Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçu ve cezası

Banka veya Kredi Kartlarının Kötüye Kullanılması Suçu ve Cezası

Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçu, TCK’da “bilişim alanında suçlar” başlığı altında düzenlenen suç türlerinden biridir. Bu suç kapsamında, başkasına ait bir kartı kullanarak haksız yarar sağlayan kişi 3 yıl- 6 yıl aralığında hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılacaktır.

İçindekiler

Banka veya Kredi Kartlarının Kötüye Kullanılması Suçu Nedir?

Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçu, bir kimsenin hukuka aykırı olarak bir başkasının banka veya kredi kartı kullanması, sahtesini üretmesi ve onlardan yarar sağlamasıdır. Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçu TCK m. 245 hükmünde açıklanmaktadır:

TCK 245:

“(1) Başkasına ait bir banka veya kredi kartını, her ne suretle olursa olsun ele geçiren veya elinde bulunduran kimse, kart sahibinin veya kartın kendisine verilmesi gereken kişinin rızası olmaksızın bunu kullanarak veya kullandırtarak kendisine veya başkasına yarar sağlarsa, üç yıldan altı yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.

(2) Başkalarına ait banka hesaplarıyla ilişkilendirilerek sahte banka veya kredi kartı üreten, satan, devreden, satın alan veya kabul eden kişi üç yıldan yedi yıla kadar hapis ve onbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.

(3) Sahte oluşturulan veya üzerinde sahtecilik yapılan bir banka veya kredi kartını kullanmak suretiyle kendisine veya başkasına yarar sağlayan kişi, fiil daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde, dört yıldan sekiz yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.”

Banka veya Kredi Kartlarının Kötüye Kullanılması Suçu Nasıl Oluşur?

Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçu; başkasına ait kredi veya banka kartının hukuka aykırı ele geçirilmesi, kullanılması, sahte kart üretilmesi ve bunlardan yarar sağlanması suretiyle oluşur.

Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçunun üç farklı oluşum şekli öngörülmüştür. Her bir fıkrada ayrı oluşum şekli düzenlenmiştir.

Başkasına Ait Banka veya Kredi Kartının Kullanılması

Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçunun, başkasına ait bir kartın kullanılması suretiyle işlenmesi mümkündür. Suçun, bu fiil sonucu oluşmasını sağlayan koşullar şunlardır:

  • Kişi başkasına ait banka veya kredi kartını herhangi bir şekilde ele geçirir veya elinde bulundurur.
  • Kart sahibi veya kartın verilmesi gereken kişinin rızası dışında hareket edilir.
  • Kartın kullanılması veya bir üçüncü kişiye kullandırılması sonucu yarar sağlanır.

Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması ile alakalı olayda sanık, misafir olarak bulunduğu evde mağdurun çantasından kredi kartını almıştır. Ardından bu kart ile bankamatikten para çekmiştir. Yargıtay TCK m.245/1 maddesi kapsamında suçun oluştuğuna karar vermiştir. (Yargıtay 8. CD., E. 2013/2367, K. 2014/10170, T.21.04.2014)

Yargıtay’a konu bir başka olayda sanık, annesinin ölümünde sonra onun adına banka hesabına yatırılan emekli maaşını bankamatik kart ile çekmiştir. Ölümle birlikte artık işleme rıza ortadan kalkar ve kartın iadesi gerekir. Yargıtay olayda, otomatik bir sistemi kullanarak kendisi veya başkası lehine hukuka aykırı yarar sağlandığını vurgulamıştır. Failin TCK m. 245 uyarınca cezalandırılmasının yerinde olduğuna karar vermiştir. (Yargıtay 11. CD., E. 2008/8392, K. 2009/123, T. 19.2.2009)

Fail ele geçirdiği kartı fiziki olarak kullanabileceği gibi kart üzerindeki bilgileri kullanarak da suçu oluşturabilir. 

Yargıtay’a konu bir başka olayda sanık, şikayetçiye ait kredi kartının numarasını, son kullanma tarihini ve güvenlik kodunu kullanarak mail/order (kartsız pos işlemi) yapmıştır. Bu yöntemle aracının aracının sigorta bedelini ödemiştir. Yargıtay bu eylemin banka veya kredi kartının kötüye kullanılması suçunu oluşturduğuna karar vermiştir. (Yargıtay 8. CD., E. 2012/31901, K. 2013/22126, T. 11.9.2013)

Sahte Banka veya Kredi Kartının Üretilmesi, Satılması veya Kabul Edilmesi

Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçunun oluşum şekillerinden bir diğeri, başkalarına ait banka hesaplarıyla ilişkili kartların kullanımına ilişkin hareketlerdir. Suçu oluşturan davranışlar şunlardır:

Sahte banka veya kredi kartını;

  • Üretmek,
  • Satmak,
  • Devretmek,
  • Satın almak,
  • Kabul etmek.

Yabancı bir bankaya ait üç adet kredi kartının manyetik şerit bilgileri kopyalanarak üç adet sahte kredi kartı üretilmiştir. Sanıkların bu kartlardan ikisini aynı işyerinde arka arkaya kullanmaları üzerine ilgili bankalar uyarı vermiştir. Sanıklar alışveriş işlemi tamamlanmadan yakalanmıştır. Yargıtay bu olayda TCK m. 245/2’nin oluştuğuna karar vermiştir. (Yargıtay 8. CD., E. 2014/29604, K.2015/17607, T. 25.05.2015)

Sahte Banka veya Kredi Kartının Kullanılması

Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçunun oluşum şekillerinden bir diğeri; sahte bir kartın kullanılmasıyla yarar elde edilmesi halidir. Söz konusu suçun bu halini oluşturan koşullar şunlardır:

  • Banka veya kredi kartları sahte olarak üretilmiş ya da üzerlerinde sahtecilik yapılmış olmalıdır.
  • Kartlar, fail veya üçüncü kişi tarafından kullanılmalıdır.
  • Kullanım sonucu failin kendisi veya üçüncü kişi lehine haksız yarar sağlanmalıdır.

