Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçu ve Cezası

Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçu ve Cezası

Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu ve cezası, Türk Ceza Kanunu’nun “Genel Tehlike Yaratan Suçlar” başlığı altındaki 179 ve 180. maddelerinde düzenlenen suç türüdür. Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu ile kara, hava, deniz veya demiryolu ulaşımını aksatabilecek ya da tehlikeye düşürebilecek fiiller cezalandırılmaktadır. Bu suç ile yargılanan kişilerin 6 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmaları söz konusudur.

İçindekiler

Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçu Nedir?

Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu; kara, deniz, hava veya demiryolu ulaşımının güvenli ve sağlıklı bir biçimde yürütülmesinin engellenmesi veya kişilerin ulaşımda can ve mal güvenliğine zarar verecek tavır ve davranışlarda bulunmaktır. Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu TCK 179 ve 180’de düzenlenmiştir.

TCK 179:

“Madde 179- (1) Kara, deniz, hava veya demiryolu ulaşımının güven içinde akışını sağlamak için konulmuş her türlü işareti değiştirerek, kullanılamaz hale getirerek, konuldukları yerden kaldırarak, yanlış işaretler vererek, geçiş, varış, kalkış veya iniş yolları üzerine bir şey koyarak ya da teknik işletim sistemine müdahale ederek, başkalarının hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından bir tehlikeye neden olan kişiye 1 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası verilir.

(2) Kara, deniz, hava veya demiryolu ulaşım araçlarını kişilerin hayat, sağlık veya malvarlığı açısından tehlikeli olabilecek şekilde sevk ve idare eden kişi, 3 aydan 2 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(3) Alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle ya da başka bir nedenle emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek halde olmasına rağmen araç kullanan kişi yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.

TCK 180:

“(1) Deniz, hava veya demiryolu ulaşımında, kişilerin hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından bir tehlikeye taksirle neden olan kimseye 3 aydan 3 yıla kadar hapis cezası verilir.”

Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçu Nasıl Oluşur?

Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu şu filler sonucu oluşur:

  • Ulaşımın sağlanması için konulan işaretlere ya da işletim sistemine müdahale etmek,
  • Ulaşım araçlarını tehlikeli olabilecek biçimde sevk ve idare etmek,
  • Alkol ya da uyuşturucu maddenin etkisiyle veya başka bir nedenden dolayı güvenli şekilde araç süremeyecek durumda olmasına rağmen araç kullanmak,
  • Trafik güvenliğini taksirle tehlikeye sokmak.

Ulaşımın Sağlanması için Konulan İşaretlere ya da İşletim Sistemine Müdahale Etmek

Ulaşım sağlanması için konulan işaretlere ya da işletim sistemine müdahale etmek; kara, deniz, hava veya demiryolu ulaşımının güvenli olarak sürdürülmesi için konulan her türlü işaretin değiştirilmesi, kullanılamaz hale getirilmesi, bulundukları yerden kaldırılmasıdır.

Yanlış işaretler verilmesi; geçiş, varış, kalkış veya iniş yolları üzerine bir şey konulması veya teknik işletim sistemine müdahale edilmesiyle de bu fiil gerçekleşmektedir.

İşaretin değiştirilmesi, trafik güvenliğini tehlikeye düşürecek şekilde işaretin içeriğini farklılaştırmaktır. Örneğin, azami hız sınırını 60 olarak gösteren trafik işaretindeki 6 rakamının 9’a çevrilmesi durumunda bu suç meydana gelir.

İşaretin kullanılamaz hale getirilmesi, trafik işaretinin içeriğinin anlaşılamayacak bir şekle çevirmektir. Örneğin, hız sınırını gösteren bir trafik işaretinin boyayarak okunamayacak hale getirilmesi, trafik lambasının kırılması ya da trafik levhasının kurşunlanarak anlaşılamayacak hale getirilmesi ile bu fiil oluşur.

İşaretin bulunduğu yerden kaldırılması, trafik işaretinin bulunduğu levhanın konulduğu yerden kaldırmaktır. Örneğin, trafik levhasının sökülüp atılması hareketiyle bu suç oluşabilir.

DİKKAT: Sadece ulaşımın güvenli şekilde akışının sağlanması için konulan işaretlere yapılan müdahaleler bu suçu meydana getirmektedir. Dolayısıyla, karayolunda bulunan tesis ve istasyonların yerlerini ya da uzaklığını gösteren levhalara veya şehir gibi çeşitli yerlerin yönlerini gösteren tabelalara gerçekleştirilen hareketler trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunu oluşturmaz. Bu hareketler şartları bulunuyorsa hırsızlık veya mala zarar verme suçunu oluşturmaktadır.

Yanlış işaret vermek, kanunlarda belirtilenin aksine bir işaretle diğer sürücüleri hatalı yönlendirmeyi ifade etmektedir. Örneğin; sağa dönüşün yasak olduğunu belirten levhanın sola dönüş yasağı olan levha ile değiştirilmesi, yaya giremez tabelasının taşıt giremez tabelası ile değiştirilmesi ya da bir kişinin trafik polisi üniforması giyerek sürücülere yanlış işaretler vermesi ile bu davranış oluşmaktadır.

Geçiş, varış, kalkış veya iniş yolları üzerine bir şey konulması, ulaşım yolu üzerine bir cisim bırakılarak ulaşımın tehlikeye düşülmesidir.

Yargıtay bir kararında, sanığın taşıma belgesinin iptal edilmesine tepki göstermek maksadıyla aracını yol üzerinde trafiği kapatacak şekilde park etmesi, aracı kaldırmak için gelen çekiciye engel olması ve aracını uyarılara rağmen kaldırmaması eylemiyle bu fiilin gerçekleştiği ve trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun oluştuğunu ifade etmiştir. (Yargıtay 12.CD, E:2016/8340, K:2017/4214, T:23.05.2017)

Yargıtay bir olayda; sanığın kantara yaklaştığı sırada römorkta taşıdığı kömür tozu malzemesini karayolu üzerine ulaşımı kapatacak ve trafik güvenliğini tehlikeye sokacak şekilde aniden boşalttığını belirtmiş, bu nedenle de sanığın başkalarının hayatı, sağlığı veya malvarlığını bakımından tehlikeye neden olduğunu ifade etmiştir. (Yargıtay 12.CD, E:2019/3210, K:2019/9033, T:18.09.2019)

Teknik işletim sistemine müdahale etmek, ışıklı ve sesli işaretlerin gerektiği gibi çalışmasının engellenmesidir. Örneğin, trafik lambalarının çalışma aralığının ya da sırasının değiştirilmesi, görme engelli yayalara sesli uyarıda bulunan sistemin trafik lambasıyla uyumsuz çalışacak hale getirilmesi ile bu hareket gerçekleşir.

