Konut dokunulmazlığının ihlali suçu ve cezası

Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçu ve Cezası

Konut dokunulmazlığının ihlali suçu, Türk Ceza Kanunu ‘hürriyete karşı suçlar’ başlığı altında düzenlenmiştir. Bu düzenleme ile, bir kimsenin konutunda veya işyerinde huzurlu ve özgür bir şekilde yaşama ve çalışma hakkı korunmaya çalışılmaktadır. Bu hakları tehdit eden davranışlar ise yaptırım altına alınmaktadır. 

İçindekiler

Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçu Nedir?

Konut dokunulmazlığının ihlali suçu, konut veya işyerlerine ya da bunların eklentileri sayılan kısımlarına izinsiz olarak girmek veya orada hukuka aykırı olarak kalmaktır. Konut dokunulmazlığının ihlali suçu, Türk Ceza Kanunu madde 116’da düzenlenmiştir. 

TCK 116:

‘’(1) Bir kimsenin konutuna, konutunun eklentilerine rızasına aykırı olarak giren veya rıza ile girdikten sonra buradan çıkmayan kişi, mağdurun şikayeti üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.’’

Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçu Nasıl Oluşur?

Konut dokunulmazlığının ihlali suçu; bir kimsenin, başka birine ait  konut veya konut eklentilerine izinsiz olarak girmesi ya da rıza ile girdikten sonra çıkmaması suretiyle oluşur.

 Bu kapsamda suçu oluşturan unsurlar şöyle belirtilebilir:

  • Konut veya konut eklentisi niteliğine sahip bir yapının bulunması,
  • Kişilerin bu nitelikteki yapılara ‘girmesi’ ya da buradan ‘çıkmaması’,
  • Girme ve çıkmama fiillerinin hak sahibinin rızası dışında gerçekleştirilmesi,
  • Suçlunun, bir başkasının konutuna girme konusunda kastının bulunması.

Konut, bir kimsenin geçici veya kalıcı olarak yerleşme ve barınmalarına elverişli olan yerlerdir. Bu kapsamda, ceza hukukunda konut, yalnızca evi karşılamamaktadır. Yazlık, karavan, çadır, yataklı vagon, baraka gibi kişilerin kendilerine yerleşmek için geçici veya kalıcı olarak tahsis ettiği her yer konut olarak nitelendirilebilir. 

Yargıtay bir kararında, aslında hayvan damı olan yerin, kişilerin yatması için kullanılması halinde konut sayılacağını belirtmiştir. (Yargıtay 4. CD, 09.05.1946 tarih, 5278 E., 6046 K.)

Yargıtay başka bir kararında ise, kullanılmayan boş bir binaya girilmesinin, konut dokunulmazlığının ihlali suçunu oluşturmayacağını belirtmiştir. (Yargıtay 13. Ceza Dairesi 2015/12445 E.,2017/4657 K.)

Konut dokunulmazlığı suçunun oluşması için, mağdurun muhakkak konut sahibi olmasına gerek yoktur. Kiracıların konut olarak kullandığı yerlere izinsiz girmek yahut çıkmamak halinde de konut dokunulmazlığı suçu oluşacaktır.

Konut eklentisi, doğrudan veya dolaylı olarak konuta bağlı olan, konutu tamamlayan yerlerdir. Bir yerin konut eklentisi niteliği taşıyıp taşımadığını hakim somut olaya göre takdir eder. Buna karşılık örneğin, bir evin balkonu, müstakil bir evin bahçesi, bir yerin bodrumu veya kömürlüğü gibi yerler konut eklentisi olarak sayılabilir. 

Yargıtay bir kararında, sanığın gizlice mağdura ait konutun bahçesine ve ahıra girmesi ve fark edildiğini anlayınca kaçması eyleminin konut dokunulmazlığının ihlali suçunu oluşturduğunu belirtmiştir. (Yargıtay 4. Ceza Dairesi  2013/2564 E. , 2015/914 K.)

Konut dokunulmazlığının ihlali suçu, ‘girmek’ ve ‘çıkmamak’ şeklinde iki davranışla gerçekleştirilebilir. 

Girmek fiili, suça konu yerlerde tüm vücudun fiziken bulunmasıdır. Bu nedenle kapı eşiğine adım atmak, kapıdan kafayı uzatmak, pencereden içeri bakmak, kapının önünde beklemek gibi davranışlar konut dokunulmazlığının ihlali suçunu değil, şartların bulunması halinde kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunu veya özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturur.

Suçun oluşumu bakımından girmek fiili, konutta bulunan kişilerin rızası olmadan, gizlice veya bu kişileri kandırmak suretiyle gerçekleştirilmelidir. Hak sahibi kişilerin rızasının bulunup bulunmadığı somut olaya göre değerlendirilmekle birlikte, eğer bir kimse bu kişilerin rızasının bulunmadığını tahmin edebiliyorsa suç oluşacaktır.

Örneğin, A, tamir için çağırdığı B’yi evine almış ve mutfağa yönlendirmiştir. Ancak B, A’nın ortada bulunmadığı bir an yatak odasına girmiş ve burada bulunan paraları alırken yakalanmıştır. Bu durumda B, A’nın yatak odasına girmesine rızasının bulunmadığının farkındadır dolayısıyla konut dokunulmazlığının ihlali suçundan yargılanır.

Yargıtay bir kararında; sanığın, mağdurun yüzüne kapıyı kapatmak istediği sırada, kapıyı ittirerek eve zorla girip içeriye oturması ve mağdurun eşinin polislere haber vermesi ile sanığın zorla evden çıkarılması olayında konut dokunulmazlığının ihlali suçunun oluştuğu ve mahkumiyet kararı verilmesi gerektiği belirtilmiştir. (Yargıtay 17. Ceza Dairesi  2020/7134 E.  ,  2020/3046 K.)

Suçu oluşturan diğer bir davranış olan çıkmamak fiili ise; bir kişinin bir konuta, burada yaşamaya hak sahibi bulunan kimselerin rızası ile girilmesi ancak bu rızanın ortadan kalkmasına rağmen buradan çıkılmamasıdır. 

Yargıtay da bir kararında; sanığın, kiracısının yaşadığı eve girmesi ancak kiracısının uyarılarına rağmen evden çıkmayıp evde bulunan kanepeleri dışarıya atması eyleminin konut dokunulmazlığının ihlali suçunu oluşturduğunu belirtmiştir. (Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2013/32306 E. , 2015/16290 K.)

Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçu Cezası

Konut dokunulmazlığının ihlali suçunun cezası, 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezasıdır. 

Hakim, kanunun belirlediği bu alt ve üst sınırlar içinde somut olayı da değerlendirerek kesin bir ceza verir. Hakim vereceği cezayı belirlerken; suçun nasıl işlendiği, suçun işlenme yer ve zamanını, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığı gibi hususları da göz önünde bulundurur. 

Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçunun Cezayı Artıran Nitelikli Halleri ve Cezaları

Konut dokunulmazlığının ihlali suçunun cezayı artıran nitelikli halleri suçun daha ağır cezayı gerektirecek şekilde işlenme şekilleridir. Bu haller, Türk Ceza Kanunu madde 116 ve madde 119’da düzenlenmiştir.