Olayda Y.O., ismindeki yazım hatasının düzeltilmesi için nüfus cüzdanını, nüfus müdürlüğüne iade eder. Sanık Ö.Ö. bu nüfus cüzdanını ele geçirip kendi fotoğrafını yapıştırarak sahte kimlik elde eder. Ardından Fortisbank ve Oyakbank’a başvurarak kredi kartı alır ve bu kartları kullanır. Yargıtay bu eylemin TCK m. 245/3’deki suçu oluşturduğuna karar vermiştir. (Yargıtay 11. CD., E. 2018/4554, K. 20186983, T. 18.09.2018)

Banka veya Kredi Kartlarının Kötüye Kullanılması Suçu Cezası

Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçunun cezası; suçun, başkasına ait bir kartın kullanılması sonucu oluşursa 3 yıldan 6 yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezasıdır.

Suç; sahte banka veya kredi kartının üretilmesi, satılması, devredilmesi, satın alınması sonucu oluşursa, 3 yıldan 7 yıla kadar hapis ve on bin güne kadar adlî para cezasına hükmedilir.

Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçu; oluşursa cezası, 4 yıldan 8 yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezası ile cezasıdır.

Hakim, bir günlük adli para cezasını failin kişisel ve ekonomik durumunu göz önünde bulundurarak 20 TL ila 100 TL arasında belirleyecektir. Ardından toplam kaç gün adli para cezası verildiyse onunla çarpılarak adli para cezası tutarı hesaplanacaktır. Sanık bu tutarı bir yılda tek seferde veya iki yılda taksit halinde ödeyebilecektir.

Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçunda hakim hem hapis hem de adli para cezasına birlikte hükmedecektir. Kanunda verilen aralık dahilinde somut cezanın hesaplanmasında hakimin takdir yetkisi bulunmaktadır.

Banka veya Kredi Kartlarının Kötüye Kullanılması Suçunun Şahsi Cezasızlık Halleri

Şahsi cezasızlık hali; fiilin suç oluşturmaya devam ettiği ancak suçun işlendiği sırada failin kişiliğinde var olan özellikler dolayısıyla cezalandırılmadığı hallerdir. Suça ilişkin, söz konusu banka veya kredi kartının sahibi kanunda belirtilen kişilerden biriyse faile ceza verilmeyecektir.

Şahsi cezasızlık halleri şunlardır:

  • Haklarında ayrılık kararı verilmemiş eşler arasında suçun işlenmesi 
  • Suçun üstsoy, altsoy, bu derecede kayın hısımlarından birinin, evlat edinenin veya evlatlığın zararına olarak işlenmesi
  • Aynı konutta beraber yaşayan kardeşlerden biri zararına olarak suçun işlenmesi

Olayda sanık, kardeşi G.D adına olan kredi kartını onun rızası dışında kullanmıştır. Sanık verdiği dilekçede, suç tarihinde G.D. ile aynı konutta beraber yaşadıklarını beyan etmiştir. Bu durumda Yargıtay, 245/4-c kapsamında şahsi cezasızlık nedeninin oluşması sebebiyle sanığın cezalandırılmayacağına hükmetmiştir. (Yargıtay 8. CD., E. 2014/19870, K. 2015/12170, T. 18.02.2015)

Banka veya Kredi Kartlarının Kötüye Kullanılması Suçunda Etkin Pişmanlık 

Etkin pişmanlık, failin suç işledikten sonra pişmanlık duyup zararı ortadan kaldırmaya yönelik faaliyetleri sonucu cezasında indirim yapılması halidir. Başkasına ait banka veya kredi kartlarının kullanılması halinde etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması mümkündür. 

Malvarlığına karşı işlenen suçlarda etkin pişmanlık hükümleri TCK m. 168’de düzenlenmiştir. Bu hüküm dikkate alındığında banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçuna uygulanacak etkin pişmanlık şartları şunlardır: 

  • Suç tamamlanmış olmalıdır. Teşebbüs halinde kalmış ise suça etkin pişmanlık hükümleri uygulanamaz.
  • Fail, mağdura verdiği zararı, aynı malın geri verilmesi veya malın bedelinin ödenmesi yoluyla gidermelidir,
  • Zararı giderme pişmanlık sonucu olmalıdır,
  • Hüküm verilinceye kadar zarar giderilmiş olmalıdır,
  • Zararın aynen iade ile tamamen giderilmesi halinde mağdurun rızası aranmaz. Ancak kısmen geri verme ya da tazminat halinde mağdurun rızası aranır.

Fail, kovuşturma başlamadan pişmanlık duyup mağdurun zararının tamamını giderirse cezasının üçte ikisine kadarı indirilir. Kovuşturma başladıktan ancak hüküm verilmeden önce etkin pişmanlık gösterilirse cezanın yarısına kadarı indirilir.

Somut bir olayda sanık, banka tarafından üretilen kredi kartını henüz sahibine teslim edilmeden ele geçirmiş ve kullanmıştır. Sanığın babası, zararın 500 TL’lik kısmını mağdura ödemiştir. Ardından mağdur bankadan sanık hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasına rızasının olup olmadığı sorulmadan karar verildiği için Yargıtay hükmü bozmuştur. (Yargıtay 8. CD., E. 2017/22781, K. 2018/560, T. 18.01.2018)

Banka veya Kredi Kartlarının Kötüye Kullanılması Suçuna Teşebbüs, İştirak ve İçtima

Teşebbüs, failin suçu oluşturmaya uygun hareketleri yapmaya başlaması ancak elinde olmayan koşulların ortaya çıkmasıyla suçu tamamlayamamasıdır. Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçu teşebbüse elverişli suçlardandır. Suçun teşebbüs aşamasında kalması halinde, hükmedilecek cezada indirime gidilebilmektedir.