Yukarıda belirtilen fiil ve davranışlardan birinin veya birkaçının gerçekleştirilmesi suçun tamamlanması için yeterli değildir. Bu hareketlerin başkalarının hayatı, sağlığı ya da malvarlığı bakımından somut tehlikeye neden olması gerekmektedir. Aksi halde suçun varlığı söz konusu olmayacaktır.

Ulaşım Araçlarını Tehlikeli Olabilecek Biçimde Sevk ve İdare Etmek

Ulaşım araçlarını tehlikeli olabilecek biçimde sevk ve idare etmek; kara, deniz, hava ve demiryolu ulaşım araçlarının kişilerin hayat, sağlık ya da malvarlığı bakımından tehlikeli olabilecek şekilde sürmek veya kullanmaktır.

Yargıtay’ın da belirttiği üzere, her kural ihlali kişiler bakımından tehlikeye neden olmamaktadır. Dolayısıyla tehlikeye neden olma, somut olayın özelliklerine göre değerlendirilmektedir. Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun oluşabilmesi için aracın trafik düzenine aykırı olarak sürüşü yeterli değildir. Ayrıca tehlikelilik durumunun da gerçekleşmesi gerekir. (Yargıtay Ceza Genel Kurulu, E:2012/1566, K:2014/32, T:04.02.2014)  

Örneğin Yargıtay bir kararında, alkol oranı belirlenemeyen fakat zikzaklar çizerek arkadaki trafiği engellemenin trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunu oluşturduğunu ve TCK 179/2 hükümlerine göre cezalandırılması gerektiğini ifade etmiştir. (Yargıtay 12.CD, E:2018/6513, K:2019/134, T:08.01.2019)

Yargıtay; sanığın kullandığı aracı zikzak çizerek kullandığı, polislerin dur ihtarına uymayarak kaçtığı, 3 defa kırmızı ışıkta geçtiği, aracı polislerin üzerine sürdüğü ve devamında da direksiyon hakimiyetini kaybedip kaza yaptığı olayda, sanığın olaydan sonra yapılan ölçümde alkolsüz olduğunun tespit edildiğini belirterek sanığın TCK 179/2’den cezalandırılması gerektiğine karar vermiştir. (Yargıtay 12.CD, E:2018/6593, K:2019/979, T:22.01.2019)

Güvenli Şekilde Araç Süremeyecek Durumda Olmasına Rağmen Araç Kullanmak

Güvenli şekilde araç süremeyecek durumda olmasına rağmen araç kullanmak; alkol, uyuşturucu madde etkisi ya da yorgunluk, uykusuzluk gibi başka nedenden dolayı araç süremeyecek halde olmasına rağmen aracın sevk ve idare edilmesidir.

Alkollü araç kullanma fiilinin trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunu oluşturabilmesi için, kişinin alkol alması ve bu nedenle güvenli araç kullanma yeteneğini yitirmesi gerekir. 1 promil üzerinde alkol kullanan kişilerin aracı güvenli şekilde kullanma yeteneğini kaybettiği kabul edilmektedir. 

Yargıtay’ın kararlarına göre; 1 promilin üzerinde alkol veya uyuşturucu madde alınması sonrası araç kullanılmasının bu suçun oluşması için yeterli olduğu ifade edilmiştir. Bu çerçevede bir olayda, araç sürücüsüne yapılan ölçümde 1.67 promil alkollü araç kullandığı tespit edilmiş, bu nedenle sürücünün TCK 179/3’te düzenlenen suçtan cezalandırılması gerektiğine karar verilmiştir. (Yargıtay 12.CD, E:2019/5666, K:2019/12330, T:26.12.2019)

Yargıtay’ın başka bir kararında; sanığın 2.69 promil alkollü olarak araç kullanırken direksiyon hakimiyetini kaybederek orta refüje çıkarak trafik kazasına neden olduğu olayda, KTK 48/6’de düzenlenen hüküm çerçevesinde sanığın TCK 179/3’ten sorumluğu olduğu belirtilmiştir. (Yargıtay 12.CD, E:2016/12376, K:2018/4798, T:24.04.2018)

DİKKAT: TCK 179/3’ün uygulanması için güvenli şekilde araç süremeyecek olmak yeterli olduğu için 1 promilin altında alkol tüketerek sürüş yeteneğinin kaybedilmesi halinde de trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun oluşması mümkün olabilecektir.

Uyuşturucu madde etkisiyle araç kullanma; eroin, kokain, esrar gibi uyuşturucu ve uyarıcı maddeleri kullandıktan sonra araç kullanılmasıdır. Dolayısıyla uyuşturucu ve uyarıcı madde etkisi altında araç kullanılması halinde trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu oluşur.

Karayolları Trafik Kanunu 48/8’de uyuşturucu ve uyarıcı madde aldığı tespit edilen sürücüler hakkında TCK hükümlerinin uygulanacağı düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye çerçevesinde ise uyuşturucu ve uyarıcı maddenin miktarına bakılmaksızın kullanıldığı tespit edilirse TCK 179/3’ün oluştuğu kabul edilmektedir. Yargıtay’ın kararları da bu yöndedir. (Yargıtay 12.CD, E:2014/16844, K:2015/14959, T:08.10.2015)

Başka bir nedenden dolayı araç süremeyecek halde olmasına rağmen aracın kullanılması, failin kendisinden kaynaklanan ve onun güvenli bir şekilde araç sevk ve idare etmesine engel olabilecek her türlü durumdur.