TCK 116/4:

“”(4) Fiilin, cebir veya tehdit kullanılmak suretiyle ya da gece vakti işlenmesi halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.’’

TCK 119:

‘’… konut dokunulmazlığının ihlali ile iş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçlarının;

a) Silahla

b) Kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle, imzasız mektupla veya özel işaretlerle,

c) Birden fazla kişi tarafından birlikte,

d) Var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak,

e) Kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle, İşlenmesi halinde, verilecek ceza bir kat artırılır. ‘’

Suçun Cebir veya Tehdit Kullanmak Suretiyle İşlenmesi

Konut dokunulmazlığının ihlali suçunun, kişilere karşı fiziki güç kullanılarak ya da tehditte bulunmak suretiyle işlenmesi halinde, fail 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. 

Yargıtay bir kararında, sanığın, mağdurun evine girebilmek için kolunu sıkması ve böylece mağdurun iradesini kırarak evine girmesi eyleminin, cebir kullanmak suretiyle konut dokunulmazlığının ihlali suçunu oluşturduğunu belirtmiştir. (Yargıtay 18. Ceza Dairesi  2015/27568 E. ,2016/6460 K.)

Yargıtay başka bir kararında, sanığın, mağduru ‘’seni öldürürüm, seni keserim, kapıyı aç’’ şeklinde tehdit ettiği ve mağdurun da korkarak kapıyı açmak zorunda kaldığı olayda tehdit kullanmak suretiyle konut dokunulmazlığının ihlali suçunun oluştuğunu ifade etmiştir. (Yargıtay 18. Ceza Dairesi, 2015/29470 E., 2016/17847 K.)

Suçun Gece Vakti İşlenmesi

Konut dokunulmazlığının ihlali suçunun, mağdurun savunmasız bulunduğu zaman diliminde işlenmesi daha ağır cezayı gerektirecek bir hal olarak nitelendirilmiş ve bu suçu gece vakti işleyen kimseler bakımından 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür.  

Türk Ceza Kanununda gece vakti, güneşin batışından bir saat sonra başlayıp güneşin doğmasından bir saat önce sona eren zaman dilimi olarak ifade edilmektedir. 

Suçun işlenme zamanının ‘gece vakti’ olup olmadığı somut olaya göre belirlenir.

Yargıtay bir kararında, mağdurun öğlen 12.50 sıralarında evden ayrıldığı gece 00.00 sıralarında eve geldiğinde eve hırsız girdiğini fark ettikleri bu nedenle konut dokunulmazlığı ihlali suçunun ne zaman işlendiğinin tam olarak bilinemeyeceği, şüpheden sanığın yararlanacağından bahisle sanığın nitelikli halden yargılanamayacağını belirtmiştir. (Yargıtay 17. Ceza Dairesi 2016/10839 E.  ,  2018/10457 K.)

Suçun Silahla İşlenmesi

Türk Ceza Kanunu bakımından silah kapsamına yalnızca ateşli silahlar girmemektedir. Bununla birlikte, patlayıcı maddeler, kesici delici aletler, her türlü nükleer, radyoaktif, kimyasal, biyolojik maddeler ve fiilen saldırı veya savunmaya elverişli her türlü eşya da silah olarak nitelendirilmektedir.

Konut dokunulmazlığının ihlali suçunun, suçun işlenmesini kolaylaştırmak amacıyla silah kapsamına girecek herhangi bir şey ile işlenmesi halinde nitelikli hal söz konusu olacak ve failin cezasında bir kat  artırıma gidilecektir. 

Yargıtay bir kararında, sanığın, mağdurların bulunduğu binaya girerek kapıyı tekmelemesi ve kapıyı açması için elinde bulunan silahı doldur boşalt yapması eyleminin, tehdit kullanmak suretiyle silahla konut dokunulmazlığının ihlali suçunu oluşturduğunu belirtmiştir. (Yargıtay 6. Ceza Dairesi 2014/14809 E. , 2018/1329 K)

Suçun Kişinin Kendisini Tanınmayacak Bir Hale Koyması Suretiyle İşlenmesi

Konut dokunulmazlığının ihlali suçunun, kişinin yüzünü gizlemesi, maske takması veya çeşitli yollarla kendini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle işlenmesi hali de cezada bir kat artırıma gidilmesi gereken bir hal olarak düzenlenmiştir.

Yargıtay bir kararında, sanığın yüzünü kar maskesiyle örterek mağdurun evine gittiği ve mağdurun kapıyı açması üzerine, kuru sıkı tabancayı mağdurun başına dayayarak zorla evin içine girmesi eylemlerinin, silahla ve kendini tanınmaz hale koymak suretiyle konut dokunulmazlığının ihlali suçunu işlediğini ifade etmiştir. (Yargıtay 14. Ceza Dairesi         2011/9375 E.  ,  2013/2002 K.)

Suçun Birden Fazla Kişi Tarafından İşlenmesi

Konut dokunulmazlığının ihlali suçunun, birden fazla kişiyle işlenmesi; cezada bir kat artırım yapılacak haller arasında düzenlenmiştir. Ancak bu nitelikli halin söz konusu olabilmesi için, kişilerin suçu birlikte işlemiş olması şarttır. Azmettirme veya yardım etme bu kapsamda değerlendirilemez. 

Yargıtay bir kararında, mağdura ait evin penceresini kırarak içeri girilmesi ve hırsızlık yapılmasına ilişkin eylemlerde, kırılan cam yüzeyinde X’e ait parmak izinin de bulunması dolayısıyla konut dokunulmazlığının ihlali suçunun birden fazla kişi tarafından işlendiği ifade edilerek nitelikli halin uygulanması gerektiği belirtilmiştir. (Yargıtay 13. Ceza Dairesi 2019/4839 E. , 2019/16072 K.)

Suçun Var Olan veya Var Sayılan Suç Örgütlerinin Oluşturduğu Korkutucu Güçten Yararlanarak İşlenmesi

Suç örgütü, suç işlemek amacıyla kurulmuş, en az 3 kişiden oluşan, alt-üst ilişkisine sahip yapıdır. Konut dokunulmazlığının ihlali suçunun, bu nitelikteki bir örgütün insanlar üzerinde oluşturduğu korkudan yararlanmak suretiyle işlenmesi durumunda failin cezasında bir kat artırıma gidilir.

Suç işlenmesi sırasında adı geçen örgütün gerçekten var olmasına gerek yoktur. Mağdurun, bu örgütün varlığına inandırılmış olması nitelikli halin oluşumu için yeterlidir. 

Örneğin, özellikle sınıra yakın bölgelerdeki evlere giderek kendilerini PKK terör örgütüne bağlı kimseler şeklinde tanıtan ve bu şekilde evde yaşayanları korkutmak ve dirençlerini kırmak suretiyle eve giren kişiler bakımından bu nitelikli hal uygulanacaktır. 

Suçun Kamu Görevinin Sağladığı Nüfuz Kötüye Kullanılmak Suretiyle İşlenmesi

Konut dokunulmazlığının ihlali suçunun, bir kamu görevlisi tarafından, sahip olduğu otoriteyi kullanmak suretiyle gerçekleştirilmesi halinde, kamu görevlisine verilecek ceza bir kat oranında artırılacaktır. Kendini kamu görevlisi gibi tanıtan ancak gerçekte kamu görevlisi olmayan kimse bakımından nitelikli hal uygulanmaz.