Yargıtaya konu bir olayda sanık, mağdur S’ye ait kredi kartını ele geçirerek Ç. Ayakkabı adlı işyerinde çekim yapmaya çalışır. Bu kart ile alışveriş yapamadan yakalanır. Yargıtay burada TCK m. 245/1’deki suçun teşebbüs aşamasında kaldığına karar vermiştir. (Yargıtay 8. CD., E. 2015/12386, K. 2016/1495, T. 15.02.2016)

TCK m.245/2 fıkrasında düzenlenen suç da teşebbüse elverişlidir ancak uygulaması 2016  yılında kanuna eklenen TCK m. 245/A hükmü dolayısıyla çok sınırlıdır. Sanık, banka ATM cihazına yerleştirdiği düzenekle işlem yapmaya gelen kişilerin kart bilgilerini kopyalayıp sahte kart üretmek için eylemlerine başlamıştır. Ancak üretemeden yakalanması durumunda Yargıtay, TCK m. 245/A maddesi değerlendirilerek hüküm kurulmasına karar vermiştir. (Yargıtay 8. CD., E. 2016/3214, K. 2016/10758, T. 24.11.2016)

TCK m. 245/3 hükmü uyarınca da teşebbüs mümkündür. Örneğin fail, haksız yarar elde etmek amacıyla sahte kartı kullanmış ancak yarar elde edemeden yakalanmışsa suç teşebbüs aşamasında kalmıştır.

İştirak, bir kişi tarafından işlenmesi mümkün olan suçun birden fazla kişinin maddi veya manevi katkısı sonucu ortaklaşa meydana getirilmesidir. Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçunun iştirak halinde işlenmesi mümkündür. Her üç fıkra da iştirak halinde işlenmeye elverişlidir.

Sanıkların önceden yaptıkları anlaşma ile hareket ederek sahte kredi kartı kullanıp bundan yarar sağlamışlardır. Sanıklardan biri sahte kredi kartı ile alışveriş yapmış, diğeri ise bundan elde edilen paranın kendi hesabına aktarılmasını sağlamıştır. Yargıtay TCK m. 245/3 hükmünün iştirak halinde işlenmesinden sanıklar hakkında verilen mahkumiyeti onamıştır. (Yargıtay 11. CD., E. 2008/16159, K. 2012/2327, T. 27.02.2012)

İçtima, aynı mağdura karşı suçun değişik zamanlarda birden fazla kez işlenmesidir. Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçunda içtima mümkündür. Burada faile bu suçlardan dolayı tek ceza verilir ardından cezada belli oranda artırım yapılır.

Sanık, Mehmet Ezinci adına sahte oluşturduğu Garanti Bankasına ait kredi kartı ile 18.03.2006 tarihinde iki ayrı işyerinden alışveriş yapmıştır. Suçun mağdurunun banka olması nedeniyle eylemlerin içtima halinde tek suç teşkil ettiği gözetilmediğinden Yargıtay, kartın kullanıldığı işyeri sayısınca ayrı ayrı verilen mahkumiyet hükmünü bozmuştur. (Yargıtay 11. CD., E. 2012/8761, K. 2012/8778 T. 15.05.2012)

Banka veya Kredi Kartlarının Kötüye Kullanılması Suçu ve Cezası

Banka veya Kredi Kartlarının Kötüye Kullanılması Suçunun Soruşturma Aşaması

Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçunun soruşturma aşaması, yetkili makam olan savcılığın suç şüphesini öğrenmesiyle başlayan mahkemenin iddianameyi kabul etmesiyle tamamlanan evredir. Bu bağlamda, banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçunun soruşturma aşamaları şunlardır:

  • Şikayet-İhbar
  • Gözaltı
  • Delillerin Toplanması
  • İfade ve Sorgu
  • Uzlaşma
  • Adli Kontrol
  • Tutukluluk

Şikayet-İhbar

Şikayet, suçtan zarar gören kişinin yetkili mercilere failin cezalandırılmasına yönelik yaptığı bildirimdir. İhbar ise takibi şikayete tabi olmayan ve savcılığın kendiliğinden soruşturma konusu yaptığı suça ilişkin yetkili mercilere haber verilmesidir. İhbara konu suçun işlendiğini hem suçtan zarar gören hem de suçla ilgisi olmayan üçüncü kişiler bildirebilir.

Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçu, bireyin haklarını ihlal ederken aynı zamanda toplumsal barışı ve huzuru da bozar. Dolayısıyla kanun, bu suç hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını şikayete tabi kılmamıştır.

Kendiliğinden kovuşturulan banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçu, yetkili makamlar tarafından ihbar vasıtasıyla öğrenilebilir. Suçun oluştuğuna ilişkin ihbarlar, Cumhuriyet savcılığına ve kolluk makamlarına yapılabilir. Ayrıca valilik, kaymakamlığa ve mahkemelere de ihbar yapılması mümkündür. Buralara yapılan suç bildirimleri ilgili savcılıklara gönderilecektir.

Kanunda ihbar için bir süre şartı öngörülmemiştir. Zamanaşımı süresi dolmadığı sürece herkes tarafından banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçu ihbar edilebilir.

Gözaltı

Gözaltı, soruşturma aşamasında şüphelinin belli işlemlere tabi tutulması için savcı kararıyla özgürlüğünün geçici olarak kısıtlanmasıdır. Gözaltı süresinde yapılacak işlemlere şüphelinin kimlik tespiti, ifadesinin alınması, yer gösterme işlemi yapılması ve parmak izinin alınması gibi adli işlemler örnek verilebilir.

Gözaltı kararı, yakalanan kişinin suçu işlediğine dair somut emarelerin bulunması ve soruşturma aşamasının tamamlanması için bu tedbirin zorunlu olması durumunda verilecektir.

Gözaltı için zorunlu süre, şüphelinin yakalaması anından itibaren en fazla 24 saattir. Fakat bu süreye ek olarak failin yakalama yerine en yakın mahkemeye gönderilmesi için 12 saate kadar yol süresi eklenebilir. Bireysel suçlardan biri olması sebebiyle banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçunda gözaltı süresinin uzatmasına karar verilemeyecektir.

Gözaltı süresinde şüphelinin işlemleri en kısa sürede bitirilmeli ve sürenin dolması beklenmeden şüpheli doğrudan savcılığa sevk edilmelidir. Savcı şüpheliyi ya serbest bırakacak ya da sulh ceza hakimine sorguya gönderecektir.

Gözaltı işlemi veya gözaltı süresinin uzatılması kararına karşı yazılı bir itiraz dilekçesiyle sulh ceza hakimliğine itiraz edilebilir. İtirazı; gözaltına alınan kişi, müdafisi, yasal temsilcisi, eşi ya da birinci veya ikinci dereceden kan hısımları (anne, baba, çocuk, kardeş, dede, nine, torun) yapabilecektir.

