Kefalet Sözleşmesi

Kefalet Sözleşmesi

Kefalet sözleşmesi, alacaklıya büyük bir güvence sağlayan, kefili bir takım yükümlülükler altına sokan bir sözleşmedir. Sözleşmenin kurulmasıyla kefil, borcun ödenmemesi halinde bu durumdan sorumlu olmayı üstlenmiş olur. 

Tabii ki bu sorumluluğun doğması için de ciddi şartlar vardır. Bunları kefalet sözleşmesi geçerlilik şartları diye adlandırıyoruz.

Yazımızda kefalet sözleşmesi nedir, kefalet sözleşmesi geçerlilik şartları nelerdir, eşin rızası aranır mı, kefillik hangi hallerde sona erer, ne zaman geçersiz olur gibi konu ile ilgili en çok merak edilenleri cevaplandırdık. Yazımızı dikkatle okumanızı öneririz.

Kefalet Sözleşmesi Nedir?

Borçlunun borcunu yerine getirmemesinden kefilin kişisel olarak sorumlu tutulduğu sözleşmeye kefalet sözleşmesi denir. Bu sözleşme ile alacaklı, borcu ödenmediği takdirde borcun yerine getirilmesi amacıyla kefile başvurma imkanına sahip olur. Tabii ki kefilliğin farklı türleri vardır. Hepsinin kendine özgü sonuçları vardır.

Alacaklı ile kefil arasında yapılan bu sözleşme sayesinde alacaklıya kişisel bir güvence sağlanır. Ancak unutulmamalıdır ki kefilin bu sözleşmenin tarafı olmak ile üstendiği sorumluluğu sınırsız değildir. Bu durumun ayrıntılarına yazımızın devamında yer vereceğiz. 

Kefalet sözleşmesine ilişkin düzenlemeler 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununda yer alır. Her kefalet sözleşmesinde tarafların durumlarına göre farklı hükümler yer alabilir. Sözleşmenin hazırlanmasında ve daha sonrasında herhangi bir hak kaybı yaşamamak için avukata sorarak hareket edilmesi önemlidir. 

Kefalet Sözleşmesi Geçerlilik Şartları

Kefil ile alacaklı arasında hazırlanan kefalet sözleşmesinin geçerli olabilmesi için kanunda sayılmış şartların sağlanmış olması gerekir. Geçerli bir kefalet sözleşmesi için aranan şartlar şu şekilde sıralanabilir: 

  • Sözleşmeye konu olan borç, mevcut ve geçerli olmalıdır. 
  • Borç doğduğunda veya koşul gerçekleştiğinde hüküm ifade edecek şekilde yapılması da mümkündür. Bu durumda borcun belirli olması şartı aranır. 
  • Sözleşmede kefil olarak yer alacak tarafın fiil ehliyeti bulunmalıdır. 
  • Sözleşme mutlaka yazılı olarak yapılmalıdır. 
  • Sözleşmede kefilin sorumlu tutulacağı azami miktar yer almalıdır. Kefil bu miktar ile sınırlı olarak sorumlu olacaktır. 
  • Kefilin hangi tarihten itibaren sorumluluğunun doğacağına ilişkin kefalet tarihine sözleşmede yer verilmelidir. 
  • Kefilin sözleşmenin tarafı olmasıyla teminat altına alınacak borç belirlenebilir olmalıdır. 
  • Ayrılık kararı, ayrı yaşama hakkı durumları haricinde eşler birbirlerinin rızası ile kefil olabilirler. 

Sözleşme, geçerlilik şartlarına uygun olmadığı takdirde kesin hükümsüz olacaktır. Bu şartlar haricinde sözleşmeye kefalet türüne ilişkin bilgiler eklenebilir. Sözleşmede yapılacak kefilin sorumluluğunu artıran her türlü değişikliklerin, şekil şartlarına uygun olması gerekir. Aksi halde sözleşme ve kefalet borcu hükümsüz olur. 

Kefalet Sözleşmesinde Eşin Rızası Aranır Mı?