Uzun bir süre aracı kullanması nedeniyle yorgun ve uykusuz olan kişilerin aracı sürmeye devam etmesi hali bu duruma örnek olarak verilebilecektir. Ayrıca hastalık veya yaşlılık gibi nedenlerle aracı sevk ve idare edemeyecek olan kişilerin aracı kullanması hali de örnek olarak kabul edilebilir.

Trafik Güvenliğini Taksirle Tehlikeye Sokma

Trafik güvenliğini taksirle tehlikeye sokma; deniz, hava veya demiryolu ulaşımını, başkalarının hayatı, sağlığı ya da malvarlığı bakımından dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranarak tehlikeye sokulmasıdır.

Deniz, hava ya da demiryolu ulaşımını tehlikeye düşürebilecek taksirli hareketler, bu ulaşım araçlarını sevk ve idare eden kişiler tarafından işlenebileceği gibi başkaları tarafından da işlenebilmektedir.

Yargıtay; sanığa ait olan küçükbaş hayvanlardan oluşan sürünün demiryolu üzerinde bulunduğu sırada trenin sürüye çarptığı ve bu nedenle yoldan çıktığı olayda, sanığın demiryolu yakınında otlattığı hayvanların bakım ve gözetiminde gerekli dikkat ve özeni göstermemesi nedeniyle demiryolu trafik güvenliğini taksirle tehlikeye sokma suçundan sorumlu olduğuna karar vermiştir. (Yargıtay 12.CD, E:2011/5170, K:2011/3182, T:18.10.2011)

Yargıtay bir kararında ise; uçak bakım teknisyeninin sürdüğü çeki traktörünün henüz harekete geçmeyen uçağa çarpması eyleminin, uçakta bulunan yolcuların can ve mal güvenliğine yönelik bir tehlike oluşturmadığı belirtmiştir. Bu gerekçeyle de sanığa beraat kararı verilmesi gerektiğini ifade etmiştir. (Yargıtay 12.CD, E:2014/3932, K:2014/23485, T:21.11.2014)

Yargıtay başka bir olayda; sanığın metro istasyonunda arkadaşıyla şakalaşırken onu raylara ittiği, raylara düşen arkadaşının kendi imkanlarıyla yukarı çıktığı ve bu nedenle tren seferlerinin aksadığını belirtmiştir. Sanığın bu hareketiyle, demiryolu ulaşımında kişilerin hayatı ve sağlığına taksirle tehlikeye neden olma suçunun oluştuğuna karar vermiştir. (Yargıtay 12.CD, E:2014/3856, K:2014/22888, T:14.11.2014)

DİKKAT: Karayolu ulaşım güvenliğinin taksirli biçimde tehlikeye sokan hareketler TCK 180 kapsamında trafik güvenliğini taksirle tehlikeye sokma suçunu oluşturmaz. Fakat karayolunda kişilerin yaralanmasına ya da ölmesine neden olan hallerde taksirle öldürme veya yaralama hükümleri uygulanabilir.

Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçu Cezası

Ulaşımın sağlanması için konulan işaretlere ya da işletim sistemine müdahale etmek suretiyle trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun cezası, 1 yıldan 6 yıla kadar hapis cezasıdır.

Ulaşım araçlarını tehlikeli olabilecek biçimde sevk ve idare etmek suretiyle trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun cezası, 3 aydan 2 yıla kadar hapis cezasıdır.

Alkol ya da uyuşturucu maddenin etkisiyle veya başka bir nedenden dolayı güvenli şekilde araç süremeyecek durumda olmasına rağmen araç kullanarak trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun cezası, 3 aydan 2 yıla kadar hapis cezasıdır.

Trafik güvenliğini taksirle tehlikeye sokma suçunun cezası ise 3 aydan 3 yıla kadar hapis cezasıdır.

Hâkim kanunda düzenlenen alt ve üst sınırları dikkate alınarak kesin cezaya hükmeder. Ceza belirlenirken; suçun işleniş şekli, suçun işlendiği yer ve zaman, meydana gelen zarar ile tehlikenin büyüklüğü gibi hususlar dikkate alınır.    

Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçuna Teşebbüs, İştirak ve İçtima

Teşebbüs, bir suçu işlemeye başlanıp elde olmayan nedenlerden dolayı suçun tamamlanamaması halinde söz konusu olur.

Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunda ise kural olarak teşebbüs mümkün değildir. Fakat TCK 179’da düzenlenen her bir suç, tipik hareketin parçalara bölünebildiği takdirde teşebbüse elverişlidir. Taksirle trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunda teşebbüs ise mümkün değildir.

Örneğin, patlamış lastikle trafiğe çıkmak üzere aracını çalıştırıp yola çıkmaya başladığı sırada polise yakalanan kişi TCK 179/2’deki suça teşebbüsten sorumludur. Ayrıca aldığı alkolün etkisiyle sürüş yeteneğini kaybeden kişinin araçla trafiğe çıkacağı sırada durdurulması halinde de TCK 179/3’teki suça teşebbüsten cezalandırılabilecektir.

İştirak, bir suçun birden fazla kişi tarafından aralarında anlaşarak ve iş birliği yaparak işlenmesidir. Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunda iştirak hükümleri uygulanabilir. Bu kapsamda TCK 179/1 iştirakin her türlüsü mümkündür. TCK 179/2 bakımından, aracı sevk ve idare etmeyen kişiler yalnızca azmettiren veya yardım eden olabilir.

TCK 179/3’te düzenlenen alkol ya da uyuşturucu madde etkisiyle ya da başka bir nedenden dolayı trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu ise özgü suç niteliğinden olduğundan bu suça yalnızca azmettiren ya da yardım eden olarak iştirak edilebilir.

Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunda iştirake örnek olarak, bir otomobilde bir kişinin gaz ve fren pedalının kontrol ederken diğer kişinin direksiyonu yönlendirmesi halinde otomobili her ikisi de sevk ve idare ettiği için aralarında müşterek faillik ilişkisi bulunmaktadır. Bu durumda ise her iki kişi de trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunda sorumlu olmaktadır.