Çocuklar için getirilen özel hükümler uyarınca 12 yaşını doldurmayan çocuklar ile 15 yaşını tamamlamamış sağır ve dilsizler hakkında gözaltı tedbiri uygulanamayacaktır.

Delillerin Toplanması

Delillerin toplanması, suçun işlenip işlenmediğine ilişkin tartışmalı noktaların belirliliğe ulaşması için yargılama makamınca kullanılacak araçların elde edilmesidir. Bu kapsamda, şüphelinin hem lehine hem de aleyhine olacak deliller toplanacaktır.

Soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısı, kovuşturma aşamasında ise mahkeme tarafından gerçekleştirilmek üzere ceza yargılaması boyunca delillerin toplanması mümkündür. Bununla birlikte, şüpheli veya müdafisi delil toplanmasına ilişkin taleplerini her zaman ileri sürebileceklerdir.

Suçu ispatlamaya yönelik kullanılacak delillere; şüpheli veya sanığın açıklamaları, tanık beyanları, yazılı belgeler, görüntü veya ses kayıtları, olay yeri incelemesi sonucunda ele geçirilen parmak izi, kan, kıl gibi paçalar örnek verilebilir. Cumhuriyet savcısı, toplanan delilleri muhafaza altına almakla görevlidir.

Delillerin suç ispatında kullanılabilmesi için hukuka uygun yollar takip edilerek toplanması gerekir. Zira, hukuka aykırı deliller iddianamede veya hükümde kullanılamaz. Hukuka aykırı delil; kişi hak ve hürriyetleri ihlal edilerek ve kanun dışı yollara başvurularak ele geçirilen ispat vasıtalarıdır.

Örneğin; tanıklıktan çekinme hakkı bulunan kişinin bu hak hatırlatmadan alınan beyanları, arama kararı bulunmamasına rağmen arama yapılması, ses veya görüntü kayıtlarının montajlanarak değiştirilmesi, yasak yöntemlerle alınmış ifadeler hukuka aykırı nitelik taşır.

Yargıtay’a konu olan olayda; arama kararı ve savcının görevlendirmesi bulunmadan mağdurun evinde kolluk tarafından arama yapılmış, yazılı deliller elde edilmiş ve mağdur göz altına alınmıştır. Türkçe bilmeyen mağdurun ifadesi tercüman bulundurulmadan alınmıştır. Yargıtay ifade tutanaklarının ve evden alınan yazılı belgelerin hukuka aykırı delil niteliğinde olduğundan hükme esas alınamayacağına karar vermiştir. (Yargıtay 18. CD., E. 2016/3819, K. 2016/13023, T. 13.06.2016)

İfade ve Sorgu

İfade, şüphelinin iddiaya konu suçla ilgili açıklamalarının kolluk kuvvetlerince ya da Cumhuriyet savcısı tarafından dinlenmesidir. İfade yalnızca soruşturma evresinde yürütülen bir faaliyettir. Sorgu ise failin, yüklenen suç ile ilgili beyanlarının hakim tarafından dinlenilmesi işlemidir. Hem soruşturma hem de kovuşturma aşamasında sorgu işlemi gerçekleştirilebilir.

Soruşturma aşamasında ifade alınması; yakalama ile başlayan gözaltı süresinde ya da şüphelinin davet edilmesinin ardından gerçekleştirilir. Şüpheliye gönderilen davetiyede ifadeye çağrılma nedeni ve ifade vermeye gelinmemesi halinde kişinin zorla getirileceği açıklanır.

İfade ve sorgu sırasında öncelikle şüphelinin kimliği tespit edilecek ardından da kendisinin işlediği iddia edilen suç anlatılacaktır. Şüphelinin veya sanığın suça ilişkin beyanlarına geçmeden önce sahip olduğu tüm haklar bildirilecektir. Bu haklara; müdafiden yararlanma hakkı, susma hakkı, eğer ifade yakalanma sonrası alınıyorsa yakınlarına yakalandığını haber verme hakkı örnek verilebilir.

İfade boyunca şüphelinin beyanları tutanağa geçirilir. İfadenin tamamlanmasıyla tutanak şüpheli ve müdafisine okutularak imza altına alınır. Eğer şüphelinin beyanları ile tutanakta yer alan hususlar birbiriyle çelişiyorsa ya da ifade sırasında yasak usuller takip edilmişse imza atmaktan çekinilebilir. Şüpheli ve müdafisi imzadan çekinme nedenlerini tutanağa yazmalıdır.

İfade ve sorgu aşamaları hukuka uygun usuller takip edilerek yürütülmelidir. Bu kapsamdaki önemli husus, failin yapacağı açıklamaların özgür iradesine dayalı olmasıdır. Hukuka aykırı usullere örnekler şunlardır:

  • Şüpheli veya sanığın sahip olduğu haklar konusunda aydınlatılmaması
  • Faile ifade veya sorgu alma sırasında kötü muamelede bulunulması (göz bağlama, tokat atma vb.)
  • Şüpheli veya sanığa işkence edilmesi suretiyle beyanlarının alınması
  • Faile ilaç verilerek direncinin kırılması
  • Uykusuz ve aç bırakarak şüpheli ve sanığı yormak
  • İfade ve sorgu sırasında failin aldatılması veya tehdit edilmesi
  • Faile suçunu itiraf etmesi halinde kanuna aykırı bir yararda bulunulacağının vaat edilmesi

İfade ve sorgu sırasında failin yapacağı açıklamalar, yargılamanın seyrini değiştirebilecek güce sahiptir. Şüpheli, soruşturma kapsamında yüklenen suça karşı ileri süreceği beyanlarla kendini savunma imkanı bulabilecektir. Bu bakımdan sürecin alanında uzman ceza hukuku avukatı ile takip edilmesi faydalı olacaktır.

Uzlaşma

Uzlaşma, suçtan zarar gören kişinin ve o suçun failinin tarafsız bir uzlaştırmacı refakatinde bir araya gelerek ortaya çıkan zararın giderilmesi suretiyle anlaşması sürecidir. Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçu, uzlaşma kapsamına giren bir suç değildir.