Kefalet sözleşmelerinde eşin rızasına ilişkin düzenlemeye TBK madde 584’te yer verilmiştir. Eşler; hakkında verilmiş bir ayrılık kararı yoksa veya yasal bir hak olarak ayrı yaşamıyorlarsa, kefil olmak için birbirlerine rıza vermelidir. Rıza, sözleşme kurulmadan önce veya kuruluş esnasında verilmelidir. Aksi halde sözleşme hüküm doğurmaz. 

Kefalet sözleşmesinde sonradan değişiklik yapılarak sorumluluk miktarında artırım yapılabilmesi için tekrar eşin rızası aranmaz. Aynı durum başta adi kefalet olarak düzenlenen sözleşmenin müteselsil kefalet olarak değiştirilmesi halinde de söz konusudur. 

İşletme veya şirketle ilgili bir kefalet halinde, ticari işletmenin sahibi veya şirketin ortak ya da yöneticisi eşin rızasına gerek olmadan kefil olabilir. Esnaf ve Sanatkarlar siciline kayıtlı kişiler tarafından verilecek kefalet için de aynı durum söz konusudur. 

Alacaklı ve kefil arasında düzenlenen sözleşmelerde şartların eksikliği nedeniyle sözleşmenin hüküm doğurmaması gibi durumlar söz konusu olabilmektedir. Kefalet sözleşmesinin geçerli olması için şartların eksiksiz bir şekilde yerine getirilmiş olması oldukça önemlidir. Bu aşamada avukat yardımı alınması herhangi bir eksiklik yapılmaması açısından önem arz eder. 

Kefalet Sözleşmesi Özellikleri

Bu sözleşme ile kefil, asıl borçlunun alacaklıya karşı olan borcunun ifasından sorumlu olduğunu taahhüt etmiş olur. Sözleşme kefil ile alacaklı arasında yapılır, asıl borçlu bu sözleşmenin tarafı değildir. Sözleşmenin özellikleri şu şekilde sıralanabilir:

  • Sözleşme ile kefilin üstlendiği borç, fer’i niteliktedir yani asıl borca bağlıdır. Asıl borcun bulunmadığı yerde kefaletten söz edilemez. Asıl borç bir nedenle geçersizse kefilin sorumluluğu da sona erer.
  • Kefalet sözleşmesi ile kefilin üstlendiği borç tali niteliktedir. Yani alacaklının kefile başvurmadan önce asıl borçluya başvurması ve herhangi bir sonuç alamadığı durumda kefile başvurması gerekir. (Müteselsil kefalet durumu için bu söz konusu değildir. Müteselsil kefaletin özelliklerine aşağıda yer vereceğiz.)
  • Kefalet sözleşmelerinde kural olarak kefil, tek taraflı olarak borç ile sorumlu tutulur. Asıl borçlu  ile kefil arasında ayrı bir menfaat anlaşması olması kefalet sözleşmesini etkilemez. 
  • Kefalet sözleşmesi ile üstlenilen sorumluluk asıl borç ilişkisine bağlı ancak ondan farklıdır. Bu sebeple iki sözleşmenin geçerlilik şartları birbirinden ayrı olarak değerlendirilir. Kefilin borç ile sorumlu olduğu vade açısından asıl borç ilişkisinden farklı bir vade belirlenmesi mümkündür. 

DİKKAT: Yukarıda da görüldüğü üzere kefalet sözleşmesi ciddi şartları ve sonuçları olan bir sözleşme türüdür. Bu nedenle kefalet borcuna ilişkin hukuki bir uyuşmazlık söz konusu olduğunda; asıl borcun, kefilliğin şartlarının vs. tüm hukuki durumun bir avukata danışılarak enine boyuna değerlendirilmesi gerekir. Aksi halde kefil, ödemesi gerekmeyen bir borcu ödemek zorunda kalabilir. Bununla ilgil gereksiz yere icra takibi ve dava sürecine maruz kalabilir. Bu tür bir duruma mahal vermemek adına ön değerlendirme yapılmalı ve gerekli ihtarlar ile sürecin yönetilmesi gerekir. Konu ile ilgili olarak “hukuki danışmanlık” başlıklı yazımızı okuyabilirsiniz.

