası açamayacağı kabul edilmektedir.
  • Ananın gebe kaldığı dönemde iffetsiz hayat yaşıyor olması eski Medeni Kanun döneminde babalık davasının bir şartı idi. Ancak Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildikten sonra artık bu davanın şartları arasında yer almamaktadır.
  • Çocuk doğduğu zaman babanın evli olmaması, eski Medeni Kanun döneminde babalık davası açma şartları arasında yer alırken Anayasa Mahkemesi bu hükmü iptal etmiş ve yeni Türk Medeni Kanunu düzenlemelerinde böyle bir şart yer almamıştır. Yani babalık davası açılacağı zaman çocuğun doğumu anında baba evli miydi değil miydi şeklinde bir araştırma yapılmaz.

Babalık Davası Nasıl Açılır?

Babalık davası hak düşürücü süre aşılmadan, görevli ve yetkili mahkemeye verilecek dava dilekçesi ile açılır. Bu dilekçede davacı ve davalıya ilişkin ad, soyad ve adres bilgileri yer almalıdır. Nafaka, tazminat, velayet konularına ilişkin talepler varsa belirtilmelidir. En önemlisi davanın konusu olarak babalık hükmü kurulması belirtilmelidir.

ÖNEMLİ!: Ancak bu dava için bir avukatın hukuki yardımına başvurmakta fayda vardır. Zira her somut olaya göre ayrı bir gidişat tespit edilmeli ve ona göre açıklama ve istemde bulunulmalıdır. Bu kapsamda internette dolaşan babalık davası dilekçe örneği şeklindeki taslak metinlere itibar edilmemelidir. Bu taslak metinler telafisi güç bir duruma sebebiyet verebilir ve vermektedir. Benzer şekilde arzuhalciye yazdırılan dilekçeler de çoğu zaman usul ve esasa yönelik büyük hata ve ihmaller içermektedir ve davanın reddi durumunda babalık hükmü ve buna bağlı faydalar elde edilemeyecektir.

Babalık Davasında Çocuğa Kayyım Atama

Küçük için babalık davası açılacağı zaman mahkemece belirlenecek bir kayyım davayı takip edecektir. Çocuğun dava için kayyım ihtiyacı 18 yaşından öncesi içindir. 18 yaşını geçen çocuk için kayyım atanamayacağı gibi ergin olması dolayısıyla kendisi bu davayı açabilecektir. Ayrıca çocuk ergin olmazdan önce açılan babalık davası devam ederken ergin olursa dava artık çocuğa ihbar edilmek durumundadır.

Eğer babalık davası yalnızca anne tarafından açılmış ise davanın çocuk açısından da devam edip sonuç doğurması için çocuğa yalnızca kayyım atanmış olması yeterli değildir. Kayyımın HMK anlamında usule uygun olarak davaya katılma talebinde bulunması ile birlikte ayrıca davayı takip etmesi gerekir. Eğer kayyım bunu yapmayarak davayı takip etmezse babalık davası çocuk açısından devam etmez.

Çocuk için atanacak olan kayyım, çocuğun annesi olamayacağı gibi çocuk ile menfaatleri uyuşmayan birisi de olamaz. Vesayet makamınca belirlenen kayyım, babalık davasında feragat hakkına sahip olmadığı gibi vesayet makamının izni olmadıkça davada sulh yoluna gidemez.

Babalık Davası Ne Kadar Sürer?

Soybağı davalarının ve dolayısıyla babalık davasının ne kadar sürede sonuçlanacağına ilişkin net bir cevap vermek mümkün değildir. Babalık davası ne kadar sürer sorusuna verilecek yanıt her somut olay için farklılık gösterebilir. İlgili mahkemenin yoğunluğu, adli tıp kurumunca yapılacak testler yahut diğer kurumlardan alınacak deliller, taraflara ulaşılabilmesi, yabancılık unsuru bulunması, uyuşmazlığın kapsamı, sürecin avukat yardımı ile takip ediliyor olması vb. birçok unsur babalık davası süresi için artırıcı veya azaltıcı etkiye sahip olabilir. Ancak avukatla açılacak davada işlemlerin çok daha hızlı yürüyebileceğini söyleyebiliriz.