İçtima, bir kimsenin aynı suçu birden fazla kez işlemesi halinde bu kimseye uygulanacak cezanın belirlenmesidir. Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu bakımından ise bir suç işleme kararı kapsamında farklı zamanlarda birden fazla kez işleyen kişi hakkında zincirleme suç hükümleri uygulanmakta ve cezasında belli oranlarda artırma yapılmaktadır.

TCK 179’da düzenlenen 3 farklı fiilin ayrı ayrı olarak işlenmesi halinde, her bir fiilin bağımsız suç tipi olması nedeniyle her farklı fiil için ayrı ayrı cezalandırma yapılmaktadır.

Trafik güvenliğini kasten tehlikeye sokma suçunu işleyen kişiler, aynı zamanda öldürme ya da yaralama suçlarını kasten veya taksirli şeklini yahut mala zarar verme suçunu da işlemişse, fikri içtima hükümlerine göre fail en ağır cezayı gerektiren suçtan cezalandırılacaktır. Yargıtay’ın da bu yönde kararları bulunmaktadır. (Yargıtay 8.CD, E:2017/4942, K:2019/3741, T:18.03.2019)

Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçu ve Cezası

Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçunun Soruşturma Aşaması

Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun soruşturma aşaması, adli makamların suçu ihbarla veya kendiliğinden öğrenmesiyle başlayıp, iddianamenin düzenlendiği ya da soruşturmaya veya kovuşturmaya yer olmadığı kararının verilmesiyle sona eren aşamadır.

Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunda soruşturma aşaması şunlardan oluşur:

  • Şikâyet-İhbar
  • Gözaltı
  • Delillerin Toplanması
  • İfade ve Sorgu
  • Uzlaşma
  • Adli Kontrol
  • Tutukluluk

Şikâyet-İhbar

Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu şikâyete tabi bir suç değildir. Dolayısıyla herhangi bir kişi tarafından yapılan ihbar sonucu bu suçun işlendiğini öğrenen Cumhuriyet savcısı doğrudan soruşturma başlatır, ayrıca mağdurun şikayeti aranmaz.

Suçun, şikayete tabi suçlardan olmaması dolayısıyla şikayetten vazgeçme mümkün değildir. Diğer bir ifade ile, soruşturma yahut kovuşturma aşamalarında, mağdurun şikayetini geri çekmesi halinde de yargılama süreci işlemeye devam edecektir.

Gözaltı

Gözaltı, bir suçun işlendiğine yönelik şüphe duyulması nedeniyle yakalanan kişilerin mahkemeye çıkartılmasına kadar ya da serbest bırakılmasına kadar geçen evrede özgürlüklerinden geçici olarak alıkonmasıdır. Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunda gözaltı kararı verilmesi mümkündür. Gözaltı kararı için şu şartlar aranır:

  • Gözaltına almanın soruşturma aşaması için zorunlu olması,
  • Kişinin suç işlediğine yönelik somut delillerin bulunması.

Gözaltı süresi, kişinin yakalanmasından itibaren en fazla 24 saattir. Bu süre bireysel olarak işlenen suçlarda uzatılamaz. Bununla birlikte suçun topluca işlenmesi durumunda, delil toplanmasında güçlük çekilirse veya şüpheli sayısının çokluğuna göre en fazla 3 gün daha uzatılıp toplamda gözaltı süresi 4 gün olmaktadır.

Gözaltı kararı ve gözaltının uzatılması kararına karşı sulh ceza hakimliğine itiraz edilmesi mümkündür. İtirazı; gözaltına alınan kişi, avukatı, kanuni temsilcileri, eşi veya 1. ya da 2. derece kan hısımları yapabilir.

Delillerin Toplanması

Delillerin toplanması, soruşturmaya konu olan olay hakkındaki gerçeklerin ortaya çıkartılması için somut olguların bulunup ortaya çıkartılmasıdır. Tüm ceza yargılaması aşamasında da delillerin toplanması mümkündür. Delillerin toplanmasıyla birlikte suçun nasıl oluştuğu, kimin işlediği ve şüphelinin olaydaki durumu hakkında bilgiler ortaya çıkartılır.

Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunda soruşturma evresinde savcılık, gerçeği bulmak için şüphelinin lehine ve aleyhine delilleri toplamakla yükümlüdür. Ayrıca şüpheli olan kişi de kendi lehine olan iddiaları ispatlayacak delillerin toplanması savcılıktan isteyebilir.

Toplanan delillerin soruşturma ve kovuşturmada failin lehine veya aleyhine kullanılabilmesi için hukuka uygun usullerle elde edilmesi gerekir. Hukuka aykırı delil, kanunlarda gösterilen delil toplarken uyulması gereken kurallara uyulmadan delil toplanılmasıdır.

Deliller toplanırken uyulması gereken hususlar kanunlarda belirtilmiştir. Kanunlarda belirtilen usullere riayet etmeden toplanan deliller ise hukuka aykırı delil olarak kabul edilir. Hukuka aykırı deliller, hiçbir şekilde dikkate alınmaz ve olayları ispatlamak maksadıyla kullanılamaz.

Örneğin, telekomünikasyon yoluyla iletişimin denetlenmesi yalnızca CMK 135’te belirtilen suçlardan birinin bulunması halinde yapılabilir. Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu ise bu belirtilen suçlardan değildir. Dolayısıyla telekomünikasyon yoluyla iletişimin denetlenmesi suçunda telefon dinlenip daha sonra bunun delil olarak kullanılması hukuka aykırıdır. Bu delil yargılamada hiçbir şekilde dikkate alınamaz.

Alkollü araç kullanarak trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunu işleyen kişinin telefonla başkasına haber verip suçu üstlenmesini istemesi ve karşı tarafın da bunu kabul ettiği bir olayda Yargıtay; trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunu üstlenme suçunda telefon dinlenilmesini ve bunun delil olarak kullanılmasını hukuka aykırı bulmuştur. (Yargıtay 8.CD, E:2017/8107, K:2017/12585, T:09.11.2017)

İfade ve Sorgu

İfade alma, şüphelinin soruşturma konusu olayla ilgili olarak savcılık ya da kolluk tarafından dinlenmesidir. Sorguya çekme ise şüpheli veya sanığın; hâkim ya da mahkeme tarafından soruşturma veya kovuşturma konusu suçla ilgili olarak dinlenmesidir.

Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu kapsamında ifadeye veya sorguya çağrılan kişilere davetiye gönderilir. Davetiyede çağrılma sebebi de gösterilir. Bu davetiyeye uyulmaması durumunda kişi hakkında zorla getirme kararı verilir.

İfadeye veya sorguya başlamadan önce aşağıdaki işlemler usulen yerine getirilir:

  • İfadesi alınacak ya da sorgusu yapılacak kişinin kimlik tespiti yapılıp kişisel ve ekonomik durumu hakkında bilgi alınır,
  • Kişiye isnat edilen suç açıklanır,
  • Kişinin avukat tutma hakkına sahip olduğu belirtilir,
  • Kişinin kendisi hakkında isnat edilen hususlar hakkında açıklama yapmama hakkına sahip olduğu hatırlatılır,
  • Kişinin delil gösterme ve gösterdiği delillerin toplatılmasını isteme hakkına sahip olduğu hatırlatılır.

İfade ve sorguda kişiye kötü davranılması, fiziksel ya da psikolojik baskıda bulunulması yasaklanmıştır. Aksi halde ifade ve sorgudaki açıklamalar yasak usullerle elde edildiği için hukuka aykırı olarak kabul edilmekte ve yargılamada hiçbir şekilde dikkate alınmamaktadır.

İfade veya sorgudaki kişinin yaptığı açıklamalar daha sonra yazılı olarak tutanakla kayıt altına alınır ve ifadeyi veren kişi ile ifade alan kişiler tarafından imzalanır. Bununla birlikte, ifade verirken sözlü yapılan açıklamaların tutanağa doğru şekilde geçmiş olmasına dikkat edilmesi gerekir. Aksi halde imzalı tutanak dikkate alınacağı kişiler mağduriyet yaşayabilmektedir. Bu noktada hak kaybı yaşanmaması için uzman ceza avukatlarına danışılmasında fayda vardır.

Uzlaşma

Uzlaşma, fail ile mağdurun bir uzlaştırmacı tarafından anlaştırılması ve bunun sonucunda ceza davasının ertelenmesi ya da tamamen kaldırılmasıdır. Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu ise uzlaşma kapsamında olan suçlardan biri değildir. Dolayısıyla trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunda uzlaşma hükümleri uygulanamaz.

Adli Kontrol

Adli kontrol, suç şüphesi altındaki kişinin mahkemenin belirlediği yükümlülüklere uyması şartıyla tutuklanmamasıdır.

Adli kontrol kararı ile getirilebilecek denetim türlerine; ev hapsi, yurt dışına çıkış yasağı, belirli yerleşim yerinden ayrılmamak ya da bazı yerleşim yerlerine gidememek örnek olarak gösterilebilir.

Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunda adli kontrol süresi en fazla 2 yıldır. Fakat bu süre zorunlu durumlarda 1 yıl daha uzatılabilir.

Adli kontrol kararı ile tutuklama sebeplerinin bulunduğu hallerde kişi tutuklanmak yerine CMK’da belirtilen denetim usullerine tabi olmaktadır. Adli kontrol ile getirilen yükümlülüklere uyulmaması halinde ise kişi hakkında tutuklama kararı verilir.

Adli kontrol kararına itiraz edilmesi mümkündür. Adli kontrol kararının yüze karşı okunmasından ya da tebliğinden itibaren 7 gün içinde, kararı veren makama itiraz edilebilir. Şüpheli veya sanık, avukatı, eşi ya da yasal temsilcisi adli kontrol kararına itiraz edebilir.

Tutukluluk

Tutukluluk, kişinin suç işlediğini gösteren somut kanıtların söz konusu olması ve tutuklama nedeninin bulunması halinde hürriyetinin geçici olarak kısıtlanmasıdır. Tutuklama kararı verilebilmesi için aşağıdaki şartlar aranır:

  • Suç işlendiğini gösteren somut deliller bulunmalı,
  • Kaçma, saklanma, kanıtları karartma veya yok etme gibi bir tutuklama nedeni bulunmalı,
  • Tutuklama tedbiri işlenen suç için ölçülü olmalıdır.

Yukarıda belirtilen şartların bulunması durumunda tutuklama kararının verilmesi mümkündür. Ancak, sadece adli para cezasının verildiği suçlar ile vücut dokunulmazlığı kasten ihlal eden suçlar dışında, hapis cezasının üst sınırı 2 yıldan fazla olmayan suçlarda tutuklama kararı verilemez.

Ulaşım araçlarını tehlikeli olabilecek şekilde sevk ve idare etmek (179/2) ile alkol ya da uyuşturucu madde etkisiyle veya başka bir nedenden dolayı güvenli şekilde araç süremeyecek halde olmasına rağmen araç kullanmak (179/3) fiiliyle trafik güvenliğini tehlike sokma suçunda tutuklama kararı verilemez.

Ulaşımın sağlanması için konulan işaretlere veya işletim sistemine müdahale etmek (179/1) ile taksirle trafik güvenliğini tehlikeye sokmak (180) hareketiyle trafik güvenliği tehlikeye sokma suçu işlenirse tutuklama kararı verilebilir. Bu hallerde tutuklama süresi soruşturma evresinde en fazla 6 aydır. Ceza yargılaması aşamasında ise 1 yıldır. Fakat bu süre 6 ay daha uzatılabilir.

Şüpheli veya sanık hakkında verilebilecek tutuklama kararına itiraz edilmesi mümkündür. Tutuklama kararına itiraz, şüpheli veya sanığın tutuklandığı günden itibaren 7 gün içinde yapılabilir. İtirazı; tutuklanan kişi, eşi, avukatı ya da yasal temsilcileri yapabilir.