Kefalet Sözleşmesi Örneği

Sözleşmelerin içeriği asıl borç ilişkisine göre farklılık gösterecektir. Her duruma uygun bir kefalet sözleşmesi örneği söz konusu olamaz. Her olayın somut özellikleri ayrıca değerlendirilmelidir.

Kefalet sözleşmeleri her somut olayda taraflar arasındaki borç ilişkisine göre borç miktarı, kefaletin türü, vadesi gibi birçok hususta farklılık gösterir. Bu nedenle somut durumdaki borç ilişkisine özgü sözleşmeler hazırlanmalıdır.

ÖNEMLİ: Kefalet sözleşmesi, her zaman ayrı bir sözleşme şeklinde olmak zorunda değildir. Bir borç sözleşmesinin içerisinde, bir kira veya ipotek sözleşmesinin içerisinde yer alabilir. Bu tür sözleşmelere kefillikle ilgili hükümler konularak sözleşme altına kefil sıfatı ile kişinin imzası alınabilir. Ancak şurası çok önemlidir ki; sözleşmeye kefillikle ilgili konulacak hükümler özenle seçilmelidir. Rastgele genel anlamlı kefalet hükümleri, kanuna göre geçersiz olabilir. Sözleşmenin tarafları bu açıdan mağdur olabilir. Bu özen genel olarak tüm sözleşmeler için gösterilmelidir.

Örnek olması açısından bir metin sunmak gerekirse asgari unsurların yer aldığı bir kefalet sözleşmesi örneği şu şekilde olabilir: 

KEFALET SÖZLEŞMESİ

Kefilin Bilgileri: (Burada kefilin ad/soyad, tc kimlik numarası, adres gibi bilgilerine yer verilir.)

Alacaklı ve Borçlu Bilgileri: (Burada alcaklı ve borçluya ilişkin ad/soyad, tc kimlik numarası, adres gibi bilgilere yer verilir.)

Açıklamalar:  Kefalet sözleşmesinin hangi borç nedeniyle doğduğu ve bu borcun asıl borçlusunun kim olduğuna yer verilmelidir. Bu borcun ödenmemesi halinde kefilin, tarafların belirlediği azami miktar ile sınırlı olarak sorumlu olacağı hususu yer almalıdır. Son olarak kefilin belirlenen azami miktar ile kefil olarak borcu karşılayacağını kabul eden beyanı yer alır. Burada taraflarca belirlenen azami miktarın el yazısı ile yazılmış olması gerekir. Bu durum bir geçerlilik şartıdır. Aksi halde sözleşme geçersiz kabul edilir.

Sözleşmenin hangi kefalet türüne göre yapıldığı sözleşmede yer almalıdır. Aksi halde sözleşmeye adi kefalet hükümleri uygulanır. Müteselsil kefalet yalnızca kefilin bu sıfatla yükümlülük altına girdiğini sözleşmede kendi el yazısıyla belirttiği hallerde geçerlidir.

Somut olayın bir takım özel halleri ve olası sonuçları, TBK’nın güncel hükümlerine göre bu kısımda yer almalıdır. Ki uzun yıllar uyuşmazlık konusu olabilecek kefalet ilişkilerinde taraflar mağdur olmasın.

Gene eşin rızası da yukarıda belirttiğimiz üzere sözleşmede olması gereken asli unsurlardandır.

Kefalet Tarihi: Tarafların belirlemiş olduğu kefalet tarihi yazılır. Kefalet tarihi sözleşmede bulunması gereken zorunlu unsurlardandır. Bu tarih itibariyle kefilin sorumluluğu doğar. Kefalet tarihi bölümünün el yazısı ile yazılması zorunludur. Nihayet tarafların ad-soyad ve imzaları ile sözleşme sona erer. Yukarıda kefalet ilişkisinin bir başka sözleşmenin içerisinde yer alabileceğinden bahsettik. İşte öyle bile olsa burada yer alan meseleler detaylı şekilde o sözleşmede bulundurulmalıdır.