Babalık Davasının Anne Bakımından Sonuçları

Babalık davasının ana açısından sonuçları olduğu gibi çocuk açısından da sonuçları vardır. Bunlara ayrı ayrı değineceğiz. Öncelikle ana açısından sonuçlara değinecek olursak;

Türk Medeni Kanunu m. 304 hükmü ana açısından davanın mali sonuçlarını düzenlemiştir. Buna göre babalık hükmü kurulmasını talep eden ananın ayrıca talep hakları şu şekilde sıralanabilir:

  • Öncelikle doğum dolayısıyla yapılan doğum harcamaları istenebilir
  • Ardından ana, doğum tarihinin öncesi ve sonrasını kapsayacak şekilde 6’şar haftalık geçimi ile ilgili harcamaları isteyebilir
  • Gebelik ve doğum dolayısıyla yapılan diğer harcamalar istenebilir.

Bu sayılan mali kalemler, çocuk ölü doğmuş olsa bile anaya ödenmek durumundadır. Ancak anaya yapılan sosyal güvenlik ödemeleri veya üçüncü kişilerce yapılan ödemeler hakkaniyet ölçüsünde bu saydıklarımızdan düşülür.

Ananın babalık davasında babaya yönelteceği talepler bu tazminat kalemleri ile sınırlıdır. Bunun haricinde nafaka talebi gibi bir talepte bulunması mümkün değildir. Ayrıca burada bahsettiğimiz tazminat maddi tazminatı ifade eder. Ana, babalık davasında manevi tazminat talebinde bulunamaz.

Bununla beraber anne, her ne kadar babalık davasında manevi tazminat talep edemiyor olsa da genel hükümler çerçevesinde manevi zarar davası açabilir. Ayrıca babalık davasında talep edilecek maddi tazminat, yukarıda saydığımız zararlardan ibarettir. Anne eğer bunun haricinde bir maddi zarara uğramışsa bunu da manevi tazminatta olduğu gibi borçlar hukuku genel hükümler kapsamında ayrı bir dava ile talep edebilir. Bu, ayrı bir davanın konusudur.

Babalık Davasının Baba ve Çocuk Açısından Sonuçları

En temelde soybağı ilişkisi kurulmuş olacaktır. Babalık davasının asıl konusu da zaten budur. Bunun haricinde tazminat, nafaka talebi vb. ikincil konulardandır. Bununla beraber babalık hükmü kurulduktan sonra çocuğun velayetinin kimde kalacağı meselesi hükme bağlanır. TMK m. 337 hükmü gereğince velayet anneye verilecektir. Ancak annenin 18 yaşından küçük olması, kısıtlanmış olması, hayatta olmaması veya velayet hakkı mahkeme kararı ile elinden alınmış olması halinde çocuğun yasal temsilcisi olarak bir vasi belirlenir yahut velayet hakkı babaya verilir.

Babalık davası davacı lehine sonuçlandığı takdirde yenilik doğuran bir hak kazanılmış olacaktır. Mahkemenin verdiği babalık hükmü ile birlikte çocuk ile baba arasındaki soybağı sanki doğum anından itibaren kurulmuş gibi geçmişe etkili olarak sonuç doğar.

Bu şekilde baba ile çocuk arasında geçmişe etkili olarak doğan soybağı yenilik doğurucu özelliğe sahip olduğu gibi herkese karşı ileri sürülebilir güçtedir. Buna bağlı olarak çocuk eğer baba ölmüşse babaya sanki ölüm anında mirasçı olmuş gibi mirastan hak kazanır. Ancak çocuk geçmişe dönük nafaka talebinde bulunamaz.

Bununla beraber çocuk için nafakaya hükmedilecektir. Ancak çocuk için tazminat talebinde bulunulamaz. Yukarıda anne bakımından sonuçlar kısmında ise tam tersi idi. Anne için tazminat talebi söz konusu olabilirken nafaka talebi söz konusu olamıyordu. Çocuk için nafaka hükmü mahkemece re’sen verilir. Ancak talep edilmesinde de bir sakınca bulunmaz.

Nafaka ve tazminat talepleri yukarıda ayrıntılı değindiğimiz 304. madde haricinde mirasçılara yöneltilemez. Ancak baba bu taleplerin muhatabı olabilir. Babalık davası davalı lehine sonuçlandığı zaman diğer mirasçılar ile yakın akrabalık  kurulmuş olacağından, şartların sağlanması durumunda yardım nafakası talepli nafaka davası açmak mümkün olabilir.

