Hatalı Sünnet Nedeniyle (Malpraktis) Tazminat Davası

Hatalı Sünnet Nedeniyle (Malpraktis) Tazminat Davası

Hatalı sünnet nedeniyle (malpraktis) tazminat davası; cerrahi bir işlem olan sünnetin, yanlış uygulanması sonucu ortaya çıkan zararların talep edilebildiği dava türüdür. Ortaya çıkan zararların tazmin süreci; hekim yahut hastane ile hasta arasında kurulan hukuki ilişkinin niteliğine göre değişmektedir. Bu noktada, sünneti gerçekleştiren hekimin haksız fiiline yahut vekalet sözleşmesine aykırılık hükümlerine dayanılarak zararın tazmini talep edilmektedir.

Hatalı Sünnet Nedeniyle (Malpraktis) Tazminat Davası Nedir?

Hatalı sünnet nedeniyle (malpraktis) tazminat davası; sünnet işlemi dolayısıyla ortaya çıkan sağlıksal, fiziki yahut ruhsal zararları giderilmesini amaçlayan dava türüdür.

Uygulamada, idrar yollarına zarar verilmesi, fazla deri kesilmesi, estetik hata yapılması gibi sebeplerle tazminat davası açılabilmektedir. Sünnet cerrahi bir işlem olduğundan, işlemin doğruluğu çoğunlukla ebeveynler tarafından takip edilememekte ve sayılan zararlar ortaya çıkmaktadır.

Açılacak davalar işlemin yapıldığı hastanenin türüne göre farklılık göstermektedir. Bu noktada uygulanacak hukuki prosedür de değişmektedir.

Örneğin, doğrudan hekimin kliniğinde yapılan işlemlerde hekim ve hasta arasında vekalet ilişkisinin bulunduğu kabul edilmekte ve dava hekime karşı açılmaktadır. Bunun yanı sıra, hekimin özel hastanede çalışması halinde, hastane ve hekim arasında vekalet sözleşmesinin bulunduğu ve şartların sağlanması halinde hekimin haksız fiilinin gündeme gelebileceği belirtilmektedir.

Devlet hastanesinde yapılan işlemlerde ise kamu hizmetinin kullanıldığı kabul edilmekte ve doğrudan idareye karşı dava açılarak tazminat talep edilmektedir.

Yukarıda sayılan yolların yanı sıra, sigorta şirketlerine karşı dava açılması da mümkündür. Bu yol, hekimlerin yaptırmakla yükümlü oldukları zorunlu mesleki sorumluluk sigortasının bir sonucudur.

Doğru hukuki prosedürün uygulanması için taraflar arasındaki hukuki ilişkinin doğru tespit edilmesi elzemdir. Bu noktada, alanda uzman bir avukattan danışmanlık almak fayda sağlamaktadır.

Hatalı Sünnet Nedeniyle (Malpraktis) Tazminat Davasının Hukuki Dayanağı

Hatalı sünnet nedeniyle (malpraktis) tazminat davasının hukuki dayanağı, Türk Borçlar Kanunu m. 502 hükmünde sayılan vekalet sözleşmesi ve m.49 hükmünde açıklanan haksız fiildir.

TBK M.502:

“(1) Vekâlet sözleşmesi, vekilin vekâlet verenin bir işini görmeyi veya işlemini yapmayı üstlendiği sözleşmedir.
(2) Vekâlete ilişkin hükümler, niteliklerine uygun düştükleri ölçüde, bu Kanunda düzenlenmemiş olan işgörme sözleşmelerine de uygulanır.
(3) Sözleşme veya teamül varsa vekil, ücrete hak kazanır.”

TBK M.49:

“Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.”

Dayanılacak hüküm taraflar arasındaki hukuki ilişkinin niteliğine göre değişebilecektir. Bunların yanı sıra hekimin hatalı işlemden sorumluluklarına ilişkin düzenlemeler, çeşitli ulusal- uluslararası hükümlerde bulunmaktadır. Bu hükümler; Avrupa Biyotıp Sözleşmesi m.4, Hasta Hakları Yönetmeliği m.11, Türk Tabipler Birliği Hekimlik Mesleği Etik Kuralları m.13 hükümleridir.