Örneğin, konutlarda arama yapılabilmesi için hakim kararı gereklidir. Ancak bir polis memurunun, böyle bir karar olmadan bir kimsenin evine girmeye çalışması ve konutta yaşayanların da herhangi bir yaptırımla karşılaşmamak için izin vermek zorunda kalması halinde bu nitelikli durum söz konusu olacaktır. 

Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçunun Cezayı Azaltan Nitelikli Halleri ve Cezaları

Konut dokunulmazlığının ihlali suçunun cezayı azaltan nitelikli halleri, suça konu davranışın ceza gerektirmeyen veya  daha hafif bir cezayı gerektiren hallerdir. Bu haller, Türk Ceza Kanunu madde 116’da düzenlenmiştir.

TCK 116/2:

(2) Birinci fıkra kapsamına giren fiillerin, açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi mutat olan yerler dışında kalan işyerleri ve eklentileri hakkında işlenmesi hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine altı aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.

TCK 116/3:

(3) Evlilik birliğinde aile bireylerinden ya da konutun veya işyerinin birden fazla kişi tarafından ortak kullanılması durumunda, bu kişilerden birinin rızası varsa, yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz. Ancak bunun için rıza açıklamasının meşru bir amaca yönelik olması gerekir.

Suçun İşyeri veya Eklentilerine Girmek Suretiyle İşlenmesi

İşyeri, her türlü iş veya mesleğin yürütüldüğü yerlerdir. Bu kapsamda, okullar, adliyeler, devlet kurumları, hastaneler, şirketler, mağazalar, kahvehaneler, kafeler ve bu gibi bir işin görülmesi için tahsis edilmiş yerler işyeri olarak nitelendirilebilir. 

İşyeri eklentisi ise, işyerlerine doğrudan veya dolaylı yoldan bağlı kısımlardır. İşyerlerinin depoları, otopark, yemekhane, avlu, dinlenme alanları gibi yerler de işyeri eklentisi olarak nitelendirilir.

İşyeri veya işyeri eklentisi niteliğindeki bu yerlere girilmesi veya buradan çıkılmaması halinde de konut dokunulmazlığının ihlali suçu oluşur. Ancak, suçun oluşumu bakımından bu işyeri veya eklentilerinin herkese açık bir yer olmaması ve girişin çeşitli yollarla rızaya bağlanmış olması gerekmektedir.

Örneğin, üniversite girişlerinde bulunan güvenlik cihazları, herkesin üniversitelere girmesini engellemekte ve yalnızca belirli kişilerin girmesine rıza göstermektedir. Bu durumda, güvenliği kandırmak suretiyle geçmek veya cihazların üstünden atlayarak ya da üniversite etrafına çevrilen teller üzerinden atlayarak geçilmesi halinde konut dokunulmazlığının ihlali suçu oluşur.

Rızanın bulunup bulunmadığı, işyerinin özelliklerine göre ve somut olaya göre değerlendirilir. Kişi, işyerine girmesinde rızanın bulunmayacağını tahmin edebiliyorsa, bu nitelikli hal meydana gelecektir. 

Örneğin, gündüz vakti herkesin girebileceği bir işyeri olan mağazalara, gece vakti hırsızlık yapmak için giren bir kimse, buraya girmesinde rızanın bulunmadığını tahmin edebilmekte buna rağmen hukuka aykırı olarak bu yerlere girmektedir. Bu durumda konut dokunulmazlığının ihlali suçundan yargılanır.

Yargıtay da bir kararında; sanığın, mağdurun kuyumcu dükkanına gündüz 9.55 sıralarında girmesi ve çalışanın temizlik yapmasından faydalanarak vitrinde bulunan gerdanlık ve bileziği çalması eyleminin, gündüz saatlerinde gerçekleşmesi ve herkese açık bir işyeri olması sebebiyle konut dokunulmazlığının ihlali suçunu oluşturmadığını belirtmiştir. (Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2013/31118 E. , 2014/30216 K.)

Konut dokunulmazlığının ihlali suçunun bu nitelikli hal kapsamında işlenmesi halinde, faile 6 aydan 1 yıla kadar hapis cezası veya adli para cezası verilir. 

Hakim, duruma göre hapis cezası verebileceği gibi adli para cezasına da karar verebilir. Adli para cezasına karar vermesi halinde, en az 180 gün en çok 365 gün arasında belirlediği gün sayısı ile günlük 20 ila 100 TL arasında belirlediği miktarı çarparak net bir para cezasına hükmeder. 

Aile Bireylerinden veya Ortak Kullanım Hakkına Sahip Kişilerden Birinin Rızasının Bulunması

Konut dokunulmazlığının ihlali suçunun oluşumu bakımından, konut veya eklentilerine girmek veya burada kalmak rıza dışı gerçekleştirilmelidir. Ancak konutta yaşayan aile bireylerinden birinin veya aile olmayıp da konutu ortak kullanan kimselerden birinin rızası halinde kişiye ceza verilmez. Ancak bu kişinin rızasının meşru bir amaca yönelik olması gerekir. 

Örneğin, 3 kişilik bir öğrenci evinde, öğrencilerden birinin arkadaşını eve davet etmesi durumunda diğer kişilerin rızası olmasa dahi konut dokunulmazlığının ihlali suçu oluşmaz. Ancak, eve gelen kimsenin diğer kişilerin odalarına girmesi ve bu kişilerin de rızasının bulunmaması halinde konut dokunulmazlığının ihlali suçundan söz edilebilir.

Yargıtay da bu konuya dair bir kararında, sanık A’nın, karı koca olan B ve C’nin konutuna, B’nin çağırması ile gitmesi ancak C’nin bu durumdan haberinin olmaması ve sanık A’yı yatağın altında bulması olayında, B’nin rıza açıklamasının meşru bir amaca yönelik olmaması sebebiyle, konut dokunulmazlığının ihlali suçunun oluştuğunu ifade etmiştir. (Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2013/15286 E.  ,  2015/29123 K.)

Benzer şekilde, bir işyerinde veya eklentilerini kullanma hakkına sahip kimselerden birinin rızasının olması halinde, kişiye ceza verilmez. Ancak bu durumda da rızanın meşru bir amaca yönelik olması gerekmektedir. 

Üniversite örneğinde, üniversitenin öğrencisi olmayan ancak gezmek için gelen kişilerden rektörün haberinin bulunmamasına rağmen güvenliğin izin vermesi halinde bu kişilere ceza verilmez. Ancak güvenlik, üniversite kantininde hırsızlık yapması amacıyla bu kişilere izin vermişse, bu durumda konut dokunulmazlığının ihlali suçu oluşur.

Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçunda Etkin Pişmanlık

 Konut dokunulmazlığının ihlali suçunda etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması mümkün değildir. Bu itibarla suçlu; işlemiş olduğu yahut işlemekte olduğu suçtan pişmanlık duyup ortaya çıkan sonuçları engellemeye çalışsa dahi suçtan ceza alacaktır.

Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçuna Teşebbüs, İştirak ve İçtima

Teşebbüs, bir suçu işlemek amacıyla harekete geçmek ancak elde olmayan sebeplerden dolayı suçu tamamlayamamaktır. Suçun teşebbüs aşamasında kalması halinde faile verilecek ceza ¼ – ¾ oranında indirilir. Konut dokunulmazlığının ihlali suçuna da teşebbüs mümkündür. 

Örneğin Yargıtay bir kararında, saat 10.00 sıralarında mağdurun evine girmek için evin giriş kapısını ve pencere demirlerini zorlayan ancak yakalanan sanığın eylemlerini konut dokunulmazlığının ihlali suçuna teşebbüs olarak değerlendirmiştir. (Yargıtay 13. Ceza Dairesi 2016/11501 E. , 2018/968 K.)

İştirak, işlenen suça çeşitli yollarla ortak olmaktır. Bu kapsamda, aklında suç işleme düşüncesi olmayan faili bu suça azmettiren veya failin suçu işlemesinde yardımcı olan kişi iştirak hükümlerine göre yargılanır ve suça katkısı oranında cezalandırılır.

Örneğin, A, komşusu B ile kavgalıdır. A, arkadaşı C ile konuşurken bu husustan bahsetmiş, C de ‘kır kapısını gir içeri, mahallenin sahibi kim göster ben etrafı kolaçan ederim’ şeklinde telkinlerde bulunmuş ve A’nın B’nin evine girmesini sağlamışsa bu durumda C azmettirici olarak yargılanır. Benzer şekilde, C B’nin evine girmesi için A’ya ekipman sağlamışsa yine iştirak hükümleri kapsamında yargılanır.

İçtima, failin birden çok suç işlemesine rağmen tek ceza verilmesi halidir. Kural olarak ceza hukukunda her suç için ayrı ceza verilir ancak içtima halinde faile tek ceza verilir ve bu cezada da artırıma gidilir. 

Örneğin, A, 9.12.2023 tarihinde mağdur B’nin konutuna girmiş, 10.12.2023 tarihinde B’nin diğer bir konutuna girmiş, 12.2023 tarihinde ise B’nin işyerine girmiş ise, birden çok konut dokunulmazlığının ihlali suçu oluşmasına rağmen, A’ya tek ceza verilecek ancak cezasında artırıma gidilecektir.

Bununla birlikte, konut dokunulmazlığının ihlali suçu bakımından Türk Ceza Kanunu madde 119’da özel bir içtima hali düzenlenmiştir.

TCK 119/2: 

‘’(2) Bu suçların işlenmesi sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.’’

Bu madde kapsamında, eğer kişi konut dokunulmazlığının ihlali suçunu işlerken aynı zamanda burada bulunan kimselere kasten yaralamak suretiyle zarar verir ve bu durum da TCK 87’de belirtilen ağırlaşmış sonuçlara neden olursa bu durumda kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.

Örneğin; A, gece vakti B’nin evine gizlice girmiştir. Bu sırada sesleri duyan B, uyanmış ve A ile karşılaşmıştır. B, A’yı yakalamak için üzerine atıldığı sırada A, elinde bulunan bıçakla B’yi yaralamış ve bu nedenle A’nın organlarından birinin işlevinin zayıflamasına neden olmuşsa bu durumda ayrıca kasten yaralama suçundan yargılanır.

Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçu ve Cezası

Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçunun Soruşturma Aşaması

Konut dokunulmazlığının ihlali suçunun soruşturma aşaması, bir ihlalin olup olmadığı yönünde araştırmaların yapıldığı aşamadır. Bu aşama, ihlal bildiriminin yetkili makamlara yapılmasıyla başlar ve kamu davası açılması ile sona erer. Fakat bazı hallerde, dava açılmadan soruşturmanın sonlandırılması da mümkündür. 

Konut dokunulmazlığının ihlali suçunun soruşturma aşamasında, gerçeğin ortaya çıkarılması ve kişilerin haklarının korunabilmesi için birtakım işlemler ve tedbirler uygulanabilir. Bu işlem ve tedbirler şöyle sıralanabilir:

  • Şikayet – ihbar
  • Gözaltı
  • Delillerin toplanması
  • İfade ve sorgu
  • Uzlaşma
  • Adli Kontrol
  • Tutukluluk

Şikayet-İhbar

Şikayet veya ihbar, suça sebebiyet veren davranışların yetkili makamlara bildirilmesidir. Mağdur kimsenin bizzat yetkili makamlara başvurma durumu şikayet olarak adlandırılır. İhbar ise, suça konu davranışı gören, haberdar olan kimselerin yetkili makamlara bildirimde bulunmasıdır. 

Konut dokunulmazlığının ihlali suçu, şikayete tabi bir suçtur. Bu nedenle mağdur, bu hususta şikayetçi olmazsa suça ilişkin soruşturma açılmaz. 

Konut dokunulmazlığının ihlali suçunda şikayet veya ihbar, kolluk kuvvetlerine (polis, jandarma) ya da cumhuriyet başsavcılığına yapılır. Şikayette bulunma süresi, fail ve fiilin öğrenilmesinden itibaren 6 aydır. Mağdur bu süre içinde şikayet hakkını kullanmazsa failin bu fiili nedeniyle bir daha şikayetçi olamaz.

Mağdur her aşamada şikayetini geri çekebilir. Soruşturma aşamasında şikayetten vazgeçilmesi halinde, soruşturma sona erer, dava açıldıktan sonra şikayetten vazgeçilmesi halinde ise dava düşer. Bu durumda, şüpheli hakkında herhangi bir cezai yaptırım uygulanmaz. 

Gözaltı

Gözaltı, suç işlediğine dair somut deliller bulunan bir kimsenin ‘nezarethane’ adı verilen yerde bir süre tutulmasıdır. Konut dokunulmazlığının ihlali suçunda da gözaltı kararı verilebilmesi mümkündür. Ancak gözaltı kararının, suçun soruşturması bakımından zorunlu olması gerekmektedir.

Konut dokunulmazlığının ihlali suçunda, şüpheli yol süresi hariç (12 saat) en fazla 24 saat gözaltında tutulabilir. Bu süre içinde hakim karşısına çıkarılmayan veya serbest bırakılmayan kişi, tazminat davası açabilir. Tazminat davası, kararın kesinleşmesinden itibaren 3 ay veya her halde 1 yıl içinde, şüphelinin ikametgahının bulunduğu yer ağır ceza mahkemesinde açılır.

Gözaltı kararlarına ilişkin hususlara itiraz etmek mümkündür. Bu kapsamda; şüpheli, eşi, müdafii (avukatı), veli/vasi, birinci veya ikinci dereceden kan hısımları (anne – baba, kardeşler, dede – nine, torunlar) kararı veren savcının bağlı olduğu sulh ceza hakimliğine itirazda bulunabilir. İtiraz en geç 24 saat içinde sonuçlandırılır. 

Konut dokunulmazlığını ihlal suçu, 12 yaşından küçük çocuklar yahut 15 yaşından küçük sağır ve dilsizler tarafından işlendiyse bu kişiler hakkında gözaltı kararı verilmesi mümkün değildir.

Delillerin Toplanması

Delillerin toplanması, şikayet veya ihbara konu suçun işlenip işlenmediğine dair gerçeğin ortaya çıkarılması amacıyla kanıt oluşturacak unsurların bir araya getirilmesidir. Genel olarak soruşturma aşamasında gerçekleştirilen bir işlem olmakla birlikte yargılama aşamasında da delil toplanması mümkündür.