Adli Kontrol

Adli kontrol, soruşturma veya kovuşturma aşamasının sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi için failin belirli yükümlülüklere tabi tutulmasıdır. Tutuklamanın alternatifi olan adli kontrol kararı, soruşturma aşamasında sulh ceza hakimi tarafından verilirken kovuşturma aşamasında görevli mahkeme tarafından verilecektir.

Adli kontrol tedbirine karar verilebilmesi için aranan şartlardan ilki, kuvvetli suç şüphesinin varlığına işaret eden somut delillerin bulunmasıdır. İkici şart ise olayda tutuklama nedenlerinden birisinin (şüpheli veya sanığın kaçma, delilleri karartma veya mağdura baskı yapacağı şüphesi) mevcut olmasıdır. Şartlardan sonuncusu; tutuklama yerine adli kontrol tedbirine karar verilmesi ölçülü ve gerekli olmalıdır.

Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçunda fail hakkında verilecek adli kontrol tedbirinden bazıları şunlardır:

  • Mağdurun haklarının teminatı için mahkemece belirlenen tutarda bir güvence yatırmak
  • Belirli taşıtları kullanamamak ve gerekli hallerde sürücü ehliyetini teslim etmek
  • Eğitim veya mesleki faaliyetlere katılmak
  • Hakim tarafından belirtilen yerlere düzenli şekilde giderek imza atmak
  • Yurt dışına çıkışın yasaklanması

Hakimin banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçu dolayısıyla vereceği adli kontrol tedbirinin süresi en fazla 2 yıldır. Zorunluluk bulunması halinde bu sürenin bir yıl daha uzatılması mümkündür. Şüpheli veya sanık, verilen süreler içerisinde yükümlülüklerine uygun hareket etmezse hakim, bu tedbiri derhal kaldırıp yerine tutuklama kararı verebilir.

Adli kontrol kararına karşı şüpheli veya sanığın kendisi, yasal temsilcisi, müdafisi veya eşi kararı öğrenmelerinde itibaren 7 gün içerisinde itiraz başvurusunda bulunabilir. İtiraz, kararın verildiği mahkemeye bir dilekçe verilmesi veya zabıt katibine beyanda bulunulması suretiyle gerçekleştirilebilir.

Tutukluluk

Tutukluluk, koşulların oluşması halinde suçluluğu kesin olmayan şüphelinin hürriyetinin hakim kararıyla geçici olarak kısıtlanmasıdır. Tutuklama kararının yerine elverişli olduğu takdirde daha hafif tedbirlere hükmedilmesi anlayışı benimsenmiştir. En ağır tedbir olan tutuklama tedbirine istisnai olarak ve en son başvurulması gerekir.

Hakimin tutuklama kararı verebilmesi için olayda mevcut olması gereken şartlar bulunmaktadır. Öncelikle, kuvvetli suç şüphesinin bulunduğuna dair somut olguların var olması gerekir. Bunun yanında, tutuklama nedenlerinden birinin olayda bulunması gerekir. Bu nedenler; şüpheli veya sanığın kaçması, delilleri karartması veya tanık ve mağdura baskı yapacağına ilişkin şüphelerdir.

Koşulların sağlanması halinde banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçu kapsamında tutuklama tedbiri uygulanabilir. Soruşturma aşamasındaki tutukluluk süresi en fazla 6 aydır ve uzatılması mümkün değildir. Kovuşturma aşamasında verilecek tutuklama süresinin üst sınırı 1 yıldır ve zorunlu durumlarda 6 aya kadar uzatılabilir.

Tutuklama kararına veya tutuklamanın uzatılmasına itiraz, kararı veren adli merciiye itiraz dilekçesi yoluyla yapılacaktır. Tutukluluk kararından itibaren 7 gün içinde itirazın yapılması gerekir. İtirazda bulunabilecek kişiler; şüpheli, veya sanığın kendisi, yasal temsilcisi, avukatı, eşi, birinci ve ikinci dereceden kan hısımlarıdır (anne, baba, çocuk, kardeş, dede, nine, torun).

Çocukları korumak amacıyla getirilen özel hükümler uyarınca; 12 yaşını tamamlamamış çocuklar ve 15 yaşını doldurmayan sağır ve dilsizler tutuklanamaz. 12 ila 15 yaş arasındaki çocukların tutuklanması hususunda cezanın üst sınırı dikkate alınır. 15 yaşını doldurmayan çocuklar, üst sınırı 5 yılı geçmeyen hapis cezasını gerektiren suçlar dolayısıyla tutuklanamaz.

Banka veya Kredi Kartlarının Kötüye Kullanılması Suçunda Soruşturma Sonucu Verilebilecek Kararlar

Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçunda soruşturma sonucu verilebilecek kararlar şunlardır:

  • Soruşturmaya yer olmadığı kararı (SYOK),
  • Kovuşturmaya yer olmadığı kararı (KYOK),
  • İddianamenin düzenlenmesi

Soruşturmaya Yer Olmadığı Kararı (SYOK)

Soruşturmaya yer olmadığı kararı verilebilmesi için gerekli şartlar bulunmaktadır. SYOK kararı verilmesi halinde, dosya kapanmaktadır. Aranan şartlar şunlardır:

  • Cumhuriyet savcılığına soyut ve genel nitelikte bir ihbar veya şikayet yapılmış olmalıdır.
  • İhbar veya şikayet konusu fiilin suç oluşturmadığı açık bir şekilde anlaşılmalıdır.

Örneğin, Ankara’da bir ATM kullanılarak sahte kredi kartı üretilecektir bildirimi genel ve soyut nitelikte olduğundan soruşturma başlatılabilmesi için yeterli olmayacaktır.

İhbarda bulunana veya şikayetçiye SYOK kararı verildiği bildirilir. Yapılan bildirimden itibaren 15 gün içerisinde kararı veren savcılığın yargı çevresindeki sulh ceza hakimliğine itirazda bulunulabilir.

Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı (KYOK)

Kovuşturmaya yer olmadığı kararı, Cumhuriyet savcısının yürüttüğü soruşturma sonucunda yeterli şüphe oluşturacak delil elde edememesi ya da kovuşturma olanağının bulunmadığı bir durumla karşılaşmasıyla verdiği karardır. Kovuşturmaya yer olmadığı kararı ile soruşturma sona erer.

Örneğin şüphelinin soruşturma sırasında ölümü, af çıkması, uzlaşma ve ön ödeme yoluyla edimin yerine getirilmesi, izin ya da şikayet şartının sağlanmaması gibi durumlarda muhakeme şartı gerçekleşmemiştir.

Kovuşturmaya yer olmadığı kararı şüpheliye ve o suçtan zarar görmüş kişiye tebliğ edilir. Suçtan zarar gören tebliği izleyen 15 gün içinde görevli sulh ceza mahkemesine itirazda bulunabilir. İtirazda bulunulmadığı takdirde karar kesinleşir.

İddianamenin Düzenlenmesi

İddianamenin düzenlenmesi, Cumhuriyet savcısının soruşturma boyunca topladığı delillere dayanarak suçun oluştuğu hususunda yeterli şüpheye ulaşmasıyla yazılı belge hazırlamasıdır. Savcı, kamu davasını açmak amacıyla iddianameyi görevli ve yetkili mahkemeye gönderir.

Mahkemenin iddianameyi değerlendirdikten sonra kabul etmesiyle kamu davası açılmış olacaktır. Böylelikle kovuşturma aşamasına geçildiğinden artık şüpheli, sanık olarak adlandırılacaktır.

Banka veya Kredi Kartlarının Kötüye Kullanılması Suçunun Savunması

Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçunun savunması, failin suçsuzluğunu göstermek için kendisi veya avukatı vasıtasıyla yargılama boyunca yazılı ve sözlü beyanlarını ileri sürmesidir. Bu bağlamda, banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçunun savunması için öne sürülebilecek hususlara örnekler şunlardır:

  • Kullanılan banka veya kredi kartının sanığa ait olduğu,
  • Kart sahibinin rızasının bulunduğu,
  • Sahte kartların herhangi bir hesapla ilişkilendirilmediği,
  • Kullanılan kartın sahte olmadığı,
  • Suç dolayısıyla oluşan zarar giderildiğinden etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanılması,
  • Aleyhe toplanan delillerin hukuka aykırı olarak ele geçirildiği,
  • Lehe delillerin toplanmadığı,
  • Masumiyet karinesine aykırı davranıldığı,
  • Suçun vasfının ve unsurlarının hatalı değerlendirildiği iddiası,
  • Cezayı indiren veya tamamen kaldıran nedenlerin ileri sürülmesi,
  • Suçun aynı evde yaşayan kardeşe, eşe, üstsoy ve altsoya karşı işlendiği için şahsi cezasızlık nedeni var olduğu.

Şüpheli veya sanık suçu işlemediğini, eğer işlediyse hukuka uygunluk veya şahsi cezasızlık nedenleri gibi cezayı kaldıran veya indiren nedenleri savunma faaliyetleri ile ileri sürebilecektir. Failin cezasının miktarının tayininde savunma aşamasındaki dikkat ve özverisi önemli rol oynayacaktır. Bundan dolayı suçun savunması esnasında alanında uzman bir ceza avukatına danışılması yararlı olacaktır.

Banka veya Kredi Kartlarının Kötüye Kullanılması Suçunda Zamanaşımı 

Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçunda dava zamanaşımı süresi 15 yıldır. Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçunda ceza zamanaşımı süresi ise 20 yıldır. Dava zamanaşımı suçun işlendiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Ceza zamanaşımı süresi ise hükmün kesinleştiği günden itibaren işlemeye başlar.

Fail 12-15 yaş aralığındaki çocuk ise suçta dava zamanaşımı süresi 7.5 yıldır. 15-18 yaş aralığındaki çocukların fail olduğu durumlarda ise dava 10 yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.

Zamanaşımı sürelerinin geçmesi, şüpheli bakımından soruşturma yapılmasına ve kamu davası açılmasına engeldir. Sanık hakkında açılmış kamu davası zamanaşımı süresi geçerse devam etmez. Bu sürelerin geçmesi devletin cezalandırma yetkisini engelleyici nitelik taşır.

Banka veya Kredi Kartlarının Kötüye Kullanılması Suçunda Ceza Yargılaması Aşaması

Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçunda ceza yargılaması aşaması, Cumhuriyet savcılığı tarafından düzenlenen iddianamenin görevli mahkemece kabul edilmesiyle başlayan muhakeme sürecidir. Yürütülecek ceza yargılaması mahkemenin hüküm vermesiyle sona erecektir. Ceza yargılaması aşaması, kovuşturma olarak da adlandırılır.

Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçunda genel yargılama hükümleri takip edilecektir. Bu kapsamda önce duruşma hazırlığı yapılır ve duruşmada hazır bulunacaklara duruşma tarihi bildirilir. Sanığa duruşmaya gelmesi için çağrı kağıdı gönderilir. Çağrı kağıdında kovuşturma konusu suç açıklanır ve sebepsiz yere gelmezse zorla getirileceği belirtilir.

İlk duruşmada sanığa atfedilen suç açıklanır ve savunması alınır. Eğer katılan duruşmada bulunuyorsa onun olaya ilişkin açıklamaları dinlenir. Ardından mağdur vekili ve sanık müdafi dosyaya ilişkin açıklamalarını mahkemeye sunabilirler.

Duruşmalar safhasında tanıklar dinlenir, banka veya kredi kartlarına ilişkin teknik konularda bilirkişiden görüş alınır, keşif yapılabilir. Dosyada bulunan tüm deliller tartışmaya açılır ve hakimde suça yönelik bir kanaat oluşur. Hakim son duruşmada sanığa son sözünü sorduktan sonra hüküm verir ve yargılama sona erer.

Banka veya Kredi Kartlarının Kötüye Kullanılması Suçunda Mahkemenin Verebileceği Kararlar

Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçunda mahkemenin verebileceği kararlar şunlardır:

  • Beraat,
  • Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı (CYOK),
  • Mahkumiyet,
  • Adli para cezasına çevirme,
  • HAGB,
  • Cezanın Ertelenmesi,
  • Davanın Düşmesi.