Avrupa Biyotip Sözleşmesi m.4:

“Araştırma dâhil, sağlık alanında her müdahalenin, ilgili meslekî yükümlülükler ve standartlara uygun olarak yapılması gerekir.”

Hasta Hakları Yönetmeliği m.11:

“Tababetin ilkelerine ve tababet ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı veya aldatıcı mahiyette teşhis ve tedavi yapılamaz.”

Türk Tabipler Birliği Hekimlik Mesleği Etik Kuralları m.13:

“bilgisizlik, deneyimsizlik ya da ilgisizlik nedeniyle bir hastanın zarar görmesi “hekimliğin kötü uygulaması” anlamına gelir.”

Örneğin, sünnetçi tarafından yapılan hatalı işlemlerde ilgili kişinin haksız fiiline dayanılarak dava açılmaktadır. İşlemin özel hastane bünyesinde gerçekleşmesi halinde ise vekalet sözleşmesi hükümlerine dayanmaktır. Hekimin mesleki sorumluluk sigortasına dayanılarak doğrudan sigorta şirketine karşı açılacak davalarda hukuki dayanak ise Türk Ticaret Kanunu m.1478 hükmüdür.

TTK M.1478:

“Zarar gören, uğradığı zararın sigorta bedeline kadar olan kısmının tazminini, sigorta sözleşmesi için geçerli zamanaşımı süresi içinde kalmak şartıyla, doğrudan sigortacıdan isteyebilir.”

Hatalı Sünnet Nedeniyle (Malpraktis) Tazminat Davasının Şartları

Hatalı sünnet nedeniyle (malpraktis) tazminat davasının şartları şunlardır:

  • Yapılan cerrahi sünnet işlemi sonucunda hastanın fiziki yahut ruhsal sağlığından zarar meydana gelmiş olması gerekir, 
  • Meydana gelen zararın yapılan işlem sonucunda gerçekleşmesi beklenen olası zararlardan olmaması gerekir, 
  • Ortaya çıkan zararın yapılan işlemle ilgili olması gerekir, 
  • Zararın; hekimin el yatkınlığı, kişisel deneyimi gibi subjektif sebepler dolayısıyla değil, tıp bilimi kurallarının ihlali yahut yanlış uygulama yapılması gibi objektif nedenler sonucunda ortaya çıkmış olması gerekir, 
  • Ortaya çıkan zarar önceden öngörülmesi ve önlenmesi mümkün olmayan zararlardan olmamalıdır, 
  • Zarar bir komplikasyon sonucu meydana gelmemelidir,
  • Ortaya çıkan zararın; hekimin yanlış teşhisi, yanlış tedavi uygulaması, bakım sürecinde eksiklik ve hata yahut hastanenin organizasyonel hatası sebebiyle ortaya çıkmış olması gerekmektedir.

Yukarıda sayılan temel şartların yanı sıra her somut olay üzerinde ayrıca değerlendirmeler yapılıp tazminata hükmedilebilmesi için şartlar belirlenmektedir. Yapılan değerlendirmelerde hekimin mesleki kusurunun olup olmadığı teknik verilerle incelenmektedir.

Hatalı sünnet işlemlerinin vekalet ilişkisine dayandığı somut olaylarda hastanın seçimlik hakları gündeme gelmektedir. Mevzubahis seçimlik haklar, vekalet ilişkisinin tüketici işlemi sayılması sebebiyle Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümlerinden doğmaktadır. Hatalı sünnet işleminde hastanın ileri sürebileceği seçimlik hakları şunlardır:

  • İşlem sonucu meydana gelen hatanın giderilmesi için ücretsiz onarım talep etme,
  • Meydana gelen hata oranında, ücretten indirim talep etme.

Yukarıda sayılan seçimlik haklar tazminat taleplerinden ayrıdır. Bu itibarla, maddi manevi tazminat talebiyle birlikte seçimlik hakların kullanılması söz konusu olabileceği gibi herhangi birinin talep edilmesi de mümkündür.