Soruşturma aşamasında tutuklama kararına itirazlar, tutuklama kararını veren sulh ceza hakimliğine yapılır. Hakimlik itirazı yerinde görürse kararını düzeltir; yerinde görmezse dosyayı incelemek üzere asliye ceza mahkemesine gönderir.

Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçunda Soruşturma Sonucu Verilebilecek Kararlar

Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunda soruşturma sonucunda verilebilecek kararlar şunlardır:

  • Soruşturmaya Yer Olmadığı Kararı (SYOK)
  • Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı (KYOK)
  • Kamu Davasının Açılmasının Ertelenmesi
  • İddianamenin Düzenlenmesi

Soruşturmaya Yer Olmadığı Kararı (SYOK)

Soruşturmaya yer olmadığı kararı, bir kişi hakkında yapılan ihbar veya şikâyetin, inceleme yapma gereği duymadan asılsız olduğunun anlaşıldığı hallerde verilen savcılık kararıdır.

Soruşturmaya yer olmadığı kararına karşı, kararın ilgililere tebliğinden itibaren 15 gün içinde itiraz edilebilir. SYOK’a itirazlar; kararı veren Cumhuriyet savcısının bağlı bulunduğu yargı çevresindeki sulh ceza hakimliğine yapılmaktadır. Hakimliğin itirazı kabul etmesi halinde Cumhuriyet savcısı iddianame düzenler ve kamu davası açar.

Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı (KYOK)

Kovuşturmaya yer olmadığı kararı, Cumhuriyet savcısının yaptığı soruşturma sonucunda kamu davasının açılması için yeterli kanıtların bulunmadığı ya da kamu davasının açılma olanağının bulunmadığı hallerde verilen savcılık kararıdır.

Kovuşturmaya yer olmadığı kararına, kararın ilgili kişilere tebliğinden itibaren 15 gün içinde itiraz edilebilir. İtirazlar, kararı veren Cumhuriyet savcısının görev yaptığı yerdeki sulh ceza hakimliğine yapılır. İtirazın kabul edilmesi durumunda ise Cumhuriyet savcısı iddianame düzenler ve kamu davası açılır.

Kamu Davasının Açılmasının Ertelenmesi

Kamu davasının açılmasının ertelenmesi, Cumhuriyet savcısının 3 yıl ve daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda, ceza davasının açılması için yeterli şüphe bulunmasına rağmen kamu davasının açılmasını 5 yıl süre ile ertelemesidir. Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı için aşağıdaki şartların birlikte bulunması gerekir:

  • Şüpheli daha önce kasten işlenen bir suçtan dolayı mahkûm olmamalıdır,
  • Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının verilmesi halinde şüphelinin suç işlemekten çekineceğine yönelik kanaat oluşmalıdır,
  • Kamu davasının ertelenmesinin, şüpheli ve toplum bakımından dava açılmasından daha faydalı olmalıdır,
  • Suçun işlenmesi ile mağdurun veya kamunun uğradığı zarar tamamen giderilmelidir.

TCK 179/2, TCK 179/3 ve TCK 180’de belirtilen fiilleri işlemek suretiyle trafik güvenliğinin tehlikeye sokma suçunun işlenmesi halinde Cumhuriyet savcısı kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verebilir. Erteleme süresi içinde kasten bir suç işlenmemesi halinde kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir. Aksi durumda ise kamu davası açılır.

Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararına karşı ilgililer, kararın kendilerine tebliğinden itibaren 15 gün içinde itiraz edebilir. İtirazlar, kararı veren savcının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hakimliğine yapılır.

İddianamenin Düzenlenmesi

İddianamenin düzenlenmesi, Cumhuriyet savcısının trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu kapsamında yürüttüğü soruşturma neticesinde elde edilen delillere göre şüphelinin ceza alması gerektiği kanaatine varması halinde söz konusu olur. İddianame düzenlenerek mahkemeye gönderilir. Mahkemenin de iddianameyi kabul etmesi halinde fail hakkında ceza davası açılır.

Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçunun Savunması

Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun savunması, soruşturma ve kovuşturma sonucunda kişinin aklanması ya da en az ceza alarak kurtulmasını sağlamak için yapılmaktadır.

Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunda yapılabilecek savunmalara aşağıdakiler örnek olarak gösterilebilir:

  • Alkolmetrenin bozuk olduğu ve bu nedenle alkolmetrede gösterilen değerde hata bulunduğu,
  • Kan testi sonucunda kanda alkol bulunmadığı,
  • Trafik levhasına zarar verilmediği levhanın zaten kırılmış olduğu,
  • Acil tıbbi durum nedeniyle alkollü şekilde araç kullanıldığı,
  • Delillerin suçu ispatlamaya yetmediği,
  • Hukuka aykırı yollarla delil elde edildiği ve bu delillerin karara esas alınmaması gerektiği,
  • Suçun vasfının yanlış değerlendirildiği,
  • Suçun unsurlarında yanlış değerlendirme yapıldığı ileri sürülebilir.

Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun savunması, yukarıdaki örnekler doğrultusunda yapılabilir. Fakat savunma yaparken somut olayın iyi bir şekilde incelenip en doğru savunmanın yapılması gerekir. Aksi halde ceza davasından olumsuz sonuçlar alınabilmektedir. Bu nedenle etkili ve doğru savunma için uzman ceza avukatlarından yardım almakta fayda vardır.

Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçunda Ceza Yargılaması Aşaması

Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunda ceza yargılaması aşaması, Cumhuriyet savcılığının düzenlediği iddianamenin mahkeme tarafından kabul edilmesi ile başlayan; mahkemenin verdiği kararın kesinleşmesi ile son eren evredir.

Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun soruşturma aşamasında, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilmemesi halinde şüpheli hakkında TCK 179/2 ve TCK 179/3’te düzenlenen fiiller bakımından seri muhakeme usulü uygulanabilir.

Seri muhakeme usulü; şüphelinin, avukatı eşliğinde bu yargılama usulünü kabul etmesi kaydıyla cezasında yarı oranında indirim yapılarak hakkında uygulanacak olan yaptırımın belirlenmesidir. Seri muhakeme usulünde Cumhuriyet savcısının belirlediği ceza daha sonra mahkeme tarafından incelenmekte ve buna göre hüküm verilmektedir.