Beraat

Beraat, ceza yargılaması sonucunda sanığın suçsuz bulunduğunu ve aklandığını belirten karardır. Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçunda sanık hakkında beraat kararı şu hallerde verilir: 

  • Suçu oluşturan eylemin sanık tarafından işlenmediğinin ortaya koyulması
  • Failin yüklenen suç bakımından kast ve taksirinin bulunmaması
  • Sanık tarafından işlenmiş olan suçta bir hukuka uygunluk nedeninin bulunması
  • Suçun sanık tarafından işlenip işlenmediğinin tespit olunamaması

Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı (CYOK)

Ceza verilmesine yer olmadığı kararı, işlenen fiilin suç oluşturmaya devam etmesi ancak somut olayda var olan bazı durumlar dolayısıyla faile ceza verilememesidir. Kanunda faile ceza verilmemesi sonucunu doğuran; cezasızlık nedenleri ve kusuru ortadan kaldıran nedenler açıkça düzenlenmiştir.

Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçunda ceza verilmesine yer olmadığı kararı, şu sebepler dolayısıyla verilebilir:

  • Yaş küçüklüğü
  • Sağır ve dilsizlik
  • Akıl hastalığı
  • Suçun hukuka aykırı ancak bağlayıcı emirin yerine getirilmesi suretiyle işlenmesi
  • Fiilin zorunluluk hali, cebir veya tehdit etkisiyle işlenmesi
  • Meşru savunma sırasında sınırın heyecan, korku ve telaş nedeniyle aşılması

TCK m. 245/4’te banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılmasına özgü şahsi cezasızlık nedeni düzenlenmiştir. Buna göre; haklarında ayrılık kararı verilmemiş eşlerden birinin, aynı evde yaşayan kardeşlerden birinin ve hükümde sayılan diğer akrabaların birbiri zararına olarak banka veya kredi kartlarını hukuka aykırı olarak kullanıldığı durumlarda ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilecektir.

Suçtan zarar görenler, ceza verilmesine yer olmadığı kararına karşı itirazda bulunabilir. Kararın tebliğinden başlamak üzere 15 gün içerisinde Cumhuriyet savcılığının yargı çevresi içerisindeki sulh ceza hakimliğine başvurulabilir.

Mahkumiyet

Mahkumiyet, sanığın üzerine atılı suçu işlediği herhangi bir şüpheye yer bırakmayacak şekilde kanıtlandığında verilen karardır. Mahkumiyet hükmünde hapis cezasına ve adli para cezasına karar verilebilir. Mahkeme cezanın yanı sıra veya cezayla birlikte güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına da karar verebilir.

Tekerrür, failin bir suçtan mahkum olmasının ardından belli bir süre içinde yeni bir suç daha işlemesi halidir. Failin ilk işlediği suç 5 yılın üzerinde hapis cezası içeriyorsa beş yıllık tekerrür süresi vardır. Beş yılın altındaki hapis cezaları için 3 yıl tekerrür süresi öngörülmüştür.

Tekerrür halinde fail, ikinci suç açısından daha ağır infaz kurallarına tabi olur. Bu durumda, sanığın mahkumiyet süresi artacağından cezaevinde daha fazla kalır. Eğer ikinci suçta adli para cezası ve hapis cezası seçimlik olarak düzenlenmişse hapis cezasına karar verilir. İkinci cezanın infazı sonrasında faile denetimli serbestlik hükümleri uygulanır.

İyi hal indirimi, faile özgü kişisel sebepler dolayısıyla hakimin takdiren cezayı indirmesi halidir. Hakimin dikkate alabileceği kişisel sebeplere; failin sosyal ilişkileri, geçmişi, ekonomik durumu, suçu işledikten sonra davranışları, suçu hangi şekilde işlediği gibi örnekler verilebilir. Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçunda iyi hal durumunda cezanın altıda biri indirilir.

Adli Para Cezasına Çevirme

Adli para cezası, kasıtlı olarak işlenmiş bir suçtan 1 yıl ve daha az hapis cezasına hükmedilmesi halinde bu cezanın yerine para cezasına karar verilmesidir. Suç taksirle işlenmişse para cezasına çevrilebilmesi için bir ceza sınırı bulunmaz. Adli para cezasına çevrilebilme için suçta tekerrür söz konusu olmamalıdır.

Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçunda verilecek cezanın alt sınırı 3 yıl hapis ve adli para cezasıdır. Etkin pişmanlık ve iyi hal şartları sağlanırsa verilecek ceza bir yıl ve altına düşebilir. Ancak o zaman hapis cezası adli para cezasına çevrilebilir. 

Kanunda banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçu için adli para cezası ve hapis cezası birlikte öngörülmüştür. Burada şartların oluşması halinde mahkeme verilen hapis cezasını da adli para cezasına çevirerek iki farklı adli para cezası kararı verir.

Bir günlük adli para cezası miktarı 20 TL- 100 TL arasında belirlenir. Hakim kesin miktarı belirlerken sanığın kişiliği, ekonomik durumu gibi faktörleri gözetir. Ardından bu miktar hapis cezasına karşılık gelen günle çarpılarak sonuç adli para cezası miktarı hesaplanır. Sanığın toplam cezayı bir yıl içinde tek seferde ya da iki yıl içinde taksitle ödemesine karar verilir.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı (HAGB)

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, belli şartların sağlanması halinde verilen hapis veya adli para cezasının 5 yıl süreyle infaz edilmemesidir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması şartları şunlardır:

  • Mahkumiyet hükmü; 2 yıl ve daha az hapis cezası veya adli para cezasına ilişkin olmalıdır,
  • Daha önce kasıtlı olarak işlenmiş bir suçtan ceza alınmamış olmalıdır,
  • Suçun işlenmesiyle doğan zarar ortadan kaldırılmalıdır,
  • Mahkemede sanığın yeniden suç işlenmeyeceği hususunda bir inanç oluşmalıdır,
  • Sanık, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararını onaylaması gerekir.