Özel Hastaneye veya Bağımsız Doktora Karşı Malpraktis Davaları

Özel hastaneye veya bağımsız doktora karşı açılan malpraktis davaları, maddi tazminat davası ile manevi tazminat davasıdır. 

Açılacak davanın tespitinde, hastanın uğradığı zararın türü yahut davacı tarafın kim olacağı gibi hususlar belirleyicidir. Açılan davalarda, şartların sağlanması halinde hem maddi hem manevi tazminat talep edilebilmektedir. Bunun yanı sıra taraflar arasındaki hukuki ilişkinin vekalet ilişkisi olması halinde, kanundan doğan seçimlik hakların kullanılması da gündeme gelmektedir.

Maddi Tazminat Davası

Maddi tazminat davası, sünnet sonucunda hastanın yaşadığı maddi zararların tazmini için açılan hukuk davası türüdür. 

Açılacak maddi tazminat davasında, yapılan sağlık harcamaları, sünnet işlemine verilen ücretler, tedavi giderleri, ilaç ve bakım giderleri talep edilebilmektedir. Maddi tazminat davası yalnızca sünnet işlemden mağdur olan çocuk adına değil ebeveynler tarafından kendi zararları için de açılabilmektedir.

Manevi Tazminat Davası

Manevi tazminat davası hatalı sünnet sonucunda zarara uğrayan çocuğun yaşadığı buhran, acı, elem, keder, psikolojik rahatsızlıkların tazmini için açılan hukuk davasıdır. Manevi tazminat bedellerinin belirlenmesinde, yapılan hata sonucunda çocuğun ilerleyen yaşamında karşılaşması muhtemel olumsuzluklar ve psikolojik baskı da değerlendirilmektedir.

Davanın Tarafları

Hatalı sünnet nedeniyle (malpraktis) tazminat davasının tarafları; hatalı sünnet mağduru çocuk ve sünnet işlemini gerçekleştiren hekimdir. Çocuğun yaşının küçük olması sebebiyle dava ebeveynleri tarafından açılmaktadır. 

Özel hastane ile yapılan sözleşme sonucu gerçekleştirilen hatalı sünnet işlemlerinde ise davalı taraf özel hastane olarak gösterilmektedir. Özel hastanede yapılan işlemlerde hekimin haksız fiiline de dayanılması halinde, hekime karşı ayrıca haksız fiil davası açılmaktadır.

Davada İspat ve Bilirkişi Raporu

Hatalı sünnet nedeniyle (malpraktis) tazminat davasında ispat yükü davalı taraftadır. Bu noktada hastane kayıtları, sağlık raporları, diğer sağlık verileri, hatalı işleme ilişkin öncesi sonrası fotoğrafları gibi belgeler delil olarak mahkeme sunulabilmektedir. 

Mahkeme tarafından yapılan incelemede ise alanında uzman bilirkişilerden bilirkişi raporu talep edilmektedir. Bilirkişi raporlarında, yapılan işlemin tıp biliminin kurallarına uygun olup olmadığı objektif olarak değerlendirilmektedir. Bu noktada hekimin el becerisi yahut ortaya konan işlemin davacı tarafça beğenilmemesi gibi subjektif detaylar esas alınmamaktadır. 

Mahkemeye sunulan bilirkişi raporlarına itiraz hakkı mümkündür. İtirazlar, raporun mahkemeye sunulmasından itibaren 2 hafta içinde, konuya ilişkin olarak hazırlanan itiraz dilekçeleri ile yapılmaktadır. İtirazın kabulü halinde, yeniden rapor alınması yahut yeni bilirkişi atanması söz konusu olmaktadır.

Zamanaşımı

Hatalı sünnet nedeniyle (malpraktis) tazminat davası zamanaşımı süresi zararını öğrenildiği tarihten itibaren 5 yıl, her halükarda olayın gerçekleştiği tarihten itibaren 10 yıldır.

Seçimlik hakların kullanılmasında zamanaşımı süresi ise hatalı sünnet işleminin gerçekleştiği tarihten itibaren 2 yıl, hekimin yahut hastanenin ağır kusurunun bulunması halinde ise 10 yıldır.