Kefalet Sözleşmesi Tarafları

Kesafet sözleşmesinin taraflarını, asıl borç ilişkisinin alacaklısı ve kefil oluşturur. Asıl borç ilişkisindeki borçlu, bu sözleşmenin tarafları arasında yer almaz. Sözleşmenin alacaklısının hangi hallerde ve ne şekilde kefile başvurabileceği düzenlenen sözleşmenin türüne göre farklılık gösterecektir. 

Kefilin Kefalet Sözleşmesinden Doğan Sorumluluğu

Kefilin sorumluluğuna ilişkin düzenleme Borçlar Kanunu madde 589’da yer alır. Madde düzenlemesinde yer verildiği üzere, kefil sözleşmede belirlenmiş olan azami miktarla sınırlı olacak şekilde sorumluluğu mevcuttur. Kefilin azami miktarla sınırlı olmak kaydıyla nelerden sorumlu tutulabileceği şu şekilde sıralanabilir:

  • Asıl borç,
  • Borçlunun kusur ve borcu ödemede gecikmesi nedeniyle alacaklının uğradığı zarar,
  • Borçluya karşı yöneltilen takip ve dava masrafları 
  • İşleyen ve işlemekte olan akdi faiz.

Kefil yalnızca sözleşmeden sonraki borçlardan sorumlu tutulabilir. Bu durumun aksinin sözleşme ile kararlaştırılması mümkündür. Kefil, asıl borç ilişkisinin hükümsüz hale gelmesi nedeniyle doğan zararlardan sorumlu tutulamaz. Buna ilişkin anlaşma yapılmış olması halinde kesin hükümsüz olacaktır. Kefil asıl borcun muaccel olduğu anda değil, sözleşme ile belirlenen tarihte borcu ödemekle yükümlü hale gelir.

Kefilin Rücu Hakkı

Kefil sözleşme ile sorumlu olduğu miktarı alacaklıya ödemesi halinde ödenen miktarın borçludan istenebilmesine kefilin rücu hakkı denir. Kefilin bu hakkını kullanabilmesi için birtakım şartlar bulunmaktadır. Bu şartlar şu şekilde sıralanabilir:

  • Kefil ile alacaklı arasında düzenlenen sözleşmenin geçerli olması gerekir.
  • Kefil sözleşme uyarınca alacaklıya olan borcunu yerine getirmelidir. 
  • Asıl borçlu ile alacaklı arasındaki asıl borç muaccel olmalıdır. 
  • Borçlu alacaklıya ödeme yaptığını asıl borçluya bildirmelidir. (Bildirmez ve asıl borçlu da alacaklıya ödeme yaparsa kefil rücu hakkını kaybeder.)

Kefalet Sözleşmesi Türleri

Kefalet sözleşmesi sonuçları, birçok özelliğe göre değişiklik gösterecek şekilde farklı türlerde ayrı ayrı gösterilebilir. Kefalet sözleşmeleri türlerine göre şu şekilde ayrılabilir:

Adi Kefalet

Bu türde alacaklının kefile başvurmasının ilk şartı, borçluya başvurmuş ve buradan bir sonuç elde edememiş olmasıdır. Adi kefalette asıl borçlunun ödeme güçsüzlüğü içinde olduğu tespit edilirse bu aşamadan sonra kefile başvurulması mümkündür. Bu kuralın istisnaları bulunmaktadır. Bu istisnalar şu şekildedir:

  • Borcun giderilmesi amacıyla alacaklı tarafından borçlu aleyhine başlatılan takibin neticesinde borçlunun kesin aciz belgesi almış olması,
  • Borçlunun takibinin Türkiye’de olanaksız hale gelmesi veya çok güç bir hal alması,
  • Aleyhine takip yapılması gereken borçlunun iflas etmesi veya borçluya konkordato mehli verilmiş olması.