Soruşturma aşamasında savcı, yalnızca şüpheli aleyhine olacak delilleri değil şüpheli lehine olacak delilleri de toplamakla yükümlüdür. Buna karşılık, mağdur ve şüpheli de olası delillerin toplanması yönünde talepte bulunabilir.

Suça konu olayı aydınlatmaya yarayacak her şey delil olarak nitelendirilebilir. Konut dokunulmazlığının ihlali suçunda da, kamera kayıtları, tanık ifadeleri, mağdur ve sanık beyanları gibi olaya ilişkin kanıt oluşturabilecek her şey delil olarak kullanılabilir. Ancak, bu delillerin kullanılabilmesi için hukuka uygun olarak elde edilmiş olması zorunludur.

Örneğin,  mağdurun beyanı dışında delil yoksa ve şüphelinin ifadesi sırasında cezalandırılmayacağına dair söz verilip işlediği suçu itiraf etmesi sağlanmışsa, şüphelinin bu beyanı doğru olsa dahi yargılama aşamasında kendi aleyhine kullanılamaz. Hakimin vereceği kararlarda da etkili olamaz. 

İfade ve Sorgu

İfade, ihbar veya şikayet konu olay hakkında, şüphelinin savcı veya kolluk kuvvetleri tarafından dinlenmesidir. Sorgu ise, sulh ceza hakimi veya mahkeme tarafından şüpheli/sanığın savunmasının alınmasıdır. Böylece, şüpheli/sanık hakkında bir kanaate varılmaya çalışılarak soruşturma ve yargılama aşamasının seyri belirlenir. 

İfade ve sorgu süreci benzer şekillerde yürütülür. Bu bakımdan öncelikle ifade ve sorgusu yapılacak kişi yetkili makamlar huzuruna çağırılır. Bu çağrıya uymayan kişi, kolluk kuvvetleri aracılığıyla zorla getirilir ve çağrıya uymamasından dolayı yapılan giderleri ödemekle yükümlü tutulur. 

Yetkili makamlar önüne gelen şüpheli veya sanığın kimliği tespit olunur. Kimliği tespit olunan şüpheli sanığın ifade ve sorgusuna geçmeden önce, işlediği iddia edilen suç ve muhtemel sonuçları açıklanır. Ayrıca, avukat isteyebileceği, yakınlarına haber verebileceği, delillerin toplanmasını isteyebileceği ve susma hakkının bulunduğu da belirtilir.

Tüm bu hususlar açıklandıktan sonra ifade ve sorguya geçilir. İfade ve sorguda, suça ilişkin iddialara yönelik sorular sorulur. Şüpheli/sanık, bu iddialara cevap vermek zorunda değildir, susma hakkını kullanabilir. Konuşmak istemeyen şüpheli/sanık, aldatma, korkutma, şiddet, ilaç verme gibi yasak usuller kullanılarak konuşturulması sağlanamaz. Aksi halde beyanları, delil olarak değerlendirilmez. 

İfade ve sorgu işlemi tamamlandıktan sonra sürece ilişkin bir tutanak tutulur. Bu tutanak, şüpheli/sanığın beyanlarını içerdiğinden delil olarak nitelendirilir. Bu nedenle şüpheli/sanığın tutanağı bizzat okuması ve gerçeğe aykırı hususların bulunması durumunda tutanağı imzalamaması gerekmektedir. Mümkünse, imzalamama nedeni de tutanağa geçirilmelidir.

İfade ve sorgu, suç şüphesi altında bulunan kişilerin kendisini savunması yönünden etkili olabilecek bir süreçtir. Buna karşılık, kişiler sürece hakim olmaması nedeniyle baskı altında hissedebilir veya ileride kendi aleyhlerine kullanılabilecek hususlardan bahsedebilir. Bu noktada, alanında uzman bir ceza avukatından bilgi almakta fayda vardır.

Uzlaşma

Uzlaşma; fail ile mağdurun, bir uzlaştırmacı aracılığıyla işlenen suça dair hususlarda anlaşmaya varmasıdır. Ceza hukukunda uzlaşma, dava şartıdır. Bu nedenle, dava açılmadan önce tarafların uzlaşma yolunu denemiş olması zorunludur. Tarafların anlaşamaması halinde, suça konu fiil hakkında dava açılabilir. 

Konut dokunulmazlığının ihlali suçu, Ceza Muhakemesi Kanunu madde 253’te uzlaşma yoluna gidilecek suçlar arasında sayılmıştır. 

Uzlaşma süreci, uzlaştırma bürosu tarafından görevlendirilen uzlaştırmacının taraflara bir teklifte bulunması ile başlar. Taraflardan birinin 3 gün içinde bu teklife cevap vermemesi durumunda teklif reddedilmiş sayılır, dava yoluna gidilebilir. Bir daha uzlaşma yoluna gidilmez. Aksi halde, taraflar ortak bir karara varırlarsa, soruşturma sona erer. 

Uzlaşma süreci, dosyanın uzlaştırma bürosuna gönderilmesinden itibaren  30 gün içinde sonuçlandırılır. Ancak bu süre 40 gün daha uzatılabilir. 

Adli Kontrol

Adli kontrol, tutukluluk kararı yerine verilebilen bir koruma tedbiridir. Fail hakkında tutuklama kararı verilmesini gerektirecek sebepler bulunuyorsa ya da tutuklama kararı verilmesi yasak olan hususlar söz konusuysa adli kontrol kararı verilebilir. Adli kontrol kararı ile, suç şüphesi altında bulunan kişi birtakım yükümlülüklere uyması şartıyla serbest bırakılır.

Konut dokunulmazlığının ihlali suçunda da adli kontrol kararı verilmesine engel bir durum yoktur. Bu kapsamda, failin belirli yer veya bölgelere gitmesi yasaklanabilir, silah bulundurması veya taşıması yasaklanabilir ya da belirli aralıklarla imza atma yükümlülüğü öngörülebilir. Yükümlülüklere uyulmaması halinde ise, kişi hakkında tutuklama kararı verilebilir.

Konut dokunulmazlığının ihlali suçu bakımından adli kontrol süresi en fazla 2 yıldır ancak bu süre gerekli görülürse 1 yıl daha uzatılabilir. Adli kontrol kararı verilecek kişiler 18 yaşından küçükse, adli kontrol süreleri yarısı oranında uygulanır. 

Adli kontrole ilişkin verilecek kararlara karşı şüpheli, eşi, müdafii (avukatı) ve veli/vasisi itirazda bulunabilir. İtiraz, kararın öğrenilmesinden itibaren 7 gün içinde, kararı veren sulh ceza hakiminin bağlı olduğu asliye ceza mahkemesine verilecek bir dilekçe ile veya zabıt katibine beyanda bulunmak suretiyle yapılır. 