Seri muhakeme usulünde Cumhuriyet savcılığının belirttiği ceza yaptırımından daha ağır olmayan mahkeme hükmüne karşı itiraz edilebilir. İtiraz süresi, mahkeme kararının tebliğ ya da tefhiminden itibaren 7 gündür. İtirazlar kararı veren asliye ceza mahkemesine yapılır.

Seri muhakeme usulünün uygulanmaması halinde, TCK 179/2 ve TCK 179/3’te düzenlenen trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçlarında basit yargılama usulü uygulanabilir. Basit yargılama usulünde mahkeme, savcılığın hazırladığı iddianame sanığa tebliğ eder ve yazılı savunma yapması için 15 günlük süre verir. Bu sürenin sonunda mahkeme herhangi bir duruşma yapmadan karar verir.

Basit yargılama usulü sonunda mahkûmiyet kararı verilmesi halinde cezada ¼ oranında indirim yapılır. Bununla birlikte şartlar bulunuyorsa hapis cezası seçenek yaptırımlara çevrilebilir, ceza ertelenebilir ya da HAGB kararı verilebilir.

Basit yargılama usulünde verilen kararlara karşı itiraz edilebilir. İtiraz süresi, kararın tefhim veya tebliğinden itibaren 7 gündür. Basit yargılama usulünde verilen karara itiraz edilmesi halinde mahkeme duruşma açarak genel hükümlere göre ceza yargılamasını yapar.

Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçunda Zamanaşımı

Ulaşımın sağlanması maksadıyla konulan işaretlere veya işletim sistemine müdahale ederek trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunda dava zamanaşımı 15 yıldır; ceza zamanaşımı ise 20 yıldır.

Ulaşım araçlarını tehlikeli olabilecek şekilde sevk ve idare ederek trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunda dava zamanaşımı süresi 8 senedir; ceza zamanaşımı süresi ise 10 senedir.

Alkol ya da uyuşturucu madde etkisiyle ya da başka bir nedenden ötürü güvenli şeklide araç kullanamayacak durumda olmasına rağmen araç kullanarak trafik güvenliğini tehlike sokma suçunda dava zamanaşımı 8 yıldır; ceza zamanaşımı süresi ise 10 yıldır.

Taksirle trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunda dava zamanaşımı süresi 8 yıldır; ceza zamanaşımı süresi 10 yıldır.

Dava zamanaşımı süresi, suçun işlenildiği tarihten itibaren hesaplanmaya başlanmaktadır. Ceza zamanaşımı süresi ise ceza yargılaması sonunda verilen mahkeme kararının kesinleştiği veya kararın infazının herhangi bir sebeple kesintiye uğradığı tarihten itibaren hesaplanır.

Dava zamanaşımı süresinin bitmesinden sonra trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu nedeniyle ceza davası açılamaz. Açılmış olan davanın bulunması halinde ise düşme kararı verilir. Ceza zamanaşımı süresi geçtikten sonra ise trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan verilen mahkûmiyet kararı infaz edilemez.

Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçunda Mahkemenin Verebileceği Kararlar

Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan mahkemenin verebileceği kararlar şunlardır:

  • Beraat,
  • Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı (CYOK),
  • Mahkûmiyet,
  • Adli para cezasına çevirme,
  • Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı (HAGB),
  • Cezanın Ertelenmesi,
  • Davanın Düşmesi.

Beraat

Beraat kararı; suçu sanığın işlemediği, sanığın işlediğini gösteren delillerin yetersiz olduğu ya da davaya konu olaydaki sanığın davranışının suç olarak kabul edilmediği durumlarda verilen karardır.

Örneğin, sanığın otomobili kullanmadığı, trafik levhasına zarar veren kişinin güvenlik kameralarında net olarak gözükmediği ve bu kişinin sanık olmadığı veya sanığın araç kullandığı sırada alkollü olmadığının sağlık raporuyla ispatlandığı hallerde beraat kararı verilmektedir.

Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı (CYOK)

Ceza verilmesine yer olmadığı kararı, sanığın suç oluşturan eylemlerde bulunmasına rağmen bazı nedenlerden dolayı ceza verilmemesidir.

Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunda; kişinin akıl hastası olması, suçu cebir veya tehdit altında işlemesi, kusuru ortadan kaldıran hataya düşmesi gibi durumlarda ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilmektedir.

Sanığın kusuru bulunmaması nedeniyle hükmedilen ceza verilmesine yer olmadığı kararı kişinin adli sicil kaydında gözükmez. Bunun dışındaki nedenlerle verilen ceza verilmesine yer olmadığı kararları ise adli sicil kaydında gözükür.

Mahkûmiyet

Mahkûmiyet, ceza davası neticesinde sanığın suçlu olduğuna kanaat getirilmesi halinde verilmektedir. Dolayısıyla trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun davasında mahkûmiyet kararı verilmesi ile sanık hakkında hapis cezasına hükmedilir.   

Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan verilen mahkûmiyet kararı kesinleştikten sonra yeni bir suç işlenmesi halinde tekerrür hükümleri uygulanmaktadır. Tekerrür hükümleri kapsamında, sonraki işlenen suçtan verilen cezada belli oranlarda artırım yapılmaktadır. Bununla birlikte ceza infaz edildikten sonra da kişiler denetimli serbestlik hükümlerine tabi olmaktadır.    

Adli Para Cezasına Çevirme

Adli para cezasına çevirme, kasıtlı olarak işlenen suç nedeniyle verilen 1 yıl ve daha az hapis cezasının para cezasına çevrilmesidir. Adli para cezasına çevirme ile hapis cezası olarak mahkûm edilen her bir gün en az 20 TL, en fazla ise 100 TL’ye dönüştürülür.