Müteselsil Kefalet

Bu kefalet türünde adi kefaletten farklı olarak, alacaklı doğrudan kefile başvurma imkanına sahiptir. Bu kefalet türünün geçerli olması için kefilin müteselsil kefil sıfatıyla sorumluluk altına girdiğini kendi el yazısıyla sözleşmede kabul etmiş olması gerekir. Geçerli bir müteselsil kefalette, asıl borçlu borcu yerine getirmede gecikmiş veya ödeme güçlüğü içinde bulunuyorsa alacaklı borçlu aleyhine takip başlatmaksızın kefile başvurabilir.

Sözleşme konusu alacağın rehinle güvence altına alınmış olması durumunda kefile başvurmadan önce rehnin paraya çevrilmesi yoluna başvurulması gerekmektedir.

Birlikte Kefalet

Asıl borç için birden çok kefil belirlenmesi mümkündür. Böyle bir durumda her kefil kendi payları oranında adi kefalet hükümlerine göre sorumlu olurlar. Diğerlerinin payları için ise kefile kefil olma durumu söz konusu olur. Kefillerden birinin veya birkaçının müteselsil kefil olarak yükümlülük altına girmesi halinde, bu kefil veya kefiller borcun tamamından sorumlu olacaktır.

DİKKAT: Kefalet sözleşmesi, türlerine göre büyük farklılıklar göstermektedir. Kefilin kefalet türüne göre nelerden ne şekilde sorumlu tutulacağını bilmesi ve buna göre sözleşmeyi imzalaması oldukça önemlidir. Bu konuyla ilgili olarak ilerde bir problem yaşanmaması için en başından itibaren deneyimli bir avukat ile çalışılması faydalı olacaktır.

Kefilin Kefaletten Dönmesi Mümkün Müdür?

Türk Borçlar Kanunu madde 599 uyarınca belirli durumlarda kefilin kefalet sözleşmesinden dönme imkanı bulunmaktadır. Madde düzenlemesine göre kefalet sözleşmesinin gelecekte doğacak bir borç için yapılmış olması halinde borçlunun borç doğmadan önceki mali durumu, sözleşmeden sonra büyük ölçüde bozulmuşsa kefilin sözleşmeden dönme imkanı bulunmaktadır.

Bir diğer durum ise borçlunun mali durumunun, kefilin iyiniyetle varsaymış olduğundan çok daha kötü bir durumda olması halidir. Bu hallerde kefil, sözleşmenin diğer tarafı olan alacaklıya yazılı olarak bildirimde bulunur. Dönme için borcun doğmamış olması gerekir. Ayrıca alacaklının kefalete güvenmiş olması nedeniyle uğradığı zararın kefil tarafından giderilmesi gündeme gelebilir.

Kefalet sözleşmesinden dönebilmek için genel olarak tüm sözleşmelere etki eden haller de söz konusu olabilir. Yani genel sözleşme hukuku kuralları çerçevesinde de kefaletten dönülebilir. Bunun sorunsuz bir şekilde gerçekleştirilebilmesi için somut olayın bu konuda deneyimli avukatlarca değerlendirilmesi ve sürecin etkin takibi önem taşır.

Kefalet Sözleşmesi Nasıl Sona Erer?

Kefalet sözleşmesinin sona ermesine ilişkin hükümler, Türk Borçlar Kanunu madde 598 ve devamında bulunur. Sözleşmenin sona ermesine neden olabilecek birkaç durum vardır. Bunlar şu şekilde sıralanabilir:

  • Alacaklı ile asıl borçlu arasındaki borcun sona ermesi halinde kefalet sözleşmesi sona erer, kefil borcundan kurtulmuş olur.
  • Kefalet sözleşmesinin kurulmasından itibaren 10 yıl geçtikten sonra sözleşme kendiliğinden sona erer. 
  • Kefalet için 10 yıldan fazla bir süre sözleşme ile kararlaştırılmış olabilir. Bu durum herhangi bir değişiklik oluşturmayacaktır. Sözleşme yine 10 yılın dolmasından sonra ortadan kalkar.
  • Kefil, bazı özel durumların oluşması halinde sözleşmeden dönme hakkına sahiptir. (Bu duruma bir önceki başlıkta ayrıntılı bir şekilde yer verdik.)
  • Sözleşmenin hazırlandığı aşamada kefilin yalnızca belirli bir süre için sorumluluğu olacağına ilişkin bir belirleme yapıldıysa bu sürenin sonunda kefil borcundan kurtulur.