Yetkili ve Görevli Mahkeme

Hatalı sünnet nedeniyle (malpraktis) tazminat davasında yetkili ve görevli mahkeme; sünnet işleminin yapıldığı yer, hastane merkezinin bulunduğu yer yahut mağdurun veya hekimin yerleşim yeri tüketici mahkemeleridir. Tüketici mahkemesi bulunmayan yerlerde asliye hukuk mahkemeleri görevli kabul edilmektedir.

Doğrudan hekimin hizmet aldığı sigorta şirketine açılacak davalarda görevli mahkeme ise asliye ticaret mahkemeleridir.

Hatalı Sünnet Nedeniyle (Malpraktis) Uyuşmazlıklarında Tüketici Hakem Heyetine Başvuru

Hatalı sünnet nedeniyle (malpraktis) uyuşmazlıkları tüketici işlerinden sayılmaktadır. Bu nedenle, 2024 yılı için geçerli olmak üzere, 104.000 liranın altındaki taleplere ilişkin uyuşmazlıklarda, tüketici mahkemeleri değil, ilçe-il tüketici hakem heyetleri görevlidir.

İlçe-il tüketici hakem heyetlerine başvuru dilekçe ile yapılmaktadır. Hazırlanan dilekçede, somut olaya ilişkin detaylar, teknik ve hukuki dayanaklar ve iddiaları destekler somut bilgi ve belgelere yer verilmelidir. Dilekçe bizzat yahut avukat aracılığıyla elden, posta yoluyla yahut sistem üzerinden online şekilde yetkili tüketici hakem heyetine sunulabilmektedir. Online başvurular, Tüketici Bilgi Sistemi üzerinden yapılmaktadır.

Tüketici hakem heyeti yapılan başvuruyu incelerken alanında uzman bilirkişilerden görüş alabilmektedir. Başvurular, 6 aylık süre içinde sonuçlandırılmaktadır. Tüketici hakem heyetleri tarafından verilen kararlara karşı itiraz mümkündür. İtirazlar, kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten itibaren 15 gün içinde yetkili tüketici mahkemesine yapılmaktadır.

Doğrudan sigorta şirketine karşı açılacak davalar ticaret mahkemesinin görev alanına girdiğinden, bu tür uyuşmazlıklarda tüketici hakem heyetlerine başvuru yapılmamaktadır. Direkt olarak asliye ticaret mahkemelerinde sigorta şirketine karşı dava açılmaktadır.

Hatalı Sünnet Nedeniyle (Malpraktis) Davalarında Zorunlu Arabuluculuk

Hatalı sünnet nedeniyle (malpraktis) davaları, dava şartı olarak zorunlu arabuluculuk uygulamasına tabidir. Arabuluculuk yoluna başvurmadan açılan davalar usulden reddedilmektedir. Bu itibarla, tüketici mahkemelerinde yahut ticaret mahkemelerinde açılacak hatalı sünnet tazminat dava dilekçelerine arabuluculuk son tutanağının eklenmesi gerekmektedir.

Arabuluculuk süreci, arabuluculuğa başvuru yapılmasıyla başlayıp sürece ilişkin son tutanağın düzenlenmesiyle sona ermektedir. Süreç en fazla 4 hafta içinde sonuçlanmaktadır.

Arabuluculuğa başvuru; adliyelerde bulunan arabuluculuk bürolarına yahut bağımsız arabuluculuk bürolarına yapılmaktadır. Yapılan başvurularda arabuluculuk bürosu tarafından verilen formun doldurulup teslim edilmesi gerekmektedir. Aynı şekilde, UYAP vatandaş portal uygulamasından yapılan online başvurular ile de arabuluculuk süreci başlatılabilmektedir.

Arabulucu, tarafların ortak kararı ile belirlenebilmektedir. Tarafların bu konuda ortak kararının bulunmaması halinde, arabuluculuk bürosu tarafından, arabuluculuk siciline kayıtlı bir arabulucu uyuşmazlığa atanmaktadır.