Şartların sağlanmasıyla hakim hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verebilir. Ardından 5 yıllık denetim süresine hükmedilir. Sanık, denetim süresi içerisinde bazı yükümlülüklere tabi kılınır. Örneğin bazı yerlere gitmesi yasaklanabilir veya sanığın çeşitli eğitim ya da mesleki faaliyetlere katılması kararı verilebilir.

Sanık denetim süresinde yükümlülüklerine uygun davranır ve kasıtlı olarak yeni bir suç işlemezse mahkeme düşme kararı verir ve kovuşturmayı sonlandırır. Fakat denetim süreci içerisinde sanığın yeni bir suç işlemesi veya yükümlülüklerine aykırı davranması sonucu ile karşılaşılırsa geri bırakılan cezanın infazına karar verilir.

Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçunda verilecek hapis cezasının alt sınırı 3 yıldır. Bu durumunda, yapılacak indirimlerle verilecek ceza iki yıl ve altına düşerse ancak o halde HAGB kararı verilebilir.

Cezanın Ertelenmesi

Cezanın ertelenmesi, belli şartların sağlanması durumunda hakimin bir denetim süresi öngörerek cezanın cezaevi dışında infazına yönelik karar vermesidir.

Erteleme kararı verilebilmesi için mahkum olunan ceza, 2 yıl ve altında hapis cezası olmalıdır. 18 yaşını doldurmayan çocukların ve 65 yaşından büyüklerin 3 yıl ve daha az hapis cezaları ertelenebilir. Adli para cezası ertelemeye konu edilemez. Kişi hakkında erteleme kararı verilebilmesi için daha önce kasıtlı işlediği bir suçtan 3 ayı aşkın mahkumiyetinin olmaması gerekir.

Cezanın ertelemesine karar vermek hakimin takdirindedir. Sanığın hareketleri yeniden kasıtlı bir suç işlemeyeceğine ilişkin hakimde bir kanaat oluşturmalıdır. Şartlar sağlanmış ve hakimde bu inanç oluşmuşsa 1 yıl ila 3 yıl aralığında bir denetim süresi belirleyerek cezayı erteler. Belirlenen denetim süresi mahkum olan cezadan az olmayacaktır.

Denetim süresi içerisinde kişi belli yükümlülüklere tabi tutulur. Bu yükümlülüklerini yerine getirir ve kasıtlı olarak başka bir suç işlemezse denetim süresi sonunda hapis cezası infaz edilmiş sayılacaktır. Ancak bu yükümlülüklere aykırı hareket eder veya yeni bir suç işlerse erteleme kararı kaldırılır. Mahkum olunan hapis cezası, cezaevinde infaz edilir.

Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçunda verilecek en düşük hapis cezası süresi 3 yıldır. Şartları oluşması halinde etkin pişmanlık veya iyi hal dolayısıyla indirim uygulanabilir. Böyle bir durumda mahkum olunan hapis cezası iki yıl ve altına olursa o zaman cezanın ertelenmesi kararı gündeme gelebilir.

Davanın Düşmesi

Davanın düşmesi, kişinin yargılanmasının artık imkansız olduğunun anlaşılması üzerine dosyanın esasına girilmeden kovuşturmayı sonlandırmak için verilen karardır.

Türk Ceza Kanununda düşme halleri tek tek düzenlenmiştir. Bunlara örnek olarak; sanığın ölümü, şikayet ve izin şartının sağlanmaması, sanığın akıl sağlığının yokluğu, genel af ve dava zamanaşımının dolması söylenebilir.

Banka veya Kredi Kartlarının Kötüye Kullanılması Suçunda İstinaf ve Yargıtay Süreci

Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçunda ilk derece mahkemesi kararlarına karşı istinafa başvurulması mümkündür. İstinaf merci olan Bölge Adliye Mahkemesine başvuru süresi 7 gündür. İstinaf süresinin hesabında, kararın tebliğ edildiği veya mahkemede sözlü şekilde bildirildiği tarih esas alınır.

İstinaf mahkemesinin bozma dışında verdiği kararlara karşı Yargıtay’a başvuru yolu açıktır. İstinaf mahkemesi kararının tebliğinden itibaren 15 gün içinde temyiz başvurusu yapılır. Temyize başvurmaya yetkili kişiler; Cumhuriyet savcısı, sanık, katılan sıfatını alan suçtan zarar görmüş kişiler, sanık müdafi ve katılan vekilidir.

İlk derece mahkemesinin istinafa konu edilemeyecek kararları şunlardır:

  • 3000 TL ve daha az adli para cezası kararı
  • Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararları

İlk derece mahkemesince verilen 5 yılın altındaki hapis cezalarına ilişkin kararlara yönelik istinaf başvurusu yapılabilir. Ancak bölge adliye mahkemesinin burada verdiği karar kesinleşecektir, temyize açık değildir.

Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçunda ilk derece mahkemesi 5 yılın üzerinde hapis cezasına karar verir ve istinaf mahkemesi bu kararı onarsa Yargıtay’a başvuru yolu açıktır.

Dosyada birden fazla sanık var ise her biri kendi adına temyiz başvurusu yapmalıdır. Çünkü sanıklardan birinin yapacağı temyiz başvurusu, diğer sanık için geçerli olmayacaktır. Başvurular kararın verildiği bölge adliye mahkemesine temyiz dilekçesi verilerek yapılır.

İstinaf veya Yargıtay’a süresi içinde başvurulmadığı takdirde karar kesinleşerek infaz edilecektir. İstinaf ve temyiz incelemeleri, somut olaya ve makamın iş yüküne bağlı olarak değişmekle birlikte yaklaşık 1-2 yıl içinde sonuçlanmaktadır.

Sonuç

Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçunu işleyenler, hürriyeti bağlayıcı cezaya ek para cezasına mahkum edilir. Bu suçu işlediği iddia edilen kişilerin, en başta haklarını öğrenerek etkili bir savunma yapmaları gerekir. Ayrıca soruşturma ve kovuşturma sürecinin sağlıklı yürütülmesi, yargılama sonucunda verilecek kararda doğrudan etkili olmaktadır. Bu sebeple, sürecin uzman bir ceza hukuku avukatıyla takip edilmesinde yarar vardır.