Mahkeme tarafından belirlenen toplam adli para cezasının 1 yıl içinde peşin yahut 2 yıl içinde taksitle ödenmesine karar verilebilir. Ödenmeyen adli para cezaları, hapis cezası olarak çektirilmektedir.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı (HAGB)

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, bir ceza davası sonucunda sanığa verilen hapis veya adli para cezası kararının bazı şartların bulunması şartıyla açıklanmamasıdır. HAGB kararının verilebilmesi için şu şartlar gerekir:

  • 2 yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezasına hükmedilmelidir.
  • Sanığın daha önce kasten işlenen bir suçtan dolayı mahkumiyeti bulunmamalıdır.
  • Sanığın kişiliği, duruşmadaki tavır ve davranışları değerlendirilerek bir daha suç işlemeyeceğine yönelik hâkimde bir kanaat oluşmalıdır.
  • Suçun işlenmesiyle mağdurda ya da kamuda meydana gelen zararın tamamen giderilmesi gerekir.
  • Sanığın kendisi hakkında HAGB kararının uygulanmasını kabul etmesi gerekir.

Yukarıda belirtilen şartların bulunması durumunda trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan mahkûm edilen kişilere HAGB kararının verilmesi mümkündür. HAGB kararı ile sanık 5 yıl boyunca denetime tutulur. Bu süre içinde sanığa bazı yükümlülükler de yüklenebilir.

Denetim süresi içinde kasten suç işlenirse veya belirlenen yükümlülüklere uyulmazsa geri bırakılan hüküm açıklanır. Aksi durumda ise hüküm açıklanmaz ve denetim süresi sonunda davanın düşmesine karar verilir.

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarına karşı itiraz edilmesi mümkündür. HAGB kararının yüze karşı okunmasından ya da tebliğinden itibaren 7 gün içinde kararı veren mahkemeye itiraz edilir. Mahkeme itirazı yerinde görürse kararını düzeltir; yerinde görmezse itiraz hakkında karar vermesi için dosyayı ağır ceza mahkemesine gönderir.

Cezanın Ertelenmesi

Cezanın ertelenmesi, ceza davasında mahkemenin verdiği 2 yıl ve daha az hapis cezasının bazı şartlar doğrultusunda ertelenmesidir. Cezanın ertelenmesi ile sanık hakkında hükmedilen hapis cezası infaz edilmez, ceza mahkemenin denetiminde cezaevi dışında infaz edilir.

Hapis cezasının ertelenmesi kararının verilebilmesi için şu şartlar gerekir:

  • Sanığa verilebilecek hapis cezası 2 yıl veya daha az olmalıdır.
  • Daha önce kasten işlenen bir suçtan dolayı 3 aydan fazla hapis cezasına mahkûm olmamak gerekir.
  • Ceza davasında sanığın işlediği suç nedeniyle pişmanlık göstermesi ve hâkimde sanığın tekrar bir suç işlemeyeceği yönünde kanaat oluşmalıdır.
  • Hapis cezasının ertelenmesi, işlenen suç nedeniyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın giderilmesi şartına bağlanabilir.

Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan verilebilecek hapis cezasının yukardaki şartları taşıması halinde ertelenmesi mümkündür. Cezanın ertelenmesi halinde hapis cezası 1-3 yıl arasında ertelenmektedir. Bununla birlikte ertelemenin alt sınırı verilen hapis cezasının süresinden daha az olamaz.

Hapis cezasının ertelendiği zaman zarfında kasten bir suç işlenirse veya mahkemenin belirlediği başka yükümlülüklere aykırı davranılırsa ertelenen ceza kısmen ya da tamamen yerine getirilir. Erteleme süresi içinde yükümlülüklere uygun davranılırsa ve bu süre iyi bir şekilde geçirilirse hapis cezası yerine getirilmiş olarak kabul edilir.

Davanın Düşmesi

Davanın düşmesi, bazı sebeplerin söz konusu olması nedeniyle ceza davasında karar verilememesidir. Davanın düşme sebepleri TCK’da düzenlenmiş olup bunlardan birinin bulunması halinde ceza yargılamasına devam edilemez ve düşme kararı verilir.

Davanın düşmesine; genel af, dava zamanaşımı ya da sanığın ölmesi örnek olarak gösterilebilir. Bununla birlikte muhakeme şartlarının gerçekleşmemesi nedeniyle de davanın düşmesine karar verilmesi mümkündür.

Muhakeme şartlarına ise; izin, şikâyet, gaiplik ya da akıl hastalığı örnek olarak verilebilir. Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunda kapsamında yapılan ceza yargılamasında bu durumların bulunması halinde davanın düşmesine karar verilmektedir.

Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçunda İstinaf ve Yargıtay Süreci

Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçuna ilişkin ilk derece mahkemesinin verdiği karara karşı istinaf yoluna gidilebilir.

İstinaf başvurusu, ilk derece mahkemesinin kararının tefhim veya tebliğinden itibaren 7 gün içinde yapılır. İstinaf incelemesi bölge adliye mahkemesi tarafından yapılmaktadır. Bununla birlikte istinaf dilekçesi, kararı veren ilk derece mahkemesine verilir.

Temyiz, bölge adliye mahkemesinin bozma kararı dışındaki kararları için başvurulabilecek bir kanun yoludur. Temyiz incelemesi Yargıtay tarafından yapılmaktadır. Temyiz başvurusu, hükmün açıklanmasından itibaren 15 gün içinde yapılır.

İstinaf mahkemesinin bozma kararları, güvenli şekilde araç süremeyecek durumda olmasına rağmen araç kullanma suçuna ilişkin kararlar ve ulaşım araçlarını tehlikeli olabilecek biçimde sevk ve idare etme halinde verilen kararlar temyize kapalıdır. Temyiz edilemeyecek diğer hususlar, Ceza Muhakemeleri Kanunu 286/2 hükmünde açıklanmaktadır.

Sonuç

Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu ve cezası; kara, hava, deniz ve demiryolu ulaşımının güvenliğinin sağlanması için düzenlenmiştir. Bununla birlikte uygulamada yanlış tutulan tutanaklar nedeniyle ya da alkolmetrelerdeki hatalar sonucunda kişiler hakkında trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan soruşturma ve kovuşturmalar yürütülebilmektedir. Bu soruşturma ve ceza yargılamasında etkili ve doğru şekilde savunma yapılması için uzman ceza avukatlarından yardım almakta fayda vardır.