Tüketici hakem heyetinin kapsamına giren uyuşmazlıklarda dava şartı olarak arabuluculuk yoluna başvurulmamaktadır. Doğrudan hekime, özel hastaneye yahut sigorta şirketlerine karşı açılacak davalarda arabuluculuk sürecine ilişkin detaylı bilgi, “tüketici davalarında arabuluculuk” ile “ticari davalarda arabuluculuk” yazılarında açıklanmaktadır.

Hatalı Sünnet Nedeniyle (Malpraktis) Tazminat Davası

Devlet Hastanesine Karşı Malpraktis Davaları

Hatalı sünnet nedeniyle devlet hastanesine karşı açılan malpraktis davaları bir tür idari davadır. Bu sebeple maddi manevi tazminat davalarından farklı olarak idari yargılama usulüne tabidir. 

Dava öncesinde idareye başvuru zorunluluğu, zamanaşımı süreleri, dava taraflarının belirlenmesi ve davanın açılacağı yetkili ve görevli mahkemenin tespiti farklılık gösteren hususlardır.

Devlet hastanelerinin yanı sıra devlet ve vakıf üniversiteleri hastanelerinde yapılan hatalı sünnet işlemleri de bu kapsamda değerlendirilmekte ve idari yargılama usulüne tabi tutulmaktadır.

Dava Öncesi İdareye Başvuru

Dava öncesi idareye başvuru zorunluluğu, devlet hastanelerinde yapılan hatalı sünnetlerde getirilen bir zorunluluktur. Yetkili makama başvuru yapılmadan açılan davaların usulden reddi söz konusu olmaktadır. 

Başvuru yapılacak idare, Sağlık Bakanlığıdır. Başvuru, hatalı sünnet işlemine ilişkin detayların ve bilgi ve belgelerin yer aldığı yazılı dilekçe ile sunulmaktadır. Hatalı sünnet işlemi sonucunda ortaya çıkan zararın öğrenildiği tarihten itibaren 1 yıl ve her halükarda olayın gerçekleştiği hatalı sünnet işleminin gerçekleştiği tarihten itibaren 5 yıl içinde idareye başvurulmuş olmalıdır.

İdareye yapılan başvurunun 60 günü içerisinde cevaplanmaması yahut yetersiz cevap verilmesi halinde 60 günlük sürenin sonunda tam yargı davası açılabilmektedir. Belirtilen süre içinde idare tarafından başvurunun reddi halinde ise ret kararının tebliğinden itibaren dava açılabilmektedir.

Tam Yargı Davası

Tam yargı davası devlet hastanelerinde yapılan hatalı sünnet işlemini sonucu ortaya çıkan zararları tazmin edildiği idari dava türüdür. Davacı tarafın devlet hastanesi olması halinde hukuk mahkemelerinde maddi manevi tazminat davası açılmamaktadır. 

Davanın Tarafları

Hatalı sünnet nedeniyle (malpraktis) tam yargı davasının tarafları; davalı Sağlık Bakanlığı ile hatalı sünnet operasyonunun mağduru çocuktur. Ancak çocuğun dava ehliyeti bulunmadığından ebeveynleri tarafından temsili gerekmektedir. 

Vakıf ve devlet üniversiteleri hastanelerinde yapılan hatalı sünnet işlemlerinde ise davalı taraf üniversite Rektörlüğü olarak gösterilmektedir. Ebeveynler tarafından açılacak maddi tazminat davasında ise davalı taraf doğrudan ebeveynin kendisi olarak gösterilmektedir.

Zamanaşımı

Hatalı sünnet nedeniyle (malpraktis) tam yargı davasında zamanaşımı süresi zararın öğrenildiği tarihten itibaren 5 yıldır.

Yetkili ve Görevli Mahkeme

Hatalı sünnet nedeniyle (malpraktis) tam yargı davasında yetkili ve görevli mahkeme Ankara idare mahkemeleridir.

Vakıf ve devlet Üniversite Hastanelerinde yapılan hatalı sünnetler sonucu ortaya çıkan davalarda yetkili ve görevli mahkeme, üniversite rektörlüğünün bulunduğu yer idare mahkemeleridir.