Babalık Davasının Soyadı ve Mirasçılık Bakımından Sonuçları

Babalık davası sonucunda eski düzenlemeler çerçevesinde çocuk, ananın soyadını kullanmaya devam etmekteydi. Anayasa Mahkemesi tarafından ilgili hükmün iptal edilmesi ile birlikte artık çocuk babalık davasında lehine hüküm verilmesi durumunda isterse babasının soyadını taşıyabilir.

Bir çocuğun miras payının belirlenmesinde evlilik birliği içerisinde doğmuş olma ya da olmama önem taşımaz. Babalık davası sonucunda, hakkında soybağı kurulan çocuk babaya diğer çocukları gibi 1. zümre mirasçısı olur. Yani evlilik birliği içerisinde doğmuş kardeşler gibi eşit miras payına sahip olur.

Babalık Davasında DNA Testi ve Diğer İspat Araçları

Babalık davası, konusu bakımından soybağına ilişkin davalardandır. Türk Medeni Kanunu 284. madde hükmü soybağına ilişkin davalarda ve dolayısıyla babalık davasında yargılama ve ispat araçlarına dair hususları barındırmaktadır. Buna göre hakim, maddi vakıaları re’sen dikkate alarak araştırmasını yapar. Mahkemenin elde ettiği delilleri yahut tarafların getirdiği delilleri serbestçe değerlendirir.

Ayrıca babalık davasında soybağının belirlenmesine ilişkin gereken araştırma ve incelemelere taraflar veya üçüncü kişiler rıza göstermek durumundadır. Örneğin DNA testi yapılması gerekirse tarafların bu test için gereken işlemlere onay vermeleri gerekir.

Tabi burada tarafların sağlıkları açısından sıkıntılı ve riskli bir durum ortaya çıkarmayacak testlere rıza göstermek zorunludur. Eğer sağlık açısından riskli bir araştırma yapılmak isteniyorsa buna rıza gösterilmeyebilir. Ayrıca taraflar bu araştırma ve incelemelere (örneğin DNA testine) rıza göstermezse hakim somut olayın özelliklerine göre rıza göstermeyen tarafın aleyhine karar verebilir.

Bu hükmün haricinde babalık davasında esas ispat yükü doğal olarak davacıdadır. Davacı anne veya çocuk babalık ilişkisinin ispatına yönelik bir takım ispat vasıtaları sunmalıdır. DNA testi bu bakımdan en yarayışlı ispat yöntemleri arasında yer alır. Ancak DNA testi şart olmayıp başkaca delillere de dayanılabilir. Örneğin başta ayrıntısına değindiğimiz üzere TCK m. 302 hükmünde yer alan karineler bu bakımdan birer delil olabilir.

Davalı açısından da bir takım savunma mekanizmaları mevcuttur. Davalı baba, çocuk yapma olanağının bulunmadığını ispatlayarak babalık davasının reddini sağlayabilir. Yahut kendisinden başka birisinin baba olması ihtimalinin daha kuvvetli olduğu yönünde delil sunabilir.

Günümüz için konuşmak gerekirse bu karşılıklı ispat araçlarının değerlendirilmesi meselesi tıbbi imkanların gelişmesine bağlı olarak geri planda kalmıştır. Adli Tıp Kurumundan alınan basit bir DNA testi bütün tartışmaları geride bırakarak hükme esas teşkil edebilmektedir.

Ancak tıbbi bilgiler doğrultusunda, DNA testi de dahil olmak üzere bütün testlerin hiçbir zaman kesin sonuçlu olmaması dolayısıyla DNA testi gibi testlerin başkaca deliller ile desteklenmesi mahkemece genellikle aranmaktadır. Babanın ölmüş olması durumunda tıbbi testler babanın kabri açılarak oradan alınan örnekler üzerinden yapılabilecektir.

Babalık Davası Görevli ve Yetkili Mahkeme

4787 sayılı kanun uyarınca aile hukukuna ilişkin diğer uyuşmazlıklarda olduğu gibi babalık davasında da görevli mahkeme aile mahkemeleridir. Yani babalık hükmü kurulması talebi aile mahkemesine yöneltilecektir. Türkiye’de bazı bölgelerde genellikle nüfusun azlığı nedeniyle adliye teşkilatlanması içerisinde aile mahkemeleri kurulmamıştır. Böyle bir durumda babalık davası için görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir. Yani aile mahkemesi bulunmayan yerlerde aile mahkemesi sıfatı ile asliye hukuk mahkemesince görülecektir.