Tutukluluk

Tutukluluk, bir kimsenin suçu işlemiş olma ihtimalinin yüksek olması nedeniyle, tedbir amaçlı tutukevi adı verilen yerde tutulmasıdır. Konut dokunulmazlığının ihlali suçunda, tutuklama kararı verilebilmesi için gerekli şartlar şunlardır:

  • Suç, cebir veya tehdit kullanmak suretiyle ya da gece vakti işlenmiş olmalı,
  • Suçu işleyen kişi 15 yaşından büyük olmalı,
  • Elde edilen deliller, suçun işlendiğine yönelik kanaat oluşturmalı,
  • Suç işleme şüphesi altında bulunan kişi; kaçma, saklanma, delilleri karartma veya suçla ilgili kimselere baskı yapacağına yönelik şüphe oluşturmalı.

Belirtilen bu şartların sağlanması halinde, tutuklama kararı verilmesi yine de hakimin takdirindedir. Hakim tutuklama kararı verirse, tutuklu en fazla 1 yıl boyunca tutukevinde kalır. Ancak gerekli görülen hallerde bu süre 6 ay daha uzatılabilir. 

Tutuklama kararı özgürlüğü kısıtlayıcı bir tedbir olduğundan bu kararlara ilişkin hususlarda da tazminat davası açabilmek mümkündür. Kişi, hakkında verilecek kararın kesinleşmesinden itibaren 3 ay veya her halde 1 yıl içinde ikametgahının bulunduğu yer ağır ceza mahkemesinde tazminat davası açabilir.

Hakimin verdiği tutukluluk kararı ve sürelerine karşı; şüpheli, eşi, veli/vasi, müdafii (avukatı) 7 gün içinde itirazda bulunabilir. Tutuklama kararına itiraz, kararı veren adli makama bir dilekçe ile veya zabıt katibine beyanda bulunarak yapılabilir.

Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçunda Soruşturma Sonucu Verilebilecek Kararlar

Konut dokunulmazlığının ihlali suçunda soruşturma sonucu verilebilecek kararlar şunlardır:

  • Soruşturmaya yer olmadığı kararı (SYOK),
  • Kovuşturmaya yer olmadığı kararı (KYOK),
  • İddianamenin düzenlenmesi.

 Soruşturmaya Yer Olmadığı Kararı (SYOK)

Soruşturmaya yer olmadığı kararı, fiilin suç teşkil etmediğinin açıkça anlaşılması ya da ihbar veya şikayetin genel ve soyut nitelik taşıması halinde verilen karardır. Bu karar ile, ihbar ve şikayete konu davranış hakkında soruşturma açılmaz.

Örneğin, A bir suç işlemiş ve hakkında yakalama kararı çıkartılmış olsun. A, eve gelen polislere kapıyı açmamış, polislerin zorla eve girmesi nedeniyle de polislerden şikayetçi olmuştur. Bu durumda polislerin bu davranışının suç teşkil etmeyeceğinin açıkça anlaşılıyor olması nedeniyle soruşturmaya yer olmadığı kararı verilecektir.

Soruşturmaya yer olmadığı kararının yanlış olduğu düşünülüyorsa, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde itiraz edilebilir. İtiraz, kararı veren savcının bağlı olduğu sulh ceza hakimliğine verilecek bir dilekçe ile yapılır. 

Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı (KYOK)

Kovuşturmaya yer olmadığı kararı, suça konu davranış dolayısıyla fail hakkında dava açılamayacağına ilişkin karardır. Takipsizlik kararı olarak da adlandırılmaktadır. Konut dokunulmazlığının ihlali suçunda KYOK verilecek haller şunlardır:

  • Suçun işlendiğine dair yeterli kanıt bulunamaması, 
  • Mağdurun şikayette bulunmamış olması veya şikayet süresinin dolması, 
  • Tarafların uzlaşmış olması veya uzlaşma yoluna hiç gidilmemiş olması,
  • Suça konu olay hakkında zaten açılmış bir dava veya verilmiş bir karar bulunması.

Bu durumlardan birinin bulunması halinde savcı KYOK verir. Savcının verdiği bu karara karşı 15 gün içinde itirazda bulunulabilir. İtiraz, kararı veren savcının bağlı olduğu sulh ceza hakimliğine verilecek bir dilekçe ile yapılır.

İddianamenin Düzenlenmesi

Elde edilen deliller, şüphelinin suç işlediğine yönelik yeterli kanıt oluşturuyorsa ve KYOK verilmesini gerektirecek bir durum da yoksa savcı iddianame düzenler. İddianamede suçun şüpheli tarafından işlendiğine yönelik iddialara ve bu iddialara temel oluşturan delillere yer verilir.  

Savcı tarafından düzenlenen iddianame, mahkemeye sunulur. Mahkeme iddianamenin unsurlarının tam olduğu ve eksiklerin bulunmadığı kanısına varırsa iddianameyi kabul eder. İddianamenin kabulüyle şüpheli hakkında kamu davası açılmış olur. 

Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçunun Savunması

Konut dokunulmazlığının ihlali suçunun savunması, suçun işlenme şekline, failin birtakım özelliklerine ve suçun soruşturulması ve kovuşturulması aşamasında gerçekleştirilen işlemlere göre değişiklik göstermektedir. Ancak yapılacak savunmada genel olarak şu hususlar belirtilebilir:

  • Girilen yerin konut, işyeri veya eklentisi niteliğine sahip bir yer olmadığı
  • Konut, işyeri veya eklentilerine girme veya çıkmama eylemlerinde hak sahibinin rızasının bulunduğu,
  • Suça konu davranışın, girme fiili kapsamında değerlendirilemeyeceği,
  • İşyeri veya eklentilerinin herkese açık bir yer olduğu,
  • Suça konu davranışların gerçekleştirilmesinde hak sahibinin rızasının bulunduğu yönünde hataya düşüldüğü,
  • Suça konu davranışın gerçekleştiği zaman diliminin belirlenemediği veya bu zaman diliminin ‘gece vakti’ kapsamında kalmadığı,
  • Suça konu davranışın gerçekleştirilmesinde silah niteliğine sahip bir aracın kullanılmadığı,
  • Suçun teşebbüs aşamasında kaldığı, 
  • Yetkili kişilerce failin lehine olacak delillerin toplanmadığı,
  • Soruşturma ve kovuşturma aşamalarında usule aykırı işlemlerin gerçekleştirildiği,
  • Toplanan delillerin hukuka aykırı olarak edildiği ve bu nedenle fail aleyhine kullanılamayacağı,
  • Cezada indirime gidilecek veya cezayı tamamen ortadan kaldıracak sebeplerin bulunduğu.

Sınırlı olarak sayılan bu hususlar, dosya özelinde ele alınmalıdır. Bu bakımdan, savunmanın etkin olarak gerçekleştirilebilmesi için dosya üzerinde ve bunların olası hukuki sonuçları üzerinde bilgi sahibi olunması önem taşımaktadır. Bu noktada, kişilerin alanında uzman bir ceza avukatına danışması yararlı olabilecektir.

Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçunda Ceza Yargılaması Aşaması

Konut dokunulmazlığının ihlali suçunda ceza yargılaması aşaması, iddianamenin kabulüyle başlayan ve mahkemenin yargılanan kişi hakkında karar vermesiyle sona eren aşamadır. Suçun mağdurları da talepte bulunarak katılan sıfatını alabilir. Böylelikle, istinafa başvurma hakları doğar.