Hatalı Sünnet Nedeniyle (Malpraktis) Tazminat Davası Avukatlık Ücret ve Dava Masrafları

Hatalı sünnet nedeniyle (malpraktis) tazminat dava masrafları yaklaşık 2-3 bin liradır. 2024 yılı için geçerli olan bu bedel, dava dilekçesinde talep edilen tazminat tutarına göre değişiklik gösterebilmektedir. Hatalı sünnet işleminin tüketici işlemi olması sebebiyle açılacak davalar harçtan muaftır.

Hatalı Sünnet Nedeniyle (Malpraktis) Tazminat Davası Ne Kadar Sürer?

Hatalı sünnet nedeniyle (malpraktis) tazminat davası yaklaşık olarak 1 yıl sürer. Mahkemelerin iş yoğunluğu, davanın karmaşıklığı, taraf sayısının çokluğu gibi sebeplerle dava süresi uzayabilmektedir. Bununla birlikte, taraflarca istinaf ve temyiz kanun yollarına başvurulması halinde süreç 2-3 yıla uzamaktadır.

Hastanelerin Organizasyon Sorumluluğu

Hastanelerin organizasyon sorumluluğu; hatalı sünnet nedeniyle malpraktis davasının açılabileceği durumlardan biridir. 

Sayılan sorumluluğun düzeyi mevzuat hükümlerince her kapasitedeki hastaneye göre ayrı ayrı belirlenmiştir. Bu noktada, çeşitli işlemlerin yapıldığı hastaneler için yine çeşitli kriterler konulmuştur. 

Sayıların kriterler arasında; hastanede bulunması gereken teknik cihaz türleri ve modelleri, servisin büyüklüğü, sağlık personeli sayısı, ekipman sayısı yahut temizlik personeli yeterliliği gibi kriterler bulunmaktadır. 

Mevzubahis kriterlerde eksiklik olması sebebiyle hastaların yapılan işlemlerden zarar görmesi sonucunda, hastaneler doğrudan zarardan sorumlu tutulmaktadır.

Doktor Hatası (Malpraktis) Ceza Davası

Doktor hatası (malpraktis) ceza davası; mesleki kusur sebebi ile hatalı sünnete sebebiyet veren hekimler adına açılan kamu davasıdır.

Ceza davası, ortaya çıkan zararlı giderilmesi için açılan tazminat davalarından ayrı bir davadır. Açılan tazminat davalarında hekim adına cezai soruşturma ve kovuşturma yürütülmesi mümkün değildir. Aynı şekilde açılan ceza davalarında ortaya çıkan zararın giderilmesi için tazminat talep edilmesi de mümkün değildir.

Cumhuriyet savcılıkları ile kolluk birimlerine yapılan şikayet ve ihbarlar sonucunda hekim hakkında soruşturma başlatılmaktadır. Savcılık tarafından yürütülen soruşturmanın sonucunda yeterli gelelim bulunması halinde ise kamu davası açılıp yargılama yapılmaktadır. 

Uygulamada, hatalı sünnet nedeniyle hekime karşı açılan ceza davaları; kasten yaralama ve kasten öldürme suçlarının ihmali davranışla işlenmesi suçlarına ilişkindir. Doktor hatası (malpraktis) ceza davasına ilişkin detaylı bilgi, “doktor hatası nedeniyle (malpraktis) ceza davası” başlıklı yazıda açıklanmaktadır.

Sonuç

Hatalı sünnet nedeniyle (malpraktis) tazminat davası uygulamada sıklıkla karşılaşılan malpraktis davalarından biridir. Yapılan her beş sünnet işleminden birinin hatalı olduğu araştırmalar sonucunda ortaya konulmuştur. Hatalı işlemlere karşı açılacak davalarda taraflar arasındaki hukuki ilişkinin Doğru tespit edilmesi gerekmektedir. Aksi halde açılan davanın usulden reddi söz konusu olmaktadır. Bu noktada, alanda uzman bir avukattan danışmanlık almak fayda sağlamaktadır.