Babalık davası yukarıda ayrıntılı şekilde açıkladığımız üzere soybağına ilişkin bir davadır ve baba ile çocuk arasında kurulması istenen soybağını konu edinir. Uyuşmazlığa ilişkin uygulanacak kurallar Türk Medeni Kanunu düzenlemelerinde yer aldığı gibi yetkili mahkeme de burada gösterilmiştir. Buna göre soybağı uyuşmazlıklarına ilişkin davalar, taraflardan birisinin davanın açıldığı zamanki yerleşim yeri mahkemesinde yahut doğum esnasında tarafların yerleşim yeri mahkemesinde açılır.

Babalık Davası Zamanaşımı

Babalık davasında süre meselesi TMK m. 303. madde hükmünde yer almıştır.  Yukarıda ayrıntılı olarak bahsettiğimiz üzere babalık davasını açabilecek kişiler anne veya çocuk yahut çocuğa atanan kayyımdı. İşte dava açma hakkına sahip kişiler bakımından ayrı ayrı zamanaşımı süreleri söz konusudur.

Öncelikle babalık davasının çocuğun doğumundan önce yahut doğumundan sonra açılması mümkündür. Doğumdan önce davayı şüphesiz anne gebe iken açacaktır. Doğumdan sonra anne yahut çocuk bu davayı açabilir. İşte annenin bu davayı açabilmek için uyması gereken babalık davası açma süresi doğumdan itibaren 1 yıllık süredir. Doğum günü itibariyle 1 yılın geçmesiyle ananın babalık davası açma hakkı sona erer.

Çocuk için babalık davası açma süresi önceden 1 yıldı. Ancak bu süre Anayasa Mahkemesi’nin 27/10/2011 tarihli ve E. 2010/71, K.: 2011/143 sayılı Kararı ile bu durum iptal edilmiş durumdadır. Dolayısı ile çocuk babalık davasını zaman sınırı olmadan istediği zaman açabilmektedir.

Eğer bu süre haklı nedenler dolayısıyla aşılmışsa bu nedenin ortaya kalktığı tarihten itibaren 1 ay içerisinde açmak mümkündür. Yargıtay kararlarında; anaya evlilik vaadinde bulunulması, başka türlü kandırmacalar vb. durumlar haklı neden olarak karşımıza çıkmaktadır.

Babalık Davasında Avukatın Önemi

Yazımızda önemli ayrıntılarına değinmeye çalıştığımız babalık davası uygulamada gördüğümüz kadarıyla  süreler, davanın husumet sorunları vesaire durumlar nedeniyle problemli davalardandır. İlgili sürecin hızlı ve etkin sürdürülmesi bu nedenle büyük bir ihtiyaçtır. Bununla beraber sebepleri ve sonuçları bakımından önemli konuları içerir. Hukuki işleyiş bakımından hukuk bilgisi ihtiyacı hissedilecektir. Bu nedenlere bağlı olarak deneyim sahibi bir avukatın hukuki desteğine başvurmak her zaman kişinin yararına olacaktır.

Babalık Davası Masrafı ve Avukat Ücreti

Babalık davasında mahkeme veznesine dava harcı ve diğer giderlere ilişkin ödeme yapılmalıdır. Şahitlere ve diğer delillere bağlı olarak değişen bir harç söz konusu olacaktır. Ayrıca babalık davasında yukarıda bahsettiğimiz üzere re’sen araştırma ilkesi söz konusudur. Bu nedenle bir takım inceleme ve araştırma tarafların talep etmesine gerek kalmaksızın mahkemece yapılır. Buna bağlı olarak örneğin bazı tıbbi inceleme masrafları hazine tarafından ödenir. Babalık davasının fer’isi niteliğinde olan nafaka talebi için de ayrı bir harç ödenmesine gerek yoktur.

Avukat ücreti; müvekkil ile avukat arasında serbest şekilde kararlaştırılır. Buna yönelik tek sınırlama baronun her sene güncellediği avukatlık asgari ücret tarifesidir. Ancak bu ücret; davanın kapsamı, avukatın alacağı iş yükü, araştırma ve incelemelerin çeşitliliği vb. birçok unsur etki eder. Bu müvekkil ile avukat arasındaki anlaşmaya göre değişecektir.