Konut dokunulmazlığının ihlali suçu, basit yargılama usulüne tabi suçlardan biridir. Ancak bu usulün uygulanması hakimin takdirine bağlıdır. Dolayısıyla hakim, yargılamanın basit yargılama usulüne göre yürütülmesine karar verebileceği gibi bunun yerine genel hükümlere göre yargılama yapılmasına da karar verebilir. 

Hakim, yargılamanın basit yargılama usulüne göre yapılmasına karar verirse, düzenlenen iddianame taraflara gönderilir. Taraflar, iddianamenin kendilerine tebliğinden itibaren 15 gün içinde iddia ve savunmalarını mahkemeye bildirmelidir. Bu süre dolduktan sonra, mahkeme duruşma yapmaksızın dosya üzerinden bir karar verir. Verilen bu karara karşı itiraz kanun yoluna gidilebilir. 

Hakim, basit yargılama usulünün uygulanmayacağına ilişkin karar verirse, yargılama genel hükümlere göre yürütülür. Bu kapsamda, duruşmalar yapılır, mağdur ve sanığın sözlü olarak beyanları alınır, tanıklar dinlenir, toplanan deliller incelenerek gerçek ortaya çıkarılmaya çalışılır. Hakim yargılama sürecinde edindiği kanaat ile bir karar verir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna gidilebilir.

Konut dokunulmazlığı suçuna ilişkin yargılama süreçlerinde yetkili ve görevli mahkeme, suçun işlendiği yer asliye ceza mahkemesidir.

Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçunda Zamanaşımı

Konut dokunulmazlığının ihlali suçunda dava zamanaşımı süresi 8 yıl, ceza zamanaşımı süresi 10 yıldır. 

Dava zamanaşımında süre, suçun işlendiği tarihten itibaren başlar. Ceza zamanaşımında süre, mahkemenin verdiği kararın kesinleşmesiyle başlar. Mahkeme kararları süresinde istinaf kanun yoluna başvurmamakla veya istinaf mahkemesi olan bölge adliye mahkemesinin kararıyla kesinleşir.

Dava zamanaşımı süresinin dolması ile suçun faili hakkında dava açılamaz veya açılan dava düşer. Böylelikle fail hakkında yargılama yapılmaz ve herhangi bir ceza da verilmez. Ceza zamanaşımı süresinin dolması ile de, fail hakkında verilen cezanın uygulamasına geçilemez. 

DİKKAT: Konut dokunulmazlığının ihlali suçunda uygulanacak zamanaşımı süreleri, suçu işlediği sırada 12 ila 15 yaş arasında olan çocuklar bakımından yarı oranında, 15 ila 18 yaş aralığındaki çocuklar bakımından ise, üçte ikisi oranında uygulanır. 

Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçunda Mahkemenin Verebileceği Kararlar

Konut dokunulmazlığının ihlali suçunda mahkemenin verebileceği kararlar şunlardır:

  • Beraat,
  • Ceza verilmesine yer olmadığı kararı (CYOK),
  • Mahkumiyet,
  • Adli para cezasına çevirme,
  • Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı (HAGB),
  • Cezanın ertelenmesi, 
  • Davanın düşmesi.

Beraat

Beraat; sanığın, yargılamaya konu suçu işlemediğinin anlaşılması halinde verilen karar türüdür. Konut dokunulmazlığının ihlali suçunda şu hallerde beraat kararı verilebilir:

  • Sanığın davranışı bu suçu oluşturmuyorsa, 
  • Sanığın suça konu davranışı, kanun hükmünün yerine getirilmesi niteliği taşıyorsa, (Örneğin kolluğun ev aramalarında yetkili olarak görevlendirilmesi)
  • Sanığın davranışı meşru müdafaa niteliğinde kalmışsa, (Örneğin oğlu, komşusunun evinde şiddete uğradığı için eve zorla girip oğlunu kurtarmışsa)
  • Sanığın suça konu davranışı, hakkın kullanılması niteliğini taşıyorsa, (Örneğin, sanık evin sahibiyse ancak ev başkaları tarafından sahiplenilmişse)

Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı (CYOK)

Ceza verilmesine yer olmadığı kararı, sanığın suçlu olduğu ispatlanmasına rağmen herhangi bir ceza verilmemesine dair karar türüdür. Konut dokunulmazlığının ihlali suçunda ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilebilecek haller şunlardır:

  • Sanığın suçu işlediği sırada 12 yaşından küçük olması, 
  • Sanığın suçu işlediği sırada akıl hastalığının bulunması, 
  • Sanığın 15 yaşından küçük sağır ve dilsiz olması, 
  • Sanığın, alkol veya uyuşturucu gibi geçici nedenler altında olması (Somut olaya göre kusur değerlendirilir)
  • Sanığın suçu işlemek zorunda kalması (Örneğin ayıdan kaçarken bir kimsenin kapısını kırıp eve girmesi)
  • Sanığın suçu, kendisine yönelik cebir veya tehditler nedeniyle işlemesi, 
  • Sanığın suça konu unsurlar yönünden hataya düşmesi, (Örneğin sanığın yanlışlıkla komşusunun evine girmesi)

Mahkumiyet

Mahkumiyet, sanığın suç işlediğinin kesin olarak tespit edilmesi durumunda verilen karar türüdür. Mahkumiyet ile, sanığa kanun çerçevesinde belirlenen ceza verilir. Ancak hakim, ceza vermek yerine güvenlik tedbirine karar verebileceği gibi ceza ile birlikte güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına da karar verebilir. 

Hakimin, güvenlik tedbirine karar vermesi halinde; sanık belli başlı haklarından yoksun bırakılabilir, suçun işlenmesinde veya suç sonucunda elde edilen mal veya kazançlara el konulabilir (müsadere), sanık yabancıysa sınır dışı edilebilir, sanık çocuk veya akıl hastasıysa bu kişilere özgü tedbirler uygulanabilir.

Mahkumiyet ile gündeme gelecek diğer bir güvenlik tedbiri de, tekerrürdür. Tekerrür, mahkumiyet kararı kesinleşmiş sanığın, tekrar bir suç işlemesi halinde daha ağır şartlarda cezai yaptırım uygulanmasıdır. Bu kapsamda, sanığın daha sonra işlediği suç adli para cezasını gerektirse dahi hapis cezası verilecek ve cezası infaz edildikten sonra salıverilse dahi denetime tabi tutulacaktır. 

Mahkumiyet halinde, uygulanan yargılama usulüne veya sanığın durumuna göre cezada indirime de gidilebilir. Basit yargılama usulünün uygulanması halinde verilecek ceza ¼ oranında indirilebilir. Ayrıca, sanığın davranışları göz önünde bulundurularak iyi hal indirimi’ uygulanabilir ve cezası ⅙ oranında düşürülebilir.

Adli Para Cezasına Çevirme

Adli para cezasına çevirme, kısa süreli hapis cezası olarak adlandırılan 1 yıl veya daha az süreli hapis cezalarının para cezasına çevrilmesine ilişkin karardır. Adli para cezasına çevirme kararı hakimin takdirindedir. Hakim bu kararı verirken, suçlunun kişilik özelliklerine, ekonomik durumuna, ve yargılamadaki davranışlarına dikkat eder. 