Kefalet sözleşmesi, kefaletin sona ermesinden bir yıl önce yapılmak şartıyla uzatılabilir. Bu durum sözleşmeye yazılı şekle uygun bir şekilde belirtilmelidir. Uzatma süresi azami 10 yıllık olarak belirlenebilir. 

ÖNEMLİ: Kefalet sözleşmesindeki 10 yıllık azami süre şartı, 2011 tarihli 6098 sayılı yeni TBK ile gelen bir düzenlemedir. Önceki kanun düzenlemesinde bu hüküm bulunmamaktaydı. Ancak kanun kabul edilirken Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun çıkarılarak geçiş hükümleri düzenlenmiştir. Burada yer alan hükümler uyarınca bu 10 yıllık azami süre, önceki dönem kefalet sözleşmelerini de kapsar. Yani 2011’den önce düzenlenmiş olan kefalet sözleşmeleri için de 10 yıllık azami sürenin geçerli olduğu kabul edilecektir.

Sık Sorulan Sorular

Yukarıda konu ile ilgili genel detaylarıdan bahsettik. Bununla birlikte uygulamda sıkça karşılaştığımız bazı sorular vardır. Kefalet sözleşmesi ile ilgili sık karşılaştığımız bu soruların bir kısmını burada cevaplandırmayı yararlı görüyoruz.

Kefalet Sözleşmesinde Eşin Rızası Aranır mı?

Kefil olacak eş, hakkında verilmiş bir ayrılık kararı yoksa veya yasal bir hak olarak ayrı yaşamıyorlarsa kefil olmak için diğer eşin rızasını almalıdır.

Kefalet Sözleşmesinde Eşin Rızası Alınmazsa Ne Olur?

Kefalet sözleşmesi geçersiz olur ve bundan ötürü alacaklı kefile karşı herhangi bir sorumluluk yükleyemez.

Kefalet Sözleşmesi Şartları Nelerdir ?

Asıl borç ilişkisi geçerli olmalıdır. Sözleşme yazılı şekilde yapılmalıdır. Kefilin sorumlu olacağı azami sınır ve kefalet tarihi el yazısı ile yazılmalıdır. Kefilin kefalet ehliyeti olmalıdır. 

Kefalet Sözleşmesi, Borçlunun veya Kefilin Ölümü Halinde Sona Erer mi?

Asıl borçlunun veya kefilin ölmesi halinde kefalet sözleşmesi sona ermez. 

Asıl Borç Miktarı Artınca Kefil Bu Durumdan Etkilenir mi? 

Kefil, her türlü artıştan azami sorumluluk miktarına kadar sorumlu olur. Asıl borç miktarının artışı alacaklı ve borçlunun aralarında yapmış oldukları ek bir sözleşme sonucu gerçekleşmişse, kefil bu artıştan etkilenmez.

Kefil Olunduktan 10 Yıl Geçtikten Sonra Kefil Ne Yapmalıdır?

Her türlü kefalet borcu 10 yıl geçmekle sona ereceğinden, kefil kendisine karşı yapılan icra takiplerine itiraz edebileceği veya bu durumu davada ileri sürebileceği gibi kendisi ayrı bir menfi tespit davası açarak artık kefil olmadığının tespitini talep edebilir.

Son Olarak Dikkat Edilmesi Gerekenler

Yukarıda konu ile ilgili olarak kefalet sözleşmesi nedir, sözleşmesi geçerlilik şartları nelerdir gibi konu ile ilgili merak edilenleri genel hatlarıyla açıkladık. 

Önemle belirtmek gerekir ki her sözleşme kendine özgü özellikler içerebilir. Sözleşmenin düzenlenmesinden, yükümlülüklerin yerine getirilmesi aşamasına kadar sürecin bir avukat ile yürütülmesi muhtemel hataların ve telafisi güç zararların önüne geçecektir.