Konut dokunulmazlığının ihlali suçunda 1 yıl veya daha az süreli hapis cezalarında adli para cezasına çevirme kararı verilebilir. Ancak, suçun TCK 116/2’ de düzenlenen şekliyle işlenmesi halinde seçenek yaptırım olarak adli para cezası öngörüldüğü için, verilecek hapis cezası para cezasına çevrilemez. 

Hakim, adli para cezasına çevirme kararı verirse, günlük 20 ila 100 TL arasında belirlediği miktar ile 5 ila 750 gün arasında belirlediği gün sayısını çarpar. Çıkan miktar, net ödenmesi gereken adli para cezası miktarıdır. 

Verilen adli para cezası, tek seferde ödenebileceği gibi taksitlerle de ödenmesine karar verilebilir. Tek seferde ödenmesine karar verilen para cezaları en geç 1 yıl içinde, taksitlerle  ödenmesine karar verilen para cezaları ise en geç 2 yıl içinde ödenmelidir. Süresinde para cezasını ödemeyen veya taksit dönemlerine uymayan sanığın cezası hapis cezasına çevrilebilir.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı (HAGB)

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, sanık hakkında verilecek hükmün mahkeme tarafından açıklanmasının bir süre ertelenmesidir. Bu karar ile, sanık hakkında verilecek hükmün içeriğindeki yaptırımlar herhangi bir sonuç doğurmaz. 

Konut dokunulmazlığının ihlali suçunda; sanığa verilen cezanın 2 yıl veya daha az süreli hapis cezası ya da adli para cezası olması, sanığın daha önce kasten bir suç işlememiş olması, mahkemenin sanığın bir daha suç işlemeyeceğine dair kanaat oluşturması ve sanığın vermiş olduğu zararı tamamen gidermesi halinde HAGB kararı verilebilir. 

HAGB kararının verilmesi ile, sanık 5 yıl süre boyunca birtakım yükümlülüklere tabi tutulur. Sanık bu süre içinde yükümlülüklerine aykırı davranmaz veya kasten bir suç da işlemezse, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak davanın düşmesine karar verilir. Bu karar, adli sicil kaydına işlenmez. 

Sanığın yükümlülüklerine uymaması veya kasten bir suç işlemesi halinde ise, açıklanması geri bırakılan hüküm açıklanır ve cezanın infazına geçilir. Hakim, sanığın denetim süresindeki davranışlarını da göz önünde bulundurarak cezasının yarısı oranında infaz edilmesine veya cezanın seçenek yaptırımlara çevrilmesine de karar verebilir. 

Daha lehe bir karar verilmesi gerektiği düşünülüyorsa; sanık, eşi, müdafii(avukatı), veli/vasisi  HAGB kararına itiraz edebilir. HAGB kararına itiraz, 7 gün içinde kararı veren asliye ceza mahkemesine verilecek bir dilekçe ile veya zabıt katibine beyanda bulunmak suretiyle yapılır. 

Cezanın Ertelenmesi

Cezanın ertelenmesi, sanığa verilecek hapis cezasının infazının bir süreliğine ertelenmesidir. 

Konut dokunulmazlığının ihlali suçunda da cezanın ertelenmesi kararı verilebilir. Ancak, sanığa verilecek hapis cezası 2 yıl veya daha az süreli olmalı, sanığın daha önce kasten işlemiş olduğu bir suçtan dolayı 3 aydan fazla mahkumiyeti bulunmamalı ve sanığın bir daha suç işlemeyeceğine dair kanaat oluşmalıdır. 

Şartlar  sağlansa dahi, cezanın ertelenmesi kararı verilmesi hakimin takdirindedir. Hakim, cezanın ertelenmesi kararı verirse, 1 ila 3 yıl arasında bir denetim süresi belirler. Belirlenen bu süre içinde birtakım sorumlulukların yerine getirilmesi istenebileceği gibi, sanığın durumuna göre herhangi bir yükümlülük olmadan da denetim süresinin geçirilmesine karar verilebilir. 

Sanık, denetim süresinde suç işlemez ve bu süreyi yükümlülüklerine uyarak iyi halli geçirirse, ertelenen hapis cezası infaz edilmiş sayılır. Aksi halde yükümlülüklerine ısrarla uymayan ve kasten suç işleyen sanığın cezasının cezaevinde çektirilmesine karar verilir.  

Davanın Düşmesi

Davanın düşmesi, yargılamaya devam etmek için bir sebebin bulunmaması halinde verilen karar türüdür. Konut dokunulmazlığının ihlali suçunda, davanın düşmesi kararı verilecek haller şunlardır:

  • Yargılaması yapılan kişinin ölmesi, 
  • Genel af ilan edilmesi,
  • 8 yıllık dava zamanaşımı süresinin dolması,
  • Mağdurun şikayetten vazgeçmesi, 
  • Tarafların, uzlaşmış olması.

Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçunda İstinaf ve Yargıtay Süreci

Konut dokunulmazlığının ihlali suçunda istinaf kanun yoluna gidilebilmesi mümkündür. İstinaf kanun yolu, verilen kararların daha üst bir mahkeme olan bölge adliye mahkemesine taşınmasıdır. Böylece verilen kararlar ikinci bir denetimden geçmektedir.

İstinaf kanun yoluna başvuru, kararı veren mahkemeye verilecek dilekçe veya zabıt katibine beyanda bulunmak suretiyle yapılır. Başvuru süresi kararın öğrenilmesinden itibaren 7 gündür ve bu süre içinde başvuru yapılmazsa, istinaf kanun yoluna başvuru hakkı kaybedilir. 

Yargıtay’a başvuru, temyiz kanun yolu olarak adlandırılır. Konut dokunulmazlığının ihlali suçunda, istinaf mahkemesinin verdiği bozma kararlarına karşı Yargıtay’a başvuru yolu açık değildir. Çünkü kanun, 5 yıl veya daha az hapis cezasını gerektiren suçlara ilişkin istinaf mahkemesinin bozma kararları temyiz kanun yoluna gidilmeyecek hususlardan saymıştır.

DİKKAT: Yargılama aşamasında, hakimin basit yargılama usulü gereğince karar vermesi halinde, bu kararlara karşı öncelikle itiraz kanun yoluna gidilmeli, daha sonra istinaf kanun yoluna başvurulmalıdır. İtiraz kanun yolu başvurusu 7 gün içinde, kararı veren asliye ceza mahkemesine verilecek bir dilekçe ile veya zabıt katibine beyanda bulunarak yapılır. 

Kanun yollarına başvurabilecek kişiler kanunda sayılmıştır. Buna göre, sanık, eşi, veli/vasisi, avukatı kanun yollarına başvurabilir. Ayrıca yargılama aşamasında katılma talebinde bulunan kişiler ve bu kişilerin avukatları da sanık aleyhine kanun yoluna başvurabilir. 

Sonuç

Konut dokunulmazlığının ihlali suçu çeşitli şekillerde işlenebilmekte ve bu bağlamda verilecek cezanın da ağırlaşması söz konusu olabilmektedir. Bu noktada, soruşturma aşamasının başından itibaren, savunmanın etkili bir şekilde yapılması ve sürecin usulüne uygun yürütülmesi önem taşımaktadır. Dolayısıyla bu hususta uzman ceza avukatına danışmakta fayda vardır.